YAŞANMAYAN HAYAT (TAMAMLANDI)

By beyazgolge333

145K 5.3K 4.2K

Hayatta herkes'in önceliği olan bir kişi vardır ya da hayatta herkes'in önceliği olduğu bir kişi vardır. En... More

1.Bölüm
2.Bölüm
3.Bölüm
Saye'nin geçmişinden kesit ~1
4.Bölüm
5.Bölüm
Karakter Tanıtımı~1
6.Bölüm
7.Bölüm
8.Bölüm
9.Bölüm
10.Bölüm
11.Bölüm
12.Bölüm
13.Bölüm
14.Bölüm
15.Bölüm
Karakter Tanıtımı~1(Fotoğrafları)
16.Bölüm
17.Bölüm
Karakter tanıtımı~2
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
🖤~DUYURU~ 🤍
28. Bölüm
💜~DUYURU~💙
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
Karakter Tanıtımı ~3 (Fotoğrafları ile birlikte)
36. Bölüm
37 . Bölüm
Instagram bölümü
~Arslanbeyler - Geçmişten Kesit ~
39. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
(FİNAL ) 45 . Bölüm

38. Bölüm

930 48 194
By beyazgolge333

"Meriç, susar mısın ya ? Ben zamanı gelince anlatırım zaten. "

"Yani bir şeyler var? Kızım çatlatmadan anlatsana , ne zaman anlatacaksın ya?"

Tabi ki de Uraz'ın ve benim gönderilerimizi gördükten sonra pek sevgili kuzenim Meriç, yakama yapıştı ve bırakmıyor.

"Bak Meriç, telefonu kapatıyorum. Sakın, mesaj atmaya ya da tekrar aramaya kalkma. Bir şeyler kesinleştiktek sonra anlatacağım zaten. Kimseye bir şey söyleme , ortalığı karıştırma sakın. Hadi baybay."

Tabi ki de başka bir şey söylemesine izin vermeden telefonu kapattım.

Sadece saatler önce Uraz'ı tam çene kemiğinden öptüm, sanırım kelebek hissini gerçek anlamda yaşadım.

Eve geldikten sadece bir iki saat sonra da Meriç beni aradı.

Yaklaşık 40 dakikadır beni sorguya tuttu.

Her ne kadar dedikoducu teyzeler gibi her şeyi sorsa da onun bu hâllerini seviyorum.

Ateş abime attığım ilk adımı anlatmak istiyorum ama sanırım utanıyorum o yüzden üstünden biraz zaman geçmesini bekleyeceğim.

Telefonum çalıyor, yine kim arıyor beni?

Ulan Meriç, eğer yine senden engellerim seni.

Off , harbiden o.

"Alo, Saye? Bana kapatma hemen, Urazla konuştum ben . Olmuşsun lan çocuğu, bana ne zaman anlatacaktın? Düğün günü öğrenecektim herhalde."

"Oha, Meriç. Abartma istersen, üstelik sakın saçma sapan şeyler söyledim deme çocuğa yoksa seni boğarım."

"Yok yok , 'hikayelerinizden anladım, aranızda bir şey mi var? Anlatsana lan' falan dedim o da anlattı. Yalnız bu sana abayı yakmış he."

Ay bir dakika

"Ne dedi ki ? Nasıl abayı yakmış? İtiraf mi etti? Oğlum konuşsana ya."

"Telefonu kapatıyorum, arama ve yazma yoksa engellerim. Hadi baybay kuzi."

Ne? Benim lafımı bana mı sattı?

Ulan , bu yapılır mı?

Off ama merak ettim.

Pislik yaa.

Şimdi kafamda neler neler kuracağım Allah bilir.

Neyse sabah ola hayır ola.

***

"Aynı yerde seni bekleyeceğim yazmış, bankın orada bekliyor olabilir.  Yanına mı gideceksin?"

"Meriç, giderim gitmesine ama elim ayağıma dolaşıyor. Ne diyeceğim, ne yapacağım bilmiyorum ki . Abi , ilk defa böyleyim ben ."

"Vallaha onu bunu bilmem ama inşallah sizin aranızın olmasına yardımcı olduğumu duyduğu zaman Polat amcam beni hastahanelik etmez."

"Ay sanki çok yardımcı oldun. Tek yaptığın beni daha çok heyecanlandırmak. Dün akşam yaptığını da unutmadım hain kuzen."

Şok olmuş bir şekilde bana baktı.

"Sana da iyilik yaramıyor be üstelik dün akşam yaptığımı da hak etmiştin."

"Off, bir işe yaramıyorsun zaten, gitsene sınıfına. Snein yüzünden Efken ve Bulut tüm gün boyunca bir şeylerden şüphelendi. Sürekli ne fısıldaşıyorsunuz diye soruyorlar."

"Aaa, üstüme iyilik sağlık. Madem yardımıma ihtiyacın yok yiyiyorsa gitsene arka bahçede ki bankın oraya."

"Giderim lan , hatta gidiyorum bak. Neyden korkacağım , seviyorum işte bitti."

"Ay ne halin varsa gör be gidiyorum ben."

Öne bahçedeki kamelyalardan birisinden Efken , Bulut, Burak, Yağız ve Demir tek bırakırken Meriç kantine doğru ben ise arka bahçeye doğru adımladım.

Diğerleri de anlam veremez şekilde arkamızdan bakıyorlar, malûm iki saat fısıldaştıktan sonra bir anda kalkıp gittik.

Oha, harbiden aynı bankta elinde bir pastahane poşeti ile bekliyor.

Haydi Saye, ayakların ileriye doğru gitmeli.

Bismillah.

"Merhaba."

Diyecek başka bir şey bulamadım.

Uğruna kurşun atıp kurşun yiyeceğim yüzünü bana çevirdi.

"Merhaba, gelsene yanıma."

Ay , sen beni yanına mı çağırdın? Seni yerim de sıçmam be çocuk.

"Rahatsız etmedim değil mi?"

Ay , aramızda iki parmak kadar mesafe var sadece.

"Hayır hayır, zaten seni bekliyordum."

Yaa, cümlenin sonunu biraz utanarak söyledi gibime geldi.

Ben gülümserken o elinde ki poşeti açtı.

"Hangisini sevdiğini bilmediğim için hepsinden birer tane aldım. Peynirli mi , kaşarlı mı,zeytinli mi yoksa sade mi yersin ?"

Yalnız var ya poğaçalar mis gibi kokuyor.

Parayı kıyıp iyi yerden almış.

"Fark etmez ama peynirliyi daha çok severim. "

" Al bakalım, kayısı mı vişne mi?"

Poğaçayı bir peçete ile elime verirken meyve sularını göstererek konuştu.

"Tercihimi , vişneden yana yapıyorum."

"Hay hay , buyrun Saye hanım."

Meyve suyuna pipetini bile saplayarak verdi.

"Teşekkürler, Uraz bey. "

"Rica ederim, afiyet olsun."

Bir ısırık aldım sadece ama yumuşacıkmış.

"Sen zeytinli mi seviyorsun? Bu arada yumuşacık, güzelmiş."

"Aynen, zeytinliyi daha çok severim. Beğenmene sevindim, yarın da alırım."

Ulan sana kurbaney .

"Yarın ben bir şey getireyim , sen sonra ki gün getirirsin olur mu ?"

Sonuçta hep o getirecek değil ya, biraz da ben gitereyim.

"Olur, o zaman yarın da burada buluşur muyuz?"

"Olur, ders zili çalıyor ben gidiyorum. Yarın görüşürüz."

"Görüşürüz, güzelim."

Ayy güzelim mi dedi o bana? Sahiplik eki yaa.

Yalnız, Bora abim duymasın, hitap şeklinin çalındığını düşünür.

Ay , yarın ne getirsem ?

En iyisi kendim yapayım.

Annene sor bakalım, marifetli gelin ister mi?

***

"Abla, şaka mı ya? Ne demek hoşlanıyorum? Sen şimdi aşık olup bizi mi unutacaksın?"

"Yaa Bulut , sacmalama. Sen benim kardeşimsin lan, unutursam kalbim kurur aptal."

"Harbi mi ? "

"Tabi lan , gel buraya. Her ne kadar köle olduğun halini daha çok sevsem de her halinle seviyorum oğlum seni."

"Yaa abla ya. Neyse sen diğerlerine anlatacak mısın?"

Kollarım arasından çıkmadan kafası kaldırıp yüzüme bakarak cevabımı bekledi.

"Şuan Efken'e söylemeyi düşünüyorum, herkese sırayla."

"Sen bilirsin, neyse ben acıktım. Aşşağıya inelim, akşam yemeği saati geldi zaten."

"Tamam , tamam . İnelim hadi."

Bulutu elinden tutup odadan çıkartırken aklımda Uraz ile beraber yemek için yapacağım şey var.

Simit ve poğaçayı yedik, sırada açma var.

Kendim için çikolatalı ,onun için de zeytinli yapmayı düşünüyorum.

Tabi ki Ateş abimden yardım alacağım.

Boşuna gastronomi mezunu değil ya.

***

"Abi çikolatası bol olsun biraz daha koy, hazır açmalarda bile daha çok oluyor ya cimri misin?"

"Abartma istersen, o velet için bana mı kızacaksın gerçekten? Ben senin için iki tanesine bol bol koydum zaten birisini evde birisini okulda yersin."

Ah be Ateş abi, senin kıskançlığını yerim lan.

"Abim, ben seni kimse için kıramam ki sen benim abimsin ya. Sadece çok heyecanlıyım ve güzel olsun istiyorum. Eminim benim bir ilkimin güzel olması için sen de elinden geldiğince güzel yaparsın. "

İşte böyle şah damarından vurarım.

Tam istediğim gibi, bol bol çikolata koyuyor artık.

Aslında Uraz zeytinli seviyorum demişti ama poğaça için demişti bleki açmada çikolatalı da sever diye ondan da götüreceğim.

Ateş abim çikolatalı olanı yaparken ben de zeytinli olanları yapıyorum.

Tabi ki de Uraz'ın zeytinli olanı daha çok sevdiğini söylediği için onu ben yapıyorum.

Sevdiceğime ellerimle zeytinli açma yapacağım günlerde geldiğine göre artık gözüm açık gitmem.

Hadi , hayırlısı.

***

"Off, bu zeytinli açma çok güzel olmuş. Ellerine sağlık ,ikiz."

Fırsat ayağıma geldi desene sen.

Efkenin odasına elimde iki tane zeytinli açma ile geleli sadece bir kaç dakika oldu.

Ben nasıl yapmışım diye tadarken Efken çoktan bitirdi bile.

"Yaa, Uraz da poğaçanın zeytinli olanını seviyormuş da o geldi aklıma sen açmayı begenince ."

İlk önce son lokmasını yuttu, sonra bir yudum meyve suyundan içti.

Derin bir nefes alış veriş ve ardından çatılan kaşlar.

"Saye, sen bunu nereden biliyorsun ki? Aklıma bir şeyler geliyor ama sanırım şuan hazır değilim."

Yatağına yatarak kollarımı açtım.

"Gel hadi , anlatacağım."

İtiraz etmeden kollarım arasına o da yattı.

İlk günden beridir hissettiklerimi, karşılıklı gönderilerimizi, bankta kahvaltı etmemizi falan anlattım.

Tahmin ettiğini ama hazır olmadığını söyledi.

"İkizim, senin mutlu olmanı isterim. Onu anlatirken gözlerinde yer edinen parıldamalara şahit oldum az önce. Sen bu kadar mutlu olmuşken ben nasıl bunun için üzülebilirim? "

"Yaa Efken, ağlatacaksın beni."

"Ağlama sen, o salak da seni aglatamaz yoksa fena ağlatirim onu."

Bu dediğine sadece gülerek cevap verdim.

"Efser, Efserim , ikizim, bu salak yüzünden benden ya da bizden uzaklaşmazsın değil mi?"

Bulut da böyle düşünmüştü.

Benim onlardan uzaklaşmamdan korkuyorlar.

"Efken , Efkenim, ikizim, asla ve asla kimse için öyle bir şey yapmam. Bir daha böyle bir şey duymayacağım. Bu arada Efser demen de hoşuma gitti zaten uzun süredir senin böyle hitap etmeni bekliyordum artık böyle seslenirsin."

"Yaa, ben de böyle seslenmek istiyorum. Efken ve Efser birbirine uyuyor ,tam ikiz gibi oluyoruz. "

"Bu zaten tam olarak ikiziz ,hadi yat uyu. Yarın sabah çikolatalı olan açmalardan da veririm sana."

"Olur vallaha, yerim  ."

"Ye ye , afiyet olsun. Hadi iyi geceler ikiz."

"Seninle uyumayı özlemişim, Efser. İyi geceler sanada ikiz."

***

"Saye?"

Sesin geldiği yere bakışlarımı çevirdim.

"Uraz , günaydın. Gel hadi bende seni bekliyordum."

Bankta tam dibime oturarak bana döndü.

"Günaydın, beklettim mi?"

"Yok hayır, ben de daha yeni geldim sayılır."

"Tamamdır, ee ne getirdin ? Gerçi senin elinden zehir olsa yerim de neyse."

Ulan, kaçıncı kere düşündüğümü bilmiyorum ama seni yerim de sıçmam be çocuk.

"Simit ve poğaça yedik o yüzden sıranın açmaya geçtiğini düşündüm. Sen poğaçayı zeytinli seviyorsun diye zeytinli yaptım, ben de çikolatalı seviyorum diye ondan da getirdim."

Ben sanırım öldüm çünkü resmen bir elini elimin üzerine koyarak poşetin kulbunu tuttu ve içine başını eğdi sonra da için de ki saklama kabını ve peceteleri çıkarttı.

İlk önce zeytinlinin bir tanesini büyüm bir zevkle yemeye başladı.

Ay , kuru kuru yiyecek yavrum.

"Dur dur, sabah nescafe yaptım posetteki küçük termosta. Kuru kuru yeme."

Her ne kadar istemesem de elini elinin altından çekerek posetteki küçük termosu ve iki bardağı çıkartarak ikimize de Nescafe koydum.

Elimde ki bardağını alarak büyük bir zevkle zeytinli açmadan sonra çikolatalı açmaya geçti ve onu da yedi.

Oyyy , sen çok mu begendin he ?

Bitirdikten sonra bardağını poşetin içine koydu ve diğer iki açmayı çıkarttı.

İki tane çikolatalı ve iki tane zeytinli getirmiştim.

Çikolatali olandan bir oarca kopartarak dudaklarımdan içeriye itti.

"Ben yerken sen izledin, şimdi sen yerken de ben izleyeyim. Üstelik ellerine sağlık, gerçekten çok güzel olmuş. Kahve de ayrı güzel gitti , çok teşekkürler."

"Rica ederim, madem beğendin başka zaman tekrar yaparım senin için."

"Olur, neli yaptığın hiç fark etmez. Şimdi de hem çikolatalı hem zeytinli yedim zaten gördüğün gibi. Sen neli yaparsan yap yerim. Hadi artık sen de ye de karnını doyur."

Ben lokmami her tuttuğum da bir lokma çikolatali açma daha dudaklarımdan içeriye hafifçe ittiriyor ve kahvemden de içiyor.

Öyle böyle derken bana iki açmayı da elleriyle yedirdi, kahvemi elleriyle içirdi.

Allah'tan bu bankın olduğu yerde kimse yok yoksa kizarmaktan domates olurdum.

"Teşekkürler, sen yedirince daha güzel oldu ."

Utanarak da olsa kurdum şu cümleyi.

"Bence sen yaptığın için güzeller ama madem hoşuna gitti o zaman ne zaman istersen ellerimle yediririm güzelim."

Ah ,yine güzelim dedi.

Uraz tam serçe parmağı ile dudağımın kenarın da kalan çikolatayı sildigu sırada bir flaş sesi kulağımızım dibinde patladı.

İkimzide yerimizden sıçrayarak arkamıza döndük.

"O kadar birbirinize dalmışşınız ki dibinize kadar girdik ama ruhunuz duymadı ki."

Tabi ki bu diyen kişi Meriç.

Ulan, sırf benimle Uraz konusunu konuşmak için iki gündür kendi arkadaşları yerine benim yanımda takılıyor.

Seviyorum lan bu çocuğu.

Tam olarak Uraz ve benim aramıza oturarak bana iyice sokulan kişide tabi ki Bulut.

Okulun hemen yanında ortaokul binası var ve Bulut orda okuyor o yüzden uzun teneffüslerde bir arada oluyoruz.

Okulun biraz ilerisinde Üniversitesi de var ve Deniz abim ile Bora abim de orada okuyor.

Uraz'ın elinde ki termosu alarak kalan kahveyi bir dikişte için kişi de tabi ki Efken.

Allah'ım, ailem yanımda , sevdiğim yanımda, arkadaşlarım da var, aha ne isterim ki senden? Tek isteğim bu anlarımız bozulmasın.

"Saye?"

Bu kim ya ?

Kafamı çevirip baktığım zaman bizim sınıftan bir kız olduğunu gördüm.

Yeni geldu okula o yüzden pek tanımıyorum.

"Müdür, seni ve Uraz diye birisini odasına çağırıyor. Diğerleri de derslerine gidecekmiş zil çalmış bile çoktan"

Allah'ım, sanırım erken konuştum.

Burayı kimse görmüyor diye rahatım diyordum ama kameralar görüyor...

Ve okul müdürü benim amcam...

Ben bunu nasıl atladım lan?

Yarabbim sen koru.

Bana bir şey yapacak halleri yok zaten ama sevdiceğimi bir güzel dövme riskleri var ...

Ay bismillah, Haydi hayırlısı.

Yazarınızdan

Bölüm nasıldı?

Nasıl ilerliyor? Nasıl gidiyor kurgu?

Sarıyor mu yoksa sıkılıyor musunuz?

Kaos ister misinizzz???

Uraz ve Saye?

Bulut, Meriç ve Efkenin tepkisi?

Müdür olan amcayi inşallah hatırlıyorsunuzdur.

İlerleyen bölümlerde neler olacak sizce? Siz neler olsun istersiniz?

Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayınnn

Takip ederseniz çok güzel olurrr.

Instagram: beyazgolge333

Bir sonraki bölümde görüşmek üzere kendinize iyi bakınnn.


Continue Reading

You'll Also Like

84.6K 3.3K 27
Hayat elbet bir gün karşımıza çıkarır gerçekleri. Kimi görmek istemedikleri ile karşılaşır, kimi ise kendine yeni bir umut bulur. Kimine göre de artı...
6.5K 580 11
Bir rengin sadece o renkte mi tonları olurdu? Kırmızının sadece kırmızı tonu, yeşilin sadece yeşil tonu mu olurdu? Hayır, bu böyle olmamalıydı. Onun...
210K 7.3K 39
16 yılı çöp olan kızın hayatı... korkak küçük kızımız adının anlamı gibi ölüm çiçeği gibi ruhunu öldürmüş bir kızın hayatı yeni aile? yeni hayat? yen...
469K 17.1K 41
👉👉içeride var bişiler👉👉 🤍Düzenlenmiştir🤍