Raunchy Alpha // larry

By bearschangedmylife

59.1K 5.2K 11.5K

Şımarık bir Alfanın neler yapabileceğini görmek istiyorsanız doğru yerdesiniz! Harry olgun omegayla mühürlene... More

a slice of the future
prolog
one
two
three
four
five
six
seven
eight
nine
ten
eleven
twelve
thirteen
fourteen
fiveteen
sixteen
seventeen
eighteen
nineteen
twenty
twenty-one
twenty-two
twenty-three
twenty-four
twenty-five
twenty-six
twenty-seven
twenty-eight
twenty-nine
thirty
thirty-one
thirty-two
thirty-three
thirty-four
thirty-five
thirty-six
thirty-seven
thirty-eight
thirty-nine
ONE-SHOT
fourty
fourty-one
fourty-two
fourty-three
fourty-four
fourty-five
fourty-six
fourty-seven
fourty-eight
fourty-nine
fifty
fifty-one
🎀fifty-two🎀
fifty-three
fifty-four
fifty-five
fifty-six
fifty-seven
fifty-eight
fifty-nine
sixty
sixty-one
sixty-two
sixty-three
sixty-four
sixty-five
sixty-six
sixty-seven
sixty-eight
sixty-nine
fınal
Special Chapter "🔄"
Special Chapter "24" 1/2
Special Chapter "Axel"
Special Chapter 2 "Axel"
Special Chapter 1/2 "Harry or Louis?"
Special Chapter 2/2 "Harry or Louis"
Spacial Chapter "New Groom" 1/2
Special Chapter "New Grooms" 2/2
Special Chapter "Alternative Jobs 1/3"
Speical Chapter "Alternative Jobs 2/3"
Speical Chapter "Alternative Jobs 3/3"
Special Chapter "Wedding Photo"
Special Chapter "Becoming an Alpha"
Special Chapter "Valeria's Alpha" 1/2
Special Chapter "Skirts"

Special Chapter "24" 2/2

382 41 8
By bearschangedmylife

İkinci parta hoşgeldiniz!

İyi okumalar,

×××

Ve Harry, Louis'nin tüm dengesizliklerine rağmen hâlâ hayattaydı. Karşılıklı menfaatlerle başlayan ilişkileri aksamadan devam etmiş ve buna Alfanın hergün, her ders çıkışı Louis'yi alma rutini de buna büyük katkıda bulunmuştu.

Aradan haftalar, sonra aylar geçmişti ve artık birbirlerine alışmış, birbirlerini daha yakından tanımışlardı. Louis Harry'nin kendisine karşı gerçekten bir şeyler hissettiğine inanmış ve Alfa da Omeganın sert mizacını yavaş yavaş çözmeye başlamıştı.

Mesela bir gün Harry yine Louis'yi almak için üniversitenin önündeydi ve bahçe başka birçok genç kurtla doluydu. Alfa, onun adının nasıl çıktığına bir kez daha şahit oldu.

"Vay canına... Harry Styles yine burada!"

"Of... Gözümün önünde ama yanına gidemiyorum..."

"Sakın deneme! O Uğursuz Omeganın onunla takıldığını biliyorsun. Bize bulaşmasın."

"Al işte... Adını anmaya da gelmiyor..."

Louis çantasını omzuna takmışken her gün duyduğu benzer cümlelere bağışıklık kazanmış bir şekilde acelesizce yürüdü.

"Sürü varisinin bu kurtla ne işi olur ki?"

"Ne işi olacak? Kesin onu tehdit ediyordur. Acaba Prensimizin ne gibi bir kozu var onun pis ellerinde!"

"Hey Louis!" Kenardan gelip, Omegaya doğru havalı adımlar attı bir alfa. "Söylesene, bu Rapunzel kılıklıyı ne vaat ederek peşinde kuyruk ediyorsun?"

Evet, Omeganın bütün cümlelere zaafı vardı. Ama bir alfa canı gönülden dayak istiyorsa, onun bu dileğini gerçekleştirmeyecek kadar da kötü bir kurt değildi.

Durup yanına yaklaşan, imasını destekleyen sırıtışıyla ona bakan alfaya döndü. Harry onun her zamankinin aksine geçip gitmeyeceğini anladığında tedirgin bir şekilde düzeltti duruşunu.

"Elbette Jeremy," Bir elini arka cebine koyup kalçasını çıkartırken ona kirpiklerinin altından baktı. "..uygulamalı olarak göstermemi ister misin?"

Jeremy sırıtışını büyülterek gözlerini onun eline doğru indirirken Omegaya doğru bir adım daha attı. Louis ise elini çekme ihtiyacı duymadan ona tam olarak döndü ve boştaki elini kaldırarak alfaya sahte br sırıtış vermeyi bırakıp saniyeler içinde yakaladığı yakası sayesinde burnuna kafa attı.

Harry kafa kendisine atılmış gibi irkilirken Louis düşmesi için ayağını uzatıp çelme taktı. Ve alfa burnunu tutarak doğrulamadan göğsüne ayağını geçirip sırtını sertçe yere çarpmasını sağladı.

"Piç..."

Ona bir kez daha bakmadan önüne döndü, arkasında yoğun bakışlar omzunun üzerinden bakmasını sağladığında da onu dersten bırakan hocasının keskin bakışlarına sevimli bir gülüş vermekle yetindi.

Sahte gülüşü önüne dönerken solunca daha fazla oyalanmamak için adımlarını hızlandırdı.

Harry'nin Alfası içinden, Hâlâ onu istiyor musun? derken onu kolaylıkla görmezden gelip Louis'ye dikti gözlerini. Dön kıçını yat. dedi o da ona.

"Gidelim."

"Nasıl istersen..."

Arabaya bindikleri gibi Alfa onları uzaklaştırırken Louis'nin sinirli olduğunu hissedebiliyordu. "Louis..."

"Ne var?"

"Biraz oyalanmak ister misin? Yani eğer biraz geç kalman evde soeun olmayacaksa."

"Hmm," Harry'nin yola bakmak zorunda olmasından yaralanarak yavaşça süzdü onu. "..sorun olmaz."

"Peki, nereye gidelim? Yemek de yiyebiliriz? Bir kafe, ya da park? Sahil de olur."

"Iğh, hepsi de kurtadamlı. Daha sakin ve sessiz bir yer istiyorum."

Harry bir yandan sürüp, bir yandan mekân düşünürken Louis'nin okuldan uzaklaşıp girdikleri bir sokakta gözüne çarpan yer ile Alfayı durdurdu.

"Sağa çek."

"Tamam? Ama, burada bir şey yok ki Louis?"

"Dur sen." Araba durunca ise beklemeden açtı kapısını. "Gel benimle."

"Pekâlâ..."

İnmeden telefonunu da alıp cebine koydu ve Omeganın peşine takıldı. Louis birkaç adımın ardından dar bir ara sokağa girdiğinde kaşlarını kaldırarak takip etti Harry onu. Çöp konteynerlerini de geçip durduğunda Alfa da anlamsız bir halde baktı karşısında durup.

"Sessiz ve sakin, evet. Ama pis Louis!"

Göz devirerek sırtını duvara yasladı. "Ne o? Pullu gömleğin kirlenecek diye ağlayacak mısın Süslü?"

"Pullu değil, simli..."

"Ah, canım..."

Harry onun dalga geçmesiyle gözlerini devirip kollarını bağladı ve sırtını inadına en pis yere yasladı. Louis onun çocuk gibi somurtmasına alayla güldü ve cebinden çıkardığı son sigarasını çakmağıyla yakıp dudaklarına yerleştirdi.

Alfa onun içerken çok seksi olmasına rağmen istemediği sigarasına sarıldığını görüp kaşlarını çattı. "Bırak şunu!"

"Bu son."

"Evde bıraktığın paketten her gün bir tane cebine atıp, bana her seferinde 'Son.' diyerek bırakmış olmuyorsun!"

Louis dumanı dudaklarından dışarıya saldığında Harry o dumanın arkasındaki kısık gözlere bakarken yutkundu. Kafasını aksi yöne çevirirken Omega onun karşı duvarından uzaklaşmış, parmaklarının arasındaki daldan çektiği nefesi Alfadan bakışlarını çekmeden başını yana çevirdi ve dumanı serbest bıraktı.

Yarıya inen sigarasının külünü savurduktan sonra yanan ucunu Alfaya doğrultarak aralarındaki mesafeyi kapattı. "Harry..."

"H-hm?"

"Sen şimdi, bu yarım yıl boyunca benim yanımda olup, sözünü tuttun ya?"

"Evet?"

Louis boştaki elini duvara yaslarken Harry sigaranın yanan ucunun ısısını yüzünde hissedebiliyordu. "Eğer diğer kurtlar gibi olup benimle oynasaydın, arkamdan kuyumu kazsaydın veya beni yüzüstü bıraksaydın çoktan her içtiğim sigarayla üzerinde bir iz bırakırdım."

Alfanın yutkunuşunu izlerken keyifle sırıttı. Louis onun korkudan değil, etklendiği için yutkunduğunu, Harry de Omeganın korkutabildiğinden değil de onu tahrik edebildiğinden keyiflendiğini biliyordu.

"Ama sen," dedikten sonra sigarasından çektiği son nefesi,başını geriye atıp, havaya saldı, tekrar başını eğdiğinde ise Harry karşılaştığı keskin bakışlara karşı çoktan eli kolu çözülmüş duruyordu. "..bunu yapmadığın için, ben de bunu yapmayacağım."

Sigarayı Harry'nin başının hemen yanında, duvarda söndürüp bir fiskeyle uzaklara fırlattı ve yakasına tutunup Alfayı kendisine çekti. "Bunca zaman dokunmak için dahi bir kere bile yeltenmediğin beni kazandın."

Harry zirvede yaşadığı heyecanla titremeye başlayamadan dudaklarına yapışan dudaklar kalbinin durmasına neden olacaktı az kalsın.

Gözleri kocaman açıldıktan sonra Louis duvardaki elini de onun omzundan boynuna çıkarmasıyla kayarak kapanmıştı. Louis onun şokunu atabilip karşılık vermeye başlamasıyla yakasındaki elini de saçlarına götürmüştü. Harry havada kala kalan ellerini inleyerek aşağıya, Louis'nin kalçasına götürmek istedi.

Omega ellerini Harry'nin kollarını okşayarak indirdi ve bileklerinden yakaladı. "Çı,"kladı dudaklarından ayrılıp. "..ona daha zaman var Harry."

Alfa çocuk gibi sızlanamadan öpücüğe kaldıkları yerden devam ederken Harry herhangi bir yere tutunma isteğiyle onu bırakmayan Omeganın bileklerini yakalayabldi.

"Ah... İlk öpücüğümüz daha güzel bir yerde olabilirdi..."

"Son öpücüğümüz olmadıktan sonra," Dolgun dudaklara küçük bir dil darbesi bıraktı. "..nerede olduğumuzun ne önemi var?"

Harry titreyerek gözlerini kapattı ve kendini Louis'ye bıraktı. Omega ellerini çekip Alfanın göğsüne yaslandığında, Harry de onun beline ve sırtına dolamıştı kollarını. Sakin sakin ama yoğun bir şekilde devam eden öpücüklerini bu kez de Harry'nin telefonu bozdu.

Oflayarak cebine uzanmıştı ki Louis onu durdu. "Devam et Harry..."

Harry geri çekilip, "A-ama önemli olabilir." diyerek tekrar yeltenemeden Louis dudaklarına doğru hırlamıştı.

"Harry..." Alfanın tüylerini diken diken etmeyi umursamdan uzandı ve  onun arka cebindeki telefonu çekip aldı. Ekrandaki 'Babişko' yazısıyla Harry'ye baktı ve sırıtarak telefonu tamamen kapattı.

"Bence bunu hiç açmasan da olur."

Harry asıl açması gerekenin o olduğunu söyleyemeden Louis telefonu cebine geri koymuş, kollarını boynuna dolamış ve dudaklarına kapanmıştı. Başlarını bir o yana, bir bu yana eğerek, ara ara aldıkları nefeslerle öpüşmeye devam ettiler.

Birkaç dakika içinde sokağın girişinden uzatılan kafayı ve çekilen fotoğrafı sadece Louis farketmişti.

×××

"Yani sen diyorsun ki, sürekli takip edilmekten rahatsız değilim?"

"Hayır... Dediğim şey bunu güvenliğim için yapıyorlar ve yalnızca gerekli yerlerde ortaya çıkıyorlar." Gözlerini imayla dikti Omegaya. "Mesela bana ulaşamadıkları zaman."

Göz devirdi Louis. "Sanki o zaman beni bırakıp da 'Babişkonla' konuşmayı çok istiyormuşsun gibi konuşma."

"Asla..."

Harry oturdukları bankın açık havada olmasını umursamadan Louis'yi kendine çektiği gibi sarılmıştı. Bu sabah Louis'nin çalıştığı tamirci sahibinin işinden dolayı kapalıydı. Gündüz gözüyle görüşmek isteyen Harry için kaçırılmayacak bir fırsattı.

Louis o malum geceden sonra ilk fırsatta gündüzleme bir işe girmişti. Harry devreye girip ona değişmek istediğini hatırlatarak bunu fırsata çevirmesini, bir kafe veya benzeri bir sosyal ortamda çalışıp kendini geliştirebileceğini söylemişti.

Omeganın cevabı ise temiz temiz ortamlarda kurt dövmektense sonra kirli kirli araba tamir etmeyi tercih edeceği olmuştu.

Daha başlamadan sinirleriyle oynayacaklarına emin olmasına kızan Harry'yi biraz tahrik ederek susturmuştu.

Kollarının arasındaki Louis'nin başına başını yasladı. "Konuyu güzel değiştirmiş olabilirsin ama kaçışımız yok Lou."

Bir kez daha gözlerini devirip ondan taraftaki bacağını Alfanınkinin üstüne attı. "Size gelmemiz için anneme haber vermem gerekiyor, anneme haber vermem için de önce seni tanıması gerekiyor, aptal."

"Tanışırız!" Yanağını yanağına sürttü. "Alırım çiçeğimi çikolatamı gelirim!"

Yüzünü buruşturarak, "Gene başladın cıvımaya..." dedi.

"Ne yapayım? Çok güzelsin, dayanamıyorum sana..." Dedikten sonra başını eğip Omeganın yanağını öpmüştü.

"Siktir..." Louis onu itip yanağını koluna sildi. "Ben sana beni sulu sulu öpme demiyor muyum!?"

Bankın darlığını umursamadan Alfayı devirip üzerine çıktı. "Sevmiyorum diyorum, anlamıyor musun kıt beyinli!"

Harry gülerek, "Üzgünüm, üzgünüm!" dedi ve Louis'nin ellerini tutup kendisine vurmasını engelledi. "Ama ağzımın içine girip beni öperken hiç sesin çıkmıyor!"

En ücra parklardan birinde oturmuşlarken Louis yoldan tek tük geçen insanları bile umursamadan Harry'nin ellerine yüklendi. "Suratımdan salyalarını temizlemek zorunda mıyım lan ben!?"

Harry gülmeye devam ederek onu daha da sinirledirdiğinde birbirlerinin ellerine abanmayı bırakıp parkın çimenlerine yuvarlanmışlardı. Louis yere çarpmanın ardından Harry'nin üstüne düşmesiyle inledi. "Hayvan!"

"Ee? Bu akşam size geliyor muyum?"

"Sen beynine kan gitmeyen bir sik kafalısın."

"Bunu evet olarak kabul ediyorum-AH-AAH! ACIYOR OMEGAM ÇEKME!"

"DUA ET SAÇINI ÇEKİYORUM, SİKİNİ ÇEKSEM NE YAPACAKSIN!?"

Bir süre daha, parkın yanındaki evlerin seslerinden sakınıp cam ve kapılarını kapatmalarına neden olacak şekilde tepinip durmuşlardı.

Sonuç olarak saat akşam sekizde Tomlinson ailesi yemekleri hazırlamış ve misafirlerini bekliyorlardı.

Louis çalan kapıyı açıp, ciddi ciddi çiçek ve çikolatayla gelen Harry'ye göz devirdi.

"Salak."

"Ne? Damatlık da giyecektim ama abartırım gibi geldi."

"Hadi ya? Kafan o kadarına çalıştı mı?"

"Çok kötüsün Omegam... Sen de benim için hazırlanmalıydın... Eşofman mı o?"

"Ona bakarsan," Kapı pervazına yaslanmak için kolunu kaldırdı ve henüz içeri sokmadığı, bir basamak aşağıda olduğu için boy hizaları değişen Harry'ye eğildi. "..çıplak çıkmamı isterdin, değil mi?"

"Ehehehehe..."

Sonunda içeri girebildiğinde Jay ve Lottie karşılarına çıkacak kişiyi büyük bir merakla bekliyorlardı. Ancak görmeyi bekledikleri şey kesinlikle bu değildi.

Daha... Daha serseri bir tip beklemişlerdi..?

Louis onların bön bön baktıklarını görünce boğazını temizledi ve en azından Harry'in elindekileri almalarını sağladı.

"Hoşgeldin, tatlım!"

"Aman Tanrım... Anne..!" Hızla kulağına eğildi Lottie, ellerindekileri bırakmak için annesinin yanından geçerken. "O sürü liderinin oğlu! Varisimiz!"

Jay'in gözleri irileşirken, "Hoşbulduk efendim, ben Harry." diyerek elini uzatan Alfaya bıraktı elini.

Nazik bir öpücük verdiği eli serbest bıraktı parlayan gözleriyle. "Louis... Güzelliğini sizden almış..."

"Ah, çok tatlısın Harry!" Kıkırdayarak onun koluna dokundu. "Şaşkınlığımı mazur gör, pek beklediğimiz gibi bir değilsin."

"Anne..."

Louis homurdanarak aralarına girdiğinde evin ilk ikizleri ortaya çıkıp Harry'ye hayran hayran bakmaya başlamışlardı. Alfa gülümseyerek onları izlerken bir tanesi elini kaldırdı. "Daisy!”

Ardından da diğeri. "Phoebe!"

Harry'nin bir elini aynı anda tutup salladılar. Sonra da bırakmadan Jay'e döndüler. "Anne! Bizim olabilir mi?"

"Lütfen lütfen!"

"Üzgünüm bebeklerim, onu abinize kaptırmışsınız bile."

Somurtarak Louis'ye döndüler. Bir süre bakışmalarının ardından birer elinden yakaladıkları Harry'yi merdivenlere sürüklediler. "Bizim!"

"Sizi küçük..."

Louis peşlerine takılıp Harry'yi odalarına götürmeye çalışan ikizleri yakaladı. Birer taneden kollarının altına alıp tepinmelerini umursamadan salona götürdü. O çuval gibi taşıdığı ikizleri koltuklara atarken feleğini şaşırmış, merdivenlerin orada dikilmekte olan Harry arkasında bir anda önüne eğilen kafayla irkildi.

"Ay bu ne!?"

Fizzy havada tutturduğu iki atkuyruğuyla ona bakarken çenesi yere değecek gibiydi. "Harry Styles'ın ikizini nereden buldunuz!?"

Korkuluktan Alfanın önüne sarkmayı bırakıp bütün basamakları indi ve hızla önüne zıpladı. "Merhaba! Benim Felicite! Sen bana hayatımın aşkı Fizzy diyebilirsin kısaca..."

"Ya! Onu ben karşıladım! İlk ben tanışacaktım!"

Küçük kardeşini yana ittiği gibi Harry'nin önüne geçti. "Tanışamadık! Ben Charlotte, yani Lottie! Abimin en, en, en çok sevdiği kardeşiyim-!"

"Çekil şuradan sarı çiyan." Louis onu kolundan çekip Fizzy'nin yanına fırlattı. "Geldiğine pişman oldu zaten sizin yüzünüzden."

Kızlar yere yığılmış, Harry'nin karşısında bu hale geldikleri için yok olmayı beklerlerken Louis Harry'nin kolundan yakaladığı gibi içeriye sürüklemişti. Salondan çıkan annesi onları görüp durdu.

"Belli yemeğe geçmeden en küçük üyelerimizi de görmek ister misin?"

"Çok sevinirim!"

Louis ile birlikte içeri geçtiklerinde iki beşik gördü. Ablalarından kalma olduğu belli olan beşiklerde uyuyan iki küçük bedene baktı.

"Aww! Çok güzeller!"

Louis, Harry'nin parlayan gözlerine kısa bir bakış attı. "Doris..." Önce turuncu, sonra sarı kafayı gösterdi. "..ve Ernest."

"Harikalar..."

Jay ona gülümseyip uyuyan yavruları kendi hallerine bırakmalarını sağladı. "Gelin yemekler soğumadan yiyelim."

Sağ salim masaya oturup yemeğe başladıklarında Harry bol bol iltifat etmişti Jay'e. Her iltifatının ucunu Louis'ye dokundurarak masanın altından darbeler almasına neden olmuştu.

"Ee Harry? Çok merak ediyorum, oğlumla nasıl tanıştınız?"

Louis bu soruyla boğazını temizleyip dirseğini masaya yasladı ve yanağını elinin üstüne yerleştirerek gözlerini Harry'ye dikti. Alfa Omegaya bir bakış atıp onun dinleme moduna girmiş, yemeğini yediğini görünce Jay'e geri dönmüştü hızla.

"Ah, hahah! Şöyle oldu; ben bir gün sıkılmış sokakları gezerken bu mahalleye girdim, daha doğrusu girmişim çünkü buraları pek tanımıyordum, sonra da arabam bozuldu."

Harry Jay'in dikkat ve merakla onu dinlediğini görünce oturduğu yerde kıpırdandı. Lottie ve Fizzy de çıkacak kelimeleri görebilecekmiş gibi ağzının içine bakıyorlardı.

"Ben biraz baktım ama beceremeyince yardım isteyebileceğim birilerine baktım ve sonra..." O günü hatırlamış gibi daldı gözleri. "..onu gördüm..."

"Yanında oturuyorum, aptal."

"Louis. Devam et Harry?"

"Ah, evet... Gördüm ve sonra belki konuşabilirim, hatta yardımı da bahane ederim diye yanına gittim."

"Ve abim seni tersledi."

"Hayır! Bence belki ezilir diye yola itmiştir!"

"Kızlar! Sonra Harry?"

"Sonra şey... Çok uzun konuşmama izin vermedi tabi... Ben de sadece arabamdan bahsettim ve şansıma o da bu işlerden anlıyormuş bana yardım etti."

Kısa bir sessizliğin ardından kızlar gülmeye başladığında Harry kaşlarını kaldırıp Louis'ye dönmüştü. Omega ise geri yaslanmış başını iki yana sallıyordu.

"Louis?" Diyen Jay'e döndü tekrar. "Benim oğlum? Bir yabancıya öylece yardım ediyor, öyle mi?"

"Şey... Karşılığında onu gideceği yere bıraktım ben de?"

"Pfft! Harry... Arabanı abimin bozduğunu söyleseydin bile daha inandırıcı olurdu."

"Ah, hadi ama! Bence abartıyorsunuz!"

"Umutsuz vakasın Alfa..." Diye mırıldanan Louis'ye somurttu.

"Çocuklar! Üzerine gitmeyin! Demek ki Harry güzel bakmayı bilen bir kurtmuş?"

"Evet!" Sonunda onu anlayan birinin varlığıyla Jay'e döndü. "Sizin sayenizde Bayan Tomlinson... Eğer siz onu dünyaya getirmeseydiniz bunu asla bilemeyecektim..."

"Oww!"

Jay onu küçük bir çocuk gibi severken Harry aşağıdan kaval kemiğine aldığı başka bir darbenin ifadesine yansımaması için çok uğraştı.

Kalan yemek de Harry'nin olanları, tıpkı annesine anlattığı gibi, yumuşarak ve atlayarak anlatmasıyla geçmişti. Kızlar onlarla uğraşıp durmuş, Jay az çok neler olduğunu tahmin edebilse bile Harry'nin hevesli anlatışını büyük bir gülümseme ile dinlemişti.

Yemek bitip salona geçtiklerinde ise uyanan ikizlerle biraz vakit geçirmişler ve Harry Omeganın kucağına yavruların ne denli yakıştığını gözlemlemişti. En sonunda Harry'nin ayrılma vakti geldiğinde her şey için teşekkür etmiş, Tomlinson'larla salonda vedalaşmış ve Louis'yle birlikte kapıya çıkmıştı.

"Senin," diye başladı Omega, kapıyı arkasında aralık bırakarak. "..yemekte yaptığın neydi öyle? Hadi, annem ne mal olduğumu bildiğinden inanmadı da... Sen seninkilere de mi böyle anlattın?"

"Ee... Evet? Sürü lideri babama iki kurdu dönüşüp, Hulk gibi oradan oraya savurduğunu mu söyleseydim?"

"Bunu açıp işerken penisine bile anlatsan başına neler geleceğini biliyorsun, Alfa. Kastettiğim şey o değildi."

Kollarını göğsünde bağlayıp gözlerini kıstı. "Karşılarında anlattıklarının iki katı bir kurt bulduklarında ailen ne yapacak sanıyorsun?"

Harry başını geriye atarak ofladı. "Omegam! Normalde bu benim için hiç önemli değil biliyorsun. Gidip seni beğenmeyecek olsalar bile gelir seninle tamircide çalışır ama yine seni seçerdim, bunu da biliyorsun. Ama kendin istedin zaten! Yumuşamana katkı sağlaması için mükemmel bir fırsat!"

Louis göz devirse de kollarını çözdü. "Doğru... İyi, her neyse." Çözdüğü kollarını Harry'nin omuzlarına bıraktı. "En kötü ihtimalle sürüden atar, değil mi?"

"Ve ben senin için sürüyü bile karşıma alırdım..."

"Hmm..."

Bir süre, veda öpücüğü için orada dikilmeye devam ettiler. Harry ayrılmadan önce yaptığı gibi Styles'ların sırası geldiğinde de Louis'yi tembihlemeye devam etti. Hatta Omega yırtık pantolonla gelmeye kalktığında Harry onu yeni kıyafetler alıp onu hazırlamaya gelmekle tehdit etmişti.

Sonra Louis onu buna cürret ettiği için bile pişman edip daha gerçekçi tehditlerle dönüş yapmıştı.

Eh, bunlar ilişkinin tadı tuzuydu sonuçta. Yani, tuzu biberi. Biraz acı bir biber...

Gün gelip malikanenin kapısı Louis tarafından çalındığından salonda ayaklanan anne ve babasına dönüp ellerini kadırmıştı Harry.

"Durun! Önce ben gideceğim! Size onu ben getiririm."

"Ne oldu? Onu bizim yanımızda küfür etmesin diye tembihleyecek misin?"

Harry babasına bir müddet düz bakışlar attı. "Anne," dedi sonra annesine dönüp. "..babam sende."

Sonra ise koşup kapıyı açmıştı Omegasının güzelliğiyle karşılaşabilmek için.

"Omegam..."

Kafasını kaldırıp ona ağzından su akıtarak bakan Harry'yle tek kaşını kaldırdı. Harry onun ütülü gömleğine bakarken, "Teşekkürler Bayan Tomlinson..." diye mırıldandı.

"Abartma." Diyerek karnına vuran Louis nefesini tutmasına neden oldu.

Harry yanına geçip siyah tişörtün üstüne giydiği göleğinin yakalarını ve saçlarını düzeltti. "Keşke saçlarını bir tarasaydın Lou..."

Düz bir ifadeyle bakmayı kesti ve onun bileklerini tutup indirdi. "Bana bak, kes şunu yoksa seni bu villanın paspası yaparım-! Siktir git!"

"Ya liderin evinde liderin oğlunu tehdit etmeyi keser misin!?"

Gözlerini birbirlerine diktiler. "Kaç kere konuştuk bunu Louis. Tekrar söylüyorum, bunu senden, seninle gönül rahatlığıyla görüşebilmek için istiyorum. Yani lütfen babamın gözüne batma!"

"İyi!"

Omeganın elini yakaladı ve son kez baktı yüzüne. "Hazır mısın?"

"Sikeceğim götünü."

"Bu son küfüründü. Hadi!"

Onu içeri çektiğinde kapıyı kapattı ve Louis derin bir nefes aldı. "İşte! Benim biricik Omegam!"

Anne içeri giren çifti görünce parlayan yüzüyle kalktı. "Aman Tanrım, hoşgeldin!"

Yanlarına gidip yakından baktı damat adayına. "Ben Anne, tatlım. Tanıştığımıza memnun oldum."

"Louis." Diyip bırakacağını anlayan Harry elini bırakıp belini tuttu ve sıktı. "Memnun oldum."

Annesi nazikçe gülümserken Robert beklentiyle baktı genç Omegaya. Harry'ye kısa bir bakış atan Louis başını kısaca eğdi ve formaliteden, "Alfa." dedi.

Alfalara hürmet etmekten nefret ediyordu.

Robert kısılan gözleriyle yanlarına gelip dikkatle inceledi. "Hmm," Çenesini sıvazlayarak baktı ona. "..giydiği kıyafetler yüzündeki serseriliği örtememiş."

"Robert!"

Harry gözlerini kırpıştırarak Louis'ye baktığında Omega unuttuğu şeyi hatırlayıp en sahte gülümsemelerinden birini verdi.

Baş alfa onu sessizce süzüp yanlarından geçip gitmişti. "Hadi artık ben çok açım."

Louis hızla eski haline dönüp göz devirince Harry elini alnına vurmuştu. Anne ikisine gülüp, "Hadi siz de gelin madem, önce yemek yiyelim." dedikten sonra kocasını azarlayabilmek için yanlarından ayrılmıştı.

"Biraz gülsen ne olacak yani!?" Diye fısıldadı Harry.

"Gerginken sahte bile olsa gülemiyorum kusura bakma!"

"Ya gerilmene ne gerek var? Söyledim ben sana ne yapman, ne söylememen gerektiğini!"

"Sadece babana kafa atıp çekip gitsem olmaz mı?"

"Benimle bir daha görüşmek istemiyorsan olur tabi ki Omegam!"

Sonunda onlar da yemek masasındaki yerlerini aldıklarında Anne oldukça hevesliydi Louis'yi tanıma konusunda.

"Ee Louis? Harry üniversitede son sınıf olduğunu söyledi, ne okuyorsun tatlım?"

"İlkokul öğretmenliği."

"Sürüye yeni serseriler mi yetiştireceksin?"

"Baba!?"

En sahte, sinirliyken kullandıklarından..., gülümsemelerinden biriyle kafasını Robert'a çevirdi.

"Ne olmamaları gerektiğini bizzat örneğinden görecekler, diyelim."

Harry elini Omeganın bacağına koyduğu gibi annesine baktı. "Görmen gerek anne! Çocuklarla arası çok iyi!"

"Bu çok tatlı!"

"Korkudan ağızlarını açamadıkları içindir."

Louis Harry'ye doğru yaklaşıp fısıldadı. "Hâlâ mı yapamam?"

"Louis..."

"Sen ona bakma tatlım, sorun sen değilsin. Kraliçe Elizabeth'in çocuğunu da getirse Harry'nin yanına yakıştırmaz o. Kişisel algılama."

Louis Anne'e gülümsemeye çalışırken Harry de babasına baskıcı bakışlar atıyordu.

"Peki ya ailen? Annen nasıl tatlım? Onunla tanışmayı çok istiyorum!"

"İyiler."

"Bayan Tomlinson da seni merak ediyor anne! Bundan sonra ilk işim sizi bir araya getirmek!"

"Neden iki sene geç kaldın üniversiteyi bitirmek için Omega?"

Louis onunla muhatap olmadan bu akşamı bitiremeyeceğini anladığında içinden küfretti.

"Ailevi meselelerden ötürü ilk sene kazanamadım. İlk senemde se problemli bir profesöre çattım."

"Profesör problemliydi yani?"

Louis çatal ve bıçağını bıraktı. "Açık konuşun."

Harry hızla ona dönerken babası görüş açısını kapatmaya çalışan oğlunu umursamadan, "Senin sabıkan yok yani?" diye sordu.

"Hakedeni si-"

Harry beklemeden elini Louis'nin ağzına kapattı. "Hakettiği için sicili de sabıkası da temiz babacığım!"

"Yeter artık Robert." Kaşlarını çatarak girdi araya Anne. "Bu ne böyle sorgular gibi? Polis misin sen? Yemeğimizi mahvetmeyi bırak artık!"

"Sorgu? Asla. Normal bir sohbet ediyoruz bence, suçu olan bunu sorgudan sayar," Gözlerini bakışlarıyla Harry'yle tartışan Louis'ye çevirdi. "..değil mi?"

Omega ona dönerken sakinleşmeye çalıştı ve en sevimli gülümsemelerinden birini verdi. Yemeğin kalanı da Anne'in açmaya çalıştığı her konuda Robert'ın Louis'yi sıkıştırmak için sorduğu sorularla geçmişti. Omega gerçek anlamda sınandığı için Harry'nin fırsat diye tutturup durmasına hak verdi.

Bu akşam, bu evi ateşe vermeden çıkabilirse, daha kimseye kolayca sinirlenebileceğini sanmıyordu.

Anne herkes doyunca yemeği hızla bitirip salona geçmelerini sağlamıştı.  Robert biraz da çay eşliğinde yaptığı sorgusuna devam edince Louis onun bakmadığı her an göz devirmekten artık başı dönmeye başlamıştı.

Her şeye rağmen sağ salim bitirdikleri akşamda herkes Louis'yi yolcu etmek için ayaklanmıştı.

"Seninle tanıştığım için çok mutlu oldum Louis! Bir sonraki sefer bütün aileni ağırlayacağım. Üstelik ailenizin yeni üyelerini de çok merak ediyorum! Anneni tebrik etmeliyim!"

"Ben de öyle, teşekkürler."

Harry ne kadar babasını yok sayıp Louis'yi kapıya çıkaracak olduysa da Robert salona geri girmeden yine açmıştı ağzını.

"Artık Omegayı evinden mi kodesten mi davet edersin bilmiyorum ama."

Louis onun arkasından resmen bütün bedeniyle göz devirdiğinde Harry annesine son kez bakıp onunla bahçeye çıktı.

"Eve gidince sakinleşene kadar baş aşağı sarkıtacağım kendimi!"

"Sakın bunu yapma..."

"Harry ben bununla uğraşamam sürekli! Annene bak, babana bak ya!?"

"Biliyorum, biliyorum!" Kollarını tutarak kendine çevirdi. "Benim için, bak lütfen Omegam!"

Louis başını geriye atarak ruhundan arındırılmayı beklerken Harry kırumalardan birine işaret verip arabasını getirmelerini istemişti.

"Şimdi seni eve bırakacağım ve sen de gidip soğuk bir duş alacaksın, tamam mı? Bu seni sakinleştirecek."

Louis başını kaldırıp ona baktı bir süre, sonra da üzerine doğru yürüyüp onu evin duvarına sıkıştırdı. "Benim aklımda başka bir şey var..."

"N-ne gibi?"

"Hadi gizlice babanın odasına girelim..." Gözleri aklındaki şeytanlıkla parladı. "..ve orada sik beni."

Kocaman açıldı yeşiller. "Ne!?"

"Hadi Harry! Başka türlü sakinleşemem şuan. Yatak odası şart değil." Kasıklarını kasıklarına sürttü. "Çalışma odası da olur..."

"L-Louis... Babam beni bodruma kilitler, seni de sürer buradan. Olmaz!"

"Onu sinirlendirmek istiyorum! Kudurmalı ya olduğu yerde!?"

"Bunu sadece onun laflarını ona yedirerek de yapabiliriz."

"Bütün dosyalarının üzerine boşalmak istiyorum Harry."

"Tanrım... Louis-"

Temasına karşı tepkisiz kalmak çok zor olduğu, ve Louis de bunu bildiği için, Harry Omegayı belinden tutup kendinden biraz uzaklaştırdı. "Başka bir şey iste..."

"...Şu balkonun kapısı açık Harry, hadi oradan girelim."

"Louis!" Omeganın kendisine bakmasını sağladı. "Başka bir şey iste, söz yapacağım. Ama bu olmaz."

Kısa bir süre düşündü Louis. "Ne istersem mi?"

"Ne istersen."

"Söz mü, Alfa?"

"Söz Omegam, hadi. Dikkat çekeceğiz artık, babam gelecek şimdi!"

"Tamam gidelim."

Çoktan gitmeye hazır arabaya bindikleri gibi malikaneden çıkardı Harry. "Evine gidiyoruz, değil mi?"

"Hayır, Harry. Şirkete gidiyoruz," Sırıttı Louis. "..babanın şirketine."

"Omegam..."

"Söz verdin. Şimdi sür, yoksa babana olan bütün hırsımı senden çıkarırım."

"Pekâlâ..."

El mahkûm şirketin yolunu tuttuğunda Louis'nin şeytani sırıtışı onu tedirgin ediyordu. Tepesinde kocaman GUCCI yazan binanın önünde durduklarında Louis'ye döndü Harry.

"Ne yapacağız?"

"Önce içeri girmenin bir yolunu bulmalıyız. Güvenliklere babişkona sürpriz yapacağımızı falan söylersin."

İki yana salladı başını. "İnanmazlar... Anında babama haber gönderirler."

"Çı... Ne yapacağız o zaman?" Alfanın yüzündeki kararsız ifadeyi görünce kemerini çözdü ve onun omzuna yaslandı. Parmaklarını onun şakağından boynuna doğeu gezdirebilmek için elini kaldırdı. "İstediğin zaman her şey çalıştırabildiğini biliyorum... Kullan şu güzel kafanı."

Harry yutkunarak gözlerini kapattı ve başını salladı. "Tamam... Ben ne yapacağımı biliyorum..."

Arabayı tekrar çalıştırıp şirketin girişine ilerlediklerinde güvenlik odasının önünde durdular. Camı indirip tanıdık surata baktı Harry.

"Sam! Nasılsın?"

"İyi Bay Styles? Bu saatte şirkette ne işiniz var?"

Harry iyi oyunculuğuyla sıkkın bir nefes verdi. "Babamı kızdırdım ve işte buradayım... Sırf ceza olsun diye bir dosyayı benim getirmemi istedi... Hemen alıp çıkacağım."

Biraz geri çekilip Louis'yi işaret etti. "Üstelik bugün sevgilim tanışmaya gelmişti! Robert Styles durmak bilmiyor..."

Omega, Harry'nin koluna sarılıp gülümsedi. "Merhaba!"

Kurt başını sallayarak ona kısaca gülümsemiş ve Harry'ye 'iflah olmazsın' bakışı atmıştı.

"Bay Styles... Peki, buyrun geçin."

"Teşekkürler Sam!"

Gaza bastığı gibi camını kapatmış ve derin bir nefes vererek şirketin kapalı otoparkına inmişti. Louis ona kaşlarını kaldırarak bakmış ve, "İyi işti Alfam." diye mırıldanmıştı.

Harry ona kısa bir bakış attı. "Alfanım değil mi?"

"Evet, öylesin."

Alfa büyük hazla alt dudağını ısırmış ve başını geriye yaslamıştı. Sadece bu bile ona bir çok şey yaptırabilirdi. Louis eğlenceli bir şeyler yapacak olmanın heyecanıyla sırıtırken Harry girip rastgele park etti. Araçtan inip Harry onları asansöre götürürken Louis hangi fikrini yapacağına karar vermeye çalışıyordu.

En fazla on kişi alan, aynalı asansöre bindiklerinde Louis kapının kapanmasını bile beklemeden Harry'ye döndü.

"Uslu Alfam..." Diye fısıldayarak onu kendine çekti ve oyalanmadan dudaklarını öpmeye başladı.

Harry göz ucuyla bakıp zorla gidecekleri katın, en üst katın tuşuna basarken eli Louis'nin etkisiyle kayıp düşmüştü. Omega onun saçlarına parmaklarını sokup başını tutarken, kendi başını hafif yana eğdi ve öpücüklerini derinleştirdi.

Alfa ona sarılmış, ağır ağır ama kendinden geçmiş bir şekilde karşılık verirken Louis onu öpmeyi bırakmadan gözlerini araladı ve tepede, köşedeki güvenlik kamerasına baktı. Yarım açık gözleriyle, daha sonra açıp izlediğinde görebilmesi için baş alfaya orta parmak çekti.

En üst kata kadar öpüşmeye devam ettiklerinde Louis asansörün durmasıyla geri çekildi. Harry nefes nefese eğilip yüzünü onun boynuna yasladı ve kokusu derin derin içine çekti. Omega açık kapıdan bakarken, "Burası mı?" diye sordu.

Harry tenine küçük bir öpücük bırakıp kafasını kaldırdı. "Evet..." dedi sarhoş bir şekilde. Ardından elini tutup asansörden çıktılar.

"Şimdi..." Dönüp yarı baygın Alfaya baktı. "..umarım fotokopi makinesini çalıştırmayı biliyorsundur?"

"Evet..."

"Güzel. Hadi beni ona götür."

"Peki Omegam..."

Onu ortak fotokopi makinesinin önüne getirdiğinde Louis aleti kısaca inceleyip kapağını kaldırdı. Harry önünden pantolonunu indiren Louis ile gözlerini irileştirerek ayılmayı başardı. Robert'ın yokluğunda bu kata girilmesinin yasak olması işlerine yaramıştı.

Louis Harry'ye dönüp ellerini kaldırdı. "Hadi, oturt beni."

"Omegam!?"

"Dediğimi yap!"

Baksırını çıkarmamasına şükrederek eğildi ve kollarını dizlerinin arkasına dolayarak onu havalandırdı. Doğru yüksekliğe geldiğinde Louis tutunduğu omuzları bırakmadan kalçasını ekrana yerleştirdi.

Harry'nin omuzlarını sıkarak, "Hadi çalıştır." dedi.

"O-Omegam, ama bu-"

"Çalıştır Alfa."

Harry boynu ve omzuları arasını kıstıran parmaklarla yutkundu. Makineyi çalıştırıp, ince bir ses eşliğinde Louis'nin poposunu taramasını beklediler.

Çıkan kağıdı alıp Omegaya gösterdiğinde Louis poposunu özenle inceleyip burun kıvırdı. "Bekle-"

Öne doğru eğilerek poposunu çıkardı ve iyice yaydı. Kafasını çevirip Harry'ye baktığında burun buruna olduklarını farketti. O sırıtıp, Harry yutkunurken Louis, Alfanın dudaklarından burnuna doğru yavaş bir dil darbesi bıraktı.

"Uh..."

Bir kez daha çalıştırırken dudakları titredi Harry'nin. "Bu kadarı çok değil mi...?"

"Ne yani? Hazır buradayken sen de bir tane istemiyor musun? Çerçeveletip baş ucuna asarsın." Dudaklarına doğru fısıldadı. "Kendini çekerken yardımcı olur..."

Harry cevap vermemeyi tercih etse de harekete geçen ve bir tane daha kopya için tuşa basan parmağına engel olamadı.

Louis çıkan kağıdı bu kez beğendiğinde sırıttı. Onu indirmesi için Harry'nin boynuna sarıldı ve onu tutup indireceğim derken yalpalamasına kıkırdadı. Sonunda pantolonunu yukarı çekip Robert'ın odasının yolunu tuttular.

Louis sevinçle içeri girecekken kapının açılmamasıyla yüzü düştü. "Siktir, kilitli bu!?"

Buraya kadar gelmişken durmayacağından dolayı bir adım geri çıktı ve kapıyı tekmelemek için ayağını kaldıracak oldu.

"Dur! Dur, ben yedek anahtarın yerini biliyorum..."

"Heh."

Harry omuzlarını düşürüp anahtarla geldiğinde Louis neredeyse çocuk gibi yerinde zıplayacaktı. İçeri girdiklerinde Omega direk baş alfaya yakışır bir büyüklükteki masa ve koltuğa ilerleyip, konforlu döner koltuğa attı kendini.

Bir tur dönüp kağıtları masaya bırakmak için öne kaydırdı koltuğu. Ellerini masaya koyup uçtan uca süzdü ve onu yarı gülen, yarı ağlayan bir ifadeyle bakan Harry'ye döndü.

"Burada harika kurt düzülürdü aslında." Göğsü masaya yaslanacak gibi eğildi ve kirpiklerinin altından baktı. "Yapalım mı?"

"Louis..." Dedi inler gibi ve kafasını çevirdi.

Gülerek doğruldu Omega. "Neyse, başa geçtiğinde sikersin."

Kalemliklere bakarak işe yarar bir şey ararken Harry düşmeyen tansiyonuyla uğraşıyordu.

"Ne yapıyorsun şimdi?"

Elinde, tükenmez kalem yazısını silmek için kullanılan silgi aracını tutuyordu. "Küçük bir mesaj bırakacağım."

Poposunun üstüne ortalayarak 'Kıçımı Öp' yazdı. Sonuna penis şeklinde bir ünlem işareti koyup eserine baktı.

"Louis!? Babam bizi mahvedecek... İlişkimiz bitecek..."

"Şhh... Hiçbir şey yapamaz. Eğer cesaret ederse," Keskin safirlerini Harry'nin zümrütlerine dikti. "..onu seninle tehdit ederim."

"Oh... Haha... Ne güzel..."

Memnuniyetle kağıdı, dosyaları üstünde baktıkları deri altığın altına koyup ucunu dışarıda bıraktı. Kendisi bulsun istiyordu.

Ardından yanlış olanı buruşturup çöp kutusuna attı. Harry'nin fazladan çıkardığına sırıtarak başka bir kalem aldı. Alfaya sırıtırken parmaklarında çevirdi kalemi. "Dur seninkini de imzalayayım."

'Yapma.' diyememişti Harry...

Louis onun için alt köşeye 'Sik beni.' yazıp altına da imzasını attı ve bu kez imzasına, normalde bulunmayan bir gülücük ekledi.

Muhtemelen bundan sonra da hep olacaktı.

"Al bakalım."

"Cidden... Artık çıkabilir miyiz?" Derken kağıdı alıp özenle gömleğinin içine koyması Louis'nin kahkaha atmasına neden oldu.

O gecenin ardından birçok şey olmuştu. Robert ofisinde bulduğu hediyesini birkaç saniyelik ölüm sessizliğiyle incelemiş, ardından buruşturmuş, yırtmış ve yetmemiş kağıt doğrayıcısına atmıştı. Siniri bu kadarla geçmeyince ise koskoca, Louis'nin üzeri için hayaller kurduğu, masayı ters düz etmişti.

Gitmiş o siniriyle kamera kayıtlarını izlemiş, eve dönerken ilk hamlesi güvenlikleri kovmak olmuştu. Ardından oğlunu bulana kadar sürüyü alt üst etmiş ve onu Louis'nin yanında bulduğunda Omegaya tehditler savurup ikisini ayırmıştı.

Harry kafayı yiyecek gibi olurken Louis'nin sakinliğine anlam verememişti. Robert ciddi ciddi onları görüştürmemek için elinden gelen her şeyi yaparken Louis her açığı değerlendirip Harry'yle görüşmeyi başarmıştı.

Bu gizli, kaçamak görüşmeleri Louis'nin Harry'yi oyalama taktiğiydi. Bu şekilde yaklaşık bir ay kadar zaman geçince Louis'nin beklediği gün gelmişti.

Harry'nin aklını, hangi gün olduğunu hatırlayamayacağı kadar karıştırıp onun gizlice yanına gelmesini sağlamış ve dolunaydan dolayı bomboş olan parkın bir kulübesinde Harry'nin onu mühürlemesini sağlamıştı.

Robert bunu öğrenince biraz daha çıldırmıştı tabii ki.

Neredeyse Louis'nin mezun olmasını engelleyecek kadar ileri gittiğinde Harry son silahını kullanmış, onu en hassas noktasından, ablasından vurmuştu. Annesinin de desteğiyle onlara karışmaması gerektiğine ikna edebildiklerinde Robert karşılığında üzerlerindeki tüm desteğini çekmişti.

Harry sadece kendi çabasıyla kazandığı parayla kalakaldığında Robert'a göre onun sınanması için güzel bir fırsattı. Alfa babasının kendisine kötülük yaptığını sanarken kendi ayaklarının üzerinde durmayı, Louis'yle birlikte öğrenmişti.

O bu şekilde ilerlerken Louis de stajını yaptığı okulda, Harry'nin de yardımıyla, bir beyefendi olmayı öğrenmişti. İkisi de yaşadıkları zorluklarla büyümeyi ve sorumluluk sahibi olmayı öğrenmişlerdi.

Şimdi ise buradalardı işte. Başarmışlardı. İkisi de otuz yaşına basmışken Harry podyumu bırakmış, sadece ünlü bir moda tasarımcısıyken, Louis minik öğrencileri eğitmek için yaşayan, çok sevilen bir devlet ilkokulu öğretmeniydi.

Harry'nin onlar için yaptırdığı, Louis'nin zamanında kurt patakladığı ormanda, yeni doğmuş üç küçük yavrularıyla birlikte aile olmuşlardı.

"Uyuyorlar mı?"

Louis kafasını içeri uzatmış, saçlarını topuz yaptığından çizim yapmayı yeni bıraktığını tahmin ettiği kocasına baktı.

"Evet."

Harry sessizce içeri girip Louis'yi belinden yakaladığı gibi kendine yaslamış ve beşiklerde mışıl mışıl uyuyan üçüzlere bakmıştı. Louis'ye döndüğünde onun zaten kendisine baktığını görmüştü.

"Ne o? Evdeyken bile beni özlüyor musun yoksa? Geldin mi benim durumuma?"

"Kapa çeneni, kendimi becertmek için her şeyi yaptım hamileyken ama sen korkudan neredeyse yatak değiştiriyordun. Bak, yapabiliyor muşuz işte, kudur."

"Çok kötüsün Omegam..."

Louis boynuna gömülen suratla güldü ve elini onun ensesine götürdü. Ne kadar büyürse büyüsün, beden olarak ne kadar olgunlaşırsa olgunlaşsın asla değişmeyen halleri vardı.

Harry de aynı şeyleri düşünüyordu gerçi. Kaç yaşında olursa olsun kurtulamadığı bir serseriliği ve tehlikeli bir havası vardı Louis'nin.

Harry'yi tahrik eden...

Louis kalçalarında hissettiği ellerle bacaklarını Alfanın beline dolamış ve onu aşağı indirmesine izin vermişti. Odalarından yavruların telsizlerinin eşini alıp salondaki koltuklarına attılar kendilerini.

"Dönüşmeliyiz Omegam... Alfam Omegayı çok özledi."

"Rüyanda görürsün."

"Ne!? Neden!?"

"Bilmem? En son dönüştüğümüzde Alfanın beni sikmesinden dolayı olabilir mi!?"

"Ya... O özlemdendi Omega..."

"Ha yani sen de istemiştin? Hani elinde değildi? Hani söz geçirememiştin? Düzenbazsınız!"

"Sanki senin Omegan daha fazlası için yalvarmıyordu! En son hatırladığım kadarıyla bir ağaca yaslanmış, kuyruğunu kaldırmış beni bekliyordu?"

"Siktir git, pislik!"

Harry kendini Omeganın altında hırpalanırken bulunca o daha sinirlenene, sonra da azıp kendisine yalvarmaya başlayana kadar Alfa sesini kullanmıştı.

Evet, yedisinde neyse, yetmişinde de odur dedikleri şey bu olsa gerekti.

Ya da bunun sebebi, birlikte büyüdükleri için olabilirdi.

Onlar birbirleri için yaratılmış iki zıt kararkterdi.

Şimdi ise birbirleri için atan kalpleriyle, birbirlerinden birer parça taşıyan yavruları için yaşayacaklardı.

Son nefeslerine kadar.

×××

Huh... Laaan?

Evet ikisi için de bambaşka bir başlangıç ve son.

Orjinal Louis'nin geçmişi bundan ibaretti ve tek başına büyüdüğü için bu diğer kurtlarla arasına duvar örmesini sağladı. Orjinal Harry'nin de savaşı bu duvarı yıkmaktan oluşuyordu.

Fakat eğer gerçek bu olsaydı, gördüğünüz de üzere, Harry'nin savaşı direk Louis'yle olacaktı, oldu.

Ama bunun da şöyle bir kazancı oldu;

Harry ve Louis bir yetişkin olduklarında, Orjinaldekinden çok daha samimi bir duruma gelmiş oldular. Ancak bu garip değil,

6 yıllarını birlikte geçirdiler.

Bizimkiler daha ikinci senesini dolduruyor.

Evet, umarım beğenmişsinizdir,

Çok değerlisiniz,

-Arthur Hazel

Continue Reading

You'll Also Like

2K 294 13
Harry ve Louis boşanmak üzere. Peki ya zorla götürüldükleri ünlü çift terapisti onları tekrar barıştırabilecek mi? ★ yazım yanlışı uyarısı. #8 in lar...
The Peak | Larry By ɱ

General Fiction

76.1K 6.2K 31
Harry gayet sıradan bir genç olduğuna emin, sadece teyzesiyle evlenecek olan adama, yani Louis'e biraz aşırıya kaçan bir ilgisi var. Onların evlenme...
219 53 3
Uyuşturucu taciri Çağan, spor salonundan göndermek istediği Tufan'ın eline düşer. Esas uyuşturucunun o olduğunu bilmeden.
yirmi By ilayda

Short Story

753K 56.6K 73
hazar biraz duyarsız, biraz da sinir bozucu birisi boyxboy ve texting