one step closer

By GoddessHerondale

21.7K 2K 2.9K

louis asi bir özgürlükler prensi ve aşk nedir bilmiyor; harry ise ona bunu öğretmekte kararlı (zor yollarla b... More

0.0
0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
2.1
2.3
2.4
2.5: final

2.2

182 14 9
By GoddessHerondale

Louis'nin görüntülendiği kız hakkında ne düşüneceğim bilmiyorum. Çok güzel ama Larry kalbim 👉🏻💔
Whaeverrrrr iyi okumalar 💌

*

"Teşekkür ederim, sadece... Öyle korktum ki..." Derin bir iç çekiş ve ağlama sesi. Neler oluyor? "Uzun süredir bana ulaşamıyordu çünkü babam... Oh Tanrım..."

Bu ses. Gözlerimi aralayarak etrafa bakındığımda revirde olduğumu gördüm. Kemiklerimin üzerine basılmış gibi hâlsiz ve yorgun hissediyordum. Bütün vücudum uyuşmuş gibiydi ve başım bir baltayla defalarca kez vurulmuş kadar ağır geliyordu boynuma. Hastane gibi kokan revirin kimyasal kokusuna yüzüm buruşurken "Sikeyim," diye mırıldandım.

"Tanrım, uyandın Lou!" Upuzun kestane rengi saçlar etrafımı sardığında tanıdık şekerli parfümünün kokusu ve saçlarındaki kolay tarama spreyinin sentetikliği yüzüme çarptı. Buna inanamıyordum: "Mary Jane?!"

MJ burnunu çekerek boğarcasına bana sarıldığında beynimde hiçbir şey oturmuyordu. Gece olanlar, Harry'e attığım mesaj, Liam'la telefon konuşmamız, Zayn'le vedalaşmam ve aman tanrım... Yangın çıkmıştı.

Öyle hızlı fırladım ki MJ birkaç adım gerilemek zorunda kaldı. Yüzünde hayrete düşmüş bir ifade vardı. "Louis, böyle ani hareketler yapmamalısın!"

"Yangın," dedim MJ'e yaklaşıp en yakın dostumun omuzlarını sarsarak. "Bu okulda dün gece yangın çıktı. Herkes nerede? Neler oluyor MJ?"

Çıldırmak üzere MJ'nin ela ile kahverengi arası ağlamaktan kızarmış gözlerine bakarken beynimde HARRY sinyalleri çalmaya başlamıştı bile. MJ hemen koluma girerek beni yeniden sedyeye oturttu. Sürahiden bir bardak su doldururken yerimde duramıyordum. "Bir şey söyle MJ."

"Louis sakin ol, herkes iyi." MJ yatıştırıcı bir sesle konuştuğunda suyu bana uzattı. Tek dikişte içerken hâlâ henüz rahat hissetmiyordum. "Harry," diye fısıldadım.

"Louis, sorun değil." Jane minicik eteğiyle bacak bacak üstüne atıp oturduğunda omzuma dokunup beni sakinleştirmeye çalışıyordu. "Dün gece 12 gibi erkek yatakhanesinde yangın çıkmış. Kimseye bir şey olmadı ama..."

"Ama?" Ona baktığımda yüzünde anlamlandıramadığım bir ifade vardı. Bu mimiklerini biliyordum. Hayret. Bu kadarını beklemezdim, der gibi.

Derin bir nefes verdiğinde Rapunzel gibi uzun saçları yüzünün ve gövdesinin çevresinde oynaştı. "Yapmadım de Louis, yemin ederim sana inanacağım."

"Ne sikimden söz ediyorsun Jane?" Bardağı bir kenara bıraktığımda başımın ani yaptığım hareketle daha çok zonklamasıyla yüzümü buruşturdum. "Açık konuş."

"Louis herkes yangını senin çıkarttığını söylüyor."

Duyduğum şeyle başım dönerken MJ üzülerek başını öne eğdi. "Oda arkadaşlarından biriyle tanıştım, Niall." Gülümsedim, o da gülümsedi. Bir an beynimde panik çanları çalmaya başlad. İyiler miydi? "Korkma, hiçbirine bir şey olmadı. Kimseye. Sadece..." En yakın arkadaşım, çocukluğum buruk bir ifadeyle "Yapmadım de Lou. Sana inanacağım. Yalnızca kovulmak için bu kadar ileri gidemezsin sen. Başkalarına böylesi zarar vererek. Okul yakmazsın sen..." dedi.

"Tanrım Jane, sikeyim," şiddetle ona baktım, "tabii ki yapmadım. Çok sarhoştum, ben... Neler oldu?"

"Geceyarısı mesajını aldım, bütün ses kayıtlarını. En son Harry'e yazdığını düşündüğüm mesajı aldığımdaysa..." MJ şefkâtle yüzüme baktı, "Ona âşık mısın Lou?"

Bu benim kendime bile itiraf etmek için çılgınca çaba gösterdiğim bir şeydi. Tanrı biliyor ki MJ benim kanımdan bir kız kardeş gibiydi. Cevabı evet olan soruya yanıtsız kaldığımda MJ kollarını bana doladı ve sıkıca sarıldı. "Seni bulan Niall'mış-"

Bir saniyeliğine dünya benim için durdu. "Ne dedin sen?"

"Dedim ki seni bulan Niall'm-"

"Hayır hayır!" Çığlık atarak Jane'in suratına dehşetle baktım, "Ben o mesajı Harry yerine sana mı attım?"

MJ telefonunu çıkartıp dün barda Harry'e her şeyi itiraf ettiğim mesajı gösterdiğinde ben de şarjı bitmek üzere telefonumu çıkartıp kontrol ettim. Mesajı cidden Harry'e atmamıştım. Yani... Harry hiçbir şey bilmiyordu. Onu okuldan kovulmak için kullandığımı, onu sevdiğimi söylediğimi, hiçbir şey ona ulaşmamıştı.

"MJ bu yangını neden benim çıkardığımı düşünüyorlar?" Ellerimi saçlarımın arasından çıldırmış gibi geçirirken bağırarak sordum.

"Gece sen Zayn'le -oda arkadaşın- koridorda konuşurken bir çocuk sizi duymuş. Bu okuldan kovulmak için her şeyi yapacağını söylemişsin Louis!" MJ ofladı, "Bütün okul bunu konuşuyormuş."

"Ben yapmadım," diye fısıldadım çaresizce. "Yemin ederim."

"Biliyorum bebeğim." Kollarımı okşadı.

"Harry nerede?"

"Uyandığını söyleyemedim sanırım su almaya gitti-"

Kapı açıldığında bütün varlığım içeri giren ve onu hiç böyle görmediğim hâliyle Harry'e döndü. Üzerinde siyah bir sweatshirt, uzun bir kaban ve bol bir eşofman altıyla parlak altın sarısı botlar vardı. Metal çerçeve gözlükleri yorgun gözaltlarını saklamakta başarısız olmuşken elektriklenmiş saçlarını gelişigüzel bir topuz yaparak tutturmuştu. Kilitlenmiş gibi bana baktıktan sonra MJ'e aldırmadan üzerinde oturduğum sedyeye koşarak geriye düşmeme sebep olacak şekilde kollarını bana sardı. "Louis."

"H-Harry."

Bilmiyordu. Gözlerim dolarken tüm varlığımla ona sarıldım. "İyi misin?"

"E-evet ben..." Sustum ve sadece sarıldım, buna ihtiyacım vardı. Ona ihtiyacım vardı. Yağmur gibi kokan saçlarının mükemmel kokusunu içime çektikten sonra "Özür dilerim Harry," diye soludum. "Yemin ederim ben yapmadı-"

Geri çekilip dudaklarıma kapanan dudaklarıyla gözlerimi kapattığımda içim kan ağlıyordu. MJ'e aldırmadan beni öpüyordu. Yangına aldırmadan beni öpüyordu. Benim yaptığıma inanan insanlara aldırmadan beni öpüyordu. Kurtuluşuymuş gibi beni öpüyordu.

Hiç böyle sevilmemiştim ve çok korkuyordum.

Onu kaybetmek Londra'nın yağmurlarının bile dindiremediği bir yangın çıkarırdı kalbimde.

Geri çekildiğinde baş parmaklarıyla gözyaşlarımı sildi, "Sen olmadığını kanıtlamak için her şeyi yapacağım," dedi kararlı bir sesle. "Beni öyle endişelendirdin ki... Tanrım aklından ne geçiyordu bilmiyorum. Araba yok, telefonun meşgul çalıyor, yurtta değilsin. Bahçede bulunup revire getirildiğini duymadan önce öyle çaresizdim ki." Yüzümü her zamanki gibi okşadığında "Şükürler olsun ki buradasın," diye fısıldadı. "Halledeceğim söz veriyorum."

"Harry, sana bir şey söylemeliyim." Onu daha fazla kandıramazdım, MJ'in bakışları hemen beni buldu; yapma, der gibi bakıyordu. Lütfen ona bunu yapma, şimdi değil.

"Konuşacağız," dedi Harry. Zümrütleri kıskandıracak gözleri oda ışığında parlak ve tamamen bana odaklıydı. "Sırası değil, annemi bulmalıyım. Kurul toplanacak. Seni Zayn ve ben savunacağız. Okul formanı Liam getiriyor, bir metin ayarlayacağım-"

Onu dinleyemiyordum bile, çok fazla geliyordu.

Sadece sessizce durdum. Harry odadan çıktığında MJ sigarayı bırakmasına rağmen, bir dal yakmak için pencereye doğru yürüyordu.

*

Onur öğrencileri, sınıf başkanları, şahit öğrenciler, disiplin kurulu üyesi hocalar, idari kadro, oda arkadaşlarım, Jeffrey denen piç kurusu ve Harry. Üniformamı giymiş bir idam mahkûmu gibi kuyruğu dik tutmaya çalışarak oturduğum iskemlede huzursuzca kıpırdandım. Harry'nin kelebek dövmesinin gelip omzuma konmasını düşledim. Buradan gitmek istedim, vadideki evde yorganların ve vanilya kokulu mumların içinde Harry tarafından sarılıp sarmalanmak istedim. Aylarca kovulmak için uğraştığım bu okuldan şimdi bir adım bile uzaklaşmak istemiyordum.

"Louis William Tomlinson." Bayan Styles hüzünlü gözlerle söylediğinde tüm salon fısıldaşmayı bırakıp müdirenin tokmakla susturduğu salonda ona odaklandı. "Bugün burada dün gece 12 buçuk sularında erkek yatakhanesini yakma suçuyla yargılanacaksın ve alacağın ceza kararlaştırılacak. Madison, lütfen suçlamanın sebeplerini okur musun?" Kadın yorgun bir sesle yetkiyi verdiğinde disiplin kurulunun önünde ayağa kalkan 13-14 yaşlarındaki kıza baktım.

"12 buçuk sularında erkek yurdunda çıkan yangının hemen öncesinde oda arkadaşı Zayn Malik ile tartışırken Jeffrey McAdams tarafından görüldü. İddiaya göre bu okuldan gideceğini, kovulmak için her şeyi yapabileceğini ve hiçbir şeyin umurunda olmadığını bağırıyordu. Yangın çıktığı sıralarda erkek yurdunun bahçeye açılan pencerelerinin önündeki çalılarda ona ait çakmağıyla sızmış hâlde bulundu. Tanıklar Jeffrey McAdams ve Zayn Malik."

Bayan Styles bıkkın bir sesle "McAdams, şahitlik için ayağa kalk," dedi.

Jeffrey birkaç sıra geride aniden ayağa kalkıp yüzündeki sinsi ifadeyle "Odamda uyurken koridorda bağırış sesleri duydum. 105 numaralı odanın kapısının önünde Zayn ve Louis kavga ediyorlardı. Onlara susmasını söylediğimde Zayn beni tersledi. Geri dönüp koridordaki lavabolara gidecekken Louis aniden bu okuldan kovulmak için her şeyi yapabileceğini bağırmaya başladı. Buna kulak misafiri olduktan hemen sonra lavaboya girmiş ve işlerimi hâllettiğimde etrafta bir sıcaklık ve koku hissetmiştim. Camları beraberinde açtığımda Louis'yi yerde yatarken yanan sigarası ve çakmağıyla gördüm, efendim," diye açıkladı.

"Oturabilirsin," dedi Bayan Styles. "Zayn Malik şahitlik için ayağa kalk."

Hemen Zayn'e baktım, çok üzgün ve mutsuz görünüyordu. Yorgun olduğu çok belliydi. Bana kırgın bir şekilde baktı fakat hemen sonrasında omuzlarını dikleştirip ayağa kalktı. Midem bulanırken onu seyrettim.

"Efendim, gece Louis odasında değildi. Liam onunla telefonda konuştuğunu söylemişti. Louis bahçede olduğunu ona söylediği için merak edip bahçeye çıkıyordum. O sırada kapının önünde karşılaştık-"

"Sevgilisini koruyor!" diye bir ses yükseldi öğrencilerin arasından. Bu sene başı kovulmak için dövdüğüm çocuktu.

"Sessizlik!" diye bağırdı Bayan Styles. "Devam edebilirsin, Malik."

"Herkes Louis'le olan ilişkimi bilir," dedi Zayn gözlerimin içine bakıp. "Kapıda karşılaştığımızda ona okuldan gitmesini çünkü ona katlanamadığımı söylüyordum çünkü kalbimi kırmıştı ve kavga etmiştik. Louis ise blöf yapmak için zaten gideceğini söyleyerek bana ültimatom veriyordu." Zayn'in bakışları sonrasında Harry'i buldu. "Efendim, yangını Louis çıkartmış olamaz çünkü onu giderken izledim. Çakmak henüz elinde bile değildi. Ayrıca yangından ilk haberdar olan 101 odasındaki Thomas'ı düşündüğümüzde-"

"Yalancı!" Jeffrey bağırdığında herkes fısıldaşmaya başladı. Bu herifin benimle nasıl bir derdi vardı?

"Sessizlik istiyorum!" Bayan Styles'ın sesi çok sertti.

Kalbimi hızla çarptıran şey Harry'nin ayağa kalkmasıydı. "Thomas'la bizzat konuştum," dedi mükemmel ses tonu ciddiyetle çerçevelenirken. "Yangın içeriden çıkarılmıştı. Bahçede Louis'nin bulunduğu konumdan çıkartılan bir yangın önce 106 ve 107'ye ulaşırdı."

"Thomas ayağa kalk," Bayan Styles nefes verdi.

Thomas isimli cılız bir çocuk panikle kalktığında tokmak sesiyle ürkerek "E-efendim," diye başladı. "Koridorda odadan fırladığımda görmüş olduğum ilk şey bizim odanın kapısının kenarındaki perdelerin tutuşmuş olmasıydı. Hemen odanın yanındaki lavaboya koşarak kovayla su dökmeye gittim ama sular dolana kadar yangın yayılmıştı."

Zayn hâlâ ayaktaykan izin istedi. Bayan Styles ona konuşmasını söylediğinde Zayn Thomas'a dönerek, "Sen lavabodayken Jeffrey'i görmüş olmalısın."

Herkes Thomas'a ve Jeffrey'e bakarken nefesimi tutmuştum. Thomas "İçerisi boştu ve etrafta kimse yoktu," diye açıkladı.

"McAdams, açıkla."

Jeffrey huzursuzlukla kalktığında "Oda arkadaşlarımı uyandırmaya gitmiştim sadece," dedi.

"Bu yine de yangının nasıl bahçeden çıkartılmadığının bir kanıtı," dedi Harry. "101, 105'ten önce geliyor."

Beni savunmasına ağlamak istiyordum. Öğrencilerin arasındaki MJ'e bakarak güç alıyordum.

"Peki Tomlinson'ın o saatte bahçede ne işi vardı?" yine dövdüğüm bir öğrenci kurulda ayağa kalkıp sorduğunda onu tekrar döveceğimi kendime hatırlattım, kovulduğumda bile.

"Kaçışını planlıyordu!" dedi Jeffrey sinsice.

Bayan Styles oğluna baktıktan sonra hemen bana baktı ama "Liam Payne," dedi. "Louis'yi ne zaman aradın ve ne konuştunuz?"

Zayn'in hemen yanında oturan Liam ayağa kalkıp boğazını temizledi. "Louis bütün gün odada değildi. Niall ve ben saat iyice gecikince onu merak ettik çünkü çarşı izninden dönmemişti. Onu aradığımda bahçede olduğunu söyledi, Zayn'le kavga ettiği için endişelendik. Muhtemelen sigara içiyordu-"

"Hayır."

Konuştuğumda Liam sustu ve herkes bana baktı. MJ yapma diyordu yine. Ama artık tüm bu olanlara tahammül edemiyordum.

"Louis, savunmanı şimdi mi yapmak istiyorsun?" Bayan Styles sorduğunda Harry ne yapıyorsun, der gibi bana bakıyordu.

"Evet, efendim," dedim ve ayağa kalkıp.

"Okulun bahçesinde değildim, Ingary Pansiyon'da kalıyordum çünkü okulu öyle ya da böyle terk etmeye karar vermiştim." Harry bana şaşkınlıkla bakarken çocukların da kafası karışmış görünüyordu. Üniformanın bilek kısmıyla oynarken devam ettim. "Eşyalarımı bavula toplamış, dolabımı da kilitlemiştim. Oda arkadaşlarım beni bu yüzden merak ettiler çünkü Liam sweatshirt almak istemişti benden."

"Orada konakladığına dair bir kanıt var mı?" Bayan Styles üzgün görünen oğluna şöyle bir baktıktan sonra umutla sordu.

"Var."

Sesin başta nereden geldiğini anlayamasam da fizik çalıştıracağım ve dün gece bahçeye gitmeden resepsiyonda karşılaştığım turuncu saçlı, çilli çocuk ayağa kalktığında elinde bir fatura duruyordu. "Pansiyonu babam işletiyor, bu da faturası. Gece yangından önce onunla karşılaştım. Bavulu hâlâ odasında, Müdire Styles."

Bayan Styles derin bir nefes verdi o çocuğa şimdiye kadar en içten gülümsememi gönderdim. Yerine oturmadan hemen önce bana elinde tuttuğu parlak metal bir şeyi işaret etti. Kaş piercingi.

"Bu yine de Tomlinson'ın o saatte neden okula döndüğünü açıklamıyor," dedi Jeffrey tükürürcesine.

Kendime tutamayıp "Senin derdin ne?" diye çıkıştığımda Harry yeniden ayağa kalktı. Beni korumak istiyordu.

"Evet," dedi Bayan Styles. "Okula neden geri döndün?"

"Çocuklara veda etmek istedim," dedim başımı öne eğerek. "Liam'a telefonda son kez anlamsızca teşekkür etsem de kendimi iyi hissetmedim. Ve bir de... Oğlunuza, Bayan Styles," dedim zorlukla. "Oğlunuzla da vedalaşmak istiyordum."

Herkes fısıldaşmaya başlamıştı.

"Ama yine de," diye devam ettim. "Bu yangını ben çıkartmadım, yemin ederim. Yangını çıkartan ben olsaydım neden bahçede kalayım ki? Neden kaçıp gitmeyeyim? Veya neden yangın çıkartayım Bayan Styles?" Herkese döndüm. "Zaten okuldan gitmeyi göze almıştım, kovulmak için yangın çıkartmama gerek yoktu çünkü zaten güya bugün Los Angeles'a dönecektim."

Harry'nin yüzüne bakamıyordum. İçim eziliyordu.

"Haklı olabilir," dedi fizik profesörü güçlü bir sesle.

Jeffrey'in suratına baktığımda izleyicilerden birine endişeyle bakıyordu.

Arkamı dönüp kime baktığını anlamaya çalışırken edebiyat dersine giren Bayan Markson "Peki yangını Tomlinson çıkartmadıysa kim çıkardı?" diye sordu merakla.

"Jeffrey," dedi Zayn herkesin kanını dondururken. Harry'le bakışıyorlardı ve ben hiçbir şey anlamıyordum. "Yangını Jeffrey McAdams çıkardı."

Salon çıldırmıştı, kaşlarımı çatıp Zayn'e bakarken birden Jeffrey'in panikle terlemeye başladığını fark ettim. Seyircilerden biriyle göz teması kuruyordu. Harry de aynı yere bakıyordu. Birkaç adım kenara çekildiğimde baktığı kişinin yüzünün ne kadar tanıdık olduğunu fark ettim. Hafızamı ilk başta zorladığımda algılayamasam bile bu oydu. Beth. Dün barda bana içki ısmarlayan kadın.

Harry'nin baktığı yere Zayn'de baktığında bu kadının yüzünün dün akşam neden bu kadar tanıdık geldiğini anlayarak kanım dondu.

Bu oydu.

Beth. Elizabeth Delacour.

Nasıl bu kadar aptal olabilirdim? Bu kadın Harry'i istismar ettiği için hapse giren ve Zayn'e annelik yapan kadındı. Sarı saçlarını kızıla boyayarak ve yaptığı ağır makyajla kendini gizlemeye çalışmıştı. Buraya nasıl girmişti?

Bayan Styles onu gördüğü an "Güvenlik!" diye haykırdığında gözlerim karardı.

Jeffrey ağlayarak "O söyledi! Yapmamı o söyledi!" diye bağırmaya başladı. Liam ve Niall koşarak kaçamasın diye onu tutarken Zayn ve Harry kilitlenmiş gibiydi. Bayan Styles suçu itiraf ederken Harry annesinin kulağına fısıldadı, rengi çekilmişti resmen. Bayan Styles öfkeyle "Yangını çocuk istismarcısı, Welton'un eski müzik öğretmeni Elizabeth Delacour'un isteğiyle okuldaki en iyi öğrencisi Jeffrey McAdams çıkartmıştır!" diye bildirdi. Güvenlik hem Jeffrey'i hem Elizabeth'i sürükleyerek götürmeye çalışırken Elizabeth çıldırmış gibi ağlıyordu. Benim yanımdan geçerken makyajı akmış yüzüyle "Sevgilimi çaldın!" diye bağırdı. Zayn birkaç adım geriye sendeledi. Ela gözlerinde bakışı tarif dahi edemiyordum.

"Oğlum," Elizabeth şansını Zayn'den yana kullanınca Zayn koşarak salondan çıktı.

"Louis Tomlinson suçsuzdur."

Bunu duyduğum an bende Zayn'in peşinden koşturduğumda Harry de arkamdan geliyordu. Her şey yerli yerine oturmuştu. Üzerimdeki suçlama asılsız olsa bile, asıl kaos şimdi ortaya çıkacaktı. Üçümüz dakikalarca koştuk. Zayn durmuyordu, ben durmuyordum, Harry durmuyordu.

Soğuk rüzgârlar içimi ürpertirken dün bıraktığım Harry'nin arabası göründü.

Uğultulu Tepeler'e gelmiştik.

*

finale çok az kaldı... eski okuyucularımın hiçbiri yok ama yine de kendime bu kitabı bitireceğime dair söz verdim sooooo biraz daha birlikteyiz <3

17.02.2023

Continue Reading

You'll Also Like

11K 568 13
%100 bildip boy*boy dur. sevmeyen okumak zorunda değil ilk kitabım yazım yanlışları olursa sorry (yazım yanlışlarına önem vericeni sanmıyor)
8.5K 815 12
efkar, efe bu çakma sarı saçlı mafya tipli adamla neden bu kadar sık karşılaşıyordu?
111K 10.8K 40
Harry, yanlış numaraya mesaj attı ama bunun için hiçbir zaman pişman olmadı
10.8K 830 13
Gece yarısı gelen bir posta artık yollarını ayıran Polis ve Mafyayı bir araya getirir. Çıngıraklı Mahallesini sarsan cinayetler Romanların birçoğunu...