9. Bölüm ঞ

15 4 0
                                    

꫞Lütfen oy vermeyi ve yorum yapmayı unutmayalım. Keyifli okumalar!꫞



Güneşin doğmasıyla, pencereden içeri - tüm odaya - ışık saçıyordu. Güneşin ışınları gözlerime nişan alıp, resmen ateş ediyordu. Gözlerim kapalı olmasına rağmen, güneşin yaydığı sıcaklığı hissediyordum... Sağ elimi ters çevirip, güneşin yaydığı ışığı engellemeye çalıştım. Gözlerim hafif araladığım anda, pencerenin önünde, kollarını göğsünde birleştirmiş, bana gülümseyerek bakan bir adet Ruth vardı.

Güneşi engellemeye çalıştığım elimi indirdim. Oflayarak "Ruth! Çok erken değil mi? Bir günün daha var..." dedim.

Çoktan hazırlanmış olan Ruth, pencerenin fon perdelerini daha fazla gerdi ve güneş bu sefer tüm odaya yayıldı.

"Ruth! Kes şunu!" diyerek her iki kolumu, gözlerimi kapatacak şekilde tuttum.

Ruth, ellerini arka belinde birleştirerek bana doğru yürümeye başladı. Bugün yine aynı elbiseler vardı, üzerinde. Sadece tek bir fark, o da rengi. Bugün pembenin en açık tonunda süslenmişti. Saç tokaları da buna dahildi.

Ruth, kollarını arka belinden çekti ve ellerini ile benim gözümün önünde tuttuğum kollarımı kavradı, kollarımı indirdi. Kollarım indiği anda, yüz mimiklerim, Ruth'a karşı baya sinirli davranıyordu. Kaşlarım çatık ve dudağım büzülmüş bir şekilde Ruth'a bakıyordum.

"Hadi ama Hanımımm... Ne demişler? Erken kalkan, yol alır!" diyerek gülen Ruth, bir adım geri çekildi ve pencerenin camını açtı.

Pencere açıldığında, odaya serin hava akın etti. Yüzüme vuran serin hava ile uykum kaçmıştı. Ruth'a döndüm ve "Saat kaç?" dedim.

"Bana teşekkür etmen gerekiyor!" diyen Ruth, kendini beğenmiş bir biçimde saçları ile oynadı.

Yatağın içinde doğruldum, belimi yatağın başlığına yasladım. Kollarımı göğsümde birleştirdim ve tek kaşımı kaldırarak Ruth'a "Pardon, pardon . Özür diliyorum...da ne için teşekkür etmeliyim sana Ruth? Uykumu böldüğün için mi?" dedim.

"Yapma bee! Uykunu böldüğümü kim söyledi? Aksine, biraz daha uyumana izin verdim... Ama görüyorum ki Prenses, rahatsız olmuş durumdasın." Ruth, trip atar gibi saçlarını arkaya doğru attı ve "Peki, sen bilirsin, uyumana devam et o hâlde. Kahvaltıya geç kalırsan, karışmam..." dedi.

"Kahvaltı...?" diyerek yataktan çıktım ve pencerenin yanında durmuş, havayı soluyan Ruth'un yanına koşturdum.

"Yaa, kahvaltı!" dedi kısık sesle.

"Ruth, saat kaç?"

"9.30"

"Peki normalde, asıl Prenses olan Minu, saat kaçta uyanıyor?"

"Sabah saat 8.00 ' a doğru uyanıyor ve duş almaya gidiyor. Duştan çıktığında ise saat 8.35 oluyor. Hazırlanana kadar da sanırım saat... 9.15 oluyor. Bir saatte kendi odasında vakit geçiriyor. 10.30'da tüm Kraliyet ailesi, kahvaltı için yemek salonunda toplanıyor."

Uykulu olan gözlerim , çapakları ile birlikte açıldı. Ruth, yüzünü somurtmuş, gözleriyle açtığı pencerenin camından, Sarayın bahçesini izliyordu.

"Şimdi, bir saatim mi var?" dediğimde, Ruth, kafasını bana çevirdi, sonra tekrar pencereden bakındı.

"Acele edersen, yetişirsin" diyerek, somurtmuş yüzü ile hâla camdan bakınan Ruth'a bakındım.

"Özür dilerim..."

Ruth, söylediğim cümleyi duyunca kafasını tekrar bana çevirdi. "Duyamadım, tekrar söyler misin?"

Parazit HislerWhere stories live. Discover now