Raunchy Alpha // larry

Por bearschangedmylife

58.2K 5.2K 11.5K

Şımarık bir Alfanın neler yapabileceğini görmek istiyorsanız doğru yerdesiniz! Harry olgun omegayla mühürlene... Más

a slice of the future
prolog
one
two
three
four
five
six
seven
eight
nine
ten
eleven
twelve
thirteen
fourteen
fiveteen
sixteen
seventeen
eighteen
nineteen
twenty
twenty-one
twenty-two
twenty-three
twenty-four
twenty-five
twenty-six
twenty-seven
twenty-eight
twenty-nine
thirty
thirty-one
thirty-two
thirty-three
thirty-four
thirty-five
thirty-six
thirty-seven
thirty-eight
thirty-nine
ONE-SHOT
fourty
fourty-one
fourty-two
fourty-three
fourty-four
fourty-five
fourty-six
fourty-seven
fourty-eight
fourty-nine
fifty
fifty-one
🎀fifty-two🎀
fifty-four
fifty-five
fifty-six
fifty-seven
fifty-eight
fifty-nine
sixty
sixty-one
sixty-two
sixty-three
sixty-four
sixty-five
sixty-six
sixty-seven
sixty-eight
sixty-nine
fınal
Special Chapter "🔄"
Special Chapter "24" 1/2
Special Chapter "24" 2/2
Special Chapter "Axel"
Special Chapter 2 "Axel"
Special Chapter 1/2 "Harry or Louis?"
Special Chapter 2/2 "Harry or Louis"
Spacial Chapter "New Groom" 1/2
Special Chapter "New Grooms" 2/2
Special Chapter "Alternative Jobs 1/3"
Speical Chapter "Alternative Jobs 2/3"
Speical Chapter "Alternative Jobs 3/3"
Special Chapter "Wedding Photo"
Special Chapter "Becoming an Alpha"
Special Chapter "Valeria's Alpha" 1/2

fifty-three

579 56 124
Por bearschangedmylife

Merhabalar,

Çözülmüş bir sorunla gelmek rahatlatıcı...

Yavrularımızın ismi sonunda son kez güncellendi;

Valeria, omega kızımızın isim annesi; v3ronica28

Axel, alfa oğlumuzun isim annesi; everything_about_lou

Adrius, beta oğlumuzun isim annesi; hey_angeldaki_angel

Kuşçuklarım, babası veya başka bir şeyi olmak isteyen varsa aranızda düzeltebilir kdjdjskkend

Bu arada çok kararsız kaldığım bir konu olduğu için ne 'emzirmek', ne de 'biberon' kelimelerini kullanacağım. Özetlen 'beslemek' diyeceğim, böylece siz nasıl olmasını istiyorsanız o şekilde hayal edebilirsiniz.

Ama yok biz emziren bir Louis okumak istiyoruz derseniz o başka🤭😏😌

Yazım yanlışı olursa affola,

İyi okumalar,

×××

Aynı gece hastanede yavrularına doyamadan ayrı düşmüşlerdi. Her ihtimale karşı gözetim altında olmaları için onları almış, kuvözlere koymadan güzelce beslenmelerini sağlamışlardı.

O gece Harry eşinin yanında kalmış ve annesi, babasıyla beraber, sabaha hazırlıklı bir şekilde gelebilmek için hastaneden ayrılmıştı.

Louis'nin yorgunluğunun el verdiği kadarıyla konuşmuşlardı Harry'ler ise. İkisinin kafasında yalnızca yavruları vardı.

Artık Şubat ayları 1'iyle, Harry'yle, başlayıp 28'i, yani üçüzleri ile bitiyordu.

Daha sonra Omega uykuya dalınca Harry de kalan zamanı yanı başında onu izleyerek geçirmişti.

"İşte geldik!"

Anne heyecanla içeriye girerken onda bir, arkasından gelen Robert'da iki puset vardı. Yavrular için getirdikleri kıyafetlerin olduğu küçük çantayı da kenara bırakıp Harry'nin yardımıyla hazırlanmış, yatakta oturmuş bekleyen Louis'ye baktılar.

"Neredeler? Hâlâ getirmemişler?"

"Şimdi gelirler anne."

Harry, Louis'nin iyi olduğundan emin olmaya çalışırken kapıları açılmış hemşireler yavrularını bir kez daha getirmişlerdi.

"Ayy! Torunlarım!"

"Sakin ol Anne." Diyen Robert'ın gözleri ise torunlarından çekilmiyordu.

"Uff, sen kendine bak!"

"Onları artık anne ve babasına teslim ediyoruz." Amber hemşirelerin çıkmasıyla beşiklere son bir bakış atıp taze ebeveynlere dikti gözlerini. "Tebrik ederim, Styles ailesi. Umarım sağlıklı bir şekilde büyürler."

"Teşekkür ederiz, Amber." Ayaklanıp beşiklere yürüyen Omegadan çekti bakışlarını Harry. "Her şey için."

"Her zaman burada olacağım."

Onlara son kez gülümseyip yavrularla baş başa bıraktığında Louis gibi başlarına geçip tek tek incelemeye başladı.

"Omegam?"

"Hm?"

"Onları karıştırmayız, değil mi?"

Kıkırdadı Louis. "Umarım Harry, umarım..."

"Hadi onları giydirelim ve evinizde bakalım doya doya!"

Anne, Louis ve Harry birer yavruyu kucakladıkları gibi düzeltilmiş hastane yatağına dikkatle yatırmışlardı. Hastaneden verilen geçici bez ve kıyafetlerden kurtulduklarında Anne araştırıp aldığı en kaliteli bezlerden getirip bağlamaları için onlara vermişti.

Louis önündeki Adrius'ın minik pipisine bakıp kıkırdayan Harry’ye gülerek göz devirdi. Kendisi, kardeşlerinden aldığı tecrübeyle, beklemeden Valeria'yı bezlerken, Anne bezlediği Axel'in kıyafetlerini giydirmeye başlamıştı.

Harry ise elinde bez, önünde uzanmış olan oğlunu izlemeye devam ediyordu.

"Neyi bekliyorsun Harold? Suratına işemesini mi?"

Babasına kötü kötü baktı. "Çok biliyorsan gel de yardım et! Zamanında beni kaç kere bezledin acaba?"

"Bu konuda tecrübeli gibi konuştunuz babacığım." Diyerek araya girdi Omega.

Robert o zamanları hatırlamış gibi yüzünü buruşturup titremişti. Anne onlara gülerken, Louis kızını babaannesine emanet edip, "Üşüyecek Harry..." diye mırıldanarak onun yanına geçmişti.

Axel çoktan yumuşak battaniyesine sarınmış halde pusetine yerleştirilmişken Anne giyinmesi yarım kalmış omega torununa geçerek oğluna gülüyordu.

"İyi izle." Dedi Louis kocasına bakıp.

Oğluna eğilmeden Harry'den bezi aldı, yavruyu nasıl tutacağını, bezin ne şekilde yerleştirileceğini gösterip bantlarını yapıştırdı. "Anladın değil mi? Çünkü ben hepsine yetişemeyebilirim, yardımına ihtiyacım olacak."

"Evet, evet Omegam."

"Güzel, o halde sen giydir hadi."

Minik kıyafetleri ona verip hevesle oğlunu giydirmesini izlerken gülümsedi. Harry başlamadan ona bakıp, "Neyse ki sende alıştırma yapmıştım." dedi.

Louis onun oynayan kaşlarına gülerek koluna vurdu. Başarıyla giydirdiği Adrius'ı kaldırıp, battaniyesiyle sarmadan önce, kucakladı.

"Hah, boş bezi koymak, temiz kıyafetleri giydirmek kolay. Sen doluyu çıkarmayı gör bakalım..."

Robert kokusunu anımsamış bir şekilde yüz buruştururken Anne Valeria'yı pusetine koymuş ve kocasına dönmüştü.

"Daha başlamadan onun gözünü korkutma alfa!"

Louis, Alfanın endişeli bakışlarına gülerek Adrius'ı ondan almış, sarıp sarmalamış ve pusetine götürmüştü.

"Hazırız sanırım? Ben çıkış işlemlerini halledeyim, siz de kapıda bekleyin."

Robert önden çıkarken onlar birer taneden pusetleri almışlardı. "Dur Omegam!" dedi Valeria'nın pusetini almadan önce Harry. Geceden beraberinde getirdikleri Louis'nin çantasını açtı ve içinden çıkardığı kapşonlu hırkayla yanına geldi.

"Giymesen bile omuzlarında dursun. Sen de hâlâ hassas olabilirsin, kendine dikkat et."

Louis omuzlarındaki hırkaya bakıp Alfaya gülümsedi. "Teşekkürler Alfam."

Harry karşılık olarak gülümsemiş ve kolları başı boş sarkan hırkanın kapşonunu onun kafasına geçirmişti. Dönüp kızının pusetini kaptığı gibi üçü beraber çıkışa inmişlerdi. Onları karşılayan Robert'la dışarıya adımlarını atmışlardı ki duraksadılar.

"Robert..." Dedi Anne iç çekerek. "Dikkat çekmemeyi umuyorduk..."

Louis 'Siyah Giyen Adam'lara baktı göz ucuyla. "Bu kadar korumayla çok zor anne..."

Hastane bahçesindeki neredeyse herkes durup onları izlerken, bahçenin çeşitli yerlerine dağılmış etrafı kolaçan eden adamlar Robert'ın çıktığını görüp harekete geçmişlerdi.

"Söz konusu torunlarım." Diyerek onlara net bir bakış atıp önlerine geçmişti.

Birkaç koruma Robert'ın önüne, birkaçı onların iki yanına, birkaçı da arkalarına geçip adeta etraflarını sararlarken arabalarına ilerlediler, kurtlar bir geçit töreni izler gibi onlara bakarken.

Akşam olmadan haberlerde Louis'nin doğumu konuşulmaya başlanırdı...

Önce, Harry'nin Louis'ye aldığı, Audi Q7 model arabanın geniş arka koltuklarına pusetleri yerleştirip kemerle tamamen güvenli bir hâle getirmelerinin ardından Omeganın oturduğundan emin olmuş ve kendisi de direksiyona geçmişti.

Robert iki koruma ve Anne'le bir arabaya geçerlerken kalan korumalar iki arabaya dağılmışlar, tıpkı bahçedeki gibi, biri önden diğeri arkadan çiftin yeni evine konvoy halinde sürmüşlerdi.

Louis bu duruma bir kez daha göz devririken Harry sesini çıkarmıyor, çünkü nadiren de gerçekleşse babasına hak veriyordu.

"İnanılmaz..." Diye mırıldandı Louis dikiz aynasından pusetlere bakarken. "Karnımdayken bu kadar gerçekçi gelmiyordu..."

Harry gözlerini yoldan çekmeden gülümsedi. "Gerçekten rüya gibi bir şey."

Louis aynayla yetinmeyince emniyet kemerinin izin verdiği kadarıyla arkasına döndü ve uyuklayan üçüzlere baktı. "Çok güzeller..."

"Çünkü senin genini taşıyorlar."

Louis bakışlarını Harry'ye çevirip onun çapkın gülüşüne yan profilden baktı. "Her fırsatı değerlendirmesen olmuyor?"

"Sen şimdiden sonra gör beni." Kendini beğenmiş bir gülüşle kısa bir bakış attı Omegaya. "Hayran kalacağın bir eş olacağım sana."

Yarı alayla kıkırdadı Louis. "Hayran olacağım derken ayrana dönme, çalkalamayayım seni Harry."

Kahkahası arabada yankılanıp bebeklerin mızırdanmasına neden olunca Omegadan omzuna bir tokat yemişti.

"Üzgünüm..."

Sağ salim evlerine varabildiklerinde, arabayı bahçelerine sokup şaşkınlık geçireceklerdi neredeyse. "EVİNİZE HOŞGELDİNİZ!"

Arabadan inip, evlerini önünü süsleyen ve kocaman 'HOŞGELDİNİZ MİNİKLER' yazısı asan arkadaşlarına baktılar. Bir tek onların haberleri olmadığı belliyken Anne ve Robert da diğerlerinin yanına geçmişlerdi.

"Çok isterdik," diye başlayan ve beklemeden atlayan Arthur'a baktılar. "..girelim, evinizin içini de süsleyelim. Ama malum bir anahtarımız yok!"

"Hayır Arthur, evin yedek anahtarını sana vermeyeceğim. Düşündüğün için teşekkürler."

"Tüh!" Diye homurdandı, Tomlinson'ların yedek anahtarını almayı başardığından umutlanan kurt.

"Duymazdan geliyorum..." Diye mırıldandı Louis'ye Alfa. O kıkırdarken diğerleri Arthur'u teselli ediyordu.

"Bebeğim." Diyen Jay'ye baktı Louis.

"Annem." Onunla sarılırken arkasındaki kardeşlerinin atmaca gibi arabaya attıkları bakışlarını gördü.

Dönüp baktığında Harry'nin çoktan Niall ve Zayn'i, arabaya ulaşmasınlar diye, tutmaya çalıştığını görmüştü.

Diğerlerine de göz ucuyla bakıp onun yanına gitti. "Sen evi aç, herkes dışarıda kalmasın daha fazla." Derken ne kadar onları düşünüyor gibi görünse de bir elini önünde durduğu arabaya yaslayıp, kapıya ilerleyen Harry'nin arkasından diğerlerine bakarken dikenlerini çıkarmaya hazır bir kirpi gibi görünüyordu.

Harry, avucunda kirpi figürlü anahtarlığıyla Omegasına ve tatlı tatlı yavrularını korumasına duygusal bakışlar atıp iç çekerek evlerini açtı. Ancak onun bahsettiği gibi tatlı olmaktan çok, korkutucu olduğu için bir adım öne gelmiyordu kimse...

"Buyrunuz," Harry kapının yanına dikilerek eliyle içeriyi gösterdi. "..yeni evimize hoşgeldiniz!"

Herkes bir anda duydukları merakla eve yöneldiğinde Louis savunma pozisyonunu düzeltmişti. Bugün sadece yavrular değil, Harry ve Louis'nin taşınacakları yeni ev de söz konusuydu.

Harry arabanın başına geri dönerken Anne gülümseyerek Jay'e bakmıştı. "Ben de giriyorum." diyerek yavrular konusunda her şeye atılmayacağını, sürekli kendisini ön planda tutmaya çalışmayacağını göstermiş oldu. Jay'in kendisini dışlanmış hissetmemesi için elinden geleni yapacaktı.

Onun vermeye çalıştığı mesajı anlayarak alan Jay ise aynı şekilde gülümsedi, yakın arkadaşı haline gelen omegaya. Onun eve girmesiyle arka kapıyı açmış bekleyen Louis'nin yanına gitti.

"Aww!" Dedi sadece pusetlerin dışını görmesiyle bile. "Bebeğimin bebekleri!"

Louis ona kıkırdayarak önündeki puseti çözüp, dikkatle alarak annesine verdi.

"Aman Tanrım... Melek gibi... Güzel, masum ve tertemiz..."

Jay torununu resmen sözleriyle sevip okşarken gülümsemeye devam etti Louis. "Bunu duymak güzel, çünkü aynısından iki tane daha var."

Güldü Jay gözlerini ona çevirirken. "Ah evet! Ben Phoebe ve Daisy'de çok zorlanmıştım. Bakalım sen ne yapacaksın?"

"Muhtemelen onlara yaptığımı." Dedi Louis omuz silkerek kapıya tutunurken. "Onları işaretleyeceğim."

Jay aklına dolan anılarla kıkır kıkır güldü. Louis ikizler çok daha küçükken 'sevme' adı altında birinin üzerinde, görünecek bir yerde, mutlaka bir diş izi bırakırdı. Geçmeye yakın da yeniler ve ikizleri ayırt edebilirdi. Belli bir yaşa kadar Phoebe o dişleri doğum izi zannetmişti.

Acı gerçeği yeni bir ısırık alarak öğrenmişti.

"Lütfen torunlarıma bunu yapma oğlum."

Louis gülerek, Harry'nin kalan pusetleri aldığını görünce, kapıyı kapattı. Alfadaki bir puseti alarak onun arabayı kilitlemesini bekledi ve annesi yanına gelip kendi elindeki kızına baktı.

"Elindeki beta," dedi eve doğru yavaşça yürürlerken. "..Adrius. Bendeki de omega, Valeria."

Harry de yanlarına geldiğinde Jay ona da bakmıştı. "Ve alfamız Axel."

"Louis..." Dedi titreyen bir sesle.

"Sakın beni ağlatma anne."

Sulu gözleriyle gülen Jay açık kapıdan ilk girerken, Harry Louis'ye öncelik verip kendisinden sonra da kapıyı kapatmıştı.

"Evinize bayıldım!"

"Hayallerimdeki evde yaşıyacaksın resmen!"

"Ben kalacağım odayı seçtim bile!" Diyen Niall'la öne atıldı Arthur.

"O odayı ilk ben gördüm bir kere!"

"Öyle mi?" Diyerek burun buruna gelmelerine neden oldu Niall. "Ben içerideyken damladın odaya diye hatırlıyorum? Neresini ilk gördün merak ettim!"

"Kapısını! Bir sorun mu var?"

Louis birbirine diklenen alfalara göz devirirken kıyafetlerine tutunan en küçük kardeşlerine baktı.

"Abi! ABİ!"

"Yavrulara bakalım!"

Elindeki puseti sıkıca tutarak gülümsedi ve, "Biraz sabırlı olun." Dedi. Mark onları çağırınca yanından ayrılmalarıyla Harry'ye döndü. "Ne yapsak?" Gözleri battaniyenin içinde kıpırdanan Valeria'ya kaydı. "Bunun içinde rahat gibi değiller."

"Endişelenme Omegam." Yavrulara odaklandığından son halini ilk defa görmüş olduğu eve bile odaklanamayan eşine güldü Harry. "Salona da üç beşik koydurttum, her zaman onların odasında vakit geçiremezsin."

Louis onun peşinden yürürken, geniş sayılabilecek salonlarında, Harry'nin favori yeri, evin en geniş penceresini yanındaki beşiklere baktı. Pencerenin hemen önünde dışarıya bakan bir koltuk vardı. Koltuğun yanına sıralanmış beşiklere baktı.

"Burada oturacaksın..." dedi Harry koltuğu kastederek. "..ve manzaranın eşliğinde yavrularımı gözetleyeceksin huzurla."

Louis gülümserken Harry sırıtmaya başladı. "Tabii benim olmadığım zamanlar. Evdeyken koltukta ben, kucağımda sen oturacaksın."

Louis kıkırdarken duyulan abartılı, abartısız sevgi sözcükleri ve mırıltılarıyla önce elindeki, sonra Harry'deki pusete baktı. "Oh, hayır..." Başını çevirip arkasındaki topluluğa baktı. "Adrius..."

Hızla Harry ile oğlunun başına üşüşen kurtlara baktı. "Hey!" Dikkatleri çekebildiğini farkedince puseti tek eliyle tutup boştakini sinek kovalar gibi salladı. "Dağılın hemen!"

"Ya-"

"Abi!"

"Omegam bir dur, daha sevemedim bile!"

Louis'nin attığı bakışla hızla geri giderken annesinin tekrar nefes almasını ve kardeşleriyle arkadaşlarının etrafa dağılmasını sağladı.

Anne, Robert ve Mark koltuklara dağılmış otururlarken elindeki puseti annesinin yanına, onun da oturduğu geniş 'L' koltuğa koydu. Harry de hemen yanına Axel'i bırakınca Louis oğlu betayı kontrol ederek annesinin arkasına geçti. Olduğu yerden salondaki herkesi inceleyip derin bir nefes alarak kaşlarını çattı.

"Öncelikle daha biz bile onlara doğru düzgün bakıp sevemedik, bu yüzden bir sakin olun. Yine de bugünden dolayı biraz müsamaha göstereceğim."

"Eyvah..." Diye mırıldandı Fizzy.

"Başlıyoruz..." Dedi Lottie de.

"Hangisi daha sıkıntılı karar veremiyorum;" diye başladı Daisy.

"Hamile hali mi? Öğretmen hali mi?" Diye devam etti Phoebe da.

Louis gözlerini kardeşlerine çevirip sertçe boğazını temizleyerek onların birbirine sığınmasını sağladı. Ardından gözlerini tekrar salonda gezdirdi. Ellerini ovuşturarak, "Şöyle yapacağız;" dedi, sanki sınıfına komut verecekmiş gibi.

"Gruplara ayrılacaksınız."

Kardeşleri ve Arthur dışında onun otoritesine nadiren rastlayan kurtlar sessizce bekliyorlardı.

"Annemler," dedi iki annesine de bakıp, gözlerini Robert ve Mark'a çevirdi. "..bir grup.

Kardeşlerim, bir grup ve siz," Gözlerini arkadaş tayfalarına çevirdi. "Bir grup olacaksınız. Birer yavruya süreyle ve sırayla bakacaksınız."

Son cümlesinde birkaç kurdun bakışlarından hoşlanmamış bir şekilde durdu. "Hızlı bir değişiklik yapıyorum. Annelerim," Jay ve Anne'e baktı. "..siz onların başlarında durur musunuz?"

Jay onun bu hallerini bilerek kıkırdadı. "Olur."

"Elbette, tatlım."

Jay'deki puseti de diğer ikilinin yanına koydu ve kızına ilerledi. "Anne," Onu kucaklarken Jay'in kalkmasını izledi ve Valeria'yı onun kucağına bıraktı. "Sen kızlarla dur, lütfen."

Jay tekrar gülüp torunuyla birlikte ikili koltuğa yerleşti ve kardeşlerinin başına üşüşmesini bekledi. Mark'ın yerinden kalkıp onun yanına geçmesini görmezden geldi Louis.

"Anne," diyerek bu kez de Anne'e seslenirken o damadına hayranlık içinde bakmakla meşguldü. Kendisinden daha otoriterdi!

Eğilip Adrius'ı aldı. "..sen de bizimkilerin yanında durur musun?"

"Tabii ki!"

O da teklilerden birine oturup Zayn, Liam, Niall, Arthur ve Elish'in etrafına doluşmasını bekledi.

Omegaya hayranlıkla bakan tek kişi de Anne değildi.

"Harry," Gözlerini ona çoktan dalıp gitmiş olan eşine çevirdi. "..sen de alfayı alıp babamızın yanına geçer misin?"

"Hay hay, Omegam."

Alıp ona vermektense kendisinin kucaklamasını izleyip yol üzerinde de yanağına aldığı öpücükle gözlerini kıstı. "Ciddiyetimi bozma Harold."

"Üzgünüm." Dedi hiç öyle olmasa da.

Onun da Robert'ın ve Gemma'nın arasına oturmasını, Michal'ın ise merakla tepelerinden bakmasını izledi. Ardından çoktan yavrularına gömülmüş kurtlarda gezdirdi gözlerini.

"En ufak bir rahatsız mırıltı duyarsam," Gözleri kısıldı. "..bu onları son görüşünüz olur."

Fazla eğildiklerini veya fazla dokunduklarını düşünen Fizzy, ikizler, Arthur ve Niall'ın geri çekilişini memnuniyetle izledi.

En azından gerçekten yapacağını bilmeleri güzeldi.

Kendisi de boştaki tekliye geçip dinlenirken sonunda evi inceleme fırsatı bulabilmişti. Duvarla mavi veya gri olmak arasında gidip gelen bir renkteydi. Seçtiği yine gri tonlarındaki mobilyalarıyla boğacakmış gibi dursa da açık renkteki parke zemin ve Harry'nin seçip, mimarların düzenlemiş olduğu bitki, biblo veya çerçeveler yardımıyla bu durum kurtarılmıştı.

"Abi!"

"Louis!" İsminin seslenilmesiyle incelemesine ara verip kardeşlerine ve arkadaşına döndü. "Efendim?"

"İsimleri!?"

"Oh, evet şu konu..."

"Umarım benim söylediklerimi seçmişsinizdir."

"Geri bas, Zayn."

"En azından birinin adı ismimin baş harfini taşımalı..."

Güldü Louis. "Üzgünüm Niall, hiç biride yok."

"Ne!? Bir tane bile, bir tanesinde bile mi?" Louis başını iki yana sallayınca onlara hayal kırıklığıyla baktı. "İsim seçme konusunu size bırakmamalıydım..."

"Lütfen bu konuyu kapatabilir miyiz?"

"Evet," dedi Louis, Alfaya hak vererek. "..bu konu Harry'yi kötü etkiliyor."

Harry dalgın bir şekilde oğluna baktı. "Sanki olan bana oluyormuş gibi bir his... Umarım travma olarak kalmaz."

Teselliye olan ihtiyacıyla somurtkan suratını Omegaya çevirdiğinde, Louis gülümsemesini bozmadan ona göz kırpmıştı. Harry oğlunu bağrına bastırarak geriye yaslandı. "Tanrım..."

"Her neyse," dedi Louis gözlerini çekerek. "..sonuç olarak karar verildi. Önemli olan da bu."

"Ee, siz bu konuda bu kadar kötüyken isimleri kim buldu o zaman?"

"Kuşlar söyledi, Lottie. Kapa çeneni artık."

Lottie ona dil çıkarıp göz devirmesine neden olunca önce alfasına baktı. "Alfa Axel,

Beta Adrius...

Ve omega Valeria."

"Yia!"

"Çok tatlılar!"

Hızlı bir şekilde diğer yavruları da gezip omeganın yanına döndü Daisy. "Ve tam anlamıyla üçüzler ya! Aynılar!"

Phoebe korkuyla abisine döndü. "Abi... Lütfen onları ısırma..."

Kahkaha attı. "Onların doğum lekelerine ihtiyaçları olmayacak Phoebe."

İkiz ona burun kırıştırıp yeğenine döndü. Üçüzlerin dinlenmesi gerektiğine karar verdiklerinde beşiklerine bırakmışlardı.

"Doyamadım ben..."

"Axel'e aşık oldum sanırım..."

"Benim ruh eşim Adrius olabilir."

"Sanırım Valeria'i bekleyerek yalnız bir hayat yaşayacağım."

Üçüzlere göz dikmeye başladıklarında kollarını bağladı Louis. "Valeria'nın seni reddedişini görmek için sabırsızlanıyorum Niall."

"Oh, doğru ya... Senin kanını taşıyordu." Dönüp arkadaşına baktı Niall. "Sürünürken çok canın yandı mı Harry?"

"Ucunda Louis olduğu sürece gerisi önemsiz."

Niall umutsuz bir aşık olarak Valeria'nın beşiğine baktı. "Sabırla bekleyeceğim omegam..."

"Aptalsın Ni."

"Kızımdan uzak dur dostum."

"Asla! Ona bağlandım bile!"

Diğer kurtların ona gülmesini umursamadan kendini Liam'a doğru bıraktı. Louis kalabalık bir kardeş ortamına rağmen, yeni hayatına gerçek anlamda attığı bu adımla, bu evin içinde gördüğü, bu manzara paha biçilmezdi.

"Yeni eviniz de hayırlı olsun çocuklar."

"Ay evet! Ben bayıldım!"

"Ne çok büyük, ne çok küçük. Odaların düzenini vesairesini beğendim. Mimarlar gerçekten iyi iş çıkarmış."

"Kesinlikle, bugün içinde olmasa bile en kısa zamanda onlarla tekrar görüşeceğim."

"Eh, eviniz şuan tam takır. İlk alışverişiniz bizden olmuş olsun!"

"Evet," dedi Jay de Anne'i destekleyerek. "..aç ve yorgun olmalısınız."

"Hadi yeni evinizi de güzel bir kahvaltıyla kutlayalım!"

"Ama önce," diyerek araya girdi Jay tekrar. "..seninle biraz konuşabilir miyiz oğlum?"

Louis onun yanında kıpırdanan Mark'a küçük bir bakış attı. "Elbette annem."

Kalkıp onunla birlikte salonun karşısında kalan Amerikan mutfaklı odalarına girdiler. Louis sonunda canlı canlı gördüğü mutfağı ilk kez incelerken, Jay bir kez daha alıcı gözle baktı.

"Gerçekten çok kullanışlı olmuş Louis."

"Benim de hoşuma gitti anne."

İkisi normalde bar taburelerinin olacağı, ama şimdi üç mama taburesinin yan yana dizildiği ada tezgahının dış tarafına yanaştılar.

"Aw, burada oturacakları kadar büyümeleri için sabırsızlanıyorum."

Gülümsedi Louis de tezgaha yaslanarak. "Ne konuşmak istiyordun anne?"

Jay sevimli, yüksek tabureleri incelerken boğazını temizledi ve oğluna baktı. "Direk konuya gireyim o halde. Biz Mark'la nikah günü almayı düşünüyoruz artık."

Kollarını bağladı Omega, yarı alayla konuşarak. "Çok bile dayandınız."

Jay onu dürterek geri kaçmasına neden olunca güldü Louis. "Tamam bir şey demedim."

Ardından ciddileşerek annesinin elini tuttu. "Nasıl mutlu olacaksan, onu yap annem. Bunu en çok sen hakediyorsun."

Gülümseyerek oğlunun ellerini tuttu. "Ve sen de tabii ki. Bu zamana kadar bana böyle destek olduğun, yanımdan hiç ayrılmadığın için teşekkür ederim bebeğim."

Louis gözlerinin dolmasına izin vermeden ona sarılınca Jay de beklemeden karşılık vermişti. "O halde," dedi ayrılıp duygusallıktan uzaklaşan Jay. "..aldıklarımızı eve taşıtsak iyi olur."

Omega başını sallarken içeriye giren Harry ile ona döndüler. "Bensiz mi sarılıyorsunuz anneciğim? Kırılıyorum..."

İki büyük adımla gelip ikisini birden kollarına alıp Jay'in gülmesine, Louis'nin oflamasına neden oldu. "Sen üçüzleri başıboş bırakıp buraya mı geldin?"

"Annem var Omegam!"

"Ben de gidip ona destek olayım o zaman."

Jay ikisine gülüp içeri geçerken Harry onun arkasından bakmayı bırakıp Omegasına döndü. "İyi misin?"

Başını salladı gözlerini sessizce Harry'ye dikerken.

"Bugün dinlenmene bak, yemekleri de annemler hazırlasın." Ona yanaşıp belinden yakaladı. "Sonraki seferlerde sen hazırlarsın artık bana."

"Hmm," Mırıldanarak ellerini Alfanın omuzlarına çıkardı. "..demek ben hazırlayacağım?"

"Evet." Dedi sırıtarak Harry. "Gerçi istersen kendine gelene kadar hazırlayacak birini tutabiliriz, böylece sen de yavrularla daha iyi ilgilenebilirsin."

"Çı..." Dudak büktü fikri beğenmediğini belli etmek için. "Evimizde yabancı insanlar istemiyorum."

"Evimizde demek..."

Louis onun sırnaşmasına izin verip kalçasını tezhaha yaslarken Harry'yi de kendine çekti. "Hm hm..."

Harry geniş sırıtışıyla kendini ona bastırıp beline sıkıca sarıldı. "Nasıl özlemişim sana böyle sarılmayı..."

Louis de sırıtarak parmaklarını kıvırcıklara sokup başını eğmesini sağladı ve dudaklarını birleştirdi.

"Haydi yemek yapalım-!"

"Uh..."

"Bastık..."

Harry geri çekilmeye kalkacakken Louis izin vermemiş ve omuzlarındaki kollarını da çekmemişti. O şaşkınca Omegaya bakarken, Louis düz bir ifadeyle gözlerini kendilerine diken kardeşlerine döndü.

"Ne vardı?"

"Ne mi vardı?"

"Burası yeri mi abi ya!"

"Yemek yapacağız!"

"Üstelik herkes burada!"

"Daha hazırını yeni çıkardın, bir durun ya!" Diyen Elish'e tek kaşını kaldırdı.

Kızların arkasından bakan Gemma da onlara kıs kıs gülerken Louis düz ifadesini değiştirmedi veya Harry'ye sarılmayı bırakmadı. "Benim evim, benim kocam. Bakın işinize."

Kızlar ağızları açık, ona verecek cevap ararlarken Gemma hepsini geldikleri gibi içeri geri götürmüştü.

Mayışmış bir şekilde güldü Harry, ellerini tezgaha yaslarken. "Demek seniniz..."

"Evet. Bununla ilgili bir sorunun mu vardı?"

"Ah, asla... Ne haddime..."

Eğilip bir süre Omegasını öpmüş ve Louis'nin çekilmesiyle durmuştu.

"Daha yeni başlıyoruz," Kollarının arasından sıyrılmadan önce dudaklarına doğru fısıldadı. "..Alfam."

Tam zamanında çekildiği, hemen sonrasında içeriye elleri kolları dolu gelen Zayn, Niall ve Liam üçlüsüyle kanıtlanmış oldu.

"Daha var mı?"

"Evet..."

Louis poşetleri karıştırırken üçlü tezgahtan destek alarak ayakta durmaya çalışan Harry'ye döndüler.

"Senin evinin işini biz niye yapıyoruz?"

"Gel de yardım et Süslü!"

Harry'yi oradan aldıkları gibi peşlerinden götürürlerken Louis gözden kaybolana kadar dönüp kendisine bakarak sürüklenen Alfaya güldü. Onları arkasından kızlar da bu kez daha kontrollü bir şekilde geldiler.

"Müsait... Değil mi?"

"Evet, gelin."

"Sonunda..."

Onlar poşetleri boşaltıp her şeyi yerli yerine yerleştirmeye koyulurken Anne ve Jay de gelip Louis'yi içeri, üçüzlerin yanına yollamışlardı. Salona, Mark, Robert ve eşinin yanına geçtiğinde Harry'nin kucakladığı bir yavrusunu sevdiğini görünce güldü kendi kendine.

Harry burnunu yaslayarak, koklaya koklaya öptüğü kızından gözlerini ayırdığını içeri giren Omegasını gördü. "Ah, geldin mi...?"

Louis ona gülümsedi, yanına gitmeden önceki beşiklerdeki yavruları kontrol etti. "Bakıyorum bırakamıyorsun?"

Dudaklarını büzdü ve kafasını koltuğa yasladı. "Ama ne yapayım..? Bir kontrol edeyim dedim, baktım uyanık, dayanamadım aldım ben de."

Louis onun yanına oturup Valeria'nın yüzünü izlemek için yanağını Alfanın omzuna yasladı. Harry de hafifçe ona doğru eğilirken kızının yüzünü rahatça görebilsin diye duruşunu düzeltti. Omega elini kaldırıp çekinir gibi bebeğine uzandı, Harry'nin kolundan destek alırcasına yaslandı. Yanaklarını, küçük burnunu ve birkaç tel olan açık kahverengi saç tellerini okşadı yavaşça.

Mavi gözleri yarı açık, hareketleri son derece yavaş ve azdı. Louis'nin ve Harry'nin yüzlerinde ise aynı gülümseme vardı. Sevgi ve şefkat dolu.

Alfanın kollarının sıcaklığı ve Omeganın dokunuşlarının verdiği güven hissiyle uykuya dalışını izlediler.

"Bırakmak istemiyorum..."

"Uyudu Harold."

"Kucağım onun yatağı olabilir."

"Bu söylediğine sonradan pişman olabilirsin Alfa."

"Asla." Ağlamamak için direnen buğulu gözlerini Valeria'dan çekmedi. "Merak etme kızım, sen uyu. Ben seni öyle bir şımartacağım ki, göreceksin."

"Hayır." Dedi bu kez net bir şekilde. Kalkıp onun kucağından aldı kızlarını. "Şımartmayacaksın."

"Ne? O niyeymiş?"

"Çünkü bir kere tepemize çıkan çocuğu tekrar normal seviyeye indirmek çok zordur." Tekrar yanına oturduktan sonra gözlerini kayınbabasına dikti Louis. "Siz daha iyi anlarsınız ne demek istediğimi babacığım."

Robert, Mark'la olan iş konusunu kapatıp ona döndü, ancak cevap vermedi, veremedi.

"Bir saniye, bir saniye." Harry çatık kaşlarıyla döndü Omegaya. "Babam neden daha iyi anlıyormuş seni?"

"Çünkü benim dediğimi yapamamış ve seni son derece şımartmış."

"Hah?" Dedi inanamaz gibi kollarını bağlayarak. "Ben şımarık değilim."

Louis ona iki saniye baktıktan sonra kahkaha atmaya başlamıştı. Harry onun sesini ve kahkaha atışını izlerken istemsiz kıvrılıyordu dudak kenarları.

"B-bekle, bekle... Bir daha söyle sen ne değilmişsin?"

"Şımarık değilim Omegam ya!?"

Bu kez kurduğu cümleyi duyan, o sırada hole girmiş olan Zayn, Niall ve Liam üçlüsü de Louis'nin kahkahasına katılmışlardı.

"Harry..." Dedi tekrar ciddileşmeye çalışarak. "Sen şuan bile, şimdiye kadar gördüğüm tüm kurtlardan çok daha şımarık küçük bir Alfasın."

Aksini kanıtlaması gerekirken onu doğrulayan bir hareketle somurttu ve kollarını bağlayıp kafasını çevirdi.

"Ben sana asker yetiştireceğiz demiyorum Alfa. Sadece her şeyde olduğu gibi şımartmayı da dereceli yapacağız diyorum."

"Dünyada ne kadar güzel şey varsa kızıma almak istiyorum..."

"Hah..."

Çektiği içten sonra gözlerini Robert'a çevirdi. "Bunun suçlusu sizsiniz baba."

Baş alfa ise karşılığında alayla gülümsedi. "Artık benden çıktı, sana kolay gelsin."

Louis ona göz devirdikten sonra Harry'ye onları ne şekilde eğitmeleri gerektiğini anlatmaya başladı. Onu bazı şeylere ikna etmek zor da olsa genel olarak anlaşıldığı sıralarda mutfağa çağırılmışlardı.

Sonunda hepsi mutfakta buluştuklarında başta küçük görünen, ancak açıldığında oldukça genişleyen masayı hazırlamışlardı bile. Herkes yerleştiğinde Louis ve Harry yavruları son bir kontrolle salonda bırakmışlardı.

"Bu çatı altında," diyerek başladı Robert. "..güzel, sağlıklı ve huzurlu bir yaşam sürmeniz dileğiyle, çocuklarınızla en iyi anılarınızı yaşayın."

"Amen Robert..."

"Amen babacığım." Harry ona ve annesine, sonra ise kalan tüm ailesine bakmış, Louis'nin elini tutarak gülümsemişti.

Omega da elini kavrayıp ona gülümsediğinde bu dünyada Harry'den mutlusunu bulmak imkansızdan öteydi.

Bu evdeki ilk ve en kalabalık kahvaltının ardından hazırlayan kurtlar toplama işine girişmişlerken Robert ve Mark çıkmaya hazırlanıyordu.

"Artık şirkete geçsek iyi olur."

Louis onların arkasından yolcu etmek için giderken sessizce başını salladı. "Peki baba."

Evden çıkmadan önce dönüp ona baktı. "Evlat," Louis devam etmesi için beklerken Robert gülümsedi. "..tebrik ederim."

Louis'nin kaşları havalandı. "Teşekkür ederim?" Derken bunun altından bir şey çıkacağını hissediyordu.

"Harry'nin biri tarafından bu denli kafesleneceğine asla mahal vermezdim. Ama şu işe bakın ki boynunda bir tek tasması eksik."

Louis sinirle de olsa gülerek ağırlığını diğer ayağına verdi ve kollarını bağladı göğsünde. Onun kapıyı açışını izledi. "Merak etme, torunlarım dönüşme yaşına geldiklerinde onlar için de birer tasma gönderirim."

"Babacığım," dedi gülüşünü bozmamaya çalışarak. "..huzur bulacağız diye aklınız çıkıyor değil mi?"

Lider ona yalnızca gülmekle yetinip bahçeye çıkarken elini kaldırmıştı. Tam ona göz devirecekti Mark'ın henüz gitmemiş olmasıyla durdu.

"Louis," Omega ona bakarken bağlı kollarını çözdü. "..tebrikler. Umarım sağlıklı bir şekilde büyürler ve hep birlikte çok güzel günler görürsünüz."

"Teşekkürler," diye mırıldandı yavaşça. "..umarım."

Gidecek olsa da durup tekrar ona bakmıştı alfa. "Ayrıca teşekkür ederim. Louis, bana inan, annen ve kardeşlerinin mutluluğu için her şeyi yapacağım. Hatta eğer izin verirsen senin bile."

Omega annesinin ona 'mutlu' haberi verdiğini anlayıp, onu bir süre inceledikten sonra, "Onların iyi ve mutlu olması benim mutlu olmam için yeterli olacaktır." dedi.

"Güvenini boşa çıkarmayacağım Louis, söz veriyorum."

Küçük bir gülümsemeyle başını salladıktan sonra sözlerini kanıtlamak istercesine gözlerini onunkilere dikti. "Gözüm üzerinde alfa."

Mark bu kez tedirgin olmak yerine güldü. "Tamam Omega."

Onları arabasına binmeden izleyen Robert'ın, Mark'ın kendi aracına geçmesini beklediğini gördü. Bir siyah arabaya da korumaların doluştuğunu görmüştü. Robert, iki korumanın da olduğu arabaya binemeden Louis bahçeye serpilmiş dikilen kurtları farketti.

"Babacığım?" Dedi şüpheyle. "Bir kısmını burada unuttunuz sanırım?"

"Onlar burada kalacak evlat."

"Ne?" Louis kaşlarını çatarak baktı, arabaya binmiş, açtığı camdan ona bakan baş alfaya. "Hayır."

"Evet," dedi Robert net bir şekilde. "..ayrı eve çıkacaksanız bunları göze alacaktınız."

Bir kez daha itiraz edemeden arabalar çalışmış ve hızla uzaklaşmışlardı arazilerinden. Louis bahçe kapısını kapatan takım elbiseli adamlara son kez bakıp döndü, kapıyı çarptı ve babasını şikayet edebilmek için Harry'yi bulmaya gitti. Onu salonda farkettiğinde hızlı adımlarını oraya yöneltti. Ama ağzını açıp sinirini konuşturamadan önündeki görüntüyle duraksadı.

Harry'nin Adrius'ı, küçük başı avucuna gelecek şekilde, koluna yatırmış ayakta yavaş yavaş sallandığını ve bir şeyler mırıldandığını farketmişti.

Bütün siniri buhar olup uçarken yanlarına gidip Harry'nin sırtına yaslandı ve bir elini omzuna bırakırken diğeriyle oğlunun başını okşadı.

"Omegam..."

"Hm?"

"Uyurken bile gülümsemesi normal mi?"

Kıkırdadı yavaşça Louis. "Kötü bir şey olmasa gerek." Gözlerini Harry'nin yüzüne çevirdi. "Güler yüzlü olmayı senden almış olmalı."

Harry bakışlarını omzuna, ona doğru çevirip dudağının kıvrılmasına engel olamadı. Louis de uzanıp onun yanağını öptükten sonra uykuya dalan betayı yerine bıraktılar. Diğerlerine bakıp beşiklerini hafif hafif sallarken etraflarını saran huzuru elle tutulacak gibi hissediyorlardı.

"Yeğenlerim!"

Yani o an öyle hissediyorlardı.

Harry hızla dönüp onlara doğru koşan Niall'ı yakaladığı gibi elini ağzına kapattı. "Bağırma..."

Louis de dönüp onun arkasından salona girenlere baktı. Michal Gemma'yı oturturken, Arthur ve Elish sessizce beşiklere yaklaşmışlardı. Liam, Zayn'le birlikte ikili koltuğa oturup sessizce boğuşmayı başaran Niall ve Harry'yi izliyorlardı.

"Dostum bahçenize bayıldım."

"Tam parti yapmalık!"

Niall Alfanın elinden kurtulup bir kez daha bağırınca Harry'nin üzerine atlamasına neden olmuştu.

Louis ise alayla, "Ya evet," dedi. "..sırayla kaydıraktan kayarsınız artık."

O göz devirirken kalanlar gülmüştü. Salona önce kardeşleri ardından da anneleri girdi. Ernest ve Doris bahçedeki parktan sonunda çıkabildiklerinde içeriye, Louis'ye doğru koşturmuşlardı.

"Abi!"

"Yeğenlerimize bakalım!"

Harry Niall'ı sonunda oturtup yanlarına gelmişken Ernest'i kucakladı. Louis de Doris'i alıp beşiklere yaklaştılar.

"Oh!" Dedi Ernest. "Hepsi aynı!"

"Hangisi kız kardeş abi?"

Louis Doris'e gülerek ortadaki beşiğe döndürdü. "Burada. Valeria senin yeni kız kardeşin olacak."

Turunç, kıvırcık saçlı kızın mutlulukla ona baktığını görünce o da gülümsedi. "Onunla oynayıp, saçlarını öreceksin değil mi?"

Doris hevesle başını sallayıp parlayan gözlerini, hangisi olduğunu aklına kazımak ister gibi ona dikti. Diğerlerini ona tanıtırken Harry de Ernest'i aynı süreçten geçirdi.

"Alfaya alfa olmayı öğreteceğim!"

"Evet!" Dedi Harry ona. Ardından gözlerini muzip bakışlarla Omegaya çevirdi. "Tabii o 'alfalığı' önce Omegamdan öğrenmezse."

Louis ona gülerek göz devirip Doris'i bıraktı. Ernest de özgürlüğüne kavuşunca hava kararana kadar oynayabilmek için, mutfaktan çıkılan bahçeye doğru koşturdular.

Kalan zamanlarını da bu şekilde, her uyanmalarında üçüzleri severek, onlar hakkında konuşarak ve bu yeni evin ortamına alışmaya çalışarak geçirmişlerdi. Zayn, Niall ve Liam üçlüsü erken ayrılmak zorunda kalmışlardı. Niall'ı zor götürmüşlerdi, Valeria'nın beşiğinin altında yaşamaya yemin etmiş gibi bir hâli vardı.

Akşam yemeğini zamanı aynı posta mutfağa geçip hazırlık yaparlarken Michal ve Gemma onlarla bugünü yaşamak için sabırsızlandıklarını konuşmuşlardı.

Yemeğe yetişen Mark ve Robert'la birlikte masayı tekrar doldurdular. Yine keyifli geçen bir yemeğin ardından bir-iki saat daha oturup sonrasında hepsi evlerine dağılmışlardı. Ayrılırken anneleriyle duygusal anlar yaşamışlardı. Jay Louis'nin evden ayrılalı birkaç ay olmasından dolayı sadece mutluluk gözyaşları dökerken, Anne oğlunun yanından, evinden ayrılışına epey üzülmüştü.

Onları telafi edeceklerine inandırıp yolladıklarında bir anda evlerinde yalnız kalmışlardı. Holün ortasına geldiklerinfe durdular, sağlarındaki mutfaklarına, sollarındaki salonlarına ve karşılarındaki banyolarına, banyolarının yanındaki merdivene baktılar.

"Bu ev bir anda bize büyük mü geldi ne?"

Louis onunla bakıştı ve gözlerini salonun açık kapısından gördüğü beşiklere baktı. "Gelmeyecek Harry." Tekrar dönüp yeşillere baktı. "Bir gün evin içinde üçü birden koşturmaya başladığında sığamayacağız bile Harold."

Alfa bu düşünceyle kocaman gülümserken birlikte salona girip yavruları kucakladıkları gibi yukarıya, odalarına götürmüşlerdi. Louis onları beslerken Harry yatak odalarının her şeyiyle hazır ve eksiksiz olup olmadığını kontrol etmişti.

Louis camdan bazen dolanan, bazense belli noktalarda dikilen bedenleri izledi memnuniyetsiz bir şekilde.

"Bu durum hiç hoşuma gitmiyor."

Çatık kaşlarıyla onları izlemeyi bırakıp perdeyi kapatarak Harry'ye döndü. "Neden Omegam? Bizim evde bunun iki, üç katı var. Orada rahatsız olmuyordun?"

"Söz konusu sürü lideri olduğu için beni bağlamıyordu, normal karşılıyordum. Ama burada beni görünce rahatlatmıyor, tedirgin ediyorlar. Sanki başımıza her an bir şey gelecekmiş gibi."

Harry onun yatağa oturmasını izledi. "Öncelikle Omegam, ben tek varisim. Bunlar istemsizce gelen önlemler. Yani bir şey olacağı için değil, olmadan tedbir alıp içimiz rahat dolaşalım diye. Babamın doğru düzgün düşmanı yoktur bile. Sınırdaki bütün sürü liderleriyle arası iyi."

Odanın ışığını kapatıp yatağa oturduktan sonra önce onun tarafındaki, sonra kendi lambasını yakıp Louis'nin gözlerine baktı. "Yani endişelenmene gerek yok."

Louis onun sadece kullanacakları tüm yatak örtülerinin yeşil ve mavi temalı yapmadığını anlamış oldu o ışıkları yakınca. Işığın etrafını saran abajurlar sayesinde Louis'nin tarafındaki yeşil, Harry'nin tarafındaki mavi ışık yansımaları yapıyordu. İkisinin bir araya gelmesiyle de odaları güzel bir ortama dönüşüyordu.

Omega onun bu konuyu istemsizce varisliğe getirmesiyle değiştirmek için sırtını başlığa yasladı ve Alfaya baktı. "Şimdi sana bir şey söyleyeceğim, ama kızmayacaksın."

Harry ona, "Pfft!" diye başlayan bir gülüşle baktı. "Sana nasıl ve ne için kızabilirim ki?"

Louis ona bilmiş bir bakış attı. "Ben önden söyleyeyim de."

"Ee, söyle hadi merak ettim!"

Boğazını temizledi. "Öncelikle daha önce aklıma gelmemişti, ama senin de aklına gelmediği için son derece masumum." Diye başlayınca Harry daha da meraklanmıştı.

"Geç de olsa, merak edip bir araştırma yaptım ve öğrendim ki," Tepkisini görebilmek için mavilerini yeşillerine dikti. "..hamileyken birlikte olmamız kötü değil, aksine yavrular için oldukça sağlıklıymış."

Harry'nin her kelimede merakı sönen bakışları ve yarı şok, yarı ağlamaklı bir ifadeye bürünen suratıyla gülmemeye çalıştı. Harry yavaşça doğrularak ona baktı.

"Ne...?"

"Ben de bunu son ayda öğrendiğim için, bu kadar bekledin, biraz daha bekleyebilirsin diye sana bahsetmedim."

Harry'nin elleri titremeye başladı adeta. Ellerine bakarak, "Dokuz ay..." diye mırıldandı ağlamaklı. Dokuz ay bu ellere mahkûm kalmıştı.

Louis gülmemek için kendini kasarken Alfa ona dönüp yatakta, dizlerinin üstünde doğruldu. "Louis..."

"Ne?" Dedi üzerine doğru eğilen Alfaya.

"Yat..."

"Neden?"

"Şimdi bunu telafi etmek için seni hamile bırakmalı... Ve dokuz ayımızı dolu dolu geçirmeliyim..."

Louis sonunda kıkırdamaya başladığında Harry üzerine atılıp onu aşağı çekti ve sarıldı. Omega dudaklarından boynuna geçen öpücükler ve tişörtünün içine giren ellerle daha çok güldü.

"Yorgun olduğumu bilmiyor musun sen?"

"Ben de yorgunum... Sana olan özlemime sabretmekten..."

Louis bir kez daha kıkırdayarak ona sarılırken Harry'nin kurduğu bebek telsizinden yükselen ağlama sesiyle kapanan gözlerini açtı. Üzerinde duraksayan Harry'ye ukala bir bakış attı.

"Ah, söylemeyi unutmuşum."

"Neyi..?"

"Deliksiz güzellik uykularına ve seks hayatına veda etmen gerektiğini."

Onu omuzlarından iterek diğer tarafa devirdiği gibi kalktı. "Hadi kalk, beşikleri buraya taşıyalım şimdilik. Başka türlü ne alışabiliriz, ne de baş edebiliriz."

Güle güle odadan çıkarken Harry tavana bakarken burnunu çekti. Yeni bir süreç onu bekliyordu... Evet. Ama yapabilirdi... Başaracaktı.

Omegası yanında olduğu sürece her şeyin üstesinden gelebilirdi!

×××

Bölümü yazarken Maşallah demekten bir hal oldum kendi kendime ve hepsine de söyletesim geldi...

Üçüzleri hayal etmek tatlı bir acı gerçekten kalbimde...

Dikkatinizi çekti mi bilmiyorum ama Louis'nin en çok güldüğü bölüm buydu sanırım.

Umarım beğenmişsinizdir,

Çok değerlisiniz minnoşlar,

-Arthur

Seguir leyendo

También te gustarán

93.3K 4K 21
Yabani dizisinden tanıdığımız Asi ve Alaz'ın muhtemelen hiç yazılmayacak anlarına dair tek veya birkaç bölümden oluşacak hikayelerdir.
87.1K 5.5K 51
Bu yarışmada kupadan daha değerli bir şey bulabilirler miydi gerçekten? Tamamen hayali bir kurgu, canim istedi yazdım.
8.1K 5.5K 9
"Tanıdığım kimse yok burada. Hiç kimse yok. Yabancılarla dolu bir odada kollarımızdaki ahmak işaretlerle rehin tutuluyoruz. Nerede olduğumuzu ya da n...
11.1K 1.4K 75
"Tek bir kıvılcım, yıkıcı bir orman yangını başlatabilir. İki olgun erkek arasında yanan bir aşk." Dövme sanatçısı x Göz Doktoru Tao Xiaodong'un kör...