Parazit Hisler

By darkrose3ll13

325 63 4

Sence bir aynadan başka bir boyuta, evrene veya başka bir diyara geçebilmek mümkün mü? * Minu 20 yaşında... More

GİRİŞଓ
1. Bölüm ঞ
2. Bölüm ঞ
3. Bölüm ঞ
4. Bölüm ঞ
5. Bölüm ঞ
6. Bölüm ঞ
7. Bölüm ঞ
9. Bölüm ঞ
10. Bölüm ঞ
11. Bölüm ঞ

8. Bölüm ঞ

13 4 0
By darkrose3ll13

꫞ Lütfen, oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayalım. Keyifli okumalar! ꫞



Ruth, kapının kolunu çevirdi. Her ikimiz de odaya adımlarımızı attık. Ben, Ruh'un kolundan tutarak, minder ve yumuşak yastıklar ile süslenmiş olan, uzun pencerenin önüne sürükledin. Ruth'un kolunu bıraktığım gibi kendimi, pencerenin önünde ki minderlerden birisine attım. Ruth, kafasını sağa doğru eğmiş, bana bakıyordu.

Kafamı minderin arkasına yasladım. Ardından da kafamı yana, Ruth'un yüzüne doğru çevirerek "Davetiye ister misiniz? Küçük hanım." dedim.

Ruth, yorgun gözleri ile bana bakarken, ben minderde doğruluk ve Ruth'u mindere oturtturdum.

Ruth, yorgundu. Her ne kadar belli etmese de gözleri her şeyi anlatıyordu. Başımı kaldırdım ve odanın dört duvarında, gözlerimi gezdirdim. Saati arıyordum. Gözlerim kısıldığında, çalışma masasını incelemeye başladım. Masanın üzerinde ki ufak tahtadan yapılma saati görünce, o kısılan gözlerim birden açılıverdi. Saat masanın hemen üzerindeydi.

Saatin kaç olduğunu öğrendiğimde, Ruth'a döndüm ve "Şu an saat 22.30 " dedim.

Ruth, bana baktı. Sonra tek kaşını kaldırarak "Ne olmuş yani?" dedi.

"Hadi, hadi. Sana kıyamadım. Yine iyisin!" diyerek Ruth ile önce dalga geçtim. Ruth garip bakışlarıyla beni süzerken,sözlerime devam ettim. "İki buçuk saat, bugün olan biten, her şeyi anlatmak için yeterli bir zaman."

"Sen ciddi misin?"

"Anlatacakların ne kadar kısa sürerse, o kadar çabuk uykuya dalarsın~"

"Tamam, o hâlde. Minu beni dinle!" diyerek yorgun olan gözleri birden açılan Ruth, oturduğu minderinde doğruldu ve ayağa kalktı. Yatağın yanında duran komidine doğru ilerledi. Bardak ve su dolu olan sürahiyi alarak yanıma geldi. Sürahi ve bardağı havaya kaldırarak "Bunlar lazım olacak" dedi ve dişlerini göstererek kıkırdadı.

Ruth, bir bardak su içtikten sonra, bana baktı ve "Baştan sona, her şeyi dinlemeye hazır mısın?" dedi

"Hazır olmak ne ki! Anlat sen."

"Peki, o hâlde aynadan öncesine gelelim. Yani diğer Minu ile yaşananlara. Asıl Prenses olan Minu, ailesi tatafından hep sevilirdi. Ay mührü, sol elinin üzerinde belirince, Kral önce sevindi. Sonuçta, nadir olan o güç kendi soyundandı. Fakat , Prenses zamanla büyüyünce, Kral bir yandan üzülmeye başladı. Çünkü, Prenses'in güçlerini kullanamayacağını ve ülkesini iyi bir şekilde koruyamayacağını düşündü. Vakti geldiği zaman Prens Lloyd, mühür Akademisi'ne başladı. Prenses Minu, çok sevindi, kendisinin de sonunda Akademi'ye gidip, Ay mührünün nasıl kullanılacağını öğreneceğini düşündü. Sonra Kral, kızının Akademi'ye gitmeyeceğini duyurdu, tüm Hennan halkına.

Prenses, üzülmemeye çalıştı. Umursamadı, bu durumu. Tâ ki, Kral Ay mührünü isteyene kadar... Prenses ile ben Saray arşivine gidiyorduk, belki gerekli bilgiler bulabiliriz diye. Hatta neredeyse, her gün, Mühür Akademisi yardım edebilir diye saraydan kaçıyorduk. Ama hiç bir zaman bu kaçış, uzun sürmüyordu... Şövalyeler bizi yakalıyorlardı.

Yine bir gün Prenses ile Saray arşivine gittik. Prenses o gün, yani bugün, yüzü çok solgundu. Yüzü durgun ve asıktı... Ona neyin var diye sorduğumda, 'Ben iyiyim' demişti. Onunla beraber Saray arşivinde ki kitaplara tekrar göz atmaya başladık. Prenses rafların arasında, elini gezdirip bir kitap aldı eline. Sonra yüzünde beliren şaşkınlık ile, elinde tuttuğu kitabı havada tutarak yanıma geldi. Kitabın sayfasını bana çevirdi. Büyük bir ayna çizimi ve yanında yazılar yazıyordu.

Prenses, solgun yüzü ile tekrar bana baktı ve "Sence bu mümkün müdür, Ruth?" dedi ve işaret parmağıyla ayna çiziminin olduğu sayfayı gösterdi."

"Ruth bir saniye ! Böldüm ama... O sayfada ne yazıyordu?" dedim Ruth'un sözlerini keserek.

Ruth, gülümseyen yüzü ile sorun değil dermiş gibi elini aşağı yukarı salladı. Sonra "Prenses'in bana gösterdiği sayfada, Ayna çizimi vardı. Ayna çiziminin yanında da 'Parazit Hislere Sahip Aynalar' başlığı ve altında da 'Farklı boyut ve diyarlarda, insanoğlunun diğer kişiliği hayat sürer. Eğer, mutsuz ve iyi hissetmediğin anda, bu iki aynı kişi derin hislere kapılırsa, o iki diyarda ki tüm aynaların, parazitleri açılır. Hangi ayna olursa olsun, hepsinden geçilebilir...' yazıyordu."

"O zaman bu da demek oluyor ki biz aynı anda derin düşüncelere daldık. Hislerimiz yoğunlaştı, yoğunlaştıkça da kötü hissetmeye başladık . Ve şimdi, işte... Buradayız."

"Haklısın, bu doğru, bir ara tekrar Saray arşivine inelim de, belki faydalı bilgiler buluruz!"

"Evet, doğru. Ama ben bir şeyi anlayamıyorum."

Ruth yüzünde ki kaşlarını çattı ve "Neyi?" dedi.

"Önceki boyutta yani, benim asıl yaşadığım yerde, ben sadece aynadan bakıyordum. Karşımda ki öteki Minu beni kendine çektiğinde, ben nasıl koşuyor vaziyette idim?"

"Anlatmama izin vermedin ki"

"Ah, özür.. Pardon! Devam et sen."

"Arşivde, Prenses kitabı elinden indirerek, kafasını bana çevirdi ve tebessüm etti. Sonra elimi tuttu ve "Bir gün bakarsın, gerçeğe dönüşür. Ne dersin, Ruth?" dedi bana. Ben de dalgaya vurdum ve Prenses'e " Belki, o gün bugündür." dedim.

Prenses yaptığım, ufak esprime güldükten sonra ikinci şatoya, Prenses'in odasına gittik ve her zaman giydiğimiz köylü kıyafetlerini giydik. Gizli ve sessiz bir şekilde, saraydan çıkmayı başardık. Mühür Akademisi'ne tekrar koşarken, Prenses birden durdu ve nefessiz kalmaya başladı. Hemen yanına koştum ve belini, ellerimle olmaya başladım.

Prenses sol elini kalbine doğru götürerek "Ruth, içimde garip şeyler oluyor..." dedi. Ben belini ovarken, diğer yandan da değil elini tutuyordum. Sonra Prenses sözlerine devam etti. "Kalbimde hissettiğim, ama anlam veremediğim hisler dolaşıyor." diyerek nefes alıp vermeye başladı.

Ben elimle ovduğum, Prenses'in belinden elimi birden çektim. Bir anda yerimde durdum ve gözlerim açılarak "Yoksa... Bu mümkün olabilir mi?" dedi.

Prenses önce, aldığı zor nefeslerle bana baktı. Sonra, birden dikilerek "Ruth, haklı olabilme ihtimalin olabilir" dedi ve gözleri birden açıldı. "Belki de bu hissettiğim şeyi - hangi diyarda yaşıyorsa artık - karşı kişiliğim de hissediyordur? Şuan etrafta ki tüm aynalar..."

"Saçmalamayın, bu imkansız! Biz sadece dalga geçip , alay ediyorduk."

"Ruth, anlamıyorsun. Bu his, çok yoğun... Hissediyorum."

"Bu gerçek mi?"

"Ruth, beni dinle. Şövalyeler her zaman ki gibi tekrar peşimizdeler zaten... Ben koşacağım, etrafa bakınıp ayna arayacağım."

"Tanrım! Hanımım, delirdiniz mi?"

"Anlamıyorsun! Sadece deneyeceğim. Önüme çıkan hangi ayna olursa olsun, sadece deneyeceğim. Eğer bu saçmalıklar yalansa, zaten çoktan yakalanacağım. Ama eğer, doğruysa..."

"Doğruysa...? Ne demek istiyorsunuz?"

"Eğer, doğruysa buraya gelecek olan kişi ben değil, farklı bir Minu olacak. Ben geri dönemez isem bile, o dönecek..."

"Hanımım... Yapmayın! Eminim, Kral vazgeçecek. Ay mührünü istemeyecek!"

"Ruth, burada nefes alamıyorum. Saray'ın nehrinde boğulacakmış gibi, boğuluyorum... Artık yapamıyorum."

"Ne yapmamı istiyorsunuz?"

"Eğer, benim yerime, başka bir Minu gelirse, ona yardımcı ol. Buraya ayak uydurmasını sağla. Gerekirse, olan biten her şeyi anlat ona. Korkmasını istemiyorum."

"Prenses... Emin misiniz?"

"Tanrı aşkına, Ruth! Kalbim diyorum, garip hisler diyorum! Neden anlamak istemiyorsun?"

"Pekala, tamam isteğinizi yerine getireceğim... Umarım siz, güvende olursunuz."

"Beni merak etme, eğer işe yaramaz ise, bir daha bu tür saçmalıklara inanmayacağım. Sen sadece, dediklerimi unutma!"

"Sizi seviyorum... Hanımım..!"

"Ah, Ruth ağlama! Belki geri dönerim..." diyerek gülen Prenses, bana gülümsedikten sonra koşmaya başladı.

Prenses koştuğunda, şövalyelerin sesi duyuldu arkamızdan. Bende hemen, Prenses'in peşinden koşmaya başladım. Koltuk... Koltuk... Ben Prenses'in bir-iki metre arkasından koşuyordu. Benim gerimde de şövalyeler...

Prenses, kalbinde ki ağrı ile koşuyordu - çok hızlı - sonra Prenses önünde, boydan bir ayna gördü ve hızını daha da hızlandırdı. Prenses aynaya vardığında, şövalyeler her iki koluma girmişti bile. Yani, göremedim. Beni yakalayan şövalyeler, atlı faytona götürdüler. Ben gözyaşları ile bağırıp 'hanımımm' diyordum.

Şövalyelerden birisi, faytonun penceresine yaklaştı ve "Endişe etmeyin, yine her zaman ki gibi Leydi Minu'yu yakalayacağız." dedi. Sonra geri çekildi.

Ve sanırım, seni kendine çeken Prenses Minu'nun kalbinde ağırlaşan hisleriydi. Yani sen sadece, seni kendine çektiğini hissettin."

Ruth'un son dedikleri ile gözlerim fal taşı gibi açıldı. "His?"

"Yani , evet öyle olmalı. Çünkü, Prenses sadece koşuyordu. Şövalyeler peşinden koşarken, Prenses durup, ellerini aynanın içine koyup, kontrol edecek değil ya?" diyerek, mantıklı konuşan Ruth'a baktım.

"Acaba, şuan asıl Prenses olan Minu, ne yapıyor..." diyerek her iki ellerimi yanaklarımda tuttum.

Ruth, endişeli gözler ile bana baktı... Zaten, uykusuzluktan düşecek gibiydi. "Bilmiyorum..." dedi Ruth, endişeli gözler ile yere bakarak. "Umarım... Umuyorum ki Prenses şuan iyidir."

Ruth, artık esnemeye başlamıştı. Kısa keserek "Umarım... Ruth, sana bir gün hatırlatacağım, Saray arşivine gidip, asıl Prenses'in okuduğu kitabı bulacağız."

"Mühür Akademisi'ne gitmeden önce, ben gider alırım. Sonuçta iki günün var."

"Doğru, öyle yapalım. Ama şimdi, bence uyuyalım. Baksana, sana dokunsam düşecek gibisin." diyerek Ruth'a güldüm.

"Hiç sormayacaksın sandım! Mühür Akademisi ile ilgili de sana vakti gelince anlatırım."

"Şimdi düşünme bunları, senden tek istediğim, şuan sadece uyuman."

"Peki uyuyacağım. Bana kaç saatte anlattığımı söyle sen önce."

"Fena değilsin, bir saat kırk üç dakika sürmüş."

Ruth gülerek oturduğu minderden kalktı. Önüne koyduğu sürahide ki suyu bardağa boşaltıp, son kez yudumladı. Ardından, geceliklerini giymek için giyinme kabinine gitti. Bende o sırada minderden kalktım ve aynanın karşısına geçtim.

Ne garip bir efsanesin sen be, Ayna! Hiç düşünmezdim, bu şekilde... Böyle bir hayat. Çok garip...

Elimde ki Ay mührüne bakarak gülümsedim. Sonra Ruth'un saçıma taktığı, saç tokalarını tek tek çıkardım. İki tutam bağladığı saçımı, arkadan ellerimle tutarak açtım ve saçımı serbest bıraktım. Atdından, makyajımı sildim ve Ruth'un çıkmasını bekledim.

Aslında, odada da giyinebilirdim. Ama şimdi, birisi girer. Saatin geç olduğuna bakmayın, bir anda kapı tak tak der, yarı çıplak kalırım ortada.

Ruth giyinme kabininden çıktığında, kendisi de tek tek saçını açtı, tokalarını çıkardı. Yüzüne sürdüğü makyajını temizledi ve bana gülümseyerek yatağa doğru geçti. Sonra bende aynı şekilde giyinme kabinine girdim ve benim için konulan geceliklerimi giydim.

Ne zahmeyliymiş, bu Prenses elbisesi. Ohh, ne rahat, gecelik gibisi yok. Alta bol beyaz bir pijama, üstüde önden bağlamalı bir gecelik. Geceliklerimi giydikten sonra, giyinme kabininden çıktım.

Yatağa doğru ilerledim. Tülleri ellerimle çekerek, yatağın üstünde ki yorganı köşeye hafif kıvırarak içine girdim. Yanı başımda, çoktan uyumuş olan Ruth, tıpkı bebekler gibi uyuyordu. Benim tam olarak, yatağa girdiğimi fark ettiğinde, gözleri kapalı ve mırıldanarak "İyi geceler, Hanımım." dedi ve tebessüm etti, kapalı olan gözleriyle.

Ellerimle tuttuğum yorganı kendime doğru çektim, sağıma dönerek uykuya dalmaya başladım. Ruth'a karşılık vererek "Sana da, Ruthy." dedim. Zaten sonra da çoktan uykuya dalıp gitmiştim.

... Artık yeni bir hayat ve yeni bir başlangıç vardı hayatımda... Hem de farklı bir diyarda, farklı bir kişilikte. Bekle beni, Mühür Akademisi...

⏤͟͟͞͞★

Continue Reading

You'll Also Like

7.5M 344K 65
Fantastik #1 Siz hiç bir ruha aşık oldunuz mu? Gülüşünden bihaberken ya da öfkelendiginde nasıl baktığı bilemeden sonsuz bir melankoninin içine düştü...
20.3K 760 69
İşini ailesi gibi gören bi psikolog ve sinirlenince kimseyi tanımayan mafya aşka inanmayan adama aşkı öğreten kadın💖 Ateş ❤️ Ezgi
113K 14.1K 32
"Çok yakınımdasın kedicik. Dikkat et, ısırabilirim." "O halde sana yeni bir bilgi daha çıngıraklı." Öfkesi birden çekilmişti. "Bir Aslanın dişleri de...
841K 9.5K 21
Eğer iki farklı hayat yaşıyorsanız hayat gerçekten zordu. Eğer o iki hayattan biri üst düzey bir bürokratın kızı, diğeri ise en çok aranan bir suç ör...