KARANLIK ŞEHİR

By gaslann

904K 35.2K 4.9K

Bir mafya hikayesi... YAYINLANMA TARİHİ: Şubat 2021 © HER HAKKI SAKLIDIR © More

❤❤
TANITIM
1. BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4. BÖLÜM
5. BÖLÜM
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
10. BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13. BÖLÜM
14. BÖLÜM
15. BÖLÜM
16. BÖLÜM
17. BÖLÜM
18. BÖLÜM
19. BÖLÜM
20. BÖLÜM
21. BÖLÜM 'CEM'
22. BÖLÜM
23. BÖLÜM
24. BÖLÜM
25. BÖLÜM
26. BÖLÜM
27. BÖLÜM
28. BÖLÜM
29. BÖLÜM
30. BÖLÜM
31. BÖLÜM
32. BÖLÜM
33. BÖLÜM
34. BÖLÜM
35. BÖLÜM
36. BÖLÜM
37. BÖLÜM
38. BÖLÜM
39. BÖLÜM
40. BÖLÜM
41. BÖLÜM
42. BÖLÜM
43. BÖLÜM
44. BÖLÜM 'HAKAN'
45. BÖLÜM
46. BÖLÜM
47. BÖLÜM
48. BÖLÜM
49. BÖLÜM
50. BÖLÜM
51. BÖLÜM
52. BÖLÜM
53. BÖLÜM
54. BÖLÜM
55. BÖLÜM
56. BÖLÜM
57. BÖLÜM
58. BÖLÜM
59. BÖLÜM
60. BÖLÜM
61. BÖLÜM
62. BÖLÜM
63. BÖLÜM
64. BÖLÜM
65. BÖLÜM
66. BÖLÜM
67. BÖLÜM
68. BÖLÜM
69. BÖLÜM
70. BÖLÜM
71. BÖLÜM
72. BÖLÜM
73. BÖLÜM
74. BÖLÜM 'ALİ'
75. BÖLÜM
76. BÖLÜM
77. BÖLÜM
78. BÖLÜM ♦ I. KİTAP SONU
'KAYIP I'
'KAYIP II'
79. BÖLÜM
80.BÖLÜM
81. Bölüm
82. BÖLÜM
84. BÖLÜM
85. BÖLÜM
86. BÖLÜM
87. BÖLÜM
88.BÖLÜM
89. BÖLÜM

83. BÖLÜM

1.5K 89 37
By gaslann


Selam :)

750k olmamıza çok az kaldı. İlginiz beni çok mutlu ediyor.

Umarım bu bölümü de beğenir, keyifle okursunuz.

Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın :)

İyi okumalar...

~~~~~~~~~~

"Adem" dedim fısıldayarak. Sesli konuşsam sanki bir şey olacaktı. Patlayan silahın sesinden sonra bir sessizlik çökmüştü havaya. Nefes seslerimiz bile duyulmuyordu. Öyle sağır edici bir sessizlik.

Adem de şaşkın bir şekilde bana bakıyordu. "Gidip bak ne olur " dedim ondan bir tepki alamayınca.

"Yenge" dedi bana bakarken. "İyi olduğuna çok sevindim" diye konuşmaya devam etti. Kaşlarım çatıldı sinirden.

"Konumuz bu mu?" dedim sertçe. "Hakan içeride kaldı."

"Abi, eski abi değil. Merak etme sen gelir şimdi" dedi umursamazca. Cebinden bir sigara çıkardı ve ucunu ateşledi. Her hareketini dikkatlice seyrettim. Adem otuzlarında genç bir adamdı. Kalıplı, uzun boylu birisiydi. Esmer teni, o tenin içinde parlayan yeşil gözleri vardı.

"Gelirse de katil olmuş olarak gelecek" dedim. Öfkem kat kat çoğalıyordu içimde. Sigarasından bir nefes daha alıp üfledi soğuk havaya.

"Bunu düşünmek için çok geç" dedi mırıldanarak. Yutkunmak istedim ama söyledikleri boğazıma düğümlenmişti. Gitmiyordu. Boğulmamak için ağzımı açıp soğuk havayı içime çektim.

"O ne demek" diye sordum sonunda. Alacağım cevap beni korkutuyordu. Ama öğrenmek isteyen birileri vardı içimde. Sor sor diye bağıran.

"Bir yıl kısa gibi görünse de çok şey yaşandı yenge. Çok şey oldu ve olacak" diye cevapladı sorumu. Sigarasından da uzun bir nefes aldı sonra. Korkum ve merakım iyice artmıştı. Adem'den her şeyin cevabını almak istiyordum deli gibi. Soracak bir sürü sorum vardı. Dudaklarım henüz kımıldamıştı ki, kapı büyük bir gürültüyle açıldı. Evin dış duvarına çarpıp tekrar Hakan'a doğru geldi.

Kapının önünde heybetli bir şekilde duruyor, bana bakıyordu şimdi. Katil mi olmuştu. Öldürmüş müydü Cenk'i. Adem'in dediğine göre ilk de değildi. Elindeki silahı yavaş hareketlerle beline koydu. Evin önündeki iki basamağı aynı yavaşlıkla inip yanıma kadar geldi. Gözlerimin içine bakarken:

"Adem, bebeği al" dedi sakince. Bakışlarımı kucağıma indirdiğimde Rüya'nın uyuduğunu gördüm. Bu kadar gürültü içinde nasıl uyuyabilmişti ki.

"Bu ne demek. Ne oldu içeride?" diye sorarken, Adem çoktan kollarımın arasındaki bebeği almıştı.

"Rüya benim kızımsa eğer benimle gelecek." Dedi. Sakinliği aklımı oynatmama neden olacaktı neredeyse.

"Buna izin vereceğimi nereden çıkardın?" diye sordum hiddetle. Parmaklarımı sarı saçlarımın arasından geçirip derin bir nefes aldım. Aklıma gelenle yerdeki bakışlarımı tekrar Hakan'a kaldırdım.

"Öldürdün mü onu?" diye sordum korkuyla. Bazı sorular belki de sorulmamalıydı. Alınacak cevap bir şeylerin sonu olabilirdi. Ama biz zaten sondaydık. Bir uçurumun dibinde. Alınacak cevap rüzgâr gibi esip, bir yaprak gibi seni yüksekten aşağı savurabilirdi. Sonuçlarına hazırdım.

Sorumun cevabı çok sertti. Bir adım bana yaklaşıp, parmaklarını kazağımın yakasına doladı. Beni kendine doğru çekti. Yüzlerimiz arasında santimler vardı sadece. Gözlerim gözlerindeydi sadece. Onun gibi. Ama farklıydı. Ben ona yalvarır gibi bakıyorken, o bir avcıymış gibi bakıyordu. Bu duruma gelmiş olmak, rahatsız ediciydi. Üzücüydü. Pişmanlık doluydum. Belki birlikte ölmek, şu an bu anı yaşamaktan daha az acı verici olurdu. Yanlış kararlar mı vermiştim yani ben.
Dişlerini sıktığı, çenesinden belliydi. Üstten bana sert bir şekilde bakıyordu. Bir şey söylemek için dudaklarını aralamıştı ama, sonra geri kapattı. Kapatırken de beni aynı sertlikte geriye itti. Yüzlerimiz ve gözlerimiz birbirinden ayrılmıştı çoktan.

"Katil mi oldun?" dedim tekrar. Gözlerini bana çevirdi bir an. Endişe ve korkusunu hissettim.


 Ama saniyesinde yok oldu ve o ifadesiz bakışlarını takındı tekrar. Cevabı almak neden bu kadar önemliydi ki? Belki de onunla konuşabileceğim tek konuydu bu. O yüzden sesini duymak için böyle ısrar ediyordum. Ne fark ederdi ki Cenk'in ölmesi veya ölmemesi. O da bana zarar verenlerdendi. Belki de amcamdan ve diğerlerinden daha fazla. Hakan'ı kaybetmeme neden olmuştu.

"Buradayım bebeğim" diye bir ses duydum arkamdan. Benim kaşlarım çatılırken, Hakan'ın sinirlendiğini gördüm. Arkamda bana seslenen adama bakış atıp, ellerini yumruk yaptı. Zorlukla yutkunduğunu görebildim.

"Cenk?" dedim arkamı dönüp. Yanıma kadar gelip bana sarıldığında yüzüm göğsüne gömülmüştü. Kendimi geri çekmek istediğimdeyse buna izin vermedi. Dışarıdan bu temasa istekliymiş gibi görünüyor olmalıydım. Çünkü vücudumu hiç hareket ettiremiyordum.

"Ne yapıyorsun sen?" dedim ama sesimi kendim bile zor duymuştum. Cenk beni bırakmamaya niyetliydi. Başımı biraz geriye götürebildiğimde dişlerimi koluna geçirdim. Acıdan dudaklarından bir sızlanma döküldüğünde, kolları da gevşemişti. Kolları arasından kurtulduğumda hemen arkamı döndüm. Hakan oradaydı. Yere çivilenmiş gibiydi. Bembeyaz kesmişti yüzü.

"Hakan" dedim sessizce. Bu halleri bana çok yabancıydı. Bir anda sesimi duymasıyla bu ifadesini toparlayıverdi.

Bana doğru iki büyük adım attı. Yanıma kadar geldiğinde üstten bana bakmaya başladı. "Adem, kızımla arabaya bin" dedi gözlerimin içine bakarken.

Adem'e doğru adım atmak için yeltendiğimde kolumdan tuttu. Yumuşak değildi, sertti."Hayır, hayır" dedi soğukça. Bakışlarımı ona kaldırdığımda, derin bir nefes bıraktı dudaklarından.

"Bu sana yapacağım son iyilik Ezgi" dedi. Kaşlarım çatıldı. "O ne demek?" diye sordum sinirle.

"Eski günlerin hatırına, seni ve sevgilinle bırakıyorum. Senin hatırına bu şerefsizin nefes almasına izin veriyorum Ezgi. Senin için. Öldürmem gereken adamı senin için öldürmüyorum. Ama kızım dediğin bu bebeği yanımda götüreceğim" diye cevapladı sorumu.

 Sanki son nefesini veriyormuş gibi, cümlesinin sonlarına doğru nefesi kesildi. Sesi boğazını zorlayarak çıkmıştı.

"Ne!" dedim duyduklarım karşısında hayretle. Omzumun üzerinden Cenk'e baktım. Ellerini pantolonunun cebine sokmuş, umursamazca bizi izliyordu.

"Hakan, ne diyorsun sen" diye sordum ona döndüğümde de. Gözlerini kaçırdı benden. Ona kırgın bir şekilde bakıyordum çünkü. "Nasıl böyle bir şey..?" devamını getiremedim. Adem'e baktım öfkeyle. 

"Ver kızımı bana" dedim. Sesim öfkeme göre sakin çıkmıştı. Bütün herkesten kaçacaktım. Kaybolup, yitip gitmek istedim. Her zaman yaptığım gibi. Bu hayatta en iyi becerdiğim şey kaçmaktı sanırım. Bir de iyi bir anne olmayı denemek istiyordum.

Adem ne yapacağını bilmez bir halde öylece duruyordu. Rüya'yı bana vermiyordu ama Hakan'ın dediğini de yapmamıştı.

"Adem" diye bağırdı Hakan birden. Adem benim gözlerime baktı. 'Affet' der gibi. Hızlı bir hareketle arkasını dönüp yürümeye başladı. Peşinden gitmeye yeltendiğimde beni durduran Hakan'ın koluma yapışan eliydi. Beni durdurduğunda sinirle ona doğru çevirdim başımı. O da aynı şekilde yüzüme doğru eğildi. Santimler vardı yine aramızda sadece. O santimleri aşabilsek her şey hallolacaktı aslında.

Hayır, olmazdı. Bu bakışlar benim sevdiğim ait değildi. Karşımda tamamen değişmiş biri vardı şimdi.

"Cenk'in şuracıkta beynini dağıtmamı istemiyorsan, uzak dur" dedi tıslar gibi. Göz kapaklarım seğirirken, bacaklarım artık beni taşımıyordu. Beni ayakta tutan, Hakan'ın kolumu saran eliydi. O el bedenimden uzaklaştığında kendimi yerde bulmam kaçınılmaz sonum olmuştu.

Nefret dolu bakışlarını benden çektiğinde, sırtını dönüp Adem'in bindiği arabaya doğru ilerledi. Buna izin veremezdim. Rüya'yı benden alamazdı. Bu ceza değildi, bu beni öldürmekti. Beni öldürmek istemezdi değil mi?

Ayağa kalktım. Birden içime nereden geldiğini bilmediğim bir güç gelmişti. Biliyordum aslında. Anneliğin verdiği bir güçtü bu. Kızımın bana ihtiyacı vardı. O daha çok küçüktü. Sendeleyerek attığım bir kaç adım sonrası dizlerimin üzerine çöküp, Hakan'ın bacağına kollarımı sardığımda, bir anda durup bana döndü. Kaşları çatılmıştı ve şaşkınca bana bakıyordu. Nefretle bakmaması beni biraz olsun sevindirmişti.

"Çok küçük, bensiz yapamaz" dedim yalvarır gözlerle ona bakarken.

"Kalk yerden, ne yapıyorsun sen?" diye bağırdı Hakan. Sonra benimle aynı seviyeye indi. Bir dizini yere koymuştu. Kolunun dirseğini de, dizine yaslamıştı.

"Hakan, beni Rüya'dan ayırma" dedim. Gururum umurumda değildi. Kızım annesiz büyümemeliydi. Bunun için her şeyi yapardım.

"Buna asla izin vermem" dedim. Ne yapacaktım ki, ona nasıl engel olacaktım?

"İzin isteyen olmadı" dedikten sonra ayağa kalktı. Çevik bir hareketle bacağını saran ellerimden kurtulduğunda arkasını dönüp arabaya doğru ilerledi.

Bir şeyler yapmam gerekiyordu. Onu durdurmalıydım. Bir umut aklıma gelenle harekete geçtim. Çamurlaşmış topraktan avuç içlerimle destek alarak ayağa kalktım. Düşmenin sırası değildi. Arkamda keyifli bir şekilde olanları izleyen Cenk'e doğru ilerledim. Parmaklarımı gömleğinin yakasına geçirdim.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen?" diye bağırdım yüzüne doğru. O kadar öfke doluydum ki her şeye. Cenk öfkemi en çok hak eden kişiydi nasıl olsa. Ona böyle davranmam normaldi.

"Söyle gerçekleri, kızımı götürüyor" diye devam ettim. Bana yardım etmesi gerekiyordu.

" İçeride her ne yaptıysan, ne dediysen düzelt çabuk. Sıkıldım senin oyunlarından."

Cenk'in yüz ifadesi daha da gevşek bir hal aldığında tuttuğum yakasını hırsla bıraktım. Bana bir yardımı dokunmayacağı açıktı.

Tekrar arkamı döndüm. Hakan'ı durdurmam gerekiyordu. Başka bir şey yapmam lazımdı. Arabaya binmişti çoktan. Kızım gidiyordu. "Hakan" arabaya doğru koşarken bir yandan da bağırıyordum. "Bekle, lütfen!" Yalvarıp diz çökecektim önünde.

"Çok küçük, bensiz yapamaz" bağırışlarım onu durdurmaya yetmeyecekti biliyorum.

"Annesiz olmaz!" Bunu en iyi ben bilirdim.

Arabanın arka kapısını açmak için hamle yaptığım sırada araba hareketlendi. Bir süre peşinden koştuktan sonra, hızlanan arabaya ayak uyduramadım. Dizlerimin üzerine düştüğüm yerde, bir su birikintisi vardı. Üstüm başım çamur olmuştu. Bunu bana yapan Hakan'dı. Bu kadar büyük bir cezayı beklemiyordum. Cezanın bu kadar iç acıtacağını da. İçim yanıyordu. Yaşama sebebimi almıştı elimden. Önce kendini sonra, kızımı...

Bir çığlık koptu dudaklarımdan. Bir feryat. İçimdeki yangın dışarı taşmak istemişti ve taşmıştı da. Ama yakacağı kimse yoktu ateşimin. Yine kendi kendimi yakmıştım ben.

Gözlerim kapanırken, görüş açımda sadece benden uzaklaşan araba vardı. Başım dönüyordu. Durduğunu gördüm sonra. Ya da hayaldi bilmiyorum. Kolumda bir dokunuş hissettim. Göz ucuyla baktığımda Cenk olduğunu gördüm. Yanıma gelmişti. Ona ihtiyacım yoktu ki, o değildi gelmesini yardım etmesini istediğim kişi. Araba neden durmuştu? Hakan bana acımıştı değil mi?

------------

Gözlerimi açtığımda, aynı yerdeydim. Bir yıl önce uyandığım haldeydim. Hızla doğruldum yataktan.

"Çetin" dedim şaşkınlıkla. Bana bakıyordu. O da şaşkındı. Bu an... Sanki başa dönmüştüm. Dönseydim daha farklı olur muydu her şey? Belki de kabustu gördüklerim. Bir şanstı belki de. Hakan'a kötülük yapmazdım bu sefer.

Diğer tarafıma baktığımda aynı şekilde Cenk ve Elif'i gördüm. Olabilir miydi? Şu an öyle bir şey olursa bunun nasıl olduğuna kafa yormayacaktım. Bana verilen bu hediyeyi kabul edecek, Hakan'a ulaşmak için her şeyi yapacaktım. Asla Cenk'i dinlemeyecektim. Hem öyleyse Rüya'da benimleydi. Avuç içimi karnıma götürdüm. Ayrılmamıştık belki de. Sonra uzakta bir noktaya takıldı bakışlarım.

Bir biberon...

Yanaklarımın ıslandığını hissettim. Karnımdaki ellerim yanaklarıma gittiğinde, avuç içlerim yüzümü tamamen kapattı. Bu halimden utanıyordum. Yaşamayı becerememiş olmak beni üzüyordu. Ölmeyi en çok bu an istedim sanırım. Kaybolmak, yitip gitmek istedim.Sonra ellerimin üzerinde bir dokunuş hissettim. Ellerimi yüzümden çektiğimde Elif'in bana ağlayan gözlerle baktığını gördüm. Acınacak haldeydim, doğru. Kim görse ağlardı beni. Nasıl tekrar ayağa kalkacaktım?

"İtalya'da hala" sonunda sessizlikten rahatsız olup, konuşan Cenk olmuştu. Öfkeyle ona döndüm.

"Bunu bana nasıl yaptın?" diye sordum. Artık ondan nefret ediyordum. "Sen ve Hakan içindi" dedi. Hala buna devam ediyordu.

"Yeter artık!" diye bağırdım. "Bunlara artık inanmıyorum. Senden de nefret ediyorum!"

"Bence de yeter Ezgi. Git hadi. Açık kapı. Seni zorla tutuyormuşum gibi konuşma." Tokat gibi yüzüme vurmuştu. Ben istesem, kaçmak istesem giderdim. Çok fırsatım olmuştu. Haklıydı. Kolay olanı seçmiştim ben. Pişmandım. Ve geri dönüşü yoktu artık. Hayatımda sevdiğim iki kişiyi de kaybetmiştim. Kaybetmeye alışık olan ben, bu kayıplarla nasıl yaşayacağımı bilmiyordum şimdi. Hissettiklerimin tarifi yoktu.  

"Hakan'ın canı için seninle konuştum. Seni ve kızını korudum. Bir araya gelmeniz şimdilik tehlikeli dedim. Sizin yokluğunuz Hakan'a güç veriyor, o güçle de kötüleri bitirmesini beklememiz lazım dedim. Sen de bana hak verdin Ezgi" diye devam etti Cenk. 

O konuştukça yüzüme tokatlar iniyordu sanki. Her bir kelime, her bir harf bana işkenceydi. Sağır olmak istedim. Duymak istemedim. 


"Aptallık ettim" dedim mırıldanarak. Pişmanlık iliklerime kadar işlemişti. Kendimden nefret ediyordum. 

"Hayır, aptallık değil!" Oturdu yerden hafifçe bana doğru eğildi. Yaptıklarımı haklı çıkaracak bir düşünce yoktu ki, neyi savunuyordu bu adam?

"Sen onu korumak için yaptın. Bunu o bile yapamaz. Ama sen yaptın. Kendine gel artık. Onu gördün ve hemen dağıldın." Bu adam bir şekilde kanıma girmeyi başarıyordu. O haklıydı ama ben haksızdım işte.

"Ama Rüya" dedim. Gözlerim tekrar masa üzerinde duran biberona daldı. Annesiz ne yapardı. Daha minicikti. 

"Alacağız merak etme" dedi. Ona çevirdim bakışlarımı. Umut yüklü bir cümleydi ama, hiçbir şey hissetmemiştim ben.

"Hakan'ı tanımıyorsun" dedim buruklukla. "O vermeyecek kızımı bana."

Cenk bir şey söylemek için dudaklarını araladığı sırada, sert çalınan kapı, hepimizin dikkatini oraya yöneltti. Hızlıca ayağa kalktı. Bir elini beline götürdüğünde, dönüp bana baktı. Korumaları yok muydu? Neden bu kadar tedirgin olmuştu. Onun bu hareketi beni de korkutmuştu. Elif ve Çetin de benim yanıma geldiklerinde, güçlü durmam gerektiğini hissettim. Korkmak ve düşmek benim için değildi. Ben güçlü durmalıydım. Her zaman. 

Ama ben güçlü olmak istemiyordum artık. Güçlü değildim. Yorgundum. Cenk kapıya doğru ilerlerken, yataktan kalktım. Olacakları beklemeye başladım yorgunlukla. Cenk ısrarla çalan kapıyı açtığında onun bana göre iri cüssesinin ardından gözüken bedene baktım.

Birkaç adım attığımda, açık kapıda iri cüsseli adamdan görebildiğim kadar dışarı baktım. Cenk'in korumalarının başka adamlar tarafından yere yatırıldığını gördüm. Gelen dost değildi demek ki. Cenk'in düşmanı benim dostumdu belki de. Cenk benim için neydi?  

Gelen kişiyi görmek için bir adım sağa kaydığımda ise onu gördüm. Hissettiğim tek şey bir rahatlamaydı. Kaybolan ve sonra annesi tarafından bulunan bir çocuk gibi hissettim. Güçlü durmama gerek yoktu değil mi artık. O beni korurdu. O beni taşırdı. Bana yardım ederdi. Bunlara çok ihtiyacım vardı. 

Yanaklarımdan dökülen yaşlar çoğaldığında dirseğimi yüzüme bastırdım. Hıçkırıklar, vücuduma rahatlamalar bırakarak çıkıyordu boğazımdan. Yüzüme kapattığım kolumdan tuttu. Gözlerim açıldığında karşımdaydı. Gerçekti.

Parmak uçlarıyla yanaklarımdan süzülen yaşları sildi.

"Buldum seni minik serçe" dedi iç çekerek...

~~~~~~~~~~~~~

Bölüm sonu...

Mayıs 1 (6 ay sonra)

Sana haber vereyim sevgilim. Nur, Nil, Necati, Suat, Cem piçi....

Sana kim zarar verdiyse, kim sana en ufak bir sıkıntı verdiyse hepsini öldürdüm. Sanma ki aldığım nefes göğsümü rahatlatıyor. Aksine boğuyor beni, ama seni bulmadan ölmeyeceğim. Kirlendi bir kere ellerim. Sonu yok artık.

Seni her şeye rağmen, her duyduğuma rağmen seviyorum.

Continue Reading

You'll Also Like

1.9M 134K 30
Onların kaderi yıllar önce yaşanmış tek bir gece sayesinde birleşti. Bir anda karşısına çıkan ve peşini bırakmayan Atmanlı aşireti genç kızın bütün s...
GELECEK By VeraHare

General Fiction

141K 7.2K 17
Tüp bebek merkezinde tüplerin karışması sonucu kocası yerine hiç tanımadığı bir adamdan hamile kalmıştı Mahru. #1İhanet/24.5.2024 #1Mahru/24.5.2024 #...
198K 8.5K 24
İnsanların çoğunluğunu gıcık eden şey ebeveynlerin çocuklarının hayatlarına burunlarını soklarıydı. Avbanu'da bu durumdan gıcık alan insanlardan biri...
955K 56.7K 73
"Hiç bir aile karesinde yerim yokmuş ki benim" Ben Buse. Buse Yalın olarak doğmuştum ve şimdi Buse Gamzeli olarak ölecektim. Bu ruhu ölmüş, bedeni ya...