Evren Cadısı

By Almila_w

19.2K 1.7K 919

Gözlerini bambaşka bir yerde açmasıyla tüm bildiği doğrular teker teker yıkılmaya başlamıştı. İşte o zaman an... More

0
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
Lumos /*
17
Lumos /*
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33

16

488 55 29
By Almila_w

-Önceki bölümde; Serene diğerleriyle beraber maç izlemeye gidiyor ve orada Malfoylar ile karşılaşıyordu. Öncesinde de Rita ile küçük bir röportaj yapıyorlardı. Maçtan sonra Weasleyler in çadırında vakit geçirirken Ölüm Yiyenlerin saldırılarına maruz kalıyorlardı. Bayıldıktan sonra kendisini kontrol eden biriyle karşılaşıyordu ama onun kim olduğunu öğrenemiyor ve sadece geriye B C J harflerinin olduğu bir mendille baş başa kalıyordu. Sonrasında Bakan ve diğerleri ile konuşuyordu-

Hogwarst ın neredeyse tüm öğrencileri dışarıda toplanmış gelen misafirlere bakıyordu. Baygın bakışlarla dışarıya bakarken bir yandan da yanımda konuşan kızları dinliyordum "Beauxbatons akademisinin arabaları" Jane ilerideki uçan arabaları gösterirken bakışlarım oraya kaydı 

"Bir arkadaşım orada okuyordu. Öğrencilerini tam bir leydi olarak yetiştiriyorlar. Oradan mezun olan birinin metrelerce öteden tanınabileceğini söylüyorlar. O kadar asil duruyorlarmış ve hepsi birbirinden güzelmiş" 

Jane in söylediklerine gözlerimi devirdim ve kollarımı göğsümde birleştirip kafamı hafifçe ona çevirdim "Yani sıkıcıymış öyle mi?" Val cümleme gülerken Jane başını sallayarak beni onaylamıştı 

"Erkeklerin kıçını tekmelemek varken neden öyle bir şeye ihtiyaç duyarlar ki?" Val in konuşmasını gülerek onaylarken suda görünen küçük kayığı işaret ettim. Kayık yaklaştıkça kayıklıktan çıkıp koca bir gemiye dönerken Jane diğer misafirlerimizi tanıttı

"Durmstrang Enstitüsü. Karanlık Sanatlarda oldukça üstün eğitim veriyorlar. Muggle olanları da okula almıyorlar. Bu özellikleriyle bile oldukça güçlülerken öğrencilerini tam bir savaşçı gibi yetiştiriyorlar" duyduklarımla yaslandığım duvardan ayrıldım ve gemiyi daha dikkatli incelemeye başladım. 

"Yani özetle bir gemi dolusu karanlık sanatta gelişmiş öğrenci yıl sonuna kadar bizim okulda mı olacak?" Jane kafasını sallayarak beni onayladığında Val ile göz göze gelip gülümsedim "Bu yıl çok eğleneceğim" 

Kızlar dediklerime gülerken oturduğum yerden yere atladım ve eteğimi düzeltip kızlara döndüm "Hadi şu yemeğe gidelim de misafirlerimizle tanışalım" cümlemden sonra beraber ortak salona gittik ve yemek saati gelene kadar orada oturup dedikodu yaptık 

"Artık herkes yerleştiğine göre bir duyuru yapmak istiyorum" Profesör Dumbledore un konuşmasıyla oturuşumu düzelttim ve söyleyeceklerini merakla beklemeye başladım. "Şato, bu yıl sadece eviniz olmakla kalmayıp ayrıca çok özel konukları da ağırlayacak" 

İçerde tuhaf tuhaf koşturarak müdürün yanına giden hademe ile gözlerimi devirdim ve karşımda oturan Draco ya baktım. Yüzündeki tuhaf ifadeyi fark ettiğimde masaya biraz eğildim ve fısıldamaya başladım 

"Baban o günden dolayı çok kızdı mı? Ama ne yapayım hem sana hem de arkadaşlarıma öyle yapınca dayanamadım" Draco da hafifçe eğildiğinde gözlerini sevdiğimi fark etmiştim 

"Weasley ailesinin yanında öyle yaptığından dolayı ve senin gerçekte kim olduğunu anlatmadığım için sinirlendi ama annemle konuştuktan sonra şuan ikisi de seni görmek istiyor. Özellikle de annem" 

Duyduklarıma şaşırırken etrafıma bakındım "Sadece annenle görüşsem olmaz mı? Babanı sevmiyorum. Çok sinir bozucu biri" Draco dediklerime gülerken konuşmaya devam eden müdürden dolayı geri çekildi ve dinlemeye başladı. 

"Evet.. Hogwarts, efsanevi bir olay için ev sahibi olarak seçildi. Üç büyücü Turnuvası. Aranızda bilmeyenler varsa Üç büyücü Turnuvası, bir dizi büyü yarışmasının düzenlendiği ve üç okulun bir araya geldiği bir etkinliktir. Yarışmacı olarak her okuldan bir öğrenci seçilir. Şunu anlayın, seçilirseniz tek başınıza mücadele edersiniz" 

"Ve bu yarışma korkaklara göre değil. Sözüme güvenebilirsiniz. Bunları sonra konuşuruz. Şimdi hep beraber Beauxbatons Büyü Akademisi nin hoş bayanlarına ve müdireleri Bayan Maxime e hoş geldiniz diyelim" 

Kapı açıldığında mavi tonlarında giyinmiş bir grup kız içeri doğru yürümeye başladı. Yürüdükleri sırada arada durup etraflarına zarifçe selam verip devam ediyorlardı. 

Bu gösterişe gözlerimi devirdiğim sırada salonun en ucunda tekrar selam verdiler ve kollarını açtılar. Mavi kelebekler etrafta uçuşmaya başlarken gözüm karşımda arkasını dönmüş kızları alkışlayan Draco ya kaydı

Bacağına tekme atıp etrafa bakındığım sırada acıyla inlemişti. Başımı hızlıca ona çevirirken hafifçe eğilip fısıldadım "İyi misin?" Draco şaşkınca bana bakarken kafasını aşağı yukarı salladı. Bunun üzerine tatlı tatlı gülümseyip tekrar konuşmaya başlayan müdüre döndüm 

"Ve şimdi de kuzeyli dostlarımız! Durmstrang ın gururlu öğrencilerini ve müdürleri Igor Karkaroff u selamlayın lütfen!" Kapı tekrar açılırken içeri ellerindeki sopaları yere vurarak Durmstrang ın öğrencileri girmeye başladı 

Sopalarla havalı hareketler yapa yapa ilerleyen gençlere bakarken Victor Krum ve müdür gelirken ateşi üfleyen çocuklarla beraber iyice ilgimi çekmişlerdi ve kabul etmek gerekir bu kadar yakışıklı kişilerin ilgimi çekmemesi imkansızdı 

Ortaya beliren masa ile Durmstang öğrencileri Slytherin tarafına oturmuştu. Bakışlarımı onların üstünde gezdirirken birkaçıyla başımı eğerek selamlaşmıştım. O saldırgan tavırlarının aksine hepsi oldukça nazik beyefendiydiler 

"Keşke içlerinde istediğim gibi yeşil gözlü olanlar olsaydı" Val ın söylediklerine kıkırdarken Draco nun yanında oturan Tom öfke kıskançlık karışımı bir şekilde konuşmuştu "Onlara ne gerek var? Ben varım Valencia"  Val onun bu haline gülerken bakışlarım yine sarı kafaya kaydı 

"İlgi çekici hiç bir yanları yok" Draco nun sözleriyle kaşlarımı kaldırdım ve tekrar Durmstang öğrencilerine baktım "Aslında var birkaç tane" Draco cümlem ile başını bana doğru yaklaştırırken ben de ona yaklaştım 

"Neleri ilgilini çekti" sorusunu düşünüyormuş gibi birkaç dakika durdum ve sonra göz ucuyla masamızın ucunda oturan öğrencilere bakıp tekrar sarı kafaya döndüm "Karanlık Sanat hakkındaki bilgileri ve belki biraz da yakışıklı olmaları" 

"Ben de yakışıklıyım. Hem ben onlardan daha iyiyimdir Karanlık Sanatlarda" Draco nun dediklerine kahkaha atıp masadan gördüğüm bir parça eti çatalımla uzatıp ağzına soktum 

"Evet o yüzden sen de ilgimi çekiyorsun" geri çekilirken fısıldadığım cümle ile ağzındaki et boğazına kaçarken öksürmeye başladı. Onun bu haline gülerken salona getirilen eşyaya çevirdim bakışlarımı 

"Birkaç şey söylemek istiyorum. Sonsuz şöhret. Üç büyücü Turnuvası nı kazanan öğrenciyi bekleyen şey bu. Ama bunu kazanabilmek için, üç görevin üstesinden gelinmeli. Oldukça tehlikeli üç görev. Bu yüzden Bakanlık, yeni bir kural getirmeyi uygun gördü. Bunu anlatmak için Uluslararası Büyücülük İşbirliği Dairesi Başkanı Bay Bartemius Crouch aramızda"

O günkü felakette bize iftira atmaya çalıştığı için çok sinirlendiğim adam öne çıkarken beni fark etmemesi için hafifçe olduğum yerde kaydım. O sırada öğretmenlerin oturduğu kısımda olan adama gözüm kaydığında içimi bir ürperti kaplamıştı 

Salonun tavanından gelen şimşek sesleriyle kafamı çevirdiğimde büyüde bir sorun oluştuğunu anlamıştım. Bazı günlerde salonun tavanına yapılan büyü sayesinde salonu başka bir atmosfer kaplayabiliyordu. Mesela bugün fırtınalıydı geçen yıldızlı bir gezeydi. Tabi bu şeyler belli bir yere kadar devam ediyor geri kalan kısımları etkilemiyordu. Böylelikle biz de ıslanmıyorduk 

Biri büyü yapıp atmosferi düzelttiğinde bakışlarım yapan kişiye kaymıştı. O tuhaf adam topallaya topallaya müdürün yanına giderken Jane konuşmaya başladı "Deli Göz Moody bir diğer deyişle Alastor Moody. Sıradan bir Seherbaz değil. Kendisi Karanlık Büyücü avcısı. Azkaban daki hücrelerin yarısı onun sayesinde doldu. Ama söylenene göre aklı pek yerinde değilmiş"

Jane in konuşmasını dinlerken gözlerimi Moody den ayırmıyordum. Dumbledore ile selamlaştıktan sonra duvar kenarına gidip kafasına bir şeyler dikmesiyle kaşlarım çatıldı "Okul sınırları içinde sarhoş dolanacağını söylemeyin" cümlemle Jane omzunu silkip Bakan ı dinlemeye başladı 

"Yapılan kapsamlı değerlendirmelerin ardından Bakanlık, 17 yaşından küçük öğrencilerin kendi güvenlikleri için Üç büyücü Turnuvası na adlarını yazdırmamalarına karar verdi. Bu karar kesindir"  Salonda uğultular koparken gözlerimi devirdim. Tabiki de ölüm tehlikesi içeren bir şeye yaş kısıtlaması getireceklerdi. Bundan daha normal bir şey yoktu 

Bakan ne yapacağını bilemez bir şekilde etrafına bakınırken gözlerimi tekrar devirdim. Daha bir grup ergeni kontrol altına alamayan birini nasıl bakan yaptıklarını anlamıyordum. 

Dumbledore öne çıkıp sessiz olmamız için bağırıp ortalık sessizleştikten sonra asasını kaldırdı ve yanında durduğu tarif edemediğim şeye yöneltip hafifçe indirmeye başladı. 

Asanın hareketiyle beraber o tuhaf şey yerini yavaşça kadehe bırakırken ilgiyle yerimden doğrulmuştum. İlizyon büyüsü olduğunu yeni fark ettiğim büyü ortadan tamamen kalktığında kadehin üstünde mavi bir alev belirmişti 

"Ateş Kadehi. Turnuvaya katılmak isteyen herkes ismini bir parşömen parçasına yazıp perşembe gecesi bu saatten önce onu aleve atmalı. Bunu iyice düşünmeden yapmayın. Eğer seçilirseniz, geriye dönüş yok. Üç büyücü Turnuvası şu andan itibaren başlamıştır"

Dumbledore sözlerini bitirdikten sonra salonda bir heyecan oluşurken onları umursamadan yemeğimi yemeye başladım. "O süslü röportajından sonra popülerliğini arttırmak için katılacağını düşünmüştüm ama şansa bak ki yaşın tutmuyor" 

Lokmamı yutup kafamı kaldırdım ve Draco nun diğer yanında oturan Pansy ye baktım "Gücümü daha gerekli şeylere harcamayı tercih ediyorum hem benim o turnuvadan gelecek popülerliğe ihtiyacım yok" 

Pansy başka bir şey diyeceği sırada Jane konuştu "Katılabilsen aslında iyi olurdu" Başımı ona çevirip nedenini açıklamasını bekledim "Bakma öyle bir nedeni yok sadece eğlenirdin" dediklerine omzumu silktim ve kafamı Pansy ye çevirdim "Eğlenmek için elimde daha iyi yollar var" 

Ortalığın karışacağını hissetmiş olacak ki Draco Pansy ye eğilip bir şeyler söyledi. Bunun üzerine kaşlarım çatılırken Pansy hiç bir şey demeyip yemeğine dönmüştü. "Ama ben tartışma istiyordum neden durdurdun ki?" Val Draco ya çıkışırken istemsizce güldüm ve bir şey demeyip yemeğime devam ettim 

---

Val ile yan yana otururken konuşan profesörü dinliyorduk "Alastor Moody. Eski Seherbaz. Bakanlığın asi çalışanı ve Karanlık Sanatlara Karşı Savunma dersinizin yeni öğretmeni. Dumbledore un isteği üzerine buradayım. Hikaye bu, hoşça kalın, son. Sorusu olan var mı?" 

"Kafasında Karanlık Lordu saklayan , ego manyağı olan ve kurt adamdan sonra kafayı sıyırmış bir Seherbaz mı? Kesinlikle çok heyecan verici bir yıl olacak" Val ın mırıldanmasını duyarken kendimi gülmemek için sıkmaya çalışıyordum. 

Moody nin gözleri herkesi tararken üstümde durdu. Bunun üzerine hafifçe öksürüp gülümsememi sakladım ve düz bir şekilde ben de ona bakmaya başladım. 

Moody bir süre beni incelerken bundan rahatsız olmaya başlamıştım. En sonunda gözlerini tekrar sınıfta dolandırıp konuşmaya başladı "Konu Karanlık Sanatlar olduğunda pratik yaklaşıma inanırım."

Sözleriyle yapacağı şeyi anladığımda arkama yaslayıp kollarımı göğsümde birleştirdim. "Ama önce, kim bana kaç tane Affedilmez Lanet olduğunu söyleyebilir?" sorusuna Herm cevap verdikten sonra neden bu ismin verildiğini sormuştu 

"Çünkü onlar affedilemez. Herhangi birinin kullanılması.." Herm titreyen sesiyle zar zor cevap verirken bunun daha başlangıç olduğunu biliyordum. Onun yarım kalan cümlesini profesör tahtaya vura vura yazarken devam etti "Azkaban a tek yön gidiş biledi almanıza neden olur. Doğru!" 

"Bakanlık, bu lanetlerin ne yaptığını görmek için küçük olduğunu söylüyor. Ben buna katılmıyorum! Neyle karşı karşıya olduğunuzu bilmelisiniz! Hazırlıklı olmalısınız. Sakızınızı sıranızın altından başka bir yere koymanız gerekiyor, Bay Finnengan" 

Son cümlesiyle kafamı yan tarafıma çevirdiğimde elindeki sakızla donmuş çocuğu gördüğümde kıkırdarken onun söylediği bir cümleye karşı profesör elindeki tebeşiri fırlatmıştı 

"Pekala... Önce hangi lanete göz atalım?" Profesörün gözleri etrafta dolanırken bu dersin sonunun iyi olmayacağını anlamıştım "Weasley. Ayağa kalk. Bize bir lanet söyle"

Ron ayağa kalkıp konuşurken yaslandığım yerden izlemeye devam ediyordum "Şey Babam bir tanesinden bahsetmişti. Imperius Laneti" Profesör kafasını sallayıp onu onayladı "Evet baban onu çok iyi bilir. Birkaç yıl önce Bakanlığa büyük üzüntü vermişti. Sebebinin ne olduğunu belki bu daha iyi gösterebilir" 

Profesör cümlesini tamamlayıp masasının üstünde böceklerin dolu olduğu kaplara gidip birinden örümcek aldı ve önce Engorgio büyüsü yapıp büyüttü daha sonrasında ise "Imperio" diyip böceği oradan oraya hareket ettirmeye başladı 

Herkes bu olanlara gülerken ben düz bir ifadeyle izlemeye devam ediyordum. Bildiğim bir şey vardı ki bu büyüler asla komik olamazdı. Böcek Draco nun yüzüne çıktığında gülmeleri artan sınıfa baktım. O sırada alkışlayarak gülen Harry ile öfkelenmemek için içimden saymaya başladım 

"Yetenekli değil mi? Ona şimdi ne yaptırmalıyım ? Camdan dışarıya mı atlatsam? Kendini boğmasını mı sağlasam?" Böcek önce camda sonra da su dolu bir kovanın üstünde durup kıpırdanırken gülüşmeler durmuştu 

Profesör böceği yavaşça getirip avcuna bıraktı ve konuşmaya başladı "Cadı ve büyücüler İsmi Lazım Değil in isteklerini sadece Imperius Laneti altındayken yerine getirdiklerini iddia ediyorlardı. Ama asıl sorun şu ; Yalancıları nasıl ayırt edeceğiz? Başka biri?"

Profesör cümlesinden sonra yeni avını ararken en önde oturan Longbottom u kaldırdı. Bu durum gerilmemi sağlarken oturduğum yerde dikleşmiştim. Söyleyeceği laneti bizzat önünde görecekti ve eminim ki bu kendisini oldukça etkileyecekti 

"Profesör Sprout bana Bitkibilim e karşı doğal bir yeteneğiniz olduğunu söyledi" Lonbottom başını sallayıp konuşacağı sırada tedirgince etrafıma bakındım. Kimse bunu engelleyecek gibi durmuyordu 

"Cruciatus Laneti" Hızlıca konuşmam ile Longbottom sustu ve diğer herkes gibi bana döndü. "Size söz vermemiştim Bayan Black" profesör gözlerini Longbottom da dolaştırdıktan sonra bana dönerek konuşmuştu. Nedense içimden bir ses onun konuşmasını daha çok istediğini söylüyordu 

"Pardon profesör ama sizin de dediğiniz gibi Longbottom un nasıl bitkilerle ilgili bir yeteneği varsa benim de lanetler üstünde bir yeteneğim var. O yüzden kendimi tutamadım" 

Oturduğum yerden kalktım ve ilerleyerek ayakta duran Longbottom a yaklaştım ve omuzlarından tutup ittirerek geri oturmasını sağladım. "Bu laneti yakından görmeyi ben daha çok isterim profesör. Tabi siz de izin verirseniz" Cümlemi kurarken yavaşça Longbottom un önüne geçtim ve görüşünü engelledim 

"Bir gönüllümüz var bu güzel. Gel Black Cruciatus Lanetini daha yakından gör" Masaya yaklaşırken göz ucuyla Longbottom un görmeyeceğine emin olduktan masaya bırakılan böceğe döndüm 

"Crucio"  böcek acı içinde kıpırdanıp tuhaf sesler çıkarırken ne kadar önünü kapatsam da bu sesleri duymasını engelleyemeyeceğimi bildiğim için üzülüyordum.

Böceğe zorla sabit tuttuğum yüz ifademle bakarken profesör ün gözlerinin üstümde olduğunu çok net bir şekilde hissedebiliyordum. 

Yine göz ucumla arkaya baktığımda Longbottom un ellerinin yumruk olmuş halini ve gözlerini kapatmasını gördüğümde yüksek sesle konuştuğum sırada ayağımla masanın ayağına vurup profesörün dikkatini kaybedip büyüyü bozmasını sağladım 

"Cruciatus Laneti insanın aklını kaybettirecek güçlükte bir işkence lanetidir. Bu kadar güçlü olmasından dolayı yasaklıdır" Profesör Longbottom a bakıp bana geri döndüğünde ne yapmak istediğimi çoktan anlamıştı 

"O zaman son laneti siz göstermek ister misiniz Bayan Black" duyduklarımla olduğum yerde donarken kendini koruyabilecekmiş gibi geri çekilen böceğe bakmaya başladım.

"Bunu yapamazsınız o daha öğrenci" Herm hızlıca konuştuğunda profesör bende olan bakışlarını ona çevirdi ve böceği olduğu yerden kaldırıp onun masasına koydu. Hızlıca arkamı dönerken bu sefer nasıl engel olabileceğimi düşünüyordum 

"O zaman belki Affedilemez Lanetler in sonuncusunu siz söylemek istersiniz, Bayan Granger" Herm dolan gözleriyle kafasını iki yana sallarken hızlıca konuştum "Avada Kedavra laneti. Ölümcül lanet. Kurtulan kimse yok. Büyüyü engelleyen koruyucu bir büyü de yok" 

Profesör kaldırdığı asasıyla laneti yapmak yerine böceği aldı ve tekrar masaya yaklaştı. "Ama hayatta kalan biri var" Gözüm Harry ye kayarken net çıkan sesimle konuştum "İstisnalar kaideyi bozmaz efendim. Hem Harry tamamen zarar almadan kurtulmuş sayılmaz" 

"Ellerinizi açın Bayan Black" duyduğum cümleyle sınıfta uğultular koparken bir şey demeden ellerimi açtım ve havaya kaldırdım. Profesör elime bir kitap koyup böceği de üstüne koydu 

"Kitap olur da büyü sana sıçramasın diye" kafamı anladığımı belirtmek için onaylarcasına salladım ve gözlerimi böceğe çevirdim "Avada Kedavra" Çıkan yeşil ışık böceğe ulaştığında saniye geçmeden böcek ters dönerek ölmüştü 

Profesör Moody bana baktığı sırada cebinden bir şişe çıkarıp içinden birkaç yudum aldı. Ben hala hareket etmezken gözlerimi tuttuğum kitabın üstünde olan böcekten ayıramıyordum. 

Bu büyüler bana kehanet dersinde baktığım küreyi hatırlatmıştı. Kürede aynı büyüyü ben de yapıyordum ama kime yaptığımı anlayamamıştım. Böcek ve kitap elimden havalanıp masaya konduğunda başımı kaldırıp profesöre baktım. 

Profesör bende olan bakışlarını sınıfa çevirip konuşmaya başladı "Arkadaşınızın da gönüllü olmasıyla Affedilemez Lanetleri öğrendiniz ve artık neyle karşı karşıya olduğunuzu biliyorsunuz. Dağılabilirsiniz" 

Olduğum yerde dikilmeyi bıraktım ve sırama gidip çantamı alıp hızlıca dışarı çıktım. Merdivenleri hızlı hızlı inerken kimseyle konuşmak istemiyordum. Nihayet kendimi bahçeye attığımda bulduğum bir ağacın dibine oturdum ve gözlerimi kapatıp sakinleşmeye çalıştım 

"Ama o kadar da kötü değildi. Sadece böcek üstünden neyle karşı karşıya olacağımızı gösterdi" Jane in sesini duyduğumda derin derin nefesler almaya başlamıştım "Jane sen ne saçmalıyorsun? Kızın gözleri önünde önce işkence etti sonra da avcunda öldürdü ve sen buna kötü değil mi diyorsun" Val sinirle Jane e çıkışırken gözlerimi açtım 

"Merak etmeyin gayet iyiyim ben" cümlemle beraber Jane beni gösterdi "Gördün mü iyi demiştim. Hem o lanetlerden etkilenmiyor" Val sinirle gözlerini devirip yanıma oturdu 

"O da insan farkında mısın? Ne demek etkilenmiyor" onların tartışmalarını dinlemeyi bırakıp etrafa bakınmaya başladım. O sırada gördüğüm yüz ile hızlıca oturduğum yerden kalktım ve ilerledim 

"Derste konuşmanı kesip sözü aldığım için özür dilerim.." Tam devam edeceğim sırada Neville in bana sarılmasıyla durdum ve bende kollarımı ona sardım. "Ne oldu beni tatilde çok özlediğin için mi sarılıyoruz" ne kadar işi dalgaya vurmaya çalışsam da Neville buna izin vermedi

"Derste benim için öyle yaptığını biliyorum Serene. Bunun için teşekkür ederim" omzumu silkip ondan ayrıldım. O sırada fark ettiğim yüz ifadesi ile gülüp konuştum "Alakası yok. Tanımıyor musun beni? Sırf daha fazla lanet görebilmek için her şeyi yaparım" 

Yapmaya çalıştığım şeyi anladığını biliyordum ama yine de buna rağmen oyunumu bozmayıp gülerek onayladı beni. Başka bir şey söyleyeceğim sırada topallaya topallaya buraya gelen profesörü görmemle sustum. "Black benimle gel" 

Neville ile vedalaşıp profesörün arkasına takıldım. Gözüm yan tarafta ellerini takımının cebine sokmuş beni izleyen Draco ya takıldığında hafifçe gülümsedim. Gülümsemem karşısında gülümseyecek gibi oldu ama gülümsemek yerine durdu ve arkasını dönüp hızlıca uzaklaştı

Bu tavrı kaşlarımın çatılmasına neden olurken tam onun olduğu tarafa gidecektim ki profesörün seslenmesiyle vazgeçtim ve adımlarımı hızlandırdım. Nihayet profesörün odasına girerken etrafı dikkatle inceliyordum. 

"Diğer hocalarından da duyduğuma göre oldukça yetenekliymişsiniz Bayan Black" Başımı onaylarcasına salladım "Evet öyleyim" bu konuda alçakgönüllü olmamı kimse bekleyemezdi değil mi? 

"Baban ve annen de öylelerdi" Kaşlarım çatılırken ailemi nereden tanıdığını sormuştum "Okuldan" kaşlarım normal halini alırken "Arkadaştınız öyle mi?" dedim. Beni onaylamasından sonra konuştum

"Babamın ve annemin arkadaşıyla tanışmak beni çok mutlu etti" Profesör masanın üstüne boyutu büyültülmüş bir böcek koyarken dediklerimi düzeltmemişti. Bu içimdeki şüphe tohumlarını büyütürken gözlerim böceğe kaydı 

"Affedilmez Lanetleri yapmanı istiyorum" Duyduklarımla şaşkınca başımı kaldırdım "Bunu yapmam" Profesörün takma gözü cevabımla hızlı hızlı hareket ederken asasını kaldırıp böceğe doğrulttu 

"Bu büyüler Azkaban a gitmenize neden olmaz mı?" cümlemle durdu ve konuştu "İnsana değil böceğe yapıyorum. Sen de öyle yapacaksın. O yüzden sorun oluşmaz" başımı iki yana salladım "Yapmayacağım. Eğer bu konuda ısrarcı olursanız sizi Bakanlığa şikayet ederim. Eminim öğrencilerinize zorla Affedilmez Lanet yaptırmaya çalışmanızı olumlu karşılamazlar" 

"Neden korkuyorsun Black?" Başımı iki yana salladım ve birkaç adım geri gittim "Ben hiç bir şeyden korkmuyorum" Profesör böceği masada bırakıp birkaç adım yaklaştı "O zaman yap" başımı yine iki yana salladım 

"Baban bir korkak değildi" "Annen bir korkak değildi" "Sen neden kaçıyorsun" Profesör konuşurken bir yandan da etrafımda dolanıyordu "Bu lanetleri yapmak zorunda kalacaksın"

"Sizin gibi yetenekli bir avcı o kanı bozuk Ölüm Yiyenleri yakaladığı sürece bunu yapmak zorunda kalmam" Cevabımla Profesöre dönüp onun tepkisini izlerken gözü yine deli gibi hareket etmeye başlamıştı 

"Ben emekli oldum" cevabı üzerine üzülmüş gibi bir ses çıkarıp konuştum "Keşke olmasaydınız Seherbaz olarak çok daha iyi bir iş yapardınız. Öğretmenliği beceremiyorsunuz" 

Cevabımdan sonra hızlıca arkamı dönüp ilerlerken tam çıkacağım sırada duyduğum büyü ile adım atamadım "AVADA KEDAVRA" kafamı hafifçe çevirip baktığımda böceğin ölmüş olduğunu fark ettim. 

"Bu kadar basit mi sizin için?" Gözlerimi böcekten ayırmadan konuştuğumda beni anlamadığını biliyordum o yüzden devam ettim "Bir canlıyı öldürmek bu kadar basit mi?" Profesör cevap vermezken daha fazla bu odada durmak istemediğim için hızlıca çıktım ve gelecek dersin işleneceği yere doğru ilerlemeye başladım. 

Gördüğüm sarı kafa ile hızlıca koştum ve onun hizasında yürümeye başladım "Biraz önceki şey de neydi?" Draco soruma cevap vermezken dikkatle onu izlemeye başladım. O sırada sol kolunu tuttuğunu fark ettiğimde endişeyle ona yaklaştım 

"Yaralandın mı? Acıyor mu? Neden öyle tutuyorsun kolunu" Kolunu benden uzaklaştırırken bakışlarımı yüzüne çevirdim "Bir şey yok sadece ağrıyor" yine koluna uzanacağım sırada benden uzaklaştı "Derslerden sonra revire gideceğim" 

"Şimdi beraber gitsek hem içim rahat eder" başını olumsuz anlamda salladı "Ben yalnız giderim gerek yok" hafifçe geri çekildim ve yüzünü inceleyerek yürümeye devam ettim 

"Bir şey saklıyorsun. O yüzden böyle yapıyorsun. Öğrenmemi istemiyorsun" Draco dediklerime şaşırırken konuştu "Hayır bir şey gizlemiyorum" emin misin dercesine yüzüne bakarken tekrar konuştu 

"Bir şey gizlemiyorum sadece sen profesör ile gidiyordun o yüzden öyle şey oldu" Açıklaması hiç bir şekilde ikna etmezken sınıfın kapısına geldiğimizi fark ettim. 

İçeri gireceği sırada kolunu tutup durdurdum "Eğer bir şey olursa bana mutlaka anlatacaksın. Söz mü?" Draco önce etrafa bakındı sonra bana baktı sonra tekrar etrafa bakındı ve son kez bana  bakarken gözü önce koluna kaydı 

"Söz veriyorum Serene anlatacağım" 

--------------

Selamlarrrrrrrrr nasılsınız? 

Bölümün son kısımlarını bağlayamadım çok sinir oldum umarım olmuştur 

Lütfen görüşlerinizi küçük de olsa benimle paylaşın 

Umarım dersler hakkında sorun yaşamıyorsunuzdur 

Diyeceğim birkaç şey vardı ama unuttum o yüzden çok uzatmayacağım 

Bir sonraki bölümde görüşünceye kadar kendinize dikkat edin yavrularım 

Sihirle Kalın 





Continue Reading

You'll Also Like

12M 586K 87
18 yaşında genç bir kızın yolu çıkmaz bir sokakta hiç kesişmemesi gereken bir adamla kesişti. Adam hayata ve mavi renge küskündü. Genç kızla beraber...
35.4K 1.9K 32
Kızın sesini duyunca Alaz'ın omuzları gevşedi. "Öldüm, Asi." Gözlerini kızın yüzünde dolaştırdı. "Sensiz geçirdiğim her gün biraz daha öldüm." Asi al...
93.9K 5.9K 35
Malfoy ve Black iki ezeli rakip ve birbirlerinden nefret eden iki küçük çocuktur. Black'in 4. Sınıfta Harry'nin yerine arayıcı olmasından sonra Malfo...
199K 20K 31
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.