orenda:skz

By minpuppy

1.9K 97 816

"Ne yani şimdi tüm hayatımın yalan mı olduğunu söylüyorsun ?" mafya ve kaos temalı skz ficidir. More

1
2
3
4
5
6
7
8

9

164 7 137
By minpuppy

Yun'un gözünden:

Herkes parti için bir şeyler yapmaya çalışırken ben Minseo'yu merak ediyordum.Changbinle konuşmak istediğini söylediğinden beri etrafta göremiyordum.Büyük salonda göremediğim için soyunma odasına bakmaya karar verdiğimde içerde tekrar bugünkü gibi Binna ve arkadaşıyla denk geldim.Üzerine kısa ve iki kilometre uzaktan fark edilebilecek süslü bir elbise giyerken hevesli hevesli arkadaşına doğru konuşuyordu.

"İnanabiliyor musun ? Onca seneden sonra bile beni eskisi gibi seviyormuş.Zaten ben dayanamayıp -şimdilik- yanağına öpücük kondurunca dayanamayıp bana çıkma teklifi etti.Böyle birini kaçırmak aptallık olurdu.Tabiki evet dedim.Hatta buraya gelirken el ele tutuştuk.Kızların bize nasıl baktığını görmeliydin !"

Duyduklarım karşısında donmuş kapıda beklerken Binna beni gördü.

"Yun sen de mi parti için giyineceksin ?"

Kelimeler ağzımdan çıkacak gibi değildi.Ondan hayır anlamında kafamı salladım.

"Eğer elbiseniz yoksa arkadaki dolapta çok var.Buraya gelen her kız eğitim almak için gelmiyor."

Dedikleri anlık midemi bulandırırken Binna'nın arkadaşıyla önümden geçip gitmelerini izledim.Kapının çarpma sesini duyduğum gibi de oturma alanında olan tahta kesime kendimi kelimenin tam anlamıyla bıraktım.

"Yun ben de seni arıyordum !"

Minseo hararetli bir şekilde içeri dalsa da parkeleri izlemeye devam ettim.

"Öğrenmişsin..."

"Gerçekten nerde hata yaptığımı anlayamıyorum.Gereksiz umutlanmışım."

"Hata yaptığın falan yok.Gereksiz umut vermek Hyunjin'in hatası."

Gerçekten de öyleydi.Benim ona karşı yaptığım tek şey laf dalaşına girmekti.Ben mi dedim gel yatakta yanıma yat diye ?

"Hadi kalk hazırlanalım."

"Jihye ve Sujin ?"

"Onlar çoktan hazırlanmışlar.Felix Jihyeyle dans pistinin tozunu attırmaya başlamış bile."

"Sujin ?"

"Nedense şu sıralar pek bi sakin.Kenarda içeceğiyle oturuyordu."

"Bana da öyle geliyor."

"Sence Minho'dan hoşlanıyor olabilir mi ?"

"Minseo saçma- gerçekten olabilir mi ?"

"Bu kadar durgun olmasının başka sebebi olabilir mi ki ? Kaçırıldığımızda Minho'nun eski sevgilisinin öldüğünü öğrendiğinden beri bi tuhaf davranıyor."

"Sadece değer veriyor olamaz mı ? Belki sadece haline üzülüyordur."

"Sujin'i bunca zamandır ne zaman böyle gördük Yun ?"

"Haklısın.Bir şeyler var.Kendi saçmalıklarımızdan onlarla konuşamaz hale geldiğimize inanamıyorum."

"Cidden.Bu akşam evde oturup neyin ne olduğunu konuşmamız gerek.Nedense her şey daha kötüye gidiyor gibi hissediyorum."

"Jisungla aranız nasıl oldu ?"

"Açıkçası tam olarak bilmiyorum.Binna ve Hyunjin'i el ele görünce direkt seni bulmaya çıktım."

"Changbinle ?"

"Tamamen bitti."

"Ne ?!" Nasıl ?"

"Belki de böylesi daha iyidir Yun.Büyükannemiz bu haldeyken hatta direkt biz bu haldeyken aşk meşk tarz işlere girişmek bedenen de ruhen de yorucu geliyor.Üstelik ilişkimiz daha çok yeniydi."

"Yol yakınken ben de vazgeçeyim en iyisi."

"Asıl amacımıza odaklanalım."

"Aynen öyle."

"Partiye gidecek miyiz ?"

"Aslında içimden hiç gelmiyor ama biraz kafa dağıtmaya dördümüzün de ihtiyacı var bence.Hem Jihye'nin doğum gününü tam kutlayamadık."

"Beraber ve yan yana olalım."

"Evet.Şimdi...Binna ben buraya gelirken dolapta bir sürü elbise olduğunu söylemişti."

Minseo çoktan yanımdan kalkmış ve dolabı açıp elbiselere bakmaya başlamıştı.

"Bana siyah bi tane ver."

"Saçmalama Yun.Bugün senin intikam gecen."

Bana bakıp dramatik şekilde yumruğunu sıktı.

"Minseo intikam alamayacak kadar yorgunum desem ?"

"Kes ve tut şunu."

Üstüme fırlattığı bordo elbiseyi havada yakaladım.

"Şaka yapıyorsun herhalde ?"

"Oradan bakınca öyle mi duruyorum ?"

Elimdeki bordo renkli,uzunluk olarak kısa ve askılı elbiseye bakınca yerimde kıprandım.

"Bununla nasıl dans edeceğim ?"

"Onu da içerde düşünürsün."

"Sen ne giyeceksin ?"

Minseo sonunda hazinesini bulmuş gibi dolaptan toz pembe tonlarında hafif göğüs dekolteli bir elbise çıkardı.

"İşte bunu !"

"Hangimize yuh desem bilemedim."

"Oyalanmayalım da giyinelim.Binna'dan düzleştiricisini ve makyaj malzemelerini kullanmak için izin aldım."

"Çoktan en yakın arkadaş olmuşsunuz anlaşılan.Olmadı bi de çifte randevu yapın !"

"Düzleştiriciyle seni yakmamı istemiyorsan soyunmaya başla."

Lafına gülerek karşılık verdikten kısa süre sonra bordo elbiseyle karşımdaki aynayla bakışır hale gelmiştim.O kadar...farklıydım ki.

"Yun giyindin mi ?"

Minseoyla birbirimize bakarken ikimizin de ağzı şaşkınlıktan "O" şeklini aldı.

"Hyunjin sana bakarken Binna gerçekten kafayı yiyecek."

"Asıl sen Changbinle Jisung'a kafayı yedirteceksin !"

"Böyle deyince kötü hissettim."

Yanına gidip Minseo'nun elini tuttum.

"Ne olursa olsun,kimi seversen sev hep yanındayım.Seçim yapmak zorunda hissetme,kendini zamana bırakmaya çalış."

"Evet bi de o sırada Woojin'i ve adamlarını pataklayalım."

Kahkaha atarken kapı çaldı.

"Kızlar iyi misiniz ?"

Chan dışardan seslenince cevap verdim.

"Evet bir sorun mu var ?"

"Salonda kızların yanında görmeyince sizi merak ettim."

"Sıkıntı yok.Hazırlanıyoruz,birazdan geliriz."

"Tamam ama çabuk olun.Tüm kızlar bizi kapmaya çalışıyor."

Biz ne demek şimdi bu diyecekken Chan'ın gülerek uzaklaşma sesini duyduk.

"Bugün partiden sağ çıkarsak iyi Yun."

"İki teknik alıştırması yapmış oluruz fena mı ?"

"Ondan önce makyajla saçımızı halledelim bence."

Minseo saçını yaparken ben makyajımı hallettim.

"Gel senin saçını da yapayım."

Bu konularda yetenekli olduğunu bildiğim için gönül rahatlığıyla kendimi onun ellerine bıraktım.

Saçlarıma hafif dalga kattığında ise tamamen hazırdım.

"Yun harika görünüyorsun !"

"Asıl kendine bak."

Saçlarını tamamen düzleştirmiş ve aşırı abartı olmayacak şekilde gözlerine sim katmıştı.Kelimenin tam anlamıyla melek gibiydi...

"O zaman vakit kaybetmeden gidelim."

Minseo kolunu uzatınca hemen koluna girdim.Birbirimizi ayakta tutabilmek için buna ihtiyacımız vardı.Hem ruhen ihtiyacımız vardı hem de bu saçma sapan topuklularla yürümek Çin işkencesi gibiydi.

"Kalbim çok hızlı atıyor Yun."

"Müziğin basındandır o merak etme."

Gülüp omzuma vurunca kapıyı açıp içeri girdik.

"Bu kadar kalabalık olmasını beklemiyordum !"

İçerisi gerçekten de tıklım tıklımdı.Jackson ve diğerleri birkaç kızla sohbet ederken tanımadığımız bazı adamlar giriş ve çıkış kapısını koruyordu.

Bu kadar bilinen birileri olmak da zor tabi.

"Kızlar içecek aldınız mı ?"

Minho elindeki bardaklarla bize bakarken hayır dedik.

"Fazla içmeyin.Özellikle sen Yun ! Bi daha kusma olayı yaşarsam kendimi Woojin'e teslim edicem."

Dediğine kahkaha atarken gözüm Sujin'e kaydı.

"Birazdan görüşürüz."

Minho başka kişilere içecek dağıtmaya giderken biz de Sujin'in yanına kıvrıldık.

"Nerde kaldınız ? Sizi beklemekten popom uyuştu."

"Yoksa bensiz dans edemiyor musun ?"

Kollarımı Sujin'in boynuna dolamaya çalışırken beni hafiften ittirdi.

"Neyi kastettiğimi biliyorsun Yun."

Kendimi tamamen geri çekerken üstümü silkeledim.

"Tamam tamam.Binna ve Hyunjin'i görünce kendimi kötü hissettim.Sonra da hazırlandık.Hazırlanmam uzun sürüyor biliyorsun."

"Hyunjin ve Binna mı ?"

"Evet,çıkıyorlar."

"Binna'nın neden bu kadar rahat sarmaş dolaş davrandığı anlaşıldı."

Kafasıyla ileriyi işaret ederken o tarafa baktım.

Hyunjin elindeki bardakla sabit durmuş bizim tarafa bakarken Binna saçma sapan temas halinde bulunarak kendince dans etmeye çalışıyordu.

Hyunjinle göz göze geldiğimizde kafamı çevirdim.

"Kendileri bilir.Küçük bir heves yüzünden kendimi bu kadar üzmem saçma."

"Dimi...bence de."

"Sujin neyin var ?! "

Minseo hafiften çıkışarak sorusunu sorduğunda Sujin bir şey demedi.

Birkaç saniye sonra bir şey demek için ağzını açsa da olduğu yerde sakince durdu.

"Ben bilmiyorum ?"

"Tamam üstüne gitmeyelim.Sadece bu akşam eğlenmemize bakalım.Evde rahatça konuşuruz."

Sujin kafasını tamam anlamında sallarken Jihye yanıma geldi ve kolumdan tutup kaldırdı.

"Hadi ama sürekli böyle oturacak mısınız ?"

"Jihye haklı.Kalkın hadi."

Jihye'nin beni dans pistine sürüklemesine izin verirken Minseo da Sujin'in kolundan tutmuş arkamızdan getiriyordu.

"Tamam hadi şu özel hareketlerini bize göster bakalım."

"Şaka dimi bu ?"

Felix Jihye'yi kontrol etmeye çalışırken bizimle de dalga geçiyordu.

"Jihye'ye erkekleri uzaklaştırma dans teknikleri veriyordum.Görmek ister misiniz ?"

Hayır anlamında başımızı sallarken ben içecek almaya gitme bahanesiyle yanlarından sıyrıldım.Bardağıma içeceğimi doldururken Minseoyla Sujin'in saçma sapan dans ettiğini görünce ise istemsiz kahkaha attım.

"Biri gerçekten eğleniyor gibi."

"Bu görüntüde eğlenmemek aptallık olurdu."

Chan yanıma gelip bardağını doldururken ilk defa doğal halde duran kıvırcık saçları dikkatimi çekti.

"Chan saçların !"

Tepkime karşılık saçlarını karıştırırken gülümsedi.

"Olmuş mu ?"

"Aşırı güzel olmuş.Hep böyle kullanmalısın."

"Bizim çocuklar saçlarım kıvırcık olunca beni ciddiye almıyorlar.Normalde saçlarımın doğal hali bu."

"Doğal halini daha çok sevdim desem bana kızar mısın ?"

İçkiden dolayı hafif kızarmış yanaklarıyla bana bakıp içten gülünce ne yapacağımı bilemedim.Sonrasında elini uzatıp sorduğu soru ise daha çok şaşırmama sebep oldu.

"Dans etmek ister misin ?"

"Ne ?"

"Dans etmek ister misin ?"

Neden olmasın diye düşünüp uzattığı elini tuttum.

Gerginlikten elim terlerken fark edilmemesini umuyordum.

"Dans hareketlerim karşısında eriyip biteceğine eminim."

"Ayağına basmamdan dolayı hareket edemeyeceksin hiç merak etme."

Gülüşüp pistin ortasına geçerken yavaş tonda şarkılar çalmaya başladı.

Chan kollarını belime sabitlerken ben de istemsiz nefesimi tutarak ellerimi boynunda birleştirip kendimi rahat bırakmaya çalıştım.

Bünyem böyle şeylere alışık değil ki !

"Bu ilk dans edişin mi ?"

"Bu şekilde evet."

Kulağıma yaklaşıp fısıldadı.

"Kendini bana bırakabilirsin."

Chan'ın hiç görmediğim tarafını gördüğüm için mi yoksa içkinin etkisinden mi bu kadar heyecanlandığıma karar veremezken onunla göz göze geldim.

Yani Hyunjinle.

Binna kafasını Hyunjin'in göğsüne yaslamış halde dans ediyorlardı.

Donuk ifadeyle yüzüme bakmaya devam ederken rahatsız olup iyice gerildim.

O kadar donuktu ki ne hissettiğini ne düşündüğünü asla anlayamıyordum.

"Yun bir sorun mu var ?"

Bakışlarımı tekrar Chan'a çevirirken hayır dedim.

"Yorulduysan oturabiliriz."

"Bugünkü antrenmandan sonra kendimi biraz halsiz hissediyorum galiba."

"Tamam sen otur ben ikimize de içecek alıp geliyorum."

Kendime en yakın koltuğa gidip otururken etrafı seyretmeye başladım.Ne tesadüf ki yanımda Binna'nın arkadaşı oturuyordu.

"Yundu değil mi ?"

Uzattığı eli tutarken onayladım.

"Ben de Jimin."

Elimi tutmaya devam ederken sahte sahte gülmeye başladı.

Ne olduğunu bile anlayamadan beni kendine doğru çekince afalladım.

"Anlamadığımı mı sanıyorsun ?"

"Neyi ?"

"Salağa yatma Yun."

"Şu an neyden bahsettiğini gerçekten anlamıyorum."

"Bakışlarını gördüm."

Kafamdaki soru işaretleriyle bakmaya devam ederken konuştu.

"Hyunjin'e.Ona nasıl baktığını fark etmediğimi sanıyorsan yanılıyorsun."

"Ne saçmalıyorsun sen."

Elimi onun ellerinden çekmeye çalışırken bi anda sıkıca kavrayıp tırnaklarını koluma geçirdi.

"Ondan uzak dur anladın mı ?"

"Neredeyiz biz anaokulunda falan mı ? Hyunjin kiminle konuşup konuşmayacağına karar verebilecek olgunlukta diye düşünüyorum."

Jimin tam ortamı hararetlendirmeye çalışacaktı ki elindeki içeceklerle Chan geldi.

"Burda neler oluyor ?"

Jimin kendini hemen geri çekip tatlı tatlı gülümsemeye çalıştı.

"Hiç.Beraber sohbet ediyorduk."

"Yun kolun !"

Koluma bakınca Jimin'in tırnakladığı yerlerin kanadığını gördüm.Nasıl asıldıysa üstüme !

"Bi sorun mu var ?"

Hyunjinle Binna ne ara yanımıza gelmişti bilmiyorum ama gerçekten şu an sinirden kimseye katlanamayacak haldeydim.

"Sevgiline ve sevgilinin çok bilmiş arkadaşına sahip çık da kafa dinleyelim."

Kendi sesim olduğuna inanamayacak kadar soğuk konuşup çıkışa doğru ilerledim.

Bandaj bulmam ve sinirden ağlamam gereken meseleler vardı.

Soyunma odasına ne ara gelip de bandajı bulduğumu,hatta o sinirle nasıl elimi bu kadar düzgün bandajladığımı bilmiyorum ama kapı hafiften çaldığında duvara yaslanmış muhtemelen kendimi dışardan görsem kahkaha atacak şekilde ağlıyordum.

"Chan yalnız kalmak istiyorum."

Yanıma birinin çöküp oturduğunu hissettiğimde,kafamı dizlerimden kaldırıp baktım ve karşımda Hyunjin'i gördüm.

"Burda ne işin var ?"

"Ne işim varmış gibi duruyor ?"

"Cidden mi Hyunjin ? Bu haldeyken bile tersleyecek misin ?"

"Sence neden hep tartışıyoruz ?"

"Bana nasıl geliyorsan ben de öyle gidiyorum."

"Yun olması gereken bu,doğru olan bu."

Sesi tek düze halinde çıkıyordu.

Belki bu şekilde kurduğu her cümlenin beni sakinleştirmesi gerekiyordu fakat ben daha çok sinirlenmiştim.

"Hyunjin neyi kastettiğini hiç anlamıyorum ! Yani amacın ne ?"

"Bilmiyorum."

"Bilmiyorum mu ? Dalga mı geçiyorsun."

"Hayır Yun...tek amacım herkesi,seni beladan uzak tutmak."

Dediği şey beni anlık sakinleştirirken konuşmaya devam etti.

"Biz nereye gidersek gidelim istemsiz peşimizde bela getiriyoruz.Kaçırıldığınızda aldığınız her darbe,sana dokundukları her saniye benim neler hissetiğimi bilemezsin."

"Haklısın Hyunjin bilmiyorum.Çünkü benimle doğru düzgün iletişim kuramıyorsun."

Haklıydım.

Bunu o da biliyordu.

"Elin iyi mi ?"

Elimi tutmaya çalışırken kendimi geri çektim.

"Sorun yok...Sadece bir şeyi duymam gerek.Onunla gerçekten mutlu musun ?"

Hiçbir şey demeyip sadece ileri baktığında dayanamadım ve kalkıp üstümü düzelttim.

"Ben de öyle düşünmüştüm."

Sanki her şey çok rahatlatıcıymış gibi elbise de yukarı yukarı çıkıyordu !

Elbiseyle cebelleşirken Hyunjin üstündeki gömleği çıkarıp bana uzattı.

"Al bunu."

"Binna bir şey demesin ?"

"Diyemeyeceğini o da biliyor."

Laf sokmaya mecalim kalmadığı için gömleği alıp belime doladım.

Sonra teşekkürler kelimesini mırıldanarak kapıyı açıp dışarı çıktım.O sırada da Chan bana doğru geliyordu,gerçekten endişeli gibiydi.

"Yun iyi misin ?"

"Evet.Sadece kızların yanına gitmek istiyorum."

"O iş biraz sıkıntı olabilir."

"Nasıl yani ?"

"En son birisi Minseo'ya yakın dans etmeye çalışırken Changbin her zamanki Changbinliğini yapıp dayanamadı."

"Yani ?"

"Yani birinin tepesine çıkıp dövmeye başladı.Sonra Jihye'ye birisi içki getirip kolunu atmaya çalışınca Felix olayların etkisiyle gaza gelip adamın kafasında bardağı kırdı."

"Ciddi misin ? Felix'ten bahsediyoruz."

"Tek takıldığın nokta bu mu cidden ?"

Devamı yoktur diye düşünürken hararetli bir şekilde Chan anlatmaya devam etti.

"Sonra Sujin Binna laf ettiği için ona sataşacaktı ama Minho kelimenin tam anlamıyla kucağına alıp sakinleşmesi için bahçeye çıkarmaya gitti."

"Ve sen tüm bunlar olurken hiç müdahale etmedin mi ?"

"O zaman seni arıyordum.Ortalıktan kaybolunca ne yapacağımı bilemedim."

Dediğini hazmetmeye çalışırken Hyunjin soyunma odasından çıktı.

"Siz beraber miydiniz ?"

Hyunjin'in bir şey demesine izin vermeden konuştum.

"Yok Binna burda mı diye bakmaya gelmişti."

"Üstündeki gömlek ?"

Senin de gözünden hiçbir şey kaçmıyor Chan.

"Arkadaki kayıp eşya dolabından buldum."

"Tamam hadi işler iyice hararetlenmeden diğerlerinin yanına gidelim."

"Daha ne kadar hararetlenebilir ki ?"

"Ne oldu ?"

Chan,hepimiz hızlıca yürürken Hyunjin'e cevap verdi.

"Görünce anlarsın."

Büyük salona girdiğimizde gerçekten savaş var gibiydi.

Felix ve Changbin iki tane adamı döverken bizimkilerden bazıları onları ayırmaya çalışıyordu.

Seungmin bizi görünce yanımıza geldi.

"Nerede kaldınız ? İki saattir bunları ayırmaya çalışıyoruz."

Tam kızlar nerde diye soracakken Minseo'nun Changbinle adamı ayırmaya çalıştığını gördüm.

Jihye ise halinden memnunmuş gibi kenarda içeceğini içiyordu.

Minseo'nun yanına giderken elimle Jihye'yi yanıma çağırdım.

"Minseo aradan çekilsene."

"Yun saçma sapan birbirlerini dövüyorlar ?"

"Hak ediyorlar Yun."

Jihye ve Minseo bana çıkışırken ellerimi kaldırıp teslim oldum.

"Tamam ama yeterince dikkat çektik bence.Herkes sakinleşsin."

"Changbin hangi hakla dans ettiğim adamı dövüyor onu da anlamıyorum."

Changbin konuşmamıza kulak misafiri olunca dayanamayıp yanımıza geldi.

"Sana saçma sapan dokunmasına izin mi verecektim ? Hanginiz olsa aynısını yapardım."

Sinirle üstündeki yırtılmış ceketini çıkarıp kenara attı.

Hepimiz onu izlerken ne diyeceğimizi bilemedik.

"Sana Jisungla iyi eğlenceler."

Minseo şaşkınlıktan ne diyeceğine karar verememiş gibi sadece öyle durdu.Zaten Changbin de çıkışa doğru ilerlemeye başlamıştı.

"Minho bıraksana kolumu !"

"Tamamen bir şey yapmayacağına söz verene kadar olmaz."

"Beni susturamayacağını biliyorsun."

"İstersen başka şekilde susturabilirim."

Changbin'in zıt yönünden gelen Minho ve Sujin yanımıza vardıklarında Sujin kıpkırmızı haldeydi.

"Ne oldu Sujin ? Minho seni ters tutup sallamış gibisin."

"Öyle yapmış kadar oldu emin olabilirsin."

"Daha fazla olay çıkmadan gitsek mi artık ?"

"Ben Felix'in yanına gidiyorum.Burnu pek iyi durmuyordu."

"Yine Jihye'nin doğum gününü doğru düzgün kutlayamadık."

"En azında Felixle birlikte."

Jihye içkiden dolayı dengesiz dengesiz Felix'in yanına giderken arkasından gülmeyi ihmal etmedik.

"Doğru."

"O zaman üstümüzü değiştirmeye gidelim."

Sujin'in arkasından Minseoyla beraber yürürken hepten moralinin bozulduğunu gördüm.

Sujin de fark etmiş gibi arkasına dönüp baktığında Minseo'nun yanına gelip kolunu omzuna attı.

"Erkekler işte dememe gerek var mı ?"

"Gerçekten nerde hata yaptığımı anlamaya çalışıyorum.Benden ayrılan oyken benim böyle muamele görmem çok saçma."

"Büyükannemizi bulduğumuzda hepimiz yeni bir sayfa açıcaz."

"Evet daha okumamız gerek."

"Sen moda okuluna gideceksin.Sonra bize beleş kıyafet tasarlayacaksın."

"Oldu Yun başka isteğin."

"Sanki daha dün kaçırılmamışız gibi konuşuyorsunuz."

Sujin son cümlesini kurup soyunma odasına girdi.Ardından girdiğimizde de bugün bilmem kaçıncı defa Binnayla karşılaştık.

"Daha fazla senin yüzünü görmeye katlanamayacağım gerçekten."

Sujin Binna'ya bakıp konuşurken Jimin ortaya atladı.

"Yun belindeki Hyunjin'in gömleği değil mi ?"

Herkesin gözü üstümde toplanırken sessiz kalmayı tercih ettim.

"Yun bugün iki teknik alıştırması yapma fikrini gerçekleştirmek ister misin."

Her zaman şiddetten sakınan Minseo böyle bir cümle kurunca bu sefer de şaşkınlıktan sessiz kaldım.

"Siz daha bugün geldiniz buraya farkında mısınız ? Biz Jackson ve Chanlarla yıllardır tanışıyoruz."

"Niye o zaman aranız bu kadar soğuk anlatsana biraz."

Dalga geçer gibi konuştuğumda Binna dayanamamış olacak ki Jimin'i arkasına alıp ciddi anlamda çığırmaya başladı.

"Sen kimsin ki sana geçmişimizi açalım."

"Açmanıza gerek yok zaten her şey ortada."

Binna ne diyeceğini bilemezken Minseo ortaya geçti.

"Birbirimizle muhatap olmayalım olsun bitsin.Sadece eğitim için buradayız."

"Evet çok geçmeden sizden kurtulacağız zaten."

Daha fazla bu ergen konuşmalara dayanamadım ve çantamı alıp çıktım.

Sujinle Minseo da arkamdan geliyorlardı zaten.

Bizim minibüse ulaştığımızda Jihye Felixle ilgileniyordu.

"Jihye için darbe almaya değer miydi Felix ?"

Jihye dediğim şeyle omzuma vururken diğerleri güldü.

"Changbin'in durumu daha kötü ama bakmama izin vermiyor.Minseo gidip ilgilensen mi ?"

"Nedenmiş ? Ben mi dedim git vur diye."

"Çocuk sana saçma sapan sulanıyordu ?"

"Kafamı dağıtmaya ihtiyacım vardı yine bir yerden çıktı bir şekilde."

"Seni korumaya çalıştığını biliyorsun."

"Tamam tamam."

Minseo kapı girişinde oturmuş yanağına buz tutan Changbin'in yanına giderken Jisung'un ne kadar üzgün durduğunu fark ettim.Bi nevi aynı durumda olduğumuz için de kendimi yanına gitmekten alıkoyamadım.

"Bugün fazla yorucu bi gündü."

"Evet..."

"Seni bu kadar sakin görmeye alışkın değilim."

"Yarına düzelirim merak etme."

Zordan tebessüm edip ellerini saçına götürürken ne cevap vereceğimi bilemedim sonra da zaten Chan'ın hepimizi çağırışını duyduk.

"Geç kalmadan yola çıkmalıyız hadi."

Jisung hızlıca minibüse binip koltuğa oturdu ve kafasını yaslayıp direkt soyutlanma moduna geçti.

Görüş açıma giren Binna ve Hyunjin'i görünce adımlarımı hızlandırıp Chan'ın yanına gittim.

"Lider olmak zor olmalı."

"Neden ?"

"Baksana rahatça partinin tadını çıkaramadın bile."

"Merak etme ben istediğimi aldım."

Saçımı karıştırıp ön koltuğa geçerken ne dediğini anlamaya çalışıyordum.

"Her şeyi aldık dimi ?"

Jeongin'in sorusuna karşılık çantamı karıştırırken tişörtümü soyunma odasında unuttuğumu fark ettim.

"Tişörtüm içerde kalmış hemen alıp geliyorum."

Cevap vermelerini beklemeden soyunma odasına koştum.

Hızlıca içeri dalacakken içerden gelen Jimin'in sesiyle olduğum yerde kaldım.

"Evet evet işlem tamam.Çok kolay tuzağa düştüler.Yakında tamamen hazır oluruz."

Dedikleri şüpheli gelirken böyle kapı önünde durmanın daha tuhaf olacağını düşünüp soyunma odasına girdim.

"Yun bu saatte burda ne işin var ?"

"Tişörtümü unutmuşum."

"Tamam."

Soğuk tavırlarıyla nabzımı ölçmeye çalışsa da gayet ilgisiz olduğumu görünce hiçbir şey demeden odadan çıktı.

Ne karıştırıyordu bu aptal ?!

Kiminle ve ne hakkında konuştuğu iyice kafamı kurcalarken tişörtümü çantama atıp minibüse varmıştım bile.

"İnanılmaz yoruldum."

O antrenmanın üstüne parti olunca cılkımız çıkmıştı.

"Yarın bizimkiler yola çıkıyor.Bu akşam bir şeyler mi yapsak."

"Bir kez daha sinema gecesi katliamına dayanamam."

"Bence bu gece herkes çok yoruldu.Dinlenmek daha mantıklı."

Minhoyla Chan fikir alışverişine girmişken ben Sujin'i dürttüm.

"Bu gece benim odamda toplanıyoruz."

"Ne bu şafak operasyonu mu yapıcaz ?"

"Gerekirse evet."

"Jihye uyumuş bile ?"

"Dedikodu deyince uyanır."

Sujinle beraber sessiz gülmeye çalışırken Minseo durgun halde oturuyordu.

"Minseo bir şey mi oldu ?"

"Evde konuşuruz."

Üstelemek istemediğimden kafamı yola çevirip etrafı izlemeye başladım.

Büyükannem ne yapıyordu acaba...

Ya bu sefer başına daha kötüsü geldiyse ? Woojin çevirdiği oyunu anlamıştır.

Ya öldüyse ?!

Kafamda beliren düşünceyle irkilirken eve vardığımızı fark ettim.

"Hadi herkes kalksın geldik."

Seungmin bağırarak bizi kendimize getirince Jeongin mızmızlandı.

"Deli gibi uykum var."

"Yarın yola çıkıyoruz.Yolda iyice dinlenirsin."

Seungminle Jeongin gidince evin ne kadar ciddi bir yer olacağını fark ettim.

Onları şimdiden özlemiştim.

"Hadi herkes bu akşam güzelce dinlensin iyi geceler."

Chan kapıdan girer girmez hızlıca odasına doğru yöneldi.

Chan gittikten sonra tuhaf bir ortam oluşunca da kimse bir şey demeden odasına doğru ilerlemeye başladı.

Sujin de odasına kaçmak ister gibi olunca arkasından seslendim.

"Sujin bir şey unutmuyor musun ?"

"Yun çok yorgunum."

"İtiraz yok."

Sujin lafımı ikiletmeden hepimiz benim odama geçtik.

Jihye uykulu gözlerle yatağıma yığılırken ateşe körükle gitmek ister gibi konuştu.

"Sujin Minho'dan hoşlanıyor.Yun Hyunjinle Binnayı görünce kuduruyor.Minseo sırılsıklam Changbin'e aşık.Bitti mi ? Kabak gibi ortada olan şeyler yüzünden neden uykumdan çalıyorsunuz anlamıyorum."

Sujin Jihye'nin üstüne atlayıp onu gıdıklamaya başladı.

"Felixle beraber uyuyacaktım demiyor da bizi ortaya atıyor."

Jihye kahkaha atmaktan yorulunca tamam dur dedi.

"Uzun süredir oturup konuşmaya vaktimiz olmuyor.Kafamız çok doldu."

"Doğru.."

"Sujin gerçekten Minho'dan hoşlanıyor musun ?"

"Gerçekten bilmiyorum.Sadece uğraşmak hoşuma gidiyor gibi."

"Yani hoşlanıyorsun."

"Karşılık vereceğini sanmıyorum.Minho diğerleri gibi duygularını aşırı belli eden biri değil."

"Hyunjinle yarışacaklarına eminim."

Kollarımı birbirine bağlayıp sırtımı duvara yasladığımda istemsiz sıkıntıdan ofladım.

"Hyunjin demişken Binna olayı ne ?"

"Ben Hyunjin'in senden hoşlandığını düşünmüştüm.Binnayla sarmaş dolaş dans ettiklerini görünce ciddili şok oldum."

"Ortada bir terslik var ama anlayamıyorum."

"Siz onu geçin de Chanla Yun'un nasıl dans ettiğini gördünüz mü ?"

Jihye Chanla dans edişimi taklit ederken kahkaha attı.

"Hayret Felix'ten ne ara bana bakmaya vakit bulabildin."

Jihye'nin bi anda yüzü düşünce hepimiz kahkaha attık.

"Çok komik."

"Bizimle dalga geçiyorsun ama kör kütük aşık oldun."

"Bazen bu kadar hızlı sevgili olmamız tuhaf geliyor.Büyükannemize odaklanmak istiyorum ama mutlu da olmak istiyorum.Sizce bencillik mi ediyorum ?"

Minseo gidip Jihye'nin elini tuttu.

"Hayır asla.Hayatımızın bunca senesinde ilk defa gerçekten 'yaşıyor' gibi hissediyoruz.Mutlu olmak hepimizin hakkı.Büyükannemiz de bunu isterdi."

"Sizce şu an iyi midir ?"

Sorduğum soru hepimizi anlık derin düşüncelere daldırmıştı.

"Nasıl olduğunu bilmiyorum ama çabaladığına eminim."

"Bize bunca sene katlanan insan Woojin'e çok rahat katlanır."

Jihye ve Sujin tebessüm ederken Minseo iyice durgunlaşmıştı.

"Minseo Changbinle bir şey mi oldu ?"

"Yanına yardımcı olmaya gittim biliyorsunuz."

Başımızla onayladık.

"Yanına gittiğimde yüzüme bile bakmadı.Konuşmaya çalıştım ama tersliyor.Ayrılan oyken bana karşı böyle davranması çok adaletsiz.Üstelik bu yaşadığımız durumda ona ne kadar ihtiyacım olduğunu da biliyor.Ben...bilmiyorum.Bazen çok yoruluyorum."

"Bence Jisung'u kıskanınca senin değerini daha fazla anladı.Korumak amaçlı uzaklaştırayım derken kendiyle çatışıyor."

"Bence de.Hem sana sulanan çocuğa nasıl vurduğunu gördün."

"Çocuğa vururken neler dediğini duydunuz mu ?"

Hepimiz Jihye'ye döndük.

"Bi daha benim olana yaklaşırsan çok daha fazlasını yaparım dedi."

"Onun olduğumu nerden çıkartmış ? Mal mıyım ben."

Hepimiz kahkaha attık.

"Seni sahiplenme şekli çok farklı diyelim."

"Peki Jisung ne olacak ?"

"Ona karşı bir şey hissetmiyorum ama kibar davranması gerçekten iyi geliyor.Bazen onla olsaydım nasıl olurdu acaba diye düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum."

Kasvetli ortamı dağıtmak amaçlı aklıma gelen fikirle kalkındım.

"Bekleyin beni hemen geliyorum."

Kızlar arkamdan soru işaretleriyle bakarken ben mutfağa varmıştım bile.Buzdolabını açıp içindeki orta boyutlu keki aldım ve gün başında Minho'dan bulmasını istediğim küçük mumları buzdolabının bir rafında buldum.Felix de yardımcı olmak istemişti ama yalnız kalmak istediğimizi söyleyince saygı duyup o zaman kendisinin sonradan bir şeyler ayarlayacağını dile getirmişti.

"İşte seni de hallettim."

Mumları koyup kendi kendime konuşurken çakmak bulmak için arkamı döndüm.

"Bunu mu arıyorsun ?"

Bi anda arkamda beliren Chan elindeki çakmakla bana bakarken irkildim.

"Chan ödümü kopardın.Bir şey mi oldu ?"

"Uyku tutmadı."

"Yarın için gergin misin ?"

"Herkese güvenim sonsuz ama Jeonginle Seungmin tek gidince onları yarı yolda ve yalnız bırakmış gibi hissediyorum."

"Gerçekten hepsini çocuğun gibi sahipleniyorsun."

Chan dediğim şeye gülümsedi.

"Aslında cidden öyle gibiler.Birbimizi nasıl bu kadar iyi bulduk bilmiyorum ama onlar benim ailem."

Dediği şeyle kalbim ısınırken bana doğru yaklaşınca sadece donmuş halde yerimde kalakaldım.

"Siz de benim ailemsiniz."

Uzun süredir özlemini çektiğim,çektiğimiz duyguları bu birkaç ayda yaşayınca gerçekten Minseo'nun dediği gibi yaşadığımızı hissetmeye başlamıştım.Yaşadığımız acılar tarif edilemezdi ama bu insanlarla yaşadığım her anının kaç yaşıma gelirsem geleyim kalbimde yer alacağına da emindim.Onlar hayatlarını tehlikeye atıp sırf büyükanneme verilen söz uğruna bizi korumayı tercih etmişlerdi.

Aile böyle bir şey miydi ?

"Ben ne desem bilmiyorum Chan.Bize yaptığınız şeyleri nasıl geri öderiz hiçbir fikrim yok."

"Yanımda olman yeterli."

"Ne ?"

Chan dediği şeyin tuhaf olduğunu düşünmüş olmalıydı ki toparlama ihtiyacı hissetti.

"Emek verdiğinizi görmem yeterli."

Konuşmaya devam etmek isteyecektim ama kek götürülmeyi bekliyordu.

"Kızların yanına dönmeliyim.Ama eğer gerçekten kötü hissedip uyuyamamaya devam edersen kapımı çalabilirsin.Bahçede konuşabiliriz."

Chan gülümseyip teşekkür ederken elindeki çakmakla mumları yaktı.

"Size iyi eğlenceler ben de uyku hapı içip uyumaya çalışacağım.Eğer uyuyamazsan kapındayım ama."

Kafamla dediğini onayladım ve elimdeki kekle kendi odama girdim.

"Yun bir mumu yakmak bu kadar zor olmamalı."

"Çakmağı bulamadım ne yapabilirim."

"Neyse."

Jihye durup ne oluyor diye bakarken Sujin benimle dalga geçiyordu.

"Susun da doğum günü şarkısı söyleyelim."

Minseo güzel sesiyle doğum günü şarkısını söylerken biz kendi sesimize gülüp ona katılmaya çalışıyorduk.

Jihye daha fazla bu rezilliğe dayanamamış olmalı ki gülerken bir yandan da eliyle susalım diye 'şş' işareti yapıyordu.

"Diğerlerini uyandıracağız susun artık."

İçimdeki şımarık tarafıma yenik düşerek elimi kekin üstündeki kremaya daldırdığım gibi Jihye'nin suratına sürdüm.

"Yun..."

"Efendim hayatım."

"Seni öyle bir kremaya boğacağım ki krema kelimesinin vücut bulmuş hali olacaksın."

"Ben de seni seviyorum."

"Kızlar tutun."

Jihye Minseoyla Sujin'e komut verirken kaçacaktım ki Minseo sağ ,Sujin de sol kolumdan tutup beni yatırdı.

"Siz kimin tarafındasınız ya ?!"

"Doğum günü kızı ne isterse o."

Yatakta tepinirken kızlar koluma iyice sarılmışlardı.

"İşte sana güzel bir h harfi."

"Hyunjin'in h harfi mi ?"

"Hayır hayvanlık yaptın diye h harfi."

En sonunda gülmekten yamulmuş hale geldiğimizde kalktık ve kekten yemeye başladık.

"En son ne zaman bu kadar lezzetli bir kek yediğimi hatırlamıyorum."

"Felix senin için yaptı."

"Cidden mi ?"

"Evet.Normalde gelmek istedi ama uzun süredir rahatça beraber takılamadığımızı fark edince reddetmek zorunda kaldım."

"Ben ona güzelce teşekkür ederim."

Jihye yan yan sırıtırken onun ne kadar büyüdüğünü fark ettim.

Farkında değildik belki ama zaman geçiyordu.

Her geçen zamanda da güzel anların ortasına büyükannemin yokluğu kalbimin ortasına oturuyordu.

"Hadi beraber fotoğraf çekinelim."

"Alnımın ortasındaki h harfiyle mi ?"

"Aynen öyle ilerde çocuklarına seni rezil edicem."

"Fazla kaşınmasanız mı ?"

Minseo beni iyice delirtmeye çalışırken bi anda fotoğrafımı çekti.

"Minseo !"

"Ne güzel anı kalacak işte ne var ?"

"İyi tamam hadi hep beraber çekinelim."

Jihye'yi ortamıza alıp hem ciddi hem de saçma sapan bir sürü fotoğraf çekindik.Hatta bir tanesinde kızlar alnımdaki h harfini gösterip dil çıkarıyordu...

"Artık geç oldu yatsak mı ?"

"Evet yarınki antrenman için dinlenmemiz gerek."

"Ben de yarın Binna ve yancısını görmek için uyuyup akıl sağlığımı toplamalıyım."

Sujin alnını ovuşturup kendini rahatlatmaya çalışıyordu.

"Binnalar demişken gitmeden önce çok tuhaf bir şey oldu.Soyunma odasına tişörtümü unuttuğum için gitmiştim ya orda Jiminle karşılaştım."

"Lütfen üstüne atladım de."

"Aslında soyunma odasına girmeden önce bi telefon konuşması yaptığını duydum.Saçma sapan 'evet çabucak kandılar' falan diyordu."

"Woojinle mi konuştuğunu düşünüyorsun."

Evet neden olmasın diyecekken kapının ordan bir ses geldi.

"Kim var orda ?"

Kapının dışından yanıt gelmeyince Jihye gidip koridoru kontrol etti.

"Jisung belki gece atıştırmak için bir şeyler almıştır."

Olabilir derken sesimi biraz daha alçaltıp konuşmaya devam ettim.

"Kiminle konuştuğunu bilmiyorum ama her yönden şüpheliydi.Soyunma odasına girdiğimde duyup duymadığımı kontrol etmeye çalıştı.Sonra da zaten takmadan direkt odadan çıktı."

"Kimle konuşuyorsa konuşsun bizim ortamdan biri olmadığı kesin yoksa neden bu kadar gizlemeye çalışsın ki ?"

"Haklısın...peki Binna ? Sence o da bu işin içinde olabilir mi ?"

"Bilmiyorum.Birini hemen suçlamak doğru olmaz."

"Diğerlerine çaktırmadan gözetlemeye çalışalım.Elimize şüpheli bir şey düşerse hemen Chanla konuşmaya gideriz."

"Mantıklı."

"Artık uyuyabilir miyiz ?"

Jihye uykudan gözlerini ovuşturuyordu.

"3 saat sonra kalkmış olacağız zaten ?"

"Yarın bayılmazsak iyi."

"Bayılırsan seni Hyunjin tutar Yun...yoksa Chan mı demeliydim ?"

Minseo'ya yastığımı fırlatırken çıkıp kapıyı kapattı.

Hiç bugünün değerlendirmesini kafamda yapmadan yattım ve böyle bir 'aileye' sahip olduğum için yüzümdeki mutlulukla uyuya kaldım.

...

Sabah olduğunda toparlanma sesiyle beraber uyandım.

Jeonginle Seungmin !

"Yun hadi gel beraber kahvaltı edicez."

Seungmin odamın kapısını tıklatırken içimde gidecekleri için bir burukluk oluşmuştu.

"Hemen geliyorum."

Kalkıp elimi yüzümü yıkadım ve kendime çeki düzen verdim.Güzel pankek kokuları odamı hepten sarmalayama başladığında ise resmen koşarak mutfağa varmıştım.

"Sonunda kalktınız.Dün gece ne yaptınız da böyle hepiniz ölü gibisiniz."

Minho hepimize tek tek bakarken yorgunluktan hiçbirimiz bir şey diyemedik.

"Hadi oturun da kahvaltı edin biz de o sıra bizimkilerin eşyalarını minibüse yükleyeceğiz."

Sofrada Jeongin,Seungmin ve bizim kızlarla kalmıştık.

"Gidiyorsunuz diye sizi yormuyorlar galiba."

"Bazen aralarında en küçük olmak işime geliyor."

Jeongin göz kırpıp gülümsedi.

"Evde kim espri yapacak.Kim bize gitar çalacak.Şarkı bestelerken kimden yardım alıcam ben ?"

Minseo durup duygulanırken Seungmin yanıt verdi.

"Diğerleri de müzikle uğraşıyor ama çaktırmıyorlar.Changbin bile ilgileniyor."

"Changbin mi ?"

"Evet.Bunu biliyorsundur diye düşünmüştüm."

"Hayır bana hiç bahsetmedi."

"Kendini çok savunmasız hissettiği bir konu olduğu içindir."

"Neden ki ?"

Seungmin ağzını fermuar gibi kapatırken hassas bir konu olduğunu anlamıştık.

"Orda kendinize dikkat edin ve güzelce dinlenin."

"Bize hediyelik eşya getirirsiniz artık."

Jihye dalga geçer gibi konuşunca Jeongin yanağını sıktı.

"Sanki geziye gidiyormuşuz gibi konuşuyorsunuz."

Gülsek mi ciddi mi olsak bilemezken Chan tüm eşyaları taşıdıklarını söyledi.

"Kızlar siz de hazırlanın da hemen çıkalım.Antrenman saati geliyor."

Evet işte yine başlıyoruz...

Hızlıca tabağımdakini bitirip odama çıktım.Akşam kapağını bile açmadığım çantamı kontrol ettikten sonra yedek temiz kıyafetler koyup hemen aşağı indim.

"Herkes tamam mı ?"

Hepimiz birbirimize bakıp etrafı yokladık.

"Tamam gibiyiz hadi yola çıkalım."

Artık bi nevi alıştığımız uzun yoldan sonra binaya geldiğimizde Jackson bizi özel bir arabayla kapıda bekliyordu.

"Gitmeye hazır mısınız ?"

Jackson Seungminle Jeongin'e konuşurken kararlı bir şekilde başlarını salladılar.

"Seungminle konuşmam gereken birkaç konu var."

Chan Seungmin'i kenara çekip konuşmaya başladı biz de o sırada Jeonginle sarılıp vedalaşıyorduk.

"Çok dikkatli olun."

"Biz bu işi yıllardır yapıyoruz Yun.Endişlenmene gerek yok."

Jeongin beni rahatlatmak ister gibi gülümsedi.

Haklıydı ama istemsiz korkuyordum.

"Özel jet bizi bekliyor artık ayrılmalıyız."

Jackson komut verir vermez hızlıca Seungminle de vedalaştık.

Arabaya binip giderlerken gözlerim Chan'a kaydı.

Yüzü çok düşük gibiydi.

Yanına gitsem mi gitmesem mi bilemedim.

"Hadi artık antrenmana başlamalıyız.Bugün Yunla Minseo'nun atış dersi var."

Yani bu demekti ki Binna ve Jiminle yüz göz olacaktık.

"Minseo dün akşam konuştuğumuz gibi."

Üstümüzü değiştirip atış yerine girerken bu cümleyi kurmuştum.

Zaten neyi kastettiğimi de hemen anlamıştı.

Binna ve Jimin Jinyoungla dururken geldiğimizi belli eder gibi hafif bi öksürük çıkardım.

"Herkes burda olduğuna göre hemen başlayalım."

"Dua edelim de yanlışlıkla Binna ve Jimin'i vurmayalım."

Minseo sırıtıp kulağıma bu çok cazip fikrini fısıldarken Binna elindeki silahla beni dürttü.

"Başlayacak mısınız yoksa başlatalım mı ?"

Sinir bozucu bakışları altında bana doğru uzattığı silahı sertçe kapıp tuttum.

"Tamam şimdi kızlar duruşunuzu dik tutun ve hedefe iyice odaklanın."

Jinyoung'un dediklerini yaparken Binna ve Jimin'in bakışlarını üzerimde hissetmek beni geriyordu.

Onlar karşısında başarısız olmak istemiyordum.

"Elinizdeki silah kolay kullanımlık olsa da çabuk savrulabilen bir yapıya sahip.O yüzden diğer elinizle iyice kavramanız gerek."

Jinyoung talimat verdikçe Binna Minseo'ya Jimin de bana tutuşu göstermek adına yardımcı oluyorlardı.

Jimin geçen gece elimdeki tırnakladığı yeri iyice bastırınca hafif ama keskin bir acı yüzünden yüzümü buruşturup geri çekildim.

"Yun bir sorun mu var ?"

"Hayır sadece dikkatim dağıldı."

Jinyoung bir bana bir Jimin'e bakarken takmayıp konuşmaya devam etti.

"Hedefiniz şu anlık sabit olsa da biliyorsunuz ki dışarda sürekli hareket eden birine atış yapmak zorunda kalacaksınız.Bu yüzden hepiniz birkaç ders sabit hedefle ders aldıktan sonra hareketli sisteme geçeceğiz."

"O nasıl olacak ?"

"İlk başta bu hedefleri hareket ettireceğiz sonra lazer sistemi uygulanacak.O da hepinizi birbirinizle savaştıracağız demek."

"Nasıl yani !?"

Minseo gerilirken Jinyoung sıkıntı yok dercesine ellerini salladı.

"Sadece teknolojik bir sistem.Birbirinizi lazer ışınlarıyla vurmaya çalışacaksınız."

Jinyoung anladığımıza emin olduktan sonra Binna ve Jimin'in geri çekilmesini istedi.

"Şimdi ateş etmeyi deneyin bakalım."

Kendimi anlattığı gibi dik durmaya zorladım ve silahı sımsıkı tuttum.

Kısa bir süre sonra mermimin sesi odayı doldurmuştu.

"Fena değil Yun."

Hedefin tam ortasından vurmasam da dikkat çekecek kadar yaklaşmıştım.

Jinyoung bana yorum yaparken Binna bozulmuş gibiydi.Bunun üstüne yüzümdeki tebessümü belirtmekten çekinmedim.

Minseo da benden sonra atış yapınca ilk başta yere sekmişti.

"Bir daha denemek istiyorum."

Jinyoung devam et dedikten sonra Minseo tekrar nefes alıp atışını yaptı.

Tam hedeften vurunca ise gülümseyip içimden işte benim kızım dedim.

"Beklediğimden çok daha iyisiniz.Sandığımdan hareketli sisteme daha çabuk geçme ihtimalimiz var.Şimdi bi tık daha zor bir silahla alıştırma yapmayı deneyelim."

Binnalar şimdi de elimize başka bir silah tutuşturmuştu.

Bu bir tık daha ağır bir silah olduğundan bileğimin alışması adına silahı tutup kaldırdım.

"Kim önce denemek ister ?"

Minseo öne geçmemi kafasıyla işaret ederken çekinmedim ve bir adım öne çıktım.

Sonrasında da duruşumu düzeltip derin bir nefes aldım ve ateş ettim.

Nereyi vurduğumu görmeden önce Jinyoung'un şaşkın bakışlarını gördüğüm için kötü bir atış yaptığımı düşünsem de hedefimi tam on ikiden vurmuştum.

Binna sayesinde nasıl gaza geldiysem artık.

"Benim birkaç işlem yapmak adına Bambam ile konuşmam gereken meseleler var.Siz çalışmaya devam edin.Yarım saat sonra antrenman bitiyor zaten."

Jinyoung arkasını dönüp giderken Binna,Jimin,Minseo ve ben odada kalmıştık.

"Ee alıştırmayı daha eğlenceli hale getirmek ister misiniz ?"

"Yine ne istiyorsun Jimin ?"

Göz deviren Minseo sıkıntılı bir şekilde nefesini dışarı verdi.

"İlk toplam iki kere tam hedeften vuran takım diğer takıma istediği her şeyi yaptırabilir."

"Her şeyi mi ?"

"Her şeyi."

Minseoyla birbirimize bakarken aklımızdan tek bir geçiyordu.

Woojin.

"Önce konuşup tartışmalıyız."

Minseoyu kolundan odanın köşesine çekip konuşmaya başladım.

"Bilerek kaybetmeliyiz bence."

"Şaka mı yapıyorsun Yun ?"

"Sence de şüpheli bir şey varsa bulmamız daha kolay olmaz mı ? Bu işte bir iş var.Kokusunu alabiliyorum."

"Alabileceğin tek koku ter kokum şu an Yun.Eğer kaybedersek bize neler yaptırabileceklerini düşünsene ? Hyunjin'e seni rezil edecekler."

"Büyükannemizden önemli mi Minseo ?"

Dediğim şeyle durup düşünürken kafasını salladı.

"Haklısın.Ortada bir şey varsa bunu yakından incelemek için elimize harika bir fırsat geçti.Böylece Jimin'in dibinde durup şüpheli hareketlerini inceleriz.Hatta eşyalarına bakma şansımız bile olabilir."

"Aynen öyle.Şimdi sanki çok hırslıymışız gibi davranıp atılgan gözükelim.Bize iyice inanmaları gerek."

Minseoyla hırslı bir şekilde Binna ve Jimin'in yanına geri döndük.

"Biz varız."

Jimin istediğini almış gibi gülümserken atış yapmamız için bize öncelik verdi.

"Çaylaklar önden."

Dediği sinir ederken bilerek kaybetmeyi istememiş olmayı diledim.İstesek onları öyle bir güzel yenerdik ki...

"Minseo ilk sen atış yap."

Minseo öne geçip hazırlanıyormuş gibi yaptı.Yaptı yapmasına da iki saniye sonra mermi yerin dibini boylamıştı.

"Şimdiden kazanan belli gibi duruyor."

Binna bana bakıp konuşurken dilimi çıkarmamak için zor durdum.

"Yun sıra sende."

Yerime geçip hedef aldığımda son anda ateş ederken diğer elim istemsiz serbest kalmış gibi yaparak merminin yere düşüşünü seyrettim.

"İstemeden oldu bu sayılır mı ?"

"Olan oldu bir kere."

Jimin çok üzülmüş gibi dudağını buruştururken üzülmüş gibi yaptım.

Aynen böyle oyuna gelin işte...

"Sıra bizde."

Binna tam hedeften vurunca Jimin ona seslice tezahürat yaptı.

"İşte aynen böyle Hyunjin için."

"Kendi için değil de Hyunjin için mi yapıyor bunları ? Kendi için ayakta durmak varken...yazık."

Binna üstüme yürürken sırıtmaya devam ediyordum.

"Sen gerçekten çok fazla olmaya başladın."

"Binna dur kazandık zaten."

"Sen daha atış yapmadın ?"

"Öyle mi ?"

Jimin hiç düşünmeden olduğu yerden hedefi tam ortadan halletmişti.

"Size yaptıracağımız şeyler için sabırsızlanıyorum."

"Ne gibi ?"

"Mesela...üç salonun da temizliğini biz üstleniyorduk.Şimdi size yaptıracağız."

"Aynen öyle.Ben de bu esnada Hyunjin'e rahatça sarılabilirim."

"İtici olduğunu tahminen ne zaman anlarsın ?"

Binna ve Jimin takmadan gülerek odadan çıkmaya yeltendiler.

"Hadi size kolay gelsin.Temizlik malzemeleri köşedeki dolapta."

"İyi eğlenceler."

Dolaptan hızlıca süpürgeyi alıp arkalarından koşacaktım ki Minseo kolumdan tuttu.

"Yun planımıza odaklanalım."

"Haklısın...neyse bir yerden başlamak gerek değil mi ?"

"En azından kaslarımız bize teşekkür edecek."

"Çok doğru."

Vahşi doğaya hazırlanmak ister gibi kafamıza bandana geçirip moral olsun diye de rujlarımızı sürüp moda girdikten sonra yerleri silmeye başlamıştık bile.

"Kaslarım teşekkür mü ediyor yoksa bana sövüyor mu bilmiyorum şu an Yun."

"İkinci ve üçüncü salon küçük biliyorsun.Az kaldı dayan."

"Bu salondan sonra bahçede biraz mola versek olur dimi ?"

Kafamı sallayıp onayladım.

Mola verme işi ikimize de cazip gelmiş olacak ki on dakika sonra kendimizi bahçedeki banka bırakmıştık.

"Sonunda biraz temiz hava."

"Minseo ?"

"Efendim ?"

"Şuradaki Jimin ve Felix değil mi ?"

"Ne ?"

Bizi fark etmeyecekleri görüş açısından kontrol ettiğimizde doğru tahmin ettiğimi anladım.

Felix ve Jimin'in beraber ne işi olabilirdi ki ?

"Ne konuşuyorlar böyle fısır fısır ?"

"Belki sadece program hakkındadır.Nasıl ilerleyeceğimiz hakkında tartışıyor olamazlar mı ?"

"Bu kadar hararetli konuştukları başka bir şey olmalı."

"Sence Felix Jihye'yi aldatıyor olabilir mi ?"

Minseo'nun dediği şeyle ayağa kalkındım.

"Öyle bir şey yaparsa yüzünün ortasına yumruğumu çakarım."

"Felix'in öyle bir şey yapacağını sanmıyorum açıkçası ama...çok şüpheli duruyorlar."

"Ya şüpheli biri içimizden biriyse ?"

"Ne demek istiyorsun Yun ?"

"Jimin tek başına bu kadar rahat edemez bir planı varsa eğer.Aramızdan birini ajan olarak kullanmak zorunda."

"Ama bu imkansız hepsi kardeş gibi."

"Ya Jacksonlardan biriyse ?"

"Sence öyle olsa şu ana kadar burası çökmez miydi ?"

"Doğru diyorsun.O zaman kim ?"

"Burada ne yapıyorsunuz kızlar ?"

Minho yanımızda belirince Minseoyla korkudan birbirimize sarıldık.

"Minho ne yapıyorsun ?!"

"Ben de size aynı soruyu sormuştum ?"

"Bi iddia yüzünden temizliğe mahkum edildik.Şimdi de moladayız."

Anladığını belli edince sorusunu yöneltti.

"Sujin'i gördünüz mü ?"

"Hayır neden ki ?"

"Bir şey konuşacaktım ama bulamıyorum."

Minseoyla birbirimize sırıtıp gülerken cevap verdim.

"Nerde olduğunu bilmiyoruz ama biliyorsan bize de haber ver yardıma ihtiyacımız var."

Minho asker selamı verip yanımızdan ayrılırken arkasından kahkaha attık.

"Sence ne konuşacaklar ?"

"Bilmiyorum ama meraktan kudurucam şimdi."

"Yun ?"

"Efendim."

"Sence seneye nerde oluruz ?"

"Evimizde."

"Evimizde mi ?"

"Sizinle yan yana olduğum sürece benim için her yer benim evim."

Minseo dayanamayıp bana sarıldı.Ben de ona sarıldım.

Tam tamamen duygusal kıvama gelecektim ki görünüşümüzü hatırladım.

"Minseo şu an kafamızda bandana ve dudağımızda kıpkırmızı ruj var farkında mısın ?"

"İşimizin başına dönmeliyiz yani."

"Maalesef."

Bankın üstüne koyduğum temizlik bezini yerinden aldım ve güç almak istercesine de kocaman bir nefes aldım.

"Bu akşam ölü gibi yatacağımıza eminim."

"Hemen bitirelim de kurtulalım."

İkinci salonu temizlemek için girmiştik ki Hyunjin Binnayla tartışıyordu.

"Eğer bana bir kez daha yanlış yaptığını görürsem -"

Bizim varlığımızı hissetmiş olacaklar ki yüzleri bize döndü.

"Burayı temizleyecekler hadi gidelim."

Binna Hyunjin'in elinden tutup götürmeye çalışsa da Hyunjin olduğu yerde durdu.

"Bu sizin göreviniz değil miydi ?"

"İddiaya girdik kaybettiler."

Ben Minseoyla sessiz kalmaya devam ederken Hyunjin kendine boşta kalan bir süpürge buldu.

"Sen git ben onlara yardım edeceğim."

Hyunjin'in neyi amaçladığını anlayamazken Binna susup odadan çıktı.

Sinirli gibi olduğu için de Minseoyla bir şey demeden salonu temizlemeye başladık.

"Neyi karıştırıyorsunuz bilmiyorum ama yapmayın."

"Ne diyorsun Hyunjin ?"

"Gördüm ?"

"Neyi ?"

"Felixle Jimin'i gözetlediğinizi."

"Jihye'nin sevgilisi olduğu için baktık Hyunjin."

"Kızlardan hoşlanmadığınızı biliyorum ama biraz saygı duyun."

"Onlar bize saygı duymazken biz mi onlara saygı duyacağız ?"

"Yun haklı Hyunjin.Neler yaptıklarını sen de biliyorsun."

"Tahmin ettiğinizden çok daha fazlasını biliyorum."

"Ne demeye çalışıyorsun ?"

"Sizlik olmayan şeylere burnunuzu sokmayın diyorum."

Sinirim tepeme çıkarken süpürgeyi yere fırlattım.

"Kızlara saygı duyduk diyelim elimize ne geçecek söylesene.Onlara tamamen güvenip cicili bicili grup olacağımızı falan mı düşünüyorsun ?"

"Hayır sadece ortamı gereksiz germeyin bu kadar."

"Sevgiline sahip çık o zaman.Çünkü her şeyi başlatan o."

Sinirden kudurmuş hale gelmişken salondan çıktım ve kendimi tuvalete atıp yüzümü yıkamaya başladım.

Ya Hyunjin tanıdığımız gibi biri değilse ?

Binnaları gereğinden fazla savunuyor gibi duruyordu.

Ya aramızdaki hain oysa ?

Ama neden ?

Neden o olsun ki ?

Arada tamamlanamayan çok fazla bilinmezlik vardı ve ben artık bu saçma sapan sırlardan yorulmuştum.

"Yun iyi misin ?"

Minseo tuvalette yanıma gelmişken duyduğum sesle ikimizi de son tuvalet kabinine yani bir sürü temizlik malzemesinin olduğu yere sokmuştum.

Burada varlığımız belli olmazdı.

"Yun ne yapıyorsun ?!"

"Şşş dinle."

Elimle iki yan tarafımızda olan kabini işaret ederken Jimin'in telefonda konuşma sesi duyuldu.

"İstediğin gibi onunla iletişime geçtim.İstediklerini vermen şartında şartlarımızı kabul edeceğini söyledi.Her şey tam istediğimiz gibi ilerliyor.Yaptık bu işi patron."

Birkaç dakika daha gülüştükten sonra telefonu kapatıp tuvaletten çıktı.

Minseoyla çıktığına emin olduktan sonra kabinden çıkıp neler döndüğünü anlamaya çalıştık.

"Sence Chanla konuşmalı mıyız ?"

"Bilmiyorum.Daha her şey kesinleşmedi gibi."

"Yun.Kız bas baya kendi ağzıyla her şeyi itiraf etti.Daha neyi bekliyoruz ?"

"Kişi kesinleşmeden bir şey desek ne olacak ki ?"

"Ona göre önlemimizi alacağız Yun..."

"Bilmiyorum cidden.Hyunjin'in dedikleri kafamı kurcalıyor."

"Ayrıca Binna'nın konuşmasını da duydun.Onunla iletişime geçtim dedi.O kişi Felix mi yoksa ?!"

"Ama bu imkansız...neden böyle bir şey yapsın ki ?"

"Hiçbir fikrim yok ama ortada çok tuhaf şeyler dönüyor."

"Hyunjin'e kendimizi belli etmeden devam etmek zorundayız."

"Ne yapacağız ?"

"Binnalara iyi davranmaya çalışalım yoksa daha çok göze batarız."

"Sujin onlara iyi davranırsak bizi keser."

"Başka seçeneğimiz yok.Diğerlerini de bilgilendirelim."

"Hadi onları bulalım."

Tuvaletten tam çıktığımızda Changbinle karşılaşınca selam verdim.

"Nasıl oldun iyi misin ?"

"İyi sayılırım.Keşke aldığım darbeye değseymiş."

Sinirli bakışlarıyla Minseo'yu süzünce rahatsız oldum.

"Minseo'nun yanında olmak istiyorsan taktiğini değiştirmeni öneririm Changbin."

Changbin şaşırıp kalmışken ben de Minseo'nun elini tuttuğum gibi Changbin'e zıt tarafa yürütmeye başladım.

Bunların derdi neydi cidden ?

"Bugün herkes gergin anlaşılan."

Minseo elini hafifçe geri çekerken onayladım.

"İstemsiz geriliyorum...Neyse hadi kızlara bakalım."

"Neredelerdir sence ?"

"İnan bilmiyorum."

"Dersleri şu ana kadar bitmiştir diye düşünüyorum."

"Evet bence de."

"Ana salonun oraya gidelim o zaman."

Elimizdeki süpürgeleri bir kenara bıraktık ve üstümüzü başımızı silkeleyip ana salona doğru yürümeye başladık.

"Cidden mi ?"

"Doğru mu bu olanlar ?"

"Şimdi ne olacak !?"

"İnanamıyorum ! Ciddi misin ?"

Tanımadığımız bir sürü kişi kalabalık oluşturmuş aralarında fısıldaşırken Minseo'ya dönüp ne oluyor dedim.

"Niye herkes burda toplanmış ?"

"Bilmiyorum ama içimde hiç iyi bir his yok Minseo."

"Bak kızlar orda."

Köşede üzgün halde kenara çökmüş Jihye ve Sujin'i görünce iyice endişelenmeye başlamıştım.

"Kızlar neler oluyor ?"

"Duymadınız mı ?"

"Hayır ne oldu ki ?"

"Özel jet...özel jet düşmüş."

"Ne ? Ne diyorsun Sujin ?"

"Nasıl...Nasıl olabilir böyle bir şey ?!"

"Şu an hiçbir fikrimiz yok.Sadece uçaktaki pilot düşmeden önce bildirim yollamış.Kimseden haber yok.Kim hangi durumda bilmiyoruz.Chan perişan halde..."

Sujin cümlesini bitirir bitirmez kızların yanından ayrılıp kalabalığın ortasına kendimi attım.

Chan'ın nerde olduğunu bulmaya çalışacaktım ki bizimkileri fark ettim.Chan'ın çevresini sarmalamışlardı.

Chan da elini alnına dayamış kimsenin yüzüne bakamaz haldeydi.

Diğerleri sessizce dururken Felix Chan'a sarılıyordu.

"Chan !"

Kendi iradem dışında Chan'a seslenirken göz göze geldik.

Bir şey demesine gerek yoktu çünkü içini okuyabiliyordum.

İçindeki acı gözlerinden benim de içime işlerken ikimizin aklından da tek düşünce geçiyordu.

Ya Seungminle Jeongin'e ciddi bir şey olduysa...

Ya Jeonginle Seungmin öldüyse...

Continue Reading

You'll Also Like

45K 9.2K 26
kim taehyung, intiharın eşiğindeyken jeon jungkook ile tanışır. agust d - so far away
27.5K 7.1K 18
"ben seninle sarsılmak istiyorum."
17.7K 1.1K 24
Kızın sesini duyunca Alaz'ın omuzları gevşedi. "Öldüm, Asi." Gözlerini kızın yüzünde dolaştırdı. "Sensiz geçirdiğim her gün biraz daha öldüm." Asi al...
betty By ︎ ︎

Fanfiction

2.4M 212K 33
okumayın for vanilla baby