Hastaneden dönmelerinin üzerinden tam üç gün geçmişti. Bu sürede ikisi de ev de çok sıkılmışlardı ama canları da hiçbir şey yapmak istemiyordu. Günlerdir arayan Enes'in bir milyonuncu ısrarından sonra bugün okula gitmeye karar vermişti Can. Okuldan önce Mert'le beraber ilk psikolog randevusuna gidecek oradan da beraber okula geçeceklerdi. Can, işlerini halledip üzerine pembe bir sweatshirt geçirdikten sonra alt kata inip Mert'i beklemeye başladı. Beyefendi iki saattir hazırlanmamıştı.
"Merrrrrttttttt! Hadisene ya!" diye evin içinde bağırdı.
"Tamamm geliyorummmm"
On dakika sonra merdivenlerden yavaş yavaş inip Can'ın karşısına geçti yakışıklı oğlan.
"Nasıl olmuşum?" Gerçekten de çok güzel olmuştu. Üzerine giydiği şeyler ona çok yakışmış hatta baya da havalı göstermişti. Can'ın aksine epey bi özenmişti çocuk. Can kendinin onun yanında çok sönük kaldığını düşündü. Eski Can olsaydı eğer saçından tırnağına her şeyine fazlasıyla özenerek giderdi okula.
"Alt üstü doktora gidiyoruz. Neden bu kadar abarttın?"
"Canımın içi ilk defa insan gibi seninle vakit geçireceğiz. Tabi ki özenirim." Söylediklerine gözlerini devirip oturduğu yerden ayaklandı sarışın oğlan.
"Hadi çıkalım geç kalacağız." deyip, ondan önce evden çıktı. Yol boyunca arabada bacağını sallayınca Mert en sonunda Can dayanamayıp durması için yavaşça bacağına dokununca sanki elektrik çarpışmış gibi şok geçirdi aptal.
"Ne oldu neden sallıyorsun bacağını?" diye sorduğunda, bütün dişlerini göstererek güldü yakışıklı oğlan.
"Aşırı heyecanlıyım."
"Saçmala istiyorsan. Sakin olsana biraz. " Can'ın eli hala onun bacağında dururken Mert, oğlanın elinin üzerine elini koyup gözlerine baktı.
"Olamıyorum. Ben yıllardır hayalini kurduğum bir şeyi yaşıyorum şu an. Biliyorum..."deyip başını önüne eğdikten sonra yüzündeki gülümsemesi solarak konuşmaya devam etti.
"Biliyorum bana karşı hiçbir şey hissetmiyorsun. Seni zorlayarak da duygularını değiştiremeyeceğimi de geç de olsa anladım ama en azından bu kadar yakın olmamız bile benim hayalimdi. Önceden sevgine çok ihtiyacım vardı. Hala daha var ama şimdi arkadaşlığın bile öyle değerli ki benim için o yüzden tarif edemeyeceğim kadar mutluyum şu an.." Gözleri dolmuş, konuşurken artık Can'a bakamıyordu oğlan.
"Gel buraya" Kolundan tutup ona sıkıca sarıldı Can. Ona iyi gelecek bir cümle bulamamıştı.
"Hep yanında olacağım" dediğinde Mert'in kolları onu daha sıkı sardı. Can, onun yanında fiziksel olarak küçüktü o yüzden kollarının arasında iyice küçücük kalmıştı. Hatta duygusal olarak da onun kadar güçlü değildi ama son yaşadıkları o masum Can'ı götürmüş yerine daha sert bir Can getirmişti. Uzay'ın küçük bebeği gitmişti mesela. Heyecanını, ufak şeylerle olan mutluluğunu kaybetmişti Uzay ile beraber. Şimdi ise kollarının arasındaki adama destek olmak için ondan daha güçlü olmaya zorluyordu kendini.
Duygu dolu yolculuklarından sonra nihayet kliniğe gelmişlerdi. İçeriye girip seansın saatinin gelmesini beklerken gergin Mert hala heyecandan ayağını sallıyordu.
"Canımın içi."
"Hııı?"
"Ben içerideyken gitmezsin değil mi?"
"Gitmem! Burada bekleyeceğim seni merak etme." dediğinde, derin bir nefes alıp arkasına yaslandı oğlan. Seansın başlamasına daha on dakika vardı. Mert önündeki sehpanın üzerindeki dergilerden birini almış sayfaları okumadan çevirirken Can da etrafa göz atıyordu. Duvarlardaki değişik tablolar dikkatini çekince kalkıp onları incelemeye başladı.
"Sarışınnn" deyip omzuna dokunan elle arkasını döndüğünde görmeyi beklemediği bir yüzle karşılaştı.
"Alazz!"
"Çok korkuttun bizi. Seni çok merak ettik." dedi. Onun samimi olduğuna emindi Can. Mert, Alaz'ı görür görmez suratındaki garip ifadeyle yanlarına geldi.
"Eee nasılsın şimdi?"
"İyiyim, cok iyiyim." Yalan.
Mert'in, Alaz'ı bir kaşık suda boğacak gibi baktığını görünce sarışın oğlan her hangi bir aksilik çıkmaması için onun koluna girip kendine doğru çekti.
"Tanıştırayım sizi Mert. Arkadaşım. Alaz da okuldan arkadaşım Mert" dediğinde Mert, kasılan çene kaslarıyla beraber Alaz'ın uzattığı eli hiç istemede de sıktı.
"Memnun oldum."
"Ben de."
"Eeee senin burada ne işin var Alaz?"
"Abime geldim birlikte yemek yiyeceğiz."
"Abin?"
"Deniz benim abim."
"Yaaa öylem mi şansa bak."
"Senin mi randevun var?" diye Can'a sorunca Alaz, sarışın oğlan kafasını hayır anlamında sallayıp Mert'in olduğunu söyleyince Alaz'da anladım anlamında kafasını salladı. Alaz, Mert ile ilgili bir şey bilmediği için garip bir tepki vermemişti. Daha Enes bile kabul edememişti Can'ın Mert ile olan ilişkisini.
"Eee arkadaşın içerideyken biz seninle çıkıp bir şeyler içelim mi?" diye sorunca Alaz, Mert sinirli yüzüyle dönüp Can'a baktı. Cinnete beş kala.
"Başka zaman içsek sorun olur mu? Bugün Mert'i burada beklemek istiyorum. Yalnız kalsın istemiyorum"
Alaz, yüzündeki alaylı ifadeyle Mert'i baştan aşağı süzdüğünde Mert'in gözlerinden adeta alev çıkıyordu.
"Hayırdır, alıcı mısın?"
"Pardon?"
"Alıcı gibi süzdün gittin, hayırdır diyorum?"
" Alıcın değilim merak etme. Sen de gel çıkışta bizle. Bir şeyler içer rahatlarsın. Çok gergin görünüyorsun." dedi, yüzündeki gülümsemesini silmeden.
Daha fazla Mert sinirlenmeden Can aralarına girdi. "Biz çıkışta okula gideceğiz malesef. Gelirsen okulda görüşürüz Alaz." dediğinde Alaz kolunu Can'ın omzuna atıp "Görüşürüz sarışın." dedi.
Mert, Alaz'ın kolunu gördüğü an "Çek o kolunu kırmayayım!"deyip kolunu tuttuğu gibi sertçe Can'ın omzundan çekti.
"Alla alla kırsana bakalım nasıl kıracaksın sert çocuk."
"Lann--" Mert'i kolundan tutup kendine çekti Can. Hiçbir şey söylemedi ama Mert'in gözlerinin içine baktığında onun ne söylemek istediğini anlamıştı sinirli oğlan istemese de geri adım atmıştı.
Sekreter yanlarına gelip "Mert Bey sizi böyle alalım lütfen" dediğinde Mert odaya doğru ilerleyince Can'da arkasından gitti. İki dakikada ortam gerilmişti. Odaya girmeden sinirli oğlanın elinden tuttuğunda Mert, koca bedenini Can'a döndürdü.
"Ben buradayım hiçbir yere gitmeyeceğim tamam mı? Aklın bende kalmasın sakın."Hala sinirli olmasına rağmen Can'ın sözlerine gülümseyip hiçbir şey söylemeden odaya girdi Mert.
Mert'in gidişiyle Can'ın yanına gelen Alaz "Sarışın bu Mert seni kaçıran çocuk değil di mi?"diye sorarken yüzünden şaşkınlığı belli oluyordu.
"O"
Alaz, kollarını iki yana açıp gülmeye başladı.
"OOooo çok ilginç gerçekten. Adam seni kaçırdı ve sen şimdi o psikopat kılıklı adamı tedavi ettiriyorsun. Çok ehlileştirilecek bir tipe benzemiyor ben sana söyleyeyim." Alaz'ın söylediklerine sinirlenmişti Can. Ne biliyor ki onun hakkında böyle dalga geçermiş gibi konuşabiliyordu.
"Hiçbir şey bilmiyorsun Alaz. O çok iyi biri evet bir yanlış yaptı ama yaptığından pişman. Onun sayesinde hayatımdaki daha büyük yanlışlardan geri döndüm ben. O yüzden bir daha onunla ilgili bu şekilde konuşma!"
"Tamam sarışın sinirlenme. Sadece şaşırdım fazla tepki verdim. Sen ne diyorsan o. Konu kapanmıştır."
"Teşekkürler"
****
Mert
Alaz