5 ay sonra
"Chanyeol, hadi uyan." Baekhyun'un huzur veren sesiyle biraz kıpırdandım. Dudaklarını yanaklarıma, burnumun ucuna ve dudaklarıma bastırıp çekiyor, baş ucumda kıkırdıyordu.
"Ya! Koca bebek! Uyansana." Elleriyle yanaklarımı sıkmaya başladığında güldüm ve gözlerimi açtım.
Güneşten daha güzel parlıyordu, her zamanki gibi. Altında gri bir şort, üstünde de siyah düz bir tişört vardı. Gülmekten kısılan gözleriyle bana bakarken onu süzmeyi bıraktım ve belinden tuttuğum gibi bedenini üzerime çekip yanağından öptüm.
"Komutanını böyle mi uyandırıyorsun sen?"
Kasıklarımda oturur pozisyona gelip güldü. "E komutanım bir türlü kalkmıyor çünkü... Başka ne yapabilirim ki?"
"Komutanın yesin seni, Baekhyun." Burnunun ucunu sıkıp gülümsedim, sonra da ellerimi belinin iki yanına yerleştirdim. Parmaklarım yavaşça kalçasında dolanmaya başladı.
"Ben kahvaltı hazırlamıştım ama komutanım yemek için beni tercih ediyorsa emrine karşı gelemem tabii." dedikten sonra sırıttı ve yanıma uzandı.
Bacaklarını bacaklarımın arasına soktu ve kollarımın arasına girip başını göğsüme yasladı. Onun en sevdiği yatış pozisyonu buydu; bana sarılıp uyumayı, bacaklarının bacaklarımın arasında olmasını gerçekten seviyordu.
Saçlarına uzun bir öpücük kondurdum. Kaslı kollarım arasında kalan vücudunu daha sıkı sardım. O da ellerini bol atletimin içine sokup çıplak sırtımda gezdirmeye başladı.
Tırnaklarını tenimde hissettiğimde güldüm ve çevik bir hareketle Baek'i altıma aldım. Dudaklarını masumca birbirine bastırıp bana baktığında eğilip burnunun ucundan öptüm.
"Yaramaz asteğmenim benim." Üstünden kalkıp onun bacağını kavradım ve yatağın kenarına doğru çektim. "Hadi git sen, geliyorum ben de."
Baekhyun mutfağa giderken ben de banyoya ilerledim. Elimi yüzümü yıkayıp Baek'in yanına gittim.
Baekhyun bir şeyler doğruyordu, arkasına geçip ona sarıldığımda başını göğsüme sürtüp güldü. Karnım sırtıyla birleşirken kafamı biraz eğdim ve yanağından öptüm.
Elindeki bıçağı bırakıp hafifçe bana döndü ve dudaklarıma masum öpücükler kondurdu. Tabii bu masum öpücükler kısa süre içinde şehvetli bir öpüşmeye dönüşmüştü. Tüm açlığımla dudaklarını emerken Baekhyun da omuzlarımdaki ellerini sabit tutmuyor, göğsümde gezdiriyordu.
Öpüşmemiz devam ederken Baekhyun'u belinden tutup tezgahın üstüne oturttum. Parmaklarım tam tişörtünden içeri girmişti ki bileklerimden tutup geri çekildi.
Tatlı bir şekilde güldü. "Ehe..."
Yanağından öpüp gözlerine baktım. "Ne oldu?"
"Kahvaltı hazırladım o kadar! Yemeden olmaz."
İçten bir kahkaha attıktan sonra onu tezgahtan indirdim. Sandalyeye oturup Baekhyun'u kucağıma çektim. Sol dizimin üstünde otururken gülümseyerek bana baktı. Dudağımın kenarından öpüp önüne döndü, yaptığı pankeklerden birini alıp üzerine çikolata sürdü ve afiyetle yemeye başladı. Öyle iştahla ve huzurla yiyordu ki ben de bir tane alıp yemek istemiştim.
Tabağa uzanıp bir tane aldım ve ısırdım. Çikolata sürmememe rağmen tadı o kadar şekerliydi ki boş boş karşımdaki duvarı izlemeye başladım.
Her çiğneyişimde ağzıma yayılan fazla şeker miktarı ağzımdakini çıkarma ve yere yığılma isteği oluşturuyordu. Sanırım Bakehyun bir iki kaşık yerine beş kaşık şeker atmıştı.
"Neden öyle bakıyorsun? Beğenmedin mi?"
Hemen ona dönüp gülümsedim ve ağzımdaki lokmayı yuttum. "Çok güzel olmuş bebeğim. Teşekkür ederim böyle tatlı şeyler hazırladığın için."
"Ya..." Gözlerindeki masumluk arttı ve hüzünle baktı bana. "Unuttum ben senin tatlı sevmediğini..."
Dudakları istemsizce öne doğru uzandı, dokunsan ağlayacak bir çocuk gibiydi. Sevimli suratına daha fazla dayanamayıp hızla bir pankek daha aldım ve hiç ısırmadan tümünü ağzıma attım.
Evet, az önce bir ısırık alınca vücudumda bayılma hissi uyandıran şeyin tümünü ağzıma attım. Çünkü yüzlerce kez söylediğim gibi, Baekhyun o güzel gözleriyle bana her şeyi yaptırabilirdi.
"Harika olmuş sevgilim!" Ağzımdakini bitirip boynundan öptüm. "Senin yaptığın her şeyi seviyorum."
"Ben de seni çok seviyorum." Kollarını boynuma dolayıp yanağımdan öptü. Geri çekilip gözlerime baktı ve sanki daha önce hiç öpüşmemişiz gibi utandı.
"Tekrar öpsene," dedim. "Madem çok seviyorsun, bunu yapabilirsin."
Güldü. Yanağıma doğru yaklaştı, yaklaştı ve dudakları tam bana değeceği sırada yüzümü ona çevirmemle dudağımdan öpmüş oldu. Sol elimi ensesine doğru götürdüm, parmaklarım saçlarının arasında sıkıca yer aldı. Diğer elim ise şortun içine girmiş baldırını okşuyordu.
Baekhyun beyaz ellerini yanaklarıma yerleştirip bana eşlik etti. Dudaklarımızdan çıkan sesler onu daha hızlı ve sert öpmeme sebep oluyordu. O da aynı şekilde hissetmiş olacak ki bacaklarını iki yanıma atıp tam olarak kucağıma oturmuştu.
Kalçasını bana bastırdığında dudağını ısırdım ama bunu kendime hakim olamadan fazla bir kuvvetle yapmış olmalıyım ki Baekhyun aniden "Ah!" diye bağırıp geri çekildi.
Parmağını alt dudağına götürdüğünde ne yapacağımı bilemedim. Bir elimi yavaşça çenesinin altına koymuş özür dileyecektim ki hırçın bir tavırla karşılaştım.
"Bebeğim, özür dile-"
"Sert mi istiyorsun lan? Komutan bozuntusu." Az önceki masum ve çocuksu bakışları gitmiş, yerini korkutucu ve ciddi bakışlar almıştı. "Sert oynayalım o zaman."
Elini başımın arkasına koydu, bunu neden yaptığını anlamamıştım ama bir anda kendimi sandalyeyle beraber yerde bulunca başımın acımaması için yaptığını fark ettim.
Yakamdan tutup beni kenara çekti, sandalyeyi de bizden biraz uzaklaştıracak kadar itti.
Bacaklarımın arasına girdi ve masumca bana baktı. "Çok yorgunum, sanırım bayılacağım." dediğinde anlamazca ona baktım.
O ise sanki gerçekten bayılmış gibi olduğu yere yığılmıştı. Yüzü tam da erkekliğime gelecek şekilde yatıyordu. Saniyeler içinde dişlerini eşofmanımın üstünden hissetmeye başladım.
Şaşkınca ona baktığımda bacaklarım arasında olan kafasını kaldırdı. "Komutanım ısırmalı falan ister de ben hiç yapmam mı?"
+++
"Chanyeol! Bana balon alsana!" Baekhyun kolumu dürttükten sonra yaklaşık beş metre uzağımızdaki balon satan amcayı gösterdi.
Ona güldüm ve arka cebimdeki cüzdanımı çıkardım. "Çocuk gibisin."
"Hiç de bile! Neredeyse 20 yaşına gireceğim!" Dudaklarını büzerek konuşması bile söylediğinin aksini kanıtlıyordu. Saçlarını kısaca okşayıp gülümsedim.
"Sen burada bekle," dedim. "Balon ve birkaç bir şey alıp geliyorum."
"Tamam."
Ona arkamı döndüm, baloncuya doğru ilerledim. Karşıdan hızla gelen motosikleti görünce refleks olarak Baekhyun'a bakmak istedim.
Baekhyun'un arkasının dönük olduğunu görünce korkuyla ona doğru koştum. İçimde oluşan kötü hisleri yok etmeye çalışırken motosiklete yaklaştığımı ve dibinden gittiğimi fark ettim. Bunu da umursamadan Baekhyun'u kollarım arasına alıp kenara çektim ama kendimi durduramamış ve yere düşüp biraz yuvarlanmamıza sebep olmuştum.
Panikle üzerinden kalkıp suratına baktım. "İyi misin? Bir şey oldu mu?"
"İyiyim..." dedi sessizce. Sanırım aniden birinin üstüne çullanması onu şaşırtmıştı veya korkutmuştu.
Etraftan gelen seslerle sadece bizim değil motordaki iki kişinin de düştüğünü fark etmiş, sinirle onlara bakmıştım.
"Ne diye önüme atlıyorsun, orospu çocuğu?!" Gençlerden biri yerden kalkıp bana doğru bağırdı.
"Siktir git, akşam akşam belanı arama." Öfkeyle söyledikten sonra elim belimdeki tabancama gitti ama Baekhyun hemen bu durumu engelleyip beni itti. Sonra da ayağa kalkıp çocuğa döndü.
"Burası insanlarla dolu. Bu kadar hızlı gidip kaza yaptıktan sonra gelip insanlara küfür edemezsin." İşaret parmağıyla beni gösterdi. "Ona hiç edemezsin!"
Çocuk sırıtarak bize yaklaştı. "Bayağı da yürekliymişsiniz." Arkadaşı da yerden kalkıp karşımıza dikildiğinde Baekhyun bana baktı.
Güldü ama alay dolu veya sinirli bir gülücük değildi kesinlikle. Sanki biri espri yapmış gibi güldü.
"Beni dövebileceklerini mi sanıyorlar?" dedi gülerek.
Bu sefer ben de güldüm ve ellerimi iki yana kaldırdım, bilmiyorum dercesine.
Baekhyun karşımızda durup pişkin pişkin bize küfür saydıran çocuğun karnına tekme attı. Hemen sonra da bir kolunu alıp diğer çocuğun koluna sardı ve büküp arkaya doğru ittirdi. Böylece ikisi de yeri boylamıştı.
"İki saniye falan sürdü." Baekhyun ellerini pisliklerden arındırıyormuş gibi birbirine vurdu ve bana döndü.
Az önce olan şeyler onun tarafından hiç yaşanılmamış gibi dudaklarını büzerek bana baktı ve işaret parmaklarını da yanaklarına batırdı. "Nerede benim balonum?"
Yaptığı tatlı harekete karşılık güldüm ve bir kolumu omzuna attım.
"Ouuyy..." gibi sevgi dolu bir ses çıkardı yanağını omzuma sürterken. "Canım sevgilim benim."
"Ne oluyor?" dedim kahkaha atarken. "Neden birden çok tatlı olmaya başladın?"
Kolumun altından çıkıp sahte bir sinirle bana baktı. "Normalde tatlı değil miyim yani?"
"Her zaman tatlısın."
"Yaa..." dedi eli saçına giderken. "Teşekkür ederim." Kollarını sıkıca bedenime sardı ve kafasını kaldırıp bana baktı. "Sen de çok tatlısın." deyip gülümsedi.
"Hayatımda gördüğüm en cilveli insansın."
Burnunun üstüne bir öpücük kondurdum, sonra da kollarımı ona sarıp bir süre öylece kaldım.
Baekhyun geri çekilip elimden tuttu, baloncunun yanına kadar yürüdük. Ardından ona kalp şeklinde bir balon aldım, o da küçük bir çocukmuş gibi bileğine bağlamamı istedi. Gülerek dediğini yaptım.
Ben, Baekhyun ve balon... Üçümüz yan yana yürüyorduk.
"Aşkım telefonunu versene."
"Hangisini?" diye sordum. İki telefonum vardı: Birini sadece önemli askeriye görüşmeleri için kullanıyordum. Diğerinde ise birkaç oyun ve sosyal medya hesabım bulunuyordu. Bir de Baekhyun'un çekmeye doyamadığı fotoğraflar.
"Fotoğraf çekinelim!"
Sol cebimdeki telefonu çıkarıp ona verdim. Şifremi girdi ve kamerayı açıp fotoğraflarımızı çekmeye başladı.
Bana doğru sokulurken, boynumu ısırır gibi yaparken, yanağıma öpücük kondururken, gözlerini devirirken; ben onu ısırmaya çalışırken, saçlarından öperken, yanaklarını çekiştirirken... Baekhyun gerçekten bir sürü fotoğrafımızı çekmişti.
Gerçekten güzel bir gündü. Ona bakıp gülümsedim ve yolumuza devam ettim. Hafif bir rüzgar eşliğinde yürürken sigara içme isteği duydum. Ceketimin cebinden paketimi ve çakmağımı çıkarıp bir dal yaktım.
İçime çektiğim dumanı dışarı verirken etraf bir anda sessizleşti sanki. Baekhyun konuşmuyordu, sadece elimden tutup yürüyordu.
Biraz ilerideki bankı gösterdi. "Hadi biraz oturalım."
"Oturalım bebeğim."
Banka oturduğumuzda sigaramı içmeye devam ediyordum. Baekhyun sevmediği için dumanın ona gitmemesine özen gösteriyordum. Kısa süre içinde sigaramı bitirip izmaritini yere atmıştım. Bunu gören Baekhyun kulağımı çekmişti.
"Terbiyesiz adam! Pisliklerini yere atamazsın."
Elini kulağımdan çekip gülümsedim ve dizlerine yattım. Bir eli anında saçlarımı bulduğunda huzur dolu bir gülümseme sundum ortama.
"Teşekkür ederim, Baekhyun." dedim. "Her zaman yanımda olduğun için, her zaman beni güldürdüğün için. Son beş altı ay, ne kadar aptalca davransam da bana katlandığın için teşekkürler. Psikolojik destek alırken bile elimi bırakmadığın için, cenazelerden sonra oluşan yeme bozukluğumun üstesinden gelmeme yardım ettiğin için teşekkür ederim. Benimle ilgilendiğin için teşekkür ederim Byun Baekhyun, beni sevdiğin için gerçekten teşekkür ederim."
"Başlama yine aşkım." dedi sessizce. Üzerime eğilip alnımdan öptü. "Tabii ki her zaman yanında olacağım."
"Ben de," dedim. "Ben de son anıma kadar senin yanında olacağım. Söz."
Burukça gülümsedi. "Olmazsan küserim ama."
"Binbaşı Park Chanyeol sözü."
Dizlerinden kalkıp bir elimi ensesine attım ve onu kendime yaklaştırdım. "Komutanın yalan söyledi mi hiç sana?"
"Söylemedi."
Gülümseyip saçlarını karıştırdım ve kol saatime baktım. "Artık eve dönelim mi? Film izleriz."
"Olur." deyip ayağa kalktı ama başka bir adım atmadan duraksadı.
Ne olduğunu sorarcasına ona baktığımda sağ ayağını yerden biraz kaldırıp sağa sola salladı. "Bağcığım açılmış."
"Bağla o zaman." dedim anlamazca.
Kollarını göğsünde birleştirip ayağını tekrar salladı. "Bağcığım açılmış."
"Sevgilin mi bağlasın illa? Eşek seni." Burnunun ucunu sıktıktan sonra yere çömeldim. Baekhyun'un bağcığını bağlarken duyduğum sesle kafamı ona çevirdim.
Elindeki telefonumla fotoğrafımı çekiyor ve kıs kıs gülüyordu.
"Yaramaz velet!" Hemen ayağa kalktım ve kulağını -acıtmayacak şekilde- çektim. "Demek komutanına tuzak kurarsın, he?"
"Hayır," dedi gülücüklerinin arasında. "Her şey aniden oldu."
Baekhyun'u bir kolumun altına aldım, elindeki telefondan çektiği fotoğrafları gösteriyordu.
"Senin Instagram hesabın var, değil mi?" diye sordu.
"Evet."
"Benim yok. Senin hesabından fotoğraf paylaşabilir miyiz?"
"Yüzümüzün göründüğü fotoğrafları atamazsın Baekhyun. Ben bir binbaşıyım."
"Bunu atmak istiyorum." dedi ve ben onun bağcığını bağlarken çektiği fotoğrafı gösterdi.
"Paylaş bebeğim."
Baekhyun sevinçle bana baktı. "Gerçekten mi? İstediğimi de yazayım mı?"
"Yaz bebeğim."
---
bbsloey: Komutanım fotoğraf paylaşmama izin verdi! - minik asteğmen
❤3
---
Baekhyun, paylaşım yaptıktan sonra tekrar bana döndü. "Hesabını da karıştırabilir miyim?"
"İzin almana gerek bile yok." dedim gülerek.
---
bbsloey profil fotoğrafı:
8 takipçi:
[ joong_dae , sooo.what , wo.dhwn , seokseokmin , yoonaym , hyunkim , jisooyaa , sehhohh ]
9 takip edilen:
[ redvelvet , joong_dae , sooo.what , wo.dhwn , seokseokmin , yoonaym , hyunkim , jisooyaa , sehhohh ]
---
"Sehun'la ne ara takipleştiniz be?" Gözlerini kısıp trip atar gibi sordu.
"Bir ara."
"Ne zaman?"
"Baekhyun." Ciddi bakışlarımı ona çevirdiğimde sustu ve hesabımdaki fotoğraflara -en eskiden en yeniye doğru- bakmaya başladı.
---
bbsloey: Merhaba Instagram
❤7
---
bbsloey: En yakınım 🧡 @ sooo.what
❤8
sooo.what: Telif atıyorum bye
bbsloey: :((
---
bbsloey: LOEY-K2
❤7
---
bbsloey: İzin günü! @ seokseokmin ile beraberiz!
❤ 8
seokseokmin: Çok güzel gündü Chanyeol-aaah
bbsloey: HEY! İSMİMİ YAZMA! BEN BİR KOMUTANIM VE BURAYA HİÇ GÜVENMİYORUM!
jisooya: Sakin ol ㅋㅋㅋ Yüzünü paylaşsan bile bir şey olacağını sanmıyorum
bbsloey: OLMAZ! BEN BİR ASKERİM!
---
bbsloey: Bugün de Do Hwan ile!
@ wo.dhwn
❤ 8
yoonaym: Benim adamım 🥵 Seni çok özledim sevgilim
wo.dhwn: Ben de seni 🤧
bbsloey: Iyy.
yoonaym: KES SESİNİ CHANYEOL. BENİMKİNİ RAHAT BIRAK.
bbsloey: Emredersiniz komutanım 😐😐
---
bbsloey: Amcalığımızı da yapalım. Prensesimmm 💖💖
❤8
joong_dae: Babasının güzel perisi 💕
---
bbsloey: Silahlardan başka şeyler
❤6
---
bbsloey: ŞŞŞ
❤8
yoonaym: Vaay, ateş ediyorsun!
wo.dhwn: Sana ne
yoonaym: Kıskanma... Senin kadar havalı değil
bbsloey: Afedersin Yoonacığım, söyleyeceğim çirkin sözü duymanı istemem ama kudur Do Hwan. Bokum bile senden havalı.
wo.dhwn: Dostum, bu biraz ağırdı... Sevgili yaptığında göreceğim seni.
jisooyaa: Harikasın kardeşim 🧡
---
bbsloey: Prensesim 💖
❤8
seokseokmin: Benim için de öp
sooo.what: İyi ki bir izine çıktın, hemen uzatmışsın saçları
---
bbsloey: Do Hwan, ona getirdiğim hediyeyi çok beğendi @ wo.dhwn @ yoonaym
❤8
yoonaym: Sizi seviyorum 🥺💕
wo.dhwn: Adamım, tekrardan teşekkürler
---
bbsloey: Öğrencim Baekhyun, Baekhyun'u seviyor 🤪🤪
❤6
---
bbsloey: Asteğmenim sweatlerimi çalmayı çok seviyor :p
❤8
wo.dhwn: ???
sooo.what: Tokat atıp azarla ki bir daha yapmasın
---
bbsloey: Salak çocuk
❤8
sehhohh: Jongin'in bu 🤔🤔
bbsloey: Odanızda bir hırsız var 🤷♂️
---
bbsloey: Ben, gitarım ve "Die For You" - The Weeknd
❤6
---
bbsloey: 🖤|B
❤7
seokseokmin: OOOOOOO
sehhohh: GOL GOL GOOOOOLL
sooo.what: Kasların harika 🥵🥵
yoonaym: Doğru insanı bulmuşsun gibi duruyor :)
wo.dhwn: Şimdi benden çekeceğin var 🤨
---
bbsloey: Bir sürü fotoğrafımızın olmasını istediği için izin günümüzün yarısında elinde telefonumla geziyor. Beni çok seviyormuş, bu yüzden de her anımızı çekmeye çalışıyor. Çok tatlı biri. Seni seviyorum, minik komutanım.
❤6
---
bbsloey: Ellerim rahat durmuyor :D
❤6
---
bbsloey: Asla unutmayacağım beş isim adına, yaşasın Kore Cumhuriyeti
❤4
🐈
Sonunda yb geldi, yeto ayol
Neyse, bu bölüm biraz moraliniz düzelmiştir belki
Görüşmeyeli nasılsınız, özledim sizi 🥺💖
İmdooo