Sürünün Lupası (TAMAMLANDI)

By ZeliAClR

1.4M 78.5K 7.7K

"Hayır baba bu sürüden kimseyle evlenmeyeceğim! Beni dövüşte yenemeyen erkeği, kendime eş diye almam ben!" (... More

Eş Adayları
Av
Sürünün Lupası
Antreman
Dans
Tanrıça
Toplantı
Hain
Lunapar
Yemek
Polis
Tuhaf Bir Gece
Kaybeden
Yanlış Anlama
Yenilgi
Çağrı
Kabus
Plan
Dolunay
Duş
Kıskançlık
Vaad Edilen Orman
Tiyatro Sahnesi
Nefes
Beraber Uyanış
Kötü Performans
Baskın
Yenik Kalp
Anne
Yeni Gelenler
Terkediliş
İtiraf
Sahipli Erkek
Kavuşma
Düğün & Final
Doğum & Özel Bölüm
Özel Bölüm
Tanışma

Bağlanma

33.6K 1.8K 321
By ZeliAClR

Uykudan uyanıp gözlerimi açtım ve komodinin üzerinde duran saate baktım. Saat akşam altıyı gösteriyordu. Bu demekti ki bayağı çok uyumuştum. Yatakta gerinip kendimi oldukça zinde hissederek ayağa kalktım.

Banyoda işlerimi halledip üzerime kot pantolon ve siyah bir tişört giyerek aşağıya indim. Ev boştu. Ama dışarıdan sesler geliyordu.

Kapıyı açıp dışarı çıktığım anda, Cenk dahil herkesin burada olduğunu gördüm. Hepsi bir konu hakkında hararetli bir şekilde tartışıyorlardı. Yerde de hareketsiz şekilde yatan biri vardı.

Meraklı bir ifadeyle "Burada neler oluyor böyle?" diye sordum.

Cenk "Ben de tam seni uyandırmaya geliyordum. Omegalar ormanda devriye gezerken, bu adamı saldırıya uğramış bir şekilde bulmuşlar," dedi.

Adamın yaralarına bakmak için yanına gittim. Sarı saçlarının bazı yerlerine kan sıçramış ve kızıla dönmüştü. Giydiği yeşil gömleğin ön tarafı parçalanmıştı. Parçalanan yerden göğsünden bir parça et koparıldığı görünüyordu. Yaralanan bölgenin rengi koyulaştığı halde, kan sızmaya devam ediyordu. İşin ilginç yanı göğsündeki et parçasının bir pençeyle koparılmasıydı. Vücudunda da tırnak izleri vardı. Adam vahşi bir hayvan tarafından saldırıya uğramıştı.

Üzerine eğilip yarasını kokladığım anda et ve kanın kokusuyla birlikte, kurt kokusunu da aldım. Ama bu koku, bizim sürüden birine ait değildi.

Ayağa kalkıp herkesin gözlerinin içine sırayla baktım.

"Bizim sürüden olmayan bir kurt tarafından saldırıya uğramış. Adama likantropi virüsü bulaşmış olabilir. Vücudu sağlamsa yakın zamanda kurda dönüşecek," diyerek edindiğim ilk izlenimi aktardım.

Kuzey ukala bir şekilde gülümsedi. "Onun biz de farkındayız. Kendi aramızda sen görmeden adamı öldürelim mi yoksa sana söyleyip iyileşmesine izin mi verelim?" diye tartışıyorduk.”

Adamın bir kurtadama dönüştüğünde sürüme uyum sağlayıp sağlamayacağını bilmiyordum. Ama sonuçta Cenk için de daha önce böyle bir karar alınmıştı ve şimdi sürümüzün betası olarak görev yapıyordu.

Doğu yanındaki diğer üç erkeğe baktı. "Bence Umay adamın ölmesine izin vermeyecek."

Batı "Sana hayır izin verecek diyerek, bahse girmek isterdim ama ben de senin gibi düşünüyorum dostum," dedi.

Gözlerimi kıstım ve onlara baktım. "Açık kitap gibiyim galiba. Ben adamı iyileştirdiğimde buraya uyum sağlamazsa gitmesine karar veririz," dedim.

Cenk, kendinin de bu şekilde hayatta kaldığının bilinciyle "Bu sürünün lupası sensin, neyi emredersen onu yapacağız," diye bana olan bağlılığını tekrar dile getirdi.

Yere eğildim ve bilinçsizce yerde yatan adamın göğsündeki yaranın üzerine elimi koydum. Elimin hızlı bir şekilde ısınmasıyla yara da iyileşmeye başladı. Artık iyileştirme yeteneğimi devreye sokmak için beklemek gerekmiyordu. Sahip olduğum yeteneklerin ve gücün seviyesinin arttığını hissediyordum.

Yaranın tamamen kapanmasıyla birlikte adam yattığı yerde kıpırdanmaya başladı. Ayağa kalkıp karşısında dikilmeye devam ederek iyice kendine gelmesini bekledim.

Bir süre sonra gözlerini kırparak açtı. Bir kaç saniye bana bakıp güçsüz bir şekilde "Cennette miyim ben?" diye sordu.

Ona sakin bir şekilde kendimi tanıttım. "Ay Işığı Sürüsü'nün topraklarındasın. Ben Umay.”

Adam kendini zorlayarak doğrulmayı başardı. "Ne oldu bana? Niye buradayım?"

Anlaşılan adam geçici olmasına dua ettiğim bir bilinç kaybı yaşıyordu. Onun hatırlamasına yardımcı olmak amacıyla "Omegalarım seni yaralı bir şekilde ormanda bulmuşlar. İyileştirmem için de bana getirmişler," dedim.

Adam en sonunda yaralı olduğunu anımsadı, elini göğsünün üzerine götürdü. Yarasının kapandığını ve iyileştiğini görünce şaşkınlıkla yüzüme baktı. "Sen nesin?"

Onu rahatlatmak için gülümsedim. "Ben bu sürünün lupasıyım. İyileştirme konusunda yeteneğim var," diyerek merakını giderdim.

Gri gözleriyle düşünceli bir şekilde bana baktı. "Evet şimdi hatırlıyorum. Ormanda büyük kahverengi bir kurt bana saldırmıştı."

En sonunda hafızası yerine gelmeye başlamıştı, biraz rahatladığımı hissettim. Ama şimdi küçük bir sorun vardı. Birinin ona kısa bir süre sonra kurtadama dönüşeceğini söylemesi gerekiyordu. Belki bunu benden duyarsa daha çabuk kabullenirdi. O yüzden ona gerçeği söyledim. "Evet, kanına likantropi virüsü bulaşmış."

Adamın ağzı şaşkınlıkla açıldı. "Ben şimdi şekil değiştirip, tüylü bir köpeğe mi dönüşeceğim? Kurtadamların sadece kitaplarda ve filmlerde olduğunu zannederdim."

Herkes bir şekilde kurtadamları bilirdi ama adamın hastalığı bulaştıran virüsü tek seferde bilmesi ilginç geldi.

Kuzey adamın bizi köpek diye aşağılamasına alındı. Ağzının payını vermek için alay ederek "Maalesef gerçek dostum. Bizim gibi gerçek bir kurt olmak yerine, sen tüylü bir köpeğe dönüşeceksin," dedi.

Doğu ve Batı verilen cevabı çok beğenmişlerdi, gülerek Kuzey’in sırtına vurdukları yumruklarla bunu gösterdiler.

Bu üçlüye aldırmamaya karar verdim, iyice dikkatimi dağıtmaya başlamışlardı. Bakışlarımı onlardan çektim ve hala yerde oturmaya devam eden adama yönelttim. "İlk dönüşüm zorlu geçtiği için tecrübeli birinin sana göz kulak olması gerekir. Bu süreçte yalnız olmamalısın. Evde seni bekleyen birileri var mı?"

Adam daha önce buralara çalışmış gibi net bir şekilde konuştu. "Ben küçükken ailem trafik kazasında hayatını kaybetti. Evde yalnız yaşıyorum. Beni bekleyen birileri de yok."

O konuşurken eğer bir yerde çalışıyorsa işten arayabilecekleri aklıma geldi. "Ne iş yapıyorsun?"

Adam çenesini kaşıdı. "Bir restaurant da şef aşçı olarak çalışıyorum. Bugün de yirmi günlük senelik iznimin ilk günüydü. Biraz kafa dinlemek için ormana kamp yapmaya gelmiştim."

Adama son bir sorum kalmıştı. "Peki, sana göz kulak olmamız için burada kalma konusunda ne düşünürsün?"

Adam içini çekerek "Başka bir seçeneğin yokmuş gibi görünüyor," dedi.

Anlaşılan artık yeni bir sürü üyemiz olmuştu.

"Hep beraber eve gidelim. Sen de duş alıp üstünü değiştirirsin. Babamla bedenleriniz birbirine yakın görünüyor. Sana onun kıyafetlerinden veririm." Ayağa kalkması için adama elimi uzattım.

Kuzey uzattığım eli aşağıya indirdi. "Umay arkadaşa ben yardımcı olurum. Bayağı güçlü görünüyor, ayağa kalkarken yanlışlıkla seni yere düşürmesin." Adamın elinden hızlıca çekerek onu ayağa kaldırdı.

Hep birlikte içeri girdik. Yeni adam bize doğru döndü ve "Ben duşumu alana kadar beklerseniz, size teşekkür etmek için bir şeyler hazırlamak isterim," dedi.

Herkes adamın önerisini memnuniyetle kabul etti. Kuzey'le birlikte ona eşlik ederek, duş alacağı yeri gösterdik. Temiz kıyafetler verip onu duş alması için yalnız bırakarak aşağıya indik ve salonda sohbet eden diğerlerinin arasına katıldık.

Cenk biz yerimize oturur oturmaz, "Umay sürü üyelerini ne zaman geri getireceğiz?" diye sordu.

Kuzey soruyu duyar duymaz benim konuşmama fırsat vermeden "Ben uyanınca babamla konuştum. Artık tehlike ortadan kalktığı için yarın sabah hepsini, bizim sürünün birkaç omegası eşliğinde otobüse bindirip buraya gönderecek," dedi.

Kuzey'e minnetle baktım. Hepsine hitaben "Hepinize yardımlarınızdan ötürü tekrar teşekkür ederim. İlerde benim yardımıma ihtiyaç duyarsanız, sizin yanınızda olmaktan onur duyarım," dedim.

Herkes başını sallayarak teşekkürü kabul ettiğini gösterdi. Doğu, yeşil gözlerini kısarak "Uyurken yeni bir şeyler gördün mü Umay?" diye sordu.

Bu konu o sorana kadar aklıma gelmemişti. "Görmedim, deliksiz uyumuşum."

Batı mavi gözlerindeki mizah parıltısıyla "Belki de sadece tehlike anlarında devreye giriyordur. Erken uyarı sistemi gibi," dedi. Kendi yaptığı şakaya kendi güldü.

Kulaklarımıza yukarıdan aşağıya inen adım sesleri gelince herkes sustu. Sonuçta adamı yeni tanımıştık. Onu iyice tanımadan yanında konuştuğumuz şeylere dikkat etmek zorundaydık.

Adam içeri girince onu şöyle bir süzdüm. Omuzlarına kadar gelen uzun sarı saçları vardı, gözleri ise gri renkliydi. Kuzey kadar olmasa da yanımda oturan diğer erkekler kadar yakışıklıydı. Babam uzun boylu, iri yarı bir adam olduğu için kıyafetleri adamın üstüne tam gelmişti.

Benim oturduğum yere yaklaşarak elini uzattı. "Duş alırken sizinle tanışmadığımızı hatırladım. Ben Tolga," dedi. Herkesle teker teker el sıkışarak tanışma işini tamamladı.

Oturduğum yerden Tolga'yı incelerken tırnakları dikkatimi çekti. Restaurantta çalışan bir şefe göre tırnakları oldukça uzundu. Bildiğim kadarıyla restaurantlar hijyen konusuna büyük önem verdiklerinden böyle şeylere dikkat ederlerdi. Başımı sağa sola sallayarak kafamdaki fikirleri uzaklaştırdım. Adam ölümden yeni dönmüştü ve ben gelir gelmez adamın açığını aramaya başlamıştım.

Bakışlarını hepimizin üstünde dolaştırıp, "Bu akşam için size ne hazırlamamı istersiniz?" diye sordu.

Yemek konusu açıldığı için Batı’nın gözleri parladı. "Ben çok açım. Güzel, az pişmiş, kanlı bir bifteğe hayır demezdim," dedi.

Cenk mavi gözleriyle bana baktı. "Ben babanın ek kartını kullanıp alış veriş yapmıştım. Dolapta istediğiniz her şeyi bulabilirsiniz.”

Tolga "Ben mutfağa gidip neler yapabileceğime bir bakayım," dedi ve yanımızdan ayrıldı.

Kuzey fısıltı şeklinde "Bu adamda hoşuma gitmeyen bir şeyler var. Yarın omegalara talimat verip adamın kamp yaptığı yeri bulmalarını söyleyeceğim. Bakalım doğru mu söylüyormuş," dedi.

Kuzey'de benim gibi şimdiden Tolga'nın güvenilirliğini sorgulamaya başlamıştı. Şimdi Tolga'nın tırnaklarında fark ettiğim detayı söylesem adam iyice zan altında kalırdı. Omegalar Tolga’nın kamp yaptığı yeri bulamazsa, her şeyi herkese o zaman anlatırdım.

Bir saat boyunca, kendi aramızda basit konulara değinerek sohbet ettikten sonra, mutfaktan "Yemek hazır. Gelebilirsiniz," diyen Tolga'nın sesi duyuldu.

Sesi duyan herkes en önde Batı olmak üzere mutfağa doğru koşturdu. Tolga’nın masaya hazırladığı tüm yemekler çok iştah açıcı görünüyordu. Adamdan boşuna şüphe etmiştim, Tolga gerçek bir şef olabilirdi.

Yarım saat içinde masada kırıntı bile kalmamıştı, keyifle arkamıza yaslandık ve hazırladığı lezzetli yemekler için Tolga’ya teşekkür ettik.

Tolga meraklı bir şekilde "Burada tek siz mi yaşıyorsunuz? Pencereden bakınca kimse görünmüyor," diye sordu.

Doğu lafa atlayarak "Sürü üyeleri gezmeye gitti, yarın herkes burada olur," diye cevapladı.

Sonuçta sürümüzün burada olup olmaması onu ilgilendirmezdi. Yeni tanıdığımız ve henüz güvenmediğimiz birine gerçeği söyleyecek değildik.

Tolga hoşnut bir ifadeyle "Öyle mi ne güzel," dedi.

Tolga sürüyle ilgili merakı tatmin olunca bana döndü. Yüzümde gözlerini dolaştırıp "Umay çok güzel bir kızsın. Senin birine bağlılığın var mı?" diye sordu.

Tolga’nın sorusu üzerine düşünmeye başladım. Kuzey'den çok hoşlanıyordum ama onunla oturup bu bağlılık konularından hiç bahsetmemiştik. O yüzden doğruyu söylemeye karar verdim. "Yok."

"Var," aynı anda Kuzey dayanamayarak söze girdi.

Tolga açıklama yapması için Kuzey'in gözlerinin içine baktı.

"Umay'ın ilerde kime bağlanacağı belli oldu."

Tolga iyice meraklanarak Kuzey'e sordu. "Peki, o şanslı kişi kim?"

Kuzey sırıtarak soruyu cevapladı. "BEN"

Continue Reading

You'll Also Like

245K 4.3K 30
Kocam ve arkadaşımın inlemeleri koridorda yankılandı.Bir an kalbim duracak gibi oldu. Gabriel, "Bir saniye bekle burada," dedi ve odamın kapısını açt...
27K 1.5K 28
Yıllar sonra karşılaşan 4 arkadaş ve intikam zamanı İşte şimdi yer yerinden oynayacak Bahar intikam almak için gelicek Peki eylem her şeye hakimke...
475 68 14
Porsiusda yaşanan büyük savaşın sonucu olarak doğan minik bebek ortaya yeni bir element çıkardı, genç büyücü bebeği insanların dünyasında saklayarak...
29.6K 2.9K 22
壁を壊してください yeongay:duvarlarimi rahat birak artik glukgyu:hayir yarrami ye