tag,you're it | taegyu

By krevontulet

52.8K 6.4K 10.3K

"kasabanın altın çocuğu taehyun'un uzun bir süredir sakladığı büyük sırları vardı." More

0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
2.9
3.0
3.1
3.2
3.4
final
.

3.3

582 80 96
By krevontulet

girl in red- i wanna be your girlfriend
..

“Sence ben korkak mıyım?” Son bir saat içerisinde Taehyun'un muhtemelen en az on kere duyduğu soruyu bir daha sordum. Vicdan azabı ruhumu terk etmiyordu, sıkıntı ise bunun sebebini bulamamamdı. Ruhuma işlemişti sanki ve bu histen kurtulamıyordum. Taehyun bir nebze olsun iyi hissetmeme neden oluyordu ama yaşananların beynimde dönüp dolaşmasına engel olamıyordum. Her şey bizimle çığrından çıkmıştı, Taehyun'un da bunu bildiğine emindim ama asla bu konu hakkında konuşuyorduk çünkü bu düşünceleri bir kere dışarı vursak ikimiz de pes ederdik, bunu biliyordum.

Babam.. Tüm düğümler onda çözülüyordu, böyle bir adamın çocuğu olmak yeterince yük bırakıyordu üstümde. Zaten kötü bir durumdaydık bunu kabul ediyordum, kimse güllük gülistanlık yaşamıyordu ama Taehyun'u kurtardığım günden beri masum insanların da canı yanmaya başlamıştı ve ben bunun nedenini sadece babama bağlayabiliyordum.

Yeonjun korkunç şeyler yapmıştı ama yine de o evde yaşayan biri olarak bunları sindiremesem de onu suçlayamıyordum. Tüm suç babamındı. Tek bir hareketiyle bile birçok insanın hayatını mahvedebilecek bir insandı ve bunu deneyimledikçe Taehyun'un annem hakkında söyledikleri daha da etkiliyordu beni. Biz Yeonjun'la birbirimize sahiptik bu yaşımıza kadar ama annem yalnızdı. Biliyordum bunu yıllarca yalnız bir ruh gibi öylece geziyordu evin içinde sadece. Mutlu değildi,babamın ona aşık olmadığını biliyordum belki de hâlâ Yeonjun'un öz annesini seviyordu bilmiyordum ama düşündükçe anneme olan vicdan azabım da tekrar ortaya çıkıyordu. Evet yalnız olmayı o seçmişti istese Yeonjun ve bana olmak istediği şekilde annelik yapabilirdi ama yine de ona kızamıyordum.

Ben düşüncelerime dalmışken Taehyun kollarını sıkılaştırdı “Sen.” dedi ardından güçlü olması için özen gösterdiği ses tonuyla “Tanıdığım en güçlü insansın Beomgyu.”

“Ben buna inanmıyorum.” Geri çekilip yüzüme baktı bu sefer, orada olduklarını fark etmediğim göz yaşlarımı yanaklarımdan sildi yavaşça “İnanman için ne gerekiyorsa yaparım ama gerçek bu.”

“Eğer sen korkak bir insan olsaydın biz burada canlı bir şekilde oturuyor olmazdık.” İki eliyle yanaklarımdan sıkıca tutup onunla göz kontağı kurmamı sağladı, şimdi onun yüzünden başka bir şeyi göremiyordum “Ama Ryujin ve Soobin..”

“Hayır.” dedi anında beni susturup “Ne kadar bu kadar kısa sürede yaşadıklarımız on sene yaşlanmış gibi hissettirse de biz hâlâ liseliyiz Beom. Ne yapmayı bekliyordun? Bir katille aynı zamanda da çıldırmış babanla uğraşmazdık ,başaramazdık bunu biliyorsun. Eğer ortada illa ki bir suçlu arıyorsan emin ol bu sen değilsin, bu vicdan azabını çekmesi gereken büyükler biz değiliz.”

“Şimdi gel bakalım.” Elimden tuttuğu gibi beni oturduğum banktan kaldırırken yüzüne bir gülümseme yerleşmişti “Çok uzun sürmeyecek olsa da şimdilik özgürüz, tadını çıkaralım.”

”Ne demek bu?” Hâlâ arkasından koştururken gözlerini kaçırıp bana döndü “Yeonjun itiraf etmiş.”

“Bunu bana şimdi mi söylüyorsun Taehyun,onu korumamız lazım!” Gözlerim korkudan irileşmişti, bu korkumun nedeni Yeonjun'un asla direnmeyecek olmasındandı.

“Merak etme.” dedi rahatlatıcı sesiyle “Buna gerek yok çünkü çoktan hastaneye kaldırdılar onu. Baban bir hayli sıkı tutuyor işi, en son beş altı koruma koymuştu odasına.”

“Bunlardan uzak kalacak en azından.” dedim dudaklarımın kenarı anında havaya kalkmıştı, gülümsemiştim. Yeonjun'un iyileşip dönmesi şu an en büyük dileğimdi. İçimde hâlâ ona karşı bir boşluk olsa da bu konuda adım atması hoşuma gitmişti.

“Her neyse.” diye bağırdı Taehyun ardından, ama sinirden uzak aksine heyecan dolu bir bağırıştı bu. Ağzı kulaklarındaydı, ufak bir özgürlüğün onu bu hâle getirdiğini düşününce tekrar asıldı yüzüm.

“Bu ne şimdi?” diye mırıldandı parmaklarını dudaklarıma uzatırken “Böyle moralsiz mi olacaksın tüm gün?”

“Olmayacağım.” dedim bu sefer onun elini ben kavradım “Ne yapalım?”

“Lunapark?” İlk başta burun kıvırsa da başıyla onaylayıp koluma yaslandı, lunaparka beş altı dakika uzakta olmamıza rağmen insan sayısı çok azdı. Anladığım kadarıyla insanlar artık neredeyse sadece temel ihtiyaçları için dışarı çıkıyordu.

Koştuğumuz için yanından geçtiğimiz insanlar ürküp biraz geri çekiliyorlardı ama bu da pek umrumuzda sayılmazdı. İkimizin de yüzündeki gülümseme anlamsız bir şekilde silinmiyordu. Bu da Taehyun'un büyüsüydü galiba, mutsuz olduğum anlarda bile bir şekilde yüzüme gülümseme yerleştirmeyi başarıyordu.

İçeri girdiğimiz anda parmağıyla rastgele bir oyunu işaret etti “Bunu oynayalım!”

“Tamam.” dedim kartı okuturken “İddialı mısın bakalım?”

“Değilim.” Ardından sırıttı “Ama sana yenilecek de değilim.”

“Öyle mi?” Oyuna başlayalı on dakika olmuştu ki Taehyun'un yüzündeki alaycı tavır yerini yalancı bir hırsa bırakmıştı, mızmız bir çocuk gibi her kaybettiği oyundan sonra bir daha diyerek tekrar yeniliyor ama durmadan başka oyuna geçiyordu. Hiçbirinde kazanmayı becerememişti.

“Bekle sen!” diye bağırdı ve açık havaya doğru hızlandı “Ne yapıyorsun?”

Silahlardan birini alıp sırıtarak karşıya baktı “En iyi yaptığım şeyi yapacağım.” Daha ben konuşamadan ilk balonu indirdi “Sana ayıcık da alırım hemen.”

Benim sayamayacağım kadar hızlı bir şekilde tüm bakımları patlattığında anında standın üstündeki kahverengi peluş ayıyı işaret etmişti “Onu istiyorum.”

Daha sonra hevesle eline aldığı oyuncağı bana uzattı, pek küçük sayılmazdı aksine bayağı büyük bir şeydi ama peluş olduğundan sevmiştim, yumuşacıktı “Ben olmadığımda buna sarılır yatarsın.”

Dediği şeye sırıtarak kolundan çekip kolumu omzuna attım “Yok canım almayayım ben.” Burnumu saçlarına daldırıp derin bir nefes aldım “Sen yetersin.”

“Sana da garip gelmiyor mu?” Yutkundu “İkimiz normal insanlar, normal sevgililer gibi gezebiliyoruz böyle. Hiç korkmadan, aman öldük aman baban demeden.”

“Gelmiyor.” Şaşkın bakışlarıyla bana döndüğünde gülümsedim “Ben bu anları defalarca rüyalarımda yaşadım zaten.”

Onun gülüşü yüzünde anında solarken omzuma bir yumruk attı “Nefesim kesildi sandım ne yapıyorsun?”

Dudaklarına şakacı bir öpücük kondurup geri çekildim “Bir şey olmaz.”

“Efendim bölmek istemem ama kapatıyoruz.” Bize doğru gelen çalışanla etrafıma baktım, gerçekten de bizden başka kimse kalmamıştı “Bu saatte mi?” Sesimdeki şaşkınlığı gizlemeyi başarmamıştım “Kusura bakmayın gerçekten ama herkesin hava kararmadan eve gidebilmesi için değiştirdik saatleri zaten pek de gelen giden olmuyor.”

“Yok.” dedim ben de aynı saygıyla “Hiç sorun değil.”

“Şimdi ne yapacağız?”

“Benim bir fikrim var aslında ama.” Taehyun rahatsız bir şekilde olduğu yerde kıpırdığında kaşlarımı kaldırdım “Eve gidelim.” Hevesle söylediğim şeye onaylar anlamda kafasını salladı “Beomgyu bana kızma ama annenle görüşsen.”

“Annemle zaten görüşüyorum.”

“Öyle değil.” Bir anda eli ayağına dolaşmıştı “Konuşsan yani onu da dinlesen. Eminim o da zor zamanlar geçiriyordur.”

Sıkıntıyla gözlerimi kaçırsam da buna izin vermedi kafamı nereye çevirsem koşarak o tarafa yöneliyordu “Tamam.” dedim bıkkınlıkla “Ama bugün olmaz.” Omzuna küçük bir öpücük bıraktığımda dediklerime mızıldansa da bir şey demedi “Bugün kendimi sana ayırdım. Tamamen.”

“Parka gidelim o zaman. Seninle havadan sudan konuşmayı özledim.”

“Olur.”

“Beom buradan gitmeyi başarırsak ne yapmayı düşünüyorsun?” Ani gelen soruyla ona doğru döndüm, birçok fikrim yoktu ama en azından kesin bir düşüncem vardı “Güney Kore'de kalmayı düşünmüyorum.” dedim hızla “Tek planım bu, tabii sen de uyarsan.”

“Neden ki?” Merakla sorduğu soruya karşı omuzlarımı silktim “Bizi buraya hapsettiler resmen Taehyun. Ben böyle insanlarla yaşamak istemiyorum.”

“Nereye gitmek isterdin peki?”

“Bilmem.” dedim bu konu hakkında pek düşünmeye vaktim olmamıştı “İtalya falan herhalde. İlgi çekici duruyor.”

Konuşmamı yeni bitirmiştim ki hızla atladı “Bence İsviçre çok güzel, bir şansım olsa kesin o tarz bir yere gitmek isterdim.” Ardından mırıldandı “Ama burayı bırakasım da gelir miydi bilmiyorum, bu kasabanın her yeri bir anımla,anımızla dolu. Hepsi iyi olmasa da.”

“Ne olursa olsun buranın tek zerresini özleyeceğimi bile düşünmüyorum. Seninle daha başka bir yerde normal bir hayat yaşamak daha cazip geliyor.”

“O da iyiymiş.” Taehyun bugün tüm gün olduğu gibi tekrar bana yaslanarak yürümeye devam etti “Seni seviyorum.”

“Ben de.” dedim bir saniye bile beklemeden “Her şeyden çok seviyorum.”

..

...

Sonunda mutlu taegyu yazışım..bana bile inandırıcı gelmiyor

...

Continue Reading

You'll Also Like

136K 14.6K 52
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...
91.1K 8.7K 22
Ailesi yüzünden sosyal anksiyeteye sahip, kendine tek iyi gelen şey dans olan Soobin ve çevresindeki tüm kalıplaşmış kavramları yıkan cesur bir Yeonj...
79.6K 8.2K 22
+82...... LAN YONJUN SENİN AMACIN NE İT KARI MI KALMADI MEMLEKETTE Yeonjun Sen kimsin amk Ne bu tantana +82...... Bir daha sevgilisine yazarsan sen...
369K 33.9K 32
Kore'nin nesillerdir düşman olan iki sürüsü; Kim'ler ve Jeon'lar aynı davete katılır. Beklemedikleri şey ise attığı yumruk ile ruh eşi oldukları orta...