İS

By RedDawnDeathTime

93.4K 4K 1.7K

"Çok iyi büyütmüşler seni belli kızım ama sen söyle ev, araba, toprak, altın. Mehirsiz kız aldık dedirtmeyiz... More

Hakkında
1.Bölüm
3.Bölüm
4.Bölüm
5.Bölüm
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14. Bölüm
15.Bölüm
16.Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm

2.Bölüm

5.1K 182 71
By RedDawnDeathTime


"Baba, nolur bırak özür dilerim baba lütfen başka bişi yap ama karanlık..." lafımı biteremeden yüzüme gelen ikinci tokatla yere yığıldım...

~

Sokaktan gelen araba sesiyle gözlerimi açtım. Yüzüm, dudağım sırtım vücudumun her bir yeri sızlıyordu. Kömürlükdeydim. Her yerim İS içindeydi. Küçük pencereden sızan ışığın oraya geçtim hemen. Daha fazla karanlıkda duramazdım bu bile beni korkutuyor.

Ayak uçlarıma çıkarak yukardaki cama baktım. Sabah olmuş, babamın arabası kapının önünden gitmişti. Olduğum yere çömelerek ayaklarımı kendimi çektim ve sırtımı duvara verdim. Dünkü olanların aklıma gelmesiyle gözümdeki yaşlar sel olup aktı.

Hiçbir zaman bunu, bunları hak etmedim. Şu zamana kadar babamın büyüklerimin sözünden çıkmadım. Aman babam kızmasın , halam üzülmesin diye çabaladım. Ama boşunaymış. Yine kömürlükdeyim bir başıma. Üstüm başım İs içinde, temiz olan tek bir yerim yok. Kendime daha çok sığınıp çaresizlik ve sinir ile ağlamaya devam ettim.

Şilan'ın Ağzından

Aynanın karşısından kendi yansımama baktım. Göz altlarım balon gibi şişmişti. Çekmecedeki pudrayı alıp birazda olsa kapatmaya çalıştım. Okul çantamı ve telefonumu alıp hayata indim.

Sessizce annemin yanına giderek "Annem, Dilan'ı ne zaman çıkarıcağız? Onun hiçbir suçu yok. Habamla konuşabildin mi?" dedim üzüntüyle.

"Konuştu kızım konuştu, babanı biliyn öfkesi akşama geçer, halanıda sabah terslemiş zaten" dedi umutsuzlukla ve devam etti "Sen daha gitmedin mi bakiym yürü Ökkeş abin bekliy kapıda, hem halanla biz Dilan'ın yanına varırız birazdan yemek falan götürürüz sen merak etme bakiym" dedi beni rahatlatmak istercesine.

İçim birazda olsa rahatlamıştı. Annemi onaylayarak, hayattan çıktım ve arabada beni bekleyen Ökkeş abinin yanına gittim.

Antep bugün aydınlıktı. Güneş adeta parlıyordu. Havalar ısınmaya başlamış otlar çiçekler yeşermişti. Kısa bir süre sonra okula vardık.

Son merdivenide çıkıp sınıfıma doğru ilerlerken. Çapraz sınıfımdan bağırış sesleri geldi. Oraya doğru ilerleyen öğretmen ve öğrencilere katıldım. Birden silah sesi patlayınca hepimiz neye uğradığımızı şaşırdık.

"Çocuklar! Herkes kendi katına, çabuk herkes kendi katına, birdaha uyarmayacağım, burdakilerde sınıfına çabuk" diyerek müdüre hanım sesli bir şekilde uyardı.

Diğer öğretmenlerde çocukları ikaz ederek kalabalık bir anda dağıldı. İçeride ne olduğunu çok merak ediyordum. Bağırışlar, kavga sesleri devam ediyordu. O silah sesi neydi?

Dayanamayıp dersteki hocamın yanına gittim. Karnımı tutup tuvalet için izin aldım. Hızlıca sınıftan çıktığımda koridorda, silahı belinde sakinleştirilmeye çalışılan bir Yağız Şiroz vardı. Ne işi vardı bu adamın burda!?

"Kimse! Benim! Yiğenime! Dil! Uzatamaz! Anladın mı hoca!?" diyerek müdür yardımcısına kükredi.

Öküzün trene baktığı gibi, sanki film dönüyormuş gibi izliyordum önümdeki şeyi. Öğretmen beni fark edip.

"Kızım koş kantinden buz ve su al. Arif hoca istedi de." dedi bana bakarak.

Bende onaylayarak mutlu mutlu su ve buz almaya gittim. Yağız Şiron'un yiğeniyle aynı okuldaydım ve aynı kattaydım demek. Salak kafam daha önce niye fark edemediysem. Bu arada yiğeni var dediğime bakmayın kendisi yaşlı değil ailesi çok kalabalık.21- 22 yaşında falandır.

Son katı çıkarken camdan yansımama baktım ve saçımı düzelttim. Elimdeki buz ve suyla sinirli Yağız Şiron ve onu hâlâ sakinleştirmeye çalışan öğretmenlerime doğru ilerledim. O sırada aşağıdan ambulans sesi geliyordu. Demekki yaralamış çocuğu.

"Getirdim hocam" dedim.

Tam uzatacakken hocam beni yönlendirerek "Dilancım biz aşağı iniyoruz ambulans gelmiş, sende Yağız bey sakinleşince aşağı kata toplantı odasına yönlendirirsin" dedi, artık en sevdiğim canım biricik hocam.

Onayladım ve Yağız'a baktım. O hâlâ sinirliydi.

"Yağız Bey koridorun sonunda kütüphane var isterseniz ora.." lafımı bitirmeden oraya doğru yöneldi.

Elimdeki buz ve su ile arkasından yürüdüm. Kütüphane bomboştu. Herkes derste. Geniş koltuğa oturduk ikimizde. Elimdeki su ve buzu ona uzattım. Suyu aldı ama buzu almadı. Eli çok şişmiş cidden buz konulmasi gerekiyor. İçim içimi yiyerek söze girdim.

"Elin çok şiş. Buzu koyman gerek" dedim.

Sadece boş boş yüzüme baktı ve beni sikine bile takmadı. Sağol Yağız ya eyivalah kardeşim. Dayanamayıp buzu yavaşça elinin üstünde tuttum. Tepki vermedi. O da biliyordu buzu tutmazsak daha kötü olurdu eli.

"Kimi vurdun?" dedim ciddi bir sesle. Artık bunada cevap vermezse deli olacam az kaldı.

"Piçi" dedi keskin bir şekilde.

"Bu okulda çok piç var hangisi?" dedim. Merakli melaat olarak ama bende böyleyim işte. Kızlarla stalkladığımız, tüm Antep kızlarının peşinde olduğu ve ulaşılamaz çocuk karşımda olursa merak ediyor insan tabi.

"Biri bişi mi yaptı?" dedi kuşkucu bir şekilde yüzüme bakarak.

Ay askima bak ya benide korurmuş merak edermiş.

"Hayır, bana kimse birşey yapamaz" dedim gözlerimi gözlerine dikerek.

Alaycı bir şekilde tebessüm etti sadece. Buzu elimden alıp kendi eline baskı uyguladı. Sinirlendim beni kim olduğumu kimin kızı olduğumu bilmiyordu. Bana bişi olsa tüm Urfa'nın ve Antep'in ayaklanıcağınıda.

"Şilan Türkmen" dedim kendimden emin bir şekilde ve bıraktığı buzu tekrar vererek "Gerisini halledersin" dedim ve arkamı dönüp sınıfıma doğru ilerledim.

Böyle göt gibi kalırsın işte Yağız Şiroz. Neydi o küçümseyici gülüşü falan. Kendini çok birşey sandı heralde. Bende niye yardim ediyorsam, o Şiroz'lardansa bende Türkmenler' in kızıyım. Soyadımı unuttum bir an herhalde herneyse.

Dilan'ın Agzindan

Hava kararmaya başlamıştı. Annem ve halamın getirdiği ceketi üstüme giymiş getirdikleri kahvaltıyıda yemiştim. Köşedeki su şişesini alıp kalan suyuda içtim.

Bir gözüm penceredeydi. Umarım babam bugünde geç kalmaz. Karanlığı hiç sevmiyordum. Babam bizi hep bu kömürlüğe kapatıyordu.

Gün boyunca Baran'ı düşünmüştüm. Acaba bana yazmış mıydı, ya da ne bileyim okulda yokluğumu anlamış mıydı, merak etmiş miydi beni?

Bugün ablama evlenme konusunda birazda olsa hak verdim. Bu cehennemi daha fazla kaldıramıyorum. Konaktayım evet annem sağa babam sağa ablam var beni çok seviyor, ailedeki herkes beni çok seviyor aslında. Yediğim önümde yemediğim arkamda. Fakat olmuyor işte babamın bana, anneme ve ablama yıllardır çektirdiklerine katlanamıyorum gücüm kalmadi..

Tekrar hayatımı sorgulamaya, geçmişim için birşey yapamasamda geleceğim için düşünmeye hayal kurmaya başladım. Merdivenden sesler geliyordu. Sonunda burdan çıkıcağım. Allah'ım sonunda. Kapı ardına kadar açıldı babam ve halâm yanıma geldi. Babam yanıma yaklaşıp.

"Sakın ha, sakın unutma ben senin babanım. Birdaha bana karşı en ufak bir şeyini affetmem. Rezil mi ediciniz siz beni Antep'e. Mamed Ağa çarşıda el öptürüp evdeki kızına söz geçiremiy dedirtmem" dedi gözlerini bana dikerek.

Başımı onaylar bir şekilde salladım. Babam çıkıp gitti. Halam kolumdan tutup kalkmama yardım etti. Halam sanki suç işlemiş gibi gözlerime bile bakamıyordu. Yine bir işler dönüyor ama bişey demiyecem. Daha yeni çıktım bu delikten.

"Git hamama gir, iyicene temizlen sonra odama gel Dilan" dedi emir veren bir şekilde.

Başımı onaylayıp hayata çıktım. Ablamla ve annem mutlulukla yanıma gelip bana sarıldılar. Üstüm İS diye tam anlamıyla sarılamasalarda oldu işte birşeyler. Sonra birden annemin suratı düştü.

"Noldu Anne, halamda bir garipti zaten noluyor?" dedim endişeli bakışlarla.

"Bişey yok annem. Hadi ablan senin için hamamı hazırladı gitde, çim bir güzel." dedi anlımı öperek.

Bende onaylayarak ablamın peşinden gittim. Peştamal ve takunyamı giyip hamama girdim. Ablam kiyafetlerimi hazırlamıştı, çıkınca giyecektim. Ablamda peştamalini geçirip yanıma geldi.

İçimizde büyük bir kırgınlık vardı ikimizinde. Ben ne zaman dayak yesem ya da kömürlüğe kapansam ya annem yada ablam beni gelir bir bebek gibi yıkarlardı.
Bir süre sessizliğimiz devam etti.

Sıcak su adeta yaralarıma merhem oldu. Vücudumdaki yaralara. İçimdeki yarayı kimse tamir edemez derin ve çok büyük.

"Niye böyle sustuk biz, hem bugün okulda birsürü şey oldu, yalvarırsan anlatırım" dedi ablam gülerek bir yandanda lifi köpürtüyordu.

"Of ablaa, bak her yerim ağrıyor, zaten ben ne zaman okula gitmesem hep bir kaos olur" dedim gözlerimi devirerek.

"Yağız Şiroz diyorum susuyorum" dedi.

"Ne, ne alaka bizim okulda falan kesin birşey oldu, ya abla parça parça anlatma işte hadi"dedim saçımı arındırırken.

"Senin yan sınıftaki Abdi vardiya "

"Eeeee" dedim sabırsızca.

"Abdiyi vurdu işte, birde dövmüş galiba eli şişti, sonra beraber kütüphaneye gittik, eline buz koydum son.."

"Aboo, sen ne diyosun bildiğimiz silahla girip vurdu mu, siz ne alaka hem nasıl eline buz falan!?" dedim hararetle.

"Bilmiyorum mevzuyu ayağına sıkmış. O sınıfta yiğeni varmış, Abdi yiğenini tehdit mi etmiş napmış orasını tam bilmiyorum. Sonra işte koridordaydı hocalar falan vardı, sakinleştirmeye çalışıyorlardı, bende bir şekilde dersten kaçıp koridora çıktım" dedi ablam.

"E tabi kendini belli edicen, eee sonra" dedim lafını keserek.

"Sonra hoca dedi Şilan git su, buz al biz aşağı iniyoruz ambulans geldi falan Yağız beyi yönlendir dedi. Tabi ben bir sevindim bir sevindim ama belli etmedim tabikide gittim aldım geldim kütüphaneye gittik çok yakışıklı bu arada bakımlıda ayrıca ne biliym ya of" dedi iç çekerek.

"Tabi canım seninde işine geldi, ee sonra noldu kütüphanede naptınız?" dedim merakla.

"Egolu bu Dilan, beni küçümsedi. Ben dedim zaten bu okulda bana kimse birşey yapamaz falan sonra bu bıyık altından güldü. Bende ben Şilan Türkmen gerisini sen halledersin deyip bunu zortlattim. Arkama bile bakmadan gittim" dedi ablam.

"Bak sen şuna. Babasından kalan mallar ağır geldi galiba. Bi tarafları kalkmış, o Şirozsa sende Türkmensin hayırdır ya" dedim ablama moral vererek.

"Bende öyle düşündüm zaten. Niye kızların peşinde koştuğu da belli sadece görüntü ve güç gerisi bomboş valla" dedi ablam.

Tam söze girecekken aniden devam etti.

"Bu arada Baran geldi. Seni sordu. Dedi aşkım Dilan'ım nerede? Niye okula gelmedi dedi"

"Ya abla dalga geçmesene gerçekten sordu mu" dedim merakla.

"Sordu , sordu Şilan neden okula gelmedi dedi bende biraz rahatsızdı dedim" dedi ablam gülerek.

"Hm beni merak etmiş"dedim.

Beni merak etmişti. Bugün gitsem yanıma gelip konuşucaktı demekki. İçimde birşeyler oldu. Sanki tüm ağrılarım gitti. Enerji falan geldi birden.

"Haho, haho Dilan hanım dalmış uzaklara" dedi ayaklanarak "Bağlantı gitti yine senden, hadi ben gidiyorum odama sende gelirsin" dedi ablam.

Sadece onayladım. Biri beni düşünüyordu beni soruyordu beni merak ediyordu. Belkide birşey sorucaktı. Ne bileyim numaramı sil falanda demişti belki. Odamdaki telefon aklıma geldi mesaj atmış mıydı acaba?

Acele ederek hamamdan çıktım. Üstümü başımı giyip saçımı kuruttum hamamın banyosunda. Odama doğru yürürken annem yanıma geldi.

"Dilan hadi, baban salonda git babamın elini öp" dedi annem.

Sıkılarak "Tamam" dedim sadece.

Salona doğru ilerledim. Ne kadar istemesemde kendine yediremesemde ayda bir kez yaşadığım birşeydi bu. Kapıdan girip ellerimi önümde birleştirip, karşısında bekledim. Elini uzatınca öpüp başıma koydum.

"Halanlan konuştun mu bakiym?" dedi

"Yok, yanına daha gitmedim, yeni çıktım hamamdan" dedim düzgünce.

"He, eyi eyi. De git bakiym halanın yanına senlen konuşacakları var" dedi.

Onaylayarak salondan çıktım. Acaba üniversiteye falan mı gidecektim. İkna etmiş olabilirler mi acaba? Şuan Baran'ın yazıp yazmadığını daha çok merak ettiğim için önce odama gitmeye karar verdim. Hızlıca odama gittim.

Ablam yatağın üstüne uyuya kalmıştı. Pikeyi alıp ablamın üstünü örttüm. Komidinin çekmecesinde olan telefonumu aldım. Yatağıma oturdum ve hızlıca whatsappa girdim.
Baran'dan 7 yeni mesaj vardı. Mutlulukla mesaj sayfasına girdim.

Uyudun mu
Dilan
Uyumayıp bakmıyorsan okulda görüşücem senle
Hastaymışsın
İyi misin
Dilan akşam oldu merak ediyorum
Mesajı görünce beni ara.

Merak etmiş beni baya bir merak etmiş hemde. Gelen mutluluk ve enerjiyle yazmaya başladım.

İyiyim merak etme

Yazmamla annem içeriye girdi. Ablamın uyanmaması için yanıma geldi.

“Dilan, halan bizi bekliyor hadi, nerde kaldın” dedi annem.

Telefonu sessize alıp komidine koyarak annemin peşinden gittim. Doğurdu halam doğurdu valla. Kaç aylık kalmışsa bu anasının karnında.Annem kapıyı tıklatdı ve içeri girdik.

Halam eliyle oturmamızı işaret etti. Ortam niye bu kadar ciddiydi. Yok üniveriste falan değil bu. Kötü bişey bu.

“Dilan” dedi halam ciddi bir şekilde.

Korkarak “Efendim hala” dedim.

“Bügün, baban başını bağladı. Haftasonu görücü gelici hazır ol” dedi halam keskin bir şekilde.

Dona kaldım. Hiçbir şey söyleyemedim. Tepki veremedim.

“Damadın anası seni görüp beğenmiş. Sıra ablandadır dedik. Baban damadın kuzeniyle onada söz vermiş. Görücüden sonra aşiret toplanacak. Hakkında hayırlısı olsun kızım” dedi halam bir çırpıda.

Beynimden vurulmuşa döndüm. Bunu hiç hiç beklemiyordum.Ben ben napacağım.

“Hala, saçmalamayin nolur ablamdan önce ben nasıl evleniyorum, hem ben okuyacaktım lütfen engel ol hala” dedim ve hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.

“Ablan için söz verildi. Damadın anası seni çok beğenmiş. Hem merak etme damatda eli yüzü eyi, hem babanı bilmiymisin sen malı mülkü çok olmasa vermez seni, rahat edicin işte” dedi ve yanıma yaklaşıp sessizce “Kurtulucin babanın evinden, sen bundan sonra damatla eyi geçinmeye bak. Aman bir saygısızlık bir şey görmeyeyim, babanın tepesi atınca biliyn daha kötüsünü eder” dedi.

Sadece dinledim. Elimden başka hiçbir şey gelmedi. Nefesim daraldı ağlamaktan. İçim yanıyordu sanki.

“İstemiyorum hala, nolur , nolur bişey yapın. Anne, anne lütfen nasıl olur hem daha 17'yim ben izin vermezler” dedim.

Annem gözü yaşlı sadece suratıma baktı ve bana sıkıca sarıldı. İkimizde ağladık dakikalarca, sarıldık birbirimize. Ben annemden ayrılamam. Ablamdan ayrılamam. Tanımadığım bilmediğim bir eve gidemem orda yaşayamam. Annem benden ayrılıp söze başladı.

“Annesini çocukluktan bilirim, iyi kadındır. Antep'in en büyük aşiretinin çocuğu, sende ağa kızısın bizim kızımızsın ezemezler seni merak etme Dilan'ım, rahat edersin” dedi annem.

Beni rahatlatmaya çalışıyorlardı. Ama benim içimdeki üzüntü sinere dönüşüp gitgide büyüdü. Ayağa kalktım.

“Hayır! Evlenmem! İs-te-mi-yor-um! ” dedim ve sinir krizine girdim.

Bir andan ağlıyor bir andan kendimi hırpalıyordum. Annem ve halam beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Olamazdı, hayır, yok. Evlenemezdim, ölürdüm daha iyi. Ölürdüm bu hayattan daha iyiydi. Gözümün kararması ile kendimi yerde buldum.

Yorum ve tavsiyelerinizi heyecanla bekliyorum. Bildirimlerden haberdar olmak için oylamayı ve kütüphanenize eklemeyi unutmayın..

Continue Reading

You'll Also Like

930K 64.7K 37
Peyda, bir Gerçek Aile/Kaçırılmış Çocuk klasiğidir. "Şimdi, on yedi yıl sonra annem ve babam karşımda dikiliyorlardı. Onları görüyor, onlarla aynı m...
142K 4.1K 15
Sırf kuzeni için 18 yaşında Mardin'in acımasız ağasına gelin giden Larin... Annesi için berdeli kabul eden Baran ağa...
2M 73.4K 60
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
143K 7.7K 50
Anneannesini görmek için gittiği şehirde üsteğmen Göktürk ile karşılaşan Efsun hiç beklemediği gerçeklerle de karşılaşır ___ " sen benim hayatımda h...