SAKLI「ʜᴀʀʀʏ ᴊ. ᴘᴏᴛᴛᴇʀ」

By audrisimpavi

62.7K 8.7K 12.7K

Karanlık Lord, 31 Ekim 1981 gecesi Harry Potter'ı öldürüp kehanetten kurtulmaya çok hazırdı. Onun planlarını... More

açılış
karakterler
⚵1 - sonsuzluk anlaşması.
⚵2 - hogwarts, ikinci yıl.
⚵3 - hogwarts, üçüncü yıl.
⚵4 - yuvaya dönüş.
⚵5 - profesör vandeleur.
⚵7 - ateş kadehi.
⚵8 - şampiyonlar.
⚵9 - göl kenarı.
⚵10 - ejderhalar.
⚵11 - ilk etap.
⚵ 12 - affettirme çabası.
⚵13 - hogsmeade'de bir gün.
⚵14 - kavalye sorunu.
⚵15 - noel balosu.
⚵16 - harry'nin hatası.
⚵17 - cedric'in teklifi.
⚵18 - üç adam.
⚵19 - alora'nın sevgilisi.
⚵20 - cedric ile hogsmeade.
⚵21 - patronus.
⚵22 - ikinci etap.
⚵ 23 - söylenenler ve gözlemler.
⚵24 - yeni düzen.
⚵ 25 - toplantı sonrası.
⚵ 26 - harry'nin patronusu.
⚵ 27 - üçüncü görev.
⚵28 - en değerli iki parça.
⚵29 - yaz günleri.
⚵ 30 - yeni arkadaş.
⚵ 31 - müzik odası.
⚵ 32 - fotoğraf.
⚵ 33 - doğum günü.
⚵34 - plan değişikliği.
⚵35 - yılanlar.
⚵36 - pierre ve sirius.
⚵37 - alora'nın kıskançlığı.
⚵38 - tatsız kutlama.
⚵39 - harry'nin gidişi.
⚵40 - claudia.
⚵41 - depresyon.
⚵42 - yanan tren.
⚵43 - mektupların getirisi.
⚵44 - evine hoş geldin.
⚵45 - kartlar açık.
⚵46 - yüzleşme.
⚵47 - pierre'in hayatı.
⚵48 - intikam al.
⚵49 - ortak salona dönüş.
⚵50 - voldemort'un sırrı.
⚵51 - korkak mı cesur mu?

⚵6 - kazanlar ve itiraflar.

1.5K 216 195
By audrisimpavi

ÜÇ BÜYÜCÜ TURNUVASI

Durmstrang ve Beauxbatons okullarından gelecek misafirlerimiz 30 Ekim cuma günü akşam altıda Hogwarts'a gelmiş bulunacaktır. Dersler bundan yarım saat önce sona erecektir.

Öğrenciler çantalarını yatakhanelerine götürdükten sonra Hoş Geldin Yemeği öncesi konukları karşılamak için şatonun önünde toplanacaktır.

Duyurulur.

Duyurunun önünde bir kalabalık belirmişti. Harry sırıtarak "Bu harika." dedi. "Son dersimiz Kehanet'ti, profesör bizi erken bırakmak zorunda kalacak."

Alora "Asıl harika olan diğer okullarla tanışacak olmamız. Çok merak ediyorum diğerlerini. Özellikle Durmstrang'i." dedi.

Harry yüzünü ekşitti. "Sirius onları pek sevmiyor. Karanlık sanatlarla ilgilenen bir okulmuş." dediğinde Alora omuz silkti, merakı duyduklarına rağmen azalmamıştı.

"Cedric! Cedric!" diye bağıran Ernie Macmillan'ı duyunca onun gittiği yöne doğru baktı Alora.

Uzun boylu Cedric'in yanına gidip okuduğu duyuruyu anlatıyordu ona. Cedric'in memnunca gülümsemesini izledi uzaktan genç kız.

Harry her şeyden habersiz "Derse geç kalmadan gidelim hadi." dediğinde Alora kirpiklerini kırpıştırıp Harry'nin peşinden ilerledi.

İkisi koridorlarda yürürken Harry "Bizden başka kim şampiyon olmak için adını verecek acaba? Gryffindor bir şampiyon harika olmaz mıydı?" diye sordu.

"Angela katılabilirmiş belki. O, on yedi olmuş geçen ay." dedi Alora ve Harry, takım arkadaşı Angela'yı bir anda Hogwarts şampiyonu olarak hayal etti.

Kendisini de birkaç kere şampiyon olarak hayal etmiş, uyumadan önce yatağında bunun hülyalarına kapılmıştı. Herkes onu alkışlıyor, adını haykırıyordu. Çok havalı olmalıydı.

Ne yazık ki Harry henüz on dört yaşında olduğu için katılamayacaktı.

"Sen katılmak ister miydin?" diye sordu Alora'ya. Alora da on beş olduğu için katılamıyordu ancak onun şampiyon olmayı hayal edip etmediğini merak etmişti.

Alora dudak bükerek "Yani..." dedi. "Katılırdım yaşım tutsaydı. Hogwarts şampiyonu olmak çok güzel olurdu."

Harry "Ben de aynısını düşünüyorum. Keşke birkaç yıl sonra olsaydı da katılabilseydik." dedi.

"Siz yalnızca beş dakika dayanabilirdiniz Potter."

Arkalarından yükselen sesi duyduklarında iki arkadaş da sese döndüler ve Draco Malfoy'u gördüler. Yanında Pansy Parkinson vardı.

"En azından senden daha uzun dayanıyormuşuz Malfoy." dedi Alora. "Sen beşinci saniyede ağlamaya başlardın."

Alayla karışık bir sinir duygusuyla Draco güldü. "Baban burada profesör olunca çenen açılmış Vandeleur. Babana mı güveniyorsun?"

Gözlerini devirdi Alora. "Babama sırtımı yaslayacak kadar ezik değilim Malfoy." dedi. "Kendinle karıştırma beni."

Draco'nun buz rengi gözleri hınçla parladı ve Alora'ya doğru asasını çektiğinde Harry de asasına sarılıp Alora'nın önüne geçti.

"Potter, kahramancılık oynamaya başladın yine." dedi Draco sırıtarak.

Harry "Defol git Malfoy." dedi. "Seni burada rezil etmemi istiyor musun sahiden?"

Pansy Parkinson atıldı bu sefer. "Kendine bu kadar güvenmen gülünç Potter. Dünya Kupası'ndan ağlaya ağlaya kaçtığını duymuştum. Karanlık Lord'dan korkmuşsun."

Harry'nin gözleri karardı bunu duyunca ve Draco'ya doğru bir Silahsızlandırma büyüsüyle saldırdı. Kırmızı ışın Draco'ya yaklaşırken Draco hızlıca yana kaçınıp Bacak Bağlama Büyüsü yolladı fakat Alora'nın hızlıca yaptığı kalkandan sekmişti büyüsü.

Alora'nın olaya dahil olmasıyla Pansy de asasını kavradı ve Alora ile düello etmeye başladı. Alora'nın hareketleri Pansy'ye oranla daha hızlı ve isabetliydi. Pansy'nin tek avantajı savunmasının iyi olmasıydı.

"Petrifucus Totalus." dedi Harry ve Draco bu büyüye engel olamayıp yere kaskatı düştü. Harry onun yüzünde donakalan şoka sırıtarak bakarken Alora'nın Parkinson'a dans ettirme büyüsü yaptığını gördü. Kız kontrol edilemez bir şekilde dans ediyordu.

Harry kıkırdadı. "Güzel dans, Parkinson."

"Sizi öldüreceğim! Bu nasıl duruyor!" diye bağırdı Pansy ancak kimse ona yardımcı olmamıştı, düelloyu görüp gelen herkes onları izliyordu.

Birkaç kişi Pansy'nin bu haline gülerken "Ne oluyor orada?" diye bir ses yükseldi. Pierre olayların olduğu yere hızla yaklaşmıştı ve gördüğü manzarayla kaşlarını kaldırmıştı.

Draco Malfoy yerde yatıyordu, Pansy Parkinson durmadan dans ediyordu ve Harry ile Alora öylece dikiliyorlardı.

"Potter, Vandeleur." Pierre, iki arkadaşa dönüp baktı. Alora da babasına bakmıştı. "Alakanız olduğu bariz, açıklamak ister misiniz?"

Harry "Açıklanacak pek bir şey yok profesör." dedi. "İlk onlar saldırdı."

Pierre nefes vererek Parkinson'un ve Malfoy'un üzerindeki büyüyü kaldırdı. Malfoy kendine gelir gelmez "Bu yaptıklarınızı babama söyleyeceğim! Mahvedecekler seni Potter!" diye bağırmıştı.

"Baban gidip Voldemort'a iletsin Malfoy! Tabii korkudan altına etmezse!" dedi Harry hınçla. Kim-Olduğunu-Bilirsin-Sen'in adını açık açık duyanlar korkuyla irkilip nefeslerini tutarken Harry onları umursamadı.

Kendini bildi bileli Sirius ve Remus'tan gördüğü ve duyduğu gibi sesleniyordu ona. Voldemort. Korkmadan, çekinmeden.

"Malfoy! Kimi neyle tehdit ediyorsun?" diye gürledi Pierre sinirle sarışın çocuğa dönerek. "Cezalısın! Ayrıca Slytherin'den de yirmi puan!"

Harry alayla sırıttı Draco'nun yüzüne doğru. Pierre'in kendilerini kollaması hoşuna gitmişti, adamı sevmiyordu ancak hareketini de takdir ediyordu.

"Vandeleur, Potter, siz de cezalısınız!"

"Ne?!" Harry duyduklarıyla gözlerini büyüterek Pierre'e döndü. "Bizim ne suçumuz var profesör?"

"Bu haksızlık! Kendimizi koruduk diye ceza mı alacağız?!" diyerek Harry'ye destek çıktı Alora.

Fakat Pierre geri adım atmamıştı. "Koridorlarda düello etmek kesinlikle yasak. Malfoy ve Parkinson da cezalı, siz de cezalısınız."

Alora kaşlarını çattı. Babası, Malfoy ve Parkinson'u alıp giderken arkasından öfkeyle bakmıştı. Niye böyle yapıyordu, haklı olmalarına rağmen ceza almaları saçmalıktan başka bir şey değildi!

"Babana sinir oluyorum." dedi Harry homurdanarak. Onları kollayacağını sanmıştı ama adam onu yanıltmıştı.

Babasının kaybolduğu yöne dik dik baktı Alora ve "İnanır mısın, ben de." dedi.

Harry, Pierre'in verdiği cezaya katılmak için dersliğe girdiğinde Alora'nın hala gelmediğini görüp kaşlarını çattı. Ayrı ayrı gelmişlerdi ancak kendisinden önce burada olacağını sanıyordu.

Boş sandalyelerden birine oturup Pierre'in gelmesini ve cezalarının ne olacağını söylemesini bekledi. Çok zor ve iğrenç bir şey olmamasını ümit ediyordu. Ertesi gün gelecek diğer okulları yorgun karşılamak istemezdi.

Aradan beş dakika geçmişti ki kapı tekrar açıldı. Harry, Alora'nın geldiğini düşünüp büyük bir hevesle kapıya dönse de içeriye girenin Pierre olduğunu görünce yüzündeki heves kayboldu.

"Alora nerede?" diye sordu Pierre, Harry'yi yalnız görünce.

Omuz silkti Harry. "Bilmiyorum daha gelmedi."

Bir şey söylemedi adam ve kürsüsüne oturdu. Harry "Ne ceza vereceksin bize?" diye sormuştu. Topluluk içinde olmadıkları için ona profesör veya siz diye hitap etmesine gerek kalmamıştı.

"Basit bir şey merak etme. Lupin, iksir sınıfının dağınık olduğunu söyledi. Kazanları temizleyip şişeleri toparlayacaksınız."

Harry yüzünü ekşitti. Bu hiç de basit değildi ki!

İkisi tekrar sessizleşti. Alora'nın nerede kaldığını merak ediyordu Harry. Bir şey mi olmuştu acaba bilmediği?

Tam endişelenmeye başlıyordu ki Alora kapıyı açıp içeriye girdi. Harry onun yanaklarının pembe pembe olduğunu görmüştü. Bakır rengi dalgalı saçları yüzüne doğru dökülüyordu ve mavi gözleri ışıl ışıl parlıyordu.

Üzerine oturan mavi renkli ince uzun kollu tişörtün kollarını çekiştirerek yanına gelmişti. Harry onun rahatlatıcı parfüm kokusunu duyumsamıştı.

"Nerede kaldın Alora?" diye sordu Pierre. "On dakika oldu."

Alora babasına baktı. "Yolda biriyle karşılaştım da. Kusura bakma."

Harry kaşlarını çattı, kiminle karşılaştığını merak ediyordu ancak o bir şey soramadan Pierre onları kaldırıp iksir dersliğine yollamıştı.

Şimdi de kazanları temizliyorlardı, harika. Altı kireç tutmuş kazanları ovalarken Harry "Kiminle karşılaştın?" diye sorma şansını nihayet edindi.

"Cedric'le." dedi Alora bir kazanı kenara bırakıp önüne dökülmüş saçlarını arkaya doğru bileğiyle iterken. "Koridorda nöbet tutuyordu."

Harry kaşlarının çatıldığını hissetti bir kez daha. Elinin altındaki kazanı daha sert ovalamaya başlamıştı. "Bir anda çok samimi oldunuz." derken söylediklerini kontrol edememişti bile. Laflar ağzından hızla çıkmıştı.

Cedric'i severdi halbuki Harry. Çok tanımazdı ama uzaktan iyi bir çocuğa benziyordu. Herkese nazikçe yaklaşan, iyi kalpli bir çocuktu göründüğü kadarıyla. Fakat Harry birkaç zamandır onu her gördüğünde sinirleri titriyordu.

Alora birkaç saniye yanıt vermedi, Harry de kaçamak bakışlarla ona baktı. "Bir şey söylemeyecek misin?" diye sordu.

İç çekti kız ve başını kazandan kaldırıp Harry'ye döndü. "Bir şey söyleyeceğim ama aramızda kalacak." dedi.

"Her zamanki gibi yani."

Alora dudaklarını birbirine bastırdıktan sonra "Ben sanırım... Cedric'ten hoşlanıyorum." dedi, sesi alçak çıkmıştı.

Harry bir an elindeki kazanı daha sert kavradı ve Alora'ya baktı hiçbir şey söylemeden. Arkadaşı mavi gözlerini kendi gözlerine dikmiş bir tepki beklerken Harry içindeki fırtınanın nedenini çözmek için birkaç saniye sessiz kaldı.

Fırtına devam ediyordu ancak Harry nedenini çözememişti.

"Şey..." Durakladı bir kez daha Harry. "Emin misin?"

Alora onun yüzündeki tuhaf ifadeye baktı. Buz tutmuş gibi duruyordu Harry. "Eminim sanırım. Hoşlanıyorum ondan, tuhaf hissediyorum kendimi yanında."

Harry gözlerini birkaç kere kırptı. Daha önce böyle bir şey yaşamamıştı ikisi de. Yani daha önce birilerinden hoşlanmamışlardı ve ilk kez bu tarz bir konuşma içinde bulunuyorlardı.

Rahatsız hissetmesi bundan mıydı?

"Anladım." Kazanına döndü ve bir süre içine boş boş baktı Harry. Tüm tepkileri donmuştu, hiçbir şey yapamıyordu. Nihayet "O da senden hoşlanıyor mu?" diye sormayı akıl edebilmişti.

Alora başını iki yana salladı. "Bilmiyorum. Anlamıyorum ki. Beni gördüğü her yerde muhabbet etmeye başlıyor, bazen gözlerindeki bakış değişik geliyor gözüme ama... Sence hoşlanıyor olabilir mi?"

Dudak büktü Harry. "Bence hoşlanıyorsa daha net belli eder yakında." dedi. "Ben birinden hoşlandığımı saklayamazdım mesela. Sanırım yani, hoşlandığım kimse yok, o yüzden bilmiyorum ama öyle yapardım herhalde."

Ofladı Alora ancak bir şey söylemedi. "Bunu ilk sana söylemek istedim. Benim en yakınım sensin çünkü."

Harry gülümsemeye çalıştı ancak gülümsemesi bile eğretiydi. "Sağ ol Alora." dedi. "Merak etme, sırrın benimle güvende."

Geri kalan zamanda iksir dersliğini temizlemeye devam ettiler. Alora birkaç kere Harry'ye laf atıp sohbet etmeye çalıştı ancak başarılı olamadı. Harry sohbet edecek havada durmuyordu. Bu yüzden de Alora sessizleşip işleri halletmeye devam etti.

"Bir şeye mi moralin bozuk?" diye sordu cezadan çıkarken Harry'ye.

"Yoo." dedi Harry. "Yorgunum sadece. Kurbağa bacağı sıvısı görmek de mideme pek iyi gelmedi doğrusu."

Kıkırdadı Alora ve kollarını onun boynuna dolayıp "Kıyamam sana." dedi. Sıkıca sarmıştı Harry'yi. "Odamda iki tane kaymak biram var, içmek ister misin?"

Harry onun sarılmasıyla içinin biraz olsun rahatladığını hissederek elini Alora'nın belinin biraz yukarısına doladı. "Asla hayır demem." demişti. "Sabahlayalım mı bugün?"

"Yarın derste uyumak için mi? Remus bizi öldürür."

"Uzun zamandır sabahlamıyoruz." dedi Harry mırıldanarak. Alora ile arada sabahlayarak vakit geçirirlerdi.

En son sabahladıkları vakit Dünya Kupası'ndaki saldırının ertesi gecesiydi. Alora endişesinden uyuyamamış ve Harry'nin başında bekleyip durmuştu.

Genç cadı, Harry'nin dediklerini duyunca nefes verdi. Ona hiç kıyamıyor, her istediğini yapmak istiyordu. "Tamam, sabahlayalım hadi." dediğinde Harry mutlu oldu.

"Bitti mi temizlik?" Pierre onların karşısına çıktığında Alora, Harry'nin boynundaki kollarını çözdü ve babasına baktı. Harry hala Alora'nın belini tutuyordu, bırakmamıştı.

"Bitti." dedi Alora. "Ortak salona gidiyorduk."

Pierre başını salladı. "Gitmeden önce seninle konuşmak istediklerim var. Harry sen devam edebilirsin."

Harry kaşlarını çatsa da Alora başını sallayıp babasının peşinden gidince bir şey diyememiş, ortak salona doğru ilerlemişti.

Alora, babasıyla sessiz bir koridorun ortasında durduktan sonra kollarını göğsünde kavuşturdu. "Bir şey mi oldu?" diye sordu. "Ne konuşmak istiyorsun?"

Pierre kızının savunmacı tavrına karşı bir anlığına gülümsedi. Alora'da Sirius'u görmüştü çünkü. Sirius da ne zaman savunmaya geçecek olsa gözlerinde tuhaf ışıklarla, kollarını göğsünde kavuşturarak geçerdi.

"Nasıl olduğunu sormak istedim. Yıl başladığından beri konuşamadık." dedi Pierre. "Müsait olamadım derslerle uğraşırken."

Alora kaşlarını kaldırdı. "Sen hiçbir zaman müsait olmadın ki." diye mırıldandı fakat Pierre onu duymuştu.

"Üzgünüm." dedi bu yüzden kızına. "Yanında değildim biliyorum. Belki bazı şeyleri değiştirebiliriz."

Mavi gözleri titreşti kızın. "Niye değiştirelim ki?" diye sordu babasına. "Onca zaman yoktun yanımda ve ben gayet iyi idare ettim."

"Biliyorum." dedi Pierre. "Sirius seni çok güzel yetiştirdi, harika bir genç kıza dönüştün."

Nefes verdi Alora, Sirius onu büyüten ve yanında olan kişiydi. Daima öyle olmuştu, bir baba gibiydi. Baba sıcaklığı vardı. Pierre Vandeleur ise hiçbir zaman yoktu yanında.

Onun hayatındaki yeri arada görünüp tekrar kaybolan bir hayaleti andırıyordu.

"O yüzden varlığına ihtiyacım olmadığını biliyorsun." dedi Alora.

Babasına kırgındı. Onu resmen terk etmişti ve kendi hayatına bakmıştı. Arada bir ziyaret ederek vicdanını temizlemeye çalışmıştı yalnızca. Harry, ailesi öldüğü için yetimdi ancak Alora babası hayattayken yetim bırakılmıştı.

"Alora..." Pierre iç çekti. "Hatalar yaptığımın farkındayım, düzeltmek istiyorum. Bana yardımcı olamaz mısın?"

Başını iki yana salladı Alora. "O kadar kolay değil." dedi. "Sen böyle dedin diye ben her şeyi unutup seninle yakın mı olacağım? Sen beni terk ettin baba. Yıllarca yoktun hayatımda, bir anda öylece giremezsin!"

Omuzlarını düşürdü Pierre, kızına hak vermeden edemiyordu. "Peki." dedi. "Haklısın, bir şey diyemiyorum. Ancak çabalamaktan vazgeçmeyeceğim Alora."

"Sen bilirsin baba."

Pierre, kızının arkasını dönüp gidişini izlerken ona söyleyemediği şeylerin ağırlığını göğsünün ortasında hissetti. Oysa ne çok şey söylemek istiyordu kızına.

-

-

-

Harrynin Aloranın itirafını duyduğunda büründüğü o tuhaflığı en derinden hissettim ahshshuxsnjdj

Kıyamam aşk kuşum, daha hiçbir şeyin farkında değil :')

Alora ve Pierre'in ilişkisi nereye bağlanacak merakla bekliyoruz. Pierre neler anlatmak istiyor da anlatamıyor acaba...

Bu arada Sirius ile büyüyen Harrynin daha hırçın ve hafif ağzı bozuk olduğunu fark ettiniz mi ahsnajxjsndj AŞK ADAMIM BENİM

Öpüyorum hepinizi, oy ve yorumları unutmayınnnn.

18.02.2023






Continue Reading

You'll Also Like

22.5K 2.4K 15
https://www.instagram.com/reel/C8spYB7IacG/?igsh=cTJuaGYzY3JvbjF3
17.3K 2.7K 30
biz harikalar diyarını bulduk, sen ve ben onun içinde kaybolduk. ve bu sonsuza dek sürebilirmiş gibi davrandık.
66.1K 5.5K 23
nasıl olsa görmez diye düşünen yağmur çözer, barış alper yılmaz'ın mesaj kutusunu not defteri olarak kullanmaya başlar. - hayat beni tekrardan 13 yaş...
168K 9.1K 59
Oynanılan her oyun er ya da geç bitmeye mahkumdur..