Faşist Yemini (b×b)

By Elenanimm

64.2K 5.7K 3.5K

"Lan, adam bana aşık olmuş diyorum dinlemiyor musunuz beni?" Bağırışlarıma rağmen karşımda gülen iki anguta b... More

✨Tanıtım✨
1 🌌 Kurdun İni
2🌌 Mai ve Siyah
3🌌 Ne Olursa Olsun!
4🌌Anne Kurt
5🌌Aptala Yatmak
6🌌 Kurt Kapıyı Çalınca
7🌌Alevden Gözler
8🌌Kurdun Nefesi
9🌌 Yaralı Kurt
10🌌Yalancının Mumu
12🌌 Yaptığım Ve Yapacak Olduğum Her Şey İçin
13🌌 Ellerimde kan vardı...
14🌌 Solcunun Vicdanı
15🌌 Gizli Saklı
16🌌 Bir Küçük Ziyaret (yeni bölüm)

11🌌Çiçeklerin Dili

3.3K 385 300
By Elenanimm


Hii girlsss!!!!! Ben geldimmmm



Ama nasıl bölüm yazamıyorum diyip iki gün sonra yine buradayım Hdkdjdkdmdjdksk

Neyse çok uzatmıyorum Hdkfjdkdkd

Bölümü kontrol edemedim hatalarım varsa kusura bakmayın yavrular

Oy verip yorum yapmayı unutmuyoruz 😉

Keyifli okumalar💜

******

Yok olmuyordu! Bu hayatta ne için "tamam bu sefer olacak" desem sanki benim inadıma yaparmış gibi önüne setler çekiyordu Tanrı.

Ne zaman zihnim rahata kavuşsa farklı bir dertle sınıyordu yaratıcı beni. Bu yaşadığımız kaderi seçememe olayı fazla geliyordu artık bana. Bu kadar da bahtsız Bedevi olunmazdı!

"Ağzına sıçayım böyle işin!"

Yanımda küfürler eden Bekir'e artık bakma gereği bile görmüyordum çünkü bende onunla aynı hissiyattaydım. Sokarlardı böyle işe!

"Hadi seni geçtim. Lan ben niye geliyorum seninle! Benim siyasi görüşüm bile yok!"

Haklı isyanına karşı sadece sessiz kaldım. Ne diyecektim ki? Adar angutu tek başına ülkücülerin arasına dalmıştı. Az önce nefes nefese yanımıza gelen derneğin en küçük üyesi Ahmet telaştan dakikalarca ne olduğunu anlatmaya çalışmıştı.

Eğer ülkücüler Adar'ı öldürmediyse en azından bedenini asfalttan kazımak için koşar adım kavganın olduğu mahalleye gidiyorduk.

"Senden benden başka adam mı vardı dernekte Bekir?!"

Bizden bir iki adım önde giden Ahmet hızla sola döndüğünde artık sızlayan bacaklarıma biraz daha kuvvet verip peşi sıra köşeyi döndüm.

Döndüm dönmesine ama gördüğüm manzara ile ayaklarım olduğu yere çakılı kaldı. Kalbim korkuyla göğsümü döverken Bekir'in fısıltısına aynı anda eşlik ettim.

"Hasiktir!"

"Hasiktir!"

Gördüklerim gerçek olamazdı... Olmamalıydı!
Adar'ın kafasına dayalı bir namlu ve o namluyu Adar'ın tam şakağına bastıran tanıdık beden benim zihnimin bir oyunu olmalıydı.

"Koş!"

Bekir'e söyleyebildiğim tek şey bu oldu. Kalbim korku ile hızlanırken ayaklarım çoktan sokağın köşesindeki bedenlere doğru koşmaya başlamıştı.

Reisti bu... Hiç gözünü kırpmadan o tetiği çekebilirdi. Gözlerimin önünde olabilecekler bir film şeridi gibi geçerken daha ben bile anlamadan iki bedenin arasına attım kendimi. Elimi sıkıca ülkücünün tuttuğu silahın namlusunu kavradı.

"Dur!"

Nefes nefese zor bela dudaklarımı araladım. Ne olursa olsun aralarına girmek zorundaydım. Adar benim canımdı. Eğer ona bir şey olursa yaşayamazdım. Ne görevin ne de diğer şeylerin önemi vardı benim için.

"De-"

"Demir!"

Adar tam ismimi söyleyecekken son anda araya giren Bekir ile karşımdaki adamın kaşları iyiden iyiye çatıldı. Kara gözleri gözlerime değdiği anda yüzünü kaplayan ifade kalbimi sekteye uğrattı.

Gözlerini kısmış karanlık bir ifade ile inceliyordu yüzümü. Bitmişti... Bu sefer her şey tam şu anda bitmişti. Bu ara sokaktan kimlerin sağ çıkacağını kestiremiyordum.

"Sen..."

Kavradığı silahı biraz bile gevşetmeden tam göğsümün üstüne dayadı. O kadar sert bastırıyordu ki yüzüm acı ile buruştu. Öldürecekti... Artık emin olmuştum.

"O geceki veletsin."

Bir adım geri çekildiğinde derin bir nefes aldım. Arkamdaki beden de dahil herkes o kadar sessizdiki yutkunma sesim yankılandı. Ülkücüler reislerinin yanında konuşmaya çekindikleri için sessizken bizimkiler yanlış bir şey söylememek için susuyordu.

İkimize... Sadece ikimize konuşma izni verilmiş gibiydi ama dudaklarımı aralamaya dahi çekiniyordum. Az önceye kadar silahın önüne atlayan cesur benliğim iki siyah hareyi görür görmez yok olup gitmişti.

Onun gözlerine bakmadığım vakit her şeyi yapabileceğime olan inancım katlanarak artıyordu ama ne vakit siyah hareleri mavilerimi bulsa sudan çıkmış balık oluyordum karşısında.

"Benim."

Hâlâ bana doğru tuttuğu silahı yanıtım ile yavaşça yere indi. Arkasındaki adamların mırıltıları sessizliği bozarken bir kalemle çizilmiş kadar düzgün olan siyah sık kaşları alayla havalandı. Ne bekliyorsam tam aksini yapmaya devam ediyordu.

"Solcunun tekini kurtardım yani."

Keyiften uzak bir gülümseme ile kafasını diğer tarafa çevirdi. Sokağın başına bakarken bir kez daha seslice güldü. Sinirden güldüğü boynunda beliren damarlardan belliydi. Neredeyse patlayacak kadar şişmişlerdi. Boğazım düğüm düğün olmuştu. Derince yutkunup mavilerimi teninden uzaklaştırdım.

Ne kadar yutkunursam yutkunayım geçmeyen bir kuruluk vardı boğazımda. Kana kana su içmek istiyordum. Karşımdaki beden avuçlarımın içinin bile terlemesine neden olmuştu. Nasıl böyle biriydi bu adam?!

"Abi-"

Ona yakın olan sarışın bir çocuk omzuna dokunduğunda kaşlarım olabildiğince çatıldı. Erhan elini kaldırıp onu sustursa da gözlerim omuzundaki elde kalmıştı. Birkaç saniye daha öylece olduğu yerde kaldı sarışın.

"Sen..."

Siyah gözleri aniden mavilerime değdiğinde bir adım geriledim. Korkmamıştım! Bir anlık dalgınlığıma gelmişti. Yoksa korkacak bir şey yoktu ortada. Boşluğuma gelmişti sadece.

"...bizimle geliyorsun."

İşittiğim cümle ile vücudumdaki bütün kan bir anda çekildi. O kadar net bir sesle söylemişti ki ardındaki adamlardan biri bana doğru uzandı.

"Ne diyorsun lan sen!"

Adar öfkeyle bileğimden tuttuğu gibi arkasına çekmeye çalıştı beni ama o daha bir adım atamadan diğer bileğime farklı bir el sarıldı.

"Çek lan elini."

Sağımda ülkücüler solumda devrimciler tam ortada aralarında bir sınır gibi duran ben... Sağ bileğimi kavrayan reis ve sol bileğimi kavrayan Adar... Eğer öleceksem bile böyle boktan bir vaziyette ölmek asla istemezdim!

"Sen kime lan diyon piç!"

Erhan'ın yanında bir kez daha beliren sarışın ile gözlerimi sıkıca yumdum. Zaten ateşle barut yan yanaydı bir de bu angutun artistliği ile uğraşıyorduk.

"Şimdi siktim belanı!"

Adar kendine diklenen sarışının üzerine atlayacaktıki hâlâ bileğimi kavrayan adamı gördüğü anda olduğu yerde kaldı. Bir kez daha iki tarafta aynı anda bileğimden çekiştirdiğinde derince inledim. Sokarlardı böyle işe!

"Bırak dedim sa-"

"Yeter! Yeter ikinizde durun!"

Sonunda imdadıma yetişen Bekir'le derin bir nefes aldım. İki ucu boklu değnek gibiydi. Yavru kurtla gitsem sağ çıkamayacaktım, Adar'la gitmeye kalksam bu faşistler daracık sokakta içinizden geçecekti. Her türlü zararda olan yine bendim.

"Demir... Demir benim kuzenim. Bizim ne solcularla ne de sağcılarla işimiz var. Yoldan geçerken Adar'ı gördük, aynı mahallenin çocuğuyuz biz. Olay büyümesin diye geldik müdahale ettik. İnsanlık yaptık bizi bulaştırmayın işinize."

Bu çocuğun bir kez daha zekasına hayran kaldım. Gerçekleri örtmek için an kollayan sinirli bir Adar'a rağmen paçamızı kurtarmıştı. Tıp fakültesinin gülüydü bu çocuk gülü!!

"Yanıma gel Demir."

Bekir'in sözleri ile rahatlayan Adar bileğimi anında bıraktı ama sağımdaki beden hâlâ aynı kuvvetle sıkıyordu bileğimi. Ahh bileğimi sıktığı gibi bende onun boğazını sıkabilsem ne güzel olurdu!

"Bırak."

Mavilerimi siyah harelerine çıkarıp sertçe emrettim. Ağzını yüzünü kıracaktım o olacaktı. Tek olsa şimdiye haşını çıkarmıştım ama it sürüsü gibi on kişi ile geziyordu reis efendi.

"İnşallah öyledir ufaklık... İnşallah seninle ilgili en küçük başka bir şey duymam. Yoksa sonun elimden olur unutma bunu tamam mı veled?"

Veled? Ufaklık? Daha bu kelimeleri sindirememişken bir çocuktan onay almak istermiş gibi eğilip gözlerime baktı. Beynim bütün bir cümle içinden sadece tek bir kelimeyi seçtiğinde boynuma giren ağrıyla başımı yana yatırdım. Sol gözüm seğiriyordu. Zaten çok sürmeden solumdaki bedenlerden aynı anda aynı cümle döküldü.

"Aha şimdi sıçtık."

O andan sonra bileğimi kavrayan eli nasıl çevirip nasıl büktüğümü, ardından nasıl dudaklarıma götürüp tüm kuvvetimle ısırdığımı hatırlamıyordum. Her şey birkaç saniye sürmüştü. Dişlerimin arasındaki teni var gücümle ısırırken işittiğim tek şey şerefsiz faşistin boğuk inlemesiydi!

*********

Bu hayatta en nefret ettiğim şey insanların beni küçük görmesiydi. Bu sadece yaşla ilgili değildi. Özellikle görünüşümle ilgili yapılan her yorum fazlası ile sinirlenmeme yetiyordu.

Küçüklüğümden bu yana sürekli alay konusu olan "güzel" yüzüm. Bir erkeğe göre absürt zarafette olan ellerim ve kısa boyum. Evet belki kısa olan tek erkek ben değildim bu dünyada ama onlara yapılmayan yapılıyordu bana. Gözlerimin mavi olması, beyaz tenim... Hepsi birleşince sadece alay etmek geliyordu insanların içinden.

Bundan dolayı olsa gerek küçüklüğümden bu yana işittiğim en ufak küçümsemede şartenlerim atıyordu. Gözüm hiçkimseyi görmediği için öfkeyle hareket ediyordum.

Hâlâ damağımda hissettiğim kan tadı ve sızlayan dişlerim bunun en büyük kanıtıydı. O kadar sinirlenmiştim ki karşımdaki adamın elini bütün gücümle ısırmıştım.

Arkadaşlarıma gösterdiğim iltimas diğer insanlara karşı yoktu. Bu yüzden onların alaylarına karşı sessiz kalsamda o faşistin sözleri kanıma dokunmuştu.

Bir kez daha kuruyan dudaklarımı ıslatırken hissettiğim acı ile yüzümü buruşturdum. Dişlerimi öyle bir kitlemiştim ki tenine ülkücüler ve bizimkiler birleşip zor bela ayırmışlardı beni faşistin elinden.

En son gördüğümde teninde bir kaç damla kan vardı ama içimdeki öfke hâlâ yerini koruyordu. Ah bir fırsatım olsa elini koparırdım ama işte bizimkilerin faşistleri elimden alacağı tutmuştu.

"Hele kaşını çatışına bak hele!"

Yanımdaki boşluğa oturan Bekir ile daha da çattım kaşlarımı. Şerefsizler dünden berri dalga geçiyorlardı benimle.

"Pati ver bakayım oğlum!"

Elini yüzüme doğru uzatttığında hiç düşünmeden avucunun içine tükürdüm. Şerefsiz oğlu şerefsizler fırsatı kaçırmamışlardı. Her fırsatta yavru köpek çağırır gibi dizlerime vurup beni her gördüklerinde "kuçu kuçu" diyorlardı.

"Iyy! Oğlum iğrençsin lan."

Elini koltuğa süren angutu önemsemeyip sinirle ayağımı sallamaya devem ettim. Öfkem geçmiyordu anasını satayım! O yavru kurdu mahvetmek istiyordum. Üsten bakışları, alaylı ifadesi... Yüzüne koca bir yumruk çaksam rahatlayacaktım.

"Yemek hazır."

Elindeki son tabağıda masanın üzerine koyup bize doğru seslendi Adar. Odanın köşesindeki masaya iştahsız gözlerle baktım. Canım hiçbir şey yemek istemiyordu.

Benim aksime Medine dilencisi gibi hızla masaya doğru koştu Bekir. Bir doksan boyu ile gece gündüz yese anca doyuyordu davar. Allah bir bana vermemişti şu boyu!

"Sen yemek yemiyor musun?"

"Yok canım istemiyor."

Keyfim yoktu. Keyfim olmadığında yemeden içmeden kesilirdim. Üzerimdeki garip rahatsızlık iliklerime kadar işlemişti. Artık kafamı yastığa koyduğumda saçma sapan şeyler düşünür olmuştum. Bunların hepsi o faşist yüzündendi. O hayatıma girdiğinden berri bütün düzenim alt üst olmuştu.

"Aaa olur mu hiç öyle. Gel bakayım oğlum buraya!"

Dizlerine vurarak sanki köpek çağırır gibi salak salak hareketleri yapan Bekir'e ters bir bakış attım. Hepsinin ağzına bir güzel sıçabilirdim ama dayak arsızı olmuştu piçler!

"Gel kuçu kuçu!"

Masadan aldığı ekmeği sallayan Bekir sabrımı taşıran son hamleyi yapmıştı. Bu saatten sonra kimse onu elimden alamazdı.

"Şimdi sıçmadım mı ben senin ağzına?!"

Tam ayağa kalktığım anda dış kapı açılıp kapandı. Bir kez daha elimden kaçmasına izin vermeyecektim bu piçin. Bu yüzden odaya giren Fatih abiyi önemsemeden hâlâ pişmiş kelle gibi sırıtan şerefsize yöneldim.

"Oğlum biri kapıya bunları bırakmış."

Bütün ilgim Bekir puştunda olduğu için Fatih abinin elindekileri görmem zaman aldı. Mavilerim sorgularcasına elinde tuttuklarında gezindi bir süre.

"Derin... Sana lan bu."

Yavaşça yanıma yaklaşıp tuttuklarını uzattığında derince yutkundum. Sikerlerdi böyle işi!

"Ne oluyor lan?!"

Adar'ın boş gürültüsünü görmezden gelip parmaklarımı tuttuğum kitabın üzerinde gezdirdim. Hemen üst köşesine birkaç bant parçası ile tutturulmuş iki dal Nergis cezbetti mavilerimi.

Parmaklarım korkakça dokundu hassas yapraklara. O kadar güzellerdi ki gözlerimi alamadım bir süre. Bu sefer merakla nergislerle süslenmiş kitaba değdi mavilerim.

"Çiçeklerin dili"

Küçük kitabı araladığımda güzel bir el yazısı karşıladı beni. Özenle yazıldığı mürekkep izinden bile belliydi. Hızlıca okumadan edemedim yazılanları.

"Sesini duymasamda olur
Ben seni anlarım...
Belki bir bakışla
belki de bir tebessümle
En güzeli ise çiçeklerin diliyle..."

Ne yapacağımı bilemez halde arkadaşlarıma baktım. Kalbim korku ile sancıdı. İçeme çektiğim nefes bile beni rahatsız ederken bir kez daha kitabın kapağına iliştirilmiş çiçekleri buldu mavilerim. Saygı, güzellik ve aşkın çiçeğiydi Nergis. Aşk...

******

Bilmeyenler için Nergis çiçeği

Bölüm nasıl oldu hiçbir fikrim yok

Sadece bu kitabın bxb olduğu için sığ bir kitap olmasını istemiyorum. Bilmiyorum belki bazıları için yavaş ilerliyormuş gibi gözüküyor olabilir ama ben ilk bölümden kucağa ikinci bölümden yatağa olan şeylerden hoşlanmıyorum.

Homoseksüel hikayelerin genellikle +18 olarak düşünülmesi beni üzüyor bu yüzden bu kitapta elimden geldiğin kadar homoseksüel ilişkilerin de temelinde duygular olduğunu yazmak istiyorum.

Bence güzel ilerliyoruz şu an. Ne çok yavaş ilerleyeceğim ne de çok hızlı. Şu an ortasını bulduğumu düşünüyorum.

Umarım sizde bölümü sevmişsinizdir.

Lütfen ama lütfen bu kitabi cinsellik için okumayın. iki Öpücük görmek için iki yatak sahnesi okumak için devam etmeyin kitaba

Karakterlerin duyguları için okuyun. tabii ki de o sahnelerde yazmak aklımda var mı? evet var. Sevgi bence temas ister. Bu yüzden hiç olmaması söz konusu değil bu kitap için.

Lütfen lütfen ve lütfen homoseksüel ilişkilere bu gözlerle bakmayı bırakalım olur mu?🙏🏻

Hepinizi çok seviyorum😚

yorum yapıp oy verirseniz çok sevinirim 💜

diğer bölümde hızlıca yazmaya çalışacağım hepinizi seviyorum💜💜

Elena

Continue Reading

You'll Also Like

1.9M 69.2K 59
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
794K 35.9K 20
Son yirmi yedi saniye. Zaman gelmişti, kulaklıktaki ses son kez konuşacaktı. "Sonuna geldik, küçük hanım," Alacağı canları düşündükce duyduğu memnuni...
119K 6.6K 50
Anneannesini görmek için gittiği şehirde üsteğmen Göktürk ile karşılaşan Efsun hiç beklemediği gerçeklerle de karşılaşır ___ " sen benim hayatımda h...
333K 21.7K 23
17 Yıl sonra gerçekleri öğrenen Bade, yıllardır onu arayan abilerine giderse. Azıcık dram. Bolca eğlence. Bolca aksiyon. Bir tutam da kaos. Daha...