Hala gördüğüm kötü rüyanın endişelerini taşıyan sesimle "Bu gece seninle kalabilir miyim?" diye sordum.
Kuzey "Sorman hata," dedi ve kendini yatakta geri çekerek yatmam için yer açtı.
Ben yatağa uzanır uzanmaz kalın, kaslı kollarını belime doladı ve vücudumu kendine iyice yaklaştırdı. Yüzünü saçlarıma yaklaştırıp derin bir nefes aldı. Saçlarımın üzerine kondurduğu tüy yumuşaklığındaki öpücük, kalbimdeki baskının bir nebze olsun azalmasını sağladı.
"Böyle titrediğine göre seni korkutan kötü bir rüya görmüş olmalısın. Neler gördüğünü sormayacağım. Şimdi rahatlayarak tekrar uyumanı istiyorum. Sabah uyandığında konuşuruz." Beni biraz daha kendine çekti.
Odamdayken, gördüğüm rüyanın etkisiyle sabaha kadar uyuyamayacağımı düşünürken, şimdi gelen esneme isteğini bastıramıyordum. Ağzımı iyice açıp esnedim ve tekrar gözlerimi kapattım. Kuzey'in kollarında güvende hissedip kendimi onun sıcak vücuduna sarılmış şekilde, rüyasız bir uykuya bıraktım.
Sabah gözlerimi açtığımda boylu boyunca Kuzey'in üzerinde yattığımı fark ettim. Sadece bacaklarım Kuzey'in bacakları arasında kaldığı için yatakla temas ediyordu. Başım Kuzey'in göğsüne yaslanmışken, onun elleri uyurken kaçmamı engellemek istermiş gibi belime dolanmıştı. Beyaz saçlarım dağınık bir şekilde üzerimizi bir yorgan gibi örtmüştü. Bütün kurtların tercih ettiği şekilde ikimiz de yatakta çıplaktık. Sıcakkanlı yaratıklar olduğumuz için üzerimizde kıyafet olunca rahat uyuyamıyorduk. Ben kımıldayınca Kuzey'de uyanarak gözlerini açtı. O siyah gözlerini açıp bana bakarken, şu an dünyada olmam gereken tek yer burasıymış gibi huzurlu ve mutlu hissediyordum.
Kuzey tembel bir kurt gibi, halinden memnun bir ifadeyle "Günaydın," dedi. Onun memnuniyeti benim de yüzümde güller açmasına sebep oldu. İçten gelen sıcacık bir gülümsemeyle "Günaydın," diye karşılık verdim.
Kuzey kocaman elleriyle saçlarımı okşamaya başladı."Hayatımın geri kalan her gününde, hep böyle uyanmak istiyorum. Gözlerim uyanınca ilk senin güzel yüzünü görecek, yumuşak tenini her zaman tenimde hissedeceğim."
Böyle kocaman adamdan, bu kadar romantik sözlerin çıkması çok hoşuma gitmişti. Kollarımla onun kaslı vücuduna daha sıkı sarıldım. Kulağıma gelen ve gittikçe hızlanan kalp atışının sesi, şu an bana dünyanın en güzel melodisi gibi geliyordu. Dudaklarımın arasından bir kurt olduğum halde kedi gibi mırıltılı bir ses çıktı. "Beraber uyumak muhteşem bir fikirmiş. Bu duruma hemen alışabilirim."
Kuzey’in ses tonu iyice boğuklaştı."Ben alıştım bile… Gidene kadar senin kokunla sarmalanmış bir şekilde uyumak istiyorum, bu yüzden çarşafların yıkanmasına hiç izin vermeyeceğim."
Kuzey'in bu kadar romantik bir kurtadam olacağını tahmin bile edemezdim. Artık bakışları bile değişmişti. İlk geldiği zamanki sert görünümü yumuşamış, yerini bana karşı sıcacık tavırlara bırakmıştı.
Bütün gün Kuzey’le birlikte bu pozisyonda zaman geçirmek isterdim. Ama hayat acımasızdı, gerçeklerle bir an önce yüzleşmeliydik, o yüzden dudaklarımın arasından söylemeyi hiç istemediğim bir cümle çıktı. "Bugün çok işimiz var Kuzey, bir an önce yataktan kalkmamız lazım."
İyice boğuklaşan sesiyle "Ben kalkmak istemiyorum. Bütün gün bu şekilde yatabilirim." dedi.
Bacaklarımın üst kısmında hissettiğim yumuşaklık, yerini sert bir dolgunluğa bırakmaya başladı. Başımı kaldırıp değişmeye başlayan siyah gözlerine baktım.
Onun beni baştan çıkarmasını engellemek için uyarma ihtiyacı hissettim. "Kuzey yaramazlık yapma."
Serseri bir gülümsemeyle bana baktı. "Umay yemin ederim isteyerek bir şey yapmıyorum. Vücudum sana istem dışı böyle bir tepki veriyor."
Onun bu flörtöz tavırlarına kapılmamak için tüm irademi kullandım. Kuzey şu anda güneşte yanmış teni ve her kızın hayallerini süsleyen iri ve kaslı vücuduyla çok baştan çıkarıcı görünüyordu. Gözlerimi hemen onun yakışıklı yüzünden çektim. "Ben odama duş almaya gidiyorum," diyerek yerimden doğruldum.
Kuzey yüzüne düşen siyah perçemleri ve beklenti dolu yüzüyle "Bu bir davet mi?" diye sordu.
Perçemlerini önünden uzaklaştırmamak için kendimi zor tutuyordum. Ellerimi iki yanımda yumruk yaptım. "Tabi ki de hayır. Odama gidince yapacağım şeyi söylüyorum sadece."
Sabah uyanınca bu kadar yakışıklı görünmek bir suç olmalıydı çünkü Kuzey yine konuşmaya başladı ve mecburen yine onunla göz teması kurmak zorunda kalacaktım.
"Umay farkında değilsin ama eş olma yolunda hızla ilerlemeye devam ediyoruz. Artık duşa girmeden önce bile bana haber vermeye başladın," dedi ve muzipçe sırıttı.
Kuzey gülünce inci gibi parlayan güzel dişleri ortaya çıktı. Sözleri bir an durup düşünmeme sebep oldu ve onun haklı olduğuna karar verdim. Başıma kötü bir şey geldiğinde ilk sığındığım yer, onun güçlü kollarının arasıydı. Sığınacak başka birini düşünemiyordum bile…
Fazla zamanımız olmadığı için düşüncelerimi şimdilik kendime sakladım çünkü hemen hazırlanıp aşağıya inmem ve Tolga'nın kahvaltı için ne hazırladığını görmem gerekiyordu. Tolga’nın duyacağı endişesiyle Kuzey'e rüyamda gördüklerimden bahsedememiştim. İnşallah bu sabah kahvaltı için yaban mersinli krep hazırlamamıştır diye düşünerek, bunun olmaması için sessizce dua ettim.
Odadan çıkmadan önce dönüp son kez Kuzey'e baktım. Beyaz çarşafların üzerinde, güneşten yanmış teni ve muhteşem bedeniyle çok davetkar görünüyordu. Hala pusuya yatmış vahşi bir hayvan gibi beni takip eden gözleri, onun yanına gitmem için beklentiyle bakıyordu. Şu anda onların ve sürünün hayatı söz konusuydu, o yüzden bakışlarımı Kuzey'den hemen çektim ve kapıyı sertçe açarak dışarı çıktım.
İşlerimi bitirip mutfağa indiğimde ben hariç herkesin masadaki yerini aldığını gördüm. Herkesi selamlayarak yerime oturdum.
Tolga kahvaltı için yemeği daha yeni hazırlamaya başlamıştı. Pastırmalı yumurta kokusu mutfağı sardığı anda, hepimiz acıktığımız için beklentiyle yerimizde kıpırdandık.
Tolga pişirme işini bitirince, tavadaki pastırmalı yumurtaları hepimizin tabağına paylaştırdı. "Afiyet olsun," dedi ve yerine oturarak o da bize katıldı.
Tolga bu sabah durgun görünüyordu. Gözlerinin altı biraz morarmış, omuzlarına gelen sarı saçları muhtemelen duş almadığı için matlaşarak ışıltısını kaybetmişti. Gri gözlerinin içine baktım ve "Bu sabah nasıl hissediyorsun Tolga?" diye sordum.
Rüyamda gördüğüm kehanet gerçekleşirse bütün sürüm onun yüzünden öldürülecekti. Aramıza casusluk yapmak için gönderilmiş biriydi ama yine de bu durum onun bu sabahki pejmürde halini merak etmeme engel olmadı. Bu sabah Tolga’nın üzerinde, babamın gri gömleği ve altında füme renkli kot pantolonu vardı.
Gri gözlerini tabağından kaldırdı ve durgun bir şekilde bana baktı. "Bilmiyorum Umay, pek iyi hissettiğim söylenemez. Vücudumdaki her hücrenin değiştiğini hissediyorum. Sanki değişimin hızına yetişemiyormuşum gibi geliyor. İçimde başka bir canlı büyüyor gibi… Kadınlar hamile olunca böyle mi hissediyorlar acaba? Bu durum benim korkutuyor ve uykularımı kaçırıyor. Sanki uyuyunca bir daha uyanamayacakmışım, benim yerime içimde büyüyen diğer benlik uyanacakmış gibi geliyor."
Onu rahatlatmak için sakin bir sesle konuşmaya başladım. "Değişim sürecin hızlandığı için her şeyi bir hız trenindeymiş gibi yaşıyorsun. O yüzden böyle hissetmen normal. Süreç tamamlanıp kurt adama dönüştüğün zaman her şey son bulacak. O zaman kendini daha iyi hissetmeye başlayacaksın."
Konuşmam bitince diğerlerine baktım. "Yemekten sonra kamyonetle şehre inmek istiyorum."Batı'ya bakarak, "İyi bir şoföre, Doğu'ya dönerek "İnce bir zevke," Kuzey'e göz kırparak "Beni koruyacak güçlü bir kurt adama ihtiyacım var. Yani kısacası..." dedim ve sırıtmaya başladım. "Üçünüz de benimle birlikte geliyorsunuz."
Hepsi bir şeyler çevirdiğimi anladıklarından, içinde soru işaretleri taşıyan gözlerle bana baktılar.
Kuzey gece rüya gördüğümü bildiği için "Zaten biz de sıkılmıştık buradan, hepimize değişiklik iyi gelecek," diyerek oyunuma ortak oldu.
Hepimiz kamyonete bindiğimizde evin kapısının önünde bizi uğurlayan Tolga'ya el salladım.
Batı arabayı çalıştırınca "Nereye gidiyoruz?" diye sordu.
"Sadece sür," dedim."Ben ne yapman gerektiğini sana söyleyeceğim."