İS

By RedDawnDeathTime

100K 4.1K 1.7K

"Çok iyi büyütmüşler seni belli kızım ama sen söyle ev, araba, toprak, altın. Mehirsiz kız aldık dedirtmeyiz... More

Hakkında
1.Bölüm
2.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14. Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm

3.Bölüm

4.7K 173 59
By RedDawnDeathTime


Burnuma koklatılan kolanyayla uyandım. Başımda annem, halam, babam ve ablam vardı. Hepsi meraklı gözlerle bana bakıyordu.

Annem uyandığımı söyleyerek ağzında bişeyler geveledi. Babamın burada olduğunu işaret ederek bana kaş göz yaptı. Aklıma neden bayıldığım geldiğinde tekrar beynim ağrımaya başladı. Babam bunu fark etmişcesine;

“Eyisin, eyi inşallah. Üstünü başını düzelt salona gel sonra bekliym.” dedi.

Onaylayarak gözlerimi kırptım. Ablamında yüz ifadesinden konuyu öğrendiğini anladım. O zaten evlenmek bu evden kurtulmak istiyordu bir an önce. Bazı insanlar anaç olurlar hep evlenmek anne olmanın hayalini kurarlar. İşte o ablamdı.

Ben ona göre daha hayalperestdim. Daha iyi daha yüksek yerlere gelmek istiyordum. Babamdan kendi çabamla kurtulmak okuyup en iyi yerlere gelmek istiyordum. Evlenmek, çocuk yapmak, birinin eline bakmak asla benlik değildi.

Halamla annem üstümü başımı düzeltti. Ablamın getirdiği suyu içtim. Halamla annem beni güzelce tembihledi. Babama karşı itiraz etmemem hatta sağol baba diye elini öpmem gerektiğini söylediler. İçimdeki yük gitgide büyüyordu. Bayılmanın etkisinden midir bilinmez şuan olduğunca sakindim.

Halamın odasından çıktım. İçim içimi yiyerek salona doğru ilerledim. Umutlarım bitmek tükenmek bilmiyordu. Belki vazgeçmiştir, halime acımıştır babam diye ümit ederek içeriye girdim.

Koltuktaki babamın tam karşısına geçerek, ellerimi birleştirip başımı eğdim. Babam söze başladı.

“Ögrenmişin. Halan eyicene anlatmıştır zaten ama benimde diyeceklerim var. Kız babasıyım ben kız! Ablanıda senide kötü bir kapıya yar etmem, siz ne sanıyniz bilmiym ama bundan sonra 3 düşünüp 1 soyliyciniz. Seni ve ablanı vereceğim aile Şirozlardır, Şirozlar. Bu fırsat bir daha gelmez, sanada diym ablanada başınızı eyi toplayın. Şimdi gedin yatın uyuyun.” dedi babam.

Şirozlar lafını duymamla kan beynime sıçradı. Yağız Şiroz için kız aradıklarını duymuştum. İnşallah o değildir. Babamı onaylayarak elini öptüm ve odadan hızla çıktım. Bunu ablama söylemem gerekti acele ederek odama yöneldim.

“Abla, Şirozlarmış” dedim endişeyle.

“Biliyorum, Dilan'ım biliyorum. Acaba hangimizi hangisine vericekler.” dedi ablamda korkarak.

Ne kadar istemesede ablamın Yağız Şiroz tam hayallerindeki erkekti. İçten içe hep böyle bir adamla evlenmek istediğini biliyordum. Ablam telaşla lafa devam ederek.

“Şirozlardan başka kim evlenecek ki? Bu kadar acele ne var hem ben Yağız dışında evlenme yaşı gelen bilmiyorum” dedi ablam.

“Bilmiyorum abla, bilmiyorum. Yağız'ın kuzeniymis işte. Önce ben sonra sen gelin gidecek Şirozlara. Allah'ım kabus gibi deli olucam” dedim sesim titreyerek.

Ablam gözleri dolu dolu gelip bana sıkıca sarıldı. İkimizde içimizdeki birikmişliği gözyaşlarımızla dışarı saldık. Dakikalaca oturduk yatağın üstünde birbirimize sarılarak. Daha sonra son kez okula gitmek için geceden kıyafetlerimizi ve kitaplarımızı hazırladık ablamla. Daha sonrada yataklarımıza çekildik.

Şarjda olan telefonumu elime aldım Baran yazmıştı yine. Umursamadım, ne anlamı vardıki artık. Umarım yarın yanıma gelip birşeyler sormaz. Dokunsalar ağlıyacak bir durumdayım. Alarmımı kurup kendimi uykuya bıraktım.

Alarmın sesiyle gözlerimi açtım. Yatakta gerilip alarmı kapattım. Telefonumda bir cevapsız arama vardı. Ablamında yan yatakta esnemesiyle onunda uyandığını gördüm.

Baran'dandı bu arama gecenin üçünde hemde. Allah allah manyak mı bu çocuk. Babam ya da annem sesi duyup gelse ne yapardım Allah bilir. İçim içimi yemeğe başladı. Neyse okulda konuşurum diye düşünerek. Banyoya yöneldim.

Ablamla mutfakta anneme yardım ediyorduk. Halamda gelip bize katıldı. Halam görücü sanki kendine geliyormuş gibi sürekli bana nasihat verdi. Bense sadece onu geçiştirdim.

Babamında gelmesiyle yemeğe başladık. Sofradada konuşulan tek şey Şiroz ailesi, düğün, Mehir gibi şeylerdi. İçimin daralmasıyla izin alarak masadan kalktım ve odama çıktım.

Gözaltlarım yüzüm hep şişdi. Kapatıcıdan krem gibi sürüp gözaltıma parmağımla yedirdim. Elim allığı gidecekken aklıma kime niye süsleneceğim aklıma geldi. Başım bağlanmıştı bundan sonra biri beni beğense ne değişecekdi sanki. Salak Dilan.

Ablamla hazırlanıp aşağı indik. Ökkeş abinin kapıyı açmasıyla arabaya bindik. Sessizliği bozan telefonum zil sesi oldu. Panikle deklanşöre bastım.

Ablam kim dercesine bakınca. Ekranın yüzünde kocaman Baran Okul yazan yazıyı gösterdim. Çağrıyı reddettikden sonra dayanamayıp whatsappa girdim ve ona yazdım.

Noldu?
Gecede aramışsın?

Hemen çevrimiçi ardındanda görüldü oldu. Yazmaya başladı.

Okula girme Dilan
Bugün seninle vakit geçirmek istiyorum
Okulun arkasına gel

Ablam telefonu elimden çekip mesajlara baktı. Kaşlarını çatarak. Ökkeş abiye dikkat çekmemek için kısık sesle

“Ya abla, versene şunu. Gitmem zaten merak etme ” dedim.

Ablamın yüz ifadesi değişerek “Git, Dilan. Hem sanada değişiklik olur, illa sevgili olucaksınız diye birşey yok arkadaşcada buluşabilirsiniz” dedi sessizce.

Şaşırmıştım. Ablamda son günlerdeki halimi acıdı heralde. Ökkeş abi şüphelenmesin diye sadece onayladım ve elindeki telefonu aldım. Hemen evet yazmıyacaktım tabikide.

Bilmiyorum Baran
Her önüme gelenle buluşamam

Biraz ağırdan satmak gerekiyordu. Neyi ağırdan satıyorsam başım bağlandı tren gidiyor. İnşallah görücüye gelenler beni başkasıyla karıştırmış başkasını beğenmişlerdir şuan tek istediğim bu.

Saçma saçma konuşma Dilan
Yemiyecez seni iki vakit geçirelim dedik
Hem buluşamazsın zaten her önüne gelenle

Baran abimizi sinirlendirdim galiba. Mesajları bir yandanda ablama gösterdim. İkimizde güldük. Görüldü attım. Kimse bana posta koyamaz nihayetinde.

Bildirim ekrana düşüyordu tık tık. Biraz daha sürünsün bakalım. Okula varmaya bir iki dakika falan kalmıştı. Telefonumun ekranında Baran Okul yazısınıda görünce tamam dedim bu yola geldi. İyiki sessize almışım telefonu.

Dilan
Dilan öyle çıkışmak istemedim
Baksana
Kızım açsana telefonu

İstenilmek birinin benim peşimden koşması benim süründürmem çok güzel birşeydi. Bünyeme bir enerji mutluluk girdi sanki. Mesaj yazmaya başladım.

Peki
Geliyorum

Anında görüldü attı ve yazmaya başladı.

Siyah passat BRN plaka

Okulun oraya gelmiştik. Telefonu kapatıp Ökkeş abi anlamasın diye okula yöneldik. Ablam bağıcığını bağlıyor gibi yaparak çaktırmadan arkaya baktı.

“Gitti araba. Bak Dilan bana hep yaz. Beni merakda bırakma. Çıkış saatinden öncede burda ol tamam mı?” dedi ve uyarısını yaptı.

“Tamam, abla merak etme. Gelirim erkenden”dedim.

Ablama sarıldıktan sonra okulun arkasına doğru ilerledim. İlerideki siyan passat bana selektör yaptı. Sabah sabah aferin Baran tüm Antep görsün benim arabana bindiğimi. Sabır çekerek arabaya bindim.

“Baran, kornada çalsaydın konvoy falanda yapsaydın çünkü hiç belli olmadı arabana binmem” dedim sinirlice.

Baran bu halimden keyif alıp “Napiym heycanlandim birde başkasının arabasına falan binersin uğraşamam o adamla” dedi.

Sadece gülümsedim. Baran arabayı çalıştırdı. Güzel giyinmişti, bakımlı bir erkekti, siyah saçlı siyah gözlü. Parfümü çok güzel kokuyordu hafifdi ama güzeldi işte.
İlk kez biriyle date çıktığımı belli etmek istemiyordum. Daha fazlası suskun kalmak istemedim.

“Ee, nereye gidicez. Umarım okulu astığıma deymiştir” dedim.

Sırıtarak bana baktı. “Valla, Dilan hanım önce kahvaltı yaparız diye düşündüm, sonrada siz ne isterseniz o” dedi imali imali.

Bu çocuk çok şeydi hani böyle sempatik, komik ama dozunda nasıl desem piç gibi birşeydi işte. Ama kötü biride değildi. Değişik bir aurası vardı. Ne bileyim bende kaç erkek tanıdıysam sanki.

“ Tabi ben ne istersem o” dedim sinsi sinsi bakarak.

Gülümseyip yola baktı. Baran'ın durumu iyiydi belli. Zaten okulumuz özel olduğu için hemen hemen herkesin durumu aynı ama Baran biraz daha şeydi sanki. Daha önce hiç soyadlarını falanda duymamıştım. Şivesi falanda yoktu.

Onu daha çok merak etmeye başladım. Yanımda beni kahvaltıya götürüyor bugün bana hizmet edicek falan istesem sorarım ama meraklısı gibi gözükmek istemiyorum. Önce o sorsun. O merak etsin beni.

Antep kalesinin altındaki lüx restoranta gelmiştik. Garson menüleri dağıttı. Baran kahvaltı masası istedi birde üşimiym diye şal. Her ne kadar ilkbahar olsada sabahları ve geceleri Antep soğuk oluyordu.

Kahvaltımız geldiğinde yemeğe başladık. Sabah birşeyler atıştırsamda birşeyler yemeye çalıştım. Uzun uzun konuştuk. Konudan konuya atladık. Bana sanki küçük bir bebekmişim gibi davranıyordu. Benimle ilgilenmesi çok hoşuma gitti.

Buranın insanlarıyla alakası olmadığı için ona nereli olduğunu sordum. Babasının Diyarbakırlı annesinin de Antepli olduğunu söyledi. İstanbul'da yaşıyorlarmış birde. Abisi buradaki işlerin ucundan tutsun diye Antep'e yollamış Baran'ı. Sürekli İstanbul, Antep, Diyarbakır arası gidip geliyormuş.

“Senin, gelecekle ilgili planların var mı?” demesiyle lokmamı zor yuttum.

Tabi haftasonu görücü falan gelicek. Muhtemelen söz takılır 1-2 ayada Şirozlara gelin giderim diyemiyeceğim için.

“Haziran'da sınava girmeyi düşünüyordum ama babam oralı olmadı”dedim yüzüm düşerek.

“Kötü olmuş. Boşver hem senin ihtiyacın yok öyle şeylere” dedi.

Ne demek istiyordu bu dallama. Kızlar okuyamaz mıydı? ya da ağa kızıyım diye mi? Kaşlarımı çatarak lafa girdim.

“İhtiyacın yok derken anlayamadım Baran!?” dedim ciddi bir şekilde.

”Senin bana ihtiyacın var başka hiçbir şeye değil” dedi gözlerime bakarak.

Eridim gittim su oldum aktım resmen çöllerde. Bu çocuğun çok farklı bir aurası var. Aramızda çok güçlü bir çekim var. Bana çok farklı hissettiriyordu.

“Tam tersidir o. Senin bana ihtiyacın vardır Baran Gümüş” dedim egomu tatmin ederek.

Söylediklerim hoşuna gitmişti. Benim böyle konuşmamı çok seviyordu. Gözlerindeki parıltıdan görüyordum. Peçeteyle elimi sildim. Hesabı ödeyip kalktık.

Arabaya bindiğimizde çocuk gibi heyecanlandım. Şimdi nereye gidicektik acaba.

“Şimdi nerye gidiyoruz?” dedim merakla.

“Nereye istersen oraya, ama ben biraz sakinlik istiyorum. Kuzeyyakadaki dağ evine gidip manzarayı izleyebiliriz sende istersen” dedi.

Ev kısmı biraz sıkıntılıydı benim için ama daha sonra evlilik mevzularını falan hatırlayınca hayatta bir kez de olsa kafa dinlemek istedim. Onayladım ve arabayı çalıştırdı.

Ona güveniyordum. Bana güven veriyordu. Normalde öz kuzenimle bile olsa tek başıma bir eve gitmezdim. Ne bileyim işte değişikti hem kaçıncı yüzyıldaydık eve gidince birşey mi olacaktı sanki. Kafamdaki karmaşık düşünceleri attım.

Dağ evine vardık. Yol boyunca ikimizde susmamıştık. Baran çok özgüvenliydi bayada egolu. O yüzden duygularını hiç saklamıyor lafını esirgemiyordu. Benden hoşlandığını söylemesede hareketleri ve davranışları ile belli ediyordu ve bunu isteyerek yapıyordu.

Kullanılmayan bir ev olmasını rağmen evin içi temizdi. Dışı da içi gibi ahşaptandı. Şöminenin başında deri koltuk takımı. Ayı postu vardı umarım replikadır. Duvara asılmış av tüfekleri vardı. Amerikan mutfağı tarzında mutfakta baya genişti. Manzarası tüm Antep'i görüyordu. Durumunun baya iyi olduğunu bu evdende anlamış oldum.

Mutfakta deri koltukta yayılmış olan bana doğru geldi.

“Dolapta alkoller falan var, Dilan yanlış anlamazsan en hafifini getireyim, ya da istemezsen anlarım. Çıkıp birşeyler alıp geledebilirim” dedi çekinerek.

Niyeti gerçekten kötü değildi. Bundan emindim. Birkaç kez babamdan kalan rakıyı içmiştik ablamla. O yüzden problem değildir hem evlenicektim zaten yani şuan o yüzden çok da umursamadım.

“Sorun yok Baran içebiliriz biraz” dedim.

Rahatlar bir şekilde onaylayıp mutfağa gitti. Dolaptan birşeyler çıkarıp hazırlamaya başladı. Mutfak ve erkek aynı alanda gerçekten acayip. Bizim babam evde mutfağa hiç girmemiş hatta mutfağın nasil bir yer olduğunu bilmediğine yemin edebilirim.

Arkası dönük olduğu için keyifle onu izledim. Şarapları kadehlere koyup getirdi. Daha sonrada hazırladığı peynir tabağını. Ateşi yakmıştı. Şehirin yukarısında olduğumuz için biraz daha soğuktu ev.

“Bunlar vardı dolapta. Başka birşey istersende marketten alabilirim ” dedi mahçup olarak.

“Bunları hazırlaman bile yeter teşekkür ederim” dedim.

Ayı postunu işaret ederek yanına yere oturmamı istedi. Bende gözlerimi asla anlamında gösterip reddettim. Daha sonra beni yanına çekti. Post gerçek bu arada Allah'ım içim bir tuhaf oldu.

Düşüncelerimi okumuşcasına güldü. Benimle dalga geçti hatta. İkimizde şaraplarımızdan yudumladık. Ateşin başında ve ayı postunda muhabbet edip şakalaştık. İkinci kadehide doldurmasını söyledim. Bana fazla geleceğini falan söyledi ama bende daha önce kullandığımı söyleyip içini rahatlattım.

İyice gevşeyip rahatlamıştım. Aramızda mesafe çok azdı dip dibeydik hatta. Elim onun dizindeydi ondan destek alıyordum. Baya gevşemiştim.

“Kimseyle bu kadar ilgilenmedim. Daha önce” dedi çekinerek.

“Nasıl yani. İstanbul'da yaşıyosun ve hiç kızla ilgilenmedin mi?” dedim alay ederek.

“Hayır, öyle değil. Tabi kızlarla çok şey yaşadım ama hiçbirine böyle masumca ilgilenmedim” dedi gözlerime bakarak ve devam etti“ Tabi hemen havalara girme, şuan ilgileniyorum ama hep ilgileniceğim anlamına gelmiyor” dedi tekrardan egosunu tatmin ederek.

Sadece baktım gözlerine gülümseyerek. Çok özel ve derin birşeydi. Şuan kendimi çok farklı ve değişik hissediyorum.  Kitlendi gözlerimiz resmen söylediklerinden utanmışcasına içe kıvrılan dudaklarına baktım. Bunu fark edip onun da tek odak noktası dudaklarım oldu.

İkimizde dudaklar ve gözlerimiz arasında gidip geliyorduk. Başını öne eğip.

“Beni çok zorluyorsun Dilan. Yapma.” dedi

Zorlanması, benim için kendini frenlemek zorunda kalması hoşuma gidiyordu. Dahada yaklaşıp kışkırtıcı bir şekilde ona baktım.

“Ne yapıyormuşumki ben?” dedim. Şansımı çok zorluyordum ama ilgiye ve sevgiye çok ihtiyacım vardı pişman olacağımı bilerek.

“Dilan sana dokunmak istiyorum. Sonra benden nefret edersin diyede kıyamıyorum” dedi tıslayarak.

Bu söylediği laflardan sonra asla pişman olmazdım. Beni kendine o kadar çok çektiki çekiminde hapsolmuş bağlanmış gibiyim. Ben seninim dercesine başımı salladım ve elini tuttum.

Bu ağzına sıçtığımın alarmını kim kurdu. Gerçekten şuanda mı? Alarmın sesiyle ikimizde irkildik ve istemeyerekde olsa ayrıldık. Çantamda ki telefonu aldım ve alarmı kapattım. Saat 3'e 20 dakika vardı. Alarmı kapatıp saati Baran'a da gösterdim. O da bu durumdan çok mutsuzdu ama bir yandanda rahatlamış gibiydi.

İkimizde birşey demeden kalktık. Arabaya binip yola çıktık. Az önceki durum yüzünden ben utandığım için yol boyunca konuşamadım Baran'da sanırım etkisinden çıkamadığı için susmayı tercih etti.

Okulun önüne geldiğimizde yeni dağılıyordu. Baran ile vedalaşıp sarıldım. Okulun önündeki Ökkeş abiye doğru ilerledim ve arabaya bindim.

“Erkencisin” dedi

“Ders bedendi. Bahçedeydik” dedim belle etmemeye çalışarak.

Daha sonra ablam telaşla arabaya bindi. Beni gördüğü hâlde hâlâ telaşı devem ediyordu. Demekki birşey olmuş, inşallah okulu astığımı kimse anlamamıştır diye umud ettim.

Ablam whatsappa geç diye konuştu sessizce. Hemen whatsappa girip ablama yazdım.

Abla bu ne hal ya
Yoksa öğrendiler mi okulda olmadığımı

Yazdım endişe ederek. Ablamda telaşla yazmaya devam ediyordu.

Yok Dilan yok
Daha fenası keşke öğrenmiş olsalar

Yazdıkları ile kaşlarımı çatarak ablama baktım. Kısık sesle ”Noldu” diye tısladım. Yazmaya devam etti.

Annem aradı öğle arasında
Dilan nerde falan dedi bende sınıfta dedim sana ulaşamamış
Azad Şirozmuş onun için görücüye geliceklermiş Dilannnn

Ablamın bunu yazmasıyla telefon kucağıma düştü. Elim ayağım dondu. Ablamda bana telaşla bakıyordu.

Azad Şiroz. Azad Şiroz. Azad Şiroz. Hassiktir...

En önemli yerinde bölmek istemezdim ama buna deyecek emin olun. Azad Şiroz kimmiş neymiş diğer bölümlerde öğreneceğiz. Düşüncelerinizi bol bol yorumlarda belirtin hepsini okuyacağım. Öpüldünüz..

Continue Reading

You'll Also Like

195K 8.4K 58
Köyde geçen bir aşk hikayesi... O bir inci tanesiydi; Dışı dillere destan bir güzel... Naîf kırılgan ve nârin... Köy kurgusu ve abimin arkadasşı konu...
193K 17.2K 35
Alışılmadık bir aile kurgusudur💥 Bol kahkaha garantilidir💃🏻 Kitaptan küçük bir alıntı⤵️ 🪷 Gözlerime bakmaya devam ederken sordu. "Sen benim kim o...
52.3K 3.7K 18
"Bir adam ile yara bandının hikâyesini hiç duydun mu?" diye sordum meraksız bir tonda. Çünkü anlatmak istediğim sıradan bir hikâye değildi, kendi yaz...
1.8M 122K 40
"Öyle güzelsin ki..." diye fısıldadı dolgun dudaklara doğru. Kadın, adamdan işittiği sözleri yutkunarak dinledi. Çünkü adamın sesindeki o boğuk tını...