İS

By RedDawnDeathTime

93.4K 4K 1.7K

"Çok iyi büyütmüşler seni belli kızım ama sen söyle ev, araba, toprak, altın. Mehirsiz kız aldık dedirtmeyiz... More

Hakkında
1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14. Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm

8.Bölüm

4.3K 190 60
By RedDawnDeathTime

2 Gün Sonra

Bugün dini nikahım ve gelin hamamım vardı. Urfadan babamın abisi Bahzar amcamlar ve mardinden babamın kız kardeşi Merih halamlarda dün gece gelmişlerdi. Bahzar amcamın burda hissedar olduğu otele yerleşmişlerdi. Hepsinin yaşlarımızda çocuğu olduğu için aynı evde olmamız doğru değildi. Bu yüzden otele yerleştiler.

Bu akşamda Urfa'dan gelen babamın akrabaları o otele yerleşeceklerdi. Annemin akrabaları doğal olarak Antep'te olduğu için onlar zaten buradaydı. Her ne kadar başlarda kalabalık sade bir düğün istesemde bu bizim gibi geniş ailelerde pek mümkün değildi. Babam dün 250 kişinin sadece bizden olacağını söyledi. Birde Azadlar'ın tarafını düşünürsek düğün baya bir kalabalık olacaktı.

Kahvaltıdan sonra annem kendi akrabalarını halamda gelin hamamı için kendi akrabalarını ayarladı. Antep'in hamamları meşhur olduğu için gelin hamamı adet haline gelmişti. Gelin hamamında hem kız tarafındaki kadınlar hem erkek tarafındaki kadınlar tanışır düğünden önce soğukluk olmasın diye kaynaşırlardı. Gelin orta mermere alınır çıplak bir şekilde bir kez yıkanırdı.Kaynana ve aileside utanırmadan geline bakarlardı.

Ablamla odamıza çıkıp hamam için kıyafetlerimizi aldık. Bana dikdirilen gelin peştamali ve takunyamı alıp çantama koydum. Gelin hamamında sonra imam nikahına gideceğim için çantama türban ve nikah peştamalini koydum.İç çamaşırlarımıda alıp fermuarlı kısma koydum.

“Kızlar hadi hazır olmadınız mı daha” dedi annem odaya girerek.

“Hazırız anne, araç geldi mi?” dedim.

“Geldi kapının önünde bekliy hadi gelin çabuk” dedi annem.

Aracımızın olduğunu söylesekde Azad araç yollatmıştı. Beyaz uzun bir elbise giyip gümüş kemer takmıştım. Hafif bir makyaj ve saçlarımın doğal dalgası vardı. Aynadan son kez kendime bakıp masadaki parfümden bir iki fıs sıktım. Hazırladığım çantayıda alıp ablamın arkasından bende hayata indim.

Vito ayarlanmıştı. Kapının önündeki siyah vitoya annem ben halam ve ablam bindik. Araba ilerledi...

Vardığımızda görümcem Sibel bizi kapıda karşıladı. Hepimiz sarıldık.

“Bizimkiler geldiler çoktan, içerdeler” dedi Sibel.

“Tamam yavrum bizde giyinip geliyoruz” dedi halam.

Görevlinin bizi yönlendirdiği yere gittik. Çantadan peştamal ve takunyamıda çıkarıp giydim. Utanmaya başlamıştım. Çıplak bir şekilde yıkanacaktım hamamın ortasında, kısa bir sürede olsa utanıyordu insan. Halamın elinden tutup.

“Hala ben çok utanıyorum, yapmasak olmaz mı ” dedim masumca bakarak.

“Olmaz kızım adettendir, görmesi gerekir.” dedi halam.

“Hem öyle hepsi bakmayacak, göz ucuyla bakacaklar” dedi ablamda beni rahatlatmak istercesine.

Kapıdan kuzenlerimin sesini duymamla hepimiz oraya yöneldik. Mehir halamın gelini Zerrin ve kızı Behcan; Bahzar amcamın kızları Zerrin, Zeynep ve gelini Hüsna vardı. Hemen gidip hepimiz birbirimize sarıldık. Behcan ıslak olduğu için hemen ona sordum.

“Behcan, nasıl içerisi çok mu kalabalık” dedim endişeyle.

“Valla kalabalıklar, hepsi seni bekliyorlar” dedi.

“Kızı utandırmayın, bende girdim gelin hamamına göz ucuyla bakıyorlar buhardan birşey belli olmuyor zaten” dedi Zerrin.

“Haydi aşağı, hamamda bol bol konuşuruz” dedi annem.

Birazda olsa içim rahatlamıştı. Hamama yaklaştıkça kadın sesleri ve müzik sesleri artıyordu. Derin derin nefes alarak kendimi rahatlattım. Güçlü görünmek istediğim içinde kendimi cesaretlendirip bizimkilerin arkasından bizim için tahsis edilmiş hamama girdim.

Girmemle ağıtlar edilip zılgıtlar çaldı. Etrafıma baktığımda gerçektende kalabalıktı. Mumlar, çiçekler meyve tabakları sazcı ve darbukacı kadınlar hamamı güzel organize etmişlerdi. Dihmer Anne bize el etti. Bizde yanlarına gittik.

“Hoşgeldiniz, gelinimin peştamali çok yakışmış” dedi Dihmer Anne.

Gülümseyip elini öptüm. Görümcelerimlede sarıldım. Bizimkilerde selamlaştı ve oturduk. Hamamda çalışan kadın bize şerbetlerimizi ve meyvelerimizi getirdi. Halamla annem, Dihmer Annelerle konuşmaya başladılar. Bende ablama yanaşdım.

“Nasıl görünüyorum, güzelim demi” dedim ablama.

“Güzelsin Dilan, şu kafadan çık artık keyfini çıkar” dedi kopardığı üzümü bana uzattı.

Kendimi rahatlatarak meyvelerden yemeğe başladım. Şarkılar söylendi ağıtlar yakıldı. Birkaç tane kıskanç göz dışında herkes beğenmişcesine bakıyordu bana. Dihmer Anne kardeşleriyle ve bazı akrabalarıyla tanıştırdı beni.

Mizgin diye bir kadınlada. Azad'ın babasının kuması olduğunu bilmiyordum. Mizgin güzel bir kadındı farklı bir aurası vardı. Her ne kadar yanıma gelip benimle konuşmasından Dihmer Anne pek haz etmesede ben yinede sevmiştim onu.

Beni geren şeyde ailelerinde kuma olayının olmasıydı. Babası kuma getirebiliyorsa iki gün sonra Azad da demez inşallah kuma getiriceğim diye. Halamın kulağıma fısıldamasıyla bu düşüncelerden kurtuldum.

“Ortaya geçicin şimdi sakın utanma güçlü dur” dedi halam.

Allah'ım sen yardım et. Kendimi cesaretlendirip utanmamaya çalıştım. Dihmer Anne ortadaki tellağa göz etmesiyle müzik durdu.

“Güzel gelinimizi ortaya alalım, onu aklayalım paklayalım” dedi tellak.

Kendimden emin bir şekilde kalkıp orta mermere oturdum. Tellak sazcıya el etti ve müzik devam etti.

“Göz gözü zor görüyor zaten kızım, hiç çekinme” dedi tellak.

Peştamali çıkarıp yanıma koydum. Tüm gözlerin üstümde olduğunu bildiğim için başka şeyler düşünmeye başladım kafami dağıtmak için. Tellak bir yandan beni nazikçe yıkıyordu. Sıcak suyla rahatladım. Çaktırmadan Dihmer Anne'ye baktığımda gülerek annemlerle konuşuyordu. Ablamda eliyle maşallah dercesine işaret yaptı. Gülüp gözlerimi kapattım.

Lifledikten sonra suyla duruluyordu kadın beni. Bir yandanda Antep'in hamamları şarkısını söylüyordu müzisyenler. Zılgıt yerinde Mizgin ayağa kalktı.

“Çeşmenin başı güzel, dibinde taşı güzel, biz öyle bir gelin aldık ki, kirpiği kaşı güzel” dedi Mizgin ve tüm hamam zılgıt çaldı.

İçim rahatlamıştı, sorunsuz bunuda atlatmıştım. Tellak abla bana gülümsedi ve peştamalimi uzattı. Giyip yanıma gelen ablamla hamamdan çıktık.

“Ne konuştular?” dedim merakla ablama.

“Beğendiler, maşallah aksütü gibi dedi hatta Dihmer Hanım” dedi ablam.

Bir kez daha rahatladım. Birazdan Azad beni gelip alacağı için yukarı çıktım. Havluyla kendimi kuruladım. Ablam saçıma bakım yağı sürüp taradı ve daha sonrada kuruttu. Bu ablamın son saçımı kurutuşuydu. Ablama döndüm.

“Abla fark ettin mi? Bu son saçımı kurutuşun” dedim.

“Ayy, evet Dilan ne ara bu kadar büyüdük” dedi ablam ve bana sarıldı ikimizde duygulanmıştık.

“Artık, kocan kurutur saçını” dedi gülerek.

Bende ona gülüp üstümü değiştirdim. İmam nikahı için beyaz uzun elbiseyi giydim. Beyaz tülbentimide aldım. Resepsiyondaki kadın gelip Azad'ın geldiğini söyledi. Ablamla vedalaşıp aşağı indim. Kapıda sigara içen Azad'ın yanına ilerledim.

“Geldim”

“Sonunda, hadi vakit kaybetmeden arabaya”

Range Rover'ın sağ koltuğuna bindim. Azad arabayı çalıştırdı ve ilerledik.

Bu Allah katındaki evlilik yeminimiz olacaktı. Evlenmenin diğer önemli aşamasıda dini nikahdı. Yarın kınam diğer günde düğünüm vardı. Beni heycanlandıran asıl şey düğünden sonraki kısım. Azad'ın bana nasıl davranacağını neler olucağı hem beni meraklandırıyor hemde heycanlandırıyor.

“Torpidoyu açsana” dedi Azad.

Anlam veremeyerek önümdeki torpidoyu açtım.

“O kutu senin al” dedi.

Alıp lacivert kutuyu açtım. Kutunun ışığı yandi ve içindeki bana ben burdayım dercesine parıldayan baget tek taşa baktım. Mutlu olmuşcasına Azad'a baktım. Altından çok pırlanta daha güzeldi ve ne bileyim almış işte bana düşünüp. Ruhsuz değilmiş demekki o kadarda.

“Çok güzelmiş, yaa” dedim çocuk gibi.

“Sevdin mi?”

“Evetde, sen mi seçtin baya güzelmiş, parmağımada tam oldu”
 
“Çalışan kıza seçtirdim, parmağınızda hemen hemen aynıydı baktım onda”

Bu dedikleriyle sinir katsayım yükseldi. Sertçe kapağını kapatıp kutuyu Azad'a fırlattım. Azad ani frenle durdu.

“Salak mısın kızım sen? Napıyorsun lan” dedi ve kenara çekti.

“Sen şaka mısın? Bana alacağın yüzüğü başka kadına mı denettin”

“Bende diyorumki hayret nasıl aklına geldi, nasıl alabildi diye mutlu oluyorum” dedim devam ederek.

“Ben senin parmak ölçünü nerden bileyim kızım, aldık işte yinede şu haline bak”

Ya utanmadan birde beni suçluyor. İçimden dışıma kadar sinirden alev alıyordum. Arabadan inip kapıyı sertçe kapattım. Mala bak ya. Arkamdan o da inip yanıma geldi.

“Dilan bin arabaya, herkes bize bakıyor”

“Binmiyorum ya, bakarsa baksın. Hem suçlusun hem güçlü. Ben başka bir kadına takılan yüzüğü takmam” dedim bağırarak.

“Son kez uyarıyorum bin şu arabaya” dedi yüzüme tıslayarak.

“Binmiyorum, evlenmiyorumda ailene sen açıklarsın durumu” dedim ve arkamı dönüp yürümeye başladım.

Arkamdan küfür ettiğini duydum. Birde marifetmiş gibi torpidoyu açtırıyor, delirirsin ya ruh hastası gerçekten ruh hastası.

“Dilan, Dilan” deyip kolumdan tuttu.

“Ne var, ne?” dedim.

“Gel, tamam değişterelim. İstediğini al” dedi tıslayarak.

Bu dediğiyle biraz yumuşadım. Gözlerinin içine baktım. Hamamdaki ailemide düşündüğümde başka çarem olmayacağı için kabul ettim.

“Tamam, ama aldığın yere değil” dedim netce ve arkamı dönüp arabaya yürüdüm.

İkimizde arabaya bindiğimizde kısa süreliğine sessizlik oldu. Ardından Azad dayanamayıp.

“Bu kez biraz haklıydın. Ama birdaha bana sesini yükseltirsen sakin olmam” dedi gözüme sertçe bakarak.

“Bu sakin halin miydi!?”

“Bu en sakin halimdi Dilan”

Bu dediğiyle daha fazla birşey demedim. Eminimki şimdiye kadar böyle kimse ona yükselmemiştir. Yol üstünde bir kuyumcu bulup içeri girdik. Azad elindeki yüzüğü bozdurdu ve yeni modellere baktık.

Oval şeklindeki pırlantayı çok beğenmiştim. Tam benlikdi ama öncekinden daha büyük olduğu için seçmek istemedim. Gözüm ondaydı ama.

“Seç artık” dedi Azad. Çünkü yarım saatir model bakıyorduk.

“Hanımefendi bunu beğendi” diyerek kuyumcu oval pırlanta yüzüğü işaret etti.

“Evet ama çok büyük gerek yok” diyerek atladım.

“Abi sen onu bize ver, ödeyip çıkalım artık” dedi Azad.

Beni kızdırdığı için itiraz etmedim. Yarım milyoncuk daha çok ödese birşeycik olmazdı. Son kez deneyip kasaya gittik. Azad ödemeyi yapıp kutu istemedi. Yüzüğü bana verdi be güzelce taktım.

İmam nikahına gitmek için arabaya bindik. Yol boyunca yüzüğüm ile sakince aşk yaşadım. Çok güzeldi. Teşekkür etmek istediğim için.

“Teşekkür ederim, çok güzel” dedim.

“Önemli değil” dedi.

İmam nikahının olduğu mescide gittik. Yolda abdest bozulduğu için ikimizde tekrar abdest alıp nikahın kıyılacağı yere gittik. Şahidimiz olmadığı için mesciddeki görevli şahitler geldiler. Hocada gelip oturdukdan sonra imam nikahı başladı.

Hoca isimlerimizi kağıda yazdı. Daha sonrada ayetlerden okudu. Dualar okudu. Azad' dönerek başladı.

“Bismillahirrahmanirrahim bu kadını, eşin kabul ettin mi?”

“Ettim”

“Bu kadını eşin kabul ettin mi?”

“Ettim”

“Bu kadını eşin kabul ettin mi?”

“Ettim” dedi Azad üçüncü kez.

Daha sonrada hoca bana döndü.

“Bismillahirrahmanirrahim bu erkeği, eşin kabul ettin mi?”

“Ettim”

“Bu erkeği eşin kabul ettin mi?”

“Ettim”

“Bu erkeği eşin kabul ettin mi?”

“Ettim” dedim son kez.

Hoca şahitlerede sorduktan sonra son kez dua okuyup bitirdi.

“Artık Allah katında evlisiniz hayırlara vesile olsun” dedi.

“Amin” dedik Azad'la.

Azad hocaya para verdikten sonra mescidden çıktık. Arabaya doğru ilerledik. Saate baktığımda altıya yarım saat vardı. Arabaya bindiğimde ablama yazdım. Ablam eve geçtiklerini söyledi.

“Evdelermiş” dedim.

Azad onaylayıp u çekti. Beni eve bırakmak için sürdü. Eve geldiğimizde Azad'da inip babamın yanına uğradı. Babam yemeğe kalsın diye ikna etti. Biz geldiğimizde sofra kurulmuştu.

Azad da dahil olmak üzere hepimiz sofraya oturduk.

“Neetiniz damat, hallettiniz ki nikahı” dedi babam.

“Hallettik, bunuda” dedi Azad yemeğini yerken.

“Eyi, eyi yüzük de almışın bizim kıza” dedi babam.

Sofradaki bütün gözler yüzüğüme döndü. Maşallah babamdaki gözde, ablamlardan önce babam farketmiş.

“Bir eksik olsun istemedim” dedi Azad.

O sırada annem ve ablam gülerek bana bakıyordu. Yüzük baya bir güzeldi ve birde pahalı. Azad ailemle yemek boyunca konuşmuştu. Onların güveninide kazanmak istiyordu. Bu hareketi hoşuma gitti. Olması gerekende buydu zaten.

Yemekten sonra Azad gitti. Odama girdiğimde gelinliğim ve bindallığımı gördüm. İçimi daha bir heyecan basmıştı. Yarın kınam diğer günde düğünüm vardı. Bu evin kızı değil Şirozlar'ın gelini olacaktım.

Yatağımdaki gelinliğe bakıp dokundum. Gözlerim ne ara doldu hiç farkında değildim. Odaya annem ve ablam girdi. Onlara sıkı sıkı sarıldım. Daha fazla kendimi tutamayarak hem ben hem onlar ağladı.

“Anne bugün burda yatsan, benimle?” dedim.

“Tamam kuzum yatalım beraber” dedi annem.

Eşyaları toplayıp kaldırdık. Uyku saati geldiğinde annem yanıma geldi. Ona sıkıca sarılıp sarmaladım. Ardından gözlerimi huzura bıraktım.

Yine aksiyonlu bir bölümdü. Birazda duygusal. Yorumlarınızı ve değerlendirmelerinizi bekliyorum. Bölüm bildirimlerinden haberdar olmak için beni takip edip, kitabı kütüphane kısmına eklemeyi unutmayın...











Continue Reading

You'll Also Like

183K 11K 25
17 yıl sonra doğumda karıştığını öğrenen Peri... Abilerine ve üçüzlerine alışabilecek mi ? Babam gülümseyip "Aksine iyi bir şey oldu. Peri doğumda k...
187K 9.1K 20
Staj yaptığım hastanede karışan o kız çocuğu bensem?
6.1M 197K 99
Karan Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey...
927K 64.7K 37
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...