Raunchy Alpha // larry

By bearschangedmylife

58.3K 5.2K 11.5K

Şımarık bir Alfanın neler yapabileceğini görmek istiyorsanız doğru yerdesiniz! Harry olgun omegayla mühürlene... More

a slice of the future
prolog
one
two
three
four
five
six
seven
eight
nine
ten
eleven
twelve
thirteen
fourteen
fiveteen
sixteen
seventeen
eighteen
nineteen
twenty
twenty-one
twenty-two
twenty-three
twenty-four
twenty-five
twenty-six
twenty-seven
twenty-eight
twenty-nine
thirty
thirty-one
thirty-two
thirty-three
thirty-four
thirty-five
thirty-six
thirty-seven
thirty-eight
thirty-nine
ONE-SHOT
fourty
fourty-two
fourty-three
fourty-four
fourty-five
fourty-six
fourty-seven
fourty-eight
fourty-nine
fifty
fifty-one
🎀fifty-two🎀
fifty-three
fifty-four
fifty-five
fifty-six
fifty-seven
fifty-eight
fifty-nine
sixty
sixty-one
sixty-two
sixty-three
sixty-four
sixty-five
sixty-six
sixty-seven
sixty-eight
sixty-nine
fınal
Special Chapter "🔄"
Special Chapter "24" 1/2
Special Chapter "24" 2/2
Special Chapter "Axel"
Special Chapter 2 "Axel"
Special Chapter 1/2 "Harry or Louis?"
Special Chapter 2/2 "Harry or Louis"
Spacial Chapter "New Groom" 1/2
Special Chapter "New Grooms" 2/2
Special Chapter "Alternative Jobs 1/3"
Speical Chapter "Alternative Jobs 2/3"
Speical Chapter "Alternative Jobs 3/3"
Special Chapter "Wedding Photo"
Special Chapter "Becoming an Alpha"
Special Chapter "Valeria's Alpha" 1/2

fourty-one

572 72 57
By bearschangedmylife

Merhaba!

Hızlı oldu değil mi?

Tek nedeni bu dramanın bitmesi gerektiğiydi...

Çünkü sıradaki bölüm bu olduğu sürece kafamda bu dönüp duruyor bu da(kurgularken hissiyatı geçirebilmek için gerçekmiş gibi hayal edip empati kurduğumdan ötürü) beni çok yıpratıyor,

O yüzden bugün bundan kurtuluyoruz✌🏿

İyi okumalar~

×××

Harry kalbinde hissettiği sancıyla arkasını döndüğünde kavruk tenine rağmen bembeyaz kesilmiş eşini görünce nefesini tutmuştu. Hızla ona yönelip kolunu ve belini tutarken Louis gözlerini kırpıştırarak güldü.

"Şaka... Şaka değil mi? Bu Omega daha ne kadar kötü hissedebilir... Denemek için şaka yapıyorsunuz, değil mi?"

Histerik gülüşlerini kesip Harry'nin ellerinden kurtuldu. "Şaka değil mi!?"

Mark üzerine doğru gelen Omegayla istemsizce geri adım attı. Ne kadar acı çektiğini sadece tahmin edebilirdi, ama o da en az onun kadar üzülüyordu.

Harry Omegasını belinden yakalayıp kendine çekse de onun durmaya niyeti yoktu. Önündeki adamı parçalamadan da rahat bir nefes alamayacak gibiydi.

"Louis... Louis, dur. Lütfen Omegam, sakin ol!"

Onu dinlemeyeceğini farkettiğinde hızla bileklerinden yakalayıp kendine çekti. Bedenini göğsüne yaslayarak sarıldığında elinden geldiğince hareketlerini kısıtladı.

"Sakin ol..."

"Mark, anlat."

O derin bir nefes alırken Louis hipnoz olmuş gibi gözlerini onun elindeki annesinin telefonuna dikmişti.

"Onu iş çıkışı aldım, buraya getirmek için. Yolda bir pastanenin önünde durduk ve... O arabada beklerken ben alacağımı alıp çıkacaktım... Döndüğümde yoktu, etrafıma baktım göremedim. Eşyaları arabadaydı. İlk aklıma geleni yapıp pastaneye döndüm ve kamera kayıtlarını izledim..."

Mark kesintili bir nefes alarak devam etti en zor kısmı söylemeye. "Plakaları örtülmüş siyah bir araba. İki kurtadam, gelip onu zorla arabadan indirip, alıp gittiler..."

Louis tekrar hareketlenmeye başladığında Harry onu daha sıkı tuttu. Yaşadığı acıyı resmen hissedebiliyordu.

"Jay..."

Anne korkuyla mırıldanıp ellerini dudaklarına kapatırken, Robert alnını ovdu. Lider olarak sürü içinde yaşanan bu tarz ciddi vakalarda onu haberdar ederlerdi. Polislerin sorumluluğunda olsa bile haberi oluyor ve yeri geldiğinde müdahale ediyordu. Ceza verme hükmüne de sahip olduğu için ve verdiği cezaların ağırlığından dolayı sürüsünde bu olaylar çok nadir yaşanırdı.

"Hedefte direk o var, buna göre bağlantı kurmalıyız-"

"Bırak beni!" Omega eşinin elinden kurtulmaya çalışırken gözlerini Mark'a dikmişti. "Ne demek alıp gittiler ya... NE DEMEK ALIP GİTTİLER!?"

"Omegam lütfen yapma..." Derken sesinin titremesine engel olamamıştı Harry.

"Louis, sakin ol oğlum..." Dese bile kendisi çoktan ağlamaya başlamıştı Anne.

"Harry, onu yukarı çıkar. Sakinleşsin, biz de işe koyulalım-"

"Deneme bile. Duydun mu!?" Louis öfke ile stresin getirisi düzensiz nefesleri ve titreyen bedeniyle ondan kurtulmaya çalışırken Harry ısrarla kendisine bastırıyordu.

Dönen başı ve karışık düşünceleriyle birlikte, Alfanın kollarında olmasına rağmen sallanıyordu. Ne düşünmesi veya düşünmemesi gerektiğini bilmeden alnını tutmuştu ki o karmaşanın içinden bir piyango topu gibi aralarından ayrılan şeyle durdu.

"Kızlar... Kızlar ne olacak? Ya-yalnız kaldılar-gitmem gerek..."

Louis can havliyle Harry'nin elinden kurtulup Mark'a omuz atmayı umursamadan bahçenin girişine sarsak adımlar atarken yeterli güç bulamayan ayakları dengesini bozunca gözlerini bir saniye üzerinden ayırmayan Alfa hızla peşine gidip onu yakaladı.

Omegasının titreyen göz bebeklerini yakından gördüğünde kalbi parçalansa da onu sıkıca tutmaya devam etti.

"Bırak beni. Gitmem gerek, annem-" Nefesi kesildi. "..annem gelene kadar... Onların yanında durmam lazım..."

Şimdiye kadar arka plana attığı, ailesini koruma iç güdüsüyle sergilediği hareketler ve düşünceler bir anda gün yüzüne çıktığında kendini yoğun bir paniğin içinde hissetti.

Bununla birlikte gelen sorumluluk hissi suçluluğa dönerken Harry onun düzensiz nefesleriyle korkuya kapıldı.

"Louis, Louis bana bak. Sakinleş ve korkma. Onu bulacağız, tamam mı? Annemizi bulacağız."

"Gideceğim... Bırak!"

"Yapma böyle, kendine hâkim ol! Bu kadar yıpratamazsın kendini, hamilesin!"

"Umurumda değil!"

Harry, derin nefeslerle, yüzüne karşı bağıran ve onu itmeye çalışan Omegasına sessizce, ancak gözlerine yansıyan kırgınlığıyla baktı. Louis'nin aksine düzgün düşünebilen Alfa düşüncelerini ve hislerini içine atarak sadece Omegasının acısına odaklandı.

"Beni dinleyeceksin."

"Sadece bırak ve gideyim!"

"Gideceksin!" Dedi sonunda Harry de sesini yükselterek. Kolundan yakaladığı Louis'yi kendine çekti ve sertçe baktı mavileri kendine getirmeyi umarak. "Ama benimle birlikte! Ne yapacaksan da benimle birlikte yapacaksın, anladın mı!?"

Bir şey söylemesine izin vermeden onu olduğu yere sabitledi. "Dediğimi yapacaksın. Ne kadar umurunda olmasa bile," Burun buruna geldiler. "..benim çocuklarımı taşıyorsun!

Şimdi," dedi derin bir nefesin ardından. "..burada bekle, Omega."

Önce hazırda bekleyen korumalara doğru seslendi. "Bir araba getirin!" Onların harekete geçmesiyle Omegasını tutmaya devam ederek gözyaşları içindeki annesine döndü. "Anne, lütfen gelir misin?"

Anne seri adımlarla gelip ayakta zor duruyor gibi görünen Louis'ye sarıldı. Harry ise önce mavilere bakarak, "Hemen geliyorum." dedi ve eve doğru hızlı adımlar attı.

Tüm bu zamanda çoktan olması gereken yerelere telefon eden Robert duvardan destek alan arkadaşına küçük bir bakış atıp, evden telefonlarıyla çıkan oğluna döndü.

"Baba, lütfen ne yap et, Jay annemi bul. Ben Louis'yle ilgileneceğim. Beni her şeyden haberdar et."

"Endişelenme." Diyerek oğluyla nadiren konuştuğu o ciddi ses tonuna bürünüp, oğlunun da ciddiyetine katılmış oldu.

Harry tekrar dönüp Omegasını aldığı gibi direksiyondan indirmediği korumayla gelen arabanın kapısını açtı ve onu otutturdu. Ona böyle davranmayı asla istemezdi, özellikle de o bu durumdayken. Ama bırak kalbinin kırılmasını, ricalarla da bir yere varamayacağını görmüştü.

Kendi oturmadan önce bir korumaya daha işaret ederek arabaya binmesini sağladı ve son kez döndü ailesine.

"Lütfen, bulun onu."

Sonunda arabaya binip yola koyulduklarında Harry bedenindeki gerginliği hissedebiliyordu. Elleri bacaklarını sıkı sıkı kavramışken omuzları geride, kafası ise dikti. Bakışlarını daha fazla ondan uzak tutamadığında Louis'nin eğilmiş, ellerini burnunu ve ağzını kapatacak şekilde yüzüne koyarak durduğunu görmüştü.

İç çekerek onu izlemeye devam ederken Louis titrek bir nefes aldı. "Anlamıyorum...

Ne isteyebilirler..? Benim annemle kimin, ne derdi olabilir..?"

Harry donuk ses tonuna daha fazla katlanamayınca uzanıp çenesine dokundu. Önce doğrulmasını, sonra da kendine dönmesini sağladığında tek bir damlaya bile ev sahipliği yapmayan gözlerinin nasıl kızardığına şahit olmuştu. Yüzü her geçen saniye daha çok soluyordu sanki, bakışları titrek ve son derece renksizdi.

"Öğreneceğiz. Her şeyi. Sen sadece beni dinle, yeter."

Harry onun dikkat kesilmesini sağlamak için sesini net ve sert bir şekilde kullandı. Eve varana kadar onu kendine yakın tutup, kendisinden güç almasını istedi. Omeganın düşünceleri ise evlerine yaklaştıkça kardeşlerine bunu nasıl söyleyeceğiyle doluyordu.

Araba durduğunda Harry onun evi izleyen mavilerindeki tereddütü gördü. Öndeki iki korumayla birlikte inip onun tarafına ilerledi. Önce korumaları iyice tembihleyip kapıyı açtı ve elini uzattı. Neyse ki Omega bahçedekinin aksine temastan kurtulmaya çalışmamış, elini bekletmeden yakalayarak dışarı çıkmıştı.

Korumalardan biri aldığı bir talimatla evden Jay'in bir eşyasını almak için beklerken Alfa önce zor olan evreyi atlatmaları gerektiğini biliyordu.

Harry onunla evin önüne kadar yürüdü, ancak Louis kapının önüne geldikleri gibi durmuştu. Kapıya acıyla bakıyor ve ne adım atıyor, ne de zile basıyordu. Neyseki Harry'nin tembihlemesine kalmadan gözlerini kapatmış, güçlü durmak için elinden geleni yaparak kendisini hazırlamıştı.

Alfa sessizliğiyle ona eşlik ederken Louis son bir derin nefesle kapıyı çaldı. Çok geçmeden açılan kapı ile enerjik kardeşleriyle karşılaşmışlardı.

"Abi?"

"Harry? Hoşgeldiniz?"

"Sizin burada ne işiniz var? Annem sizi görmeye gelmiş olmalı?"

Bir de beni görmek isterken mi başına bunlar gelmiş..?

Louis midesinin bulandığını hissetse de kendini tuttu. "Kızlar," diye mırıldandı Harry, bir elini Omeganın sırtına koyup onlara yol vermelerini beklerken.

Kızların asıl takıldıkları nokta onların burada olmasından çok hallerinin iyi gözükmemesiydi. Birbirlerine bakarlarken içlerini saran korkuya engel olamadılar. Kapıyı kapattıktan sonra Harry kilitlemelerini istediğinde merak da işin içine girmişti.

Hızla peşlerinden salona girdiklerinde Harry Omegayla birlikte koltuğa oturmuş, küçük ikizleri seviyordu.

"Daisy, Phoebe. İkizleri odalarına çıkartır mısınız lütfen?" Duraksadı, ancak bunu istemek zorundaydı. "Gelirken de, Jay annemin bir kıyafetini getirir misiniz?"

İkizler birbirine bakıp ardından Harry'nin ciddiyetinden etkilenmemeye çalışarak kardeşlerini yukarı çıkardılar.

"Hadi bakalım turunçgiller..."

Fizzy ve Lottie daha da meraklanırlarken hızla karşılarına yerleştiler.

"Neler oluyor?"

"Abi?"

Gözlerine hiç iyi görünmeyen Louis onları endişelendirirken, "Yoksa yavrulara mı bir şey oldu!?" demeleri Harry'nin dudaklarını birbirine bastırmasına neden olmuştu sertçe.

Kardeşleri bile ilk önce onlar için endişelenirken sen...

Kafasındaki düşünceleri atmak ister gibi iç çekip Louis'ye döndü. Sırtını severek ona destek olurken zorlukla bir nefes alıp gözlerini halılarına dikmeye devam etti Omega.

"Önce... Sakin olmaya çalışın. Panik yapmayın ve-"

"..Kötü düşünmeyin." Diye tamamladı Harry onu.

Louis kızarmış gözlerini kardeşlerine dikerken istemsiz endişelendiriyordu onları. "Annem," diyince nefeslerini tuttular. "..kaçırılmış."

Fizzy hızla ellerini ağzına kapatırken Lottie titreyen dudaklarıyla, "Ne...?" diye mırıldanabilmişti.

İkisi de hızla çökerken çoktan gözyaşları dökülmeye başlamıştı gelen korkuyla. "N-neden...?"

"A-annemin kime ne kötülüğü olabilir...!?"

Louis'nin de merak içinde olduğu soruyu dile getirdi Lottie, Omega alfanın anlattıklarının tekrar gözünün önüne gelmesiyle mide bulantısının arttığını hissetti.

Tek kelime edemeden kalkıp yukarı koştuğunda önlerine çıkan abileriyle telaşa kapıldılar büyük ikizler. Onun peşinden gitmek isteseler de aşağıdan gelen ağlama sesleri meraklarını körükleyip hızla inmelerine neden oldu. Önce annelerinin sıkça kullandığı fuları ona verip ablalarının yanlarına geçtiler.

"Kötü bir şey mi oldu Harry..?"

Harry eşinin arkasından üzgünce bakmayı bırakıp ikizlere döndü. Onlar birer taneden ablalarını teselli ederken derin bir nefes aldı ve dikkatle kendisine bakmalarını önemsemeden fuları korumalara verdi.

"Önce," dedi sözlerine önem vermeleri için haberi en sona saklayarak. "..güçlü olacaksınız. Hepiniz. Şuanda abinizin sizi bir arada tutmaya gücü yok, ancak ona rağmen yanınızda kalmak istedi. Ne kadar sakin kalmaya çalışırsanız o kadar iyi olacak hepimiz için."

İkizler her cümlede biraz daha korksalar da, onlara odaklanmış olan yeşillere kafalarını sallayarak söz verdiklerini belli etmiş oldular.

"Tamam Harry..."

"Jay annemi kaçırmışlar." Fizzy ve Lottie'nin ağlayışı artarken ikizlerinin renklerinin solmasıyla ellerini kaldırdı. "Ama bulacağız. Tamam mı? Babam çoktan herkese haber ulaştırdı, arama çalışmalarına, araştırmaya başlamışlardır bile.

Siz sadece olabildiğince sakin bir şekilde bekleyeceksiniz, tamam mı kızlar? Lütfen. Benim abinizle ilgilenmem gerekiyor, hamile olduğu için daha çok etkileniyor. Beni anlıyorsunuz değil mi?"

Kızlar göz yaşlarını silip doğrulurken geriye kalan iç çekişleriyle baktılar Harry'ye. Kafalarını sallamakla yetinseler de Harry'ye istediğini vereceklerdi. Zorla ayakta duran ikizlerin birer taneden ellerini tutup birbirlerine destek olacaklarını gösterdiler.

Harry onlara hüzünlü bir tebessümle bakıp kalktı. "Güçlü olun, çok geçmeden bulacağız onu."

Alfa daha fazla oyalanmadan üst kata çıkıp eşinin ne halde olduğu görmek istedi. Nerede olabileceğini düşünürken ilk karşısına çıkan odalara bakıyordu ki gelen seslerle durdu. İlerleyip annelerinin odasında oturan üçlüyü gördü.

"Annem gezmeden çabuk döner mi abi?"

Louis, Doris'in saçını okşayarak, "Dönecek..." diye mırıldandı güçsüzce.

"Babam gibi uzak bir yere mi gitti?"

"Ya onun gibi hiçbir zaman dönmezse?"

Hazırlıklı olmadığı sorularla karşılaşınca kendindeki konuşacak o gücü de kaybetti. Yalnızca başını sağa sola sallarken üzerine düşen gölgeyle gözlerini ikizlerden çekti.

"Hey, minik kurtlar." İkizler hızla Alfaya dönerek heyecanla ona baktılar. "Ablalarınızın aşağıda size ihtiyaçları var."

"Oh!"

"Biz hallederiz Alfa!"

İkizler koşa koşa odadan çıkarken Louis yutkunamadığını hissetti. Yapamıyordu... Bu düşüncelerle, bu korkuyla dik duramıyordu. Kendini yapayalnız hissediyordu-

Gözleri yeşillerle buluştuğunda nefesi tuttu. Değildi... Yalnız değildi. Alfası ona şefkatle bakarken bu zamana kadar tuttuğu gözyaşları daha fazla yerinde duramamıştı.

Hızla ellerini kaldırdığında Harry bu anı bekliyormuş gibi eğilip onu kollarının arasına çekti ve yatağa oturdu. Artık güç aldığı içindeki Omegası da dayanamamıştı. Kollarını Harry'nin boynuna dolayıp, yüzünü de geniş omuzuna gömüp hıçkırarak ağlamaya başladığında Alfanın acıyla yüzü buruştu. Omegasının gözyaşlarını ilk görüşüydü...

Keşke bunu hiç deneyimlemeseydi...

"Omegam..."

Louis kendini sıcak kolların arasında hem iyi, hem kötü hissederek gözlerini yumdu. "Alfa..."

Harry onun titrek sesini daha fazla duymak istemiyordu. Bir haftadır onu gülümsetmek için girmediği şekil, yapmadığı oyun kalmamışken, onun bu şekilde ağlamasına sabredemiyordu.

Onu kendine yaslamaya devam ederken sol dizini kırıp, yan bir şekilde, ayağının üstünde oturduğu yatağa iyice yerleşmiş, Omeganın bacaklarını tutup, sağ bacağının üzerine bırakmıştı. Onu kısmen kucağında tutarken geri çekilmesini sağlayıp saçlarını geriye attı.

Evet... Ağlamasını duymak bir yana, görmek sandığından daha çok acıtmıştı.

"Üzülme Omegam," Onu koluyla desteklerken boştaki sağ eliyle gözyaşlarını sildi tekrar tekrar. "..korkma da. Bulacağız, kılına dahi zarar gelmeden onu bulup evine getireceğiz. Sana söz veriyorum. Bunu babam yapamasa, ben yapacağım."

Louis burnunu çekerek onun boynundaki kollarından destek alıp tekrar yüzünü omuzuna gömdüğünde Harry de başını eğip burnuyla birlikte dudaklarını da onun mühür noktasına bastırarak güç almasını sağlamaya çalışmıştı.

"İyi ol Louis. Sen iyi ol ki, annemiz döndüğünde seni iyi görsün. Sen iyi ol ki, yavrularımız da iyi olsun." Elini Omeganın karnına yerleştirip geri çekilmesini bekledi ve gözlerini birleştirdi. "Siz iyi olun ki ben iyi olayım..."

Louis, Alfanın varlığını daha çok hissederek, bundan güç alarak, biraz da olsa kendine geldiğinde onun ne kadar üzüldüğünü, kendisi için ne kadar çabaladığını görebildi.

Sözcükleri kullanamayacağını farkedince ellerini yanaklarına koydu ve dudaklarını dudaklarına yaslayarak ona küçük bir öpücük verdi. Ardından ellerini sırtına yaslayarak ona sarıldığında Harry derin bir nefes alarak gözlerini kapattı. Onu sarıp sarmalayarak iyi hissettirmeye çalıştı.

"Louis," dedi ona bakmasını sağlayarak. "..güçlü olacak mısın?"

Parçalanıyormuş gibi hissettiği göğüs kafesine rağmen ona elinden geldiğince sakin bir şekilde baktı.

"Annen için, yavrularımız için, benim için..." Ellerini onun yanaklarını sevmek için kullandı. "..kendin için güçlü olacak mısın?"

Omega yalnızca başını sallayabildiğinde Harry buna bile şükredecek halde olduğu için alnını alnına yasladı ve derin bir nefes verdi.

"Her zaman yanında olacağım Omegam, tam burada."

Louis ona biraz daha sığındığında Harry tüm üzüntüsünü almak ister gibi sarıldı ona.

Aşağı inip kardeşleriyle birbirlerine destek olmalarını istese de dinlenmeye olan ihtiyacı önce geliyordu. Bu yüzden onu annesinin yatağına yatırıp üzerini örterken, onun annesinin yastığına yüzünü yaslamasını izlerken iç çekti. Aşağı inmeden önce yanına oturup yanağına ve boynuna öpücükler kondurmuş, o uykuya dalana kadar saçlarını sevip inmişti.

Kızların son derece sessiz ve çaresiz görünmeleri Omegasını daha çok üzebilirdi. Yukarıda durması iyi olmuştu. Kızlarla konuşurken babasına mesaj atmıştı. Henüz işe yarar bir bilgi edinemeyince telefonunu bu kez sipariş için kullandı.

"Bu şekilde oturmanızın ona bir faydası yok. Bir şeyler söyleyelim ve karnınızı doyurun."

"Tamam..."

"Haklısın Harry..."

"Ama lütfen zahmet etme," Ayağa kalktı Lottie kızarık gözleriyle. "..annemin yaptığı...dünden kalma yemekler var. Hadi Fizzy, gel de onları ısıtalım."

"Nasıl isterseniz." Dedi Harry de iç çekerek.

Onlar yemekle ilgilenirken annesini aradı ve onu da teselli etti. Anne de bir yandan oğlunu ayakta tutmaya çalışarak her saniye Tanrıya dua ediyordu arkadaşı için.

Kızlar masayı ve yemekleri hazırladıklarında ikizleri alıp onların karınlarını doyururlarken Harry eşini kontrol etmek için yukarı çıktı. Onu aynı şekilde yatarak, başını yasladığı yastığa sıkı sıkı tutunurken bulduğunda iç çekti.

"Omegam," Louis gözlerini aralayıp ona dönmekle kalmayıp hızla doğrulmuştu.

"Haber mi var?"

"Henüz değil..." Omeganın başını tutup, oturduğu yerde sallanmasıyla korkuyla dibine girdi. "Omegam!"

Louis onun gövdesine yaslanarak kararan gözlerinin kendine gelmesini bekledi. "İyiyim..."

"Yemek yiyeceğiz, çok aç kaldın. Aşağı mı inelim, buraya mı getireyim?"

Başını iki yana salladı yavaşça. "İnelim..."

Harry onu kaldırıp önce lavaboya götürdü. Elini yüzünü yıkayıp kendine gelmesini sağladıktan sonra hiç bırakmadığı eli ve beliyle aşağı indirmişti.

"Abi..."

"Abiciğim...!"

Kızlar onu görünce kendilerini tutamadıklarında hızla masadan kalkıp dördü birden üzerine atlamışlardı. Harry onların sarılmalarını bir süre izleyip çok dağılmalarına da izin vermeden oturtmuştu masaya.

Hepsinin, özellikle de Omegasının yediğinden emin olunca masada bir süre daha oturmuşlardı, hareketlenen ikizleri salarak.

"Bu olay... Nasıl olmuş Harry?"

Fizzy'nin sorusu olanları tekrar hatırlatıp, Louis'nin Mark'a duyduğu öfkeyle hırlamasına neden olunca Harry onun elini tutup alfanın anlattıklarını kızlara iletti. Herkes tahminde bulunmaya çalışsa da ne onlara musallat olan birileri vardı, ne de bir düşmanları. Kimseyle tartışmazdı bile anneleri...

Harry onlar bunu konuşurken içinden dua ediyordu. Dolaylı yoldan bunun sebebi kendisi olursa yıkılırdı. Jay annesini geri getirmek için elinden ne geliyorsa yapmaya hazırdı.

Saat geç olmaya ve hepsine ağır bir uyku çökmesine rağmen anneleri için direnmeye devam etmeye başladıklarında Harry yine duruma el atmıştı. Önce uyuyakalan ikizleri yatırmış, sonra da kızları odalarına postalamıştı. En son öylece oturan ve annesinin okumayı bitiremediği, muhtemelen Anne'in önerdiği, kitabı izleyen eşine gelmişti sıra.

"Omegam."

Louis yorgun bakışlarını sıkıca tuttuğu romandan çekip Harry'ye çevirdiğinde Alfa ona elini uzattı. "Gel hadi, uyuyacağız."

Solgun maviler ona bir süre bakıp kafasını iki yana salladığında elini indirip yanına oturdu Alfa. "Sözümü dinle Louis."

"Uyuyamam Harry."

"Zorundasın." Louis inatlaşmaya gücü olmamasına rağmen ona çatık kaşlarıyla baktığın Harry bir kez daha düşünmeden uzanmış ve onu kucaklamıştı.

"Alfa... İstemiyorum."

Harry onunla salondan çıkmadan önce ışıkları kapatıp merdivenlere ilerlerken bedenini iyice kendisine yaslamıştı. "Her isteğin benim için bir dilek, ancak bu sefer Alfan ne derse o."

Louis iç çekerek, elinden bırakmaya fırsat bulamasa da bırakmayı zaten düşünmediği romana sarılarak, gözlerini kapatırken Harry onu yukarı çıkartıp annelerinin odasına sokmuş ve yatağa yatırmıştı. Kendisi de hemen yanına uzanıp dirseğini yastığa yaslayarak yan bir yatış sergilemiş, başını da eline yaslamıştı.

"Uyu hadi."

Küçük bir bakışın ardından gözlerini tavana diken Omega, onu dinlemeyeceğini anlatıyordu. "Uyumayacak mısın yani?"

Sessizce kafasını onun aksine çevirdiğinde kaşlarını kaldırdı Harry. "Ne hakla Alfana yüz çevirirsin? En azından bir şeyler aşermeyi denesen?"

"Uyumayacağım..." Diye mırıldandı sonunda Louis. "..hiçbir şey istemiyorum."

Olduğu yerde dönüp tüm gövdesiyle birlikte yüzünü Harry'nin göğsüne yaslamıştı. "Sadece annemi istiyorum."

Harry sızlayan burnuyla onun bir çocuğa en acı şekilde dönüşünü izlerken gözlerini kapattı. Bedenine geri sarılıp saçlarını öptü. O uyuyana kadar en güzel hayallerini, içinde Jay anneleriyle birlikte anlatırken gözlerini telefonundan ayırmadı. En ufak bir haber bile onun için çok önemliydi.

Sabah olduğunda gözlerini her açan aynı şeyi düşündü ilk önce.

"Annemden haber var mı?"

Harry babasıyla yeni konuşmuş bir şekilde Lottie ve kardeşlerine üzgün bir şekilde başın salladı. Bu onların en az haberi ilk aldıkları zaman kadar yıkılmalarına neden olmuştu.

Onlar salonda birbirlerini teselli ederlerken Harry, Louis'nin yanına çıktı ve onu volta atarken buldu.

"Nasıl..?" Diye mırıldanıyordu. "Nasıl hâlâ bulamazlar? Bütün gece neredeydi? Ne durumdaydı? İyi mi...?"

Ellerini yüzünü ovuşturmak ve saçlarını karıştırmak için kullandı. "Kafayı yiyeceğim...!"

"Dur artık," dedi Harry onu daha fazla izleyemeyerek. "..kendini boşu boşuna yoruyorsun-"

"Ne!" Dedi Louis sonunda durabildiğinde. "Boşu boşuna hiçbir şey yapmıyorum!?"

Harry ona hiddetle bakmasını umursamadan yanına gitti. "Beni yanlış anlıyorsun Louis. Elinden bir şey gelmediği için tek yaptığın şey kendine zarar vermek!"

Louis ona bir süre sessizce bakıp yanından geçip gitmek istedi. "Ben de arayacağım."

"Ne-" Harry onu yakaladığı gibi önüne çekti. "Saçmalama Omega."

"Bırak Harry! Böyle boş boş oturamam!"

Onu kollarından yakaladığı gibi hareketlerini kısıtladı. Louis yüzünü buruşturdu ona bakarken. "Lütfen Harry... İzin ver bir şeyler yapayım, çıldıracağım beklerken..."

Harry dişlerini sıkarak göz yaşlarını tutmasına yardımı olmasını umdu. Onun bu şekilde kendine yalvarmasını istemiyordu...

"Louis," Onu göğsüne yaslayıp kollarını etrafına doladı. "..lütfen inan. Gece boyu hiç vakit kaybetmeden aradılar. Sürü bölgesinin dışına çıkma ihtimalleri için babam komşu sürülere haber yolladı, kontrol etti. Hâlâ sürü içerisindeler, ne olur sabret."

"Ona bir şey-"

"Olmayacak, yapmayacaklar."

Evet, üzerinden saatler geçmişti. Kimin başının altından çıktığını bilmedikleri gibi başına neler geleceğini de tahmin edemiyorlardı. Ancak kötü düşünmelerine izin veremezdi. Annelerinin iyi olduğuna inanmaları gerekiyordu.

Babasıyla sürekli haberleştiği ve kızları sakin tutmaya çalıştığı birkaç saatin ardından bekledikleri haber gelmişti.

"Tanrım... Bana konumu at baba."

Louis ağzını kurulayıp banyodan çıkarken duyduklarıyla durdu. Harry telefonu kapatıp arkasını döndüğünde umutla bakan mavileri gördü ve gülümsedi sonunda.

"Bir iz bulmuşlar Louis."

Gözlerini kapatarak kalbindeki sızının bir miktar dinmesiyle derin bir nefes alıp verdi. Gözlerini açtığında ona gülümseyerek bakan Alfasına ilerleyip boynuna sarıldı.

Harry onun koşa koşa gitmek isteyeceğini düşünürken beklemediği tepkiyi şaşkınlıkla karşılarken başta sarılamadı bile.

"Şükürler olsun..."

Onun kokusunu içine çekerek geri sarılıp yüzünü boynuna gömdü. "Evet Omegam... Sonunda..."

Onun bir süre sakinleşmesini bekledikten sonra elini tutup birlikte inmiş ve bu müjdeyi kızlara da vermişlerdi.

"Hadi gidelim Harry."

Alfa ona kararsızca baktı. "Omegam... Emin misin? Sen kızlarla burada dursan, ben annemizi buraya getirsem?"

Omeganın bakışlarının sertleştiğini görünce ellerini kaldırarak ayaklandı. "Sadece senin iyiliğin için uğraşıyorum, kızma."

"Beni anneme götür Harry."

"Tamam..."

Kızları ayrı, korumaları ayrı tembihleyip onları almaya gelen araca ilerledi. Arabada sadece şoförleriyle değil, anneleriyle de karşılaştıklarında duraksadı Harry.

"Sen de mi geliyorsun?"

"Tabii ki geliyorum, damadımı ve biricik arkadaşımı orada yalnız mı bırakacağım!?"

Babasının söylediğine göre Jay'in kokusunu aldıklarından itibaren bölgeye en yakın ekibi harekete geçirmişlerdi. Koku almak konusunda son derece başarılı olan kurt ekip kokunun kaynağına ulaştıklarında onu bulduklarını teyit etmiş ve onların peşinden gelen sağlık ekibi Jay'i hastaneye götürürken onlar orayı incelemeye almışlardı.

Bu yüzden şuan hastaneye ilerliyorlardı. Bulunması için yaptığı dualar, Jay annesinin zarar görmemiş olmasına evrilmişti şimdi.

Nereye gittiklerini söylemediği Omegası hastaneyi görünce Harry'ye endişeli bir bakış atmıştı.

"Korkma, eminim iyi durumdadır ve sadece kontrol edeceklerdir."

Louis başını sallayıp heyecanla Alfanın onu indirmesini bekledi. O sırada şoförün indirdiği Anne de yanlarına geldi ve girişteki kameraları farkettiğinde ofladı.

"Ciddi olamazsınız..."

"Arkadan giriyoruz efendim, ön tarafta bu gruptan iki tane var."

Harry şoföre başını sallamakla yetinip o annesini korurken, kendisi de Omegasını kolunun altına aldı. Derin bir nefes alıp annesinden önce hareket etti ve onu arkasına almış oldu. Onun arkasında da şoför olacağı için ayrıyetten endişelenmesine gerek kalmamıştı.

Elini kaldırıp Louis'nin kameralar tarafından beri yüzünü örtmek için kullandı. Hiçbir kamerayı, hiçbir muhabiri ve hiçbir sorusunu duymadan, görmeden hastaneye girdiler.

Kaldığı odayı öğrendikleri gibi asansöre ilerlemişlerdi. Koridora girdiklerinde odanın önündeki polis, korumalar ve Robert doğru yerde olduklarını gösteriyordu. Anne ve Louis beklemeden odaya girdiklerinde Harry babasının yanında durdu.

"Yani Bayan Tomlinson'la doğrudan bir sorunları yok. Onu ameliyatla sorumlu doktorun yanındaki yardımcı hemşire olmasından ve dikkatleri farklı yere çekmek için seçmişler."

"Baba?" İşin içinde farklı bir durum olduğunu farkedince merakla konuştu. "Neler oluyor?"

"Asıl kurban Jay değil, duyduğun gibi. Bu sabah bana başka bir vakanın daha haberi geldi. Polislerle birlikte birkaç adamımı bu işe gönderirken Jay'in üzerindeki bastırıcıların etkisi geçtiği için odağımı oraya çevirdim.

Belalı bir grubun yakını operasyon geçirmiş. Kabaca anlatmak gerekirse, hasta ameliyat masasında kalınca kurtlar da bundan doktoru sorumlu tutmuşlar, şimdi araştırılıyor. Onu kaçırırken Jay'i de ayrı bir bölgeye götürmüşler."

"Yani," dedi çatık kaşlarıyla birlikte. "..onlar doktordan intikam alırken polisler anneme odaklanacaktı, böylece zaman kazanacaklardı..."

Robert kafasını sallamakla yetindi.

"Peki ya... Doktor?"

İç çekti baş alfa. "Onun için geç kaldık. Şimdi bütün ekip bunun arkasındaki kurtadamların peşinde."

"İnanamıyorum ya, anneciğim nasıl bir şeyin içine düşmüş..."

"Bayan Tomlinson'a ulaştığımızda ondan başka hiçbir kurda rastlamadık. Bırakmış oldukları izleri ve ipuçlarını araştırmayı sürdürüyorlar. Anlaşılan zaman zaman bastırıcı sıkmak ve ilaçla bayıltmak, dönüşmesini engellemek için aralıklarla yanına gelip gitmişler."

Harry burnundan sert bir nefes verdi. Onları bulup oradan oraya savurmak istiyordu dişlerinin arasına alarak.

Odaya girip onu görmeden önce babasıyla birlikte polislere teşekkür edip etrafına baktı. "Mark...?"

"Olay yerindeydi." Odanın kapısına küçük bir bakış atıp oğluna doğru fısıldadı. "Jay'in oradaki baygın halini görünce çıldırdı. Adamları benden önce bulacak büyük ihtimalle. Sonrasında da öldürmeden durabilir mi bilmiyorum."

"Hakkı var." Dedi hırlarcasına.

İçeri girip, ayılmış olan Jay'in başı ucundaki eşine baktı. Annesinin elini tutuyor ve onu yakından, sağlam bir şekilde görmenin mutluluğunu gözlerine yansıtıyordu.

Ayrıntıları merak ettiğine adı gibi emindi Harry. Ancak annesini önceliğe aldığından bunu sonraya bırakmış olmalıydı. Onun her şeyi öğrendikten sonra Mark'tan daha sakin karşılayacağını hiç sanmıyordu.

Yatağın ucuna ilerleyip yatakta oturur pozisyona geçen, yorgunluğun her bir yanından aktığı Jay annesine gülümsedi. "Anneciğim!"

"Oh, Harry... Merhaba canım."

"Her zamanki gibi güzeller güzelisiniz. En az şaheseriniz, ilk göz ağrınız, biricik oğlunuz kadar."

Jay ona yorgun ama son derece içten bir gülüş verdi. Oğlunun elini bir saniye olsun bırakmıyordu.

"Yine çok naziksin Harry." Ona minnetle baktı. "Desteğin için de ayrıca teşekkür ederim."

Harry onun annesiyle bakışmasını izlerken kaşlarını kaldırdı. "Efendim?"

"Anne bahsetti, çocuklarımın yanından hiç ayrılmamışsın."

"Ah," Büyük bir gülümseme takınıp Omeganın arkasına geçti ve elini de onun omzuna yasladı. "..ne demek anneciğim, onlar benim de kardeşlerim artık."

Jay de artık oğlu sayılan Alfaya bakarken gülümsedi ve oğlunun elini okşadı. Onlar hoş bir atmosfere giriş yapmışlarken bir anda açılan kapıyla oraya döndüler.

Louis sessiz ve huzurlu oturuşunu bozup döndüğünde karşılaştığı alfa kaşlarının çatılmasına neden oldu. Annesinin elini bırakmadan kalkıp ona hırlamak için hareketlenmişti ki arkasından duyduğu hıçkırık sesi duraksamasına sebep olmuştu.

Kafasını çevirdiğinde annesinin alfaya bakarak ağlamaya başlaması sonucu şaşırmışken yanından geçip annesine ilerlemekle kalmayan, açılan kolların arasına girerek ona sarılan Mark'a bakakaldı.

Onun da kendisi gibi düşündüğünü sanan tarafı, elini bırakıp alfanın kollarında ağlamaya başlayan annesiyle tamamen çürürken, ona kalan öfkesiyle dişlerini sıkmış ve arkasını dönüp Harry'ye çarpmasına rağmen durmayarak odadan hırsla çıkmıştı.

Harry hızla gelişen olayları iri gözlerle izlerken gözlerini annesine çevirmişti. Anne ona kaş göz yaparak ittire ittire odadan çıkardı. Koridorda korumalarıyla bekleyen Robert ise öfkeli bir çıkış yapan damadına, öncesinde içeriye giren Mark'ı hatırlayarak normal bakışlar attı. Ancak arkasından çıkan karısına ve oğluna bilmiş bir şekilde baktı.

"Hadi Harry! Peşine git!"

Annesinin sesiyle şaşkınlığını atabildiğinde babasının alaycı bakışlarını ve gülüşünü yakalayıp, ona kaldırdığı yumruğunu sıkmış, koşarak ayrılmıştı oradan.

Koridorun sonunda sağa ve sola bakarken soldaki, asansöre doğru giden koridordaki eşini gördü. Hızla, o asansöre ulaşamadan yanına ulaştı, yakaladı ve en az uğranıyor gibi görünen bir koridora götürdü.

"Bırak Harry!"

Öfkeyle kollarında çırpınmasına izin vermeden yavaşça duvara yasladı. "Sakin olur musun!? İki gündür duygudan duyguya geçiyorsun, korkutuyorsun beni!"

Homurdanarak ellerini kurtardı ve somurtarak kollarını bağladı. Harry onun çevirdiği kafası ve sıkılı dişlerinden dolayı seğiren çene kemiğine bakarken güldü.

"En çok senin anlaman lazım onu değil mi?" Louis anlamadan ona döndüğünde ufak bir tebessümle devam etti Alfa.

"Sonuçta konu sevdiğin kişi olunca, çocuklarını bile unutuveriyorsun."

Louis yere çarptığı ayağını durdurup gözlerini Alfanın yüzünde gezdirdi. İç çekerek kollarını çözdü ve ellerini arkada birleştirip gözlerini ayaklarına indirdi.

Harry onun hatasını tamamen kabullenene kadar sessiz kalacağını hissedince eğilip dudaklarını onun başına, saçlarının arasına yerleştirdi. Kokulu bir öpücüğün ardından geri çekilince Omega da başını kaldırmıştı.

Mavileri ondan kaça kaça sonunda yine yeşillere yakalanınca ellerini çözüp omuzlarını düşürdü.

"Ben..." Kafasını çevirip ondan biraz daha kaçarken beklentili Alfasının tişörtünü tuttu. "Özür dilerim..."

Alfanın kaşları kalktı. "Onları önemsemiyor değilim, sadece... Sadece o an tek düşündüğüm şey annemdi."

"Çok üzüldüm." Diye başlayan Harry ile kafasını ona çevirdi. "Ben onlar için bu kadar heyecanlı ve mutluyken, sen hamileliğinin başından beri şikayet ediyorsun, bir de üzerine bu söylediğin..."

Omega iyiden iyiye suçlu hissederken rahatsızlıkla kaşlarını çattı.

"Ama," diye devam eden Harry, onun beline sarılıp kafasını kaldırmasını sağladı. "..düşündüğümde; hamileliğin kolay olmayacağını ve aynı şey benim annemin başına gelse..." Derken hayalinin bile ne kadar zorladığını farkedip gözlerini açtı. "..dayanamayacağımı anladım.

Ve sen, çok güçlüsün." Alnını alnına yasladı. "Nelerle baş ettin, bunları da aşabileceğine emindim."

Louis onun devam etmeyeceğini anladığında ellerini kaldırıp önce kollarını okşadı. Ardından daha yukarı çıkarıp, kollarını boynuna doladıktan sonra mavilerini, içinin en açık haliyle yeşillere dikti.

"Sen olmasaydın çok zorlanırdım."

Tüm fiziksel ve ruhsal yorgunluğuna rağmen en büyük gülümsemelerinden birini sergileyip, Alfanın kalbinin kendi göğsüne çarpmasını sağlamadan önce derin ve rahat bir nefes verdi.

"İyi ki yanımdasın Harry... İyi ki benim Alfamsın."

×××

Ve evet, her şerde bir hayır vardır,

Bu larrymizin birbirlerine karşı daha daha açık olmaları için biraz daha vesile oldu. Özetle;

Louis'nin hiç şansı yok artık...

Ayrıca ne kadar duygu geçirebildim bilmiyorum ama sizi üzdüysem eğer çok üzgünüm,

Yine de umarım beğenmişsinizdir,

Çok değerlisiniz,

-Arthur

Continue Reading

You'll Also Like

93.8K 4K 21
Yabani dizisinden tanıdığımız Asi ve Alaz'ın muhtemelen hiç yazılmayacak anlarına dair tek veya birkaç bölümden oluşacak hikayelerdir.
150K 10.4K 51
Bilinmeyen: Keşke beni de o ok kılıfını sevdiğin kadar sevseydin.
23.5K 1.7K 30
Dünya'ya sahip olmayı amaçlayan Kaptan Hydra gizli tuttuğu örgütü ile iş başındadır. Tarafına çektiği kişilerin içinde en son kazanması gereken kişi...
329K 21.5K 152
Alec sadece derdini anlatmak istiyordu ve rastgele mesaj attığı o numaranın hayatını tamamen değiştireceğini nereden bilebilirdi ki?