Raunchy Alpha // larry

By bearschangedmylife

58.2K 5.2K 11.5K

Şımarık bir Alfanın neler yapabileceğini görmek istiyorsanız doğru yerdesiniz! Harry olgun omegayla mühürlene... More

a slice of the future
prolog
one
two
three
four
five
six
seven
eight
nine
ten
eleven
twelve
thirteen
fourteen
fiveteen
sixteen
seventeen
eighteen
nineteen
twenty
twenty-one
twenty-two
twenty-three
twenty-four
twenty-five
twenty-six
twenty-seven
twenty-eight
twenty-nine
thirty
thirty-one
thirty-two
thirty-three
thirty-four
thirty-five
thirty-six
thirty-seven
thirty-eight
thirty-nine
ONE-SHOT
fourty
fourty-one
fourty-two
fourty-three
fourty-four
fourty-five
fourty-six
fourty-eight
fourty-nine
fifty
fifty-one
🎀fifty-two🎀
fifty-three
fifty-four
fifty-five
fifty-six
fifty-seven
fifty-eight
fifty-nine
sixty
sixty-one
sixty-two
sixty-three
sixty-four
sixty-five
sixty-six
sixty-seven
sixty-eight
sixty-nine
fınal
Special Chapter "🔄"
Special Chapter "24" 1/2
Special Chapter "24" 2/2
Special Chapter "Axel"
Special Chapter 2 "Axel"
Special Chapter 1/2 "Harry or Louis?"
Special Chapter 2/2 "Harry or Louis"
Spacial Chapter "New Groom" 1/2
Special Chapter "New Grooms" 2/2
Special Chapter "Alternative Jobs 1/3"
Speical Chapter "Alternative Jobs 2/3"
Speical Chapter "Alternative Jobs 3/3"
Special Chapter "Wedding Photo"
Special Chapter "Becoming an Alpha"
Special Chapter "Valeria's Alpha" 1/2

fourty-seven

549 74 80
By bearschangedmylife

Merhabalar,

Yine döndüm buraya,

İyi okumalar,

Bu arada asıl bölümünde güncelledim ama sizi oraya yormaktansa buraya atayım bilmeyenler✌🏿

×××

Harry, Omegasını dikkatle takip ettiği bir haftanın daha ardından babasıyla yaptığı o konuşmanın sonuçlarına hazırlanıyordu.

Louis'yi ikna etmesi gereken bir konu vardı...

Bu nedenle ona bir çuval kahve çekirdeği ve yeni, özel kahve fincanlarıyla gelmişti.

Parayla saadet olmazdı öyle mi?

Görecekti şimdi oluyor muydu, olmuyor muydu?

"Omega~m!"

Bu kez paketleri korumalara taşıtmak yerine kendisi alıp salona girdi, annesiyle birlikte oturan eşine kendisini göstermek için. Onun yanına ulaşmadan önce, Louis'nin duyacağını bile bile, annesine eğilip, "Biraz destek çık bana." diye fısıldamıştı.

Konuyu bilen Anne gülmekle yetinirken Louis tek kaşı havadayken ne yumurtlayacağını beklediği Alfaya bakıyordu.

"Bak sana neler aldım!"

Çuvalı küt diye önüne bırakıp içinde ne olduğunu görebilmesi için yazısını ön plana çıkardı. Omega sırtını koltuktan ayırarak baktı. Derin bir nefes çektiğinde kokusunu kapalı paketten beri alabilmişti.

Ardından Harry hediye pakedi yapılan kutuyu onun yanına bıraktı ve açmasını bekledi. Louis sakin bir şekilde pakedi sonra da kutuyu açıp içinden ilk alttan yukarı doğru genişleyen fincanlarından tekini çıkardı.

Yüzeyinde soyisimlerinin yazdığı, tutma yerlerinin ise isimlerinin baş harfinin şeklini aldığı fincanlar kirli beyaz rengindeydi.

"Dedim ki, kafein yasağın kalktıktan sonra ikimize yaparsın da karşılıklı içeriz..."

Louis ona doğru eğilmiş olan Alfasına bakarken gülümsedi. Altlıklarını da çıkarıp sehpaya, yan yana koydu çift fincanlarını.

"Çok güzeller Alfam."

Harry çenesinin altında gezinen parmaklarla neredeyse mırlayacaktı. "Beğenmene sevindim..."

Louis tekrar geri çekilip sırtını yasladı. Ancak Harry'nin üzerindeki bakışları uzaklaşmayınca o da ona bakmaya devam etmişti.

"Evet Harry?"

"Omegam?"

"Bakışların diyor ki, Acaba ne istesem de Omegamın hediyelerini burnundan getirsem? "

"Çok kötüsün Louis..."

"Çıkar ağzındaki baklayı."

Harry ne kadar homurdansa da yaklaşmış ve Louis'nin ondan taraftakini elini yakalamıştı. Nasıl soracağını bilemediğinden emrivaki yapmaya karar vermişti.

"Hadi hazırlan Louis."

"Nereye?"

"Şeye... Sete?"

Omeganın attığı bakış Harry'nin içini titretince yanlış bir başlangıç yaptığını düşünmüştü.

"Omegam lütfen! Bak çok güzel olacak!"

"Duymamış gibi yapacağım Harold."

"Seni kaçırmak istemiyorum Louis, lütfen beni dinle."

"Sıkıyorsa bir dene bakalım."

Harry somurtmaya başlarken Louis çoktan kollarını bağlamış ona bilmiş bakışlar atıyordu.

"Ben o kıyafetlerden zor kurtuldum. Şimdi tekrar giyeceğim bir de kamera karşısına mı geçeceğim? Hah!"

Harry hızla kaldırdı ellerini. "Hayır hayır! Onları giymeyeceksin güven bana! Bu dalga geçmek için değil, daha ciddi."

Bunu söylemesiyle kaşları çatıldı Omeganın. "Sen bana şunu doğru düzgün anlatsana."

Anne oğluna gülünce Harry son kez somurtmuştu.

Ne yapsaydı? Öyle kesin reddedilirim, diye düşünmüştü!

"Omegam, babamın ve annemin çevresi çok fazla konuşmaya başlamış. Senin de balayından sonra gözükmemen, üzerine o zamanlar çıkan benim yalan haberim herkese alakasız şeyler düşündürtmüş.

Normalde bu umurumuzda değil ama annemi de babamı da bunaltıyorlar. Hem bu yavrular doğacak ve bir anda bebek göstermektense, sen hamileyken birlikte bir fotoğrafımızı yayınlatmayı düşünmüş babam. Böylece hem herkes susacak, hem de bizim ilk aile fotoğrafımızı paylaşmış olacağız."

Louis onun uzun, açıklayıcı konuşmasını dikkatle dinledi. Henüz cevap vermeden yanındaki Anne'in sesini duydu.

"İçeriden çok belli olmasa da Harry'nin büyük bir hayran kitlesi var. Sizin Gucci adı altında çekilecek olan fotoğraflarınız her açıdan yararlı olacaktır."

Anlamış gibi başını salladı. "Ben sosyal medyayı yalnızca vakit geçirmek için kullanıyorum. O yüzden her şeyden habersizim."

Kızlar önemli olduğunu düşündükleri haberleri ona iletiyorlardı. Onun dışında Harry'yi özellikle takip etmiyordu. Belli bir yere kadar sabırlıydı.

Ya herhangi bir yorumdan veya haberden hoşlanmazsa?

Tanrı yorumun ve haberin sahibini korusun...

"O zaman ne diyorsun?"

Gözlerini hevesle bakan yeşillerde bekletti. "Tamam o zaman."

Harry'nin mutlulukla gülümsemesini gördüğünde cevabını bu kadar uzattığı için üzülecekti neredeyse.

Alfa oyalanmadan Omegasını yukarı çıkarmış, hazırlanmasına yardım etmiş ve doktor kontrolleri dışında ilk kez dışarı çıkarmıştı. Aradan geçen beş aylık süreçte Louis de hareket etmeye pek heves etmemişti. Bunda ev içinde her imkânı ona sağlamaları da etkili olmuştu elbet.

Ancak Harry bundan ayrı yeten memnundu, çünkü kimseye bunu açıkça söylememiş olsa da onu kimsenin görmesini istememişti.

Şimdi onu tüm dünyaya açarken hemen yanında olacak olması Alfasının sakin kalmasını sağlıyordu. Yavrularının da etkisiyle koruma iç güdüsü tavan yapmıştı ve onu evde tuttuğu için kendini çok hissettirmese de her kontrole gitmelerinde onu olabildiğince ya arabada, ya da hastanenin içinde tutuyor, dışarıda vakit geçirmesini istemiyordu.

Omega bunun ne kadar farkındaydı emin değildi. Fakat ya bundan hoşlanıyordu, ya da kendisine ve yavrulara o kadar çok odaklanmıştı ki umursamıyordu.

Setin önüne geldiklerinde Louis inmeden önce iki katlı binaya küçük bir bakış atmıştı. Buraya en son gelmesinde Harry'yi kıskandırmak için kendini ifşalamıştı. Şimdi ise henüz dünyaya gelmemiş olan yavrularının varlığını duyuracaklardı.

"Gel Omegam."

Louis kapıyı açan Alfanın elini tuttuktan sonra ayaklarını çıkardı ve onun desteğiyle çıktı arabadan. Havanın esintili olmasından normalde etkilenmeyecek olsalar bile Louis giydiği hırkayla karnını örtebildiği kadar örttü.

Harry bir elini onun beline yerleştirip, sağ eliyle sağ elini tuttu ve acelesiz adımlarla içeri girdi.

"Bay Styles! Hoşgeldiniz!"

"Ah, eşi..."

"Şuna bakın karnı kocaman olmuş..!"

"Ay ciddi ciddi yavruları olacak, inanılmaz!"

Harry onu karşılayan stilistine selam vererek etraftan duyulan fısıltılara sessiz kaldı.

"Gelmişsiniz!"

Elish de hızla önlerine fırladığında Harry beklemeden kendi odasına götürdü Louis'yi. Orada hazırlanacaklardı.

"Kıyafetlerimiz belli mi?"

"Evet!" Heyecanla takip etti onları Elish. "Kombinler hazır. Set de öyle, ama zaten pek dekorasyon kullanmayacağız, odak tamamen sizde olacak."

"Tamam."

"Siz odaya geçin ve hazırlanın, kendinizi de hazır hissettiğinizde çıkın ve direk çekimlere geçelim."

"Tamamdır Elish, teşekkürler."

"Her zaman!"

Harry kulisinin kapısını kapatıp Omegayı kendi koltuğuna oturttu. "İyi misin?"

"Evet."

"Yorulmadın değil mi?"

"Hayır Harold."

Harry onun yanında dikilmeye devam edip perçemlerini geriye attı. "Gerçi, artık hareket etmen gerektiğini söyledi Amber."

"Evdeki merdivenleri inip çıkmak bile bana yetiyor."

Kıkırdadı Harry. "Haklısın."

Eğilip önce alnını sonra dudaklarını öpüp askıdaki kıyafetlere ilerledi. Kendisinden önce Louis'yi hazırlamak için tekerlekli askıyı çekti, kapıyı kilitledi Omeganın kıyafetlerini çıkarmasına yardım etti.

"Karnımı açmak istemiyorum Harold."

"Oh, bunu ben de istemem kesinlikle."

"İyi, ben önden uyarayım da."

Harry onun homurdanmasına güldü ve ilk önce altını giydirdi. Yün kumaştan yapılan açık kahverengi zeminli ekose desenli pantolonu giydirdikten sonra üzerine ince örme boğazlı kırık beyaz kazağı dikkatle üzerine geçirdi.

Kazak Louis'nin karnını tam sarınca Harry bu görüntüye gülümseyebildi sadece.

"Evde olmalıydık..."

"Sus..."

Onun son parçasını, tıpkı pantolonu gibi ekoseli olan, hem atkı hem de şal niyetine kullanabileceği genişlikteki yün kumaşı aldı. Şimdilik ikiye katlayıp onun ensesine astı ve omuzlarından önüne bıraktı.

"Nasıl? Düşündüğün kadar kötü değilmiş ha?"

Louis onun kendisini boy aynasının önüne getirmesini bekledi. Kendisini incelerken, "Evet," dedi. "..aslında bu deseni severim bile."

Harry gülümseyerek onun yanağına öpücüğünü bırakıp kendi kış ayı sezonunu tanıtabilecekleri kombinini giydi. Ayaklarına Gucci'nin birer botunu geçirip saçlarının yapılması için çıktılar.

Elish onları stilistle birlikte başka bir odaya soktu ve saçları sırayla yapılırken onlara ayrıntıları anlattı. Önce Louis'nin saçından başlandığı için Harry, Elish'le konuşurken onun işi bitmişti. Alfa dönüp baktığında onun perçemlerinden eser kalmadığını ve güzel yüzünün olduğu gibi ortaya çıktığını görmüştü.

Louis'nin aynadaki yansımasına attığı bakışlardan onun da bu görüntüsünü özlediğini anlamıştı.

"Biliyor musun?"

Kendisine sıra gelmeden önce eşine doğru eğilip Omeganın kendisine bakmasını sağladı. "Bu halini ben de özlemişim..."

Louis ona yan bir gülüş verip önüne dönünce Harry'nin yine ayılıp bayılma anlarından birinde olduğunu farkeden ikili önce onu kendine getirmişti.

Harry'nin saçlarını toplamaya karar verdiklerinde önce şekline odaklandı stilist. Saçlarının üstünü havalandırdı, kıvırdı ve geriye doğru attı. Saçlarının dalgalı şeklini bozmadan ensesinde ince bir lastik tokayla toplayıp, çıkan küçük atkuyruğunun da tek bir lüle halini almasını sağladı.

Louis onun saçının yapılmasını izlerken ne kadar keyif alsa da elini atıp dağıtmamak için zor duruyordu.

"Hazırsınız!"

Harry kışlık, kırmızı ceketini üzerine alırken kolunu uzatmış ve Louis'nin girmesini beklemişti. İkisini ışıkların ve kameraların hazırlanmakta olduğu sete götürüp bıraktılar.

Arka planlarının kar beyaz olması kışı çağrıştırırken Harry tek bir sandalyenin bile olmamasıyla düz pozlar vereceklerini düşünmüştü.

"Hoşgeldiniz Bay Tomlinson ve Bay Styles!"

Harry eşini izlemeyi bırakıp sese döndüğünde kaşları çatıldı.

"Sen... Başka fotoğrafçı kalmadı mı sana kadar?"

"Oh, sevgili Louis'nin sette olacağını duyunca can-ı gönülden katıldım bu çekime!"

Harry'nin boğazından yükselen kısık sesli hırıltıya gülüp fotoğrafçıya döndü Omega. "Merhaba Girolle."

"Merhaba, merhaba!"

Coşkuyla onu selamlayıp kamerasını sabitleyerek ayarlarken Harry Omegaya kısık bakışlar atmıştı.

"Evet! Işıklar mükemmel, açı harika! Bay Styles! Acaba hazır mısınız? Bay Tomlinson'a sormuyorum bile, çünkü doğuştan hazır görünüyor."

Harry iç çekerek önce eşine baktığında, onun burunu kaşır gibi yaparken güldüğünü görmüş ve gözlerini devirmişti.

"Elbette hazırız."

"Fevkalade! O halde ilk pozunuz şöyle olsun-oraya geliyorum."

Hızlı adımlarla gelip pozdan önce Louis'yi hafif sağa, Harry'ye doğru döndürüp, yün atkısının sarkan sağ ucunu bol bir şekilde boynunu çevreletip sol omzundan arkaya atmış, sol taraftan inen ucunu da karnının şeklini vurgulayacak şekilde üzerinden geçirip diğer tarafına sarkıtmıştı.

"Güzel. Şimdi elinizi-"

"Ben," Omeganın elini tutmak üzere olan Girolle'ün elini itip kendi tuttu. "..hallederim. Sadece söyle."

-seni yılışık, sünepe alfa...

"Peki efendim, peki! Lütfen o narin parmakları atkıya dokunacak şekilde karnının üzerine bırakın... Evet. Şimdi diğer eli."

Harry ne kadar teması kesse bile hâlâ Louis'nin etrafında dört dönem kurt yüzünden gergin bir ifadeye sahipti.

"Arkadan beri omzunuzu tutsun, siz de onun belini... Mükemmel!"

O kamerasının başına geçmek için dönünce tüm bu zaman boyunca Harry'nin suratını izleyip kendini tutan Louis, dudaklarını sıkıca bastırıp bir gülüşün kaçmasını engellerken yanaklarının kısa süreli şişmesini neden olmuş ve kafasını aksi yöne çevirmişti.

"Ne o? Hoşuna mı gitti?"

Alfanın huysuz sesine yalnızca eğik başını iki yana sallamakla yetindi. Harry kameraya dönerken boştaki elini kadife pantolonunun cebine yerleştirdi, ceketinin ucunu geriye iterek.

"Harikasınız! Louis'ciğim, lütfen Bay Styles'a doğru çevirin yüzünüzü, ama gözleriniz bende olsun. Güzel. Bay Styles-efendim? Bir katil değilsiniz, lütfen daha yumuşak bir ifade. Söz konusu eşiniz ve varisleriniz!"

"Değilim... Ama bu gidişle olacağım..."

"Hazır!"

Derin bir nefes aldıktan sonra merceğe bakarlarken Louis de son anda kahkaha için kasılan yüzünü ifadesizleştirebilmişti. Birkaç flaşın ardından kafasını kaldırdı Girolle.

"Bakıyorum... Mükemmel, mükemmel! Şimdi yeni bir poz lütfen!"

Tekrar önlerinde bitip ellerini kaldırdı. "Sen yerinden anlatamıyor musun bunu?"

Girolle son derece düz bakışlar attı Alfaya. "Böyle daha etkili ve ikna edici, efendim."

Harry çenesini sıkarak onun Omegaya dönerken parlayan gözlerine baktı. "Şimdi, sağ elinizi atkıya götürün, önünü tutun ve onu hafifçe kaldırıken, başınızı da öne eğin lütfen. Çok iyi... Çok iyi! Diğer eliniz yine karnınızda olsun ve gözleriniz ise bende... Bay Styles."

Alfayı şöyle bir süzdü. "Siz böyle devam edin." diyerek arkasını döndü ve yerine geçti.

Harry içinden sabır diliyerek onun bir şey söylemesine ihtiyaç duymadan öndeki eliyle ceketini tuttu, arkadan dolandırdığı eliyle de Louis'yi omzundan tutup kendine çekti.

Ayakta bunun gibi birkaç poz daha verdikten sonra daha büyük bir coşkuyla geldi Girolle.

"Gelelim asıl pozunuza! Herkes buna bayılacağı için diğerlerinin bir önemi kalmayacak ama yine de hepsi harika oldular. Şimdi Bay Styles, sizden tek dizinizin üzerine çökmenizi istiyorum. Eşinize doğru, sanki evlenme teklifi eder gibi... Aynen böyle!

Ve Louis, lütfen geçin ve eşinizin sizin için uzattığı dizine oturun lütfen."

Louis başta emin olamadan duraksasa da Alfanın uzattığı eli görüp tutmuştu. O bedenini kendisine doğru çekip, havadaki dizinin önüne geldiğinde ise oturmasına yardımcı olmuştu. Yan bir şekilde oturtup, dizlerini kendine çevirdi ve sağ elini destek alabilmesi için omuzlarına sardı.

"Çok güzel görünüyorsunuz... Muhteşem! İkiniz de dik duruşunuzu bozmayın!"

Yanlarına gelip, Harry Louis'yi tutarken, boynundaki atkıyı çözdü. Atkının bir ucunu Omeganın Alfaya tutunan kolu gibi, Harry'nin omzundan atıp onun sırtına yaymış, diğer ucunu ise Louis'nin sırtından beri diğer yanına uzatıp, Harry'nin Omeganın beline tutunan eline vererek Gucci'nin bir parçasıyla ikisinin arasındaki bağı somut bir şekilde göstermek istemişti.

"Elini, Bay Styles'ın belindeki elinin üstüne koy... Güzel! Önce birbirinize bakarken bir poz alacağım."

Dönüp söylediğini yaparak birkaç tane çekerken Harry ve Louis patlayan flaşları umursamadan birbirlerinin gözlerine dalıp gitmişlerdi. Girolle durunca, Harry onun ağzını açmasına kalmadan uzanmış ve içinden geleni yaparak burnunu Louis'nin çenesine değdirmişti. Bu temasla istemsizce ikisi de gözlerini kapatınca Girolle durup hızla bu hallerinin de resmini çekmişti.

"İnanılmazsınız. Şimdi gözlerinizi bana çevirin lütfen. Bakışlarınızın kendinden emin olmalarını istiyorum."

Louis Alfanın kalkan elini görmüştü. Parmakları çenesine dokunup yön vermeden önce küçük bir öpücük bırakmıştı. Eli nazikçe çenesini kaldırıp, biraz da kameraya doğru çevirirken Omega gözlerini onun üzerinden çekmiyor.

"Kafanı oynatmadan kameraya bak Omegam." Diye fısıldadı yanağına doğru.

Louis yutkunup dediğini yaparken Harry de başını çevirmiş ve kameraya, sanki Girolle ve onun gibi bir çok alfa varmış gibi bakıp, son derece sahiplenici bakışlar atmıştı.

"Harika oldu, harika! Muazzam!"

Harry onun sesinden ve abartılı ifadelerinden de sıkılmış bir şekilde Omegasını kaldırıp kendisi de doğrulmuştu.

"Güzel bir çekim oldu! Harikaydınız!" Fotoğrafları incelemeyi bırakıp önlerine geçti. "Hâlâ bıraktığım kadar güzelsin."

Harry hâlâ durmak bilmeden Louis'ye yönelen kurtla artık kaşının seğirmeye başladığını hissetmişti.

"İşimiz bittiğine göre bizden bu kadar."

Girolle'un tek kelime etmesine izin vermeden Omegayı alıp odasına götürdü. Öyle ki seslenen Elish'i bile duymamıştı. Tek istediği şey bir an önce buradan çıkıp, Omegayı evlerine götürmekti.

Louis ise onun haliyle eğlenerek kulise sokmasına izin verdi. Ayakta durmanın yorgunluğuyla kendini Harry'nin koltuğuna bırakırken Alfa kapıyı sinirle kapatıp kilitlemişti.

"Aptal herif..."

Louis onun hâlâ homurdandığını farkedince kısa ve sessiz bir şekilde gülmüştü. "Ne oldu Harry?"

"Ne mi oldu?" Harry dönüp inanamıyor gibi baktı. "Soruyor musun bir de?"

Louis'nin kaşları havalanmaya başlamıştı.

"Gelmiş bir de açık seçik, göstere göstere yapıyor! Resmen sana bakarken kendinden geçiyordu!"

Düşündükçe daha da sinirlenirken saçlarına elini daldırıp Omegaya döndü. "Sen de yüz vermekten bir hâl oldun!"

Şimdi ise gülüşü donmuştu yüzünde.

"Anlamadım?"

"Anlamadın? Neyini anlamadın tam olarak? Bence senin dışında hepimiz anladık olanları. Özellikle de o piç anladı ki sana bir tek sarılmadığı kaldı!"

Ve kaşları çatılmaya başlamıştı.

Harry ise gözü sinirden dönmüş bir şekilde benliğini Alfasına teslim etmiş durumdaydı. "Kıkır kıkır gülerek ne yapmaya çalışıyordun orada!?"

Sert bakışlarını Harry'ye dikti sonunda. "Bana saçma sapan sorular sorma ve ne söylemeye çalışıyorsan onu söyle."

"Ya yanında ben varım, ama sen onun her hareketine gülerek onun her seferinde daha da azmasına sebep oluyorsun!"

"Sen," Sinirden dilinin damağının kuruduğunu hissetti. "..bana ne ima ettiğinin farkında mısın?"

"Ne iması Louis? Gördüm her şeyi!"

"Bana kalırsa tamamen kör olmuşsun ama."

"O pisliğin sana nasıl sulandığını görecek kadar iyi durumdayım!"

"Benim senden başka bir yere bakmadığımı göremeyecek kadar gerizekâlısın da."

Harry beynini yiyip kemiren sinirle volta atmayı bıraktı. "Bana diyorsun da asıl sen göremiyor musun ya sana nasıl baktığını!?"

"Görmüyorum! Çünkü umrumda değil! Nasıl baktığı, ne anladığı!"

"Benim umrumda ama! Bakamaz anlıyor musun!? Sahipli bir omegaya, benim Omegama bakamaz!"

İçgüdüsel olarak gelen dönüşme isteğiyle derin nefesler almaya başladı ve bedeninin ısınmaya başladığını görmezden geldi. "Şuradan çekip gitsek iyi olacak."

Yürüyüp Louis'nin önüne geldi ve tüm sinirinin aksine olabildiğince yumuşak hareketlerle yardım etti ona. Kendi kıyafetlerini giyerken bozulan ve gözünün önüne düşen saçlarını umursamadan eğilmiş olan Alfayla göz göze geldiler. Ancak söylediklerini hatırlayıp sinirlenince kafasını çevirip göz kontaklarını bozdu. Harry ise onun bu yaptığıyla daha da sinirlenip kalkmış ve hırsla üzerini çıkarıp kıyafetlerini giymişti.

Çıkmaya hazırlandıklarında Louis ne olursa olsun bu yabancı kurtların içinde aralarının bozuk olduğunu gösterip, onlara laf verecek değildi. Bu yüzden Harry'nin ne yapacağını umursamadan yanına gidip kolunu tuttu. Koluna girecekken Harry'nin durup ona bakması ve kolunu çekmesiyle tekrar sinirlendi.

Neyse ki onu haksız çıkarıp kolunu onun beline sararak kendine çekti. Bununla düşüncelerini hisleriyle birlikte içine attı ve çıktıkları gibi kendini Harry'ye yakın tutarak uzaktan onlara el sallayan Elish'e başıyla selam verip önüne döndü.

O elinden geleni yapıyordu, ancak Harry'den yayılan auraya engel olamadığı gibi herkesin de dikkatini çekiyordu.

İç çekerek ifadesini olabildiğince sabit tutmaya çalıştı. Herkes sadece onun kıskançlıkla bu hale geldiğini düşünebilirdi böylece.

Buraya gildiğinde yaptığı gibi arka koltuğa bindi. Ön koltuk ona boğucu geliyor ve kemerle uğraşmak istemiyordu. Harry kapısını kapatıp direksiyona geçerken alnını ovuşturdu.

İnanılır gibi değildi...

Sessizliklerini koruyarak eve varmayı beklerken ikisi de kendi kurtlarıyla bir savaş içindeydi.

Alfa ne olursa olsun bunları kabullenemeyecekti ve o kurttan kurtulana kadar da rahat bir nefes almayacaktı.

Omega ise sadakatine yapılan saygısızlığı kaldıramıyordu.

Sonunda güvenli duvarların içerisine girdiklerinde Harry bir nebze olsun rahatlamıştı. İnip Louis'nin kapısını açtı ve onu indirdi. Eve girene kadar da sessiz kalıp Anne'le karşılaştılar.

"Çocuklar! Hoşgeldiniz! Çekim nasıldı? Çok merak ediyorum nasıl göründüğünüzü."

Louis ona cevap vermeden, "Ben yoruldum, yukarı çıkıyorum." diyerek Harry'nin ellerinden kurtuldu.

Alfa onun kendisinden uzaklaşmaya çalıştığı düşüncesine katlanamadı. "Bence de dinlen. Böylece beni biraz anlayabilirsin."

Louis merdiven korkuluğunu tutmuştu ki durdu. Kafasını çevirip ona keskin bir bakış attı. "Önce sen bir gerçekleri görmeyi öğren."

Anne ikisinin haline büyük bir şaşkınlıkla bakarken Harry'nin geri cevap vermek için atıldığını farkedip onu tuttu. "Oğlum? Ne yapıyorsunuz siz?"

Onu bırakmadan, normalde Harry'nin peşinden gittiği, Omeganın arkasından Margaret'ı gönderdi. O yemekle meşgul olduğu için yerine kendisi geçerken oğlunu da beraberinde götürdü.

"Neler oldu siz böyle?"

Kaldığı yerden volta atmaya devam etti. "Düşündükçe çıldıracak gibi oluyorum anne. Görmen lazımdı ya, görmen lazımdı!"

"Neyi Harry!?"

"Louis'yi! O fotoğrafçının nasıl ona övgüler yağdırdığını, hareketlerini!"

Gelişigüzel bir hırlama bırakıp olduğu yerde döndü. "Nasıl? Louis'ye sarkıntılık mı yaptılar?"

"Gözümün önünde anne," Annesine doğru döndü. "..gözümün önünde ona baktı, ismiyle seslendi, dokunmaya kalktı! O ağzı zaten hiç rahat durmadı! Ya Louis? O ne yaptı? Ben sinir krizlerine girerken gülüyordu!"

Anne düşünceli bir şekilde ocaktaki yemeklere baktı. "Louis'yi böyle bir şey yaparken hayal etmek bile zor."

"Değil mi? Bir de beni düşün! Orada ne hâle geldim!"

"Hayır Harry, yani demek istediğim şey böyle bir şey yapmaz o. Bazı şeyleri yanlış anlamış olabilir misin?"

"Anne, lütfen ya!"

"Harry, düşün. O bekârken bile doğru düzgün başka kurtlara yüz vermezken, evli ve hamileyken bunu yapar mı sence? Senin yanında üstelik?"

"Ben de bunu anlamaya çalışıyorum ya zaten! Bir de anlamazdan geliyordu..."

"Sakin ol önce," Oğlunun kollarından yakalayıp sabitledi. "..önünde iki seçenek var oğlum. Ya senin sandığın gibi, hiç beklemesem de, ona cilve yapıyor..."

Harry çatık kaşlarına buruşan yüzü ve kırışan burnu da katılınca kafasını çevirdi. "Ya da ne?"

"Gerçekten senin kıskanmış olmandan hoşlanabileceği aklına gelmiyor mu?"

Harry gözlerini annesinin yüzünde gezdirmeyi bırakıp kafasını çevirdi yine.

"Harry?"

"Ne!?" Yine yükselerek elini, merdivenleri kastederek, mutfağın girişine uzattı. "En son o beni kıskanıp yanlış anladığında gelip burada yalvarmam gerekti! Kıskançlıkla ilgili pek de iyi anılarım yok."

İç çekti Anne. "Boşu boşuna gerilmişsiniz."

"Bana bunun için boşuna deme anne. O piçin yaptıkları affedilemez!"

"Ağzını bozma Harry." Bu kez kızarak kaşlarını çattı. "Anlaşılan kendine hakim olamamışsın ve nasıl bir tartışma yaşadığınızdan emin değilim ancak Louis bana kızgın değil, kırgın gibi gözüktü."

Dikkatle baktı oğluna. "Yani onun gönlünü alsan iyi edersin."

Harry oflarak başını geriye atarken Anne kocasını kokusunu duydu. "Baban geldi. Hadi onunla karşılaşmadan yukarı çık, bir de ikinizin tartışmasını kaldıramam. Söyle Margaret aşağıya dönsün ve sen de Omeganla ilgilen."

Harry sakinleşmeye çalışarak derin nefesler alıp verdi. Saçlarının kabardığını hissedebiliyordu. Başını eğip saçlarını eliyle salladıktan sonra geriye attı. Gergin ifadesini düzeltmeye çalışırken yaklaştığı odalarının kapısının aralık olduğunu görebiliyordu.

"Ne desen de Margaret, olan ortada. Sinirlendi de ağzına geleni mi söyledi? Yoksa aslında düşündüklerini mi? Beni bu kadar tanımıyor olamaz herhalde? Yavrularımız olacak ya!"

"Biliyorum efendim, sizi anlıyorum ama lütfen sakinleşin... Bakın ağrılarınız olacak yoksa."

Harry oyalanarak dinlediğini düşünmelerini istemediği için kapıyı ittirdi. "Margaret."

"Küçük bey."

Onu görünce kafasını çeviren Louis ile canının acıdığını hissederek konuşmaya devam etti. "Annem seni bekliyor."

"Hemen iniyorum." Hâlâ kapıda dikilen Harry'nin yanından geçmeden önce durup gözlerine bakarak fısıldadı. "Lütfen sakin olun."

Kafasını salladı çatık kaşlarıyla. "Tamam Mary..."

O aşağı inip odada ikisini yalnız bıraktığında kapıyı sakince kapattı Harry. Normalde uzun süre sessizliğini koruma planı yapan Louis onu görünce sinirlerinin yine zıpladığını hissetmişti.

"Boşuna geldin, hatta yakın zamanda gelmek istemeyebilirsin. Çünkü seni anlayabileceğimi hiç sanmıyorum."

Harry derin bir nefes alıp verdikten sonra yutkundu. Ne yapması gerektiğine karar veremeden ona doğru iki adım attı.

"Louis..."

"Eğer beni başka alfalara cilve yapmamla suçlamaya devam edeceksen hiç başlama."

"Hayır," diyecek olsa da oturduğu yerden kayıp, ona arkasını dönen Louis ile durdu. "..ben-"

"Öyle demek istedin Harry. O yüzden lütfen, bana inanmayacağım savunmalarla gelmektense, geri gitsen daha iyi olur."

"Hayır."

Söyleyecek bir şeyi bulamadığında yalnızca yatağım etrafından dönüp kendi tarafına geçmiş ve yanına oturmuştu. Louis önünde kalan bedenle dönmeye üşenip gözlerini kapatmakla yetinince Harry de gözlerini onun üzerinde gezdirmişti.

Düşünmemişti... Yani konuşurken Louis'yi kırdığını, ya da kırabileceğini düşünmemişti. O an gördüğü buydu ve...

"Çok sinirlenmiştim. Ben düzgün düşünemiyordum.-"

"Sus Harry."

Omega gözlerini açmadan konuştuğunda Harry susmak istememişti. Bu şekilde olmak istemiyordu.

"Beni dinlemek zorundasın. Benim amacım seni kırmak değildi, ben sadece-"

"Senin amacın o an sinirini bir şekilde çıkarmaktı ve önünde de ben duruyordum, değil mi?."

"Louis lütfen, beni tanımıyor gibi konuşma!"

"Tanıyor muyum acaba?" Louis sonunda gözlerini açıp baktı. "Sen beni tanıyamıyorsan belki de ben de seni pek tanımıyorum!"

"Demek istediğim bu değildi!"

"Git Harry, duydun mu beni!?" Dirseğinden destek alarak doğruldu. "Git yoksa ben de söylemek istemeyeceğim şeyler söyleyeceğim! Beni sinirlendiriyorsun ve-ah!"

"Louis?"

Hızla yarım yamalak doğrulmuş bir vaziyette kalmış olan Omegayı tuttu. "İyi misin!?"

Nefesini tutup ellerini karnına bastırarak bekledi. "Sadece-" Dişlerinin arasından sert bir nefes çekti. "Sadece bırak da sakinleşeyim."

"Seni ben sakinleştirebilirim."

"Bu kez değil. Seni gördükçe sinirleniyorum."

Harry acıyan kalbiyle birlikte kararsız bir şekilde bekledi. Louis'nin sessizlikle birlikte sırt üstü yattığını ve sakinleşmeye çalıştığını anlayıp doğruldu.

"Gidemem Louis... Yapamam." Louis sessizce gözlerini açıp ona baktı ve kafasını aksi yöne çevirdi yine.

"Anneme söyle," dedi Omega kapalı gözlerinin ardından, Anne'i kastederek. "..uygun bir günde annemleri çağırsın. Onları görmek istiyorum."

Harry onun bunu sayılı zamanlarda istediğini biliyordu. Ya çok özlemiş oluyordu, ya Harry peş peşe yoğun günler geçirdiğinden yalnız hissediyordu, ya da kendi ailesinin varlığının huzurunu yaşamak istiyordu.

Harry bunu iyiye yormak için elinden geleni yaptı.

"Hah... Tamam. O zaman, ben balkonda olacağım, tamam mı? Kapıyı da kapatacağım. Lütfen sakin ol."

Ona bakıp dediğini yapmadan önce tülü biraz aralamış ve balkondayken onu rahatlıkla arkasından izlemişti. Bu durum ne kadar onu üzse de ikisi de birbirlerinin varlığını hissederek, bir yandan düşünme fırsatı bulmuşlardı.

Margaret gelip onları yemeğe çağırana kadar da bu şekilde kalmışlardı. Harry içeri giren Margaret'ı görüp balkondan çıkmış, onun inmesiyle Louis'ye yönelmişti.

Omega onun uzattığı eli umursamadan kendi kendine kalkıp Alfanın önünden geçtiğinde Harry dayanamamış, uzanıp ona arkadan sarılmıştı.

"Özür dilerim..."

Fısıltısını Louis'nin tenine doğru bırakırken kollarını sıkılaştırıp sırtını kendi gövdesine bastırmıştı. Louis bir süre sarılmasına izin verip kafasını salladı ve kolunu tutup onu bırakmasını bekledi.

Harry hemen arkasından aşağı inerken bunun yeterli olmadığını görebildiği kadar hissedebiliyordu da.

Birlikte inerek yemek masasındaki yerlerini aldıklarında onlardan beklenmeyecek bir sessizlikle yemeklerinin servis edilmesini beklediler.

"Bir tuhaflık var. Bunu bir tek ben mi farkediyorum?"

Anne eşinin konuşmasıyla ona yaptığı uyarıların hiçbir önemi olmadığını anlamış oldu. Ne kadar onu masanın altından dürtse de durmuyordu.

"Bu sessizliği neye borçluyuz acaba?"

"Neden sadece bunun tadını çıkartmıyorsun baba?"

Robert oğlunun ters konuşmasıyla durumun gerçekten ciddi olduğunu anlayıp karısına bakmıştı. Ondan, 'Lütfen?' diyen bakışlar aldığında bu kez uzatmadı. Gözlerini onların üzerinde gezdirip incelese de yemek bitene kadar ağzını açmadı. Hatta yedikleri en sessiz yemek olabilirdi.

En sonunda kimseyle uğraşamayacağını anlayan Robert sıkılıp yemeğini bitirdiği gibi masadan kalkmıştı. Yapıcı olma özelliğinden uzak kocasının arkasından başını iki yana salladı Anne. Ardından düşünceli gözlerini yemekleriyle oynaya oynaya sonunda bitirebilen ikilide gezdirdi.

Şuan kavgaları çok tazeydi. Bu nedenle ne söylese geri tepebilirdi. Önce sakinleşmelerini beklemeliydi, zamana ve kafa dağıtmaya ihtiyaçları vardı.

Onlar aynı sessizliği sürdürürken Harry, içten içe onu kemiren Alfasını susturamayıp çatalını gürültülü bir şekilde bırakıp kalkmıştı. Babasının peşinden giderken Louis de onun arkasından bakıp iç çekerek geriye yaslandı ve Anne ile göz göze geldi.

"Onunla konuştum." Dedi yine de Anne kendini tutamayıp.

"Size ne şekilde anlattı bilmiyorum."

"Çok kıskanmış sanırım..."

Louis alayla gülerek gözlerini indirdi. "Benim yanında başka bir alfaya yüz verdiğimden de bahsetti mi?"

"Ah ah... Seni ne kadar yanlış anlamış bir bilsen..."

"Sorun beni nasıl anladığı değil anne. Diyelim ki gözü döndü. Bu nasıl bir dönmek ki eşinin asla yapmayacağı bir şeyi bu kadar emin bir şekilde dile getirebiliyor?"

Louis konuştukça sinirlendiğini hissederek iç çekti ve sandalyesini geri itti. "Üzgünüm anne, ama bunu konuşmasak olur mu?"

"Elbette oğlum... Sen ona bakma, kendine dikkat et sadece. Bunlar çözülmeyecek meseleler değil."

Louis başını sallayıp kalkarken Anne de onu takip etti. "Lütfen yukarı çıkma. Orada düşündükçe yıpratacaksın kendini. Gel ve bizimle otur."

"Peki..."

Anne'in elinden tutup birlikte salona geçerlerken duyduğu şeyle kaşları çatıldı.

"Sadece dediğimi yapıp o fotoğrafçı bozuntusunu atamaz mısın!?"

"Ne diyorsun sen?"

Louis karnını altından destekleyip Anne'i bıraktığı gibi hızlı adımlarla salona girdi. Harry ona çatık kaşlarla bakan eşine döndü.

"Ne demişim?"

"Kimseyi işinden etmiyorsun, özellikle de benim yüzümden!"

"Senin yüzünden falan değil. O bunu hakediyor ve gidecek." Kollarını bağlayıp homurdanarak devam etti. "Bir de ban onu savunma şimdi."

"Benim kimseyi savunduğum yok!"

"Hey!" Robert sonunda sert bir sesle devreye girdi. "Siz iki genç kurt önce bir oturun bakalım."

"Gel oğlum." Anne telaşla Louis'nin oturmasına yardımcı olurken Harry atamadığı sinirinin hırsını kendini koltuğa atarak çıkarmaya çalıştı.

"Öncelikle kimseyi elle tutulur bir sebep olmadan işten falan alamam."

"Omegama sulanmasından başka daha ne sebep istiyorsun!"

"Sen ne anlatıyorsun? Ben bir daha kim bilir ne zaman gideceğim oraya!"

"Benim onu her görmemde parçalamak istemem ne olacak!"

"Kendinize gelin!"

Robert parmağını Harry'ye doğrulttu. "Alfana sahip çıkmayı öğren genç adam."

"Aynı şey annemin başına gelse sessiz kalabilecek misin!?"

"Harry!"

"Nasıl beni anlamazsınız ya!? Söz konusu Omegam diyorum size! Pisliğin teki geliyor! O da-"

"Ne?" Dedi Louis duraksayan Harry'ye. "Devam et. Söyle! Benim de ona kuyruk salladığımı söyle hadi!"

Harry saçlarını yolar gibi karıştırıp arkasını dönerken güçlü bir şekilde hırladı.

"Tamam, bu kadar yeter."

Anne kalkıp Louis'nin iyi olduğuna emin olunca oğlunun yanına gitmişti. "Yürü." Dedi onu açık bahçe kapısına doğru iterken. "Git dönüş."

Harry'nin duraksamasıyla onu sırtından iterek, "Hadi!" dedi. Alfa da kapıdan çıktığı ilk adımda kıyafetlerini parçalayarak dönüşmüş ve toprağı döven pençeleriyle ormanın derinliklerine girmişti.

Louis onun uzaklardan gelen ulumasını duyarken inleyerek karnını tuttu.

"Louis? Oğlum, iyi misin!?" Hızla onun yanına oturdu. "Gidelim mi hastaneye? Hm? Hadi kalk."

"Hayır hayır." Buruşuk yüzüyle geriye yaslanırken derin bir nefes verdi. "Sadece tekme atıyorlar. Artık hangimize kızıyorlarsa..."

"Ow..." Anne gülmekle ağlamak arası bir ifade ve sakinleşmelerine yardımı olması umuduyla elini Omeganınkinin yanına, karnına koydu.

Onların ne düşündüğünü Tanrı bilirdi. Ancak bir şekilde şundan eminlerdi;

Üçü de onların bu halinden hiç hoşlanmıyorlardı.

×××

Yemin ederim yordular beni,

Gerim gerim gerildim.

Yavrular doğunca altlarını Margaret'a değil de onlara temizleteceğim ya bu nedir?

Umarım beğenmişsinizdir demeye korkuyorum,

Yine de çok değerlisiniz,

-Arthur, "Bu sefer kendi kendini yaktın ezik Harry. HAHA!" derdi.

Continue Reading

You'll Also Like

112K 8.5K 42
Badeee.sy : Gö*ünde torpil patlatacağım senin. Darknight : Gö*üm senin için her zaman burada orası ayrı mevzu ama Emre değilim. Darknight : Seni sırf...
886K 70.9K 14
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...
11.1K 1.4K 75
"Tek bir kıvılcım, yıkıcı bir orman yangını başlatabilir. İki olgun erkek arasında yanan bir aşk." Dövme sanatçısı x Göz Doktoru Tao Xiaodong'un kör...
222K 20.9K 36
Louis, tıp bölümünün son senesinde sınavlarla ve stajla boğuşurken beklediği en son şey, yanında çalıştığı asabi doktora aşık olmaktı. Alfa!Harry ...