Kayıp Bordo Bereli (Düzenleni...

By hayal4erest

332K 3.7K 374

****** Güçlü, cesur bir kadının hikayesi. Çektiği acılar ile daha da güçlenen " Yüzbaşı Alya Şimşek " *****... More

1.(Düzenlendi)
2.(Düzenlendi)
4. Bölüm (Düzenlendi)
Deprem
Soru-Cevap

3. (Düzenlendi)

17.7K 837 67
By hayal4erest



********

- Yüzbaşı Alya Şimşek

Her biri hazır ola geçti. Tim komutanları tekmil vermişti.

-Şahin timi emir ve görüşlerinize hazırdır komutanım.

- biran evvel çıkalım şuradan. 

- emredersiniz komutanım.

****

İçime derin bir nefes çektim. Mardin topraklarına iniş gerçekleştirmiştik. Karargahtan çıkmış bize doğru gelen albay ile her birimiz ip gibi dizildi. Tam karşımızda duran Mehmet albay üstümüzde gözlerini gezdirdi. En son bende durdu. Timden bir adım kenarda tek başıma hazır ol da bekliyordum. 

Atalay konuştu

- Şahin timi görevini başarı ile tamamlamıştır komutanım

-aferin şahin

- sağ ol

- üsteğmenim görev raporunu bu gün teslim edersin. istirahat edebilirsin Şahin.

- sağ ol

Tim dağılırken albay önüme geldi. Tekmil veremeden konuştu.

- Üniformanı giy öyle ver tekmilini

- emredersiniz komutanım

Başka bir şey söylemeden arkasını dönüp ilerlemeye başladı. Bende oyalanmadan arka tarafta bulunan ordu evine geçtim. Burada bir odam yoktu. İçeri girdiğimde ortalık sessizdi, öğlen yemeğinde olmalıydılar. 

Girişteki askere doğru ilerledim. Yüzündeki garip ifade ile bana bakıyordu. Muhtemeelen tipimden kaynaklıydı.

- Siz kimsiniz

- Yüzbaşı Alya Şimşek

Elin hemen alnına attı. ''astsubay Kazım Çom Emredin komutanım''

- Şimdi oğlum, bana boş bir oda göster. Bir de temiz havlu getir. Son olarak karargah binasına git kantinde Hüseyin'i bul. Alya komutan çantasını istedi de, vereceği çantayı bana getir. 

- Emredersiniz komutanım. Komutanım kalabileceğiniz boş oda...

Astsubayın söylediği odaya girmiştim. Çamaşırhaneden getirdiği temiz havluları da almıştım. Çantamı da getirdikten sonra odanın kapısını kilitleyip banyoya geçtim.

Gözlerimi korkarak aynaya çevirdim. 

'Bismillahirrahmanirrahim. Yorum dahi yapamayacağım.'

Durumumun vahametine bakarak, duşa girmeden önce saç diplerimden tutturulmuş peruğu, saçlarımın bir kısmını yolarak çıkartmak zorunda kaldım. Saçlarım birbirine karışmıştı. En son bu kadar kötü halimi iki ay önce görmüştüm. Saçlarıma çantamdan çıkarttığım saç açıcı spreyi sıkmış taramasını kolaylaştırmaya çalışmıştım. Pek bir katkısı olmasa da. Saçlarımla iki dakika daha uğraştıktan sonra duşa girmiştim. Detaylı temizlenemesem de kokmuş kıyafetlerden kurtulmuştum. Az da olsa insana dönmüştüm. 

Duştan çıktım. Saçlarımı ensemde sıkı bir topuz yaptım. Üstüme üniformamı giydim. Aynadaki aksime baktım. Boynuma askeri künyemi taktım. Ucunda ateş sembolü olan kolyemi de takıp askeri tişörtümün içine attım.

Bacağımdaki kılıfa da silahımı yerleştirdim. Üstümden çıkan kıyafetleri ve peruğu bir poşete koyup çöpe atmıştım. Havluyu da kirliye attım. Son kez aynada kendime baktım. Gözlerimin altındaki morluklara alışmıştım artık. Muhtemelen hep orada olacaklardı.

Bordo beremi son kez düzelttim. Çantamı sırtıma taktıktan sonra. Elime dosyaları ve flaşı alıp odadan çıktım. 

Ordu evinden çıkarken, nöbetçi askerler selam durmuştu. Selamlarını aldım. 

Dim dik bir şekilde yürüyordum. Karargaha geçtim. Kapıdan geçtiğim an içimdeki hüznün baskınlığına engel olamadım. Odama geçmek için sağ tarafa döndüm. Şehitlerimiz yazan köşeye baktım. Gözlerim çerçeveleri taradı. Oradalardı. Dikkatle duvardaki dört çerçeveye baktım. Boğazımdaki yumru kendini hissettirdi. Gözlerimin dolmasına mani oldum. Dişlerimin gıcırtısı ile çenemi sıktığımın farkına varmıştım. 

Ağlama Alya. 

Zihnimdeki kelimeleri tekrar ettim. 'Ağlama Alya'

Seni böyle görmek istemezlerdi.

'Seni böyle görmek istemezlerdi.' Elimi alnıma götürüp selam durdum. 

kendi kendime mırıldandım. 'sizi seviyorum Ateş' 

Keşke diyordum hep keşke, halbuki hayatta hiçbir keşkem olmadığını düşünürdüm. Şimdi ise hayat koca bir pişmanlık yaratmıştı bana. Keşke o gün ben gitseydim. Hepsi kalsaydı ama ben gitseydim. Böyle bir acıyla hayatta kalmaktansa hiç olmasaydım. 

İçimde kor bir ateş taşıyordum. Öylesine saf bir hüzün vardı ki içimde, kendini öfkeye dönüştüren. Herkesi yakıp yıkacak şiddette, kendime bile zarar olan bu öfke. Giderek büyüyordu. Bir gün ortaya çıkacaktı ve o gün bunu bize yaşatanların hepsi son nefesini verecekti. 

Düşüncelerimin arasında boğulurken. Odamın kapısına gelmiştim. 

'Yüzbaşı Alya Şimşek' kapımın sağ üst köşesinde yazılı ismime baktım. En son ben göreve giderken üsteğmen yazan kapımdaki rütbe değişikliğine sevinemedim. Rütbe atladığımı biliyordum. Ancak bu sevinçli bir şekilde karşılayabileceğim bir rütbe olmamıştı.

Bütün karma karışık duygularımla beraber odama girdim. Çantamı içeri bırakıp hızlıca Albay'ın odasına çıktım. Düşünmek istemiyordum. Çalışmalıydım. Beynimi meşgul etmeliydim.

Albay postası Albay'ın müsait olduğunu söylemişti. Kapıyı tıklattıktan sonra ''gel'' komutu ile içeri girdim.

''Yüzbaşı Alya Şimşek\ Ankara, görev başarı ile tamamlanmıştır komutanım''

Albay ayağa kalktı. Masasının etrafından dolanıp yanıma geldi. 

''Aferin evlat''

''sağ ol''

Elimdeki dosyaları ve flaşı Albay'a teslim etmiştim. 

''Görev raporunu bekliyorum Alya. Çok ışıl ışıl bir gece olmuş duyduklarımıza göre.''

Sessiz kalmamla bir elini babacan bir tavırla omuzuma attı. ''iyi misin kızım?''

''sağ olun komutanım''

''gerçekten soruyorum''

''gerçekten cevaplıyorum komutanım. İyiyim.''

''peki o halde görev raporlarını verdikten sonra çıkabilirsin. Bir hafta güzelce dinlen. Buralarda görmeyeyim seni. Sonrasında...'' bir süre duraksadı ''neyse neyse''

Ne diyeceğini tahmin etmek çok da zor değildi.

''sonrasında da komutanım, tim diyecekseniz eğer''

''elbette diyeceğim Alya, sonsuza kadar tek kalamazsın''

''komutanım'' 

Derin bir nefes alarak tekrar masasına oturdu. Eliyle masanın önünde birbirine bakan, tekli siyah deri koltukları işaret etti.

''oturun yüzbaşım''

Emirini ikiletmemek adına oturdum. 

''şimdi söyle ne yapmayı planlıyorsun''

''komutanım gördüğünüz gibi alanımda gayet iyiyim, bir istihbaratçı olarak bağımsız çalışmayı talep ediyorum.''

Albay ters bakışlarını üzerimde gezdirirken. Hiçbir duygu belirtisi göstermiyordum.

''biz askeriz yüzbaşım MİT mensubu değil. Gücümüzü silah arkadaşlarımızdan alırız. Evet hepiniz alanlarınızda kusursuz yetiştirildiniz. Ancak mühim olan tim ruhu. Biliyorum anlıyorum Ateş timinden sonra başka bir timde olmayı kabullenmek istemiyorsun. Ancak biz bir olduğumuzda varız evlat. Tek olduğumuzda değil.''

Yorum yapma şansım yoktu.

''Emredersiniz komutanım'' demiştim.

''şimdi bir şey söylemene lüzum yok, zamanı gelince tekrar konuşuruz. Çıkabilirsin.''

Ayaklandım. Selamımı verip kapıya yöneldim. 

''yüzbaşım son olarak''

Yüzümü Albay'a döndüm

''Mardin adliyesi terör ile mücadele savcısı Poyraz Korkmaz. Dosya arşivinde adınızı araştırdı. Adın ve Soyadından başka bir şey bulamamıştır. Sicili temiz. Seni neden arıyor bilmiyoruz. Haberin olsun''

''anladım komutanım ben ilgilenirim''

Eliyle kapıyı gösterdi. Beklemeden odadan çıktım. Kendi odama geçtim. 

Masama oturdum. Masamın üstündeki fotoğraflara kısaca göz gezdirdim. Savcı meselesini daha sonraya erteledim. 

Beklemeden tüm detaylarıyla görev raporumu hazırladım. İki buçuk saatin sonunda işim bitmişti. Son kez üstünden geçtim. Hiçbir eksik olmadığına emin olduğumda dosyayı kapatmıştım. Dijital olarak hazırladığım raporu Albay'a gönderdim. Hem de elden hazırladığım raporun, yazılı halini kırmızı kapaklı dosyalardan birine yerleştirdim. 

Başım ağrımaya başlamıştı. 

Dosyayı teslim etmek için ayaklandım.  Tekrar albayın odasına gelmiştim. Postası müsait olmadığını söylemişti. Dosyanın önemli olduğunu belirterek teslim etmiştim. 

Eve gitmek istiyordum. Bir yandan da hiç gitmemek. Lojmanda bir dairede kalıyordum. Yani kalıyorduk. Emre, Batuhan, Ali ve ben, bir dairede. 

Barbaros abi eşi ve kızı ile birlikte alt katımızda kalıyordu.

 Onlar gittikten sonra bir ay kadar psikolojik tedavi görmüştüm. Bu süreçte ise eve yalnızca iki üç defa uğramıştım. Karargaha dahi alınmadığım o süreçte, eve girmemin travmamı tetikleyeceği düşünülmüş ve eve gitmeme izin verilmemişti. Ama şimdi gidecektim. 

'güçlendik Alya, yapabiliriz'

Odama gelmiştim. Telefonumu almak için kilitli çekmecemi açtım. Telefonumu aldım. Kenarındaki tuşa basmıştım ama şarjı bitik olduğundan açılmamıştı. Lojman askeriyenin hemen üst tarafında olduğundan üniformamı çıkartmadan gidecektim. 

Odamın kapısını kilitleyip, karargahtan çıktım. Askeriyenin otoparkında bulunan arabama ilerledim. Uzun süredir benimleydi. Orta maliyette bir arabaydı. 

Anahtarımı cebimden çıkarttım. Kapıyı açıp, sürücü koltuğuna yerleştim. Hemen sonra arabayı çalıştırdım. Askeriyeden çıktım. 

***

Alya dairenin önüne gelmişti, Anahtarı çevirmeye eli varmıyordu. Kapının köşesinde bulunan ufak ateş sembolüne parmak uçlarını değdirdi.

-geçmiş zaman yazardan-

-Ablaaaa

-Efendim

Mutfaktan, Alya'ya seslenen Emre ile Batuhan ve Ali uyanmıştı. Batuhan söverek odadan çıkarken. Ali kulaklarına yastığı kapatmıştı. 

- Takım çantası neredeydi?

-Geri zekalı takım çantamız mı var bizim ne bağırıyorsun. Batuhan mutfağa afilli bir giriş yapmıştı. Tek ayağı ile sıyrılan eşofmanının paçasını indirdi. 

Alya da saçlarını toplayarak, mutfağın kapısına geldi. 

-Batuhan'a katılıyorum. Bizim takım çantamız mı var canım kardeşim.

Emre, salak bir sırıtış sergiledi 

-doğru yoktu 

-Ne yapacaksın sabah sabah takım çantasını? dedi Alya.

-Aklıma bir şey geldi.

Alya ve Batuhan mutfaktaki minik masaya kurulmuş, Emre'ye bakıyorlardı. Elindeki yumurtayı tezgaha vurup kırdıktan sonra, kaseye alan Emre yumurtayı çırpmaya başladı. 

Mutfağa gözlerini zar zor aralayarak giriş yapan Ali, daha konuşamadan Emre eline çatalı tutuşturmuş yumurtayı çırpmasını söylemişti. Hemen sonra koştur koştur odasına gidip elinde kasaturası ile geri döndü. 

Diğerleri her zamanki gibi en boş bakışları ile baktı Emre'ye.

-Ruhsuzlar sizi. Siz ne anlarsınız zaten. 

Çelik kapıyı açan Emre ile, hepsi ne haltlar karıştırdığını anlamak için yanına adımladı. 

Kapının en uç köşesine kasaturasının ucunu sürtmeye başladı. Batuhan öne atılarak kolunu geri indirdi. 

-lan salak bu kapı bize zimmetli, devlet malı devlet. 

-off Allah'ım sabır, adı üstünde lan bize zimmetli bir şey olmaz. Kim fark edecek sanki tövbe yarabbim.

Batuhan ne bok yersen ye bakışını atmış, ve Alya'ya bakmıştı.

-abla. Karşısında yavru köpek bakışları atan Emre ile.

- ne bok yersen ye, demişti Alya. Emre bunun bir izin cümlesi olduğunu biliyordu. Ablasını anlıyordu. Yılların verdiği tecrübe ile bakışlarından ne demek istediğini okuyabiliyordu.

 Ali ve Batuhan bu duruma gülerken. 

Emre mutlu mutlu kapının köşesine ateş sembolü çiziyordu.

 Emre küçük şeylere anlam yüklemeye bayılırdı. Anı biriktirmek, iz bırakmak bu hayatta en sevdiği şeylerdi. Sırf bu yüzden fotoğrafçılık kursuna gitmişti. Kocaman bir anı kutusu vardı. İnsanın geride bırakabileceği en güzel şeyin insanlara bir şeyler katmak olduğunu düşünüyordu. Herkesle iyi geçinmeye çalışırdı, arkasından herkes iyi bahsetsin diye. Ufak çocuklara hediyeler verirdi onu hatırlayan olsun diye.

Emre gülerek, kapının üst köşesine toz kalmaması için son kez üfledi. Gururlu bir şekilde mutfağa geçti. ''ellerime kollarıma sağlık, çok güzel oldu gelin bakın'' 

Hepsi kalkıp kapıya bakmaya gitti. Yoksa Emre ne yapar eder zaten onları yerinden kaldırırdı. Onlar kapıya bakarken Emre de çayları doldurmuştu. Mutfağa geri geldiklerinde. Batuhan konuştu

-İyi bari, küçük yapmışsın

-çok güzel olmuş komutanım elinize sağlık, dedi Ali.

Emre ağzına zeytin atarken tek elini göğsüne koyarak bir elini havada salladı. 

Alya'ya baktı. Annesinden tebrik bekleyen çocuklar gibiydi. 

Alya gözlerini kapatıp açtı. Emre kocaman gülümsedi. O sırada Batuhan demlediği çaya söyleniyordu. Ali ise yumurtanın çok sucuklu yerini kapmak için cebelleşiyordu. 

-Günümüz yazardan-

Alya parmak uçlarını belli belirsiz olan ateş sembolüne değdirdi. Aynı saniyelerde bir eliyle anahtarı çevirdi. Kapı açıldı. Her zamankinin aksine evde oda parfümleri kokmuyordu. Havasız kalmıştı. Eğilerek postallarını çözdü. Alya, içeri güç bela attı adımını.

 Ne arkasından 'hadi abla gir içeri seni mi bekleyeceğiz diyen oldu' ne de 'oooo komutanım gelmiş hoş gelmiş'' diyen. Sadece bom boş bir sessizlik vardı. Sessizlik ile kulak uğuldar mıydı hiç? Alya'nın ki uğuldamıştı. 

Kapıdan girdiği an, karşısında bulunan çoklu çerçevelere baktı. Bu fotoğrafları beraber asmışlardı. 

Evin tüm duvarları griye boyanmışken, bu duvar beyaz bırakılmıştı. Emre'nin değimi ile ''bu duvarın rengi biziz, biz'' evet tıpkı onun dediği gibiydi. Bu duvarın rengi onlardı.

Alya bir kaç adım attı. Gözleri fotoğraflarında gezindi. Barbaros abinin kızının doğduğu günden bir fotoğraf vardı. İlk görevlerinden sonra, karargahın bahçesinde çekilmiş. Üstleri başları toz toprak içinde bir fotoğraf daha. Alya'nın en önde olduğu başlarında bordo bereleri, omuzları dimdik keskin bakışlarla ileri baktıkları ödül töreninden bir fotoğraf daha.

Alya'nın kahkaha atarak timini izlediği bir kare daha. Emre'nin balkonda Alya'yı kolunun altına alıp kocaman gülümsediği. Alya'nın da aynı şekilde dişleri görünürcesine gülümsediği, hatta dudağının alt tarafında, çenesinde bulunan gamzelerin fazlaca derinleştiği bir kareydi. 

Ve daha nicesi. Alya'nın gözlerinden çoktan akmaya başlamış yaşlar ile, odasına ilerledi. Kriz geçirmek istemiyordu. Yeniden başa dönmeyi hiç istemiyordu. Yatağına oturdu.

'derin bir nefes alıyoruz'

Derin bir nefes almaya çalıştı Alya. Bir nefes daha. Bir tane daha. Hızlıca üstünü çıkarttı. Banyoya geçti. Hiçbir şey düşünmek istemiyordu. Buz gibi suyun altına girdi. Dişleri soğuğun etkisi ile birbirine kenetlenirken, çenesi seğirdi. Saç dipleri uyuşur gibi oldu, Vücudunu hafif bir titreme ele geçirdi. Bir süre sonra alıştı. 

Temizlendikten sonra banyodan çıktı. Hiçbir şey yapmadan odasına geçip üstünü giyindi. Hemen sonra saçlarını dahi kurutmadan yatağına geçti. 

Uykusun da bile rahat değildi. Her uyuyuşunda aynı kabusu görüyordu. Kendinden nefret ettiği o günü. Hayatındaki tüm renklerin silindiği o kara günü. 

******

!!!DUYURU!!! 

Artık bir instagram hesabımız var, bölüm duyuruları ve bölüm öncesi alıntıları oradan paylaşacağım. Hesap adı ''hayal.4erest'' hepinizi bekliyorum. Eğer kitap hakkında gönderileriniz, fikirleriniz olur ise iletişime geçebiliriz.

Bölüm nasıldı?

Umarım beğenmişsinizdir. 

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum.

Sizleri çok seviyorum.

Hoşçakalın...

Continue Reading

You'll Also Like

159K 11K 39
Biz adımız gibi özgür bir timdik. Hür Timi. Kendi kurallarımızı koyardık. Bu askeriye işleyişine ters olduğu için de sürekli azar işitirdik. "Hangi...
72.9K 3.1K 23
Teğmen Asya Öztürk'ün aylardır peşinde olduğu terörist sonunda kendi kendini mahv edecek bilgileri Asya'nın eline verir . Fakat işler Asyanın istediy...
111K 5.5K 30
Kitabım aile-asker kurgusudur. Askeriyeye ilgim var fakat 100/100 bilgim olmadığı için kusurlarım için şimdiden özür dilerim. Lütfen yorum yaparken k...
ASEL By kesit12

Teen Fiction

21.2K 902 19
Asel doğum gününde hayatını değiştirecek bir karar verir.Ama bu kararın kendisine bu kadar olaylar yaşatacağını bilmeyerek hareket eder.