Raunchy Alpha // larry

Autorstwa bearschangedmylife

58.2K 5.2K 11.5K

Şımarık bir Alfanın neler yapabileceğini görmek istiyorsanız doğru yerdesiniz! Harry olgun omegayla mühürlene... Więcej

a slice of the future
prolog
one
two
three
four
five
six
seven
eight
nine
ten
eleven
twelve
thirteen
fourteen
fiveteen
sixteen
seventeen
eighteen
nineteen
twenty
twenty-one
twenty-two
twenty-three
twenty-four
twenty-five
twenty-six
twenty-seven
twenty-eight
twenty-nine
thirty
thirty-one
thirty-two
thirty-three
thirty-four
thirty-five
thirty-six
thirty-seven
thirty-eight
thirty-nine
ONE-SHOT
fourty
fourty-one
fourty-two
fourty-three
fourty-four
fourty-six
fourty-seven
fourty-eight
fourty-nine
fifty
fifty-one
🎀fifty-two🎀
fifty-three
fifty-four
fifty-five
fifty-six
fifty-seven
fifty-eight
fifty-nine
sixty
sixty-one
sixty-two
sixty-three
sixty-four
sixty-five
sixty-six
sixty-seven
sixty-eight
sixty-nine
fınal
Special Chapter "🔄"
Special Chapter "24" 1/2
Special Chapter "24" 2/2
Special Chapter "Axel"
Special Chapter 2 "Axel"
Special Chapter 1/2 "Harry or Louis?"
Special Chapter 2/2 "Harry or Louis"
Spacial Chapter "New Groom" 1/2
Special Chapter "New Grooms" 2/2
Special Chapter "Alternative Jobs 1/3"
Speical Chapter "Alternative Jobs 2/3"
Speical Chapter "Alternative Jobs 3/3"
Special Chapter "Wedding Photo"
Special Chapter "Becoming an Alpha"
Special Chapter "Valeria's Alpha" 1/2

fourty-five

527 72 103
Autorstwa bearschangedmylife

Merhaba~

Her gün malak gibi yataktan çıkamayınca böyle bölümleri sıralayabiliyorsun işte.

İyi okumalar,

×××

Hissettiği rahatsızlıkla gözlerini açtı Louis. Hava hâlen karanlıkken saatin kaç olduğunu tahmin edemedi. Ancak zaten buna odaklanamayacak kadar sıkıntılıydı.

Yüzünü buruşturarak karnına, sonra da ondan taraftaki suya baktı. Yerinde kıpırdanarak suya uzanmak istese de başaramayacak gibi duruyordu. Sırt üstü yatıyordu ve karnı fazladan ağırlık yaptığı için beli ağrıyordu. Sağına soluna rahat dönemeyerek de sıkıntıya girerken sanki belindeki ağrı karnına vuruyordu. Ya da içeride bir şeyler oluyordu, emin değildi.

Oflayarak suya doğru dönecekti ki yanında hissettiği bir kıpırtının ardından eli tutuldu.

"Omegam?" Harry'nin uyku mahmuru, boğuk sesi kulaklarına dolduğunda durdu. Kafasını ona çevirirken Harry uykulu gözlerine rağmen endişeyle ona bakıyordu.

"Sorun ne? Bir yerin mi ağrıyor? Bir şey mi istiyorsun?"

"Su..." Diyebildi Louis de kendini yatağa geri bırakırken.

Harry hızla doğrulup onun üzerinden beri dikkatle uzanarak sürahiyi aldığı gibi kapak görevi de gören bardağı doldurup cam şişeyi bıraktı. Boştaki eliyle Louis'nin doğrulmasına yardım ettikten sonra sırtına elini yaslayarak destek oldu ve suyu içmesini izledi.

Sonunda derin bir nefesle başını geriye atan Louis suya ne kadar ihtiyacı olduğunu anlarken bardağı kocasına uzattı. Harry hızla yerine koyduktan sonra da dikkatle onu geri yatırdı.

"Daha iyi misin?"

Louis cevap vermeden, sıkıntıyla karnına baktıktan sonra sızlanarak elini saçlarına daldırdı. "Söyle şu yavrulara da çabuk çıksınlar Harold... Artık rahat bir uyku istiyorum... Yatakta dönüp durmak, yüz üstü yatmak istiyorum!"

Alfa ona sevgiyle bakarken elini karnına koyup okşadı. Ne kadar normalinde de sakin yattığını, uykuya daldığı şekilde uyandığını bilse de bu konuda yorum yapmadı. Onun yüzündeki ifadeyle endişelendiğini hissederek üzerine eğildi.

"Omegam? Çok mu kötüsün? Şey-şey yaptırayım mı? Özel yatak? Böyle, karnın için delik yaparlar, ha? İstediğin kadar yüz üstü yatarsın! Nasıl?"

Louis heyecanla karışık endişesiyle konuşan eşine bakarken duraksadı. Evet sıkıntılıydı, ancak bu biraz da sabırsız olduğu bir ana denk gelmesinden, içine atıp geçememesinden dolayıydı. Kendisini eşine karşı şımarıklık yaparken bulmuştu.

Yine de, Harry'nin bunun farkında olduğuna neredeyse eminken, onun böylesine ciddi fikirler üretmesine dayanamayarak kollarını boynuna doladı. Onu kendisine çekip yatağa geri yatırdıktan sonra kafasını çevirerek onu öptü. Dudaklarını tepki vermeye dahi yetişemeyen dudaklara bastırıp hafifçe çekildi.

"Teşekkürler Alfam... Gerek yok."

"G-gerçekten mi? İyi olduğuna emin misin?"

Öpücüğün de etkisiyle kekeleyen Harry'nin parlak yeşillerine kafa sallamakla yetindi. Ardından tekrar uzanıp Alfasını öptü. Bu kez öylece beklemek yerine kafasını yataktan kaldıran Harry, Louis'nin yamuk bir duruşta kalmasına izin vermeden üzerine eğildi. Omega kollarını boynuna dolayıp, ellerini kabarık saçlarına geçirirken Harry altında kalan elini destek için kullanarak diğer elini de Louis'nin boynuna ve yanağına götürdü.

Öpücükleri saniye saniye derinleşip, dudakları aralanarak, işin içine dilleri girdiğinde Harry bilinçsizce bacağını Louis'nin bacakları arasına atıp kendini Omeganın beline yaslayacaktı ki durdu.

Gözlerini aralayarak onu öpmeye devam eden Omegasının yanağını tuttu. "O-Omegam, dur... Devam edersek... Benim için de, senin için de zor olacak..."

Louis ise ona aralık, pembeleşmeye başlamış dudaklarıyla baktıktan sonra Harry'nin yerine yatmasını izlemişti. Alfa sakinleşmek için bir kolunu gözlerine kapatmış, derin nefes alıyorken Louis bir ona bir karnına baktı.

Kaldığı ikilemle bakışlarını sürdürürken bir kararla örtüyü tutmuş ve avuçlarında toplayarak karnının etrafını kapatacak şekilde örtmüştü. Harry'nin üzerindeki örtüyü de çekip, sanki yavrular karnının herhangi bir yerinden onları görecekmiş gibi, kendini gizledikten sonra elini kaldırmıştı.

"Harold..."

"Hm...?"

Mırıldansa bile gözlerini açmayan, hangi mevsimde olurlarsa olsunlar en rahat iç çamaşırıyla uyuyabilen Alfasına bakıp elini uzattı. İkinci kez düşünmeden elini baksırının içine sokup onu kavradı.

Beklemediği temasla neredeyse küfredecek olan Harry tükürüğünün boğazına kaçtığını hissetti. "Omegam-!?"

"Çıkar." Diye fısıldadı Louis ise bütün odağı o olmuş bir şekilde.

Harry itiraz edemeden penisini kavrayan parmakların hareket etmesiyle inledi. Buradan geri dönecek gücü kendinde bulamazken daha fazla sıkıştırmaması için baksırını indirdi.

Louis gözlerini 'onda' değilde Harry'nin yüzünde tutarak hareketlerine verdiği tepkileri kaçırmamak için öyle kaldı.

Acelesiz parmaklarını onun her noktasında gezdirirken sanki onunla oynuyor gibiydi. Parmak uçları baştan sona gezerken toplarına küçük dokunuşlar bıraktı.

"Ah..."

Görmezden gelir gibi tekrar yukarı çıktı ve başının hemen altından onu kavrayarak, baş parmağını oradaki çıkıntının altında gezdirdi.

"Omegam..."

Harry kıvranmaya başlayınca elini yukarı çıkarıp bu sefer de başını okşamaya başladı. Bazen bastırdı, bazen tüy gibi dokunuşlar bırakıp onu titretti.

Henüz kuru olan teninde ellerini yumuşak hareketlerle gezdirip onu kavrarken, 'Harry'nin' avucunun içinde gittikçe büyüdüğünü, kasıldığını ve son derece ısınmış bir şekilde attığını hissedebiliyordu.

Artık azar azar sızdırmaya da başladığını hisseden Harry hızlanan nefesleriyle kafasını Louis'ye çevirip, yüzünü boynuna sokmaya çalıştı.

"Ah, Omega... Bari... Poponu kullanabilseydim..."

Louis onun hâlâ boğukluğunu koruyan sesiyle tenine karşı inlemesiyle yutkundu. Kuruyan boğazına pek faydası olmayan bu hareketle fısıldadı.

"Olmaz Harry..."

"Neden-? Ah!... Ellerin bir harika... Ama sadece poponla bu işi daha hızlı bitirebilirim."

Louis onun fısıltısını gözlerini yumup dinlerken tekrar açtığında hızla karnına bakmıştı.

"Yapamam... Onlar, hissederler..."

Gecenin sessizliğine eşlik eden şeyler Harry'nin kesik ama hızlı nefesleri, kısık inlemeleri ve artık taşarak Louis'nin eline bulaşan sıvısından dolayı hareketlerinden çıkan ıslak seslerken fısıldayarak konuşuyor ve bu sessizliğe bir zarar gelmesinden korkuyorlardı sanki.

"Louis..." Hâlâ onunla uğraşan elin bileğini yakalayıp uzaklaştırdı. Yan dönerek, Louis'nin bileğini bırakmadan, onu yavaşça hareket ettirdi. Dikkatlice döndürüp kendine çekti. Louis boştaki eliyle örtünün, yavruların gözlerinin(!), açılmasını engellerken Harry'nin boynuna çarpan sıcak nefesleri yerini koruyordu.

"Sakın..." diye fısıldadı örtüyü sıkıca tutarken. "..sakın karnıma dokunma..."

Harry aldığı zevkin ve Omeganın, yavrununkileriyle karışıp daha da tatlı bir hale gelen feromonlarının kokusuyla mayışmış bir şekilde kıkırdadı sessizce.

"Eğer, biz bunları yapmasaydık, onlar da olmazdı biliyorsun değil mi Omega? Ne yapacaksın? Onları leyleklerin getirdiğini mi söyleyeceksin?"

"Dalga geçme benimle..."

Harry onun arkasında kıs kıs gülerken tuttuğu eli yukarıya doğru kaldırdı. Louis'nin, özünün bir kısmıyla ıslanmış olan elini ikisinin görebileceği şekilde tuttu.

"Temizlenmesi gerekiyor..." Yeşillerini, kendi elini izleyen mavilere çevirdi, başını kaldırıp. "Hm? İster misin? Ah... Ama olmaz, meni sana yasak."

Göğsünü Louis'nin sırtına yaslamışken dirseğinin üstünde doğrulup  bileğinden tuttuğu eli kendine yaklaştırdı. Louis kafasını yana çevirip, hemen üzerinde, gözünün önünde Alfanın parmaklarını yalayışını ve bazen dudaklarının arasına alıp emişini seyretti.

Titrek bir nefes alırken hareketlenen kasıklarını ve önünü hissedip kafasını çevirdi.

"Kes şunu..."

Harry çoktan işini bitirmiş bir şekilde, onun avucuna son bir öpücük kondurup elini serbest bıraktı.

"Söz, ruhları bile duymayacak Omegam..."

Harry boşalan elini Louis'nin eşofmanına götürürken altta kalan kolunu Omeganın gövdesinin altından geçirip göğsüne sarıldı.

"Kısa sürecek... Beni çoktan uçuruma ittin Louis, sadece düşmesi kaldı."

Omega gözlerini kapatıp kendini ona bırakırken eşofmanıyla birlikte inen baksırını hissedebiliyordu. Harry ona yaslanmadan elini üstteki tombul yanağa götürüp okşadı.

"Sana söylüyorum, bu yavrular sana yaradı. Etlendin resmen."

"Onlar hakkında konuşma...!"

"Hehehehe..."

Dudaklarını boynuna yaslarken okşayan eli şimdi de onu sıkıştırmaya başlamıştı. Onunla Louis inleyene kadar uğraşıp sonunda aralayıp, iki yanağın arasına girdi.

"Seni çok seviyoruz Omegam..."

Bulanık beyni tekrar yavruları kastettiğini sanıp kızmasına neden olacakken sürtünmeye başlayan Harry ile, çoğul ekini neden kullandığını anladı.

Harry gözlerini kapatıp hareketlerini sakin tutarken eli ona daha çok yaklaşma isteğiyle, Louis'yi tutmak istedi. Ancak karnını teğet geçen Harry'nin elini hızla yakalayan Omega buna izin vermeyecek gibi duruyordu.

"Yapma..."

En az kendisi kadar terlemeye başlayan Louis'nin boynuna dudaklarını gömüp, elini elinden sıyırdığı gibi karnını değil bacağını yakalamıştı Omeganın.

Hareketleri bir saniye olsun durmazken parmakları Louis'nin uyluklarını bastırıyordu. Kapalı dudaklarının içine gömülen inlemeleriyle kalkıp inen göğsünü okşayan elden güç almaya çalıştı Louis.

"Biraz da üstünü okşatsam sana..."

Aşağı inen bir hamlesiyle geri çekilip kendini bu sefer de Omeganın bacaklarının arasına sokup kasıklarını dolgun kalçalara yasladı.

"İşte..."

Ancak bunu yaparken Louis'nin toplarına sürtüneceğini hesap edememişti.

"Ah!..."

Louis kaçan inlemesini tutamasa bile hızla dudaklarını ısırarak, az kalsın yavruları uyandıracakmış gibi kızdı kendine.

"Sakin ol." Harry boynunu bırakıp yanağını ve saçlarını öptü. Burnunu, dokununca polenleriyle birlikte kokusunu da saçan bir çiçekmiş gibi Louis'nin saçlarına daldırdı.

"Mis gibi kokuyorsun..."

"Harry..."

Hareketlerini nispeten hızlandırarak Louis'nin bacağını okşadı yavaş yavaş. "Yaklaşıyorum... Eşlik etmek ister misin?"

"Alfam..."

"Oh, evet..!"

Harry elinin yukarı çıkmakla kalmayıp 'Omegayı' tutmasıyla irkildi Louis.

"Ah..!? Harry...? Bırak...!"

Harry cevap vermeksizin onu kendi hareketlerine uygun bir şekilde çekmeye başladığında Louis yüzünü çevirip yastığa gömmüştü. Harry yastık ve perçemleri yüzünden bir kısmını görebildiği yüze bakabilmek için kafasını tekrar kaldırdı.

"Derin bir-uykudalar Omegam... Korkma... Onlar ağlayarak bizi bölmeye başlamadan yapabildiğimizi yapalım."

Cümlesini kıkırdayarak bitiren Harry'ye yüzünü kaldırmadan dirsek atarak karşılık verdi. Harry araya karışan acı inlemeye rağmen hareketlerini durdurmadan zevkle kapattı gözlerini.

Artık gevezelik yapamayacak duruma geldiğinde sürtünmeleri serileşmiş ve elini de kendisiyle senkronize bir şekilde hareket ettirmişti.

Büyük bir istekle Louis'nin göğsündeki eli kaldırıp çenesine dokunmuş, onu kendine çevirip dudaklarını birleştirmişti. Louis alttaki eliyle yastığını sıkmayı bırakıp tutunmak için Harry'nin saçlarına götürürken, üstteki elini geriye atmış ona sürtünen Harry'den hırsını almak ister gibi Alfanın kalçasını tutuyordu.

"Hazır mısın Omegam...?"

Louis aralık dudaklarına fısıldayan Alfaya kafa sallamakla yetinirken inlemelerinin Harry'nin nefeslerine karışmasını sağlıyordu.

"Louis..."

Adını fısıldamaktan ileri geçemeyen Harry aynı anda gelebilmeleri için Louis'yi sertçe çekip yüksek sesle inlemesine karşı dudaklarını dudaklarına bastırmıştı.

İkisi de nefes nefese kaldıklarında Harry önce Louis'nin sırt üstü yatmasına yardım edip kendisi de dönerek dinlenmiş, sonra ise onu ve kendini temizlemek için kalkarak nemli bir havluyla dönmüştü.

Üzerlerini giyinip uykularına kaldıkları yerden devam ettiklerinde Louis sıkıntılarının tatlı bir yorgunlukla yer değiştirdiğini hissetmişti.

×××

Harry gözlerini aralayarak gerindi. Her sabah uyanmasında olduğu gibi önce derin derin Omegasının kokusunu içine çekti. Ardından da gözlerinin odağını hızla ona çevirdi.

Sırt üstü yatmış olan Louis bir elini karnına bırakıp diğerini başının üstüne doğru götürmüş, yüzünü ise koluna doğru çevirmişti. Karnının izin verdiği kadar hareket etmenin yanısıra uykusunda bile onlara dikkat ettiğinden pek hareketli yatmıyordu.

Normalde uyandığı saati dakikası dakikasına dikkat eden Omegası yavrularının getirisi derin uykulara kapılıyor ve bol bol dinleniyordu.

Harry gülümseyerek ona doğru dönüp yüzünü büktüğü koluna yaslayarak yükseltmiş ve boştaki elini onun sakallarını hâlâ uzatmasına izin vermediği, pürüzsüz yanağına götürmüştü.

"Öyle güzelsin ki..." Yüzünü yaklaştırıp bol bol kokladı mührünü. "Katettiğimiz yollar seni de şaşırtıyor olmalı ki dayanamayıp kafanda kuruyorsun... Ama hak veriyorum. Şimdi düşününce, ilk günleri bilsen..."

“~Bir gün...

Anne fincanını sehpaya bırakırken, kitabını da ayracını yerleştirip onun yanına bıraktı. Gelen oğlunu karşılamak için yüzüne büyük bir gülümseme takınmıştı ki, Harry'nin suratındaki donuk ifadeyi gördü.

"Oğlum?"

Harry aralık dudakları ve dalgın gözleriyle salona girip öylece durduğunda, "Küçük bey bahçeye girdiğinden beri bu haldeymiş efendim." diye açıklayarak işinin başına döndü Margaret, ne kadar merak dolu olsa da.

Anne endişeyle doğrulurken, "Harry?" diye seslendi tekrar.

"Anne..."

"Söyle oğlum, neyin var? Gel hadi annenin dizinin dibine, anlat her şeyi bebeğim. İyi misin?"

"Ben..."

"Evet?"

"B-ben-"

"Söyle?"

"BEN AŞIK OLDUM!"

Anne gözlerini kırpıştırarak ona bakarken Harry hızla onun bacaklarına atmıştı kendini.

"İstiyorum... Çok istiyorum..."

"Oğlum sen ne diyorsun? Gerçekten mi? Söyle hadi kim?!"

Harry ağzını bir kez daha açacaktı ki hole giriş yapan babasını gördü ve başını annesinin dizlerinden kaldırarak ona doğru koştu.

"Babişko!"

"Dur önce bir nefes-" Kollarını boynuna dolayan oğluyla durdu. "..alayım..."

"Bana onu al baba... BENİM OLMALI ANLIYOR MUSUN!?"

"Şimdi ne istiyorsun? En son böyle üzerime atladığında sana bir tavşan çiftliği almıştım."

"Şimdiki çok başka..."

Babasını bırakıp tekrar salona doğru yürürken dramatik hareketler sergiledi. "Söz konusu aşk..."

"Ay oğlum çatlatmasana beni! Söyle kim!?"

Robert gene ne yumurtlayacağını bilmeyen oğlundan önce gidip bir koltuğa oturdu.

"Bir... Yunan heykeli..."

"Hah... Ne zamandan beri sanata sardın? Gidip müze mi gezdin geldin? Adına müze mi açtıracağım?"

"Ya..." Dedi Anne hayal kırıklığıyla. "Kendine erkenden bir eş adayı buldun diye sevinmiştim ben de..."

"Hayır hayır, yani demek istediğim; bir Yunan heykeli gibi... Duruşu, bakışları, tarzı... Ah o gözleri..."

"Anlaşıldı. Adını söyle bakalım. Hangi model? Ya da sanatçı? Araştırıp bakalım neyin nesiymiş."

"Hiçbiri..."

Robert eşiyle bakışma ihtiyacı duydu. "Sen şunu bir doğru düzgün anlatsana?"

"Anne!" Tekrar coşkuyla annesinin önüne çömdü. "Bir mahalleye girdim, arabam bozuldu, ama ben onu görünce buna şükrettim..."

"Hangi mahalle? Şu lüks villaların olduğuysa görünüşünden oturduğu evi ve hangi aileden olduğunu tespit edebiliriz."

"Hayır... Lükslükle hiçbir ilgisi yok... O, sıradan bir mahalleye ait olamayacak kadar mükemmeldi..."

"Pes etmek üzereyim..."

"Adını bilmiyorum!" Bir anda normale dönerek yerden kalkmadı, ancak başını kaldırdı. "Evini bilmiyorum. Nereye gittiğini bilmiyorum. Ama onu istiyorum baba... İstiyorum..."

Anne henüz yararlı bir edinemeyeceğini ve merakıyla baş başa kalacağını anlayıp somurturken Robert geçici bir heves olduğunu düşünerek üzerinde durmadı.

"Benim olacak... Göreceksiniz!"

~Başka bir gün...

"Anne! ANNE!"

"Oğlum dur, bağırma. Hoşgeldin. Neler oluyor?"

"Anne! Öğretmenmiş!"

"Kim?" Anne günlerdir konusu açılmayan 'aşkından' bahsettiğini anlayınca, "Oh!" Diye mırıldandı. "Gerçekten mi!? Ay ne harika! Ne öğretmeniymiş peki?"

"Henüz emin değilim ama-"

"Ben doğru mu duydum?" Evde olduğunu bilmediği babası merdivenlerden inerken heyecanını sürdürdü. "Öğretmen mi dedin?"

"Evet! Neden öyle seksi giyindiğini anladım! Kim bilir daha görmediğim ne takım elbiseleri vardır... Ne kadar kültürlüdür..."

"Hmm, söyle bakalım hangi kolej?" Derken telefonunu çıkardı Robert. "Bu bile kim olduğunu öğrenmeye yeter."

"Şey, kolej değil. Bir devlet ilkokulu."

Robert düz bir ifadeyle baktı ona.

"İlkokul? Bir de devlet? Ve sen bana kültürden mi bahsediyorsun?..." Telefonunu cebine geri atarken salonun yolunu tuttu. "En azından bir edebiyat öğretmeni falan bekliyorum ben de..."

"Hey! Bir sınıf öğretmeniyse bile bu harika bir şey! Onun sayesinde ne minik kurtlar yetişiyordur şimdi..."

"Ah, doğru. Senin beyin yaşını düşününce bir ilk okul öğretmenine ihtiyacımız olabilir."

Harry babasının arkasından dil çıkarırken annesinin koluna tutunduğunu gördü parlak gözlerle.

"Sen babana bakma oğlum, pes etme! Bakarsın tam sana göredir!"

"Öyle olduğuna ne şüphe... Ama bakalım ben ona göre miyim anne!? Anne!" Hızla omuzlarından yakaladı. "Bana hemen düşer değil mi? Tek bakışımla onu benim yaparım değil mi?"

"Elbette oğlum! Sen benim güzeller güzeli, dünya yakışıklısı oğlumsun! Harry Styles'sın! Sana düşmeyecek de kime düşecek?"

Harry annesinden de aldığı gazla yumruğunu sıktı.

"Benim olacak... Sadece benim!"

Başka bir gün daha...

"Hahaha! Ahahahaha!"

"Oğlum? Bu kahkahaların neye borçluyuz böyle?"

"Kafayı sıyırdı sonunda."

Harry iç çekerek önce etrafında döndü, sonra da kendini yere bıraktı.

"Adını öğrendim anneciğim..." Ellerini kaldırıp bağırdı. "ADINI ÖĞRENDİM! HAHAHA!"

"Ayyy!" Heyecanla ellerini birleştirirken Anne, Robert konusu hâlâ kapanmadığından ötürü belli etmese de bir kulağını onlara verdi. "Neymiş, neymiş!?"

Önce kendini hazırlamak için derin bir nefes aldı ve verir gibi gibi konuştu. "Louis..."

"O~h! Sevdim! Son derece etkileyici, elit bir isim. Güzel güzel. Oldukça zarif."

"Sen onun bir de yüzünü görsen..."

"Ee, o da senin adını öğrendi mi?"

"Ee..." Harry oturur hale gelip parmaklarını birleştirdi. "Pek sayılmaz..."

"Nasıl? Konuştunuz ve sen adını söylemedin mi? Onun adını nasıl öğrendin o zaman?"

"Şey... Biri ona seslenirken duydum..."

Oda Robert'ın patlayan kahkahasıyla dolarken Harry ona yavaşça kasını çevirip ölümcül bakışlar attı.

"Harry Styles'a bak sen! Duvar kenarlarına sürtüp adam tavlamaya çalışıyor! Hah! Bir de benim varisim olacaksın. Utan. Tutup kolundan getiremedin mi?"

Harry tam ona geri cevap verecekken duraksayıp diğer yanındaki annesine döndü. "Öyle mi yapmalıydım?"

"Hayır hayır! Sen-" Yandaki yastığı alıp kocasına fırlattı. "-onu dinleme. Varisti ve en iyi seçenekti de geldim onunla..." Kocasının kaşlarını oynatmasına gözlerini kıstı. "Ver çabuk yastığımı geri! Özel işleme yastığım o benim!"

Harry anne ve babasının arasında kafasında planlar kurarken tamamen unutulmuş gibiydi.

"Pekâlâ... Bu iş bir sonraki gün bitecek. Benim olacak!"

~Bir başka gün daha...

"Reddedildim..."

Anne ağlamak üzere gibi duran oğlunun yanına giderken gülen kocasını susturmak için yine işlemeli yastığına kıymak zorunda kaldı.

"Yapma böyle oğlum. Dur bakalım? Daha hiçbir şey bitmiş değil. Hataların vardır, düzeltiriz. Sakın pes etme."

Harry yanaklarını okşayan annesinin ellerinden güç alarak kafasını kaldırdı.

"Evet! Pes etmeyeceğim!" Geriye bir adım atarak ailesine doğrulttu parmaklarını. "Arkanıza yaslanın ve izleyin; onu nasıl benim yaptığımı... Benim olacak! Benim!”

"Ve benim oldun."

Harry uyuyan eşinin yüzünü sevmeye devam ederken iç çekti. "Hayatımdaki en güzel başarımsın..."

Louis yeni günün sabahına uyandığında ilk kez yalnızdı yatağında. Önce uykusu açılana kadar bir müddet beklemiş ve karnını, yavrularını, okşamıştı. Ardından elini yatağın diğer tarafında gezdirip ısısını kontrol ederken dokunduğu şeyle duraksamıştı.

Çoktan soğumuş olan yatak yüzeyinde telefonu ve bir dal mavi gül duruyordu. Gülü alıp kokladıktan sonra karnının üstüne bırakırken saati görmek için ekranına baktı.

Öğlen 12:00'yi gösteren saati, uzun bir paragraf halinde duran mesaj bildiriminden zor görmüştü. Kilit ekranını kaplayan mesaja tıklarken atıldığı saate bakmış ve gülmüştü. Muhtemelen evden çıkmadan ona yazıp diğer bütün bildirimlerini de silmişti. Ancak nasıl şansına daha sonrasında hiç bildirim gelmemişti?

Laf Anlamaz Alfam;

-Günaydın annecik!
Bu hüzün kokan bir mesaj olacak çünkü evden çıkmadan senin mavilerini göremedim... Bunu telafi edebilmek için seninkilerle yarışamayacak, ancak gözlerini hatırlatma lütfuna sahip bu gülü getirttim.
Uyanınca bana resim atarsan bu kalbi kırık, mazlum Alfanı gülümsetirsin... (Ve muhtemelen kriz de geçirtirsin ama bu riski almaya da değersin.)
Malesef saatini erteletemeyeceğim bir provaydı... Üzgünüm... Seni uyandımak haddime değildi. Böyle bir güzelliği bozmak kurtboğanla boğulma cezasını hakederdi.
Geldiğimde bunu telafi etmem için bana bir aşerme listesi atmaya hak kazandın.
Seni özleyeceğim😭💔
Ama üzerime sinen kokun sayesinde iyi olacağım❤️‍🩹
Sen de beni özle🤤
Beni düşünerek istediğini yapabilirsin☺️😇😌
Kendine yani🤤🤤🤤
O fotoğrafı istiyorum😤
Ve seni seviyorum😻

Not; İsmimin beni bayıltan Yeşil Vadim'den bu hale geldiğini görmek beni yıprattı. Ek olarak ses kaydı da istiyorum, yaralarımı sarmadan önce merhem olabilmen için...

-Bir tanecik, tek, yakışıklı, her şeyin ve son derece aşık Alfan❤️‍🔥

Bayılmak derken hoşlanmak anlamını değil, gerçekten bayıldığını hatırlatmak için kullanması kıkırdamasına neden olmuştu. Tesadüfen kayıtlı ismini gördüğünde önce kekelemeye başlamış, sonra Omeganın önünde yere yığılmıştı.

Louis de onun resmini çekip nadiren yaptığı soğuk esprileri kullanmak için 💙MAVİŞLER💙 grubuna göndermiş ve 'Size bana bayılıyor demiştim.' yazmıştı.

Sonra bir müddet kardeşlerinden linç yemiş, daha sonra onları buna pişman etmişti.

Louis kendi kendine gülüp, "Mazlum bir Alfaya göre fazla isteğin var Harold." diye mırıldandı.

Ardından telefonu bırakıp gülü tekrar eline aldı. "Bu kadar romantik olmasan olmuyor, değil mi?"

En sonunda oturur pozisyona geçip, telefonun kamerasını açıp karnına dayadıktan sonra gülü dudaklarına yaslamış ve gözlerini merceğe dikmişti uykulu bir şekilde. Hafifçe eğildiği için sarkan perçemlerinin yüzünü gölgelemesini umursamadan fotoğrafı gönderdi.

Ardından da ses kayıt butonuna bastı. "Eğer hatırlarsan Harold, bana sinir krizleri geçirttiğin bir zaman sana intikam alacağımı söylemiştim. Yine de seni seviyorum."

Ve tabii ki, aslında eskisi kadar çok aşermese bile, telefon ekranını dolduracak uzunlukta bir liste yaparak son noktayı da onunla koymuş oldu.

Sesli mesajını kaydederken çevrimiçi olduğunu gördüğü Harry'nin saniyeler içinde cevap vereceğini bilerek beklemiş, ancak aradan dakikalar geçmesine rağmen cevap gelmemişti.

Ama başka birinden gelmişti.

Kuyruk Arthur'un Kalanı;

-Louis...
NE YAPTIN LOUIS!?
Sadece kısa bir mola vereceğini söylemişti...
ONU AYILTMAK NE KADAR UZUN SÜRÜYOR BİLİYOR MUSUN!?
HER NE YAPTIYSAN GEL VE ONU AYILT!
Nelerle uğraşıyorum senin yüzünden...
MENAJERİM BEN KOLONYA KUTUSU DEĞİL!?

Louis mesajı sakin bir şekilde okuyup yalnızca, 'Üzgünüm.' yazıp, Harry'nin ismini yeniledikten sonra, telefonu bıraktıktan sonra küçük bir gülümsemeyle banyoya girip çıkmış ve gelen yeni mesaja bakmıştı.

Benim Şapşal Alfam;

-Yine haklı çıktım Omegam...
-Bu gülün gözlerinle uzaktan yakından alakası yok...

Yaşadığı farklı sabahın ardından Harry'nin gitmeden giymesi için hazırladığı yeşil tişörtü üzerine geçirdi. Her zamanki gibi karnındaki, 'Yaşam Kaynağımın Tohumları' yazısını görmezden gelip aşağı inmişti.

Anne onun gecikmiş kahvaltısına çayıyla eşlik ederken o da kayınvalidesinin sohbetine katılmıştı. Ardından güzel havanın keyfini çıkarmak için bahçeye çıkmışlardı. Günlerinin kalanını temiz havayı soluyup, kendi ormanlarının manzarası eşliğinde hoş ve dinlendirici bir zaman geçirmişlerdi.

"Yine harika bir defile olacak anlayacağın. Bu bizim son sıcak günlerimiz olabilir. Kış sezonuna çok güzel bir giriş yapacağız!"

"Buna eminim anneciğim, sadece Gucci benim için fazla abartılı. Harry'yi tebrik etmekten ileri geçemiyorum."

Kıkırdadı Anne. "Bu hiç sorun değil. Ama biliyorsun giydiğin kıyafetler şuanda Harry'den soruluyor."

Louis göz devirerek ellerini yazının üzerine kapattı, fakat bu kayınvalidesinin daha çok gülmesine neden olmuştu.

"Bu arada Louis! Annenle bu haftasonu alışverişe çıkacağız! Yani üçüzler için. Sen de gelmek ister misin?"

Louis onun, yavrular bir başkasınınmış gibi bunu sormasına güldü. Ancak hak veriyordu çünkü onu biraz tanıdıysa bile giyime çok özenmediğini ve aynı şekilde yavrularına da özenmeyeceğini biliyor olmalıydı.

"Bilemedim anne, iyi olursam belki. Ama önemli değil, sizin zevkinize güveniyorum."

Anne tatlı tatlı konuşan gelinine gülümseyerek kahvesini yudumladı. "Teşekkürler Louis!"

Omega ananas suyundan bir yudum alırken Margaret bahçe kapısında görünmüştü.

"Efendim, küçük bey geldiler."

"Tamam, Margaret."

Louis, kayınvalidesine gülümseyerek ayaklandı. Anne sessizce gülerek onun kocasını karşılamaya gitmesini izledi.

Harry bir araba dolusu aldığı 'aşerme listesini' taşıyan korumaları geçip Omegasına ulaştı.

"Omegam!"

Louis küçük bir tebessümle onun gelmesini beklerken ellerini kaldırdı. Harry hızla ona yanından beri sarılıp, bir eli karnını okşarken, diğeriyle beline sarılıp yüzünü boynuna gömdü.

Omega onu koklayan eşinin omuzlarına tutunurken gözlerini kapatıp bekledi. "Hoşgeldin Alfa."

"Hoşbuldum Omegam..."

Onu son kez derin nefesle koklayıp kafasını kaldırdı ve gözlerinin içine baktı.

"Yakından görebilmek için kaç saat bekledim haberin var mı?"

Louis yan bir gülüş verdi. "Sen beni düşünüyor musun peki?"

Harry anlamamış bir şekilde kaşlarını kaldırdı. "Gün boyunca bahçedeydik, çimenler, ağaçlar... Ama hiçbiri senin yeşillerinin yerini tutamadı,"

Yüzüne karşı gelen cümle, "..Alfam." diye bittiğinde geriye doğru savsak bir adım attı.

Louis onun kalbini tutarak üçlü koltuğa doğru yığılışını izlerken cebinden telefonunu çıkardı ve resmini çekip, Alfanın baygınlıklarından oluşan fotoğraf koleksiyonuna yenisini ekledi.

Alfası ona gerçekten bayılıyordu.

×××

Bu biraz kısa mı oldu emin değilim, ama geçiş bölümleri, hamilelik bölümleri, böyle günlük yaşantıyla geçiyor ve belli bir olay olmadığı için de uzatamıyorum.

Ayrıca size küçük çaplı smut yazdığımda razı geldiğiniz için böyle de küçük bir hediye koyayım dedim(⁠ ⁠ꈍ⁠ᴗ⁠ꈍ⁠)

Soruma verdiğiniz cevapları da şöyle bir okudum, hepsi de çok komik veya eğleceliydi jdkdkkdksk

O kısıma gelene kadar daha yorum yapan olur mu bilmiyorum, sanmıyorum da... Ama Harry'nin bizden ve Louis'den çekeceği var dkldleşeş

Aklınıza yeni bir şey gelirse ekleyebilirsiniz bu arada.

Umarım beğenmişsinizdir,

Çok değerlisiniz,

-Arthur

Czytaj Dalej

To Też Polubisz

202K 21.2K 34
taehyung kırmızı defterini kaybeder 290423, tk ☁️
119K 8.5K 35
Sehun o gün o partiye gitmemesi gerektiğini biliyordu.
10.3K 727 25
Melezlerden oluşan bir dünya düşünün.. Neden bir dünya da melezlere ayrılmış olmasın ki? Bitmeyen bir kovalamacanın hikayesine, hoş geldiniz. Başlang...
221K 20.9K 36
Louis, tıp bölümünün son senesinde sınavlarla ve stajla boğuşurken beklediği en son şey, yanında çalıştığı asabi doktora aşık olmaktı. Alfa!Harry ...