SAKLIMDASIN - BxB

By himangsegye

31.9K 1.8K 900

"Ee? Beğenmedin mi süprizimi ülkücü? Ne bu bakışlar?" "Süpriz? Ne sürprizi? Ne oluyor solcu ne bu masa böyle... More

RÜYALARDA BULUŞURUZ
KAVUŞMA
GÜNDOĞDU
DOĞAN GÜNEŞİM
ZAMAN BEKLEMEZ
SAKLIMDASIN
ESKİ BARAKA
ZAMAN GEÇSE DE UNUTULMAYAN HATIRALAR
ELBET BİR GÜN ÖDEŞİRİZ
İNTİKAM
GENÇLİĞİMİ GERİ VERSELER
GÖZLERİN GÖZLERİME DEĞDİĞİ ZAMAN
ESKİ GÜNLERİN HATIRINA
AŞKIN SONU BİLİNİR Mİ?
ÖZÜR DİLERİM
NE ZAMANDIR?
SEVENİN ÖNÜNDE KİM DURABİLMİŞ
SONUNU DÜŞÜNEN KAHRAMAN OLAMAZ
ÖYLE Mİ? ÖYLE.
SİLSEK GEÇMİŞİ
SEVENLER SEVİŞİR
TUTMA İÇİNDE
KARA SEVDA
İLK DANS
SAR SARABİLİRSEN
RÜYALAR ALEMİ
RÜYALAR GERÇEK OLDU
MAVİŞİN GAZABI
İNSAN İNSANI BÖYLE SEVER Mİ?

ALTILI MASA

653 36 14
By himangsegye

Medya: Mahsun Kırmızıgül - Dinle

İyi okumalar 💜✨
___________________________________________

"Çok sıcak bu. Ağzımı mı yakacaksın solcu? Git değiştir şunu."

Esmer genç derin bir nefes alıp gözlerini kapatırken sakin kalmaya çalışmıştı. Gözlerini açıp yüzünde yapmacık olduğu açıkca belli olan bir gülümseme ile konuşmaya başlamıştı.

"Ülkücüm. Canım. Hayatım. Getirdiğim üç çayın birine imamın abdest suyu gibi dedin. Birine soğuk bu sıcak olsun dedin şimdi sıcak getirdim sıcak bu diyorsun. Niye beğenmiyorsun ha kurban olduğum? Ne istiyorsun?"

Sonlara doğru istemeden yükselen sesi ile sarışın genç bıyık altından gülmüş ancak hemen ifadesini toparlayıp yüzüne kızgın bir ifade yerleştirip girmişti söze.

"Ne o Devrim bey? Sıkıldınız mı hemen? İyi ki bir iki bir şey istedik."

Solcu genç yeniden derin bir nefes almış ve ülkücü gencin hemen yanına oturmuş yüzünü de ona dönmüştü.

Sarışın genç esmer olana yeniden şans vereli üç gün olmuştu. Bu üç gündür sarışın olan adeta süründürmüştü esmer genci. Her sabah kendisinden önce kalkıp ona kahvaltı hazırlaması için evine gelmesini istemişti ilk gün. Hatta evinin anahtarının bir kopyasını vermişti onu uyandırmak zorunda kalmasın diye.

Daha sonra birkaç projesini ona yaptırmış, evi temizletmişti. Sık sık şoför gibi kullanmış ancak çoğunlukla getir götürünü yaptırıyordu.

Asıl amacı aslında solcu genci test etmekti. Nasıl tavırlar sergileyecek, dediklerini yapacak mı ya da ne kadar dayanacak diye bakmaktı. Ve esmer olan oldukça iyi dayanmıştı. Ta ki bu sabaha kadar. Sabahtan beri yaptığı hiçbir şeyi beğenmemiş, iki kere yumurtayı tekrar kırdırmış, bardakların temiz olmadığını öne sürerek yeniden tüm bulaşıkları yıkattırmış ve dördüncüye önüne gelen çayı beğenmemişti.

"Kurban olduğum sıkılmak değil de senin için diyorum ben. Bak saat kaç oldu hala adam akıllı kahvaltını yapamadın sırf benden bir şeyler daha isteyeceksin diye."

"Ne alakası var ya? Beğenmedim ki istedim. Yapmak istemiyorsan yapma anasını satayım. Sanki zorla tutuyoruz. Ben koyarım yeniden sanki sana kaldım."

Sahte öfkesi ile oturduğu yerden kalkmaya yeltendiği sırada esmer olan acele ile omzularından tutup yeniden sandalyesine oturtmuş kendisi ayaklanmıştı.

"Tamam yavru kurt sakin ol sen. Ben getiririm bir daha ne olacak sanki? Elime mi yapışır? Otur sen burada getiriyorum hemen."

"Yok yok getiririm ben. Yorulma sen şimdi. Laf edersin yine maazallah."

"Etmeyeceğim, söz. Otur sen. Getirim hemen."

Sözünü bitirir bitirmez ayaklanmış arkadaki mutfak tezgahına yönelip ellerini koyarak başını öne eğerek derin bir nefes almıştı solcu genç. Yorulmuştu. Üç gündür oldukça yorulmuştur ancak ona da bunları yalnızca hemen ardında mutfak masasında oturan genç yaptırabilirdi. Haksız olduğunu bilmese karşı çıkardı bütün bunlara ancak ettiği lafları düşündükçe kendisi bile sinirleniyordu. Sarışın genç o lafları hak etmemişti.

Esmer genç doğrulup çayı yenilerken sarışın olan da masada oturmuş gülümsüyordu. Şu üç gündür emin olduğu şeylerden birisi de solcu gencin onu oldukça sevdiğiydi. Öyle saçma şeyler istemiş, öyle saçma şeylere trip atmıştı ki kendisi bile yaptığı ve söylediği şeylere sinir olurken esmer genç tek kelime etmeden her dediğini yerine getirmişti.

Solcu genç çayı yenileyip sarışın gencin önüne koyduğunda oturmak yerine yeniden istemesine karşın ayakta dikilmeye devam etmişti. Bunu fark eden sarışın genç gülümsemesini zor tutarken eline çayı alıp bir yudum içmiş, daha sonra yerine geri koyarken konuşmuştu.

"Bu iyi olmuş. Güzel güzel."

"Oh be! Hadi yiyelim."

Esmer genç rahatlarken sarışın genç ise hala gülme isteğini zar zor tutuyordu. Esmer genç hızla yerine oturmuş kendisine koyduğu çaydan içtiği sırada çoktan soğuduğunu fark edip yüzünü ekşitmiş yine de tekrar kalkmaya üşenip soğumuş çayı içmeye devam etmişti.

Yemeklerini yerlerken bir süre sonra sarışın gencin telefonu çalmaya başlamıştı. İçeride olan telefonu almaya kalkacağı sırada aklına gelen şey ile yerine geri oturmuş gözünü karşısındaki esmere çevirmişti.

"Solcu şu telefonu bir getirsene ya."

Ağzına götürdüğü ekmeği havada kalan esmer genç derin bir nefesi almış elindeki ekmeği masaya bırakırken ayaklanıp telefonu almaya salona geçmişti.

"Ulan böyle ne güzel oluyormuş ya. Ben hiç affetmesem mi bunu napsam?"

Kendi kendine konuşup gülen sarışın genç elinde hala çalan telefonu ile mutfağa girince öksürerek kendisini durdurmuştu.

"Can arıyor. Can kim?"

Gözlerini devirerek ona uzatılan telefonu alan sarışın genç yanıt vermeden kapanmak üzere olan telefonu açmıştı.

"Alo?"

"Alo reis. Günaydın!"

"Günaydın koçum günaydın da hayırdır? Bir problem mi var?"

"Yok reis ne problemi? Ben şeyden aradım."

"Neyden aradın?"

"Şeyden..."

Telefonun ucundaki gencin kıvranması ile sarışın genç kaşlarını çatmış gelecek cevabı merakla bekliyordu. Onun kaşlarını çattığını gören esmer genç de masada öne eğilip o da merakla beklemeye başlamıştı.

"Neyden oğlum söylesene?"

"Ya reis biz senin eve geliyoruz şu an."

Duydukları kaşlarını daha da çatmasına sebep olurken gözleri karşısındaki esmere dönmüştü.

"Kim kim geliyorsunuz? Niye geliyorsunuz? Bir problem olmadığına emin misin sen?"

"Reis ben kaçak göçek aradım seni. Soner, Hakan abi ve Yusuf'la geliyoruz."

"Ne?!"

Ülkücü genç, çocuğun Yusuf reise yalnızca adı ile seslenmesini şimdilik göz ardı ederken içini endişe kaplamıştı. Soner ve Hakan sorun değildi ancak Yusuf reis kendisini bir solcu ile aynı sofrada hele ki kendisinin evinde görürse bu hiç iyi olmazdı.

"Benim kapatmam lazım şimdi. Soner dedi bana ara haber ver ne olur ne olmaz diye. Haberin olsun. Evde olmaması gereken birileri varsa diye. Hadi kapattım ben."

"Lan dur! Neredesiniz? Alo? Alo? Hay anasını ya!"

"Ne oluyor sarışın?"

"Bizimkiler, buraya geliyormuş."

"Sizinkiler?"

"Soner, abim, Can ve Yusuf reis."

"Yusuf ne alaka ulan?"

"Ne bileyim be ben? Kalk sen hadi git bir an önce. Görmesin seni burada."

"Niye gideceğim ya? Gelsin. Geleceği varsa göreceği de var."

"Lan saçmalama! Kalk git. Ben ne diyeceğim adama? Nasıl açıklayacağım."

"Niye açıklayasın ya? Ona ne?"

"Ya sen hayırdır solcu? Yürek mi yedin? Kendi arkadaşların olsaydı gelenler aynı tepkiyi mi verecektin?"

"Ben onu bunu bilmem. Sevmiyorum o herifi."

"Lan ne alaka? Ülkücü diye mi?"

"He o yüzden."

"Solcu!"

"Yavrum?"

"Ulan-"

Çalan zil sesi iki genci de durdurmaya yetmişti. Esmer olan oldukça rahat bir biçimde sandalyesinde oturmaya devam ederken sarışın olsn yerinden fırlamış, telaşa girmişti. Eğer solcu gencin kendi evinde olduğunu görürse işler hiç de iyi olmazmış gibi geliyordu.

"Devrim Allah'ın adını verdim kalk ya! Ne olur bak."

"Ya hayır abi. Biz özel hayatımızda yaptığımız şeyler için niye millete hesap verelim ki? Kime ne? Gerilme bu kadar sen de. Eğer çekindiğin ne diyeceğinse de merak etme. Mahalleden arkadaş olduğumuzu söylersin olur biter. Buna da laf edemez ya?"

Sarışın genç sıkıntılı bir şekilde oflayıp kapıya ilerlerken son kez şansını denemek isteyip arkasını dönünce onun ne diyeceğini aklayan esmer genç ellerini iki yana açıp yakınmıştı.

"Alparslan'ım kıç kadar evde nereye saklanayım ben şimdi? Dolaba mı gireyim ne yapayım ya?"

"Of solcu of!"

"Oflama da hadi git aç kapıyı. Korkma ayrıca ben varım."

"Sen varsın diye korkuyorum zaten gerizekalı."

Sarışın genç kapıya ilerleyip derin bir nefes alırken esmer genç de ayaklanmış yüzünü mutfak kapısının girişinde ayakta dikilmişti. Son kez nefes alan ülkücü genç ısrarla çalınan kapıya elini atıp açtıktan sonra kapıdaki dört genç ile göz göze gelmişti.

"Selamünaleyküm Alparslan."

"Aleykümselam Yusuf reis. Hoş geldiniz. De hayırdır? Yolunuzu buraya düşüren sebep nedir?"

"Ne oldu? Yanlış bir zamanda mı geldik biz?"

"Yok estağfurullah ondan değil de-"

"Devrim?"

Yusuf reisin sarışın genç konuşurken gözü arkaya kayınca ayakta dikilen esmer genci görmüş, oldukça şaşırmıştı.

"Hoş geldin Yusuf reis. Siz de hoş geldiniz beyler. Buyurun kapıda kaldınız."

Sarışın genç dudaklarını ve göz kapaklarını birbirine bastırmış olacakları ve gelecek tepkileri beklerken beklediği şeyler olmamış, Yusuf reis ve diğerleri ağır ağır girmişti içeriye. Soner ve Hakan ikisini bilse de Can ve Yusuf reis her şeyden bir haber olduğu için oldukça şaşırmışlardı. Can, Soner'in kendisini sarışın genci arayıp uyarmasını söylediğinde de şaşırsa da böyle bir şey beklemiyordu.

"Hayırdır Alparslan reis? Ne zamandan beri evine solcuları alır oldun?"

"Şimdi şöyle ki-"

"Şöyle ki. Ben söyleyeyim. Biz Alparslan ile mahalleden arkadaşız aslında. Araya giren bazı görüş ayrılıklarından dolayı yollarımız da ayrılsa da yakın zamanda kendi çapımızda eski günlerin hatırına bir ateşkes imzalamaya karar verdik. Ki böyle olmasa bile sizi pek ilgilendirdiğini düşünmüyorum."

"Devrim!"

Sarışın genç gözlerini kocaman açıp sinirle kendisine seslendiğinde omuz silkmek ile yetinmişti esmer genç. Başta açıklaması iyi gitse de sonda tamamen bastırmıştı.

"Demek öyle? Arkadaşsınız yani?"

"Neyi sorguladın bu kadar birader? Arkadaşız işte."

"Devrim sen gitsen mi artık ya? Ha?"

Sesindeki o öfkeli tınıyı Yusuf reis ve Can dışında geri kalan herkes anlasa da esmer genç anlamamayı tercih etmiş, tabiri caizse salağa yatmıştı.

"Giderim ya ne acelesi var? Hem daha kahvaltı yapıyorduk. Siz de buyurun. Kaynananız sevecek. Gerçi seni pek bilemem ama."

"Ulan-"

"Reis! Dur bir, sakin. Birader sende bir frenle artık kendini. Anladık Alparslan reisin arkadaşıymışsın da Yusuf reisle de böyle konuşamazsın."

"Hadi ya?"

"Aynen öyle."

"Bak sen?"

Can ve Devrim birbirlerinin üzerine yürüyecekken sarışın genç ve diğerleri araya girmiş, esmer genci Alparslan tutarken Can'ı da Yusuf reis tutmuştu yüzündeki bariz memnun bir ifade ile.

"Yahu yeter! Evimde kavga istemiyorum! Duydunuz mu? Devrim? Can?"

"Valla reis o bize bulaşmazsa bizde ona bulaşmayız."

"Ne bulaşacağım be size ben?"

"Ha bu bulaşmamış halin?"

"Ohoo sarışın bunlar ikili geliyorlar üstüme bak. Yalnız gördüler beni herhalde. Bir arka çıksan ya bana?"

"Kavga. İstemiyorum. Diyorum. Tamam mı? Herkes otursun sofraya hadi."

Bütün gençler gergin bir halde sofraya ilerlerken sarışın genç son anda esmer olanı kolundan tutmuş kenara çekmişti.

"Ne yapıyorsun lan sen? Salak mısın? Bu kadar ülkücü adamın içinde ne dayılanıyorsun? Götüne çok mu güveniyorsun sen?"

Esmer genç yüzündeki gülümseme ile aralarındaki boşluğu kapatmak istercesine bir adım atmış, sarışın gencin dibine girip gözlerinin içine bakarken diliyle cık sesi çıkarıp konuşmuştu.

"Yok. Ben götüme değil, sana güveniyorum bozkurtum. Sen bana bir şey yapmalarına izin vermezsin. Sen beni bu kurtlar sofrasında yalnız bırakmazsın."

"Ulan! Tam diyorum ki ne güzel konuşuyor sonra bir şey diyorsun hop! Uçuyor, bütün hava gidiyor. Neyse hadi git sen."

"Hayatta gitmem."

"Lan!"

Sesi biraz yüksek çıkınca içeriyi kontrol etme hissi ile kafasını eğip mutfağa bakmış sonra geri çekilip yüzündeki gergin ifade ile konuşmuştu.

"Lan ne demek gitmem? Ne yapacaksın bizim yanımızda?"

"Olmaz. Gidersem o kurtcuk arkamdan korktu kaçtı der. Hayatta gitmem."

"Ya demez demez. Ben işi çıktı gitti derim. Hadi git ya!"

"Gitmem yavrum ısrar etme. Hem daha kahvaltımı da yapamadım. Aç aç mı göndereceksin beni?"

Yavru köpek bakışı atan solcu gence dayanamayan ülkücü genç sinirle derin bir nefes alıp omzundan mutfağa doğru ittirmişti. İşaret parmağını sallarken sessizce konuşmuştu.

"İyi geç ama ağzını açarsan ağzına sıçarım bak. Duydun mu?"

"Duydum duydum."

"İyi yürü."

Esmer genç yüzündeki kazanmış olmanın verdiği sevincin gülümsemesi ile mutfağa girmiş boş sandalyelerden birine oturmuştu. Ardından gelen sarışın genç sıkıntılı bir nefes ile yerine geçerken Yusuf reisin delici bakışlarını hissediyordu.

"Bu tip bizimle aynı masada mı oturacak Alparslan?"

"Beğenemedi-ah!"

Esmer gencin lafını yarıda kesmesini sağlayan şey masanın altından yediği tekmeydi. Sarışın genç yüzündeki yapmacık gülümseme ile karşısındaki adama dönmüştü.

"Kahvaltısını yapıp gidecekti o yüzden."

"Neyse canım arkadaşlarmış işte Yusuf reis. Uzatmayalım."

"Arkadaşlarmış deme bari Soner. Sanki bilmiyordun. Hatta eminim ki Hakan da biliyordur."

Soner ve Hakan birbirlerine bakarken ne diyeceklerini bilememişlerdi.

"Peki ya bu aranızdaki arkadaşlık ocakta duyulursa? Sence hoş karşılanır mı Alparslan?"

Esmer genç yeniden cevap vermek için ağzını açsa da masanın altından bu kez eli tutulmuştu. Kafasını ellerinden kaldırıp sarışın gence baktığında onun direkt Yusuf reise baktığını görüp susmayı tercih etmişti.

"Kusura bakma da reis bizim arkadaşlığımızın kime ne zararı var? Casusluk yaparım diye mi korkuyorsun?"

"Kardeşim saçmalama ne casusu ya?"

"Sen dur bir Soner. Söyle Yusuf reis. Casus muyum diye mi çekiyorsun beni bu sorguya?"

"Bunları şimdi ben soruyorum ki ileride olur da duyulursa sana sorulacak sorular bunlar. Hazırlıklı ol diye soruyorum. Hatta başka ne sorarlar biliyor musun?"

Yusuf reisin gözü masanın çevresindeki herkesin üstünde gezerken en son yine sarışın gencin üstünde durmuştu.

"Geçen yaşanan silahlı saldırı olayından haberin var mıydı diye sorarlar?"

"Ne diyorsun lan sen?!"

"Devrim! Otur."

"Lan ne demek otur? Resmen sana hain muamelesi yapıyor herife bak!"

"Devrim!"

Sarışın genç direkt mavilerini kahvelere dikine esmer genç içindeki öfke ile yerine geri otururken sarışın genç yeniden mavilerini karşısındaki adama çevirmişti.

"O olayda benim kardeş dediğim adam, Can vuruldu. Ben o silahı ateşleyen herifi aradım her yerde. Bunlar da oyun muydu?"

Can'ın dolu gözleri iki reisin arasında mekik dokurken arada kalmış hissediyordu. Yusuf reis ise derin bir nefes almış, öne eğilerek kollarını masaya dayarken gözleri sarışın gencin üzerindeyken konuşmuştu.

"Bunları bana anlatma Alparslan. Bunu ben biliyorum sen biliyorsun bu masadakiler biliyor ama onlar bilmiyor. Kime neyi nasıl anlatacaksın?"

"Sende pek biliyor gibi değilsin Yusuf."

Masada sessizliğini sürdüren Hakan en sonunda tutamamıştı kendisini. Gözler ona dönerken Yusuf bu kez ona doğru konuşmuştu.

"Bilmiyor olsaydım şu an bu masada oturuyor olmazdım Hakan. Bunu sende çok iyi bilirsin."

"Her neyse. Öyle ya da böyle. Biz bundan böyle arkadaşız ve özel hayatımızda nasıl bir muhabbetimizin olduğu kimseyi ilgilendirmez."

Yusuf reis sıkıntılı bir nefes alıp vermiş öyle konuşmuştu.

"Sen beni kötü biliyorsun ama olsun. İnşallah da ben haksız çıkarım Alparslan."

"Neyse. Hadi yiyelim ben çok acıktım ya."

"Sen evden çıkmadan yapmadın mı kahvaltını?"

"Ne yapayım Yusuf reis ya gerginlikten acıktım yine."

Yusuf reis, Can'ın ağzından çıkanlar ile yan bir gülümseme sunmuş önüne dönmüştü.

"Sahi, siz hala beraber mi kalıyordunuz Yusuf reis?"

Soner'in sorusu ile Can'ın eli havada kalırken Yusuf reis gülmüş öyle cevap vermişti yanındaki gence.

"Aynen. Biraz daha kalacak gibi."

"Sen dedin ama! Kal ne yapacaksın eve gidip tek başına dedin! İstemiyorsan giderim!"

Can'ın alıngan çıkan sesi ile herkes gülümserken Yusuf reis elini kaldırmış saçlarını karıştırmıştı.

"Vay anasını ya. Az önce üstüme yürüyen velet bak."

"Sen dön önüne."

Esmer gencin fısıltısını bir tek yanında oturan sarışın genç duyunca o da kendisine aynı fısıltıda yanıt vermişti. Esmer olan ona dönüp gülümsediği sırada masada herkes kendi işinde olduğu için kimse onları görmezken elini kaldırıp yanındaki bedenin elini tutmuştu.

"Teşekkür ederim. Beni, bizi savunduğun için."

"Yapmam gerekeni yaptım solcu teşekkür etme."

İki genç birbirine gülümseyerek bakmış daha sonrasında sofraya dönmüşlerdi. Herkes yemeğini yemeye başlamış ve sofrada herkesi şaşırtacak derecede hoş muhabbetler dönerken kahvaltı yapılmıştı o sabah.

___________________________________________

Hello! Sonunda geldim ulan.
Bir kaç saat içinde yazdım. İçimden geldiği gibi. Umarım beğenirsiniz. Bu altılıyı daha yakın yapmak gibi planlarım var ama bakalım ksjdlsjdksk

Bu arada medya bu üç gün içinde ondan ne isterse istesin koşulsuz şartsız yerine getiren, bir sarışının aşkına müptela olmuş Devrim'den Alparslan'a gelsin jsndksnsksk

Hadi görüşürüz 👋

Continue Reading

You'll Also Like

119K 5.4K 18
Staj yaptığım hastanede karışan o kız çocuğu bensem?
1M 63.7K 43
Ayağa kalkıp göz yaşlarımı sildim. Gözlerim son kez baktı ardından. Son kez seslendim adını. Bana öyle bir yara bırakmıştı ki, asla affetmeyecektim o...
84.8K 5.3K 21
17 yıl sonra doğumda karıştığını öğrenen Peri... Abilerine ve üçüzlerine alışabilecek mi ? Babam gülümseyip "Aksine iyi bir şey oldu. Peri doğumda k...
25.4M 905K 78
♌ İNTİKAMDAN DOĞAN TUTKULU BİR AŞK ♌ Küçük yaşta anne ve babasının ölümüne şahit olan acımasız genç bir adam... Edim Demiray. Daha on sekizinde uyuş...