EMRET GÖLGE

By ecsssen

1M 46.4K 3.9K

Bir kadın var, acısından kendini dağlara kapatan. Bu öyle büyük bir acı ki, dağlara gölge olacak kadar büyük... More

TANITIM (DÜZENLENDİ)
1. Bölüm (DÜZENLENDİ)
2. Bölüm (DÜZENLENDİ)
3. Bölüm (DÜZENLENDİ)
4. Bölüm (DÜZENLENDİ)
5. Bölüm (DÜZENLENDİ)
6. Bölüm (DÜZENLENDİ)
7. Bölüm (DÜZENLENDİ)
8. Bölüm (DÜZENLENDİ)
9. Bölüm (DÜZENLENDİ)
10. Bölüm (DÜZENLENDİ)
11. Bölüm (DÜZENLENDİ)
12. Bölüm (DÜZENLENDİ)
TİM TANITIM (DÜZENLENDİ)
13. Bölüm (DÜZENLENDİ)
14. Bölüm (DÜZENLENDİ)
15. Bölüm (DÜZENLENDİ)
AKRABA TANITIM (DÜZENLENDİ)
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
100 BİN
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm/FİNAL
YENİ KURGU
ÖZEL BÖLÜM
🎬YENİ KURGU🎬

16. Bölüm (DÜZENLENDİ)

25.9K 1.2K 87
By ecsssen

"Hangi koca yürekli adam Demirkan Konağı'nın kapısını bu şekilde yumruklar!" Dede bey bağırmaya başlamıştı. Kavga vardı işte. Tam kavga olacağı gün yaralı olmam evrenin bana cezasıydı! Ne diye yaralanacak zamanı bulmuştum ki!

(Bu arada bu kaldıkları ev Agah dedenin evi. Yazmamışım diye söyleyeyim dedim.)

Kapıyı açmasıyla içeriye 8 varlık girdi. Ne oluyorduk?

"Ali Ağa, Ali Ağa! Bu nasıl saygısızlıktır!" Dedi dede bey. Hatta kükredi.

"Agah Ağa, Agah Ağa! O senin torununun saygısızlığıdır! Hem yeni torunun gelmiş, tanışalım dedik!" Dedi ismi Ali olan kişi.

"Siz benim kızımı tanımayın, tamam mı Ali Ağa!" Dedi Burak bey. Benim ponçik babamı bile bu hale getiren insanlar kim bilir nasıl insanlardır, siz düşünün.

"Ooo, bu güzellik sanırım baba." Dedi sarı saçlı orangutan bana bakarak.

Orangutanlar ne zamandan beri bizim dilimizde konuşuyor?

Sanırım şu andan beri.

"Hop, hop! Orada dur Alar efendi. Kardeşimle düzgün konuş, o dilini kestirtme adama." Efe hemen benim bileğimden tutup arkasına aldı. Normalde olsa ben kendimi koruyabilirim deyip elimin tersini yanağıyla buluştururdum ancak şu an olaylar karışıktı.

Bu kadar sese Maya geldi bir anda. "Ne oluyor baba?" Dedi ellerini haraket ettirerek.

"Bir şey yok babacım. Derin; sen Maya'yı, Selin'i, Nazlı'yı al eve geçin. Babaanne sende annemi Ece'yi ve arkadaşını al, biz halledip gelelim." Tabiki gitmeyecektim. O kadar da değildi.

"Hadi kızım." Dedi babaanne hanım.

"Hayır, ben gelmeyeceğim." Dedim kafamı babaanne hanıma çevirmeden.

"Ece saçmalama yaralısın, hadi kızım ya!" Dedi Deniz.

"Deniz! Olmaz, ben burada kalacağım. Sen içeriye geç, annemi falan sakinleştir, korkuyor kadın." Dedim dikkati tamamen anneme çekerek.

"Ama Ece-" derken sözünü kestim.

"Haydi Deniz'cim, haydi! Delirtmeyin insanı." Deniz el mecbur babaannem ve annemi alıp içeriye geçti ama gözü hala bana dönüyordu.

Bende onları boş verip Yağız'ın ve Yağız ile aynı yaşta olan kuzen Eren'in yanına gittim.

"Hadi sizde içeriye," dedim itiraz istemeyen ses tonumla.

"Ama abla-" derken sözünü kestim Yağız'ın. Sakalımız yok diye kimse lafımızı dinlemiyordu! En son sakal bırakacağım, o olacak!

"Yok abla falan! Haydi, haydi!" Dedim kızarak. Bir asker edasıyla kafa salladı ve Eren'i kolundan sürükleyerek eve soktu.

"Ece sen niye gitmedin? İçeriye geçiyorsun hemen." Demir'ciğim, sen kime emir veriyorsun yavrum?

"Hepinizden daha kıdemliyim ve daha iyi dövüşüyorum. Daha iyi silah kullanıyorum ve hepinizden çok düşmanım var. İsterseniz siz geçin içeriye." Dedim Demir'e fısıldayarak.

"Ama Ece'ciğim, neden söz dinlemiyorsun-" sözünü kestim. Bu günün sonunda umarım kendimi kesmezdim.

"Hayır! Bende burada kalacağım ve gerekirse müdahale edeceğim!" O kadar net konuşmuştum ki bana sinirli sinirli bakarak kafasını salladı ve birlikte abi tayfasının yanına yaklaştık.

"Ece sen gitmedin mi?" Dedi bana doğru eğilerek Kara. Böyle durumlarda o kadar ciddi oluyordu ki...

"Gitmedim, gitmeyeceğim." Demem ile sustu.

"Senin eski torunun bir hata yapmış Agah Ağa! O hatayı telafi etmeye geldik. Yeni torunun ile oğlum evlenecek!" Ne?(Yankılı)

"Beni zor kullandırtma Ali! Burada benim neler yaptığımı en iyi sen bilirsin." dedi tehditkar sesiyle dede bey.

"Bilirim Agah, bilirim. Zor kullanmaya gerek yok, kızı verin gidelim." Sanki maldan bahsediyorlardı. Hepsine dalsam ne olurdu?

Yaralarım açılırdı ve kanamam bailardı büyük ihtimal ama çok sıkıntı değildi, şunları bir ayağımın altına alsam... Benden keyiflisi yok.

Öldürmezdim hem, sadece burunlarını falan kırardım, yakışıklı sandıkları yüzlerini dağıtırdım o kadar.

Etraf yangın yeri, yaptığın hesap akıl işi mi?

Ani bir kararla kimsenin söze girmesine izin vermeden bir anda söze atladım.

"Bir dakika, bir dakika ya, bir maldan bahsedermiş gibi benden bahsetmeyi kesin. Yoksa ben sesinizi keserim." Normalde saygı çerçevesinden çıkmazdım ama onlar daygı çerçevesini çoktan kırıp atmışlardı.

Bu çıkışıma şaşırsalarda hemen kendilerini düzelttiler.

"Sana sormuyoruz ki güzelim, alınma sen. Bizim hesabımız deden ve oğullarıyla. Sen istersen gel yanıma, zarar gelmesin sana." Dedi orangutan tipli. Nesin sen şimdi, düşünceli müstakbel koca mı?

"Oğlum bak seni gebertirim!" Diyerek dalmaya çalışan Mert'i Kara tutuyordu.

"Asıl sen bence bir an evvel kaç buradan, yoksa sana zarar gelecek. Ayrıca ben orangutanlar ile çiftleşmiyorum." Dedim ciddi bir ses ile. Bizimkilerden çok ufak bir kıkırtı çıktı. Karşımdaki orangutan ise kıpkırmızı oldu.

"Ne diyorsun lan sen! Benimle evleneceksin sen. Bir kere söz ağızımdan çıktı!" Deyip silahını çıkarıp bana doğrulttu.

Ah, ah... Nereden bilecek benim bile isteye o silahın daha tehlikeli olanlarının önüne atladığımı...

Öğrenecek ablası, öğrenecek.

"İndir lan o silahı!" Deyip orangutana doğru yürümeye başladı Efe. Onu elimle durdurdum.

Arkadaşlar, bu aileyi ben ve Kara durduramayız. Biraz sakin mi olsanız?

Gerçekten bir kargaşa çıkarda tek başıma durduramazdım. O kadar da değil!

Sakin ol, calm down baby, biraz quality! Ey, ey, ey...

"Dur abi." Abi demem ile gözleri ışıldadı ama kendine geldi hemen.

"Benden mal gibi bahsetmeyi kes sen önce. Hem ayrıca sen o silahla beni mi vuracaksın?" Çocuk ile konuşur gibi konuşup tam silahın önünde durdum. Yavaşça silahlı bileğini tutup kaldırdım ve silahın kafama denk gelmesini sağladım.

"Eee hadi o zaman?" Demem ile iyice kızardı. Gerçekten evleneceğim dediğin insanın mesleğini bile bilmemekok acizceydi.

"Bak, beni zor kullandırtma!" Dedi dişlerinin arasından. Çok korktum!

"Zor kullansana! Severiz!" Dedim gülerek heyecanla. Herkes bana 'bu kız salak mı?' dermiş gibi bakıyordu ama banane!

"Zor kullanman için beş saniyen var orangutan. 5..." O kadar komik bakıyor ki kahkaha atasım geldi.

Ciddi ol, ciddi ol, ciddi ol...

"4..."

"Saçma salak konuşma, vururum!" Dedi hırlarmış gibi dişlerinin arasından tekrar.

"Bende onu diyorum ya, vur hadi. 3..."

"Bak hata yapıyorsun, öleceksin." Demesiyle içimdeki kahkaha tufanını dışarıya vurmamak için zor tuttum kendimi.

Vuramayacaktı. Bunu anladığım için bu kadar rahattım. Silah sadece göstermelikti. Belki içinde mermi bile yoktur.

"Belki de ölmek istiyorumdur? Hadi öldürsene beni. 2..."

"1..." Ve tahmin ettiğim gibi vurmadı. Ee işimiz bu bizimde, maldan iyi anlıyoruz.

Hemen arkaya döndüm ve geçen ki gibi tekrar izin istedim.

"İzniniz var mıdır?" Tebessüm ederek demem ile hepsinin yüzünden gururlu bir sırıtış oldu. Kuzenlerin bile!

Olayı kapmışlardı. Yapacağım şeyi biliyorlardı.

"İzin senindir torunum." Dedi dede bey geçen günkü gibi. O zaman ki gibi Emre tekrar sesini yükselterek konuştu.

"Sayın ailem! Buralar yanacak!"

Gerçek bir de javuydu yaşadığımız.

Arkamı dönüp gözlerinin içine bakarak konuştum.

"Bende öyle tahmin etmiştim kocacım!" Elindeki silahı tuttum ve koluna bacağım ile tekme attım. Silahın düşmesini sağladım ve sesi duymuştum. Kolu kırılmıştı.

Hemen yerde ki silahı aldım ve düştü düşecek olan orangutanı tutup kendime siper ettim. Elimdeki silahıda onun kafasına dayadım.

"Oğlum!" Diye bağırdı Ali denilen adam.

Orangutanın kulağına fısıldadım.

"Hemen o silahları indirmelerini söyle babanlara." Dedim. Titriyordu.

"Baba indirin silahlarınızı!" Diye bağırdı korkuyla. Seviyordum bunu ya, seviyordum!

"Ama oğlu-"

"Baba dediğimi yapın!" Diye bağırınca tüm silahlar indi. Tekrar kulağına eğildim.

"Aferin. Şimdi onlara buradan siktirip gitmelerini söyle."

"Ama-" cümlesini tamamlamasına izin vermeden bağırdım.

"Söyle!"

"T-tamam tamam söylüyorum. Baba hemen gidin buradan."

"Seni burada bırakmayız oğlum."

"Baba lütfen gidin, geleceğim ben. Hadi lütfen!" Öyle bir bağırmıştı ki. Kulağımın...

"Peki." Deyip yanındaki yancılarına el kol işareti yaptı ve çıktılar konaktan. Bu kadar basitti işte, ne kan vardı ortada,ne de vahşet...

Onu ensesinden tutup kaldırdım ve başını yere eğip abi takımının tam önünde durdum. Bana öyle bir bakıyorlardı ki... Tarif edilemez... İşte bunu da çok seviyordum.

"Bu orangutan şu saatten sonra sizindir abilerim. Kolay gelsin." Deyip güldüm ve elimdeki salağı onlara doğru ittim. Mert abide hemen tuttu.

Hemen yanlarından geçtim ve eve giren tüm herkesin bana şaşkınlıkla baktığını gördüm. Deniz ve Emre dışında. Onlar artık alışmıştı. Sizinde alışmanız gereken konular var...

Onlara bir tık uzak olduğum için anneme doğru bağırdım.

"Annecim ben çok acıktım! Yemek hazır mı?"

***

DÜZENLENDİ.

🤍

Continue Reading

You'll Also Like

125K 5.4K 34
Üsteğmen Asel BOZKURT kendisi özel görevi nedeniyle teröristlerin içine girmiş ve bilgi sızdırmıştır.Terörist gibi gözüken Asel BOZKURT Gölge Timine...
25.4M 904K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...
219K 14.6K 21
17 Yıl sonra gerçekleri öğrenen Bade, yıllardır onu arayan abilerine giderse. Azıcık dram. Bolca eğlence. Bolca aksiyon. Bir tutam da kaos. Daha...
709 120 9
Canından çok sevdiği eski sevgilisinin yeni bir sayfa açtığını öğrenen Jimin'in intihar etmek için seçtiği tarihe kadar yazdığı ve Jimin intihar etme...