SAKLI「ʜᴀʀʀʏ ᴊ. ᴘᴏᴛᴛᴇʀ」

By audrisimpavi

58.8K 8.3K 12.5K

Karanlık Lord, 31 Ekim 1981 gecesi Harry Potter'ı öldürüp kehanetten kurtulmaya çok hazırdı. Onun planlarını... More

açılış
karakterler
⚵1 - sonsuzluk anlaşması.
⚵2 - hogwarts, ikinci yıl.
⚵3 - hogwarts, üçüncü yıl.
⚵4 - yuvaya dönüş.
⚵5 - profesör vandeleur.
⚵6 - kazanlar ve itiraflar.
⚵7 - ateş kadehi.
⚵8 - şampiyonlar.
⚵9 - göl kenarı.
⚵10 - ejderhalar.
⚵11 - ilk etap.
⚵ 12 - affettirme çabası.
⚵13 - hogsmeade'de bir gün.
⚵14 - kavalye sorunu.
⚵16 - harry'nin hatası.
⚵17 - cedric'in teklifi.
⚵18 - üç adam.
⚵19 - alora'nın sevgilisi.
⚵20 - cedric ile hogsmeade.
⚵21 - patronus.
⚵22 - ikinci etap.
⚵ 23 - söylenenler ve gözlemler.
⚵24 - yeni düzen.
⚵ 25 - toplantı sonrası.
⚵ 26 - harry'nin patronusu.
⚵ 27 - üçüncü görev.
⚵28 - en değerli iki parça.
⚵29 - yaz günleri.
⚵ 30 - yeni arkadaş.
⚵ 31 - müzik odası.
⚵ 32 - fotoğraf.
⚵ 33 - doğum günü.
⚵34 - plan değişikliği.
⚵35 - yılanlar.
⚵36 - pierre ve sirius.
⚵37 - alora'nın kıskançlığı.
⚵38 - tatsız kutlama.
⚵39 - harry'nin gidişi.
⚵40 - claudia.
⚵41 - depresyon.
⚵42 - yanan tren.
⚵43 - mektupların getirisi.
⚵44 - evine hoş geldin.
⚵45 - kartlar açık.
⚵46 - yüzleşme.
⚵47 - pierre'in hayatı.
⚵48 - intikam al.
⚵49 - ortak salona dönüş.
⚵50 - voldemort'un sırrı.
⚵51 - korkak mı cesur mu?

⚵15 - noel balosu.

1.1K 155 274
By audrisimpavi

25 Aralık 1994

Nihayet üç okulun da heyecanla beklediği gün gelmişti. Noel balosu o akşamdı ve şimdiden bir heyecan hakimdi tüm öğrenciler arasında.

"Beni dinleyin!" diye seslendi Remus ellerini birbirine çırpıp kendi aralarında fısıldaşan öğrencilerin dikkatini toplamaya çalışırken. "Buraya dönmezseniz Gryffindor'dan da Ravenclaw'dan da kırk puan alacağım!"

Puan lafını duyanlar aniden sessizleşirken Remus memnun olmuş bir şekilde gülümsedi. "Farkındayım, akşam için heyecanlısınız ama dinleyin beni. Bu iksiri kaynatırken ağır ağır karıştırmak önemli, dibinden karıştıracaksınız yüzeysel değil! Yoksa iksiriniz patlar."

Harry başını masaya koymuş Remus'u dinlerken kulağına ilişen Alora'nın kıkırdamasıyla algılarını açıp onları dinlemeye başladı.

"Sadece birkaç dans ederiz dedim." diyordu Alora. "Acaba kiminle gidecek baloya?"

Hermione "Gerçekten Harry için Cedric'i reddettiğine inanamıyorum." dedi. "Sorun yapmadığını söylemişti."

Harry kendi adını duyunca kaşlarını çattı ancak başını oynatmadan dinlemeye devam etti.

"Olsun, Harry'yi kimseye değişmem." Gülümsedi Harry büyük bir mutlulukla. Alora'nın gözündeki değerini çok iyi biliyordu ancak duymak daha da hoşuna gitmişti. "Acaba Cedric'in akşam bana tavırları ne olacak? Hislerini söyler mi ki?"

Hermione kıkırdadı bir anlığına. "Ya seni öperse?" diye sordu. "İlk öpücüğünü vermiş olacaksın!"

Yüzündeki gülümsemenin aniden solduğunu hissetti Harry, bedeni buz kesmiş bir şekilde olduğu yerde dururken zihninde hızlı bir kesit oynamıştı, Cedric'in Alora'yı öptüğü bir kesitti.

Bir anda midesinden öyle bir bulantı yükseldi ki Harry olduğu yere kusacağını sandı ancak kusmamıştı. Damarlarındaki kan kaynıyordu, öyle bir hisle kaynıyordu ki Harry tüm bedenini ele geçiren bu duyguyu çekip atmak istemişti.

Başını yattığı yerden kaldırıp yutkundu, boğazı kurumuştu bile. Bakışlarını Remus'a çevirdi, onu görüyor ama dediklerini duyamıyordu. Kulaklarında yalnızca Hermione'nin sesi çınlıyordu.

Ya seni öperse? İlk öpücüğünü vermiş olacaksın!

Alora aynada kendisine bakarken nefes verdi. Güzel gözüktüğünü düşünüyordu. Parlak mavi, kalın askılı elbisesiyle mavi gözlerinin ışıltısı öne çıkmıştı.

Kumaşı şifondan olan parlak koyu mavi elbisesi kalın askılıydı. Göğsünden beline kadar vücudunu sıkı sıkı sarıyordu, kalp yakalıydı.

Belinde kuşak şeklinde kalın bir kumaş vardı. Belinden sonra eteği genişliyordu ve kabarık bir etek halini alıyordu.

Elbisenin üzerindeki beyaz simler geceye çok uygundu çünkü ışıl ışıl parlıyordu, tıpkı Noel ağaçlarının parladığı gibi.

Kalın ama alçak topuklu ayakkabısı bilekten bağlamalıydı ve o da elbisesiyle aynı renkti.

Saçlarının dalgalarını düzeltip sırtına atmıştı. Saçlarını örmüş ve taç şeklinde tutturmuştu. Makyajı da oldukça sade, aydınlıktı. Ruju dudak rengine yakın bir kırmızıydı ve parlaktı.

Üzerine alacağı resmi cübbesi daha koyu bir maviydi, siyaha dönüktü ve yakasında kendi elbisesinin renginde şerit işlemeler vardı.

Alora parfümünü de sıktıktan sonra aynada son kez kendine baktı. Güzel hissediyordu ve açıkçası güzel de görünüyordu.

Asasını cübbesinin iç cebine koyup odadan çıktığında Harry ortak salonda değildi, Ron'la birlikte balonun yapılacağı salonun önünde eşlerini bekliyorlardı.

Hermione'yi görünce Alora onu süzdü. Cezayir menekşesi mavisi elbisesi o kadar güzel oturuyordu ki üzerine, bakır saçlı kız gülümsemişti.

"Çok güzel gözüküyorsun Hermione." dedi. "Krum ile eş olduğuna hala inanamıyorum."

Hermione ve Krum meselesini ilk öğrendiğinde şaşkınlıktan dili tutulmuştu Alora'nın. Hiç beklemiyordu ancak bakışmalarının sebebi buydu demek diye düşünüp her şeyi zihninde bir yere hızlıca oturtmuştu.

Hermione dudaklarını birbirine bastırıp gülümsedi. "Gerçekten çok heyecanlıyım."

"Ben de." diye mırıldandı Alora. "Ama sen benden daha heyecanlı olmalısın, bir şampiyonun kavalyesisin!"

"Sen de olabilirdin." dedi Hermione.

Ancak Alora, Cedric'i reddettiği için pişman değildi, yalnızca ufak bir burukluk hissediyordu içinde.

İkisi kuleden aşağı inip Büyük Salon'u gören merdivenlere geldiklerinde Hermione "Çok gerginim, herkes bana bakacak." dedi.

Alora kaşlarını çatıp arkadaşına dönmüştü. Onun yüzündeki gergin ifadeyi görünce durumun ciddiyetini anladı. "Elbette ki herkes sana bakacak. Hem Krum'la birliktesin hem de çok güzel gözüküyorsun. Kim olsa bakar."

Telaşla ellerini havaya salladı Hermione. "Ben alışkın değilim! Sevmiyorum böyle şeyleri."

Mavi gözlerini devirdi genç cadı ve Hermione'nin elini tuttu. "Sen bir Gryffindor'sun Hermione." dedi. "Biraz cesur ve bir Gryffindor olmanın tam sırası, hadi."

Nefes verdi Hermione, başını sallayıp Alora'yı onayladığında kız gülümsemişti. "Ben iniyorum, sen de biraz sakinleşip gel."

Hermione'yi arkasında bırakıp merdivenleri inmeye başladı Alora. Attığı her adıma dikkatle bakıyordu çünkü ayağının takılmasından ve düşmekten korkuyordu.

Onun geldiğini ilk gören Ron oldu. Harry'ye "Alora geliyor." dediğinde beklemekten sıkılmış olan Harry merdivenlere dönmüş ve merdivenlerin ortasında olan Alora'ya bakmıştı.

Mavilere bürünmüş arkadaşını baştan aşağı süzmeden edemedi Harry. Bakır saçlarıyla bu parlak mavi renk öyle güzel bir uyum yakalamıştı ki süzmemek elde değildi zaten.

Üzerindeki elbise onu bir prenses gibi gösteriyordu. Harry küt küt atan kalbiyle Alora'nın merdivenleri inişini izledi.

Onun attığı her adım Harry'nin kalbinden duyuluyordu adeta.

Harry hareketlendiğini hissetti. Alora'ya doğru yürüyordu, merdivenin başında durup elini ona uzattığında Alora ona gülümseyip elini tuttu.

"Nasılım?" diye sordu Harry'ye. Harry ise şaşkın bir hayranlıkla ona bakıyordu.

"Çok güzelsin." Ne söylediğini hesap edemeden söylemişti Harry. "Epey güzel."

Alora onun elinden tutmaya devam ederek yürüdü, topuklularla yürürken biraz zorlanıyordu bu yüzden Harry'nin elini tutmak ona güven vermişti.

"Sağ ol." dedi. Onun üzerindeki siyah resmi cübbeye, beyaz gömleğe ve siyah papyona baktı daha sonra. "Sen de yakışıklı gözüküyorsun."

Harry muzipçe gülümseyerek "Her zamanki halim." dediğinde Alora gözlerini devirip "Kes sesini Sirius." dedi ve Harry büyük bir kahkaha attı.

Alora, ne zaman Harry'nin Sirius gibi hareket ettiğini veya bir şey söylediğini duysa ona Sirius diye hitap ederdi ve bu, Harry'nin çok hoşuna giderdi.

Genç cadı karşı taraflarında duran Cedric'i gördüğünde ona gülümseyip el salladı ve dikkatini çekti.

Cedric onu fark edince hızlıca el sallamıştı ancak Harry ile birleşik ellerini görünce duraklamadan edememişti.

Alora selam verdiği için Harry de mecburen elini kaldırıp selam verdiğinde arkadaşının "Cedric'in yanındaki kız kimdi?" diye sorduğunu duydu. "Adını hatırlayamadım."

Çekik gözlü, siyah saçlı kıza baktı Harry. Ay gibi parlayan güzel yüzüyle Cedric'in o geceki kavalyesi Cho Chang'di demek.

"Cho Chang." dedi. "Ravenclaw binasından, hatta Quidditch takımının Arayıcısı."

Alora kızı baştan aşağı süzdü. Güzel bir kızdı, sevimli de duruyordu. Cedric'e neşeli bir şekilde bir şeyler anlatıyordu ve Cedric de ona gülümseyip baş sallıyordu.

Nefes verdi Alora, içindeki kıskançlığı bastırmak için Harry'ye döndü. "Gel içeri girelim, Ron ve Maria nerede?"

Ron, Alora sayesinde Hufflepuff evindeki bir kızla kavalye olmuştu. Maria'yı kütüphaneden tanıyordu Alora. Tatlı bir kızdı ve sohbeti keyifliydi. Ron'la eş olabileceklerini düşünmüştü.

"Orada." dedi Harry konuşan ikiliyi gösterip ve sesini biraz yükseltip onlara seslendi.

İkisi geldiklerinde Maria "Alora, çok güzel olmuşsun." dedi ve genç kız gülümsedi. "Teşekkürler, sen de çok güzel gözüküyorsun."

Gerçekten de esmer tenine fuşya pembesi o kadar yakışmıştı ki kibarlık olsun diye söylemiyordu bunu Alora.

Dördü peş peşe içeri girdiklerinde Alora buz rengiyle süslenen etrafı inceledi. Yapay kar bile yağıyordu ince ince! Masalar ve sandalyeler beyazdı, her şey buzdan bir şatoyu andırıyordu.

"Hadi Alora." dedi Harry ve genç cadı etrafı incelemeyi bırakıp arkadaşının peşinden koşturdu.

Bir masaya oturdular, birazdan Şampiyonlar içeri girecek ve ilk danslarını yapacaklardı. Daha sonra da yemek servisi başlardı.

"Hermione nerede?" diye sordu Ron ve Alora bilmiş bilmiş gülümsedi.

Ne Harry ne Ron, Hermione'nin kavalyesinin Viktor Krum olduğunu bilmiyorlardı. Onlara büyük sürpriz olacaktı.

"Gelir birazdan." dedi bu yüzden ve sanki onu duymuşlar gibi bir müzik sesi başladı, ardından da alkışlar koptu.

Alora en önde giren Fleur'u ve yanındaki Hogwarts öğrencisini gördü. Fleur peri kızı gibi gözüküyordu, çok güzeldi.

Onların arkasından giren çift ise Harry'ye "Yok artık!" Ron'a da "Bu bir şaka olmalı!" dedirtmişti.

Viktor ve yanındaki heyecandan ölecekmiş gibi duran Hermione içeri girip pistte dans pozisyonu aldılar.

"Biliyordun ha!" dedi Harry Alora'ya dönerek. "Hermione ve Krum!"

Omuz silkti Alora ancak yanıt veremedi çünkü son giren çifte bakakalmıştı.

Cedric ve Cho Chang.

Onların da alkışlanmasıyla gözlerini kaçırdı Alora. Her tepkisini dikkatle izleyen Harry'nin farkında değildi elbette.

Harry onun gözlerindeki hüznü görünce üzüldü, Alora'nın kendisiyle gelmesine mutlu olmuştu ancak bu şekilde hüzünlü olacaksa mutluluğunu boşverebilirdi.

Çiftlerin dans etmesini izlediler bir süre. Daha sonra Ron gülerek "Hagrid ve Maxime'e bakın." dediğinde onlara döndüler.

İkisi de yarı-dev oldukları için yan yana tatlı ama biraz da komik bir görüntü ortaya çıkarmışlardı. Alora sırıtmadan edemedi, Hagrid halinden memnun duruyordu.

Dumbledore ve McGonagall'ın ahenkle dans etmesini izlerken gözleri Remus'u ve Sprout'u gördü.

Kıkırdayarak "Sirius bu işten hiç hoşlanmayacak." demiş ve Harry'ye hala dans eden ikiliyi işaret etmişti.

Harry de güldü.

Dans bittikten sonra Şampiyonlar ve eşleri masalarına geçtiler, Alora, Cedric'le Chang'in arkadaşlarıyla bir masaya oturuşunu izlemişti.

"Alora, benimle dans eder misin?" Bakır saçlı kız, Harry'nin yaptığı espriye gülerken aralarına giren sesle duraklayıp başında dikilen Cedric'e döndü.

Cedric ona gülümsüyordu, bir elini nazikçe uzatmıştı.

"Şey, olur." dedi Harry'ye kaçamak bir bakış atarak. Harry başını salladı sorun yok dercesine. Bu sinyali alan Alora rahatlamış ve Cedric'in elini kavrayarak piste yürümüştü.

Harry, resmi dansları hiç sevmezdi. Hatta beceremezdi. Sirius ona gülerek bunun babasının laneti olduğunu ve asla kıramayacaklarını söylediğinde Harry danstan vazgeçmişti.

Fakat Alora dans etmeyi severdi. Güzel de dans ederdi üstelik.

Sirius daha önce dile getirmemişti ancak Alora'nın bu yeteneğini Pierre'den aldığına emindi.

Cedric onu belinden nazikçe kavrayıp dans etmeye başladığında Alora "Chang için sorun olmaz bu değil mi?" dedi.

"Sorun olması mümkün değil." dedi Cedric hafifçe gülümseyerek. "Çok güzel olmuşsun bu arada."

Alora dudaklarını birbirine bastırıp "Teşekkür ederim, sen de yakışıklı gözüküyorsun." dedi.

Dans ederken etrafına şöyle bir bakındı Alora, birkaç göz kendisinin üzerindeydi. Hatta Remus ve babasının gözleri de onlardaydı!

Hayalini kurduğu gibi heyecan verici bir şey değildi Cedric'le dans etmek. Alora kendini oldukça normal, fazla sakin hissediyordu.

Hiçbir şey, Cedric'in dokunuşu bile onu heyecanlandırmamıştı.

"Sanırım baban beni dersinden bırakacak, hiç güzel bakmıyor." dedi Cedric profesörlerin masasında oturan adamın bakışlarını fark edince ve Alora buna güldü.

"Öyle bir şey yapamaz." Cedric onu etrafında döndürüp kendine tekrar çekmişti. "Ayrıca sen Şampiyonsun, Şampiyonu dersten bırakamazlar."

Cedric sırıttı. "Sene sonu tekrar görüşelim bu konuyu." dediğinde Alora da sırıttı.

İkisinin uyumlu ayak hareketleri şarkının yavaşlayarak son bulmasıyla durmuştu.

Alora ona gülümseyip "Dans için teşekkürler." dedi.

"Rica ederim, bir sonraki dansta görüşürüz." dediğinde genç kız başını sallayıp pistten ayrıldı.

Masaya geçip oturduğunda Harry "Eğlendin mi? Yüzün gülüyordu." dedi.

Onları öyle izlerken içinde oluşan tiksintiden bahsetmemişti elbette.

"Güzel bir danstı." dedi. "Birazdan Tuhaf Kız Kardeşler çıkacak, dinlemeye geleceksin değil mi?"

Başını salladı Harry. Ron'la Maria'nın yaptığı muhabbete dahil olurken Alora onun neden donuk durduğunu sorguladı ancak sonra vazgeçti.

Bir sorunu varsa Harry muhakkak söylerdi, içinde saklayabilen bir tip hiçbir zaman olmamıştı.

Tuhaf Kız Kardeşler nihayet sahneye çıktığında Harry ve Alora yan yana pistin ortasında dans ediyorlardı.

Alora onun elini tutmuş topuklu ayakkabılarının izin verdiği ölçüde olduğu yerde zıplarken Harry ona gülümseyerek eşlik ediyordu.

Bir ara birbirlerine sarılarak iki yana sallanmaya başladıklarında Harry parmak uçlarının karıncalandığını hissetmişti. Alora'ya yakın olduğu için bunun olduğunu artık biliyordu.

Herkes dip dibe girmiş, dans ederken Hermione hızla aralarına katılmış ve müzik sesini bastırmak için bağırarak "Alora, benimle gelir misin tuvalete?" demişti. "Sana ihtiyacım var."

Alora kaşlarını çatarak Harry'ye döndü ve kulağına eğildi. Harry biri ona çarpıp dengesini bozmasın diye onu dinlerken Alora'nın beline elini sarmıştı.

"Geliyorum ben birazdan." dedi Alora ve Harry "Tamam." diyerek karşılık verdikten sonra iki kız kalabalığın arasında gözden kayboldu.

Harry, Alora'nın gitmesiyle Ron ve Ginny'nin yanına gidip şarkılara eşlik etmeye başlamıştı.

Sirius, Tuhaf Kız Kardeşler'i oldukça severdi, bu yüzden epey aşinaydı şarkılara Harry. Eğlenceli de buluyordu şarkılarını.

İki şarkı çaldıktan sonra Harry, Alora'nın hala gelmediğini fark edip meraklandı ve arkasına doğru bakındı. Onu arıyordu.

Bulmakta da pek zorlanmadı. Kısılmış ışıklara ve sahnede yanıp sönen renkli ışıklara rağmen Alora'yı görmüştü.

Yanında Cedric Diggory vardı ve Cedric'in eli, Alora'nın kolundaydı. Ona bir şeyler söylüyordu. Normal yakınlıktan daha da yakınlardı ve bu Harry'nin midesinin kasılmasına sebep olmuştu.

Aklına sabah Hermione'nin söyledikleri aniden bir kez daha düştü. Ya seni öperse? İlk öpücüğünü vermiş olacaksın!

Nefesleri sıkıştı Harry'nin. Kulağında Hermione'nin sözleri, gözünün önünde Cedric ve Alora'nın aşırı samimiyeti ile bir an bunun gerçekleşeceğine emin olup korktu.

İstemiyordu! Gerçek olmasını istemiyordu! Alora, Cedric Diggory'i öpemezdi!

Ne yaptığını fark bile etmesine fırsat vermeden kalabalığı hızla yarmaya başladı, adımları aceleci ve telaşlıydı.

Birilerinin ayağına basıyor, bedenlerine çarpıyordu ancak umurunda değildi. Gelişi güzel özürler mırıldanıp onların yanından geçerken kalbi küt küt atmaya başlamıştı.

Sanki onlara yaklaşmadığı her saniye Cedric, Alora'yı öpmeye daha da yaklaşıyor gibiydi.

Nihayet kalabalıktan kurtulup onlara doğru koştu. Yanlarına vardığı anda Alora'nın bileğini tuttu ve "Benimle gel, çabuk!" dedi.

Cedric, Alora'yı çekip götüren Harry'ye şaşkınca bakarken genç kız kötü bir şey olduğunu düşünüp panikle hiçbir şey sormadan Harry'nin ardından gitmişti.

Orta bahçeye çıktıklarında Alora'nın topuklu ayakkabıları taş zeminde yankı yapmaya başladı. "Harry, sorun ne? Ne oluyor? Sakin olsana!"

Sessiz bir yere geldiklerinde Harry, Alora'nın bileğini bırakmadan ona döndü. "Birine bir şey mi oldu? Korkutmasana beni!" dedi Alora.

Gerçekten korkmuş ve endişeli gözüküyordu. Harry korkunun verdiği nefes nefese olma hissiyle ona bakarken "Birine bir şey olmadı, bir şey yok." dedi.

Gözlerini kıstı genç cadı. "O zaman niye beni Cedric'in yanından çekip aldın?" diye sordu.

Harry birkaç saniye buna verebileceği bir cevap düşündü ancak hiçbir bahane gelmiyordu aklına.

En nihayetinde dürüst olmaya karar vererek "Seni öpmesini istemedim." dediğinde Alora kaşlarını kaldırdı.

"Ne?" diye sordu duyduklarını anlamamış gibi.

"Seni öpmesini istemedim işte!" dedi Harry. Bunun düşüncesi bile kıskançlıktan çıldırtıyordu onu.

Kıskanmak istemiyordu. Alora'ya bu hisleri hissetmek istemiyordu ama hissetmeden de edemiyordu.

"Niye?" Alora gerçekten şaşkın ve afallamış duruyordu. "Öpeceği belli bile değildi!"

"Ama bir olasılık vardı!" Sesi yükselmişti Harry'nin istemeden. "Öpmemeli seni, tamam mı?"

Birkaç saniye Harry'yi süzdü Alora, onun aklını kaçırdığını düşünüyordu. "Neyin var senin böyle?" dedi. "Önce Cedric'le baloya gitmemi istemiyorsun, gitmiyorum. Sonra beni öpmesini istemiyorsun! Ne oluyor?"

Aklından Cedric hakkında kendisinin bilmediği ama Harry'nin bildiği bir şey olduğu geçti. Belki de kendisini korumaya çalışıyordu Harry.

"Ben..." Harry durakladı. Ne oluyordu gerçekten, bilmek istemiyordu bunu.

"Harry, Cedric hakkında benim bilmediğim bir şey mi biliyorsun?" diye sordu Alora kuşkuyla.

Harry kaşlarını çatarak "Hayır, tabii ki! Konu Cedric de değil zaten!" dedi sinirle.

"Konu ne o zaman?! Niye böyle tuhaf davranıyorsun?!"

Alora sabrını kaybedip öfkeyle bağırdığında Harry bir anlık dürtüyle Alora'nın bileğini tutan elini kendine doğru çekip dudaklarını onun dudaklarına bastırdı.

İçindeki tüm karmaşanın, tüm o mide bulantısının, parmak uyuşmalarının, kalp teklemelerinin bu öpücükle geçeceğine inanmıştı Harry.

Alora gözleri ardına kadar açık, şok olmuş bir şekilde Harry'nin dudaklarının üzerindeki baskısını hissederken teni buz kesmişti.

Dudaklarını uzun bir süre çekmeden bastırmaya devam etti Harry. Hareket etmiyordu, hareket etmeye utanıyordu bir nevi. Sadece dudakları Alora'nın dudaklarının üzerinde duruyordu.

Fakat bu temas bile vücudunu titretmiş, heyecanla solumasına sebep olmuştu.

Zihnindeki uyuşukluktan kurtulan Alora hızla Harry'yi itti ve gözleri hala ardına kadar açıkken "Ne yapıyorsun sen?" diye sordu.

Harry nefesleri boğazında takılı kalmış bir şekilde ona bakarken "Ben öpmek istiyorum seni." dedi. "Cedric'in öpmesini istemiyorum."

"Harry- Sen- Biz arkadaşız seninle! Sen... Nasıl..." Alora aklını kaçıracak gibi bakıyordu ona.

Zihni neler olduğunu algılamayı reddediyor, kabul etmemek için elinden geleni yapıyordu. En yakın arkadaşı onu öpmüş olamazdı!

Harry hala öpücüğün etkisinde bir şekilde uyuşuk uyuşuk onu izlerken Alora "Bu yaşanmadı." dedi ve arkasını dönüp koşar adımlarla şatoya girdi.

Ne yaptığını yeni yeni fark eden Harry bir şeyi mahvettiğinin farkındaydı. Dudaklarında hala Alora'nın dudaklarının tadı vardı, aklı uçmuştu ancak her şeyi nasıl karmaşık bir hale getirdiğinin farkındaydı.

Onun kaybolduğu yöne bakarak "Bu kesinlikle yaşandı." diye mırıldandı.

-

-

-

Size 2.4K bölüm getirdimmmm

İşte o uzun zamandır beklediğiniz Noel Balosu bölümü!

Harry bir çuval inciri berbat ettin ya. Ne yeri ne zamanıydı ancak güzel de oldu bir yandan hahshahdjjsj

Bunun olacağını tahmin etmemiştiniz herhalde. Daha neler geliyor bir bilseniz...

Sizleri öpüyorum, bol bol yorum ve oy bekliyorum ve bugünkü sınavıma hazırlanmaya gidiyorum.

CUMARTESİ VE PAZAR YAPILAN SINAVLAR YASAKLANSIN

Not: Alora'nın elbisesi medyada.

06.05.2023








Continue Reading

You'll Also Like

875K 70.2K 14
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...
78.4K 9.9K 20
Kim Namjoon, kendisine verilen görevi yerine getirmek için sahte bir aile kurmaya karar verir fakat birbirlerinden deli gibi nefret eden Taehyung ve...
203K 21.3K 34
taehyung kırmızı defterini kaybeder 290423, tk ☁️
68K 5.1K 37
sadece erkeklerin olduğu bir üniversitede gay yönelimin odağı ve tüm dikkati üzerine çeken Jungkook, bu durumdan sıkılan ve onu bu rahatsızlıktan ko...