agustd: odanda mısın
yyujin: ah gerçek hesabın bu demek
agustd: konuşabilir miyiz?
yüz yüze
mümkünse
yyujin: gerek var mı?
agustd: dün akşam ekip yemeğine gelmedin
sabah da kahvaltıya gelmedin
çekimler yarın başlıyor ne kadar kaçabileceğini düşünüyorsun?
yyujin: kaçmıyorum
agustd: o zaman bahçede buluşalım
yyujin: hayır teşekkürler
agustd: ufaklık
sinirlenmiş olmanı normal karşılıyorum
ama bana bir şey açıklaman gerektiğini düşünmüyor musun?
öpücük mesela?
yyujin: bir anlık oldu
özür dilerim
agustd: pekala
yani hiçbir sebebi yok muydu?
yyujin: duygu patlaması?
belki de sadece seni kaçırmak istedim
sana aşık olduğumu falan düşünüp benden uzak durursun diye
agustd: buna inanmamı mı bekliyorsun?
yyujin: evet başka ne olacaktı?
sana karşı gerçekten bir şeyler mi hissedecektim?
bu daha olanaksız
seni tanıdığımı düşünmüştüm, sonra hiç tanımadığım birisiydin ve gelip bana hiç tanımadığım bu kişinin aslında tanıdığım birisi olduğunu söyledin
agustd: üzgünüm
ben de en başından kim olduğumu bilmeni isterdim
ama hala neden o kadar sinirlendiğini anladığımı söyleyemem
yyujin: çünkü geçmişimden kalan son şeydin
her şey geçmişte kaldı sanmıştım
tamamen yeni bir hayatım vardı
ama sonra sen geldin
eski en iyi arkadaşınla yıllar sonra konuşmak nasıl bir histir biliyor musun?
tam olarak öyle hissettim
eskiden de seni hiç tanıdığım söylenemezdi
yakın bile değildik
ama ben her şeyi geride bırakıp yepyeni bir şekilde yaşıyorken
bana her şeyi hatırlattın ve bu hiç beklemediğim şekilde iyi hissettirdi
sonra sen konuşmayı kesmemizin iyi olacağını söyledin
bok gibi hissettim
tam olarak bok gibi
sektörde en ufak bir yerim bile yokken bu işi aldım
ve karşıma sen çıktın
hiç beklemeyeceğim bir şekilde karşıma sen çıktın
nasıl hissetmemi bekliyorsun?
agustd: yarım saat sonra benimle bahçede buluş