Faşist Yemini (b×b)

By Elenanimm

64.2K 5.7K 3.5K

"Lan, adam bana aşık olmuş diyorum dinlemiyor musunuz beni?" Bağırışlarıma rağmen karşımda gülen iki anguta b... More

✨Tanıtım✨
1 🌌 Kurdun İni
2🌌 Mai ve Siyah
3🌌 Ne Olursa Olsun!
4🌌Anne Kurt
5🌌Aptala Yatmak
6🌌 Kurt Kapıyı Çalınca
7🌌Alevden Gözler
9🌌 Yaralı Kurt
10🌌Yalancının Mumu
11🌌Çiçeklerin Dili
12🌌 Yaptığım Ve Yapacak Olduğum Her Şey İçin
13🌌 Ellerimde kan vardı...
14🌌 Solcunun Vicdanı
15🌌 Gizli Saklı
16🌌 Bir Küçük Ziyaret (yeni bölüm)

8🌌Kurdun Nefesi

3.2K 344 217
By Elenanimm

selamünaleyküm yavrularrrr

Hızlıca yeni bölümü yazdım umarım beğenirsiniz

Hatalarım varsa şimdiden kusura bakmayın

Oy verip yorum yapmayı unutmazsanız sevinirim

Bölümün ilk kısmında Derin'e sövmek serbest😂

Keyifli okumalar💜

******

Bu hayatta başıma ne geldiyse ya inadımdan yada lanet çenemi tutamadığımdan gelmişti. Sırf Adar'a olan inadımdan çenem durmamış ve saçma sapan işlere bulamıştım şimdi ise kendi başıma açtığım belanın ceremesini çekiyordum. Artık düşünmekten başıma ağrılar girmeye başlamıştı.

Bugün Türkçülük günüydü ve üniversitenin girişini ülkücüler kapatmış kutlama yapıyorlardı. Normal şartlarda olsa bu faşistlerin bu barbar gösterisini sabote eder ardından da sürülerini dağıtırdık ama dikkat çekmemek için özellikle fazla gürültü yapmamamız istenmişti.

Bizden sadece küçük bir grup aralarına dalıp ufak bir kargaşa çıkaracak böylece hem olaylar büyümeyecek hem de sessiz kalışımız göze batmayacaktı.

Bu yönüyle bakınca her şey kusursuz görünüyordu ama zaten yeterince derse gitmediğim için bu hafta bütün derslere girme kararı almış olan benim için Reis ile karşılaşabilme ihtimalimin olması her şeyi mahvediyordu.

Saatlerce okula gidip gitmeme konusunda düşünüp sonunda okula geldiğimde beni karşılayan manzara kesinlikle hoşuma gitmemişti. Kendilerininde söylediği gibi bunlar kesinlikle sadece içgüdüleri olan birer hayvandı. Bir kurt sürüsünden çok koyun sürüsüne benzeyen bütün faşistler, tam da benim fakülteme giden yolun üzerinde toplanmışlardı.

"Sikicem böyle şansı ama yeter!"

"Ne oldu oğlum yine?"

Önümüzdeki kalabalığı çözmeye çalışan Bekir'in sorusu ile derin bir nefes alıp üstüme giydiğim ceketin şapkasını hızla kafama geçirdim. Zaten beden olarak da büyük olan ceketin şapkası gözlerimi tamamen örtmüştü.

"Faşistler kutlamayı tam benim fakültenin önünde yapıyor. Bizim yavru kurda yakalanırsak başımız belaya girer."

Bekir'e dahada  yaklaşıp iri bedeni ile biraz da olsa beni gizlemesini umdum. Zaten şu anda olurda yakalanırsam buradan sağ çıkma ihtimalim yoktu. Ya kafama sıkar yada bir yerime bıçak sokarlardı. Hele de bizim yavru kurt işi kendi halletmeyi seçerse işte boku tam anlamı ile o zaman yerdim. Dalağımı sökerdi dalağımı!

"Reis'leri gelmiş midir ki ya?"

Tuzu kuru olduğu için gevşekçe konuşan Bekir'e ters bir bakış atıp kolundan tutuğum gibi fakültenin arka girişine doğru çekiştirdim bedenini. Reisleri gelmemiş bile olsa eşeğimi sağlam kazığa bağlamalıydım. O herifin sağ solu belli olmazdı. Öğrenci olmamasına rağmen üniversiteye bile elini kolunu sallayarak girebiliyordu. Adamın her şeyi garipti. Zaten ne yapmaya çalıştığını da nasıl biri olduğunu da anlamamıştım son olaydan sonra.

"Oğlum zaten adam yüzünü bile görmedi niye bu kadar panikledin ki sen?"

'Hıı yüzümü görmedi ama o beni gözlerimden tanır' dememek için dilimi ısırıp az ileride görünen kapıya seri adımlarla ilerledim. Bir de bunların diline düşersem kendi kafama kendim sıkardım.

"Oğlum ben niye seninle geliyorum!"

Çaprazımızda kalan Tıp Fakültesine bakıp Bekir'in kolunu bıraktım. Adamda akıl bırakmamışlardı. Bu kafayla bir de ders dinlemeye çalışacaktım.

"Akıl mı kaldı be oğlum! Hadi dersten sonra Yavuz abinin mekanında görüşürüz."

"Tamam, dikkat et kendine."

Ufak bir kafa selamının hemen ardından kendi fakültesine doğru ilerleyen bedenle ben de giriş kapısına adımladım. Dertlerim derya olmuştu ama ben hâlâ devam zorunluluğu yüzünden bu sikik derslere gelmeye devam ediyordum.

"Ooo kimleri görüyorum."

İleriden bağırarak gelen yavşak Ahmet'le derin bir nefes aldım. Piçte öyle bir çene vardı ki konuştuğunda kulaklarıma kızgın şişler sokmak istiyordum.

"Sen okulun yolunu bilir miydin lan?!"

"Ahmet çenenin bağını si-"

Dudaklarımın üstünü kapatan eli ile sözüm yarıda kesildi.  Tam ağzının üstüne bir tane çarpacakken gördüğüm beden ile kaldırdığım elimi indirdim.

"Merhaba..."

Utana sıkıla selam ver güzel kızla dudaklarımdaki eli hızla ittim. Yeşil gözleri parıl parıl parlayan Ahu hafifçe tebessüm etti. O güzel gamzelerini gözlerimin önüne sererken benim de dudaklarımda onunkine benzer bir tebessüm peyda olmuştu.

"... Uzun zamandır derslere gelmeyince seni merak ettim. İyisindir umarım?"

Sorarcasına dudaklarından dökülen cümlenin hemen ardından gözlerinin önüne düşen birkaç saç telini nahifçe kulağının arkasına sıkıştırdı. Bütün hareketlerini ilgiyle takip ettim. Saçına vuran güneş ışığının yüzünün diğer tarafını nasıl gölgede bıraktığını bile inceledim.

"Derin!"

Yanımdaki bedenin dürtmesi ile kendime gelirken gözlerim yeşil gözlerden zor bela ayırıldı. Her bir zerresi özene bezene yaratılmış bir sanat eseri gibiydi.

"İyiyim. Dernekte biraz yoğunduk o yüzden derslere gelemedim."

Ona yalan söylemek içimden gelmiyordu. O kadar iyi kalpli biriydi ki sanki ona yalan söylersem bütün bir hayatım da yalan olacaktı. Ona karşı her zaman iyi yönlerimi göstermeye çalışıyor, onu gördüğüm her an daha iyi bir insan olmak için kendime söz veriyordum.

Son olaylar yüzünden onu düşünmeye bile vaktim olmamıştı. Güzel yüzüne bakarken bunun vicdan azabı ile sarsıldım.

"Ahh ben de hastasın sanıp endişelendim."

Rahatlayan bedeni ile dudaklarım kıvrıldı. Onu bana olan bu ilgisi fazlası ile hoşuma gidiyordu. Fakültenin en güzel kızının bana olan ilgisi nasıl olurda hoşuma gitmezdi ki?

"Ders notları için endişe etme ben sana kendi notlarımı veririm."

Sol yanındaki altın sarısı saçlarını zarifçe geriye atarken burnuma dolan kokusu ile yutkundum. Bir kaç haftadır zihnim o kadar saçma şeyle meşgul olmuştu ki onun şu an önümde olması bile kendime gelmeme yetmişti. İğrenç geçen bütün zamanımın üzerini örten güzel gülümsemesi yerini korurken yanımdaki davarın konuşması ile bakışlarımı ona çevirdim.

"Yenge, bana da notlarını verirsin değil mi?"

Hitap şekli hoşuma gittiği için sessiz kalıp karşımdaki güzel gözlere çevirdim mavi harelerimi. Al al olan yanakları birer gonca gül gibi tenini süslerken ne yanıt vereceğini merakla bekledim.

"Şey... Derin'e defterimi vereyim sende ondan al o zaman."

"Yenge var ya senin Allah'ına kurban be!"

Sevinçle havaya zıplayan Ahmet'i önemsemeden önümdeki güzelliğe bir kez daha tebessüm ettim. Onun dışında kimseye karşı bu kadar gülümsediğim olmamıştı ve o da bunu çok iyi biliyormuş gibi duruyordu.

Bütün yaşanan saçmalıkların ardından beni gerçek hayata döndüren kıza içimden binlerce kez teşekkür ederken dudaklarımdan sadece minik bir minnet ifadesi döküldü.

"Teşekkürler Ahu."

****

"Hayırdır lan, yüzünde güller açıyor."

Ders bittikten sonra biraz daha Ahu ile konuşup Yavuz abinin mekanına geçmek için fakültenin önünde Bekir'le buluşmuştum. Keyfim yerinde olduğundan olsa gerek mütemadiyen hissiz duran yüzümün hafif tebessümü bile fazlaca dikkat çekiyordu.

"Ahu ile konuştuk..."

"Siktir! Açıldın mı lan yoksa?"

Arkadaşlarımın çoğu Ahu ile aramda farklı bir durum olduğundan haberdardı. Kimseye hissetiklerimi söylememiştim ama onunla konuşurken bile temkinli oluşum arkadaşlarımın nazarından kaçmamıştı. Edepsiz dilim bir onun yanındayken lâl oluyordu...

"Yok be oğlum burnumuz boktan kurtuluyor mu ki?"

"Boktan kastın reis mi oluyor?"

Gülerek yönelttiği soru birkaç saniye duraksamama neden oldu. Sabahtan bu yana Ahu'yu düşünmekle o kadar meşguldümki yavru kurt aklıma dahi gelmemişti.

Genel olarak içinde bulunduğum duruma karşıydı bu isyanım. Son yaşananları aklıma getirmemek için düşünmemeye çalışıyordum. İşin sonu boka saracaktı şimdiden belliydi ama aptala yatmaktan kendimi alamıyordum.

"Derin?"

"Hepsi işte be oğlum... Dernektekiler, o yavru kurt, Adar... Hepsi bir başka dert. Hangi akılla bu işe kalkıştım bilmiyorum ki."

Bir inat uğruna saçma bir durumun içine sokmuştum kendimi. Davamıza başka yollarla da destek olabilirdim. Sakince düşündüğüm zaman nasıl bir aptallık yaptığımı daha iyi anlamıştım.

"Abi sizi ne kadar sevdiğimi çok iyi biliyorsunuzdur. Allah belamı versinki bu sağ sol yüzünden olan sizlere oluyor. Hepimiz aynı ülkede yaşıyoruz... Hatta bazılarımız birbirimizin çocukluk arkadaşı, eşi, dostu. Ne için bu kavganız vallahi ben anlamıyorum!"

Bekir ne zamandır yapmadığı hepimiz kardeşiz muhabbetine başlarken ben karşıdan gelen kalabalıkla olduğum yerde kaldım. Kaşlarım çatılırken çoktan kampüsten çıkmamıza rağmen bu kalabalığın nedenini anlamaya çalışıyordum.

"Oğlum bunlar niye bizim üzerimize doğru geliyor lan!"

Kalabalık Bekir'in de dikkatini çektiğinde yanlış bir şeyler olduğuna emin olmuştum.

"Siktir! Oğlum bunlar bizimkiler."

Bekir'in bağırışı ile yaklaştıkça simaları belirginleşen bedenlere baktım. Tanıdık yüzlere eşlik eden diğer bedenleri görmem ise hemen ardından oldu. Çoğu hilal bıyıklı iri yarı kalabalık bir grup hemen bizimkilerin ardından geliyordu.

"Şimdi sıçtık..."

Kulağıma dolan fısıltı ile bir adım daha geriledim ama biz daha harekete geçemeden hızla koşan bedenlerin arasında kaldık.

Omuzuma çarpan onca insanla birlikte ilk önce tökezledim ve hemen ardından sert zeminde buldum kendimi. Sırtıma giren acı öyle büyüktü ki büyük bir çığlık döküldü dudaklarımdan.

"Derin!"

Bekir'in sesi uzaklardan geliyordu. Biraz gücüm olsa düştüğüm yerden kalkacaktım ama bir türlü bedenimi hareket ettiremiyorumdum. Ta ki koşanlardan biri hızla önce ayak bileğime ardından karın boşluğuna basana kadar.

"Ahh!"

Nefessiz kalan ciğerlerim sızlarken bedenim acıyla iki büklüm oldu. Nefesim kesilmişti... Canım o kadar yanıyordu ki hızla uzaklaşan kalabalığın farkına bile varamadım. Tek yapabildiğim kollarımı karnıma sarmak olmuştu.

"Derin!"

Bedenimi saran arkadaşım korku ile yüzümü görmeye çalıştı ama ıslanan gözlerim bir türlü odağını bulamıyordu.

"Derin! polisler geliyormuş gözünü seveyim kalk."

Eğer polisler bizi yakalarsa kimiz, neyiz önemsemeden sırf buradayız diye bizi içeri atarlardı. Eğer yakalanırsak bize ne yapacaklarını biliyordum.

"Hadi Derin."

Kolunu belime dolayıp kalkmama yardımcı arkadaşımla hemen yanımızdaki ara sokağa adımladık. Her adımımda karnıma giren ağrı tarif edilemez bir boyuttaydı. Ayak bileğim yere sürterek zor bela yürüyordum. Bekir olmasa çoktan yeniden yere serilirdim.

"Derin, sen burada dur ben bizimkilerden birini bulup araba ile geleceğim tamam mı?"

Yürüyecek halimin olmadığını anladığından olsa gerek eski bir binanın küçük girişine oturttu beni. Nefes alırken o kadar zorlanıyordum ki cevap dahi veremedim.

"Bizimkiler kesin araba ile gelmiştir. En kötü üç sokak ileride Yavuz abinin kahvehanesi var koşar Adar'a haber ederim. Sakın sesini dahi çıkarma tamam mı? Bacağın kırılmış olabilir. Küçücük bir şeysin, ses çıkarmazsan kimse seni görmez."

Bekir'in sözlerinden sonra ilk kez boyuma şükrettim. Hava iyiden iyiye kararırken Bekir son kez tedirginlikle baktı yüzüme. Terden ıslanmış saçlarıma elini atıp bir kez karıştırdı ve hemen sonra dehşet bir hızla koşmaya başladı.

O gözden kaybolana kadar ardından baktım. Ne zamanki gözlerim onu görmez oldu kalbimi büyük bir korku kapladı. İki binayı birleştiren küçük girişte yetim bir çocuk gibi kaldım.

"Burası temiz amirim!"

Daha birkaç dakika geçmeden sokağı kaplayan sesle oturduğum yerden sıçradım. Karnıma saplanan ağrıya rağmen korkudan gıkım dahi çıkmadı.

Adım sesleri gittikçe yaklaşıyordu. O kadar ağır ve sakindiki işittiğim adım sesleri, derince yutkundum. Bütün bir acıya rağmen ayağa kalkıp en azından az ilerideki kolonun ardına geçmekti niyetim ama hiç beklemediğim bir şey oldu.

Ben daha ne olduğunu anlamadan karanlıktan çıkan bir el hızla bileğimden tuttu. Bedenim hızla ileri doğru savruldu ve ben tenimi saran parmaklarla koşmaya başladım.

Geniş sırtı görüş alınımdayken sadece arkasından sürükleniyordum. Korkudan ayaklarım birbirine dolanıyordu. Adrenalinden canımın acısı dahi hafiflemişti.

Sanki mümkünmüş gibi önümdeki yabancı daha da hızlandı. Artık polis olmadığına emindim. Acıdan dolan gözlerimden birkaç damla süzüldü ve biz eski binanın bahçesinden geçip diğer sokağa çıktık.

Birkaç adımın sonunda bir ara sokağa girdiğimizde korkuyla etrafa baktım. Karanlıktan gözledim tek bir şey dahi göremedi.

"Bu taraftan ses geldi!"

Sürükleyerek çektiği karanlık sokağın, soğuk duvarına belimi yaslamasıyla derince bir soluk çektim ciğerlerime. Sağımızda bozuk olduğu için yanıp sönen sokak lambasından dolayı bir aydınlanıp bir kararan yüzü gördüğümde dizlerimin bağı çözüldü. Soluklarımı o kadar sık alıp veriyordum ki her soluk alıp verişimde göğüs kafesim derince kalkıp iniyordu.

"Şu sokağa da bakın!"

"Emredersiniz!"

Sert çehresi bir kez daha bozuk lamba yüzünden aydınlanıp karardığında soluğunu yüzümde hissettim. Bu âni yakınlığı ürkmeme neden olurken istemsizce avuç içlerimi soğuk duvara yaslandı. Eğer bir yerden destek almazsam yığılıp kalacakmışım gibi hissediyordum. Sıcak nefesini tam kulağımın altında hissetmemle gözlerimi sıkıca kapadım. Nasıl olmuştuda bu hâle gelebilmiştik?

Islak dudakları tenime değdiğinde şokla gözlerimi açıp titremeye başladım.

"Şhhh titreme."

Sert ama kısık ses tonu ile sarf ettiği sözler daha fazla titrememe neden oldu. Dudakları konuştuğunda tenimin üzerinde sürtünmüş ve bu nefesimin kesilmesine yetmişti. Ölecektim...

Başını yaklaştığı boynumdan derin bir nefes alarak uzaklaştırdı. Bir anda yüzüme eğildiğinde korkakça yutkundum. Hâlâ olanları algılayamayan beynim tepki vermezken sıcak nefesi dudaklarıma çarpıyordu. Gözlerim anın yoğunlu ile açılıp kapandı. Onunda kaşları gözlerimi görmesi derince çatıldı. Bir şeyleri çözmeye çalıştığını o an anladım.

Kendime gelmem gerekiyordu ancak ben kendimi toparlayamadan dudaklarını dudaklarıma daha da yakınlaştırıp sakince fısıldadı;

"Biraz daha sesli nefes alırsan yakalanacağız!"

"Nerde lan bu çocuk?!"

Tam cevap vermek için dudaklarımı araladığım anda Adar'ın sesini duymamla Reisi omuzlarından itip bütün bir acıya rağmen karanlık sokağın girişine doğru koşmaya başladım...

Ne polisi ne de ayağımın ağrısını gördü gözlerim. Adar bize yaklaşmadan hızla döndüm sokağın köşesini ve arkadaşlarımı bulur bulmaz başka tek kelime dahi etmeden hızla uzaklaşmalarını istedim buradan. Beni bulmanın telkini ve polisin korkusu ile hızla bindik geldikleri arabaya...

Korku, acı ve kalbimde hissettiğim iğrenç sızı ile terk ettik o karanlık sokağı...

********

selam aşk kuşlarım 👋🏻
şimdi diyeceksiniz ki yazarım neler oluyor bu nasıl bir bölüm? tabii ki de haklısınız çünkü benim okuyucularım her zaman haklıdır Hgdjjfgjvftjd

Bu bölüm bir geçiş bölümü olduğu için sadece olaylar var. Olayların nedenleri ve sonuçları şu an okuduğunuz bölümde yoktu. bu yüzden ne oluyor diye düşünmeniz çok normal. diğer bölümde bu bölümde okuduklarımızın açıklamaları da olacak o yüzden içiniz rahat olsun.

Bölümleri genelde hızlı yazmaya çalışıyorum, yine müsait olduğunda bir bölüm daha yazacağım. ne zaman gelir hiçbir fikrim yok ama hızlıca yazacağıma emin olabilirsiniz

Umarım bölümü beğenmişsinizdir. beğendiyseniz yıldıza dokunmayı ve bol bol yorum yapmayı unutmayalım çünkü siz yorum yaptıkça benim yazma isteğim daha da artıyor.

mesela geçen bölümde yorum sayısı azdı ama az olmasına rağmen farklı farklı okuyucular gördüğüm için mutlu oldum aynı okuyucunun 1000 tane yorumunu okumaktansa farklı farklı okuyucuların kitap hakkındaki düşüncelerini okumak benim daha çok hoşuma gidiyor. yine yazdım da yazdım 😂

Daha fazla uzatmadan görüşmek üzere diyorum yavrular. sizleri seviyorum💜💜

Elena

Continue Reading

You'll Also Like

12.7M 911K 57
"Sana hiç söylemedim ama sana aşıktım. Bunu yüzüne karşı söyleyememek de benim ayıbım olsun." 070822 ☁️
115K 6.5K 50
Anneannesini görmek için gittiği şehirde üsteğmen Göktürk ile karşılaşan Efsun hiç beklemediği gerçeklerle de karşılaşır ___ " sen benim hayatımda h...
1.9M 68.7K 59
DİKKAT: ÖĞRETMEN ÖĞRENCİ KURGUSUDUR +18 VARDIR RAHATSIZ OLACAK OKUMASIN. Lavinia: Sana vermem gereken bir ceza vardı. Defne: Tobe hasa Defne: Ben ned...
422K 15.9K 48
"Oo küçük hanım iki gündür sizin peşinizdeyiz." "Siz de kimsiniz niye peşimdesiniz ne istiyorsunuz?" " sakin küçük kız" "Kimsiniz dedim" " babanın öd...