Back Step -tk

By DeathLap

48.2K 3.6K 2.2K

Her şey Jungkook'un nefret ettiği Taehyung'u aşağılamak için gittiği yerde yanlışlıkla yatağına girmesiyle ve... More

0.1 siktir!
0.2 aptal!
0.3 önceden vurmadığın gibi!
0.4 iddia
0.5 kendi ayağıma sıktım!
0.6 koyu kahve gözler
0.7 lanet giresice oteller!
0.8 basketbol sevmiyorum!
0.9 arkadaş olmayan arkadaşlar!
1.0 biz birbirimizi asla tanımadık Jeon...
1.1 vücudunu seviyorum
1.2 acısıyla kucakladım
1.3 suda seks kokusu
1.4 masum oğlan ve yaralı çocuk
1.5 tuhafız! Nefret ederken sevdik, sevgili olmadan yattık
1.7 soğuk ellerine düşkün paramparça vücudum
1.8 kirlenmiş gömleğin
1.9 ıslak sevenler
2.0 çok seviyorsun beni di mi? -Final-

1.6 zorbalığa uğrayan ben olurum!

1.6K 133 81
By DeathLap


Aynada kendime baktıktan sonra Sweatshirt'ün az geleceğini fark edip bende siyah, ince bir boyunlu kazak giyip tarz olmak için böyle bir kombin yapmışım gibi görünmek için üzerine de deri bir ceket geçirmiştim.

Bu sıcakta fazlasıyla terlememe sebep olsada çokta kafaya takmadım çünkü Namjoon sabah bana nutuk çektikten sonra ortadan kaybolmuştu!

Okula Namjoon'dan sonra gidip ilk derse son dakikalar kala koşarak yetişmiştik.

Aslında acele etmemin sebebi okulda dikkat çekmemek ve ayrıca Namjoon'un gözüne daha fazla batmamaktı...

Sınıfa apar topar girmem ve dikkatleri üzerime çekmemden iki saniye sonra sıraya Namjoon'un yanına yerleştim.
"Günaydın, canım arkadaşım Namjoon."

Bana bakmamış sadece önünde hızlı hızlı işaretlediği testine devam etmişti.

Demek zeki insanlar sinirlenince testleri daha hızlı yaparak sinirini atıyorlardı...

-

Sıkıcı bir dersti ve aklıma gram şey girmiyor dün gece uyumamam yüzünden o kadar çok uykum geliyordu ki ve alt tarafımda inanılmaz bir ağrı vardı...

Uyuduğumu en ön sırada belli etmemek için kitabın yanlarına dirseğimi, ellerimi başıma dayamıştım ve dünya ile bağlantım kesilmişti...

Ani bir ses duymam ile başımı şok olmuş şekilde kollarımdan kaldırdım! Sınıfta kavga çıkmıştı. Klasik.

"Ben sana kaç kere söyledim bana bulaşma diye!!"

Gözlerimi ovuşturup kendime gelmeye çalışırken yan tarafimda bana tip tip bakan Namjoon ile karşılaştım!

Derste uyumuştum... Normalde Namjoon buna izin vermezdi. Bana neden bu kadar kızmıştı ki?

Kollarımı kucağıma koyup sıranın arkasına yaslandım.
"Ee Joon küs müyüz?"

Namjoon önüne döndü ve benim yaptığım gibi sıraya yaslandı, kollarını göğsünde birleştirdi.
"Hayır."

"O zaman neden böylesin?"

"Çünkü... Kızgınım. Benimle duygularını hiç paylaşmadın, benden sakladın! Benden! Joonundan!"

Bana bakmadan öğretmen masasına bakarak konuşuyordu.

"Özür dilerim ama... Bende duygularımı kendimle paylaşmadım çoğu zaman."

Başını salladı. "Hmm... O bara gittiğimizde dövüşmediniz değil mi?"

Başımı sağ tarafıma döndürüp ona baktım. "Nereden anladın?"

"Senin biriyle dövüştükten sonraki telaşlı halini biliyorum, o zamanki görüntün daha çok sikilmişe benziyordu."

"Hayır! Sikilmedim!!"

Ettafima bakındım! Biraz fazla sesimi yükseltmiş olmalıydım ki sınıfta olan tüm kızlar ve bir kaç erkek bize bakmıştı!

Yerimde hafif sinerek Namjoon'a fısıldadım. "En azından o barın üstünde yani."

"Evde daha uzun dinlerim seni, merak etme."

Merak etmeymiş!

"Hem siz Seokjin'le neler çeviriyorsunuz? Bana hiç söylemiyorsun? Bende küserim o zaman?" Kollarımı göğsümde birleştirdim.

Namjoon bana döndü.
"Ortada olan bir şey yok çünkü, o benimle ilgileniyor olabilir okulun yarısı beni çekici bulur zaten."

"Namjoon..." İsmini bastırdım. "... kaç senelik o WhatsApp gurubu ve kızlardan birilerini bana ayarlıyordun, gerçi hiç biri başarılı olmadı ama konu bu değil. Buna rağmen tek bir kızla bile çıkmadın Joon ama Seokjin kız görünümlü hesabıyla dikkatini çekti."

"Ne olmuş?"

Tam ağzımı açıyordum ki sessizlik dikkatimi çekti. Sınıfa alakasız biri dalmış olmalıydı ki herkes aniden susmuştu!

Başımı kucağımdan kaldırıp sınıfın kapısına baktım.
Taehyung?

Benim onu fark etmem ile dudaklarını dişlemeyi bırakmış hızla sıramın önünde bitmişti.

"Sınıfımda ne işin var senin?"

Sırama iki elini dayayıp tam önümde yüzüme doğru eğildi ve suratıma doğru fısıldayarak kalın bir sesle konuştu. "Seni özledim..."

"Özlemeni yesinler! Yine ne istiyorsun?" Omuzuna uzanıp onu ittirecektim ki elimi yakaladı!

Elimi dudaklarına götürüp yumruk yaptığım parmak uçlarımı öptüğünde gözlerim açıldı. "Seni görmeye gelmem için bir şeyler istemem gerekmez, Jeon."

Elimi çekmeden yüzüne bakarak konuştum. "İyi de sen buraya gelmezsin ki! Gider misin?" Okulun gözü önünde benimle flörtleşmesi hiç iyi olmazdı!

Aniden parmaklarımda hissettiğim dişler ile elimi kendime çektim!
"Ne yapıyorsun?"

"Isırırım seni, benimle güzel konuş."
Kulaklarına kadar sırıtıyor ve gözleri yüzümde deli gibi tür atıyordu.

Taehyung yanımda oturan ve uzaylı görmüş gibi bakan Namjoon'a odaklandı. "Ordan iki dakika çekilir misin?"

Rica ediyordu?
Sanırım bu Seokjin'in Namjoon'la ilgileniyor diye bana iyi davranması ile aynı şeydi...

Namjoon sıradan kalkıp yan taraftaki sıralardan birine oturdu.

Taehyung sıraya oturduğu gibi bir bacağını diğer bacağının üstüne attı.

Hafif dar pantolonuyla sıkışan uzun bacaklarına gözlerim takıldı ve dün geceki esmer, pürüzsüz, çıplak bacakları aklımda canlandı... Başımı iki yana salladım.

Cebinden küçük bir kutu çıkarıp vücudunu hafifçe bana döndürdü.
"Bana dön." Dedi.

Bende üst bedenimi ona döndürdüm.

Mavi ve beyazlı muhtemelen daha yeni açılmış küçük krem kutusunu açıp içine işaret parmağını daldırıp bir tutam aldıktan sonra yüzüme yaklaştı ve ağzını hafifçe araladı ve "Böyle yap." Dedi

Onun dediğini yapıp hafifçe ağzımı araladım.

Şeffaf gibi bir kıvamdaki kremi dudaklarıma sürmeye başladı. Dünkü ateşli gecemiz yüzünden hem dudaklarım hemde kenarları yaraydı. Sürerken çok nazik davranıyor ve etrafına yayarken daha çok içime giriyordu.

Onun gözleri dudaklarıma odaklı iken etrafima bıyık altından göz gezdirmiştim ki... Pişman olacağımız noktaya çoktan geldiğimizi o an anlamıştım.

Geri çekildi. "Oldu... Böyle yap." Deyip dudaklarını birbirine sürttü.

Sanki dudağıma önceden hiç krem sürmemiş gibi onun dediğini yaptım.

Aniden büyük eliyle yanaklarımı kıstırıp dudaklarımın öne çıkmasını sağladı ve sırıtarak kendi dudaklarını ısırdı.

Aptal! Kendi kendine yükseliyordu bana!

Elini ittirdim. "Kes şunu... Salak." Kucağıma bakıp güldüm.

Krem kutusunu bana uzattı.
"Sende bana sür."

Krem kutusunu aldım. "Sen kendin süremiyor musun?"

Ani bir hareketle yüzüme kadar yüzünü sokup ağzının içinde 'Hrrr'ladı. "Isırırım bak."

Bu adamın neden garip garip fantazileri vardı ki? Bir kaslı göğüslerim iki ısırmak!

"Tamam..." Sonuçta çoktan çizgiyi geçmiştik... Şimdilik tadını çıkaracaktım.

Kremden biraz işaret parmağıma alıp onun bana doğru eğilen yüzüne yaklaşıp hafif pembe, aralık dudaklarında parmak ucumu gezdirdim, dışına doğru sürerken sırıttığını burdan bile anlıyordum. Çok hoşuna gidiyordu şerefsizin...

Geri çekildim ve "Oldu." Dedim.

Dudaklarını birbirine sürtüp bir dudaklarından bir patlatma sesi çıkardı ve güldü. Yine cebine elini daldırdı, küçük bir hap kutusu çıkarıp elime koyduktan sonra sıradan kalktı. "Bu uykunu açar, sonra görüşürüz."

Elini sevimli şekilde sallayıp arkasını dönerek sınıftan çıkarken aniden hayatım ağır çekime alınmış gibi hissettim...

Etrafımdaki korkunç ve bir o kadar tuhaf bakışları süzerken onun siyah kazanlı sırtının arkasından bağırmak istedim 'Gitme...' diye.

Başımı hareket ettirmeden gözlerimle çevremi süzdüğümde etrafima dolan sınıftakiler ve onların sinir bozucu soruları kulağıma çarpıyor ve Taehyung ağır çekimde beni bırakıp gidiyordu.

"Taehyung ile neden bu kadar yakınsınız oppa?"

"Siz düşman değil miydiniz hyung?"

"Yoksa dedikodular doğru mu?"

"Okulun en gözde kavgalıları çıkıyor mu?"

"Saçmalama kızım!" Diye benim sürekli dibimde biten bir kız diğerine bağırdı.

Gürültü ve bağırışların arasında kalmıştım. Uykum olmasından mı bilmiyorum sesler boğuktu, vücudum bu sıcakta buz kesilmiş şekilde kalabalık arasından Namjoon'un sırasının üstünden sarsılarak düşen kalın test kitabının düşüşünün tok gürültüsü beni dalgınlığımdan uyandırdı!

Ve bağırdım. "BENİ RAHAT BIRAKIN!!"

-

Sonunda öğlen arasıydı, o sınıftan kurtulmuş gibi kaçtım ve yemek yedikten sonra en sevdiğim şey olan ananas suyu eşliğinde Namjoon'un tuhaf dertlerini dinliyordum.

Geçen bir kıza matematiği üç kere anlatmış ama gram anlamadığı için sadece suratına bakmış, dün test kitabını birine vermiş ve geri gelmemiş...

Sinirli görünüyordu, sanırım dertlerimiz çok çok zıttı çünkü ben kitaplara sadece kendi yeterli bulduğum kadar bakıyordum ve sonra onun varlığını unutuyordum... Notlarım ortalamaydı.

Kantinden su almak için kalktım ve yürürken gözüme takılan bir sürü tanıdık yüzler bugün fazlasıyla sinirimi bozuyordu...

Bana el sallayan birini gördüm. Taehyung... Oturduğu masadan kalkıp yemekhanenin ortasına doğru yürüyüp önümde durdu.
"Yemek yedin mi?"

Bu fazla ilgisi beni tedirgin ediyordu ama söylersem kırılır diye çok korkuyordum... Ben ne zamandır ona karşı bu kadar naziktim?

"Hm hm, yedim. Sen yedin mi?"

Elleri iki cebinde iken dudaklarını ısırıp yere bakarak ayakkabısının ucunu yere sürttü.
"Evet, o zaman masanıza gelebilir miyiz?"

Tam şirin bir şekilde sorduğu soruya cevap verecektim ki konuşma sesimizin benim nefes sesime kadar yemekhanede yankı yaptığını fark etmemle yutkundum...

Bariz bir şekilde kafamı sağa sola çevirip etrafımızda neredeyse çember kurmuş bizi pür dikkat izleyen her yaştan öğrencilere baktım.

İçlerinden biri ayağa kalkıp büyük alana yürüdü. "VUR VUR!" diye bağırmaya başladığı anda Taehyung'un yüzüne baktım.

Kaşları çatılmış o koyu kahve korkunç gözleri ile etraftaki insanlara bakıyor öylece elleri cebinde dikiliyordu.

"VUR VUR!"

"VUR VUR!"

"VUR VUR!"

"VUR VUR!"

Taehyung'un yan tarafındaki masadan onun iki arkadaşına baktım, telaşlı gözlerle Taehyung'a bakıyorlardı.

Sesler kafamın içinde yankılanıyor ve sadece yere bakarak yumruklarımı sıkmış uzun kahküllerimin altına saklanmış bekliyordum...

Sesler fısıltılara dönüşmüştü ama bazıları kulağıma çarpıyordu.

"Neden hâlâ dalmadılar? Çok şaşkınım."

"Gerçekten garip giden şeyler varmış."

"Yoksa sevgili mi oldular?"

Dallamanın biri arkadan bağırdı.
"DÖVÜŞÜN!"

Gözlerimi kapatıp sadece sakin olmaya çalışıyordum ama bu kadar büyük kolejdeki, bu sürü halindeki serseri guruplarının bir kaç eğlencesinden çoğu bizim tartışma ve dövüşümüzü izlemekti... Bazı günler Taehyung ile kavga etmedim diye beni köşeye sıkıştırıp gurup halinde döverlerdi.

İçlerinden bir kaçıyla arkadaş olsamda ben Taehyung ile yüz yüze gelince sadece eğlence kurbanları olurdum...

Taehyung... Lütfen onları durdur...

Birden elimi tutan buz gibi eli hissetmem ile yaşlı gözlerimi açmış ve Taehyung'a bakmıştım... Beni peşinden sürükleyip insan topluluğunu yararak ittirmiş yemekhaneden çıkarmıştı.

Bahçenin de fazlasıyla kalabalık olduğunu bildiğimden Taehyung'un elini çekerek onu gözüme çarpan temizlik malzemelerinin koyulduğu odaya doğru hızlıca yönelttim.

Sorgulamadan beni takip etmişti, genelde kilitlenmeyen malzeme odasının kapısını açarak içeriye girdikten sonra kapıyı örtüp kapıya sırtımı yasladım.

Taehyung hızlıca karanlık odada benim vücudumu bulup belimden sarıldı, kollarını sırtıma ve enseme sardı. "İyi misin? Kötü görünüyordun?"

Gözlerim malzeme odasının küçük camından süzülen ışık sayesinde karanlığa alışmıştı. "Hayır, değilim Taehyung!" Ellerimi göğsüne koyup ittirdim!

"Neler oluyor görmüyor musun ha? Bu kadar dallamanın içinde bizim ilişkimizi normal karşılayacaklarını mı sanıyordun?!"

Gözleri kocaman açılmış dudakları hafif aralık onu ani itmemden dolayı elleri havada kalmış şekilde öylece bana bakıyordu.

"Sana isteselerde dokunamazlar Taehyung!" Titreyen iki elimi kendi gerdanıma bastırdım. "Peki ben..."

Beni yaralayan nefretin içinden çıkan ayaklarımı yerden kesen bir ilişkinin ve bundan sonra çekeceğim iğrenç gerçekler arasında sıkışmıştım!

Yumuşak bir sesle. "Jungkook..." Deyip küçük odada üzerime doğru bir adım atıp yüzümü avuçladı.

"Anlamıyor musun? Sana bir şey yapamazlar ve zorbalığa uğrayan kişi ben olurum..."

Yüzümdeki elini elmacık kemiğime sürttü. "Seni koruyacağım! Zorbalık görmeyeceksin kimseden!"

"Ben kendimi koruyabilirim! Sorun bu değil! Önümüze on yirmi kişilik gruplar çıkarsa senin bile şansın yok Taehyung!"

"Sana dokunanların elini kırarım Jeon! Gerekirse dayak yerim! Sana dokunamazlar!"

"Güç gösterisi yapma...! Aptal..." Taehyung gözlerimden düşen yaşları baş parmağı ile silmeye yeltendiği anda Taehyung'un elini ittirdim ve arkamı döndüm. "Belkide bunu hiç başlatmamalıydık... Biz birbirimizi bizzat acıtmasakta başka insanlar aracılığıyla yaralıyoruz...

Sen koskocaman bir acıdan başka bir şey değilsin." Kapıyı açıp kolidorda adımlayarak sınıfıma doğru koştum.

-

Dersleri sırf öğretmenin masasının ahşabına bakarak geçirmiş Namjoon ne kadar soru sorsada cevap vermemiş okul çıkışı yere bakarak düşünceli şekilde yürüdüğüm için fark etmeden Namjoon'dan ayrılmıştım.

Yalnız bir şekilde karanlık sokağın birine girdiğimde aklımda o kadar çok düşünce dolanıyordu ki yere takılıp takılıp tekrar toparlanıyordum!

Ben o kadar aciz biriydim ki... Küçükken ailem beni sevmemişti ve büyüdüğümde de istediğim kişiyle bile olamıyordum.

Biz sadece yanlış yerde yanlış kişiyle karşılaşmış iki insandık.

Yinede inatçılığımız hat safadaydı. Umarım bunun sonu sırf hırsımızdan birbirimizin hayatını becerdiğimiz bir paradoksa dönüşmezdi.

Aniden vücudumda bir baskı hissetmiş ve nerden geldiğini anlamadan sırtım pürüzlü, beton duvara yapışmıştı! Acıyla karnımın yan tarafını tutup elimi karnıma bastırdığımda sesler yükselmişti!

Gülme sesleri... Alaylı ve iğrenç! Ve kalabalık! Korktuğum şey başıma gelmişti! Ben gerçekten bu pislik okulu tanıyordum...

Başımı kaldırmaya yeltenemiyor sadece alaylı gülüşleri dinliyordum! Bir kaç adım sesi önümde durduğunda yutkundum!

O kişi yere çömelip benim hizama geldi... Çenemi tüm eliyle kabaca kavrayıp kendi yüz hizasına kaldırdı!

Kafam dağınık olduğundan fazlasıyla savunmasız düşmüştüm! Siktir! Mahfoldum!

İğneleyici bir sesle. "Beni hatırladın mı?" Dedi.

Konuşurken pis kokan nefesi suratıma çarpmıştı. İtici gözleri ile göz göze geldim! O korkak ve basit bir rakipti! Bu yüzden fazla kişiyle gelmişti tek başına bir halt yapamazdı! Benim Taehyung'um gibi içini titreten gözlere sahip değildi... Korkunç olarak görsemde hem o gözlerle beni ölesiye dövmüş hemde son zevk sevişmişti...

Çenemi birden parmakları sıktı. "Cevap ver!!"

Yüzüne doğru heceleyerek bağırdım. "Ha-yır!"

Gözlerini kırpıp çirkin bir şekilde sırıttı. "Taehyung benim düşmanım..."

Tanıdık geldi...

"...onunla seni dövmek için iddialara girerdim ve her seferinde seni kendisi döver ne yapar ne eder bana asla seni elletmezdi. O zaman buna anlam veremiyordum ama şimdi anlamaya başladım." Tiz bir kahkaha attı! "Lanet psikopat! Bu pis böceğe nasılda tutulmuş ki?!" Arkasındaki adamlara küçük bir bakış attığında hepsi bir ağızdan alayla güldü.

İğrenç hissediyorum! Onu parçalamk istiyorum!

Çenemdeki elini tutup bir hışımla adama dayadım!

"Ooo herife bak! Duba gibi sevgilin var diye sana acırım sanıyorsan yanılıyorsun!"

Arkamdaki duvara tutunarak ayağa kalktığımda adamda ayaklanıp geriye bir adım attı.

"Önce ben sana acıyacak mıyım? Onun derdine düş!"

Yumruklarımı sıkıp adamın üstüne yürüdüğümde yanağımda bir acı hissetmiş ve sağa doğru savrulmuş dizlerimi tutmuş yere doğru soluklanmıştım!

Hazırlıksız yakalanmıştım çünkü içim duygu doluydu ve kafam bu yüzden allak bullaktı! Odaklan Jeon! Hadi!

"Seni acımadan döven birine mi aşık oldun Jungkook?"

Duyduğum cümle ile hızlıca doğrulmuş adamın tam yüzünün ortasına yumruğumu geçirmiştim!

Adam savrulup sol tarafına tükürmuştü!
"Oyun mu istiyorsun?! Küçük piç!"

Adam üzerime yürüdüğünde ayağımı hızlıca baldırına geçirmiştim! Adamın afallamasına sebep olmuştu!

Bacağını tutarken aniden üstüme atılmıştı! Karnıma yediğim bir yumrukla iki üç adım geriye yalpalandım!

Hemen toparlanıp nefesimi tuttum! Odaklan! Düşünme! Adamın beklemediği bir anda doğrulup yüzüne geçirdiğim sert yumruk ile adamın tükürükleri kan olmuştu ve şaşkın bir şekilde gözleri fırlamıştı!

"Seni-"

Toparlanmasına izin vermeden yüzünün sol tarafına da yumruğumu geçirmiş ve tekrar onu yere savurmuştum!

Vakit kaybetmeden düz şekilde karnının ortasına tekme attığımda diz üstü çökmüştü! Fırsat bu fırsat diyerek yüzünün bir sağına bir soluna yumruklarımı geçiriyor içimdeki duygu karmaşasının hıncını onun etinden çıkarıyordum!

Arkadaki insan sürüsünden fısıltılar gelmeye başlamıştı!

Her vurduğumda adamın bedeni bir tarafa yalpalanıyor düşecek gibi olup yere tutunuyordu!

Hafiften yorulduğumda ayağımı adamın göğsüne vurup sırtının yere çakılmasını sağladım!

Beni hafife almışlardı! Ben sürekli ona kaybettikleri Taehyung'u dövmüş adamdım!!

Sağımdan, solumdan ve arkamdan sürü gibi erkek-kız insanların toplanması ile beni kollarımdan ve belimdem tutarak geriye doğru çekip adamdan uzaklaştırmışlardı!

Bir süre önümdeki adamın yerden kalkma aşamasını izlemiştim.

Bağırdı. "Seni küçük piç!!"

Kollarımdan tutan adamlar hızlıca bacaklarıma ve karnıma vurmaya başlaması ile beklediğim şey olmuştu! Önümdeki adama bağırdım. "KORKAKKK!!"

Yüzüme sağdan soldan yumruklarını yapıştırıp duruyorlar beni tutmalarından savrulamıyordum bile! Bacaklarıma attıkları tekmeler çat çat ses çıkarırken sadece acıyla bağırıyordum!

Karnıma geçirdikleri her yumruk öğürmeme sebep oluyor bacaklarıma attıkları tekmeler ayakta durmamı zorlaştırıyordu!

En son karnıma indirilen tekme ile içlerinden birinin suratına kan kustuğumda beni tutmayı bırakıp tam ortalarına, taştan yere attılar! Etrafımda dar bir çember kurdular, üzerime eğildiler!

"Ne zavallı!"

"Taehyung'u bu sefer gerçekten kızdırdık galiba."

"Bu küçük iddiacı fareyle olduğuna inanamıyorum!"

Alaylı gülüşleri midemi bulandırdı!

Yüzüm ve dudaklarım yara içinde iken diğer yerlerim ne haldeydi hiç bilmiyordum! Hareket edemiyordum!

Aniden büyük bir adam önüme eğilip kazağımın boynundan tuttu!
"Burada ne saklıyorsun? Bu sıcakta boğazlı kazak giymek mi?"

Hep bir ağızdan gülmeye başladılar tekrardan!

Adam kazağımın boyun kısmını tutup hafif ince kumaşa abandı! Cart diye bir sesten sonra kazağım boylu boyunca yırtılmıştı! Aşağı sıyırdıklarında vücudumdaki bütün morluklar ve diş izleri açığa çıkmıştı!

Birden çemberde. "Oooooooo!" Sesi yükselmeye başlarken benim sadece gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı!

Dövülmekten asla ağlamazdım ben ama... şuanki aşağılanmam vücudumdan daha çok canımı yakmıştı... Güzel gecemin hatırasını kirletmişlerdi! Alaya almışlardı!

Taehyung...! Nerdesin? Bana dokunuyorlar ortalıkta yoksun! Burnumu çektim ve göz yaşlarım hızlandı...

Aniden hepsi aynı anda yarı çıplak vücuduma yönelmiş tekme atmaya başlamışlardı! Zorlukla elimle kafamı tutup yere bastırmış tekmelerin sırtıma gelmesini sağlamıştım! Deli gibi vuruyorlar, bağırıyorlardı

"Sevgilin gelmiyor mu ha?"

"Belkide seni o kadar sevmiyordur ha?!"

Benim bu 10-15 kişiye karşılık bu yaralarla hiç bir şansım yoktu... Buradan nasıl kurtulacaktım! Ailemin bana el atmayacağını her zaman biliyorlardı!

Sadece bulanık sesler duyuyordum ve kafamı git gide tutmam zorlaşıyordu... Çıplak vücudum darbeler yüzünden yanıyor çürümüş yerlerime attıkları tekmeler inlememe neden oluyordu!

Sesler bir anda daha fazlalaşmış ama daha çok ayak seslerine dönüşmüştü... Bir kaç, belli belirsiz yumruk sesi duymam ile başımı kaldırdım!

O kadar bulanık görüyordüm ki... Ama insan topluluğu başka birine yönelmişti.

Kalabalığın arasında onu gördüm... Taehyung...

Yerde emekleyerek duvarın dibine girdim ve sırtımı oraya yasladım.

Taehyung'um kalabalığın arasında hırsla yumruk savuruşunu tek tük görerek izliyordum! Umarım ona bir şey olmazdı...

Görüşüm hafifçe daha net olmaya başladığında topluluktan bazıları acıyla bağırıyordu!

"Patron kaçmış!"

"Bu adamı deviremezsiniz!"

"Kaçsanıza! Salaklar!"

Topluluk dağılıp sokak aralarına girmeye yelteneirken Taehyung arkalarından son tekmelerini atıyordu!

Öylece duvara sırtımı vermiş uzanırken onu izledim... İçim dışım kırılmıştı.

Taehyung arkasını döndü, gözleri beni buldu. Koşarak önüme gelip diz çöktü... Oda hırpalanmıştı, küçük küçük yara izleri vardı.

Sırtımdan tutup beni duvardan çektiği gibi kendi vücuduna bastırdı. "Özür dilerim! Özür dilerim! Çok geciktim!"

Ağlıyordu?!

Hafifçe geri çekilip omuzlarımda kalan yırtılmış kazağı nazikçe çıkardı ve bir kenara savurdu, öylece bir süre benim yarıklarla dolu vücudumu süzdü...

Onu ilk kez bu kadar telaşlı ve biri için ağlarken görüyordum...

Yüzümü yanaklarımdan iki eliyle avuçlayıp hâlâ yaşlar akan gözleriyle baktı. "Bana kızabilir bana bağırabilirsin... Ben çok geciktim."

Yüzümdeki ellerini tutup indirdim ve boynuna sarılıp yüzümü omuzuna bastırdım. "Sana öyle dediğim için özür dilerim Taehyung."

Kollarını sırtıma nazik, yaralarımı acıtmamaya özen göstererek sardı. "Özür dilemesi gereken sen değilsin... Ben böyle olacağına inanmamıştım."

Burnumu boynuna sürttüm. "Bende seni çok acıtıyorum! Bak!"

Sesi az önceki telaşlı sesinden daha yumuşak bir hal almıştı. "Elbette birbirimizi acıtacağız... Bu dünyanın kanunu. Elbette kıracağız, kıracaksın ama en sonunda tekrar seni bulacağım ben."

Burnumu çektim ve geriye çekildim.
"Bende hatalıydım."

Sesi kalın ve öfkeliydi."Onlara gününü göstereceğim..." Ve sonra yumuşadı. "...ama önce seninle ilgileneceğim." Sırtımdan ve bacaklarımın altından beni kavrayıp yürümeye başladı.
















-

Continue Reading

You'll Also Like

837K 67.2K 13
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...
45.1K 4.2K 20
Yeni atanan polis jeon jungkook, ve her yerde aranan yer altı mafyası Kim Taehyung. "Benimle seviş ve ben gitmene izin vereyim ufaklık." "Asla! öldü...
363K 33.4K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...
1K 204 24
Gece uyuyamadığı için omegleye giren Jungkook, karşısına çıkan çocuğa aşık olur. Fakat mesafeler istedikleri zaman buluşmalarına engeldir. Bu da yetm...