Memories

By harry_justharry

10.5K 766 1.9K

Harry James Potter, Potter ailesini ne kadar tanıyor? Dumbledore, Harry'e bu gerçeği vermek için neden savaşt... More

Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Albüm -1
Bölüm 11
Bölüm 12
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Bölüm 16
duyuru✨
Bölüm 17
Bölüm 18
Bölüm 19
Bölüm 21
Bölüm 22

Bölüm 20

140 20 42
By harry_justharry

Okullar açılmış ve Regulus son zamanlarda ortalıkta da görünmüyordu. Dahlia endişelenmekten geri duramıyor ve istemeden onun gittiği yerlerde, takıldığı arkadaşlarının çevresinde görünüyordu. Hiçbir arkadaşıyla iletişim kurmamıştı ama belki konuşurlar da uzaktan duyarım diye hiç durmadan o ırkçı sözleri duymak durumunda kalmıştı.

Candy ve hatta gariptir ki Emily bile endişelenmişken okulda kırk dönüyorlardı. McGonnagall ise Dahlia'nın bu karın ağrısını anlamıyordu. Anlamama nedeni ise çapulcuların da ve Regulus'un da ortalıkta olmamasıydı. Hangileri için okulu turladığını anlayamamıştı. Dahlia ise çapulcuların nedenini çok yakından bildiğinden ötürü Regulus'a odaklanıyordu. Ancak çocuğu yalnızca derslerde ve yemeklerde görüyor, hatta bazen yemeklere bile inmiyordu. Onun dışında hep Barty ile paylaştığı odasındaydı. Onu en azından iyi görmeyi dileyen Dahlia ise her geçen gün gözlerindeki ışığı yitiren bir Regulus görüyordu. Onu belki zor durumda bırakacağını düşündüğünden yanına yaklaşıp derdini sormaya cesaret edemiyordu.

İksir dersinde önündeki masada oturan ve iksire yanlış bir malzeme katan Black'la kaşlarını çatmış ve asla yapmadığı, yapmayacağı bir hata olan şeyleri gözden geçirdi.

"Yanlış malzeme."

Regulus'la bir dönen Barty kaşlarını kibirle kaldırarak sordu.

"Ne?"

Regulus uzun süre sonra duyduğu sesle bir içindeki karanlığın ufak bir kıvılcıma tutuşup aydınlanmasını hissetti. Gözlerini kısa bir süre kapatıp bunu dinledi.

"İksire diyorum yanlış malzeme kattınız. Goblin kılı katmak yerine kıl çiçeği yaprağı kattınız.

"Bunda seni ilgilendiren şey?"

Black uyardı. "Barty-"

"Ah, elbette, havaya uçmanızı engellediğim için özür dilerim. Şimdi kapa çeneni  ve o iksire bir malzeme daha ekleme."

Dahlia ise karşısındaki çocuğun kibirli, laubali tavırlarına anlık bir kıvılcımla sinirlendi. Kolay sinirlenir ve siniri çok zor geçerdi.

Regulus, Barty'nin omzuna dokunup yorgunca arkasını döndü. Zarif ve alışıldık bir el hareketi ile kazanı temizlemeyi yeni malzemeler için yer açtı. Yanındaki oğlanı malzeme için gönderdikten hemen sonra ardındaki kıza dönmüştü. Ona nasıl sesleneceğini düşünürken kızın zaten kendisine bakıyor oluşu içini rahatlatmıştı

"Teşekkür ederim."

"Neyin var."

Black'in biçimli kaşları uzun bir itinayla çatıldı. "Anlamadım."

Dahlia bugün biraz fazla kabarık saçlarını kulağının arkasına taşıdı. Sonrasında önündeki sıraya dirseklerini yasladı. "Sen hata yapmazsın Black. Uzun zamandır da eriyorsun. Yemeklere bile zor iniyorsun. Her gördüğümde biraz daha eriyorsun. Anlat bana, sorun ne?"

Omuzları düştü. Kimse fark etmeyince iyi bir oyuncu olduğunu düşünmüştü. İçindeki sorunu dışına yansıttığını duymaksa inanılmaz bir sıkıntıyla kaplanmasına neden oldu. Black bir anda gözlerinin Dahlia'nın arkasına takılmasıyla kahve gözlere geri dönüp minik bir gülümseme bıraktı. Zorlama olduğu her halinden belli olan gülümsemeyi gösterebilmek için çatlak dudaklarını zorladı.

Emily'nin dibine girdiğini fark ettiğinde, Regulus'un da susma nedenini anladı. Önüne dönüp malzemeleri ince bir işçilikle doğrarken önüne düşen bir kağıt parçasına gözleri takıldı. Yavaşça Dahlia'nın dokunuşuyla açıldı ve yazılar belirdi. 

"Gece yarısı Astronomi Kulesi Potter, gece yarısı. Sanırım gün içi artık bana güzel dakikalar geçirtmemeye yeminli."

Gözleri hayranlıkla yazının etrafındaki süslere takıldı. Yukarısında kayan iki yıldız vardı ve biraz daha üstünde Regulus Yıldızı parlıyordu ve en aşağılarda çimenlerin üstünde yükselen yıldız çiçeği parlıyordu. Ancak her şeyden çok dikkatini çeken şeyse hala aldığı çizimlerin kağıtlarının en köşelerindeki ufak bir yıldız çiçeği imgesiydi. Aynı imgeyi görmek kağıttaki yıldızlardan birinin aklında yanmasına neden oldu.

"Dahly? Boynuzları doğramamışsın, sorun mu var?"

Dahlia elindeki kağıdı cüppesinin cebine koyup saçlarını bileğindeki tokayla bağladı. "Ders bitsin sana bir şey anlatmalıyım Emy." Son kez gözlüklerini biraz ittirip hızla boynuzları doğradı ve kazana bıraktı. Düzgün bir sırayla karıştırırken gözleri karışan malzemeler içerisine dalıyordu. Emiy'nin elini tutmasıyla kepçeyi durdu ve yanındaki kızın yönetimine bıraktı.

"Dalma Dahly, bir kazan iksir boşa gidecekti."

Bir şey demeden yerine oturdu ve cebindeki kağıdı izledi.

Dersin bitmesine az kala Slughorn yanlarına gelip güzel bir beğeniyle kazanı süzmüştü. "İyi iş Bayan Potter ve Bayan Jones."

Dersi bitirip kapıdan çıkarken büyük bir yoğunluk akıyordu. Kapıdan çıkmak için ölümüne mücadele verilmesi gerekiyordu. Her ne kadar Emily'e sonra çıkalım dese de Emily itiraz etmiş ve Dahlia'nın anlatacağı durumu en erken şekilde dinlemek amacıyla durmadan ilerliyordu.

Dahlia elinin dış yüzünde hissettiği parmaklarla başını sola çevirdi ve arkadaşlarıyla sohbet eden Black'in bedeniyle karşılaştı. Sanki hiçbir şeyden haberi yokmuş gibisinden solundaki kıza gülümseyip arkadaşlarına geri dönmüştü. Bu süreç içerisinde avucunun içinde dolanmaya başlayan parmaklar geçtiği her yeri karıncalandırırken son bir kez elini sıkıca sıktıktan sonra zıt yöne ilerledi.

Bu anda uzaklaşan bedene başını hafifçe sağa yatırarak bakan Dahlia cüppesinin her bir uçuşunu ezberledi, saçlarının her bir kıvrımını da.

Emily hemen kızın elinden tutup koşmaya başlarken koridorlarda bazı insanlara çarpıyor ardından Dahlia bağırarak özür diliyordu. 

"Regulus'la alakalı değil mi? Elbette onunla alakalı!!"

Dahlia sessizliğini bozmazken sadece arkadaşının ardından koşarken bazen zıplarken eteğini tutarak hızını yakalamaya çalışıyordu.

-

Emily elindeki kağıdı incelerken bir yandan pür dikkatle Dahlia'yı dinliyordu. Bahçede oturdukları ağacın dibine yayılarak oturmuş, çantaları kenara atmışlar ve Emily'nin heyecanıyla Dahlia'ya da bulaşarak içindeki büyük heyecanı dışarıya atmıştı. 

"Böyle işte. İki çizim de aynı. Bilerek yaptığını zannetmiyorum, hatta bence yanlışlıkla çizdi bu seferkini. O, eminim. Çizimleri o yaptı ve aptal falan değilim."

"Bu kesinlikle o. Sanırım alışkanlık olarak sana bıraktıklarıyla bir bunu çizdi. Ya da seni Astronomi Kulesi'ne çağırma nedeni bu. Sana aşkını ilan edecek."

Dahlia hızlıca Emily'nin omzuna bir yumruk attı. Emily ise omzunu tutarken Potter ayaklandı. İkisi de gülerken bazen şiddete eğilebilen bu birbirlerini sevme şekilleri bazılarına ters dururdu. Yine de çevreye bakmaksızın okula girdiler, derslerle uzun zaman boğuşarak geceyi etmeye uğraştı. Zamana akmazken her aralarda yan yana geldiklerinde Regulus ufak temaslar etmeye devam ediyordu.

Dersler bitmişti. Kütüphanede aldığı solukla işlerini ve ödevlerini özenle hallettikten sonra raflar arasında dolanıyordu. Genelde onun dolaştığı kısımlar en arkalarda olurdu ve insanlar yürürken yorulurdu. Kimse gelmez, baksa görmez bir yerdi. Karanlık rahatsız edince ışığını açıp raflar arasında dolanmaya devam etti. Döndüğü bir diğer rafta beklediği şey başka kitaplar, boşluk ve yalnızlık olmasını beklerken gördüğü yiyişen iki oğlandan birisi hiç yabancı değildi. Sapsarı ve hep düzgün saçları dağılmış, gömleğinin birçok yeri kırışıkken düğmelerinin ilk dördü açılmış, suratı kızarmış ve nefes nefes kalmış bir Malfoy'la yalnızca kendine lanetler ediyordu. Başkası olsa özrünü diler geçer ve kimse durumu sorgulamazdı ama Malfoy'un olayı gereksiz büyüteceği ve peşini bırakmayacağını biliyordu.

"Özür dilerim, özür dilerim! Gidiyorum. Özür dilerim."

Rahatsızlık vermemek adına yavaş yavaş tadımlık adımlarla geldiği yolları hızla geri koştu. Kütüphaneyi bu kadar hızlı terk ettiğine inanmıyordu. Hızlıca Ortak Salona girip odasının merdivenlerine tırmanacağı sırada şöminenin etrafındaki yeşil, kadife koltuklarına kurulan öğrencilerin kendisini çekmeleriyle boş bir yere kendini bıraktı ve nefeslendi. Fazla zaman geçmeden Lucius  geldi ve Dahlia'nın karşısındaki boşluğa geçerek gergince birçok kez kendine bakışını yakaladı kız. İkisi de sohbetten uzak duruyorlardı. Dahlia anlıyordu. Büyük ihtimalle ailesi buna kötü bakıyordu ve okuldaki yeri sayılan imajını yıkmak istemiyordu. Hatta yanlış görmemişse muggle doğumlu bir hufflepuf'tu diğer çocuk. Normal öğrenciler içerisinde ses getirip kötü gözlere, seslere neden olacak durum elbette bir Malfoy'da daha da gerici olurdu.

Emily'nin yanına çöktüğünde ona dönerek bu boğucu kesişmeden kurtulmaya çalıştı. Gerginliği Emily'nin bir diğer cümlesine kadar bitmiş sayılırdı.

"Ödevlerin bitti mi? Çantan nerede?"

"Siktir! Hayır hayır hayır hayır... Unuttum. İnanamıyorum ya."

Hızla ayağa kalkıp ilerlerken arkadaşı yalnızca arkasından bağırarak gülüyordu.

"Bu saatte hadi yürü bakalım oraya kadar!"

"Kapa çeneni!"

Aceleyle bina içerisinde tekrardan adımlarken artık takati kalmadığı sebebiyle bazen merdivenlerde oturup dinleniyor ve merdivenler onunla şakalaşırcasına yer değiştirip duruyordu. Zindanların en altta olup her şeye uzak kalması biraz can sıkıcı gelmeye başlamıştı. İlk başta her şeyden ve herkesten uzak bu yer adeta özelleştirilmiş gibiydi. Şimdiyse yalnızca kendilerinin cezalandırılmış olabileceğini düşündürüyordu.

Kütüphaneye fazlasıyla dolanarak ve süzüle süzüle ulaştığında kapıyı açacağı sıra diğer taraftan açılan kapıyla bir adım geri gitti. Karşısındaki Malfoy onu gördüğü an anlamsız mimiklerle bir şeyler demeye çalışıyor ve kelimelerin ağzından dışarı çıkabilmesi için mutlak, gözle görülür bir savaş veriyordu.

"Bak-"

"Gördüğüm hiçbir şeyi, hiç kimseye anlatmayacağım Malfoy sakinleş. Bu senin özelin ki istesen kendin söylerdin. Seni zor durumda bırakacak bir durum belli ki. Ağzımın kapalı kalacağından emin olabilirsin. Sizin beni zor durumda bıraktığınızın aksine ben bunu yapmam ve yapmayacağım da zaten."

Malfoy derin bir iç çekti ve ayakları altındaki döşemeleri izlerken Dahlia vaktin geçtiğini biliyordu. Yasak saat çoktan başlamıştı ve kendisi daha çantasını alıp yetişmesi gereken bir buluşma olduğunun farkındaydı.

"İyi geceler Malfoy. Bir dahakine dikkatli ol ve yanlış mekan seçiminden uzak dur."

Yanından geçip giderken bir fısıltı duyduğuna Merlin üzerine yemin edebilirdi.

"Bir şey mi söyledin?" Arkasını dönüp dikkatle çattığı kaşlarıyla sordu.

"Hayır. Sadece... Her neyse. Seni bir daha zor durumda bırakmayacağımızdan emin olabilirsin Potter. İyi geceler."

Bir asa hareketiyle kapının ardındaki çantayı ellerine alıp Dahlia'nın elleri arasına bıraktıktan sonra gitti.

O fısıltıda Lucius'un ilk teşekkürünü bahşettiğini belki hiç bilemeyecekti. İlk defa kendini bu kadar zor durumda hisseden oğlana bir rahatlama  vermesi teşekkürüydü. Belki hala kızı sevmekten uzak olsa bile ona ciddi anlamda bir can borcu olduğunu hissediyordu.

Dahlia ise umursamaktan uzak olarak sadece çantasına ulaşma rahatlığıyla kimseye yakalanmadan Astronomi Kulesi'ne tırmanma derdine çekildi. Daha yarım saat vardı ancak buluşmalara erken gitme ve zamanında orada olmak onun hep yaptığı bir alışkanlık olarak devam etti.

Tereddütlü ve yakalanmaması gereken adımlarla uzun bir süre sonra en yukarıya tırmanabilmiş ve yıldızları soluyabilmeyi başarmıştı. Yıldızların aydınlığı kendisinin de içini aydınlatırken kayan bir yıldız misali ulaşan ses kulaklarını doldurdu.

"Erken gelmişsin, her zamanki gibi."

"Sen de erkencisin, her zamankinden farklı olarak."

Dahlia yine de bilirdi ki Regulus her zaman dakik bir insandı. Beklemeyi de bekletmeyi de sevmezdi ancak her zaman geç kaldığı durumları istemeyerek olan engeller nedeniyle sevmediği şeyleri de yapar olmuştu.

Sessizce kızın yanına yanaştı ve yere oturdu. Gözleri yukarıdan aşağıları süzüyordu. "İsteyerek olmuyordu, biliyorsun."

"Biliyorum Reggie, dalga geçiyorum."

Oğlan kaşlarını çatıp bir süre kızı izledi. Fark etmesini bekledi. Dahlia çoktan fark etmişti yalnız. Kendisine Reggie diye seslenilmesinden nefret ederdi. Ancak Dahlia şunu da fark ediyordu ki bu sinir kendisi ve Sirius için asla yükselmezdi.

"Şu şekilde seslenmesene."

İkisi de buna yanıt bir şey söylemediler ve sessizce yıldızları, karanlığı ve henüz dolunaydan çok uzak ayı izlemeye koyuldu. Sessizlik devam ediyordu ancak Dahlia'nın zihni hiç de sessiz devam etmiyordu açıkçası. Dahlia sormadı, Regulus konuşmadı. Genelde olan olaylardan pek de farklı bir şey olmadı.

"Nasıl hissediyorsun? Gün içinde seni mutlu etmeyen durumlar vardı. Bu yüzden geceyi seçtin?"

Dahlia fısıltıyla konuşurken onun en ufak fısıltısını kaçırmamak şartıyla orada olan Regulus'a yöneldi.

"Aslında biliyorsun. Sana anlatmayı seviyorum ancak şu an anlatmasam?"

Dahlia boynunu iki yana kırarak kıtlattı ve karşısındaki oğlana döndü. Biraz yan kayarak kollarını omzuna doladı. Her zaman sessiz kalma antlaşmalarının bir imzası olarak yaptıkları bu durum genelde Regulus'un başını kızın boynuna gömerek ve yalnızca sayılı insana gösterdiği duygu izlerini akıtarak biterdi. 

Uzun bir süre yalnızca oturdular ve sarıldılar. Regulus yalnız hissediyordu. Fiziksel olarak değil, manevi olarak. Kimseyle konuşmak istemiyor, bir şeyler anlatıp dinlemekten de itinayla kaçınıyordu. Bazen sadece başını gömdüğü bu boyunda sessizce oturup o hayranı olduğu saçların kokusunu alıp her bir teliyle de sessizliğinde kalabalığı bulmak istiyordu. Çevresindeki her insanın gürültüsü, kalabalığı ve yalnızlığından bu kızın sessiz, tenha ve yanındalığına sığınıp bir süre nefeslenme ihtiyacı ciğerlerine ve kalbine hapsoluyordu. Yaz günleri her güneş ışığında kızın gözleri ışıldarken şu anlarda ise sönmüş bir ışığı izlemeye çalışmak zordu, fazlasıyla zordu.

Bir şeyler yolunda değildi, hissediyordu. Ne evde, ne okulda. Pekala biliyordu bunu ancak kendi hayatını sadece uzak bir tanrısal bakış açısıyla izlerken yalnızca seyirciydi. Asla bir söz sahibi olamıyor ve bir şeyleri başlatıp engelleyemiyordu. Kendisine ve hayatına yabancı hissediyor ve yabancılaştığı bu ortamdan yine bilindik sulara yüzmeye çalışıyordu. Yalnızca tek sorun şu ki, Regulus yüzme bilmiyordu. Her ne kadar Güneş Işığı'm, Yıldız'ım dediği kıza yakınlaşsa hayatının yabancıları bir bir canını yakarak sıçratıyordu.

"İyi misin? Artık uyuman gerekiyor. Zaten uyuyamıyorsun ve yarın erken kalkmalısın. Uykuya da ihtiyacın var."

Dahlia sessizce ve ürkütmekten korkar bir şekil konuşurken Regulus çoktan mayışmış bir şekilde hafifçe gözlerini açtı.

"Senin de uyuman lazım. Kalk hadi."

***

Dahlia koridorda Emily ile yürüyor ve kendilerine çarpan herhangi bir büyü hissetmiyordu. Elbette eksikliğini aramıyordu ancak tuhaf bir şekilde garipti. Emily ise bugün kimseyle kavga etmek zorunda kalmadığına şaşırıyor ve gün boyunca dobra halinde eser barındırmıyordu. Elbette Candy bu ikilinin yanındayken gerginliklerine hep şahitlik ederken gün boyu huzursuz bir huzurun içinde sürüklendikleri gözüne çarpmıştı.

"Bugün kimse sana veya bize bir laf çarpıtmadı veya büyü de olabilir fark etmez. Hani bana giren çıkan hiçbir şey hissetmiyoru- Buraya kadarmış."

Dahlia hissettiği acı ve anlık sinirle başını yavaşça yerden kaldırdı.

"Kötüyü çağırdın, sus."

Eşyalarının hepsini bir koluna alıp arkasını döndü hışımla. Emily kendisinden önce bir adım atmışken çevrede oluşan ufak çaplı slytherin kalabalığını izledi. 

Emily büyük bir gürültüyle elinde hınçla tuttuğu asasına karşılık daha önce fark  bile etmediği bir öğrencinin de asasına sarıldığını fark etti. Korkuyordu ama yine de sataşıyordu.

"Expelliarmus!"

Elindeki ufak tokayla saçlarını alabildiğincesini toplarken kızın yanına ulaştı. Yerde yatan tıknaz çocuğu tiksintiyle izledi. 

"Yetmez mi artık? Ha? Hayır, her defasında yere seriliyorsunuz ama yine ne varsa artık yine karşımızdasınız. Yetmez mi?"

Arkasında işittiği bir büyü fısıltısıyla hızla döndü. Emily ise hala yerdeki çocuğa odaklanmış, bırakmaya niyeti yokçasına bağırıyordu. Elinden gelse kafasını Hagrid'in canavarlarına yem ederdi. 

Dahlia ise arkasında bir başkasının yerde olduğunu görünce çatılı kaşlarıyla bir etrafı taradı. Kalabalığın ortasından çıkan sarı saçlar dün gördüğü bakışlardan pek uzaktı.

"Yeter Esse. Fazla oluyorsunuz. Kendi binamızdan birine bu şekilde sırtından vurmaya devam mı edeceksiniz? Potter ve Jones'a artık bulaşmayın. Eğlendiniz bitti. Tabi eğlenen siz oldunuz mu orası ayrı. Kısaca yeter, dağılın artık."

Kalabalık sessiz bir gürültüyle dağılırken Malfoy kısa bir baş selamıyla oradan uzaklaştı. Emily sorgulamadı, Dahlia ise anlatmak için yer ararcasına kolunu tutarak oradan kayarak hızlıca bahçede bir ağacın dibine çöktü. Birbirlerine anlattıklarında duyan ve duyulanın yalnızca ağaçlar olması hoştu.

"Anlat. Dün Malfoy ardından gelmişti zaten. Naptın? Bam! Bam! Küt! Onu yer serdin ve o artık akıllandı değil mi?"

Hevesle anlattığı bu şeylerin gerçek olmayacağını biliyor ancak yine de Malfoy'a haddinin bildirilmiş olmasını umut ediyordu.

Dahlia evet dercesinde derin bir nefes aldı. Onunla bir Emily de. "Hayır. Üzgünüm ki böyle bir şey olmadı. Yalnızca onu bir erkekle olmaması gereken bir durumda yakalamıştım ki kime göre neye göre olmaması gereken bir durum- Neyse ardımdan geldi ve yani söylemeyeceğimden emin olmaya çalıştı. Ben de söylemeyeceğim dedim ve konu kapandı. Bize bulaşmayacağını da söylemişti ancak kollayacağını düşünmedim hiç."

"Malfoy gay mi? Aslında onu hufflepuf birisi ile yakıştırıyordum ama hem Mlalfoy gay değil hem de hufflepuf diye yok saymıştım."

Dahlia omuz silkti çantasını kenara atıp en değerlisinin bacağına uzandı. O da Regulus gibiydi. Genelde Emily2de bile duyduğu ruh eşi benzetmesini hissediyordu. Benzer ilgi alanları, benzer karakteristik özellikler vesaire. Şu an sessizce arkadaşına yaslanıp sessizliği dinlemek cazip geliyordu.

"Bizi ilgilendirmiyor. Candy'e bile söyleme lütfen. Hem baştan uyarayım onları yan yana gördüğünde ima yapma. Göremezsin zaten ama hani büyük ihtimalle Malfoy'u zor durumda bırakacak bir durum."

Emily omzunu silkip her zaman kısa olan saçlarını kulağı arkasına bıraktı ve ellerini kıvırcık tutamlara daldırdı.

"Bizi ilgilendirmiyor, sorun yok. Aramızda. Uyuyacak gibisin. Uyandırırım ben seni dersin başlamasına yakın. Uyandığında sana bir dedikodu da ben vereyim."

Dahlia gülerek gözlerini kapattı. Sessiz huzurun ve saçlarındaki parmakların hep orada olacağı bilinciyle gözlerini yumdu.

**********

Gecikme için sorry not sorry... Sınav haftamı atlatmak istedim (Aslında sınav haftamın ortasında yazıp bitince atmadım hani asla)...  Lucius'u sevin ya ben bu kurguda sevilecek bir lucius yaratmak istiyorum.. normalde sevmem yani hani ama burada bı sevilsin..

nASILSINIZ EFENİM, NASIL GİDİYOR???

Bir sonraki bölüme kadar hayatta kalınnn <3333

Continue Reading

You'll Also Like

197K 19.7K 31
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.
199K 8.2K 37
ʜᴇʀ şᴇʏ ꜱᴀʟᴀᴋ ᴋᴀʀᴅᴇşɪᴍɪɴ ʏᴀʟᴀɴıʏʟᴀ ʙᴀşʟᴀᴅı... ꜱɪᴢ: ᴅᴇʟɪᴋᴀɴʟıʏꜱᴀɴ ᴋᴏɴᴜᴍ ᴀᴛᴀʀꜱıɴ!
123K 13.6K 52
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...
90.7K 5.7K 34
Malfoy ve Black iki ezeli rakip ve birbirlerinden nefret eden iki küçük çocuktur. Black'in 4. Sınıfta Harry'nin yerine arayıcı olmasından sonra Malfo...