Raunchy Alpha // larry

By bearschangedmylife

58.2K 5.2K 11.5K

Şımarık bir Alfanın neler yapabileceğini görmek istiyorsanız doğru yerdesiniz! Harry olgun omegayla mühürlene... More

a slice of the future
prolog
one
two
three
four
five
six
seven
eight
nine
ten
eleven
twelve
thirteen
fourteen
fiveteen
sixteen
seventeen
eighteen
nineteen
twenty
twenty-one
twenty-two
twenty-three
twenty-four
twenty-five
twenty-six
twenty-seven
twenty-eight
twenty-nine
thirty
thirty-one
thirty-two
thirty-three
thirty-four
thirty-five
thirty-six
thirty-seven
thirty-eight
thirty-nine
ONE-SHOT
fourty
fourty-one
fourty-two
fourty-three
fourty-four
fourty-five
fourty-six
fourty-seven
fourty-eight
fourty-nine
fifty
fifty-one
🎀fifty-two🎀
fifty-three
fifty-four
fifty-five
fifty-six
fifty-seven
fifty-eight
fifty-nine
sixty
sixty-one
sixty-two
sixty-three
sixty-four
sixty-five
sixty-six
sixty-seven
sixty-eight
sixty-nine
fınal
Special Chapter "🔄"
Special Chapter "24" 2/2
Special Chapter "Axel"
Special Chapter 2 "Axel"
Special Chapter 1/2 "Harry or Louis?"
Special Chapter 2/2 "Harry or Louis"
Spacial Chapter "New Groom" 1/2
Special Chapter "New Grooms" 2/2
Special Chapter "Alternative Jobs 1/3"
Speical Chapter "Alternative Jobs 2/3"
Speical Chapter "Alternative Jobs 3/3"
Special Chapter "Wedding Photo"
Special Chapter "Becoming an Alpha"
Special Chapter "Valeria's Alpha" 1/2

Special Chapter "24" 1/2

406 40 13
By bearschangedmylife

Merhaba!

Bu bölüm Alfa Harry ve Omega Louis'nin farklı bir tanışma ihtimallerini özetliyor.

İkisi de 24 yaşında.

Bir uyarıda bulunacak olursam o da Louis'nin Harry'yi reddedişlerinden ve yaptığı soğuk tavırlardan hoşlanmadığınızdan dolayı şudur;

Burada Harry daha çok sıkıntı çekecek.

Bu sebepten ötürü Louis'ye yüklenmemenizi rica edeceğim ksfjwkdjkw

İyi okumalar,

×××

Bir gün, bir sürüde varis olarak yaşamını sürdüren Alfa Harry şımartılma ihtiyacıyla pahalı spor arabasına binip sokakları turlar. Daha önce hiç girmediği sokaklardaki kurtları kendinden mahrum bıraktığını farkederek yönünü değiştirir ve kendini son derece sakin, orta düzey bir mahallede bulur.

Sonra ise şanslı mı yoksa şanssız mı, emin olamadığı bir şekilde arabası bozulur. Bir umut yardımcı olacak bir kurt bulabilmek için kafasını kaldırıp, biraz ilerideki otobüs durağına bakar.

İşte tam o sırada bir iki kişinin ardında, ona en uzak köşede dikilen bir kurt dikkatini çeker.

Ne bozulan arabasını, ne de isteyeceği yardımı düşünemeden ona bakarken genç kurt başını eğip telefonuna odaklandığı için etrafından bir haber görünüyordu. Sonunda kafasını çalıştıran Harry araba bahanesiyle onunla konuşabileceğini düşünerek ona ilerleyecekti ki, geldiğini farketmediği otobüs önüne geçip durağa yanaşmıştı.

Ancak bu sayede, o kurt, olduğu yerden gelip, otobüse binmek için ona doğru yürümüştü ve...

Sanırım Harry nefes alıp vermeyi unutmuştu...

Ayakları kendiliğinden harekete geçip, otobüs kapısının yanında durduğunda o binmeden konuşabilmek için, "Hey!" diye seslendi. Sert bakışlı kurt da bununla kaşlarını çatıp duraksadı ve ona baktı. "Merhaba... Ben Harry!"

En azından ismini duymayı umduğu kurt onu kırıştırdığı burnuyla baştan aşağı süzdü ve "Alfa kokusu..." diye kendi kendine mırıldandıktan sonra, "Çekil." dedi hırlar gibi.

Harry ses dahi çıkaramadan otobüse binen kurt, bindiği gibi de hareket etmeye başlayınca arka camından, tepeden tepeden baktığı Alfaya son olarak orta parmağını çekmişti.

Resmen ağzı açık kalan Harry çaresizce arkasından baktığı otobüsten gözlerini çekip arabasına baktı. "Bozulman sayesinde onu gördüm... Ama bozuk olman yüzünden onu takip edemiyorum... Ah... Hayat..."

Sonraki hareketi ise hızla bu günü, saati ve konumu not almak oldu. Önündeki tüm günlerde, işinden bulabildiği her fırsatta ve farklı saatlerde de olsa, bu mahalleye gelip dolandı ama o kurttan bir iz bulamadı.

Bir hafta geçip aynı gün, aynı saatte yine o durağa geldiğinde ise sonunda bu yabancı kurda olan özlemi son bulmuştu. Kenara çektiği arabasından beri gördüğü kadarıyla aynı tarz giyimiyle durmuş, otobüs beklediğini görebiliyordu.

Evet, uzaktan izliyordu. Çünkü yanlış bir başlangıç yapmış olmalıydı ki kötü bir karşılık aldı. Tekrar aynı hatayı yapmamak için onun hakkında bilgi toplamakla yetinecekti. Bu düşüncesinin arkasına sığınarak gelen otobüsü, kurdun binmesiyle takip etmekten hiç gocunmadı.

Ve otobüsün durduğu, onun indiği durağa ve durağın çaprazında, biraz daha ileride kalan devlet üniversitesine baktığında rahatlıkla tahminde bulunabildi. Yine de bu ona yetmedi ve buraya kadar gelmişken daha fazlasını görebilmek adına aracından indi, belli bir mesafede onu takip edebilmek için.

Tek koluna astığı çanta ile yavaş ama sert adımlar atan kurdun peşine takıldı. Bu sırada taktığı güneş gözlüğü ve kahverengi, uzun, yuvarlak kenarlı fötr şapkanın onu yeterince gizlediğine inanıyordu. Ancak okula yaklaştıkça artan kurt sayısıyla bir anlık dikkati dağıldı ve onu gözden kaçırdı. Bir an duraksayıp onu görebilmek için yükseldi ve birkaç adım attı. Ancak yanına geldiği ara sokaktan çıkan eli farketmedi.

Kendini sertçe duvara çarpılırken bulunca ne olduğunu anlamadan boynuna dayanan kolu hissetmişti.

"Sen... Beni mi takip ediyorsun...?"

Sonunda dikkatle baktığında bunu yapanın o kurt olduğunu gördü. Kafasını iki yana sallamaya çalışırken kafasından çıkan şapkasını veya kayan gözlüğünü umursamadı. "B-ben-hayır. Yani k-kötü bir amacım-"

"Kapa çeneni ve beni iyi dinle." Derken hırlıyordu kurt. "Kim olduğun umurumda değil, ama bir daha bunu yapacak olursan sonuçlarına katlanırsın. Sakın," Keskin mavileri parladı sinirle. "..bir daha karşıma çıkma, Alfa bozuntusu."

Sen kez kolunu Harry'nin boynuna bastırıp onu sertçe bıraktıktan sonra sokaktan çıktı kurt. Alfa yutkunup kısaca öksürürken henüz üzerinde şoku atamamıştı. Sonunda oflayarak başını duvara yasladı ve, "Yine hata yaptım..." diye mırıldandı. "Takip etmek nedir, sapık mıyım? Bir dahakine uzaktan izleyeceğim sadece..."

Biraz olsun kendine gelebildiğinde kurdun yakınlığı kolunun temasıyla gömleğini tutup burnuna yaklaştırdı ve hafifçe kokladı.

"Ah... Omega..."

O gün yeterince aksiyon yaşadığını düşünüp döndüğünde sonraki günlerinin boş vakitlerini o mahalledeki durakta değil, bu üniversitenin etrafında geçirmişti. Bazen denk gelip görmüş yalnızca durağa gidişini veya duraktan gelişini izlemiş bazen yanlış zamana denk gelip boşa vakit harcamıştı. Ama uslu bir kurt olup, bununla yetinmiş ve sonucunda da, aldığı notların da sayesinde, Omeganın haftalık programını çıkarmıştı.

Artık daha bilinçli olarak hareket ettiği günlerden birinde, Omeganın ders çıkışına gelip karşı kaldırımda beklerken onun çıkıp durağın aksi yönüne döndüğünü gördü ve içini saran meraka engel olamadı.

"Takip etmek kötü bir şey..." Derken arabayı çalıştırdı.

Bunu ne kadar tekrarlarsa tekrarlasın kendini onun peşine takılırken bulmuştu. Bir müddet sonra geldikleri orman onun arabadan inmesini sağlamıştı. Merakı git gide artarken dikkatli adımlarla ilerledi ve uzaktan beri gördüğü iki kurt ile onların karşısına dikilen Omega kendisini bulduğu ilk geniş gövdeli ağacın arkasına atmasını sağladı.

"Ne var?" Diyen Omegayı duyduğunda onları görebilecek kadar uzattı başını.

"Ne var?' mı? Bilmemezlikten mi geleceksin Omega? Senin halt yemen olduğunu biliyoruz."

"Doğrudur, sadece o kadar fazla halt yedim ki hangisi olduğunuzu hatırlayamadım."

İçlerinden biri onun ukalalığına hırlayınca Harry nefesini tutup izlemeye devam etti. "Senin yüzünden uzaklaştırma aldık. Yani bu kirlenen sicilimizi temizleyecek olan da sensin."

"Kendi bokunuzu kendiniz temizleyin. Hakettiniz ve aldınız. Kendi götünüzün kirini bana mı temizleteceksiniz? Rüyanızda görürsünüz."

"Hrr... Louis-"

"Dur, dur. Madem olan oldu, o halde biz de en azından bunu telafi etmesini sağlayabiliriz."

İki kurt önce birbirine pis pis sırıtıp Omegaya döndüklerinde Harry bütün feromonlarına ve kendine sahip çıkmaya çalıştı. Harekete geçmek için erken görünüyordu. Eğer bir hata daha yaparsa daha kazanmadan Omegayı kabederdi.

"Ee Louis? Ne diyorsun?"

Harry onun ismini öğrenmenin heyecanını bile yaşayamadan Louis omuz silkip, "Olur." diye mırıldandığında dili tutulmuştu.

Onun yere fırlattığı çantasından sonra tişörtünü, pantolonunu ve ayakkabılarını çıkarmasını şokla izlerken karşısındaki kurtlar sırıtarak ona doğru adımlamışlardı.

Ancak, Harry daha hazırını sindiremeden, Louis de onlara doğru ilerlemiş ve ikinci adımında seri bir şekilde dönüşerek saniyeler içinde iki kurdu da, onlar tepki dahi veremeden, bayıltana kadar oradan oraya savurmuş, ağaçlara çarpmıştı.

Alfa tutulan dilini yuttuğunu hissederken Louis tekrar dönüştüğünde bu kez karşılaştığı çıplaklık şok üstüne şok yaşamasına neden olmuştu. Birkaç saniyeliğine geri çekilip gözlerini kapattı ve tekrar baktığında Louis'nin giyinmiş, bayılan kurtların üzerini çıkardığını görmüştü. Onlar baksırlarıyla kaldığında ise bir tanesini kolundan tutup çeke çeke diğerinin üzerine yüzüstü bırakmıştı.

Onun, "Artık ne yaparken baygın düştünüz kim bilir." diye alayla konuştuğunu duydu.

Ardından çıkardığı kıyafetleri, büyük ihtimalle salya veya kıl kalıntılarından bulunmamak için, cebinden çıkardığı çakmakla yaktığında Harry kendine gelebilmek için onu izlemeyi bırakıp sırtını ağaca yaslayarak soluklanmıştı. Yirmi dört senelik hayatında bu kadar aksiyonlu bir günü daha olduğunu hatırlamıyordu...

"Bütün kalıntıları temizlemem gerek."

Harry çok yakınından, yaslandığı ağacın diğer tarafından gelen sesle irkildi. "Buna," Ardından Louis'nin bedeni hemen önüne adımladı. "..görgü tanıkları da dahil."

Alfa yutkunurken onun taktiğini uygulayarak buradan dönüşüp kaçmayı düşündü, ancak hâlâ şehir içinde sayılırlardı ve bu orman onların dönüşebilmeleri için de değildi, yani kuralları çiğneyemezdi.

Tıpkı Louis'nin dönüşmekle kalmayıp, başka kurtlara saldırarak suç işlemesi gibi.

"B-ben-"

"Seni uyarmıştım ve sen beni dinlemeyi geç, gelip beni iş üstünde yakalıyorsun."

Yakasından yakalandığı gibi Louis ile burun buruna geldiler. "Canına mı susadın? Seni önce parçalayıp sonra da kül etmemi mi istiyorsun...?"

Harry hızlı hızlı başını iki yana salladı. "İ-izin ve anlatayım."

"Neyi anlatacaksın? Ha!? Beni gördüklerini söylemekle tehdit mi edeceksin yoksa?"

Aynı şekilde salladığı başıyla, "Asla!" dedi. "Yemin ederim. Ben-sen ormana gelince ba-başın belada olabilir diye, meraktan-meraktan geldim!"

"Fazla merak göte zarar diye duymuştum... Doğruymuş." Harry'yi ağaca yasladığı gibi yarım açık gözlerini yeşillere dikti. "Başı belada olan ben değilim..."

Yüzüne doğru fısıldadı Louis. "..Sensin."

"B-beni..." Derken tahrik olduğunu belli etmemeye çalıştı Harry. "Beni yanlış anlama... Senin kötülüğüne hiçbir şey yapmam ben!"

Louis korkutma uğraşlarının boşa olduğunu farkedince göz devirerek geri çekildi. "Sen aptal falan mısın?"

"B-bilmiyorum."

Başını iki yana salladı yavaşça Omega. "Zaman kaybısın... Sana harcayacak kadar vaktim yok benim, o yüzden iyi dinle." Tekrar yakasına yapışıp burun buruna gelmelerini sağladı. "Bu olay hakkında kulağıma bir şey gelecek olursa senden bilirim ve seni bulurum Alfa... Sonrasını da sen düşün artık."

Harry serbest bırakıldığında Louis'nin ona son kez baktığını, sonra da yürüyüp gittiğini görmüş ve elini göğsüne koyup gözlerini kapatmıştı.

"Bunun bana verdiğin ikinci bir şans olduğunu biliyorum Tanrım... Sana söz veriyorum bunu iyi değerlendireceğim."

Ve Tanrı'ya sunduğu şükranların ardından ikinci hamlesi ilk fırsatta tekrar soluğu üniversite durağında alması olunca Tanrı dahil herkes onun akıllanmayacağını biliyordu.

Louis dışında, herkes.

Kendini cesaretlendirmeye çalışarak derin bir nefes alıp verdi. Bu kez hata yapmayacaktı. Gidecekti ve düzgünce olanlardan, onu rahatsız ettiğinden dolayı özür dileyecekti. Hatta konuşması iyi giderse arkadaşlık bile teklif ederdi!

Ya da en azından ismini öğrenmesini sağlayabilirdi...

Sonunda araçtan indiğinde durakta bekleyen Omegaya baktı olduğu yerden beri.

Off... Diye düşündü. Bir serseri de olsa çok... Çok güzeldi...

Yavaş adımlarla yanına gidene kadar cümlelerini çalışmaya başladı. O kendi kendine söyleyeceklerini tekrar ederken Louis'nin bakışları dikkatini çekmişti. Kafasını çevirip baktığında karşı kaldırımdaki bir grup kurdun ona baktığını farketmişti. Kimisi yumruğunu gösteriyor, kimisi hareket çekiyor, kimisi de göz kırpıp sırıtıyordu.

Aralarında alfaların bulunduğunu, daha doğrusu hepsinin alfa olduğunu hissettiğinde söyleyeceklerini de yapacaklarını da unuttu. Gözlerini onlardan çekmeden yürüdü, yürüdü ve tam Louis'nin arkasına geldiğinde durup, uzun boyunun da yardımıyla, Omeganın arkasından onlara en sert bakışlarını atıp aurasını serbest bıraktı.

Bu beklediğinden daha etkili olduğunda alfa grubu tavırlarından ödün verip geri çekilmiş ve hatta dağılmışlardı. Ancak daha sevinemeden gittiklerinden emin olup, aurasını çektiğinde Louis'nin ona doğru hafifçe döndüğünü ve omzunun üstünden baktığını gördü.

Ve bakışları hiç de teşekkür eder gibi değildi.

O daha içinden 'Eyvah-' diye mırıldanamadan, gelen otobüsünü dahi umursamamış ve yakasını yakalamıştı Louis. Onu sürükleye sürükleye arabasının yanına kadar getirmiş ve pahalı araca yaslamıştı.

"Bana bak seni zengin züppe," Gözleri birleşti. "..para sende zekâ geriliği mi yapıyor, beyin yoksunluğu mu yaşıyorsun bilmiyorum. Beni anlamamakta inat ediyorsun ve beni sinirlendiriyorsun... Ne yaptığını sanıyorsun sen!?"

"Özür dilerim Omega! B-ben o pislikleri görünce dayanamadım ve-"

"Yok! İhtiyacım yok! Senin-bir alfanın kalkanına ihtiyacım yok! Ben de bir pisliğim, aptal ve benden uzak dur. Uzak dur!"

Öfkeyle derin nefesler alıp veren Louis onu bırakıp, otobüsü de umursamadan yürümeye karar verdiği evinin yolunu tutarken Harry onun bıraktığı pozisyonda durup ona bakmaya devam etmişti.

"Pislik falan değilsin... Ve bunu sana kanıtlayacağım."

Arabasına atladığı gibi soluğu annesinin yanında almıştı.

"ANNE!"

"Salondayım bebeğim!"

Hızla yanına koşup, kucağına atlar gibi ona sarılmıştı. "Sana danışmam gereken bir konu var!"

"Ne istersen bebeğim? Bir sorun mu var?"

Harry ona sarılmayı bırakıp elini tuttu ve kendi kucağına çekti. "Eğer... Bir kurtla tanışmak istiyorsan ve o biraz... sert biriyse, senin yaptığın her şeyi yanlış anlıyorsa, seni kendinden uzaklaştırıp duruyorsa... Ne yapmalısın?"

Anne onu dikkatle dinledikten kısa bir süre sonra düşündü. "Hmm, eğer bundan rahatsız oluyorsa hareketlerin ters tepebilir. Tatlım, bazı şeyleri zorlamanın bir anlamı yoktur. Zarar gören sen olursun."

Harry somurtarak geri yaslandı. "Ama o Omegayı çok istiyorum..."

Anne'in gözleri parladı. "Omegayı mı? Oğlum, belki de biraz zorlamaktan bir şey olmaz. Sen bana düzgünce anlatsana onu biraz!"

Harry onu gördüğü günden bugüne olanları, ormanda yaşananları atlayarak ve Louis'nin tepkilerini daha yumuşak hâle getirip anlattı.

"Adı da Louis..."

"Ya! Anlaşılan biraz zor biri Harry. O halde şöyle yapalım, her gün her gün onu bunaltmak yerine biraz zaman tanı. Ara ara kendini göstererek onu sıkmayacağını ama aynı zamanda peşini bırakmayacağını da anlatmış ol. Tamam mı?"

"Ama onu her gün görmeye alıştım..."

"Demek çalışmadığın zamanlarda onun yüzünden eve gelmiyorsun ha?" Anne kıkırdadı. "Dediklerimi unutma. Ne kadar sabırlı olursan, o kadar başarılı bir sonuç elde edersin. Tabii eğer onu gerçekten istiyorsan?"

"İstiyorum! Hem de çok! Göreceksin anne... Başaracağım!"

Annesinden aldığı tavsiye ve güçle, haftasonuna da girmelerinin sonucu, birkaç gün beklemişti Omeganın yanına gitmeden önce. Ardın onun en geç saate kalan dersinin olduğu gün, çıkışını beklemek için karşı kaldırıma çekmişti arabasını.

O heyecanlı bir şekilde beklerken tek tük insanın bulunduğu üniversite bahçesinde koşan biri gözüne çarptı. Ardından o kurt aynı hızla bahçeden çıktığında Harry onun Louis olduğunu hızla farkedip arabasını çalıştırdı ve otobüs durağını dahi geçip giden Omeganın peşine sürdü.

Kısa sürede ona yetişip, ondan taraftaki camı açarak birkaç metre ilerisinde durup cama doğru uzandı onun yanından geçip gitmesine kalmadan. "Louis! Buraya bak!"

Yavaşlayacak gibi olup onu gördüğünde yüzündeki telaşı gizleyemeden, "Git başımdan!" diyerek koşmaya devam etti.

Harry onun inadına göz devirip tekrar hareket etti ve hızlandıktan sonra alçak kaldırımın da sayesinde onun önüne kırıp arabaya çarparak durmasını sağladı.

"Ne yapıyorsun!?" Diyerek arabaya vuran Omegayla içinden en sevdiği arabasından özür diledi.

"Koşarak bir yere yetişemezsin! İzin ver seni bırakayım!"

Louis kararsızca hareketlenecek olduğunda, "Lütfen Omega! Sana zaman kazandırırım!" dedi.

Omeganın bir şey mırıldandığını farketse de anlayamadı, ancak gelip arabanın kapısını açtığında heyecanla nefes aldı.

"O halde çalıştır şu şeyi ve hızlı ol."

"Hemen Omega."

Louis'nin yönlendirmesiyle küçük, iki katlı bir evin karşı kaldırımında durmak zorunda kaldı, çünkü evin önünde bir ambulans duruyordu.

O da panik olup Louis'ye dönemeden Omega çoktan inmiş ve evine doğru koşmuştu. Harry kararsız bir şekilde oturmaya devam etti ve en azından onları duyabilmek için camını hafifçe indirdi.

Louis araca yönelecekken Lottie, arkasına sığınmış Fizzy ve ikizlerle ona seslendi. "Abi! Babam... Henüz dönmedi."

Omega sinirle kasılan çenesiyle birlikte hızlı bir karar vermesi gerektiği biliyordu. Neyse ki büyük kız kardeşi küçüklere beklemesini söyleyip yanına geldi. "Ben annemle giderim, sen evde kal istersen."

Sadece başını sallayıp, büyük ihtimalle doğum yapacak olan annesinin yanına binmesini izledi henüz liseye giden kız kardeşinin. Kendisi diğerlerinin yanında durup, onların hızla kendisine sığınmasını bekleyip ambulansın gidişini izledi. Ardından henüz gitmemiş olan Harry'ye kısa bir bakış atıp kardeşlerini eve soktu.

Harry ise içi rahat etmeyeceği için ilerledi, Louis'nin onun varlığından rahatsız olabileceğini düşünüp, gittiğine ikna olabilmesi için bir sokak arkaya girdi. Daire çizerek zaman kazandıktan sonra tekrar Omeganın sokağına girdi ve ilk bakışta farkedemeyeceği kadar ileriye park etti.

Bir sorun olduğu belliydi ve ona, ne kadar istemese bile, ihtiyacı olabileceğini düşünüyordu.

Ne kadar beklediğini bilmediği bir süre sonra, hava çoktan kararmışken, evlerine yaklaşan bir adam dikkatini çekti. Adam, muhtemelen alfa, gelip kapıya vurdu ve açılmasını bekledi.

Kapıyı Louis açtığında ve adamı içeri almasa bile onunla konuştuğunda onların babası olduğunu düşündü. İkisi kapıda bir süre, hoş olmadığını varsaydığı, bir şeyler konuştuktan sonra adam Louis'yi sertçe iterek içeri girdiğinde ve kapıyı arkalarından kapattığında Harry huzursuz bir şekilde kaşlarını çatmıştı.

Önüne dönerken direksiyonu sıkan elleriyle bir süre bekledi. Kafasını çevirip eve tekrar baktığında üst kattaki ışıkların yandığını, biraz sonra da alt kattakiyle birlikte söndüğünü görüp içi rahat etmese de evinin yolunu tutmuştu.

Karışamazdı ki... Ağzını dahi açamazdı, bu bir aile meselesiydi. Ama eğer Louis onun Omegası olsaydı- ah, o onun Omegası olsaydı...

Ama daha adından başka bildiği tek şey üniversite okuduğuydu...

Harry'nin şansına, işleri boşladığını, kafasına göre takıldığını farkeden babası ve fotoğraf çekimlerinin getirdiği yoğunlukla bir müddet Omegadan uzak kalmıştı. Bir hafta kadar sonra tekrar aynı amaç için üniversitenin yakınlarına arabasını çektiğinde anlamsız(?) derece büyük bir özlem çekiyordu. Heyecanına lafı zaten yoktu.

Güneş gözlükleriyle birlikte çıkıp arabasına yaslanmış Louis'yi beklerken onun iyi olup olmadığını merak ederken buldu kendini.

Neyseki merakı çok sürmeden Louis sakin adımlarla çıkmış, dik duruşu ancak yere bakan gözleriyle durağa doğru yürümeye başlamıştı.

Harry derin bir nefes alıp ona ulaşabilmek için karşıya geçti. Nasıl olsa duracağını bildiğinden acelesizce yürürken gözleri onu süzüyordu gözlüğünün ardından. O sırada ileriden koşarak gelen, annesinin elinden kurtulmuş, küçük bir kurt yüzündeki büyük gülümsemeyle hedefine ulaşmaya çalışıyordu. Ancak tam Louis'nin yanından geçip gidecekken ayağı takılıp düşecek olduğunda Harry uzak mesafede olmasına üzülerek atılacak gibi olmuştu.

Ancak Louis hızlı bir refleksle durup, geriye attığı bir adımla uzanmış ve elini küçük kurdun göğsüne yaslayarak onu düşmeden yakalamıştı. Anın şokunu atmaya çalışan çocuk şaşkın şaşkın ona bakarken Louis ifadesini hızla değiştirip gülümsediğinden Harry elini sıkışan göğsüne doğru kaldırıp kalbini tutmuştu.

Bu...

Çocuk kötü bir tepki almamanın sevinciyle ona bakarken Louis onu sabitleyip doğrulmuş ve son olarak saçlarını okşamıştı. Çocuğu panik olan ve ona yetişmek için nefes nefese kalan annesine teslim ettikten sonra yoluna devam etmişti.

Harry sonunda ayaklarına komut verebilip bu kez hızlı bir şekilde yürüdü ve belli bir mesafeye gelince, "Louis." dedi yavaşça.

Bu Omeganın duraksayıp ona dönmesini sağladığında Louis'den herhangi bir çıkışma bekledi, ancak sadece ona kısaca bakıp yolunu yürümeye devam etmişti. Alfa da bundan cesaret alıp  hızlanmış ve onun hizasına geldiğinde kaldırımda yan yana yürümeye başlamışlardı.

Birkaç adımın ardından iç çektiğini duydu Louis'nin. "Pes etmeyeceksin, değil mi..?"

Harry sessizce ona baktı, Louis önüne bakarak konuşunca. "Benimle derdin ne senin?"

"Ben... Sadece tanışmak istiyordum, ama olaylar hep karıştı. Yani, kötü bir amacım yoktu."

"Benimle tanışıp ne yapacaksın Kıt Alfa?"

"Şey, arkadaş oluruz? B-belki daha ilerisi..."

Louis yüzündeki tuhaf ifadeyle baktı ona. "Manyak mısın sen?"

"Bilmiyorum... Belki de? Sadece seni gördüğümden beri aklımdan çıkmıyorsun! Bu yüzden seni tanımak istiyorum... Üstelik sapık değilim ama kendi kendime seni tanımaya çalışırken yanlışlıkla sapıklık yapıyorum... Yani izin versen de, tanışsak? Olmaz mı?"

İç çekti Omega. "Evet, manyakmışsın..."

Harry onun şimdiye kadarki en uzun konuşmayı yaptığını farkedince sırıtmamak için kendini zor tuttu. Hatta yürürken durağı da geçtiklerini farkedine heyecanlandı.

"Bu 'Evet, tanışabiliriz.' mi demek oluyor?"

"Hayır, sen eceline susamışsın, demek oluyor." Çatık kaşlarıyla baktı Alfaya. "Bana kadar başka kurt kalmadı mı?"

"Ben seni istiyorum..."

Göz devirdi önüne dönerken. "Kaç yaşındasın sen? On mu?"

Aralarında bir sessizlik başladığında tekrar konuştu Louis. "Gördüklerin sana yetmedi mi? Hiç..." Harry'yi baştan aşağı süzdü. "..sana göre biri olmadığım belli."

"Gördüm ama..."

"Ee?"

"Eminim haklı bir sebebin vardır?"

Louis ona anlamaya çalışır gibi baktı. "Ya yoksa? Ben keyfine ona buna sataşıyorsam?"

"Zevkler ve renkler tartışılmaz. Kendine zarar vermediğin sürece... Mesela ben senden hoşlanıyorum diye, kötü biri mi olacağım yani? Değil mi?"

Louis, Harry'nin baksa bile göremeceği, varla yok arası bir gülüş verdi saniyelik. "Biraz da aptalsın herhalde?"

"Bunu çok duyuyorum, evet..."

"İyi." Dediğinde Harry merakla ona bakmıştı. "Tanış bakalım. Ama sorumluluk almıyorum, çünkü kendin kaşınıyorsun."

Harry heyecanla gülerek, "Alma alma! Ben ikimizin sorumluluğunu da alırım!" dedi.

Louis, "Hey," diye sevincinin arasına girdiğinde yakasından yakalanmıştı yine. "..hemen havalanma. Sıkıldığımda harcarım seni."

"T-tamam..."

Harry'yi bırakıp yürümeye devam ettiğinde Alfa da hızla peşine takılmıştı. "Louis?"

"Ne var?"

"O gün... Annendi değil mi ambulanstaki? İyi mi? Bir sorun yok değil mi?"

"İyi. İki tane daha kardeşim oldu."

"Ne!?" Harry heyecanla onun önüne doğru eğdi başını. "Doğum mu yaptı!? İkiz miydi!? Aman Tanrım, bu harika! Umarım sana benzerler!-"

Harry koluna aldığı darbeyle inledi. "Eğer duan kabul olursa öldürürüm seni..."

Kolunu ovuşturarak baktı ona. "Neden ki...?"

"Neden mi? Yok seninki sadece ruhsal değil, senin gözlerin de bozuk."

Harry kısa biran somurtup hızla konuyu değiştirmek için gülümsedi. "O zaman, sana soru sorabilir miyim? Hani... Tanışmamıza izin verdin ya?"

"İşime gelirse cevap veririm."

"Peki! Hangi bölümü okuyorsun?"

Louis ona kısa bir bakış attı. "Öğretmenlik. İlkokul düzeyi."

Harry sessizleşince, Omega onun bunu kendine yakıştıramadığını tahmin edip öfkeyle bakacaktı ki karşılaştığı parlayan gözler tek kaşını kaldırmasına neden oldu.

"Anlayabiliyorum..."

"Acaba..."

"Peki peki! Kaç yaşındasın?"

"24."

"Oh! Ben de! Aman Tanrım..." Louis onun neyden bu kadar etkilendiğini anlayamadı. "Aynı sene gelmişiz dünyaya... Bu kader olmalı..."

Bunu duyunca ise göz devirdi. "Aynen, kader. Hadi o zaman gidip bütün yaşıtlarımızı toplayıp grup seks yapalım. Gerizekalı..."

Harry onu duyamayacak kadar ilk ortak noktalarına odaklanmış durumdaydı. Kendini toparlayabildiğinde kaşlarını kaldırdı. "Ama...? Hâlâ okuyorsun? Bir sorun mu oldu?"

"Bir sene kazanamadım. Bir sene de siktiğimin hocası yüzünden ders tekrarı yaptım. Son sınıftayım."

"Anladım! Peki... Sen bana sor? Kimin seninle konuşmak istediğini merak etiyor musun?"

"Çı, hayır. İlgimi çekersen sorarım."

"Bari ismimi bilseydin..."

"Gerek yok, ben sana 'Süslü' diye sesleneceğim."

"Peki... Louis?"

"Ne?"

"Telefon numaranı da mı alamam?"

"Beni boyna rahatsız etmen için mi? Hiç gerek yok. Seni ciddiye alıp konuştuğuma şükret."

"Tamam..."

Sonrasında Harry aklına gelen her şeyi sorup, bazılarına cevap alıp, bazılarına alamamıştı. Louis'nin sabıkalarını sorduğunda onun biraz daha fazla konuşmasını istemişti. Omega da ciddi ciddi anlatmaya başladığında amacı Alfayı kendisinden soğutmaktı. Harry ise onu hayran hayran dinlemeye devam edince pes etmişti.

Bu Alfanın bir takım sorunları vardı...

Louis durup evine baktığında Harry zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştı. "Tamam, git artık. Kaptırıp evime kadar da girersin sen, aptal."

Alfa bir gün bunu başarma ümidiyle hayalperest bir gülümse verirken, "Tamam..." dedi.

O elin cebine atarken Louis alayla kollarını bağladı göğsünde. "Neyle döneceksin?"

"Arabamla...?"

Harry yarım bir dönüşle orada olmasını umduğu boş kaldırıma bakakalınca Louis alay dolu bir nefes vermişti.

"Araban okulda kaldı."

"Ah..."

Louis onun suratındaki salak ifadeye kahkaha atabilmek geriye doğru eğildi. "Sen hayatımda gördüğüm en şapşal Alfasın."

Dönüp eve yöneldiğinde Harry onun kahkasının mahmuru olmuş, saf saf anahtarı geri cebine koymuştu. "Bu sesi sabah alarmım yapmalıyım..."

Telefonunu çıkarıp onu alması için evdeki şoförü arayacaktı ki, "Hey," sesiyle dönüp Omeganın evine doğru bakmıştı. "..yakala."

Harry, Louis'nin ne attığına baktığında sıfır bir su şişesi görmüştü.

"Eğer tüm yolu yürüyerek dönecek olursan, buna ihtiyacın olacak."

Louis ona küçük, küstah bir gülüş verip kapıyı kapatmadan son bir bakış attı. Harry ise bu gördüklerinin etkisiyle yutkunup elindeki şişeye baktı. Ardından telefonu cebine geri sokup şişeye sarılarak geldiği yolu geri yürümeye başladı.

Üstelik sudan bir damla bile almamıştı.

×××

Louis kapıyı açtığında kendisinden önce yoğun alkol kokusu girmişti içeriye.

"Çekil önümden... Serseri..."

Omega dişlerini sıkıp inatla orada dururken aceleyle inen adım seslerini duydu.

"Troy..."

Her şeye rağmen annesinin bu adam için endişelenmesi, onu daha da sinirlendiriyordu.

"Oh~ Jay... Görüyor musun? Tutamadık sikimizi ve uğraşıp duruyoruz... Şunlarla..." Derken Louis'nin göğsünü parmak uçlarıyla itti.

"Anne," dedi hırlamamaya çalışarak. "..yukarı çık, kızlarla ilgilen."

"Louis, lütfen-"

"Anne çık!"

Jay ne yapsa da onların tartışmasına engel olamayacağını bildiği için en azından diğer yavrularının bunları duymasını engelleyebilmek için çıktı.

"Sen... Kim oluyorsun da benim karımla arama giriyorsun!?"

Göğsünden ittirdi Omega, babasını. "Senin oğlunum piç herif, oğlun!"

"Sen benim oğlum falan değilsin! Ben seni böyle yetiştirmedim...!"

"Evet, doğru. Yetiştirmedin," Louis hiddetle, hâlâ ayakta durabilen adamı bir kez daha ittirdi. "..ama beni sen bu hale getirdin!"

Sonunda dengesini kaybedip yığılan adama eğildi ve son zamanların getirdiği dolmuşlukla onu sürürkleye sürükleye dışarı attı. "Git... Git nerede yatıyorsan yat, ne içiyorsan iç! Ama sakın bu eve bu halde bir daha geleyim deme!"

Kapıyı da üzerine sertçe kapatıp, biraz soluklanabilmek için kapıya yaslandı.

×××

Harry'nin o günkü umutla dönüşü malesef karşılığını alamamıştı. Sonraki karşılaşmalarında Louis iyi bir ruh halinde değildi. Ondan sonraki ve ondan sonrakilerde de öyle. Harry daha ilerleyemeden başa dönmüş gibi hissediyordu. İtiraf etmek gerekirse de hevesi kırılmıştı, evet.

Ama Louis o zaman onu uyarmıştı. Bu yüzden şaşırmıyor olsa da bir şeyler başardığına inanmıştı. Yine de durup, Louis'nin o günkü gülüşlerini gözünün önüne getiriyor ve pes etmiyordu.

Bunlara rağmen ise umutsuz bir aşık gibi bir gece çıkıp Omeganın evinin sokağına gelmişti.

Fakat dayanamamıştı. İçindeki sıkıntıyı, fırça ya da dayak yiyecek olsa bile, Louis'yi görmeden atamayacaktı.

Evin karşı kaldırımında durduğunda ışıkların kapalı olduğunu görmüştü. Kararsızca evi süzdükten sonra onu rahatsız etmek de istemediği için biraz daha ilerlemiş ve en azından bu sokakta vakit geçirebilmek adına evlerine yakın küçük bir oyun parkının köşesinde durmuştu. Buradan onların evini görebiliyordu.

Biraz temiz hava almak için arabadan inip, gecenin sessizliğini bölmemek adına yavaşça kapattı aracının kapısını. Eve doğru bir kere daha baktıktan sonra parka doğru dönmüştü ki bir ses duydu.

Temkinle bekleyip sesin parktan geldiğini farketti. Yavaşça ilerleyip, kendisine arkası dönük olan banktaki siyahlar içinde oturmuş, sarsılan bedeni gördü. Beden siyah bir kapşonlu giyse bile içindeki şüpheye engel olamadan bankın yanına doğru yürüdü ve hafifçe eğildi.

Tanrım... "Louis?"

Hıçkıra hıçkıra ağlayan kişinin Louis olduğunu farkedince kalbi sıkıştı.

"Louis..."

Hızla yanına ilerlerken Omega onu yeni farketmiş, dirseklerini dizlerine yasladığı ellerinden yüzünü kaldırmıştı

Ve parkın cılız ışığına rağmen onun kızarık, sırılsıklam suratını net bir şekilde görebilmişti.

Yanına oturduktan sonra ellerini ne yapacağını bilemez bir şekilde havada tuttu. "L-Louis... Sorun ne?"

"Sen...? Of..."

Kollarını yüzünü temizlemek için kullansa da yenileri sürekli geldiği için pek bir faydası dokunmamıştı. Başını iki yana sallayarak dizlerine yaslanmaya devam etti.

"Benim-benim yapabileceğim bir şey var mı? Lütfen söyle, ne oldu?"

"Babam öldü..."

Harry ne söyleyeceğini bilemeden donup kaldığında kısık sesiyle devam etti Louis. "Gebersin..."

Alfa anlamaya çalışarak onu izlerken Omega hıçkırmıştı. "Annem mahvoldu..."

Zorla pusturduğu ağlaması geri gelince Harry sarılmak isteyerek baktı ona. Ancak ne ağzını açabildi, ne de elini oynatabildi. Düğümlenen boğazıyla onu izlemeye devam etti.

"Ben... Onu ben gönderdim... Daha çok içeceğini biliyordum... B-bütün sorumluluğu anneme yıktım..."

Harry onun sinirle kapşonunu çekiştirmesiyle bileklerini tuttu.

"Louis... Bana bak lütfen..."

Omega başını iki yana sallayarak doğruldu, ellerini çekti ve yüzüne kapattı.

"Bu senin suçun değil. İçeceğini bilmen, içmesine senin neden olduğunu göstermez Louis. Bu yanlışa o başlamış ve o bitirmiş. Lütfen Louis..." Ellerini yüzünden çekip kızarmış mavilere baktı. "Bunu kendine yapma. Şuan yapman gereken tek şey annenin yanında olmak. Anlıyorsun, değil mi?"

Louis sakin tutmaya çalıştığı yüzüyle ona baktıktan sonra dudakları titremiş, dikkatle ve büyük bir özenle ona bakan Harry'ye sarılmıştı.

Alfa irkilen bedeniyle onun omzunda ağlamaya devam ettiğini farkedince ellerini tereddütle hareket ettirmişti. Önce sırtına dokunmuş ve Omeganın ona daha sıkı sarılmasıyla kollarını titreyen bedenine dolamıştı.

(YN: Bu kısım orjinal hikayede Louis'nin tek başına saatlerce ağladıktan sonra yalnız olmanın, hissetmenin getirdiği güç, hissettiği suçluluk duygusu ve annesinin omuzlarından almak istediği yükle birlikte kendine çeki düzen veriyor ve bir karar alıyor.

Sonra da zamanla bizim Louis'ye dönüşüyor işte.

Burada devreye Harry'nin girmesiyle ise yalnızlık kısmı Harry'den aldığı güçle yer değiştiriyor.)

Louis rastgele tutunduğu Alfanın kokusunu burnunun ucunda hissedince kendisini sakinleşirken bulmuştu. Bu Harry'ye daha çok sarılmasını sağlarken gözlerini kapatıp sessizce ağlamaya devam etti.

Harry çok daha yoğun aldığı Omegasının kokusunu derin derin içine çekip ona sıkıca sarılmaya devam etti.

O gece, evlerine gidip rahatsız etmek istemediği için omzunda ağlarken yorgun düşen Louis'yi alıp arabasına bindirmiş, koltuğu yatırıp, bagajda bulundurduğu kıyafetlerin yanındaki ince örtüyle üzerini örtmüş ve arabayı onu uyandırmamaya dikkat ederek evin önüne çektikten sonra onunla birlikte arabada uyumuştu.

Ve Harry'nin büyük bir sabırla beklediği gelişme sonunda gerçekleşmişti.

"Hey, Alfa."

"Söyle Louis?"

Okul çıkışında onu alıp eve bırakmışken arabada konuşuyorlardı. "Ben senin benimle konuşmana izin verdiğim için, sen de benim için bir şey yapacaksın."

"Tabii ki Omegam! Ne istersen!"

Mavilerini sakin bir şekilde yeşillere dikti. Yüzünde her zamanki düz ifadesi vardı, ancak sesindeki ve bakışlarındaki sakinlik Harry için son derece yeterliydi.

"Değişmeme yardım edeceksin."

"Değişmek?"

"Değişmek. Başıma bela açıp durursam nasıl ailemin başında, onlara sahip çıkarak duracağım? Yanlış yapmama engel olacaksın işte."

Harry'nin gözleri irileşti. "Olur!"

"Önce okulumu bitirmeliyim... Oradaki imajımı değiştirmem imkansız bu saatten sonra. Zaten son dönem, bu yüzden bana biraz katlanacaksın."

"Vurduğun yerde gül biter Omegam..."

Louis ona göz devirdikten sonra sırıtışını bir müddet izledi ve yakasından tuttuğu gibi kendine çekerken yanağına küçük, yavaş bir öpücük bıraktı. Geri çekilip onun tepkisine bakarken, Harry de sesini kaybetmiş gibi kekeleyerek elini yanağına koymuştu. "B-bu neydi şimdi?"

"Ölüm öpücüğü." Diye fısıldadı.

Harry nefesini tutarak ona bakarken Louis'nin beklediği tepki kesinlikle onun ürkmesi değildi. "N-ne?"

"Evet. Eğer bir kez daha şapşallık yapmaya kalkarsan kendini imha edeceksin."

Harry'nin ifadesi şokla yer değiştirince onun haline kahkaha attıktan sonra, "Bir cadı olmadığımı biliyorsun değil mi?" diye sordu.

Alfayla hiç çekinmeden dalga geçtikten sonra kapısını açtı. "Bu avanstı."

İnmeden önce Harry'nin çenesini yakalayıp kendine çekti. "Eğer beni yarı yolda bırakmazsan gerisi de gelir Alfa..."

Onun açık ağzından akmak üzere olan suya alayla gülüp inecekken aklına gelen şeyle duraksadı. "Oh, bir de..." Kapıyı kapatıp kollarını göğsünde bağlayarak baktı Alfaya. "Ben Louis, Louis Tomlinson."

Harry onun beklentiyle kendisine baktığını farkedince heyecanla toparlandı. "Ne? Ben-ben de söyleyebilir miyim!?"

Louis sessizce beklemeye devam edince, "Pekâlâ!" dedi ve boğazını temizledi. "Ben de Harry Styles, memnun oldum."

Omeganın hafif bir merak içeren ifadesi hızla düzleşirken kaşlarını çattı. Evet muhtemelen hiç merak edip, açıp bakmadığı sürünün varisinin adını biliyordu.

"Siktir."

Hızla kapısını açtı. "Ben beladan uzak duracağım diyorum, bela dibimdeymiş!" Harry'nin şok ifadesiyle birlikte arabadan inip kapıyı kapattı. Alfa onun arabanın önünden dolanmasını ağzı açık izledi. Hızla camını indirip, "Louis!" Diye seslendi.

"Bari telefon numaranı alsaydım!"

Louis anahtarıyla açtığı evin kapısından girmeden önce ona bakıp orta parmağını gösterdi ve kapıyı kapattı.

Harry yıkılmışları oynayarak kendini koltuğuna bırakmasının ardından kapalı gözleriyle sırıttı ve elini Louis'nin öptüğü yanağına koydu.

"Bu Omega beni öldürecek..."

×××

İkinci partı kontrol etmeden atacağım!

Yazım hataları olursa sorry...

Umarım beğenmişsinizdir,

-Arthur Hazel

Continue Reading

You'll Also Like

87.1K 5.5K 51
Bu yarışmada kupadan daha değerli bir şey bulabilirler miydi gerçekten? Tamamen hayali bir kurgu, canim istedi yazdım.
23.5K 1.7K 30
Dünya'ya sahip olmayı amaçlayan Kaptan Hydra gizli tuttuğu örgütü ile iş başındadır. Tarafına çektiği kişilerin içinde en son kazanması gereken kişi...
886K 70.9K 14
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...
112K 8.5K 42
Badeee.sy : Gö*ünde torpil patlatacağım senin. Darknight : Gö*üm senin için her zaman burada orası ayrı mevzu ama Emre değilim. Darknight : Seni sırf...