BADE +18

Per jeyinep

1.3M 36.7K 15.3K

Tek cadde, tek geçiş.. Ama onca kalabalığın içinde kadere boyun eğmiş olan, birbirinden habersiz iki insan... Més

TANITIM
Bölüm 1
Bölüm 2
Bölüm 3
Bölüm 4
Bölüm 5
Bölüm 6
Bölüm 7
Bölüm 8
Bölüm 9
Bölüm 10
Bölüm 11
Bölüm 12
Alıntı
Bölüm 13
Bölüm 14
Bölüm 15
Alıntı
Bölüm 16
Bölüm 17
Bölüm 18
Alıntı
Bölüm 20
Alıntı
Bölüm 21
Bölüm 22
Alıntı
Bölüm 23
Alıntı
Bölüm 24
Bölüm 25
Bölüm 26
Bölüm 27
Alıntı
Bölüm 28
Alıntı
Bölüm 29
Alıntı
Bölüm 30
Alıntı
Bölüm 31
Bölüm 32
Alıntı
Bölüm 33
Alıntı
Bölüm 34
Bölüm 35
Alıntı
Bölüm 36
Bölüm 37
Alıntı
Bölüm 38
Alıntı
Bölüm 39 [1]
Bölüm 39 [2]
Bölüm 40
Alıntı
Bölüm 41
Alıntı
Bölüm 42
Alıntı
Bölüm 43
Bölüm 44 |Final
Özel Bölüm 1
Özel Bölüm 2
Özel Bölüm 3

Bölüm 19

22.4K 629 295
Per jeyinep

Selamlar!
Hastayım, bu nedenle ders çalışamıyorum.
Yattığım yerden güzel bir bölüm çıkardım size.
Keyifli okumalar.
Sınır: 120 Oy 150 Yorum

***

Yazardan

Çağatay, "Seni oyuncu.." dedi ve gözlerini kıstı. Bade onu kandırmak için kaldırdığı eliyle usulca onun yanağını okşadı. Ardından parmak uçlarına çıktı, öncesinde tokat attığı yere dudaklarına bastırıp öptü. Ayrıldıktan sonra gözlerine baktı.

"Bundan sonra tokat yok.." dedi gülümserken. "Sadece öpücük.."

"Sadece öpücük mü?" dedi Çağatay onu yineler şekilde. "Öptün yalnız?" Kaşları da havalanmıştı.

Güldü Bade. Bu koca adamım az önceki öpüşmelerinden haberi mi yoktu şimdi de böyle olmuştu? Şapşal davranıyordu.

Bade şakacı bir tavırla "Bilmem," dedi. Bilmemezlikten geldi . "Öptüm mü?"

Çağatay elini yanağına koydu ve kaşlarını çattı. "Öptün."

Bade elini alnına vurdu ve onun bu şapşal halleri karşısında gülmeden edemedi. Adamı tek öpücükle salak ettin Bade ahahwjswj .

"Çağatay, kendine gelir misin?"

"Kendimdeyim." dedi Çağatay.

"Emin misin?" dedi Bade başını hafifçe yana yatırıp, tatlı bir şekilde ona bakarken. "Çattın yine kaşlarını," deyip çattığı kaşlarına dokundu. Çağatay'ın bakışları yumuşamıştı.

"Sen nesin böyle?" dedi Çağatay, Bade'nin gözlerindeki uçsuz bucaksız gezegende kayboluyordu. O gözlere baktıkça içine çekiliyor ve sadece orada yaşamak istiyordu.

Bu, her şeyi bir metal parçasına adayan bir adam için, fazlaydı.

"Neyim?" dedi Bade gülümserken.

Çağatay avuçlarını Bade'nin yanağına koydu. Bade alışmaya çalışıyordu. Sözlerini unutmayacaktı; üzmeyecek ve üzülmeyecekti. Öyle umutluydu ki..

Çağatay onun yanağını güzelce okşadı ama tek kelime edemedi. Gözlerin raksı ve galaksilerin dansı devam ediyordu.

Çağatay onun yanağından ellini çekti. Islak saçlarına dokundu. Zaten ıslak ıslak sarıldığı için gömleği ıslanmıştı. Göğsünün tam orta yerinde lavanta kokuları vardı. Aynı göğsünün içinde yeşerdiği gibi.

Bade boğazını temizledi. Şüphesiz ki bu adamın dokunuşları karşısında dizleri titriyordu.

"Aşağıdayım ben." dedi Çağatay eli ensesine giderken. Sebepsiz yere ne olmuştu da şimdi böyle davranıyordu? Bu koca adam, gerçekten, fazla heyecandan saflaşıyordu. "Sen de giyinen gel, ilaç içmem için yemek yemen gerek. Hem.. Petek Sultan en sevdiğin çorbadan yapmış."

"Ya.." dedi Bade gülümserken. "Canım Sultan'ım.. Tamam.. Ben giyiniyorum."

"Tamam.." dedi Çağatay ama onun parıl parıl gözlerine bakmaktan kendini alıkoyamıyordu. Tamam demişti, teknik olarak şu an banyoyu, ardından da odayı terk etmesi gerekiyordu ama yapamıyordu.

"O zaman müsaade.. etsen?" dedi Bade utanarak. Resmen kibarca kovuyordu! İlahi Bade!

"Ha!" dedi Çağatay ve girdiği o transtan çıktı "Şey ama... ney.." dedi birdenbire afalladı. "Ee.. ben dış kapıya da az zarar vermiş olabilirim. Sen kıyafetlerini al benim odam da giyin.. istersen? Rahat rahat."

Bade başını iki yana selamladı ve güldü. "Gerçekten bana iki tane kapı borçlusun. Bir daha kırma kapılarımı." dedi sahte bir kızgınlıkla.

"Sen de kitleme öyle her bulduğun kapıyı." dedi Çağatay, Bade'nin burnuna küçük bir fiske vururken. Ardından gülümseyerek banyodan çıktı. Odasına geçti ve ıslanan gömleğini hemen çıkarttı. Gömleği kirli sepete atmaya bile kıyamayacaktı az daha.. Çünkü çok güzel Bade kokuyordu gömleği, Bade kokmuştu üst başı.

Gömleği kirli sepetine atmadan hafifçe kokladı. Yakın zamanda gerçekten bu kokuyla uyumak istiyordu. Ona tasasız bir şekilde sarılmak ve yaralarını, ağrılarını güzelce iyileştirmek istiyordu.. Derken kapısı açıldı. Çağatay Badeyi daha fazla utandırmamak adına hızla üstüne bir gömlek geçirip düğmelerini hızlı hızlı ilikledi. Geçmişte, geceleri sürekli baskın ya da başka fevri durumlara maruz kaldıkları için hızlı bir şekilde gömlek giymek kolaylaşmıştı onun için.

Bade odaya girdiğinde kapısına vurdu. "Çağatay burada mısın?"

Giyinme odasından çıktı Çağatay. "Buradayım buradayım, giyinme odasındayım çıkıyorum ama. Gömleğimi değiştirdim."

Bade başını salladı ve Çağatay gömleğinin kollarını iliklerken, Bade'ye göz kırpmayı es geçmeden odadan çıktı.

Çağatay'ın odadan ortaya çıkmasıyla onun odasına göz atmaya başlayan Bade, gördüğü tonlamalar karşısında hayran kaldı.

Lacivert ve grinin hiç bu kadar uyumlu olabileceğini düşünmemişti. Çarşafından tut, dolaplarına kadar güzel bir dizaynı vardı.

Fazla eşya yoktu en güzeli olarak. Güzel bir yatak, güzel iki tane komodin ve yatağın karşısında muazzam bir giyinme odası. Duvarlarda ki kaplamalarda yatılımlı oluşunu bas bas bağırıyordu.

Giyinme odasının içindeki bembeyaz gömlekler Bade'ye selam verirken, gözlerimi manzaraya gitti. Asıl güzel olam manzaraydı. İstanbul'un beton yığınlarına tezat şekilde, yeşilliği mesken alan güzel bir görüş açısı vardı.

Bade üstüne son olarak sweatini geçirdi ve saçlarını düzeltti. Saçları odanın sıcaklığıyla kururken yeniden kabarmışlardı. Yemekten sonra kremlemeyi aklına not etti, aşağıyı daha fazla bekletmek istemedi.

Bornozunu eline aldı ve yeniden saçlarını düzeltti, çoraplarını da düzeltip odadan çıktı. Odadan çıktıktan sonra burnunu terk eden o koku şüphesiz ki Çağatay'ın kokusuydıu.
&

"Biraz daha ister misin güzel kızım?"

Bade yemeğinden som kaşığını da aldı ve kendisine seslenen Petek Sultana baktı. Kadın çok güzel yemekler yapmıştı ve yedirdikçe yediriyordu.

"Teşekkür ederim." dedi Bade minnetle. "Lütfen dinlenin artık Sultanım, biz hallederiz gerisini. Değil mi Çağatay?"

Çağatay gözlerini elindeki dosyadan çekti ve başını kaldırdı. Başını salladı. "Evet Petek Sultan, haydi git dinlen. Gerisini hallederiz biz."

Petek Sultan itiraz edecek gibi olunca Çağatay konuştu yeniden. "Patron olarak emrediyim mi ne yapayım?" Güldüğü için ciddi değildi ama bu Petek Sultanı ikna etmek için yeterliydi.

"Peki çocuklar." dedi Petek Sultan ve önlüğünün kuşağını çözmeye başladı. Tam o sırada eli göğsüne gitti. Bade hemen ayaklandı.

"Petek Sultan?"

Çağatay'da dosyayı bırakmış ve ikiliye dönmüştü.

Petek Sultan, "İyiyim, iyiyim." dedi ve önlüğünü çıkarttı. "Bir göğsüme ağrı girdi bir an, gözüm karardı."

"Kalbin mi var?" dedi Bade. Petek Sultan Çağatay'a kısa bir bakış attı. Ardından başını iki yana salladı. "Yok. İyiyim ben, yoruldum ya ondan." gülerek sıyrılmaya çalıştı.

Bade itiraz eden gözlerle Çağatay'a baktı. Aynı anda Çağatay'ın telefonu çaldı. Çağatay telefonunu sessizce alarak Petek Sultana döndü.

"Petek Sultan, çok yoruyorsun kendini artık, yoruluyorsun. Yanına bir yardımcı alalım ve sen artık istirahat et."

Başını iki yana salladı Petek Sultan. "Yanıma yardımcısı geldi de ne oldu Çağatay Bey oğlum? Eslem sana büyük saygısızlık etti. Tek idare ediyorum ben."

Çağatay derin bir nefes alıp verdi ve telefonunu cebinde çıkardı. Alparslan'ın numarasını tuşladı.

"Bade güze- şey sen Petek Sultan'ı odasına götür. Alparslan'ı arıyorum, gelip bir muayene etsin."

"Oğlum gerek-"

Çağatay telefonunu kulağına taşırken, "Haydi Petek Sultan, haydi.." dedi.

&

Bade, Petek Sultan'ı odasına götürdüğünde, Çağatay Alparslan'ı aramış ve durumu üstünkörü özet geçmişti.

Yaklaşık on ya da on beş dakika sonra eve gelen Alparslan, Çantasından tansiyon aletini çıkarırken Çağatay ile konuşuyordu. Bade'de yanlarındaydı.

"Kalpte olup biteni burada anlamak zor olur değil mi Alparslan? İlla bir hastaneye götürmek lazım."

Alparslan düşünceli bir şekilde başını salladı ve Bade'nin yardımıyla Petek Sultanın kolunu sıyırıp tansiyon aletinin taktı. "Bir önden bakayım, duruma göre cevap vereceğim. Anlattığına göre gizli tansiyon ya da kalpte bir bozukluk olabilir. Şimdi kendisi maşallah baya yaşıda var, kalpte sorun olması doğaldır."

Petek Sultan hüzünle iç çekti ve Çağatay'a baktı. "Çağatay Bey oğlum, her zaman yorulunca oluyorum böyle, ne diye yordum Alparslan Bey oğlumu buraya kadar? "

Alparslan güldü ve Petek Sultanın elini öpüp alnına koydu. "Olur mu öyle şey anacım, sen bize senelerce analık yaptın. Az salçalı ekmeğini yemedik Çağatayla. Sırayı devralmak lazım. Sana biz bakacağız."

Petek Sultan kızaran yanaklarıyla başını eğdi. Bade'de gülümserken üzerinde hissettiği bakışlarla sağına baktı. Çağatay onu gülümseyerek izliyordu. Yakalandığını fark eden Çağatay hemen önüne döndü, boğazını temizledi.

Petek Sultanın tansiyonunu ölçen Alparslan aleti kolundan çıkarttı. "Düşündüğümüzün aksine tansiyonun çıkmış Petek Sultan. Hastaneye uğramak şart oldu. Tansiyon ilacı ve takip vereceğim sana. Birkaç testte yapar kalbine bakarız."

Petek Sultan bir şey demeden Çağatay atladı. "Emin ol getireceğim kardeşim, istemezse kucaklar getiririm."

"Tövbe estağfurullah!" diyen Petek Sultan kolunu düzeltti ve başını başka yöne çevirip güldü.

Eşyaları toplayan Alparslan ayaklandı. "Ben gideyim artık, eşim bekliyor. Tek kalmasın evde."

Çağatay başını salladı ve "Sağ ol geldiğin için kardeşim." dedi. Alparslan başını salladı. "Ne demek, görevim." Ardında Bade'ye baktı. "Görüşmek üzere Bade.. İyi gördüm seni bu arada.. Hep iyi olun."

Bade gülümsedi ve el sıkıştılar. "Teşekkürler.. Siz de iyi olun."

"Bana sen diye seslen lütfen." diyen Alparslan kapıya yöneldi. "Sağlıcakla kalın, ve az şu evi aydınlatın Çağatay. Güneş girmiyor ben giriyorum sonra.."

Herkesi bir gülme tutarken Alparslan arabasına bindi ve evden uzaklaştı.

&

Alparslan gittikten sonra zorla dinlenmeye gönderilen Petek Sultanın ardından, yemek yendikten sonra masayı toplama işi bizim ikiliye kaldı.

Bade ne kadar toplamak için efor harcasa, Çağatay o kadar cambazlık yapıyordu.

"Tabakları geri ver Çağatay." dedi Bade bıkkınlıkla. Daha az önce bardaklar için aynı şeyi söylemişti genç kadın. "Sudan geçirmeden koyulmaz makinaya, çıkart onları şimdi."

Çağatay boş bakışlarla Bade'ye baktı. "O zaman neden buna çamaşır makinesi demişler? Yıkasın işte." Çamaşır mı?

"Çamaşır mı?" dedi Bade gülerken. "Bulaşık makinesi bu!"

Çağatay elini salladı. "Neyse işte!" Eğildi ve tabakları makindam aldı. Tezgaha koydu. Bade de hepsini teker teker sudan geçirdi ve artıklarını halletti. Ardından Çağatay'a zorla hepsini geri dizdirdi.

"Oldu mu hanımefendi?" dedi Çağatay çattığı kaşlarıyla. Bade ellerini kurularken ona baktı. "Oldu, bay beceriksiz."

"Beceriksiz mi?"

"Evet beceriksiz. Her şeyi eline yüzüne bulaştırdın."

"Hakaret saydım şu an bu sözleri ama küçük hanım."

"Ne istersen onu say.. Beceriksizsin."

Çağatay Bade'ye yaklaştı ve iki elini tezgaha koydu. Bade Çağatay'ın yüzüne bakmadan önce derince yutkundu.

"Neymişim ben?" dedi gözlerine bakarken. İç gıdıklayıcı ve bir o kadar da erotik bir tonda sormuştu.

Bade afalladı, çaktırmamaya çalıştı. "Beceriski- becekşirk- bec-"

Çağatay gülmeye başladı. "Üstünde yarattığım etkiye bak.. Nefesini kestim."

"Egoist!" dedi Bade sinirle. "Çek kollarını odama gideceğim."

Çağatay kollarını çekmedi ve Bade'ye daha çok yaklaştı. Onu sınamak ve sinirlendirmek en sevdiği şey olacağı malumdu.

Derin bir nefes alıp verdi genç adam. Elini çekip Bade'nin saçına götürdü. "Bade." dedi.

"Efendim?" dedi Bade az önceki sinirine tezat bir şekilde sakince.

"Hiç.." dedi Çağatay.. "İsmini söylemeyi seviyorum. Sen hayatına girene kadar böyle bir ismin varlığından bihaberdim. Ama şimdi.. Bu ismi her daim söylemek istiyorum."

Kızarıyordu Bade.. Bu sevgi dolu cümleler içini kıpırdatsa da tam olarak teslim olmak istemiyordu.

Tamam, üzmeyecek ve üzülmeyecekti ama biraz ağırdan almak kötü olmazdı..

Hafif eğildi ve Çağatay'ın kollarından çıktı. "Öyle mi?" dedi Çağatay'ın gözlerine bakarken. "Öyleyse bir şey düşün.. Seni daha fazla tanımama ve kendimi açıklamama izin ver... Olur mu?"

"Ne demek şimdi bu?" dedi Çağatay. Anlamadığı bariz belliydi.

"Bilmem ben.." dedi Bade ve omuz silkti. "Düşün." mutfaktan ayrıldı. Kalbi maraton koşarken asansörü değil de merdivenleri kullandı.

&

Bade mutfaktan çıktıktan sonra dolaptan biraz alkol alıp bardağa döken Çağatay telefonunun çalmasıyla bardağı tezgaha bıraktı.

Ethem Sefer arıyor...

Çağrıyı yanıtlamadan önce düşündü. Bu adam işi düşmeden arayan biri değildi. Kişileri çıkarları için kullanmak ve ajitasyon yapmak konusunda yılan gibi bir herifti.

Çağrıyı tam cevaplayacağı sırada Behsat koşarak içeri girdi. Kulağında kulaklığı ile bir şeyler söylemeye çalışıyordu.

"Abi!"

Çağatay direkt belindeki silahı kontrol etti ve ona doğru döndü. "Ne oluyor?"

"Mihriban Hanım'ların evini basmışlar abi. Ethem Sefer basmış!"

Çağatay birden, "Amınakoyumun bunağı!" diye bağırdı ve tam o anda telefonu yeniden çaldı. O arıyordu. Açtı.

"Vay.. vay.. vay..." diyerek lafa girdi Ethem. "Bir an açmayacaksın sandım Alazoğlu."

"Orospu çocuğu, tek sağ adam bırakmayacağım senin tarafında, sen dahil! Soyunu sopunu kurutacağım!"

Ethem, "O kadar emin olma Çağatay.." dedi ve Çağatay başka bir ses duydu.

"Çağatay!"

Bu Aden'di.

"Çağatay karnımda silah var! Gel ve bizi kurtar!" Çığlık çığlığa bağırıyordu. "Lanet olsun ben yine bebeğimi kaybedemem! Çabuk buraya gel!"

Çağatay yumrukları sıktı.

"Abi." dedi ardından bir ses. Batuhan konuşuyordu. "Abi ölürüm de onları bir şey yaptırma-"

Ethem, "Yeter bu kadar dram." dedi ve gülerek araya girdi. Mihriban hanımın sesi çıkmıyordu.

"Öldürdüm bil seni." dedi Çağatay sinirle. "Birinin kılına zarar gelsin, sen kendini öldü bil!" Sinirle telefon suratına kapandı.

Mutfaktan çıktığı anda belindeki silahı çıkartıp emniyeti indirmişti ki, kapının dibinde olan Bade'yi gördü. Korkmuş görünüyordu.

"Hi!" dedi Bade korkuyla, silahı görünce. Çağatay silahı uzak tuttu.

"Ne oluyor?" dedi Bade korkuyla. "Ö-öldü bil dedin.."

Behsat ile Çağatay birbirine bakarken, hem söyleyecek söz bulamıyor hem de zaman kaybediyorlardı.

Çağatay Bade'ye yaklaştı ve yanağını okşadı. "Birkaç saate geleceğim.. Adamlar evin çevresinde kuş uçurtmaz. Sen yat, dinlen olur mu?" Silahı beline koydu.

Bade başını iki yana salladı. "Bir şeyler olmuş. Korkutma beni.. Ne oluyor? Öldürme kimseyi."

Çağatay burukça gülümsedi. "Özür dilerim." Alnından öptü hızlıca. Kokusu burnuma dolmuştu.

Bade, "Çağatay." dedi ve aniden göğsüne sarıldı. Çağatay'ın bedeni kaskatı kesilirken eliyle Behsat'a çık işareti yaptı.

Behsat ikisini tek bırakırken Çağatay Bade'yi başında öptü ve geri çekildi.

"Ailemi kurtarmam gerek." dedi titreyen gözbebekleriyle. "Geri geleceğim söz."

"Sen olmazsan korkarım ben." dedi Bade. İkisi tüm tabuları yıkmış ve çıplak cümlelerle konuşuyordu.

Yutkundu Çağatay. Bade'nin yüzünü elleri arasına aldı. Dudaklarına küçük bir öpücük kondurdu.

"Özür dilerim, seni üzüyorum.. Lütfen bekle beni. Geleceğim."

"Çağatay.." dedi Bade sızlanarak.

Çağatay sonkez, "Geleceğim." dedi ve evden çıktı. Ardımdan, konvoy şeklinde de bahçeden çıktılar.

&

Çağatay, "Behsat sağlam mıyız?" dedi şarjörü kontrol ederken.

"Sağlamız." dedi Behsat. "Sana haber vermeden hazırlattım hepsini. Doğrarız alayını abi."

Çağatay, "Eyvallah." dedi ve arabasının kapısını kendine siper ederek gördüğüne sıkmaya başladı.

Sekiz on arabada beşer tane adamdan elli küsür kişiyle gelmişlerdi. Hepsi eğitimlerini üstün bir şekilde bitirdiği için şuan kaybetme gibi bir lüksleri yoktu.

Üstelik onlar ailesiydi. 

Girişte olan adamların çoğunu indirdilerinde içeride de birtakım hareketlilik vardı. Çoğu engel kalkınca Çağatay elinde silahıyla kapının kilidine sıktı.

Kapı şiddetle açılırken gördüğü manzara karşısında adımları durdu.

Annesi dahil hepsinin dizleri üstüne çöktürmüşlerdi ve hepsinin başında birer tane silah vardı. Ama fazladan biri Aden'in karnına da silah tutuyordu.

"Yaklaşma sakın Alazoğlu." dedi Ethem sinirle. "Önce annenden başlar hepsini lime lime ederim."

"Yapmazsan adam değilsin lan." dedi Çağatay üzerine yürürken. Aden'in karnına tutulan silahın emniyeti indirildiğinde durdu. Aden çığlık atıyordu. "Gelme! Allah kahretsin gelme! Bebeğimi öldürecekler! Batuhan! Bir şey yap artık bir şey yapın!"

Batuhan karısına yaklaşacakken onun kafasına silahla uyarı şeklinde vurdular. Batuhan küfrederek yerine durdu.

"Senin derdin benimle, nedir işin içine aileyi katmak? Masada verilen imzaları unutma Ethem!"

"Oğlumun yerini söyle, adil oyna!"

"Kaçak güreşiyorsun Ethem! Buradan sen dahil senin tarafında olan herkes ölü çıkacak!"

"Çok eminsin.. Aynı baban gibisin!"

Mihriban hanımın gözyaşları peş peşe akarken Çağatay bir adım ileri attı.

"Sana. Beni. Babamla. Bir. Tutma. Demiştim. Haddini aşma!" dedi üstüne basa basa.

Telefonunun ekranı açıldığında çaktırmadan mesaja baktı.

Behsat: İş tamam abi :)

Çağatay telefonunu cebine koydu ve silahın şarjörünü çıkarıp gülümseyerek Ethem'in ayak ucuna attı.

"Abi!" diye bağırdı Batuhan. "Ne yapıyorsun abi!"

"Ne o?" dedi Ethem yarım ağız sırıtırken. "Pes mi ediyorsun Çağatay."

"Bilmem." dedi Çağatay. "Kim pes ediyor?"

Ve aynı anda Ethem'in korumaları ceplerine dokundu. Onlar telefonlarını ellerine alırken Ethem kaşlarını çatıp etrafına baktı.

Silahların ruhu değişti,
Ve namlunun hedefi harlandı.
Alazoğlu yeniden kazandı!

Ethem tüm adamlarının birden kendisine bakmasıyla afalladı. Peşi sıra namlunun hedefi kendisi olmuştu.

"Ne oluyor!" diye bağırdı. Adamlardan biri konuştu. "Her şeyden önce minnet abi." dedi titrek bir ses tonuyla. "Benim karımı kanserin ucundan Alazoğulları kurtardı."

Ethem yumruklarını sıkarken, Çağatay yavaş yavaş yürüdü ve onun elindeki silahı aldı. Onun adamları evi terk ederken o saf saf hepsine bakıyordu. "Emrime karşı geleni vururum! Dönün geri!"

Çağatay "Çok geç.." dedi ve dirseğini tersiyle Ethem'e vurdu. Tam o anda Ethem belindeki diğer silahını çıkarmıştı. İkisi boğuşurken. Batuhan annesi ile karısını arkasına aldı.

"Abi!" dedi endişeyle. "Abi dikkat et!"

İkisi hâlâ boğuşmaya devam ederken Mihriban Hanım, Batuhan'ın işaretiyle, Aden ile beraber koltuğun arkasına geçmek istediler.

PAT!

Tüm herkes olduğu yerde durduğunda, bir ses daha duyuldu.

PAT!

İki tane kovanın yere düştüğünde çıkardığı metalik sesin ardından Ethem yere yığıldı. Onun ardındansa yere yığılan kişi ile geri kalanların hepsi gözlerini şokla aralamıştı.

***

Sizce kim vuruldu?
Bölüm nasıldı?
Çağatay ve Bade hakkında düşünceleriniz neler?

Gelecek bölümde görüşmek üzere!
Oy vermeyi ve isterseniz de yorum yapmayı unutmayın lütfennnn. Sizinle konuşmak çok hoşuma gidiyor..

Bu arada Bade 80K oldu.. Yanımda olan herkese teşekkür ederim! 🦋

Continua llegint

You'll Also Like

81.9K 3.3K 27
TAMAMLANDI ☆ Geçmişin hayaletleri peşinizi asla bırakmaz. Sizi en zayıf anınızda yakalarlar. Hayallerinizle gardınızı alır ve onlara savaş açarsınız...
1.3M 53.4K 33
"Bana bakıcılık yapmaktan vazgeç ben senin bakıcılık yaptığın çocuk değil karınım " dediğimde sinirle , bakışları tekrar beni bulmuştu. Yüzünde memnu...
1.8M 58.9K 137
-Beni öldürme yalvarırım,hem ben sana ne yaptım. Silahı alınma koydu. -son sözlerin nedir? -Yapma Ve kurşunun korkunç sesi kulakları sağır e...
1.1M 17.8K 43
17.YAŞIMA HİTABEN, İnsanlara güvenini kaybetmiş, delirmemek için çabalayan, hayata tutunmaya çalışan genç kız adına... ... ⚠️Kimse kitap içinde ahlak...