star lost, minsung ✓

By kenyusiimii

198K 22.6K 13.4K

ben kayıp bir yıldızdım, yerimi bulmamı sen sağladın. More

0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7 M'
1.8
1.9
2.0
2.1
2.2
2.3
2.4
2.5
2.6
2.7
2.8
3.0 F' ❣︎

2.9

3.7K 481 417
By kenyusiimii

"Kokun gün geçtikçe değişiyor."

Alfa, başını eşinin boynuna yaklaştırmış konuşurken Jisung'un parmakları onun gömleğinin düğmelerinde oyalanıyordu. "Nasıl yani?" diyerek ellerini indirdiğinde Minho kokusunu içine çekip geri çekildi.

"Hafiften sert bir şeyler gibi, senin kokunu baskılıyor. Şu an tam anlayamıyorum ama gün geçtikçe değişiyor."

Omega gülerek bakışlarını karnına indirip karnını sevdi. "Bebeğim, kokularımız birbirine karışmış hı?"

"Öyle cidden." dedi Minho onun yerine cevap vererek. Jisung'un onlar muhabbet ederken açtığı birkaç düğmeyi fark ederek gülmüş, geri iliklemişti. Hamilelik gün geçtikçe kendini daha da çok belli ettirirken Jisung şu anlık durumu iyi olduğu için doktorunda tavsiyesi ile çalışmaya devam ediyordu ama bugün izin günüydü onun ve bu yüzden annesine gidecekti.

Doktor tavsiyelerinin yanında annelerinin de tavsiyelerine dikkat ederken şimdiden kıyafetlerine ve yemeklerine dikkat ediyordu, aşırı dar kıyafetler giymiyor ve zararlı yiyeceklerden uzak duruyordu.

Minho'yu öpmek için yaklaşacakken yine aniden bastıran sabah bulantısı ile geri çekilip hızla banyoya fırladı, hamilelik güzeldi de bu bulantıların bir an önce geçmesini dilemiyor da değildi. Neysekli üçüncü ayın ortalarına doğru kesildiğini öğrenmişti ve şu anda bulantıların son günlerindeydi.

Klozetin yanına çökmüş öğürürken belinde ve kolunda hissettiği eller Minho'ya aitti, öğürme yüzünden titreyen bedeni onun sayesinde dengesini korurken işi bitince geri çekilmiş, Minho uzanıp sifona basmış pisliğin gitmesini sağlamıştı.

"Gel," dedi onu ayağa kaldırıp. "Ağzını çalkala, o tat gitsin."

"Iy." dedi Jisung. "Bu kusma kısmı çok iğrenç."

Minho ona ılık suyu açmış, Jisung da ağzını çalkalamıştı. Banyodan çıktıklarında "Şşt bebek," deyip tişörtünü kaldırdı ve karnına baktı. "Bir an önce bitirsek mi şu kusma işini ya?"

"Az kaldı sevgilim." dedi Minho, Jisung'un yanaklarını sevmiş ardından da onunla beraber aşağı inmiş, kahvaltı masasına oturmuşlardı. Beraber kahvaltı ederlerken Minho bir yandan da bilgisayardan ay ay belirtilere bakıp, bunları Jisung'un hamilelik için oluşturduğu deftere not alıyordu.

Jisung'un tek odağı o an yemeklerken bununla pek ilgilenmemişti, saniyeler geçtikçe ağzındaki o rahatsız edici his de geçerken üst kata çıkıp dişlerini fırçalamış, eşofman ve sweat giymiş üzerine de mont geçirmişti dışarıda yağan kar yüzünden.

Atkısını ve beresini de takıp iyice hazırlanmış, Minho'nun kazağını ve montunu alıp aşağı inmişti.

"Gel bakalım buraya." diyerek alfanın karşısına geçti ve kollarını kaldırmasını sağladı. Minho reddetmemiş, Jisung da onun kollarından kazağı geçirip gömleğin yakalarını çıkartmıştı. Beraber evden çıktıklarında kısa bir sürede Jisung'un evindeydiler.

Jisung inmeden eşine döndü. "Sürekli şirketin terasına çıkmak yok, o yeni gelen ortaklarla çok samimi de olmak yok gözüm hiç tutmadı o betayı hissederim ben. Biliyorsun sevgilim sana değil, çevreye güvenim yok benim."

Minho kıkırdadı. "Çok klişeydi." Ekledi. "Ama sen ne dersen."

"Yerim seni! Aşksın sen. Imm, şey bir de gelirken makaron alır mısın canım çok çekiyor bu aralar."

"Alırım." diyen Minho onu reddetmezken Jisung mutlu bir şekilde gülümsemiş "Şimdi öpücük!" demişti. Ellerini kaldırıp sevgilisinin yanaklarına koyarak kendine çektiğinde ona güzel bir öpücük verdi ama bu öpücük alfaya yetmemiş olmalı ki omega geri çekildiği gibi onu kendine geri çekmiş, bir öpücük daha bırakmıştı dudaklarına.

"Dikkat et sen de," deyip belini okşadı. "Annemler yanında diye çok tavsiyeye girmeyeceğim, biliyorsun zaten nelere dikkat etmen gerektiğini. Seni seviyorum, görüşürüz."

Jisung başını salladı. "Görüşürüz!" Arabanın kapısını açmıştı ki eksik olduğunu fark ederek "Ben de seni seviyorum," dedi ve elini dudaklarına koyarak Minho'ya bir öpücük attı.

Sonra da kapıyı kapatıp hızla evin bahçesine girmiş, annesi de çok bekletmeden kapıyı açmıştı. Alfa şirkete geçerken Jisung da evde annesiyle oyalanıyor, onu sevgiye boğuyordu. Birkaç saat sonra Minho'nun annesi de gelirken üçü beraber sohbet edip yemek yapmış, Jisung uyumuştu.

Minho geldiğinde de uyuyordu. Süper geçen bir hamileliği yoktu, bir bebeği taşımak onu sağlıkla büyütmek gerçekten zorluk istiyordu. Yorgunlukları artarken kas ağrıları başlamıştı.

Bu zamanlarda genellikle Minho yanında oluyordu, kasıklarına masaj yapıyor, onu rahatlatmaya çalışıyordu. İlk aylarda kendisinin bebeği için tasarladığı oda gün geçtikçe tamamlanırken Jisung odada oturmuş meyve yiyiyor, Minho da biten odanın duvarına rafları ve dolapları sabitliyordu.

"Düz duruyor mu?" deyip eşine baktığında Jisung tablonun düz olduğuna kanaat getirerek başını salladı. "Düz."

Minho kaşlarını çattı. "Ne oldu sana bakayım, bugün moralsizsin."

Matkabı kenara bırakıp yatakta oturan Jisung'un karşısına çökmüş, ellerini yanaklarına atmıştı. Jisung bu dokunuşla titrediğini hissederken "Bilmiyorum," deyip başını salladı. "Gün geçtikçe zorluğu artıyormuş gibi hissediyorum, öyle de. Korkuyorum, endişeleniyorum, sabırsızlanıyorum, çoğu duyguyu aynı anda yaşıyorum."

Yutkundu. Kucağındaki kaseyi ani bir kararla kenara bırakmış ve ihtiyacı olduğunu hissederek kollarını Minho'nun boynuna sarmıştı. "Çok dolmuşsun sen," dedi Minho hissederek. Elleri vakit kaybetmeden eşinin beline sarıldığında Jisung cevap vermeden onun saçlarını okşamaya devam etti.

Bir süre sarılmışlar sonra da omega geri çekilmiş, eşine bakmıştı. "Başta her şey çok güzel geliyordu," dedi dürüst bir şekilde, zaten bu zamana kadar hep birbirlerine karşı uzatmadan, sıkmadan, uygun bir dille dürüst oldukları için ilişkileri bu haldeydi.

İç çekti. "Ama zamanla zorluğu ve zorluğun getirdiği endişeler çok arttı, artıyor. Birkaç aya yalancı sancılar başlayacak, acı dozu beni korkutuyor. Ya sen yanımda olmazsan tam o anda? Korkuyorum bunun ihtimali yüzünden. Ya vücudum kaldıramazsa, ona bir şey olursa diye çok korkuyorum Min. Kilo almam falan sorun değil ama karnım büyüdüğü için yürürken zorlanmaya başladım, alt kattan üst kata çıkarken artık çok zorlanıyorum."

Minho buruk bir şekilde onun yanaklarını okşadı. "Neden bunu bana söylemedin sevgilim?"

"Bilmiyorum." deyip gözünden akan yaşı sildi Jisung. "Gün geçtikçe daha da zorlaşacağını düşünmemiştim, açıkçası son aylar yaklaşıyor ve ben korkuyorum, her ihtimalden. Onun zarar görmesinden de kendimin zarar görmesinden de ve bu yüzden işe gitmeni istemiyorum. Arkadaşlarım, annemler hep yanımda ama onlara bir yere kadar anlatabiliyorum, açık açık tüm her şeyimi paylaştığım tek kişi sensin ve ben seni yanımda istiyorum."

İçinde kalan son şeyi de söylediğinde Minho karşısından kalkarak yanına oturdu ve kollarını aşık olduğu bedene sararak onu göğsüne düşürdü. Bir süre düşüncelerini toparlamak adına sustu, Jisung da bunu bildiği için konuşmadan ona izin vermişti.

"Tamam," dedi uzun bir süre sonra. Jisung'un saçlarını öptü. "Benim yerime bir süre Seungmin bakabilir, ben de önemli şeyleri evden hallederim. Seninle kalacağım hep, hep yanında olacağım ve endişeni azaltmaya çalışacağım."

Jisung ona minnettar olduğunu hissediyordu, Minho'nun tişörtüne tutunurken Minho ona baktı. "Bir süre alt katta kalmaya ne dersin?" dedi aklına gelen fikirle. "Alt kattaki misafir odasını biz kullanalım mı, sen de merdiven çıkmamış olursun."

"Cidden mi?"

Gülümsedi. "Hım, cidden. Alt katta kalırız bir süre, hem ev bizim değil mi istediğimiz yerde kalırız. Canını sıkan diğer durumlara gelecek olursam... Keşke çekeceğin acıları dindirebilsem sevgilim ama ona ne yazık ki bir şey yapamayacağım fakat endişelerinin hepsi için, biliyorsun bir sorun olsa doktor söylerdi. Bebeğimiz çok sağlıklı, senin vücudun çok sağlıklı, seni tehlikeli şeylerden uzak tutuyoruz ve inan bana hepsi geçecek ve sen değdi diyeceksin."

"O bizimle değil mi?"

"Bizimle. Bizimle de olacak çünkü çok güçlü bir babası var." dedi Minho, Jisung bu sefer gülümsedi. "Teşekkür ederim," dedi minnetle. Minho'nun yanaklarını sevip bir öpücük bıraktı dudağına. "Yanımda olduğun için, sorunlarımı dinleyip onları geçirmek adına çabaladığın için."

"Bunlar benim bir eş, bir sevgili olarak görevlerim." dedi Minho. "Bunlar için özür dilememe gerek yok sevgilim. Şimdi nasılsın?"

Omega gülümsedi. "Senin sayende iyiyiz. Mandalina ister misin?"

"Hım, isterim."

Minho kıkırdamış, Jisung da gülerek ona mandalina vermişti. Evin geri kalanını hallettikten sonra Minho onu kucaklayarak aşağı indirdi, misafir odasına bırakmış sonra da üst kata çıkıp kıyafetlerini alarak aşağı inmişti.

Hepsini Jisung için dolaba yerleştirdi, Jisung da bu sürede onu izlemiş, tekrardan ne kadar aşık olunur adlı seranatını sergilemişti. Alfa onun aşkını anlatışını dinlerken gülüyordu, tüm kıyafetler bittikten sonra hem bebek hem de Jisung için aldığı köşelikleri tek tek evdeki tüm sivri yerlere geçirmişti.

Sonra da kuzeni ile konuşmuş, şirket durumunu anlatmış Seungmin de anlayışla kabul etmişti.

Jisung o günden sonra biraz daha rahatladığını hissediyordu, evde Minho varken güvende hissediyordu hu yüzden o yokken kalbinde olan korku kaybolmuştu. Merdivenleri tırmanmadığı için de fazlasıyla memnundu.

Minho da gün geçtikçe Jisung'un kokusunun yanında olan kokuyu fark etmişti. "Kahve kokusunu andırıyor," dedi. "Erkek olacağı için mi acaba yoksa alfa olacağı için mi?"

"Omegalarda da bu tür sert kokulara sahip olan nadir omegalar var sevgilim," dedi Jisung onun boynunu severken. "Bunu öğrenmemize daha çok var."

"Haklısın."

Alfanın omuzuna bıraktığı öpücükle gülümseyen omega geri çekilmiş yatağın üstüne oturup elini gittikçe devleşen karnının üzerine koymuştu. Minho onun karşısına çöküp Jisung'un tişörtünü sıyırdı ve iki elini de karnına koydu.

Jisung anladığı şeyle dudaklarını ısırarak sırıtırken "Merhaba bebek," dedi Minho. Birkaç saniye bekleyip derin bir nefes alarak devam etti. "Bir efsaneye göre bebekler daha doğmadan ebeveynlerinin seslerini duyabiliyormuş, efsane ne kadar doğru bilmiyorum ama umarım duyuyorsundur."

Güldü. "Çok az bir zaman kaldı kollarımızda olmana ama her şeyden önce ikimizin de tek bir dileği var, sağlıklı bir şekilde dünyaya gelmen. Tabii aynı şekilde ben babanın da sağlıklı olmasını diliyorum ama burası bana kalabilir. İkimiz de elimizden geldiğinin katbekat fazlasını yaparak sana güzel bir aile olacağız, umarım ki benim de babanın da olduğu gibi bu dünyanın ayrımcılığını benimsemezsin, din, dil, cinsiyet belirlemeden herkesin bir insan olduğunu önce idrak edersin."

Ekledi. "Sana alçak gönüllü olmayı, birilerinden kendini üstün görmemeyi, mütevaziliği, değerlerimizi, saygıyı ve sevgiyi en doğru şekilde öğretmeye çalışacağız. Elbette pürüzler olur, elbette yeri gelir atışırız ama 'aile' kavramının ne olduğunu bildiğimiz için tekrar bir araya geliriz, gelmeliyiz. Seni seviyoruz, babanı korkutmadan sağlıklı bir şekilde kollarımızda olursun umarım."

"Ha bu arada," deyip gizli bir şey dermiş gibi Jisung'un karnına biraz daha yaklaştı ve fısıldadı. "Hyunjin amcanla çok takılma bebeğim, ağaç yaşken eğrilir demişler, ben şimdiden uyarımı vereyim."

Jisung onun dediğine kahkaha attı sonu beklemezken, Minho da güldü, eşinin karnına bir öpücük bırakmış, tişörtünü örterek daha fazla açık kalmasını engellemişti.

Olabildik en stres seviyesini azaltacak şekilde geçirmeye çalışıyorlsrdı, sıkıntılar vardı, sıkıntılar illaki oluyordu ama Jisung da Minho da birbirlerine destek olarak bir çözüm yolu arayarak bunları gidermeye çalışıyorlardı.

Bahar havasının insanı adeta gülümsettiği bir günde Minho salonda kitap okuyordu, fizikle ilgili olduğu için Jisung'un pek ilgisini çektiği söylenemezdi. Onun yerine Minho'ya sırnaşıp onu öpüp dururken Minho gözlüklerini çıkarıp "Rahat dur, rahat," diyerek hızla eşini öpmüş, Jisung susarken o da gülüp gözlüklerini takmış ve kitabına geri dönmüştü.

"Bir kere daha öpeyim," diyerek uzandı ve sıkıca Minho'nun yanağını öperek ayağa kalktı. Eşi ona gülerken o da kıkırdamış, meyve suyu için mutfağa ilerlemişti. Bu yüzden Minho kalkıp karşı koltuğa oturdu onu görebileceği bir şekilde.

Jisung onun yaptığı hareketi fark ederek sırıttı, dolaptan aldığı taze meyveleri makinenin içine atarken kenardan bir bardak daha alarak su koydu ve onu içmeye başladı, bir eli karnını tutuyor gözleri Minho'dayken aniden giren sancı ile inledi.

Minho'nun gözleri hızla ona dönerken Jisung vücudunun kasılmasıyla bir kez daha inledi acıyla ve bardağı telaşla tezgaha bırakarak "Min!" deyip tezgaha tutundu, bacak arasındaki ıslaklık iç çekmesini sağladığında Minho onu tutmuştu bile.

"Yardım et," diye konuştu acıdan dolan gözleri ile. Minho'nun yardımı ile arabaya binerken de delirecek gibi hissediyordu, sanki biri karnına bıçak saplayıp duruyordu. Derin derin nefesler alıp Minho'nun elini sıkarken ağlaması Minho'nun kalbine de aynı acıyı veriyordu. 

Hastaneye geldiklerinde, Jisung doğuma girdiğinde Minho başını ellerinin arasına aldı bir an ne yapacağını bilemeyerek. Sonra arkadaşlarına ve ailelerine haber vermesi gerektiğini fark etti, cebinden telefonunu çıkarırken sadece Chan'ı arayabilmiş durumu haber etmişti.

Ameliyathanenin önündeki sandalyelerden birine otururken zamanla kalabalık artıyordu, hepsi heyecanla bebeği beklerken o endişeliydi aylardır Jisung'un korkularını dinlediği için. Acısını hissedebiliyordu, bu yüzden heyecan duygusu çok arka plandaydı onun için.

Bir köşeye oturmuş, sessizce zamanın geçmesini beklerken saatler sonra bir ağlama sesi duydu. Çok değil birkaç dakika sonra da kapı açıldı, hemşire kucağında bebekle odadan çıkarken Minho ayağa kalktı.

Hemşire gülümseyip ona gösterdi. "Babana merhaba de bebek."

Alfanın gözleri çocuğu ile buluştuğunda bir an tepki veremedi sonra güldü heyecanla, eli titrerken ona dokunmak istediğinde parmağı bebeği tarafından sarılmıştı bile.

Bu dokunuş ile bir an nefesi tıkanırken "Merhaba," dediğinde tutuş sıklaştı, hemşire güldü. "Sesinizi tanıdı sanırım."

Minho mutlu bir şekilde kıkırdadı. Arkadaşları da etraflarını sararken baş parmağı ile onun işaret parmağını tutan bebeğinin elini okşadı heyecanla. "Eşim nasıl peki?" dediğinde hemşire gülümsemişti. "İkisi de oldukça sağlıklı, tebrik ederim. Birazdan onu da odaya alırlar, birkaç saate görebilirsiniz."

"Teşekkürler." dedi sonra da bebeğe baktı. "Sana da teşekkürler bebeğim. Sağlıklı bir şekilde doğduğun için."

Hemşire gittiğinde Minho Jisung'un ameliyattan çıkmasını bekledi, Jisung'un uyanmasını beklerken bir yeni doğan ünitesine gidiyor bir de eşine bakıyordu.

Geç saatte o bebeğini kucağına almış severken koridorda duyduğu koşturan adım sesleri ile kafasını çevirdi, Hyunjin ona baktı. "Jisung uyandı. Sizi görmek istiyor."

Hemşirenin de izni ve onayı ile Minho kucağındaki bebek ile eşini görmek için ilerledi, odanın kapısını Jeongin açmış kocaman sırıtmıştı. İkisi içeri girdiğinde yatakta oturan Jisung gördüğü görüntü ile ağlamaya başladı.

"Bebeğim." dedi mutlulukla, tüm korkularının çıkmayışıyla.

"Biz geldik." dedi Minho kocaman gülümseyerek, Felix Jisung'un gözlerini silerken Jisung hemşireye baktı. "Kucağıma alabilir miyim?"

"Elbette. Babası göstersin nasıl tutulacağını."

Kıkırdadı. "Biliyorum, sıkıntı değil."

Minho eğilerek bebeği dikkatlice Jisung'un kucağına verdiğinde Jisung heyecanla bir nefes çekti içine, güzelliğine baktı, gülümsedi.

"Hoş geldin bebeğim," dedi mutlulukla. "Hayatımıza hoş geldin Innie..."

***

Minho'nun Jisung'un karnı ile konuştuğu sahnede wish you backi hatırladım, gururlandım, ağladım

Continue Reading

You'll Also Like

185K 18.9K 31
Ülkesine dönen delta ve kendi halinde takılan sessiz bir omega bir gece birlikte olur.
2.7K 144 17
İyiki de o gün o maça gitmişim. Ne kadar canım yansa da asla pişman olmadım. Her şeyden habersiz gittiği maçta başına gelen şey ile artık hayatı bamb...
809K 65.9K 13
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...