kuytu / Gay +18

Від umrii_

209K 4.4K 1.4K

"beni arsızlaştırıyorsun" "sen zaten arsızsın" Більше

giriş
0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7

1.5

5.5K 116 27
Від umrii_


  Ne kadar zaman olmuştu? Kaç saat geçmişti? Zihni bunu algılayabilecek durumda değildi. Göklerde hissediyordu kendini. Hem kanında dolanan sinsi zehir hemde içindeki dayanılmaz haz ve doluluk hissiyle.

İkiside defalarca kez boşalmışlardı. Ama yetmiyordu. İkisinede yetmiyordu. İki taraf içinde ilkti. Çoğu kişi ağırdan alırdı. Belki ufak dokunuşlarla başlaması lazımdı, nasıl şekilde sağlıklı bi ilişki olurdu? Umurlarında değildi ikisininde. Ne Rüzgar ilk kez bi erkekle yattığı gerçeğine alışmaya çalışmıştı, ne de Irmak. yıllardır birbirlerine aç gibi duracak niyetleri yoktu.

Birbirlerine karışan nefesleri ve bedenleri, muazzam bir uyum içindeydi. Birbiri için yaratılmış, var oluşlarının amacı buymuş gibiydi.

Beyinleri uyuşan iki gençte kendilerini zamanın farklı bi boyutunda gibi hissediyordu. Onlara göre zaman hiç geçmiyor, onlar zamanın akışına ters istikamette uçuyorlardı.

Küçük olanın gücü ve dermanı kalmamıştı. Zar zor bir elini, karşısındaki çocuğun terden ıslanmış saç diplerine geçirdi. Diğer elini ise omzuna götürüp güç almaya çalışarak kendini kaldırdı.

Hızlı nefeslerinin ardından konuşmaya çalıştı.

"Iah- gel- gelmek üzereyim..."

İçine hızla girip çıkan penisin vurduğu tatlı noktası onu yine doruğa ulaştırmıştı. Büyük bi inilti koptu çocuğun ağzından ve elini penisine atıp çekiştirdi ve sonu gelene kadar durmadı.

Rüzgar küçüğünün boşalmasını izlerken artık danamayacağını anladı. Vücudu titremeye başladı ve son bir kaç sert vuruşun ardından titreyerek içine boşaldı.

Irmağın gördüğü en güzel şey olabilirdi, Rüzgarın boşalırkenki yüz ifadesi. O güzel gözlerinin sıkıca kapanması, kaşlarını çatıp alt dudağını ıstırması, en sonunda ise onu öpmesi. Rüzgar kendisinden daha fazla inliyordu hatta çoğu zaman Rüzgarın sesi onu bastırıyordu.

Irmak sexsin bu kadar güzel olucağını tahmin etmemişti. Genelde boş bir şey olduğunu düşünürdü. Bir kaç dakika zevk verir sonra hiç yaşanmamış gibi olucağını düşünüyordu. Ama öyle değildi. Yada gerçekten öyleydi. Rüzgar yerine bir başkası olsaydı böyle olurmuydu? Oğuz olsaydı? Hep hayalini kurduğu çocukla da sex bu kadar zevk verirmiydi? Bu öyle bir şeymiydi. Yada hissettiği bu duygular yanlızca Rüzgara mı aitti.

Şuan sarhoş olduğu için zihni pek sağlıklı çalışmasada -ki zaten sağlıklı çalışmıyor-  hissettiği şeyin yanlızca sevişmeleriyle bir ilgisinin olmadığını biliyordu. Rüzgardan hoşlandığı aşikârdı. Bunu kabul etmişti. Oğuzu unutmuşmuydu?

Irmağın kasılıp gevşeyen deliğinden akan kendi menilerine baktı. Yutkundu.

"Çok güzelsin"

Gerçekten öyle düşünüyordu. Genelede seviştiği kızlara sex sırasında böyle şeyler söylemesine bi anlam yüklemezdi. Kızlarda yüklemezdi zaten sex anında söylenen şeylerin hepsi birer masal cümleriydi.  O anki zevkten iki tarafta birbirlerini harika görürdü.

Ama Irmak öyle değildi. Diğerlerine söylerken içini doldurmuyordu. Irmağın süt gibi beyaz teni, boyu omuzlarına geldiği için hafif kemikli vücuduna kezat incecik beli, baygın bakan gözleri, öoüşmekten şişmiş dudakları, mimicik deliği çok güzeldi.

Özellikle pembe göğüs uçları...

Neredeyse dümdüz olan bi göğüs nasıl bu kadar tatlı olabilirdi. Ne tuta biliyordu ne sıka biliyordu ama emmek muazzamdı. Göğüs ucunu dişlerinin arasına alıp sıkması çok güzeldi.

Bir erkekle sevişmenin hep tuhaf olucağını, kendisinde olan uzuvu nasıl görmezden geliceğini düşünürdü. Ama sandığı gibi tuhaf değildi. Onu rahatsız etmemişti küçük Irmak.  Hatta Irmağa yardım etmek için boşalırken bir kaç kez kendi çekmişti onu.

Nefes nefese, bedenini yatağa atmış çocuğun karnındaki menilerine baktı. Denemek istiyordu. Acaba nasıldı?
Irmağın bundan rahatsız olucağını düşünmüyordu.

Gözleri kapalı çocuğun karına yaklaştı ve dilini karnının üstüne sürterek beyaz menileri yaladı.

Irmak hissettiği şeyle şokla açtı gözlerini. Şaşkın şaşkın yüzüne bakıyordu. Evet. Tadı beklediğimden iyidi :)

"Ne yaptın sen!"

Rüzgar kıkırdayarak kendisine tatlı yüz ifadesiyle bakan çocuğa döndü.

"Güzelmiş"

Irmakta gülmeye başlamıştı bu söylediğinin üstüne. Rüzgar yorgun bedenini yatakta Irmağın yanına bıraktığında gülüşü genişledi ve sesli bir şekilde güldü.

"Salak"

Irmak yerinden doğrulmaya çalıştığı anda kasıklarına ve karnına saplanan acı ile gülüşü soldu ve yüzünü ekşitti. İstemeden acı ile ufak bi inilti çıktı ağzından ve rüzgar telaşlanarak

"İyimisin?"

Diye sordu. İyi değildi elbette. Felaket bi yanma hissediyorsu deliğinde. Tamam ikinciyi kendi istemişti ama Rüzgarın önünü alamayacağını düşünmemişti.

Nefes verip Rüzgara dündü.

"İyiyim. Sorun yok. Su almaya gidicem." Yerden kıyafetlerine uzanmak istedi.

Rüzgar hemen ayaklanıp üstüne yere attığı iç çamaşırını geçirdi ve

"Ben getiririm."

Dedi. Irmak kaşları çatık bi şekilde Rüzgara baktı.

Ne yani. Kendisini dermanı kalmayıncaya  kadar sikip dümdüz ettiği için özel ilgi gösterecek kadar vicdanlımıydı yani?

Aslında kendisini umursayıp umursamaması umrunda de-(bu nasıl cümle aq!)ğildi. Ama bedenine tonlarca ağırlığı ile çöken yorgunlukla kalkmak istemiyordu zaten. Ama bi duş alsa iyi olurdu.

Sırt üstü yatağa düştü.

Yapış yapış hissediyordu.

Gözleri kapandı.

Acının, bilincinin kapanmasıyla hissetmeyecek kafar hafiflediğini farketti.

Çoktan uykuya dalmıştı. Bayılmışta olabilir bilmiyorum. Yani o kadar şeye bende- neyse.

Rüzgar elinde su ile odaya döndüğünde Irmağı, göğsünden bıçaklanmış gibi yatakta uyurken bulduğunda kahkahalarla gülmemek için kendini zor zabdetti.

Yatakta çapraz bir şekilde yatan çocuğun bir bacağı ve bir kolu yataktan boşluğa doğru sarkık vaziyetteydi. Diğer bacağı ise yatağın uç kısmından sarkıtılmıştı.

Rüzgar gülerek kafasını iki yana salaldı. Ben bu çocukla ne yapıcam der gibi. Ve Irmağı yatakta rahat bir pozisyona getirmek için bi mücadele vermeye başladı. Düzgün bir şekilde Irmağı yatağa yatırıp güzelce üstünü örttü. Uyurken çok masum görünüyordu. Rüzgarda Irmağın yanına uzandı. Bedenin oldukça yorgun olduğunu hissetti.

Irmağı izlemeye başladı. Dudaklarındaki sırıtışı silemiyordu. Ona baktıkça bir kaç dakika önceki anılar canlanıyor, vücudunun istekle kasılmasını engelleyemiyordu. Ama oldukça bitkin bi haldeydi ve uyuması gerekiyordu.

*

Tuna~

Sanırım hiç korkuları yoktu. Pek elit bi mahalle olmadığımızı biliyordum. Ama mahalleyi içten çökertip ele geçiren bu çetenin bu kadar pervasız olup bu işi gündüz öğle vaktı sokak ortasında yapıcağını düşünmemiştim.

Olduğum yerden sadece bir kaç metre ötemde ki iki adamı izliyordum. Biri bizim mahalledendi buna emindim, yüzüne aşinaydım. Keşke diğerini biliyor olmasaydım.

Boğazımı sıkıp beni bir kaç dakikalığınada olsa öleceğime inandıran ADAM. Evet bence adamdı. Yani tahmini yaşı 28 falan olmalıydı.

Cebinden çıkardığı şişeyi mahalleden adama veriyor karşılığında ise para alıyordu. Ve eminimki o elindeki şişede kardeşi için aldığı ateş düşürücü yoktu. Ne olduğunu da bilmek istediğimi sanmıyorum.

Hiç görmemiş gibi davranmalıydım. Sonra belki bu olayı mahallenin "abileri" diye tanımladığımız kişilere durumu anlatırdım. Altu abim bana inanır ve bir şeyler yapardı kesin. Ama şuan kaçmalıydım.

Evet oğlum arkana bakmadan kaç! Hemen şuan!

"Hey sen!"

ANANI SİKEYİMM

koşsam yakalar mı? Ayağını hatırla! Nerdeyse 43 numara. Hayır hemen yakalar o cüsseyle beni.

"Şht kıvırcık!"

Kıvırcık mı? He ben değilim yani benim saçım hafif kuvırcık. Hafif kıvırcık dedi mi? Hayır ben duymadım. E gidim ben madem.

Omzuma dokunup beni kendine çeviren el ile kulağımda yankılanan ses...

Esselaatüesselaaa

Gelebilecek her an gibi bir bıçak darbesi olasılığı yüzünden gözlerimi sıkıca yumdum. Vücudum kaskatı kesilmişti.

Bir saniye hiç bir şey olmadı. Gözlerimi yavaş yavaş açtım ve bana karşı sırıtıyordu o yakışıklı yüzü. A söylemedim mi? Baya yakışıklıydı. Boğazımı sıkarken kendisiyle biraz yakınlaştığımızda fark etmiştimde kasa sağlam baya. Fiyakalı yani. Ama bu esmer bombadan oldukça tırsıyordum.

"Korkma yemem"

Aramızdaki boy farkını öne doğru eğilerek kapatmıştı ve yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Şey şimdi sen korkma dedin ya içim nasıl ferahhh.

"N-ne k-korkması"

Aferim sırıt biraz daha.

Piçimsi ifadeysiyle bana bakıyordu.

"Bu mahalledensin dimi?"

Yok abi valla ben suri. Beni tanımamıştı anlaşılan. Aslında unutulcak gibi şeyler yaşamadık ama sanırım... Bu sadece benim için unutulmayacakmış. İki güne unutulmuşum. Bi kin falan güder diye düşünmüştüm. Ne bilim hiç olmadı ara sokaklarda kıstırıp dövede bilirdi. Kendimi çöp gibi hissettim şuan.

"Evet."

Mümkün oldukça gözlerine bakmamaya çalışıyordum. Güzel gözleri vardı- hayır konumuz bu değil. Çocuk potansiyel ölüm riksi taşıyordu.

Elini deri ceketinin iç cebine atıp ufak bi paket çıkartı önümde salladı.

"İstermisin"

Bi saniye. Ne!?

Kocaman açılmış gözlerimle onu izlediğimi fark edince umursamaz bir şekilde umuz silkti.

"Bedava. Maksat ayağın alışsın. Senin gibi genç çocuklara ihtiyacım var"

Bak işte şimdi

ANANI SİKİMMM

kaç oğlum arkana bakamdan kaç adam resmen bana uyuşturucu vermek istiyor.

"Hayırdır kardeşim. Sana ben yardımcı olim."

Olimmi? Bu konuşma tarzı bu ses...

Fırat?

Allahım onu görüceğime hiç bu kadar seviniceğim aklıma gelmezdi.

Hala adını bilmediğim adamın yüzü, benle konuşurkenki halinin aksine gerildi ve ciddi bi hal aldı. Bana baktı.

"Tekrar karşılaşalım"

Evet mahalleyi terk etme vaktim gelmiş.

Fırat hiç bir şey demeden yüzüme bakıyor ve benden bi açıklama bekliyordu. Ona niye açıklama yapayim ki benim altu abim dururken. Gidip ona açıklama yapıcam. Ne kadar beni kurtarmış olsada pek beyaz bi sayfamız yoktu önceden.

"Ne"

Yüzüne bakıp kafamı salladım.

"Ne ne oğlum. Ne işi var bunun senle. Ne konuşuyordunuz."

Gözlerimi devirdim.

"Benden çok hoşlanmış. Geçen günü yaad edelim diyordu"

Dedim alayla. Ama Fıratın her saniye korkunçlaşan yüzü dediğimi ciddiye aldığını gösteriyordu.

"Ne diyon lan sen!"

Bir kaç adım geriye doğru attım.

"Şaka yapıyorum be. Sanane hem ne konuştuğunuzdan."

Çenesi kasıldı ve tesbihli elini yüzüne çıkartıp sert bir şekilde sıvazladı sabır çekerek mırıldanırken.

"Lan bu lavuğun ne yaptığı belli değil. Bir daha sizi yan yana görürsem aynı kefeye koyar sikerim belanı."

Çok etkili bi tehdit tebrik ediyorum.

"ANLAŞILDIMI"

Bağırmasıyla yerinden sıçradım.

"Evet"

İstemsizce çıkmıştı ağzımdan bu onay. Normalde terslemem laf sokmam falan gerekirdi, heran gibi biri olsaydı. Benimle böyle konuşması garip hissettirmişti. Beni korumaya çalışıyor gibiydi. Gözleri bir kaç saniye yüzümde oyalandı ve arkasını dönüp gitti.

Ne yaşadım ya ben az önce?

Hangisi daha kötüydü acaba?

Fırat'ın tehditleri mi?

Adını bilmediğim adamın tehditleri mi?

Yoksa yanıp giden gençliğim mi?

Bebeklerimmm<3

31k olmuşuz gözlerim yaşlı.

Artık kocama bir aileyiz. Nasıl mutluyum anlatamam.

Evt bence 31 komik. Ve hep komik olucak...

Umarım bölümü beğenmişsinizdir. Okumadan atıyorum çünkü gün aydınlanıyor ve ben hala uyumadım.

Продовжити читання

Вам також сподобається

ZEMHERİ Від yudumsucan

Сучасна проза

45.7K 2.3K 10
Zemheri babası tarafından zorla evlendirilen bir kızdı. Akay ona yıllarca aşık bir adamdı. Zemheri Akay'ı sevecek mi?
48.8K 3.3K 31
"Evimiz ne kadar şenlendi sen gelince fark ettin mi?" "Bence sen bu romantiklik işini biraz abartıyorsun. Bu ev zaten şen olacak kadar güzel bir ail...
122K 19.8K 43
TÖRE & ADALET SERİSİ 2. KİTAP♟️👠🎓
66.9K 4.2K 14
Unutulmuş bir kadın, Yüzbaşı Hazal Unutulmuş. [Kurgudaki kişi ve olaylar tamamen hayal ürünü olup hiçbir kurum ve kuruluşlarla alakası yoktur]