HIRÇIN GÜVERCİN

By sibelgns

2.3M 103K 13.5K

Geçmişin karanlığından kurtulmak isteyen küçük bir kız çocuğuydum sadece. Aynaya her baktığımda gördüğüm kesi... More

TANITIM
1.Bölüm "Bana Aitsin"
2. Bölüm "Ne iz ne de hatıralar..."
3. Bölüm "Ben yaptım, hepsi benim suçum"
4. Bölüm "Bana Güvercin Demeyi Kes!"
5. Bölüm "Birbirinizden Hiç Farkınız Yok!"
6. Bölüm "Güvendesin Güvercin"
7. Bölüm "Buradayım, Yanındayım..."
8.Bölüm "Avare Bir Serçe"
9.Bölüm "Öğreneceğimi Öğrendim"
10. Bölüm "Ufaklık"
11.Bölüm "Pamuk Prenses"
12. Bölüm "Senin Aklını Alacağım Eymen BOZOKLU"
13. Bölüm "Eros ve Ok'u"
15. Bölüm "Hadi Güzelim Nefes Al!"
16. Bölüm "Sen Öyle San Güvercin!"
17. Bölüm "Sadece Bir Öpücük mü?"
18. Bölüm "Sen Onun İlkisin!"
19. Bölüm "Sen Benim En Zorlu Sınavımsın."
20. Bölüm "Güvercin Sana Emanet"
21. Bölüm "Ben Senin Neyin Oluyorum Güvercin?"
22. Bölüm "Sakın Beni Bir Daha Öpmeye Kalkma!"
23. Bölüm "Eymen Bozoklu'nun Sadizm Tutkusu"
24. Bölüm "Eymen Yağız Buluşması 1"
25. Bölüm "Eymen-Yağız Buluşması,Sürpriz Ziyaretçiler"
26. Bölüm "Fırtına Öncesi Sessizlik." Alıntı
26. Bölüm "Fırtına Öncesi sessizlik"
27. Bölüm "Sorgu Odası"
28. Bölüm "Sakın Yakalanma Güvercin!"
29. Bölüm. "Bazen aşk ilk görüşte insanın yüreğine düşer"
30. Bölüm "Ben de seni seviyorum Güvercin."
31.Bölüm "Sen Ömrümde Gördüğüm En Güzel Kadınsın Güvercin."
32. Bölüm "Sebebi Aşk Yağız, Sebebi Deli Sevda."
33. Bölüm "Ey Aşk Sen Nelere Kadirsin!"
"34. Bölüm "Korkuyorum Yağız, Çok Korkuyorum Sevgilim."
35. Bölüm "Mutfakta Aşk Başkadır."
36. Bölüm. "Lütfen Yağız, Gitme!"
37. Bölüm "Ne olur Aç Gözlerini Beni Böyle Ağlatma Sevgilim."
38. Bölüm "Sen Ağlamamı Hiç İstemezdin..."
Kısa Bir Ara
Alıntı 1
Alıntı 2
39. Bölüm "DESTUR!"
40. Bölüm "Bunu sana ödeteceğim Fahişe!"
41. Bölüm "Seni Hiç Bir Yere Bırakmam Güvercin."
42. Bölüm "Öpüşmemizi Ateşli Buldun Yani!"
DUYURU
ALINTI 1
ALINTI 2
43. Bölüm "Benden Uzak Durmanı Yasakliyorum!"
44. Bölüm "Bırak Bedenim Bulansın Tenine"
45. Bölüm. "Senin Bir Suçun Yok Güvercin!"
46. Bölüm. "Nefesimi Sevdiğim Adamın Dudaklarına Emanet Ettim"
47. Bölüm "Sen Onu Bile Hak etmiyorsun!"
48. Bölüm "İstediğin Yere Gitmekte Özgürsün!"
49. Bölüm "Bana O Evde Dokundu! Defalarca..."
50. Bölüm "Ne Demek Gitti Lan?"
51. Bölüm (1. Kısım) "Kıskançlık Damarı"
51. Bölüm (2. Kısım) "Vücudun Aklımın Karışmasına Sebep Oluyor."
52. Bölüm " Ağlamandan Nefret Ediyorum!"
53. Bölüm "Seni Deliler Gibi İstiyorum Güvercin! (+18)
Alıntı
54. Bölüm "Ukala Dümbeleği"
55. Bölüm "Kokusuna Bulandım..."
Lütfen okuyun!
56. Bölüm 1. kısım"Orospuluğun Lüzumu Yok!"
56. Bölüm 2. Kısım "Söz Vermişti, Gitmeyecekti!"
57.Bölüm "Durmak İstemiyorum"
58. Bölüm "Benimsin (+18)
59. Bölüm "Herşeyim..."
60. Bölüm "Sen Beni Öldüreceksin Kadın!"
Adsız Bölüm
61. Bölüm "Geçmişin izleri..."
62. Bölüm "Davet"
63. Bölüm "Eskiden De Olduğu Gibi Benimsin!"
64. Bölüm "Nehir Yok Demir! Eymen Onu Kaçırmış!
65. Bölüm "Tadın Güzelmiş. Daha Fazlasını Tatmak İçin Sabırsızlanıyorum"
66. Bölüm "Ruhum Dayanmaz..."
Duyuru
Ön Okuma
67. Bölüm: "Yüreği Yangın Yeri..."
68. Bölüm "Dünyalar Güzelim."
69. Bölüm "En Kıymetlim"
70. Bölüm "Ruhum Zangır Zangır Titriyor." Part 1
Ufak bir not!
71. bölüm
Açıklama

14. Bölüm "Demek Seni Delirtmeyi Başardım Ufaklık"

33.2K 1.6K 130
By sibelgns

Her zamankinden biraz daha kısa bir bölüm daha yükledim arkadaşlar. Sizin fikirlerinize ihtiyacım var. Acaba haftada iki defa bu şekilde kısa bölümler mi yüklesem, yoksa her zamanki rutinimizden mi devam etsem karar veremedim.

Yani haftada bir gün uzun bir bölüm. Fikirlerinizi yorum kısmında belirtirseniz çok sevinirim. Cidden kafam karıştı.


Bu arada aramıza yeni katılan arkadaşlarımız var. Her birini tanımaktan mutluluk duyuyorum gerçekten. Hoşgeldiniz dostlarım sefalar getirdiniz :))



Karanlık... Çok karanlıktı... Yine kâbuslarımın baş köşesine oturmuş bana sırıtan adamın görüntüsünü zihnimden uzaklaştırmak için derin derin nefesler alıyordum. Gördüğüm kâbusun etkisinden mi yoksa yazın boğucu sıcağından mı bilmem her yerim sırılsıklam olmuştu. Az önce gördüğüm rüyada, Eymen'in bana zarar verirken gözlerinin içinde beliren ifadeyi unutamıyordum. Gerçekte yaşadıklarımı rüyalarımda tekrar tekrar yaşamam reva mıydı? Aynı acıları tekrar tekrar hissetmem...

Alnımdan süzülen birkaç ter damlasını, avucumun içiyle uzaklaştırdım. Bacaklarıma dolanan pikeyi yavaş hareketlerle çekerken kalbimin hala delicesine çıkardığı gürültüyü duyabiliyordum. Saat gecenin bilmem kaçıydı. Işığı açıp üstümü değiştirmem gerekiyordu. Derin bir nefes alıp yatakta doğruldum. Vücudumun titremesi hala son bulmamıştı. Titreyen ellerimi yüzüme koyup yanaklarımdaki ateşi almaya çalışsam da nafile. İçimdeki yangını; ne sahip olduğum buz tutmuş küçük ellerim, ne de başka bir şey dindirebilirdi.

Sıcağın ortasında giydiğim uzun kollu pijamayı üstümden bir çırpıda çıkartıp attım. Kollarım kesikler içinde kalmıştı. Her geçen gün kesiklerim artış gösterirken kolumda kesilecek yer kalmaması beni daha da endişelendiriyordu. İçimin ürpermesine aldırmadan ellerimi, dirseklerimden omuzlarıma kadar gezdirdim. Ellerimde hissettiğim pürüzlü deri artık umurumda değildi. Bunları saklamak zorunda olduğum için sürekli uzun kollu ya da yarım kollu şeyler giymekten bıkmıştım. Açıkçası böyle yaşamaktan da bıkmıştım...

İçimden bağıra bağıra ağlamak gelse de kendimi tutuyordum. Herkes evdeydi ve ben, kimsenin beni bu durumda görmesini istemiyordum. Ağlamamak için sıktığım dişlerimi bir an olsun serbest bırakmadım. Işığı açmaya kalkacak cesaretim bile yoktu. Kafamı yatağımın yanındaki pencereye çevirip usulca perdeyi açtım. Tüm ihtişamıyla benimle eğlenir gibi ışıldayan dolunayın görüntüsü beni büyüsü altına alırken kapımın açılmasıyla hızla kafamı çevirdim.

Annem giydiği uzun geceliği ile kapımda dikilirken karanlıkta adeta bir hayaleti andırıyordu.

"Nehir iyi misin kızım?" sesi endişelenmiş gibi çıkmıştı. Ben hala gecenin bir yarısı neden pat diye gelip hatırımı sorduğunu anlamaya çalışırken Işığın düğmelerine basmasıyla odaya dolan aydınlık gözlerimi kısmama sebep olmuştu. Ellerimi gözlerime götürüp ışığın etkisini azaltmaya çalıştım.

"İyiyim anne ne oldu ki?" sesimin en iyi halini takınarak konuşmuştum. "Neden geldin ki bu saatte?"diye sordum.

"Çığlığını duy..."

Annem hala kapının önünde dikiliyordu. Nedense yüzü bembeyaz olmuştu. Ellerinden birini ağzına doğru kapatıp gördüklerine inanamıyormuş gibi korkulu gözlerini bana diktiğinde anlamsız gözlerle etrafıma baktım. Onun gördüğü ama benim göremediğim ne vardı ki? "Asıl sen iyi misin?" diyerek yataktan kalkıp yanına doğru geldim. Hala buz gibi olmuş gözlerle bana bakıyor hiçbir şey söylemiyordu. Gözlerim artık ışığa alışmıştı. Ellerimi kollarına koyduğumda hızla ellerimi uzaklaştırdı. Gözleri iki kolum arasında mekik dokurken şaşkınlığının sebebini de anlamıştım.

Ellerini kesiklerime koyduğunda gözümden zapt edemediğim birkaç damla yaş düştü. Beni yavaşça yatağa oturtup kollarımı okşadı.

"Bunu kendine neden yapıyorsun Nehir?" Onun da gözünden akan bir damla yaş kolumdan usulca süzülüp gitti.

Yavaşça kollarımı ondan çekip kendi bedenime sardım. "Neyi yapıyorum anne?" sitemle sordum. Ne demek istediğini anlamıştım ama hala bana inanmamasını kabullenemiyordum.

"Bu iğrenç şeyi!" Kollarımı işaret ederken gözleri birer alev topuna dönüşmüştü.

"Be... Be...Ben yapmadım." diye kekeledim. Ağzımdan çıkan cümleyi ben bile zor duymuştum. Annem söylediğim şeyle daha da sinirlenip yataktaki pikeyi bir hışımda yere attı. Bacaklarımı kendime çekerek kollarımı onlara sardım. Kafamı dizlerime dayamamak için kendimi zor tutuyordum.

Yine, bana bunları sana Eymen ağabeyinin yaptığını söyleme sakın." Sesini gittikçe yükseltmeye başlamıştı.

"O benim ağabeyim falan değil." diye bağırdım gözyaşları içinde.

Kendi kazdığım kuyuya kendim düşüyordum. Öyle bir çıkmazın içindeydim ki. Eymen'in bunları yapmaya başladığı ilk zamanlar dayanamayıp anneme söylemiştim ama o, babam öldüğünde teşebbüs ettiğim intihar girişimini ve depresyonumu bahane ederek bana inanmamıştı. Bunda Eymen'in inkâr ederken gösterdiği profesyonelce çabaları da yadsınamazdı tabi. Bu olaydan sonra Eymen beni bir depoya götürmüş ve her zaman yaptıklarından daha fazlasını yapıp, tehditler savurarak gözümü korkutmuştu. Anneme her şeyi benim yaptığımı söylememi istemişti benden. O zamanlar daha 13-14 yaşlarındaydım korkmuştum hem de çok korkmuştum ki şuan 17 yaşında olmama rağmen hala da korkuyordum. O olaydan sonra gözyaşları içinde kolumdaki birkaç kesiği göstererek 'Beni affet sana yalan söyledim, Eymen'in bir suçu yok hepsini ben yaptım.' Demek zorunda kalmıştım anneme. Bir daha yapmayacağıma dair sözler vermiş, yeminler etmiştim. Eğer bunları kendime ben yapıyor olsaydım sözümde dururdum da. Ama ne yazık ki sözleri veren ben, yaralarıma yenilerini ekleyen Eymen'di.

Yaptı... Tekrar tekrar, gözünü bile kırpmadan, her zerresinden zevk alarak yaptı... Birkaç kesiğin yerini onlarcası aldı... Her ne kadar ben bunu kabullensem de annemin ilk başta bana inanmayışı kalbimde tamiri mümkün olmayan yaralar açmıştı. Eğer en başında ona söylediğimde bana inanıp bunların hesabını sormuş olsaydı şimdi bu kadar yara almamış olacaktım. O, Eymen'le konuşup onun yalanlarına inanmayı tercih etmişti. Benim kabullenişim de vicdanını rahatlatmış konunun kapanmasını sağlamıştı. Konu onun için yılar önce kapanmış olsa da bilmiyordu ki benim için fazlasıyla acılı bir şekilde devam etmişti.

"Bunları daha önce konuşmuştuk."deyip pes edercesine yatağa, yanıma oturdu. Ellerini saçlarıma götürüp yavaşça okşamaya başladı. "Sen her şeyi kabul etmiştin hatırlıyor musun yavrum. Yine başa dönmeyelim ne olursun güzel kızım."

O konuşurken ben sadece sessizce ağlıyordum. "Bunları ben yapmadım." diye sayıkladım başımdaki sıcacık elini hissederken. O da benimle birlikte ağlıyordu.

"Kim yaptı peki kızım? Bu seferkileri kim yaptı söyle bana." Sesinin bana inanmazmış gibi çıkan tınısı canımı daha da yakıyordu. Yine benim yaptığımı düşünüyordu. Kabulleneceğim sözlerin ağzımdan çıkmasını bekliyordu. Böyle olunca onun da vicdanı rahat edecekti. Yıllardır kızını koruyamamış aciz bir anne gibi hissetmeyecekti en azından. Bu sefer onu rahatlatmayacaktım. Bu sefer her şeyi kabullenerek kimseyi rahatlatmayacaktım. Kafamı dizlerimden kaldırıp ağlamaktan kızarmış gözlerimi anneme çevirdim. Gözlerindeki bezgin bakış daha da canımı yakmıştı. "Ne olursa olsun, sadece bana inanamaz mısın?" diye çaresizce sordum.

Yüzümden ip gibi boşalan yaşları elleriyle nazikçe sildi. Kafası karışıktı biliyordum ama bana inanmasını istiyordum. Eymen ya da başkası hiç fark etmez, sadece bunları kendime benim yapabileceğime inanmamasını istedim.

"Yardıma ihtiyacın var." Söylediği sözler bıçak gibi kalbimi delerken hızla kollarından uzaklaştım.

"Asıl, hepinizin yardıma ihtiyacı var." diye bağırdım ayağa kalkarken. Yataktaki yastıkları bir bir duvara fırlattım. "Hepiniz çıldırmışsınız. Hepinizden nefret ediyorum."

Elime ne geçerse fırlatıyordum. Boğazım bağırmaktan delicesine acısa da kendime engel olamıyordum. "En çok da senden anne!" dedim hıçkırarak, karşımda korkulu gözlerle bana bakan kadına. "Bana inanmadığın için, en çok da senden nefret ediyorum..." Etrafta fırlatacak bir şey kalmayana dek bağırıp çağırdım. Annem şok geçirmiş gibi şaşkınca bana bakmaktan başka bir şey yapmıyordu. Sanırım sinir krizi geçiriyordum. Gücümün tükendiğini hissettiğimde yere çöktüm. Ellerimi yüzüme kapatıp var gücümle ağladım... Hıçkırdım... İç çektim... Sonrası karanlık...

Gözlerimi açtığımda bir hastane odasındaydım. Annem yanı başımda oturmuş saçlarımı okşuyordu. Rahatsızca kımıldayıp ona baktım. En son kendi odamda çığlık çığlığa ağladığımı hatırlıyordum. Ne ara buraya getirilmiştim. Kafamı anneme doğru çevirdim. O da bitkin gözüküyordu. Gözlerinin altı morarmış, resmen gözünün feri sönmüştü. Tam ağzımı açacakken boğazımda hissettiğim ağrı ile yüzümü buruşturdum. Ses tellerim tahriş olmuştu sanırım.

"Nerdeyiz anne?" diye fısıldayarak sordum.

"Hastanedeyiz kızım. Biraz daha iyi misin?" Ellerini hala başımdan çekmemişti.

"Bilmem..." diye cevap verdim. Ne söyleyeceğimi bilemiyordum. Başımda bir ağırlık hissediyordum. Bütün vücudum uyuşmuş gibiydi. Gece annemle yaşadıklarımızı bile kafamda toplayamıyordum. Sanki hepsi birer hayal gibiydi. Kalkmaya yeltendiğimde kolumun acısıyla yüzümü buruşturarak geri yatmak zorunda kaldım.

"Kolunda serum takılı, ne yapıyorsun kızım!" Annemin azarlayan sözlerini işitsem de tepki veremiyordum. "Şimdi sakince dinlen, Kemal Amcan ve Eymen ağabeyin hastane işlemlerini tamamladıktan sonra yatışın gerçekleşecek."

"N- Ne yatışı? Daha ne kadar kalacağım ki burada?" Kalbim hızla çarpmaya başlamıştı. Hastanelerden nefret ediyordum. Babamın cansız bedenini hastaneden gözyaşları içinde teslim aldığımızdan beri nefret ediyordum. Annemin konuşmaya çekinir bir hali vardı. Hiçbir şey söylemeden bana bakmaya devam ederken sorumu yineledim. "Sana diyorum anne, daha ne kadar kalacağız ki burada?" Annem bezgin bir halde nefes alıp konuştuğunda kalbimi saran panik duygusu yavaş yavaş bütün vücuduma yayılmaya başlamıştı.

"Bir müddet seni burada misafir edecekler." Ağlamaya başlamıştı. "Senin kendine zarar vermene daha fazla şahit olamam kızım. Senin iyiliğin için en doğrusu bu." Boğazından kolayca çıkan kelimeler benim boğazımda birikip kocaman bir yumru oluştururken korkuyla annemin açıklamalarını dinliyordum.

"Lü- Lütfen beni burada bırakma anneciğim. Sana söz veriyorum bir daha sana bağırıp çağırmayacağım. Her şey için özür dilerim. Şimdi ne olur evimize gidelim. Bu hastane kokusuna dayanamıyorum. Sen de beni bırakırsan, ben ne yaparım? Yalvarırım beni burada bırakma." Gözyaşlarım arasında çaresizce anneme yalvardım. Karşımda durmuş, ağlamaktan başka bir şey yapmıyordu. Sadece; 'bırakmayacağım' demek bu kadar zor muydu?

"Yalvarırım bir şey söyle anne. Bı... Bırakm-ayacağım kızım de." Diye iç çekerken ağlamaktan konuşamaz duruma gelmiştim. Beni kollarının arasına alıp sakinleştirmeye çalıştı. Benim için üzülüp ağlamasına değil, bana inanmasına ihtiyacım vardı.

"Yine eskiden olduğu gibi sadece psikologa gidemez miyiz?" diye ağlamaktan şişmiş gözlerimi silerek sordum. Hala onu ikna edeceğime dair küçük bir ümit besliyordum.

Ellerini yüzüme uzatıp hala akmakta olan yaşarı nazikçe sildi. Gözlerine, ta gözbebeklerinin içine bakarak vereceği cevabı bekliyordum. Dağılan saçlarımı yüzümden çekip kulağımın arkasına yerleştirip üzgün bir sesle konuştu. "Bunu, babanın acısı ile baş edemeyip intihar etmeye çalıştığında denemiştik."

"O bir hataydı. Çok küçüktüm ve babamı kaybetmiştim. Psikologa gidince düzeldim ama anne. Bunu sen de biliyorsun." Bana inanmalıydı. Tekrar bana güvenmesine ihtiyacım vardı.

"Haklısın. Ben de iyileştiğini düşünmüştüm ta ki kendine bunları yapıp Eymen'in üstüne atana dek. Söylesene Nehir neden bunları Eymen'in yaptığına inanmamızı istedin. Evlendikten sonra sana gereken önemi vermedim mi? Kendini yalnız mı hissettin yavrum? Eymen her ne kadar benim çocuğum sayılsa da onu ben büyütüp yetiştirmedim. Onu kıskanmana gerek yok anneciğim. Bunları zaten seninle konuşmuştuk. İlk seneler ne güzel anlaşıyordunuz."

Söyledikleri karşısında onu tepkisizce dinlemekten başka bir şey yapamıyordum. Söylediğim yalan, iki de bir ayağıma dolanıyordu. 'Eymen'i kıskandığım falan yok bunları bana o yaptı görmüyor musun' dememek için kendimi zor tutsam da yapamazdım. Bu sefer, Eymen dediğini yapardı adım gibi emindim. Önce anneme zarar verir sonra da bana tecavüz ederdi. Bunları yaparken de zerre kadar vicdanı sızlamazdı.

Annem bir şeyler söylemeye devam etse de artık duymuyordum. Beni burada bırakıp gidecekti biliyordum. Gözlerimdeki yaşalar da durmuştu. Bir noktaya sabitlediğim gözlerim içimdeki derin boşluğa doğru bakarken söyleyebileceğim tek kelime dahi kalmamıştı. Duyduğum Sesler kulağımı iyice tırmalamaya başlayana dek nerede olduğumu bile unutmuştum. Yüzüme vuran ellerin acısıyla gözlerimi kırparak kafamı çekmeye çalıştım.

"Hadi Nehir bak bana... Kendine gel kızım."

Annemin telaşlı sesi kulaklarıma ulaşsa da vücudum tepki vermeyi reddediyordu. Bir an görüşüme Eymen'in iri vücudu takılınca çığlık çığlığa bağırmaya başladım.

"Bunun burada ne işi var? Defoolll... Çıkarın bu adamı burada görmek istemiyorum." Ağlıyor, bağırıyor çığlıklarımla hastaneyi inletiyordum. Annem verdiğim tepkiler karşısında şok geçiriyordu. Daha önce hiç bu kadar acınası bir duruma düşmemiştim. "Seni görmek istemiyorum" diye çıldırırcasına hareket ederken kolumda hissettiğim sızı ve sıcaklığı fark edecek durumda değildim. Annemin dehşetle açılmış ıslak gözlerini gördüğümde gözlerimi bakışlarının odak noktasına çevirdim. Kolumdaki serum resmen kolumu parçalamıştı. Serumun takılı olduğu damar da zarar görmüş olacak ki akan kan her yerime bulaşmıştı.

"Hemen bir hemşire gelsin. Doktor yok mu?" Annem panikle odadan fırladığında Eymen de pis pis sırıtarak yanıma kadar geldi. Bir elimle kanayan yerime baskı uygularken yatağın sonuna kadar gelip duvara yaslanmıştım. Burnumun dibine kadar sokulup korkutucu gülümsemesini bana bahşettiğinde bütün vücudum kasılmaktan titremeye başlamıştı.

"Demek seni delirtmeyi başardım ufaklık. Sakın yanlış bir şey yapayım deme." Bir elini bacağımdan yukarı çıkarırken kısık sesle konuşmasına devam etti. "Eğer konuşursan neler yapabileceğimi sana daha önce anlatmıştım. Şimdi bu akıl hastanesinin tadını çıkart. Taburcu olduğunda sana yapacaklarımdan sonra buraya tekrar yatmak için bana yalvaracaksın." Elleri kalçalarıma geldiğinde sertçe sıkıştırdı. Vücudumu hareket ettirecek gücüm kalmadığından sesimin çıktığı kadar bağırdım.

"Dokunma bana lanet olası! Dokunma... İmdat... Lütfen... Bırak..."

Odaya birilerinin geldiğini görünce hızla benden uzaklaşıp üzgün üzgün beni izlemeye başlamıştı. Etrafındaki herkesi kendine inandırmayı nasıl başarıyordu? Başıma toplanan hemşireler koluma pansuman yapmaya çalışırken ben hala bağırmaya devam ediyordum. Koluma batırılan iğneyle birlikte gözlerim kapanırken duyduğum Eymen'in sesiyle adeta dehşete düşmüştüm.

"Birden bağırıp çağırmaya başladı. Şaşkınlıktan ne yapacağımı bilemedim Nermin teyze..."


Umarım bölümü beğenmişsinizdir arkadaşlar.Eğer beğendiyseniz vote ve yorumlarınızı eksik etmeyin lütfen. O yıldızcığa her bastığınızda ve attığınız her yorumda gelen bildirimleri görünce gerçekten çok mutlu oluyorum ve büyük bir keyifle okuyorum yorumlarınızı. Okuyan gözlerinize sağlık. Sevgiyle kalın :)))

Continue Reading

You'll Also Like

14.2K 1.1K 27
"Ben bu hayatı istemedim.." "Üzgünüm malysh, seni ben yanımda istedim.." "Sen katilsin.." "Bir tek senin olmayacağım.." "Senden nefret ediyorum!" "Se...
967K 14.3K 55
Ne yani kendinizi ne zannediyorsunuz? İstemiyorum gerekiyorsa hem dersten bırakın , hem okuldan atın... Bu kadar asabi olunmaz didem , o çok konuşan...
3.1M 46.6K 11
'Umudun gece ise, ay'a tutun.' ∞ (15/08/2018; Başlama tarihi.)
55.9K 5K 24
"Delibal, hem şifa hem zehir."