SAKLI「ʜᴀʀʀʏ ᴊ. ᴘᴏᴛᴛᴇʀ」

By audrisimpavi

59.2K 8.4K 12.5K

Karanlık Lord, 31 Ekim 1981 gecesi Harry Potter'ı öldürüp kehanetten kurtulmaya çok hazırdı. Onun planlarını... More

açılış
karakterler
⚵2 - hogwarts, ikinci yıl.
⚵3 - hogwarts, üçüncü yıl.
⚵4 - yuvaya dönüş.
⚵5 - profesör vandeleur.
⚵6 - kazanlar ve itiraflar.
⚵7 - ateş kadehi.
⚵8 - şampiyonlar.
⚵9 - göl kenarı.
⚵10 - ejderhalar.
⚵11 - ilk etap.
⚵ 12 - affettirme çabası.
⚵13 - hogsmeade'de bir gün.
⚵14 - kavalye sorunu.
⚵15 - noel balosu.
⚵16 - harry'nin hatası.
⚵17 - cedric'in teklifi.
⚵18 - üç adam.
⚵19 - alora'nın sevgilisi.
⚵20 - cedric ile hogsmeade.
⚵21 - patronus.
⚵22 - ikinci etap.
⚵ 23 - söylenenler ve gözlemler.
⚵24 - yeni düzen.
⚵ 25 - toplantı sonrası.
⚵ 26 - harry'nin patronusu.
⚵ 27 - üçüncü görev.
⚵28 - en değerli iki parça.
⚵29 - yaz günleri.
⚵ 30 - yeni arkadaş.
⚵ 31 - müzik odası.
⚵ 32 - fotoğraf.
⚵ 33 - doğum günü.
⚵34 - plan değişikliği.
⚵35 - yılanlar.
⚵36 - pierre ve sirius.
⚵37 - alora'nın kıskançlığı.
⚵38 - tatsız kutlama.
⚵39 - harry'nin gidişi.
⚵40 - claudia.
⚵41 - depresyon.
⚵42 - yanan tren.
⚵43 - mektupların getirisi.
⚵44 - evine hoş geldin.
⚵45 - kartlar açık.
⚵46 - yüzleşme.
⚵47 - pierre'in hayatı.
⚵48 - intikam al.
⚵49 - ortak salona dönüş.
⚵50 - voldemort'un sırrı.
⚵51 - korkak mı cesur mu?

⚵1 - sonsuzluk anlaşması.

2.7K 282 328
By audrisimpavi

15 Eylül 1987

Yedi yaşındaki küçük kız koltukta oturmuş, bacaklarını arkaya öne sallarken etrafta dolaşıp eksiklerini gidermeye çalışan Sirius'u izliyordu. Uzun saçları yüzüne doğru dökülmüş adam ortadaki sehpanın üzerinde duran asasını alıp arka cebine koymuş ve doğrulmuştu.

Koltukta oturmuş kendisini izleyen saçları bakır rengi olan kıza gözleri değdiğinde tüm gerginliğine rağmen hafifçe gülümsedi Sirius. Kız da ona gülümsemişti.

"Yaptığım uyarıları unutma Alora." dedi Sirius. "Ne söylemiştim?"

Alora iç çekerek "Kapıyı kimseye açmayın, Remus'a bile. Evden dışarı çıkmayın, mutfağa girmeyin, dikkat çekecek bir şey yapmayın." dedikten sonra Sirius'un gözlerine baktı. "İyi ezberlemiş miyim?"

"Dilin uzadı senin." diye homurdandı Sirius. Alora büyüdükçe Sirius'la dalga geçme alışkanlığı geliştirmişti, bunu da Remus'tan öğrendiğini düşünüyordu Sirius.

Küçük kız ona beklentiyle bakarken Sirius etrafı kolaçan etti ve "Harry nerede?" diye sordu. Vaftiz oğlundan ses gelmiyordu.

"Odasında." dedi Alora, suratı asılmıştı. "Küstü bana."

"Yine ne oldu?" Sirius'un bir an önce çıkması gerekiyordu. Yoldaşlık görevi için çağırılmıştı ve en kısa sürede orada olmalıydı ancak Alora'ya sormadan edememişti.

Küçük kız dudaklarını büzüştürdü huysuz bir tavırla, Sirius onun sevimli gözüktüğünü düşündü. "Saçlarımı yapmaya çalıştı, yapamayınca ona kızdım. O da küstü." 

Sirius, Alora'nın iki yana dağılmış, kelebekli tokalar tutturulmuş saçlarına bakarken sırıttı. "Bence saçların güzel gözüküyor, Harry iyi iş çıkarmış."

"Bak! Söylemiştim! Sirius da benimle aynı fikirde!" Harry'nin sesi salonda yükseldiğinde Sirius ve Alora ona döndü. Küçük çocuk huysuz adımlarla Alora'nın oturduğu koltuğa ilerliyordu.

Yan yana oturan iki çocuğa baktı Sirius, onlara ne kadar değer verdiğini bir kez daha fark etti fakat daha fazla bekleyemezdi, artık Karargah'a gitmesi gerekiyordu!

"Ben yokken dikkatli olun, eve gelince kapıyı ben kendim açacağım. O yüzden sizden kapıyı açmanızı istersem açmayın tamam mı? Sakın!"

İki çocuk da başlarını sallayıp Sirius'u onayladığında Sirius derin bir nefes verdi. Onları evde tek başına bırakmaktan nefret ediyordu ancak birine emanet edecek kadar kimseye de güvenmiyordu.

Neredeyse altı yıl önceki Cadılar Bayramı gecesi, Voldemort Harry'yi evde bulamamıştı. Bu yüzden kehanetin ikinci seçeneği olabilecek çocuğa gitmişti, Neville Longbottom'a. 

Longbottomlar o gece öldürülmüştü.

Fakat, Neville'ı öldürmüş olmak Voldemort'u durdurmamıştı. Hala Harry'nin asıl çocuk olduğundan şüpheleniyor, onu bulmak için her yeri arıyordu. Bulduğu gibi de öldürecekti elbette.

Sirius'un Harry'yi koruduğunu fazla kişi bilmiyordu. Yalnızca Remus, Dumbledore ve Moody biliyordu. Diğerlerine söylememişlerdi Harry'nin güvenliği için.

Tüm evini baştan yaratmıştı Sirius. Hem Alora'ya hem Harry'ye uygun olacak bir ev tasarlamış, yüksek güvenlik tılsımlarıyla donatmıştı. Moody ve Dumbledore da bu konuda yardımcı olmuştu elbette.

Şimdilik Harry gayet iyi saklanıyordu. Muggle dünyasında daha çok vakit geçiriyorlardı bu yüzden. Büyücülük dünyası Saklanan Çocuk dedikodusunu bir efsane gibi ağızdan ağıza yaymıştı ve böylece herkes Harry'yi merak eder olmuştu.

Sirius onu korumak istiyordu. James ve Lily'ye söz vermişti oğullarını koruyacağına dair ve elinden gelen her şeyi yapıyordu. 

Hogwarts zamanı için daha çok endişeleniyordu Sirius. Dumbledore ona zarar gelmesine elbette izin vermezdi ancak Voldemort ve müritleri etrafta kol gezerken, savaş gittikçe korkunç bir hal alırken Harry'nin ondan uzakta aylar geçirecek olması gözünü korkutuyordu.

Evden çıkıp Karargah'a cisimlendiğinde aklının bir köşesi hala çocuklarda, geri kalan tüm odağını da öldürebileceği kadar Ölüm Yiyen öldürmeye vermişti bile.

"Bak şimdi, şuna bak!" Harry ayak tabanlarını duvara yaslamış, avuç içlerini de öne uzatarak yere koymuştu. Bedeni havadaydı ve Alora'ya yeni öğrendiği hareketi büyük bir heyecanla gösteriyordu.

Alora sevimli bir şekilde kıkırdadı. Harry'nin burnundan kayıp yere düşen gözlüğü eline aldı ve kendi gözlerine taktı. Dünya aniden kocaman olmuş, başı dönmüştü bu büyümeden.

"Harry, sen körsün!" Alora gözlüğü çıkarıp başını iki yana sallarken kendine gelmeye çalışıyordu. Başını kaldırıp arkadaşına baktı Harry, yanakları kızarmıştı duvara tutunmak için güç sarf etmekten.

"Farkındayım Alora, gözlüğümü takar mısın?" Görürken zorlanıyordu ve gözlüğüne ihtiyacı vardı o anda.

"Yere in." dedi Alora, Harry ters dururken ona gözlüğü takamazdı ya. "Hadi Harry!" 

Harry dikkatlice ayaklarını yere indirip parkenin üzerine oturduğunda Alora ona gözlüklerini uzattı, Harry hemen takıp dünyasını netleştirmişti. Şimdi her şey daha iyiydi.

Bakır saçlı kız Harry'nin yanına oturup sırtını onun gibi duvara yasladıktan sonra Harry'ye döndü. "Sirius için korkuyorum." Küçük bir çocuğun endişesi vardı sesinde. "Ya ona bir şey olursa?"

"Olmaz." dedi Harry anında. Alora'ya dönüp onun parlak mavi gözlerine baktı. "Sirius'a kim bir şey yapabilir ki! Kocaman o ve çok kuvvetli!"

Dudak büktü Alora. Sirius kuvvetli ve yetenekliydi ama Remus'un önceki günkü konuşmasını duymuştu. "Daha dikkatli olman gerekiyor Sirius," demişti Remus. "Önceki görevde kıl payıyla kurtuldun."

Kötü bir şeyler olduğunu biliyordu çocuklar. Sirius onlara üstü kapalı olarak bir savaşta olduklarını anlatmışlardı. Dikkatli olmaları gerektiğini, kötü şeyler olduğunu ve onları korumak için elinden geleni yapacağını söylemişti.

"Evet, öyle." diye mırıldandı Alora. Harry onun küçük yüzündeki üzgün ifadeyi görünce gülümseyip kollarını Alora'nın boynuna doladı. 

"Merak etme Alora." dedi güven verici bir şekilde. "Ben seni korurum, Sirius gibi kocaman olacağım ve seni hep koruyacağım."

Alora kıkırdayarak Harry'nin beline sarıldı ve "Asıl ben seni koruyacağım Harry, senden daha kuvvetliyim." dedi.

"Hiç de bile!" Harry onun saçlarını karıştırdığında Alora huysuzlanıp Harry'yi itti, Harry sırıtmıştı. Alora'yı sinir etmeyi seviyordu. "Ben senden daha güçlüyüm! Çok güçlü bir büyücüyüm!"

Alora ona dil çıkardığında Harry yüzünü ekşitti. "Hem Sirius da biliyor, bana seni korumamı söylüyor sürekli! Ben seni koruyacağım!"

Bilmiş bilmiş ona baktı küçük kız. "Bana da seni korumamı söylüyor akıllım." dedi, sesi eğlenircesine çıkmıştı.

Harry durakladı bir anlığına ve düşündü. Alora onun ne düşündüğünü merak ederken Harry'nin yüzü aydınlandı ve karşısındaki kıza döndü.

"O zaman..." dedi hevesle. "Biz birbirimizi koruyalım! Sen beni, ben seni!"

Alora da heveslenerek "Olur!" dedi ve Harry'ye sarıldı. "Peki... Ne zamana kadar koruyacağız?"

Harry onun sarılmasına karşılık verirken "Tabii ki de sonsuza kadar." demişti.

Sirius saatin kaç olduğunu bilmiyordu eve dönerken. Yorgundu ve yağan yağmur yüzünden ıslanmıştı ancak iki Ölüm Yiyen'i daha Azkaban'a yolladıkları için keyfi yerindeydi.

Karşı kaldırımda yürürken eve üç metre kala bir sokak lambasının altında dikilen ve yağmuru hiç umursamıyormuş gibi duran uzun boylu silueti görünce durakladı Sirius.

Aniden bedeni endişeyle gerilmişti. Evinin yakınında öylece duran kişiyi görmek onu tehlike altında hissettirdi.

Arka cebindeki asasını çıkarıp hızlı adımlarla adama doğru ilerledi. Yaklaştıkça yüzü aydınlanıyor ve daha net görebiliyordu.

Pierre Vandeleur.

Sirius rahatlamış mıydı yoksa sinirlenmiş miydi pek anlamadı ama adamın karşısında dikilip mavi gözlerine bakarken "Geleceğini söylememiştin." derken sesi sertti.

Omuz silkti Pierre. "Görev biter bitmez buraya geldim, haber vermek aklımdan çıkmış." Aksanı yüzünden söylediği kelimelerin telaffuzu pek iyi değildi.

"Alora'yı mı görmek istiyorsun?" diye sordu Sirius. "Gecenin bu saatinde?"

"Kızımı görmek için saate mi ihtiyacım var Sirius?" diye sordu Pierre. Sonra Sirius'un yorgun yüzüne baktı. "Burada işler kötü herhalde, haline bak."

Tersçe baktı Sirius ona. "Sana ne benim halimden!" dedi. "Ayrıca kızını bu kadar özlüyorsan yanında daha sık olmayı deneyebilirsin! Çocuk seni en son beş ay önce gördü."

"İşler yoğun, Fransa'da bile." dedi Pierre. "Ayrıca Alora'ya gayet iyi bakıyorsun, merak etmiyorum bu yüzden."

Sirius alayla güldü. "Tanrıya şükür kızın yanında ben varım." dedi. "Seninle tek kaldığını düşünmek bile tüylerimi ürpertiyor."

Tek kaşını kaldırdı Pierre. "Neyim varmış Bay Black? Gayet harika bir adamım."

"Tabii. Kızından kaçan, sorumluluk nedir bilmeyen bir baba olduğun kısmını atladın." Asa tutmayan elini cebine soktu ve Pierre'e bakmaya devam etti.

Alora bir tek göz rengini babasından almıştı. İkisinin gözleri de parlak maviydi.

Sirius, Alora'da çok sevdiği parlak maviler Pierre'in kibirli bakışlarıyla birleşince onları hiç sevmiyordu.

"Bu eksiğimi kapatmak için de sana sahibim işte." dedi Pierre şakacı bir tınıyla ancak Sirius şaka kaldıracak durumda değildi.

Bir süre yağmur altında birbirlerine baktılar. Sirius onun gözlerindeki rahat tavrın kaybolup yerini değişik bir bakışın almasını izledi.

Birkaç saniyenin ardından Pierre "Gidelim. Yorgunsun ve yağmurda hasta olmayalım." dedi ve ikisi ilerlemeye başladılar.

Sirius koruma kalkanlarını aşıp bahçeye girdiğinde Pierre alışık olduğu güvenlik önlemlerine şaşırmamıştı.

Dışarıya karşı bu ev yokmuş gibi gözüküyordu, bir illüzyon vardı ve duvarı aşmadan kimse evi göremezdi.

Sirius kapıdaki özel kilit mührünü kırdı ancak içeriye girmeden önce sarsılmazlık duvarını kaldırmış, içeri öyle girmişti. Pierre de girdikten sonra duvarı tekrar büyüyle koydu, mührü tekrar yaptı.

Karanlık koridorda ilerlerken Pierre yolu bildiği için Sirius'u beklemeden Alora'nın odasına girmişti.

Gördüğü görüntü şaşırtıcıydı. Alora yatağında uyuyordu, Harry de başında oturmuştu. Uyanıktı.

Harry içeri giren adama sorarcasına bakarken "Sirius nerede?" diye sordu. Adamın Pierre olduğunu biliyordu, onu defalarca görmüştü.

Görsel hafızası kuvvetliydi Harry'nin, gördüğü yüzleri zor unuturdu.

Sirius da Pierre'in arkasından odaya girmiş ve manzaraya o da bakmıştı. "Niye uyumadın Harry?" diye sordu vaftiz oğluna doğru ilerlerken.

Harry başını kaldırıp karşısında dikilen Sirius'la göz göze geldi. "Sen gelene kadar uyumak istemedim." dedi. "Alora şimşekten korktuğu için onu yalnız bırakmadım."

Sirius şefkatle gülümseyip Harry'nin dağınık saçlarını okşadı. "Aferin sana." dedi. "Ama sen de koş odana uyu, yoksa sabah uyanamayacaksın."

"Tamam Sirius." diye mırıldandıktan sonra Alora'ya son kez bakıp odadan çıktı. Çıkmadan önce Pierre'e de bir bakış atmıştı.

Sirius iç çekip ağrıyan boynunu ovalarken Pierre'in sessiz adımlarla Alora'nın baş ucuna geldiğini fark etti ancak ses etmedi.

Kızının bakır saçlarını okşamıştı Pierre narince. Sirius onları izlerken omuzlarını düşürdü.

Alora'yı daha çok kendi kızı gibi görüyordu ve Pierre istediği zaman gelip istediği zaman gittiği için onun bu halinden hoşlanmıyordu.

Alora onun her gidişinde üzülüyordu çünkü ve Sirius o tatlı kızı üzgün görmeye dayanamıyordu.

Pierre eğilip kızının alnına şefkatli bir öpücük kondurdu. Sirius onun uzaklaşmadan önce mırıldanarak söylediklerini zor da olsa duymuştu.

"Tatlı rüyalar, benim tatlı Alora'm."

-

-

-

söylediğim on şeyden dokuzu yalan biri şüpheli

dün askıda bu kitap eğeğeğe dedikten sonra nasıl da ertesi günü bölüm atıyorum ama

süperim bence

sonraki bölüm Hogwarts'ın birinci yılından olacak. Asıl olaylara dördüncü sınıftan itibaren gireceğiz çünkü. Birinci ikinci ve üçüncü sınıfları tek bölümlük işleyip asıl konulara odaklanalım.

pierre'i sevin bu arada <3 Henüz cast bulamadım kendisine ama olsundu.

öpüyorum çok. Oy ve yorumları unutmayın.

24.01.2023










Continue Reading

You'll Also Like

104K 6.6K 36
Malfoy ve Black iki ezeli rakip ve birbirlerinden nefret eden iki küçük çocuktur. Black'in 4. Sınıfta Harry'nin yerine arayıcı olmasından sonra Malfo...
22.2K 1.4K 35
Jungkook; Dolabımın şifresini değiştirip üstüne bir de içini prezervatiflerle dolduran orospu çocuğu sendin değil mi? Jungkook hoşlandığı kıza çok ya...
29.1K 1.7K 15
Oynanılan her oyun er ya da geç bitmeye mahkumdur..
162K 17K 53
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...