🌞 GERİZELLAM🌙

By KALAGulcan

341K 19.3K 4K

Gerizellasın çünkü: 1. Sinir sistemimim bozulmasının en büyük sebebisin, 2. Israrla her hatanda özür dilemekt... More

🌞 Tanıtım 🌙
Takip 🌞
Benim olacak 🌞
Mesajlar 🌞
Kısa süren depresyon 🌞
Erken yıl sonu parti 🌞
Dans 🌞
Gerizella demene bile izin veririm 🌞
Adı Güneş 🌞
Yeni bir hayat 🌞
Hatırlanan Gerizella 🌞
Korkuyorum 🌞
Bağımlı 🌞
Kıskanç 🌞
Eren ve Ecem 🌞
Royem Aksel 🌞
Özel bir iş 🌞
Sinema 🌞
Bir mi, iki mi? 🌞
Ufak tefek kazalar 🌞
Öperek ceza mı verilirmiş? 🌞
Gülmekten ölmek 🌞
İlk iş günü 🌞
Yeni bir ev 🌞
Güneş'in doğuşu 🌞
Prenses Aras 🌞
AraSimay 🌞
Davet 🌞
Burun vakası ve maç 🌞
Mutfakla imtihan 🌞
Yavru canavar 🌞
Burunla mücadele 🌞
Elimi bırakma 🌞
🌞 HOŞÇAKAL 🌞
~♡~ Afiş ~♡~
❀ Sevdiceklerim için ❀
🌙 ÖZLEDİM SENİ 🌙 -G2-
Öleceğim şimdi 🌙 -G2-
Planlar değişti 🌙 -G2-
Kalbimin eksik parçası 🌙 -G2-
Uyuyan Prens 🌙 -G2-
Günlerden Çağlar 🌙 -G2-
Şaplak 🌙 -G2-
Sensiz bir yıl 🌙 -G2-
Sen yeter ki Güneş'im ol 🌙 -G2-
Su çiçeği 🌙 -G2-
Benekli begonya 🌙 -G2-
Ayıcık 🌙 -G2-
Evleneceğiz sonuçta 🌙 -G2-
Sevgilin olduğum 🌙 -G2-
Bırak sende kaybolayım 🌙 -G2-
Anahtar 🌙 -G2-
Özel yemek 🌙 -G2-
FİNAL 1 🌞🌙
FİNAL 2 🌞🌙

Öğrenilen gerçekler 🌞

5K 359 20
By KALAGulcan

🎶 Lana Del Rey - Young And Beautiful

~Acıyan ruhumdan başka hiçbir şeyim yokken
Beni hala sevecek misin?
Seveceksin biliyorum~

Duyduğum kapı sesinden hemen sonra ellerimle yüzümü kapatıp içime hapsettiğim hıçkırıkları bıraktım.

Ben o gün hastanedeyken, o Royem'le resmen aşk yaşamış! Onu öpmüş! Hem de birkez bile değil. Bense aptal gibi Royem'e üzülüp Aras'a hesap sorduğum için kendimi kötü hissettim. Çıldırmak üzereymiş gibi hissediyordum.

Hangi manyak kendisini bilerek dövdürtürdü ki? Royem kesinlikle sıyırmış olmalıydı! Aras'ın benimle olmaması için ona yalan söylemişti ama o benimle birlikte bile değildi. Aras'ın suratına kocaman bir yumruk atmak istiyordum ama Royem'in gerçek yüzünü görmesini her şeyden daha çok istemiştim. Çünkü onun aşk sandığı şey sevgi değil hırstı. Aras'ı kandırmasına izin vermek istemiyordum. Ben zayıf halka falan da değildim, ufaklık da! Ayrıca Aras'a olan aşkım ikimize de yeterdi. Elimin tersiyle yüzümü silip hızlıca tuvaletten çıktım. Sonra da mutfağa gidip üstümdeki önlüğü çıkarmıştım.

"Hey ufaklık, ne oldu, iyi misin?" Taylan'ın ağzından çıkan ufaklık kelimesine bozulsam da Royem'inki gibi aşağılayıcı hissettirmiyordu. Ondan nefret ediyordum!

"Ulaş nerede?" diye sordum etrafa bakınırken ve kaşları çatıldı.

"Sana uygun bir kıyafet almaya gitti ya... Sorun ne?"
"Kendimi iyi hissetmiyorum," dediğimde bir anda endişeyle yanıma gelmişti.

"Aras'ı çağırayım mı?" kafamı hayır anlamında sallayarak elimle karnımı tutmuştum. Gerçekten de midem hâlâ bulanıyordu.

"Şey... Çok olacak ama, bugün benim yerime de bakar mısın? Söz yarın erken gelip senden daha çok çalışacağım,"

"Ben hallederim merak etme sen,"

"Teşekkür ederim," deyip derin bir nefes aldım. Momo'yla vedalaştıktan sonra mutfaktan çıkıp etrafa bakınmıştım. Royem yine Aras'ın masasına kurulmuş ona bir şeyler anlatıyordu. Sarı çiyan! Sakinleşmek adına nefesimi dışarıya salıp yanlarına ilerledim.

"Güneş?" dedi Aras, beni gördüğü gibi ayağa kalkarak. Sarı cadının cümlesi ise yarım kalmıştı.

"İyi misin?"

"Evet... Yani hayır, aslında biraz midem bulanıyor," Başımı çevirip Royem'e bakmıştım.

"Uzun süredir lavabodaydım ama hâlâ devam ediyor," ikimizde birbirimize bakarken lavabo kelimesinde kaşlarını çatmıştı.

"Hastaneye gitmek ister misin?" Aras'ın bakışıyla gözlerim tekrar onun gözleriyle birleşmişti. Ona karşı kırgın ve kızgın hissediyordum. Kafasından Royem'i atamaması ve onunla yakınlaşmış olması kalbimi paramparça ediyordu. Şimdi gözlerimin içine endişeyle bakıyordu, sevdiğini söylediği kız yanında otururken beni gördüğü anda kalkıp yanıma geliyordu, beni kızdırdıkları için onlara hesap soracağını söylüyordu ama tüm bunlara rağmen Aras'ın ne düşündüğüne bir türlü anlam veremiyordum çünkü  beni önemsediğini  düşünürken bir anda sevdiği kızla öpüşecek kadar yakın olduğunu  öğreniyordum. Ayrıca beni de öpüyordu...

"Hayır. Eve gidebilir miyiz?"

"Tamam gidelim," dedi ve sırt çantasını eline alıp içinde bir şey aramaya başladı. Bende fırsat bu fırsat diyerek tekrardan Royem'e baktım. Aras'ı sonra halledicektim. Şimdi şu sarı cadının tutuşmasını istiyordum.

"Rujjun güzelmiş," diye alayla konuşmuştum. Onları duyduğumu anlamış olmalıydı çünkü gözlerinden geçen duygu değişimini görmüştüm. İlk önce şaşırmış sonrada endişeye kapılmıştı. Deli gibi korksun istiyordum ama ne kadar yılan bir kız olduğunu sadece bakışlarından bile fark edebiliyordum.

"Taksi çağırıyorum," diyerek çantasından çıkardığı telefonu kulağına dayadı Aras ama hızlıca onu durdurdum.

"Yürüyerek gitsek... Hava almış olurum, ayrıca seninle konuşmak istediklerim var," tuhafça kafasını sallayınca "O zaman kıyafetlerini alıp geleyim," dedi ve bir şey dememi beklemeden yanımızdan ayrıldı.

"Aras'a bir şey söylemeyi aklından bile geçirme!" Royem'in sesiyle gülümseyerek ona dönmüştüm.

"Geç kaldın çünkü çoktan aklımdan geçti,"

"Konuşursan pişman olursun,"

"Neden? Bu sefer kendini değil de beni mi dövdürtürsün?" gülmüştü. Şeytan diyor tam burnuna isabet edecek bir yumrukla burnunu kır! Sonra ameliyat olmak zorunda kalsın ve beynine kadar sokulan sargı bezlerini çıkarırken acısına dayanamadan geberip gitsin!

"Aras'ın sana inanacağını mı sanıyorsun?" Utanmaz bir halde yüzüne yapışıp kalan sırıtışı daha da genişledi. "Aras, sevmediği kıskanç bir çocuğun lafına mı inanacak yani?.. Çok komiksin tatlım ya. Merak ediyorum da, Aras'ın seni sevdiğini falan mı düşünüyorsun?" ellerimi sıkarak sakin kalmaya çalışmıştım

"Aras beni sevmiyor, biliyorum... Ama bence çok sevinme Royem, çünkü inan bana seni de sevmiyor. Sadece öyle olduğunu sanıyor ama senin gerçek yüzünü görünce her şeyi fark edecek. Ona anlatacağım. Benim hakkımda söylediklerin umrumda bile değil ama kendini dövdürtüp ardından onu arayıp yanına çağırdığını söylediğimde Aras'ın vereceği tepkiyi bekliyorum. Çok yazık sana... Birazdan sevdiğin kişi, çocuk dediğin bu kişiye güvenecek," arkamı döndüğüm anda yerinden kalkıp kolumu tuttu ve ona baktım. Gözleri resmen ateş saçıyordu.

"Beni kızdırma Güneş! Sana yemin ediyorum öyle şeyler yaparım ki! Aras'ı tanıdığın güne lanet edersin! Anladın mı!?" kolumu ondan çekip geri adım attım.

"Beni korkutmaya çalışacağına, Aras'a yapacağın açıklamayı düşün!" Aras'ı mutfağın çıkışında gördüğümde gözlerimle onu işaret etmiştim. "Çünkü öğrendiğim gerçekleri saklayıp ona yalan söylemeyeceğim," ağzını açıp bir şey demek istemişti ama sustu.

"Çıkıyor muyuz?" diye yanıma gelince konuştu Aras. Onu onaylamıştım ama ilerleyecekken Royem "Benimle vedalaşmak yok mu?" diyerek durmamıza neden olmuştu. Aras ilk bana baktı ardından da emin olamayarak Royem'e bakıp yanına gitti. Yemin ediyorum kolunu tutmamak için kendimi zor tutmuştum. Sarıldıklarındaysa canım acımıştı.

"Yarın okulda görüşürüz hayatım," dedi ve Aras'ın yüzüne doğru yaklaştı. Kalbim öyle hızlı atmıştı ki Royem'in dudakları Aras'ın dudaklarına gözlerimin önünde değecek diye resmen ödüm kopmuştu. Ama Aras son anda yüzünü çevirerek Royem'in hamlesinin yön değiştirmesine ve dudaklarının yanağına gelmesine neden olmuştu. Dudağımı ısırıp başka bir yere baktım hemen. Ağlamak ve Aras'ın suratını çamaşır suyuna bastırmak istemiştim. En başından Aras'ın başkasını sevdiğini bilerek ona yaklaşmıştım. Üzüleceğimi biliyordum ama bunlara katlanmak zorunda kalacağım aklıma bile gelmezdi.

Belimde hissettiğim elle ayrıldıklarını yeni fark etmiştim. Aras hızlıca ilerlerken belime yaptığı baskıyla beni de iterek yürütüyordu.

"Yağmur yağıyor... Yürümek istediğine emin misin?" sadece başımı salladım. O ise derin bir iç çekip ardından yüzüme bakıp gülümsedi. Dışarıya çıkmadan önce yine bana ikimizin polarını giydirmişti. Sanki hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu. Az önce yaşananlar normal bir şeymiş ve önemsizmiş gibi.

"Hâlâ miden bulanıyor mu?" diye sordu beni her zamanki gibi göğsüne çekerken. Mide bulantım çoktan geçmişti.

"Hayır." dedim.

"Hımm... Pekâlâ benimle konuşacağın şey ne?"

"Banklardan birine oturalım mı?"

"Bu kadar önemli bir konu hakkında mı konuşacağız?" alaylı bir sesle konuşsa da gerçekten ciddi olduğumu fark edince banklardan birine oturdu ve yanına geçtim.

"Anlat bakalım," kafamı sallayıp ıslanmış saçımı kulağımın arkasına soktum ve derin bir nefes aldım. Bank büyük bir söğüt ağacının altında olduğu için yağmur bize çok gelmiyordu.

"Aras şey... Ben nasıl anlatmam gerektiğini bilmiyorum," ellerimle yüzümü kapatıp beynimdeki cümleleri toparlamaya çalıştım.

"Ne oldu? Yeni bir şey mi hatırladın?" kafamı hayır anlamında sallayıp tekrar ona bakmıştım.

"Ben..." neden yapamıyordum? Tuvalette olanları realist bir şekilde anlatmam gerekirken neden konuşamıyordum?

"Güneş konuşsana," Sanırım korkuyordum. Royem'in haklı çıkıp Aras'ın bana inanmamasından korkuyordum... kendimi sadece 'konuş artık!' diye içimde isyan eden sese odakladım.

"Sana yalan söylüyor,"

"Kim? Ne yalanı?"

"Royem," kaşları çatılmıştı.

"Royem mi?" başımı salladım.

"Onu Buket'le konuşurken duydum. Seni aradığı gün... Yani şu dayak yediği gün hakkında" bir türlü cümle kuramıyordum. Duraksayarak kurduğum cümlelerden sonra kaşları daha da çatıldı. Konuşmaya kesinlikle çok yanlış girmiştim.

"Aras, Royem dayak falan yememiş,"

"Ne?" yüzü tuhaf bir hâl almıştı sonrada gülmeye başladı.

"Tamam güzel şaka. İyi oyuncusun Güneş, bir ara gerçekten kötü bir şey oldu sandım,"

"Ne? Aras şaka falan yapmıyorum! Ciddiyim, Royem dayak yememiş."

"Güneş saçmalama. Kızın yanına gittim, ağzı burnu kan içindeydi. Yüzünde hâlâ morluklar var. Dayak yememiş de ne demek?" vücudumu ona doğru çevirip ellerini tuttum.

"Evwt biliyorum ama Royem kendisini dövdürmüş. Bilerek! Kimse onu dövmemiş..." yüzünü buruşturmuştu.

"Güneş yapma. Royem neden böyle bir şey yapsın ki?" kaşlarımı çatarak şaşkınca ona baktım.

"Neden mi? Seni kaybetmemek için!"

"Royem... Bak bu çok saçma, Royem böyle bir şey yapmaz."

"Yapmış işte Aras! Kendi ağzıyla söyledi. Tuvaletteydim... Arkadaşıyla geldi ve bunun hakkında konuştular... Batıkan diye biri... Yemin ederim... Ona yaptırmış," elini ellerimden çekip ensesine götürdü ve sinirle ayağa kalktı.

"Bana inanmalısın, sana neden yalan söyleyeyim ki."

"Sinirini böyle çıkarmıyorsun değil mi?"

"Ne siniri?"

"Sipariş konusunda olay yarattığı için... Bak intikam falan mı bu?" beynimden vurulmuşa dönmüştüm resmen. Beni böyle bir şey yapacak kadar ucuz mu görüyordu?

"Neden böyle bir şey yapayım? Bana inanmıyor musun?" Ne kadar şu an sert konuşsam da canım yanıyordu. Ki gözlerime doluşan yaşlar bunun belirtisiydi. Resmen Royem'i haklı çıkarıyordu.

"Aras'ın sana inancağını mı sanıyorsun?"

Yüzüne yapışıp kalan sırıtışı daha da çok genişledi.

"Aras, sevmediği kıskanç bir çocuğun lafına mı inanacak yani?.. Çok komiksin tatlım. Merak ediyorum da Aras'ın seni sevdiğini falan mı düşünüyorsun?"

"Aras?" sessizce durmuş etrafa bakıyordu ama sesimle bakışları beni buldu.

"Bana inanıyor musun?"

Sadece sustu! Aptal gibi susuyordu! Bir anda ayağa kalktım ve arkamı dönüp hızlı adımlarımla ondan uzaklaşmaya başladım. Bana inanmıyorsa kendi bilirdi. Madem ben onun için -Royem'in dediği gibi- kıskanç bir çocuğum. O da benim için bana inanmayan bir aptal!

"Ne bokuma gidiyorsun!?" kolumu çekip öyle bir bağırmıştı ki korkudan bedenim kasılmıştı.

"Nereye gidiyorsun?! Hani kızınca defolup gitmeyecektin!" sonunda yaşadığım kısa süreli şoktan sıyrılıp kendime gelebilmiştim. Kolumu ondan kurtarıp gözlerinin içine baktım.

"Bana inanıyor musun?" delirecek gibi bir his geziyordu damarlarımda ve kanım kaynıyordu.

"Eve git! Hemen eve git, anladın mı?" Elini salladıktan sonra tekrar kolumu tutup beni çekiştirmeye başladı.

"Ne yapıyorsun?!" dedim ve o anda önümüzde duran taksinin kapısını açıp beni resmen içeriye fırlattı. Kapıyı kapadığında şoförün camına gidip adresi vermişti.

Aras'tan

Taksi uzaklaştığında sinirle kafeye doğru yürümeye başlamıştım. O kadar sinirliydim ki yanlış bir şeyler yapmamak için kendimi zor tutuyordum

Kafeye girdiğim gibi Royem'lerin bulunduğu masaya ilerlemiştim. Daha beni görmemişti bile ama yanına vardığım anda kolunu tutup onu ayağa kaldırdım.

"Ne yapıyors-" diye başladığı cümleyi "Aras!" diyerek şaşkınca bitirmişti.

"Yürü!" dedim tıpkı Güneş gibi onu da çekiştirerek.

"Ne yapıyorsun? Bırak!"

Ona cevap vermedim ve lavaboların önüne gelince erkekler tuvaletinin kapısını açıp boş olduğundan emin olduğum anda onu içeriye ittim. Bende içeriye girince kapıyı kapatıp yüzüne bakmıştım.

"Neler oluyor? Ne yaptığını sanıyorsun sen!"

"Bilmiyormuş gibi yapma bana!"

"Ne yapıyorum?" Hayır hayır! Güneş bana yalan söylemez.

"O gün sana zarar veren kimdi!?" Resmen dişlerimin arasından konuşuyordum ama yüzünde birazcık bile korku yoktu.

"Bu seni ilgilendirmez! Beni ne diye buraya getirdin hemen söyle?"

"Güneş sizi duymuş! Kendini dövdürmüşsün falan! Eğer bana yalan söylersen-"

"Ne? Dur bir dakika... Aklını mı kaçırmış o kız? Kıskançlıktan kafayı yemiş heralde! Ben ne diye kendimi dövdürteyim."

"Royem!.." derin bir nefes aldım. "O gün annem defalarca beni aramıştı. Ama telefonum sessize alınmış! Senin elindeyd-"

"Ben mi sessize aldım yani? Ahh çok güzel! Kendimi dövdürtüp gelmen için seni aradım ve gelince de gitmemen için telefonu sessize aldım, öyle mi?" sinirle gülüp beni göğsümden itti.

"Hiç düşündün mü? Ayla Hanım arasa ben niye açmayayım? O zamanlar Güneş'in sizinle yaşadığını bile bilmiyordum,"

"Planımızı bozmak için mesela. Önceki gün Güneş sinemaya gideceğimizi söyledi ve sen buna engel olmak istedin, değil mi?"

"Sen de delirmişsin! O kızın sözüne mi inanıyorsun yani?" Bir şey demedim ve devam etti. "Burada benimle kavga edeceğine onun üstüne git. Belli ki onu kızdırdım, gelmiş bana iftira atıyo..."

"O! Öyle! Biri! Değil!"

"Ahh ben öyle biriyim ama değil mi?!" ağzımı açıp bağıracakken durup ellerimi sinirle saçlarımın arasından geçirmiş ve arkamı dönmüştüm. Aklımı kaçırmış gibi hissediyordum ve ne yapacağımı şaşırmıştım. Kendimi daha sakin hissettiğim bir anda dönüp yüzüne baktım.

"Şimdi susup gideceğim. Ama gerçeği öğrendiğimde ikinizden biri çok üzülecek! Umarım sen değilsindir Royem!"

"Gerçeği öğrenince bana böyle bağırıp çağırdığın için seni affedeceğimi mi sanıyorsun?! Ben o küçük Güneş'cik değilim ARAS! Beni onunla karıştırma!"

"Ben söyleyeceğimi söyledim! Şunu anlasan iyi olur. Tanımadığım insanlara karşı aşırı kaba olabilirim ama bir insana karşı daha önemlisi bir kıza karşı asla ama asla öfkelenmem Royem. Ki bu kız benim sevdiğimi söylediğim kızsa, onu üzülmesini bile istemem. Ama kendine zarar gelmesine sesini çıkarmayan ve buna izin veren birine karşı asla tepkisiz kalmam. Kendine bunu yapacak kadar küçülmeyeceğini düşünmek istiyorum ve bir şeylerin yanlış anlaşıldığını umuyorum-"

"Aras..."

"Ve son olarak... Bugün arkadaşlarınla yaptığın gibi bir şeyi asla yapma. Bundan sonra Güneş'ten uzak dur ve onunla uğraşma..." gözleri şaşkınlıkla büyürken yanından geçtim ve lavabonun kapısını açarak dışarı çıktım. Her zamankinden daha fazla karmaşık hissediyordum.

~~

"Aras... İyi misin oğlum?"

"İyiyim Halil amca... Güneş geldi değil mi?" kafasını salladığını görünce rahatladığımı hissetmiştim. En azından asilikle taksiden inmek gibi bir delilik yapmamış. Gerçi şoförü her ihtimale karşı tembihlemiştim.

Bir şey demeden evin girişine ilerleyip kapının önüne gelmiştim ki ismimi seslenen kişiyle duraksadım.

Kimdi bu şimdi?

Kafamı çevirecektim ki gerek kalmadan koşarak yanıma ulaşan kişiye baktım. Bu Güneş'in arkadaşı Hande değil mi?

"Hayır anlamıyorum. Güneş'le ikiniz ruh eşi falan mısınız? O da beni o kadar bağırmama rağmen duymuyor, neyseki Halil Bey tanıyıp içeriye aldı," nefes nefese gülünce gözlerimi devirmiştim.

"Sen ne diye geldin şimdi?" dediklerime kızacakken bir anda durup sanki hiçbir şey dememişim gibi sevinçle bana sarıldı.

"Ne yapıyorsun!?" diyerek şu yapışkan kızı kendimden ayırdım.

"Ya kusura bakma. Ben bir an sevinçten ne yapacağımı şaşırdım. Güneş'e söyleme cidden benim kafamı parçalar."

Güneş'ten önce ben parçalayacağım merak etme.

"Hande misin nesin? Evine git hiç uğraşamam seninle," cebimden anahtarı çıkarmıştım ki Hande bir anda elimi çekti.

"Kızma hemen. Dediklerimi duyunca sen de çok sevineceksin,"

"Ne diyeceksen de o zaman!" kıkırdayarak koluna astığı çantayı karıştırdı. Resmen sabrımın sınandığı bir gündeydim. Sırayla geliyordu herkes.

"Bak ne buldum!" bir anda bana gösterdiği şeyle afallayarak kaşlarımı çatmıştım. Bir süre öylece bekledim ve algılamaya çalıştım. Şaka mıydı bu?

"Güneş'in ailesi... Baksana Aras onu arıyorlar. Arka caddeye asmışlardı bunu," onun sevinç cümleleri beni her harfinde karanlığa çekmişti sanki. Elindeki Güneş'in resmi olan, altında kayıp olduğuyla ilgili yazılar ve telefon numarası yazan afişi aldım.

◇◇◇◇◇◇◇

OY VERMEYİ VE YORUM YAPMAYI UNUTMAYIN SEVDİCEKLER


Yazım ve anlatım yanlışları için hepinizden özür dilerim
♡♡♡♡♡♡♡






Continue Reading

You'll Also Like

6K 1K 14
Hikayeyi ciddiye alırsanız yandınız demektir! *** Siz: Kızım not istiyorum canını değil Siz: Atsana lan Hatçe: Koca kampüste bu notlar bi bende mi va...
4K 2.2K 34
Arman: Kimsin? Bilinmeyen numara: Ruhu kırık kadın. Her evde şiddet artarken derme çatma bir evde; bir baba, çocuğunun annesini kopardı hayattan ve b...
1K 155 8
selim: elimde değil melek: ne elinde değil? selim: ellerin selim: ve seni sevmemek. görüldü. •kapak | boynunayaslabeni• instagram: eskimisprangalar...
2.2K 352 9
Ünlü bir oyuncunun yanlış anlaşılmaya sebebiyet verebilecek bir instagram hikayesi atması ile telefonunun bildirim sesine uyanan Aslı, olayların çözü...