MECBURİ MÜHÜR ~ Beş Diyarın E...

By balbadem94

383K 23.3K 15.3K

"Şimdi ne olacak bana?" dedi gözlerini içine bakarken. Zack gayet basit bir şey söylermiş gibi, "Alfa krallığ... More

1. Bölüm
2. Bölüm
3. Bölüm
4. Bölüm
5. Bölüm
6. Bölüm
7. Bölüm
8. Bölüm
9. Bölüm
10. Bölüm
11. Bölüm
12. Bölüm
13. Bölüm
14. Bölüm
15. Bölüm
16. Bölüm
17. Bölüm
18. Bölüm
19. Bölüm
20. Bölüm
21. Bölüm
22. Bölüm
23. Bölüm
24. Bölüm
25. Bölüm
26. Bölüm
27. Bölüm
28. Bölüm
29. Bölüm
30. Bölüm
31. Bölüm
32. Bölüm
33. Bölüm
34. Bölüm
35. Bölüm
36. Bölüm
37. Bölüm
38. Bölüm
40. Bölüm
41. Bölüm
42. Bölüm
43. Bölüm
44. Bölüm
45. Bölüm
46. Bölüm
47. Bölüm
48. Bölüm
49. Bölüm
50. Bölüm
51. Bölüm
52. Bölüm
53. Bölüm
54. Bölüm
55. Bölüm
56. Bölüm
57. Bölüm🐺🌸
🌜Mecburi Mühür🐺Final özel bölüm 🍒

39. Bölüm

3.6K 284 128
By balbadem94

...

Peki herşey bu kadar mıydı?

Hayır! Asıl savaş, asıl kaos şimdi başlıyordu....

"Artık Megaton resmi kraliçesi olmam adına gelen isteği de geri çevirdiğime göre! ..."

Liyan Alaric'in infazından sonra askerlerin ve komutanlarının hâlâ fikirlerinin neler olduğunu merak ediyordu. Duruma göre; savaşsa savaş, barışsa barış olacaktı. Tabii.. Ruh Çapası olarak ondan gelecek olan bir cezayı öteki dünyada onu izleyenler merakla bekliyordu.

"Hâli hazırda bir kraliçeniz olduğunu sakın unutmayın Megaton!" Liyan sert bir dille söylemişti. Adrian farklı bir krallıktan gelip o tahta oturmuş olsa da; kraliçeleri Megaton'lu bir prenses olarak kraliyet kanı sayesinde tahtına oturmuştu.

Hâlâ konuşmaya devam ederken etrafında dönmesine bile gerek kalmadan üzerindeki resmi kırmızı giysileri baştan aşağıya erir gibi değişmişti. Şimdi şimşeklerle yere indiğindeki giydiği o beyaz melekleri temsil eden elbise vardı üzerinde.

"Kraliçe Clara, o şuan burada değil ve o yokken tahtı adına karar vermeniz çok yanlış. Aslında benim merak ettiğim konu; Diğer dört krallık ile aynı anda kraliçe Clara'ya da gelmesi için Megaton'da bulunan kutsal kiraz ağacı vasıtasıyla mesaj yollamış olmam. Ancak, portalı açılmayan tek krallıkta orası," ellerini iki yana biraz açıp, "Şimdi... Kim bana nedenini söylemek ister?" dedi.

Sorusu yüzünden herkes birbirine bakıyordu.

Liyan geldiğinden beri çok şey yaşamıştı ama en sinir bozucu olan şey, kafasını kurcalayan sorular ve bu koku!

Koku hassasiyeti sanki bir anda nüksetmişti. Burnu ağrıyor ciğerleri bu iğrenç havayı daha fazla teneffüs etmek istemiyordu. Bu sebeple bile herşeyin hızla sonuca varmasını istiyordu, tabii zor olanı istediğinin de farkındaydı.

Cevap için beklerken Liyan'ın burnundan ince bir kan damlası üst dudağının pembeliğine gölge olmuştu.

Kral Benjamin kızının yüzünde ki kanı görünce, "Güneşim..." dedi. Jeff ona yakındı. Sesindeki endişeyi duyunca başını kaldırıp eşine baktı. Liyan hâlâ askerlere sorusuna cevap vermesi için saniyeleri sayıyor gibiydi. Ancak burnundan akan kandan da haberi de yok gibiydi. Şu an kendini düşünecek gibi de durmuyordu.

('Liyan!')

Başını ona seslenen Jeff'e çevirdi.

"Ne oldu Jeff ? Bir sorun mu var? Auran da endişe yayılıyor,"

Ona doğru bir patisini öne atıp, ('Burnundan kan geliyor ve çok yorgunsun. Dinlenmen gerekiyor, hem de hemen!')

Burnuna bir elini sürüp kayıtsızca sıcak kana baktı. "İstesem de buna vaktim yok canım." dedi içinden ve tekrar konuşmasına izin vermeden askerlere döndü.

"Cevap vermeyecekseniz o zaman hepiniz hain demeksiniz!" O konuşurken Ariana yanına gelmiş, elindeki sarı mendili ona uzatmıştı. Kanadığını fark eden kimse pek endişeli değildi çünkü bu kraliçe Amaris ve diğer eski Çapalara da kullandıkları güç yüzünden sürekli olan bir şeydi. Normal karşılamaları doğal olandı. Normal sanmalarının bir hata olduğunu fark edene kadar...

Hain kelimesi komutanlardan birinin onuruna dokunmuş olacak ki cevap verdi. Boğuk sesiyle, "Majesteleri!" dedi. Liyan ona baktı. İçinden "Hepsinin sesi böyle mi acaba?" diye geçirdi. Gırtlaktan çıkan ses zorlama gibi duyuluyordu ama onların fiziksel yapısı böyleydi.

"Öne çık." diye emretti. Onunla beraber beyaz tüyleri ve kırmızı gözleriyle Jeff'in ablası Cara gelmişti. Asil alfa klanından olduğu, Zack'in mavi gözlerinin aksine çok belliydi.

Liyan'ın izniyle gelen adam en öne geçip konuştu. "Majesteleri ben Dustin. Arkamdaki okçu birliğinin komutanıyım."

"Dustin.... Umuyorum ki sende Alaric'in yaptığına benzer bir saygısızlık etmeyeceksin. Eğer öyle ise, inan sana da en ufak bir merhamet göstermem!" Liyan başta uyarısını yaparak bunun bir uzlaşma daveti olduğunu onların dilinden anlattı. Anladıkları tek dil savaş ve ödül olsada...

"Efendim biz hain değiliz. Kraliçemiz Clara gelmedi çünkü bir veliahdımız yok. Adrian kimseye güvenmezdi. Bu sebeple asla bir danışman veya geçici olarak yerine birini atamadı."

O saniyeye kadar Liyan'ın aklına uzun zamandır Alfaya gitmeyen Jeff geldi. O yoksa danışmanı olarak Cara vardı. İkisi de burada olduğuna göre Alfa'da; Zack, hamile olan Luna, Cara'nın çocukları Alvin ve Mia ve diğer aile üyeleriyle yaşlı konseyi vardı. Başka bir boyutta olduğu için Keila'nin yaptığı kara büyü yüzünden az hasar almıştı. Doğum oranları çok düşmüş olsa da hala ırkları çoğalmaya devam ediyordu.

Sevdiği adamın onun yüzünden zorlansa da yanında ona her zaman destek verecek, vermeyede devam edecek birilerinin olması iyi bir şeydi.

Liyan onun gözlerini içine bakmak istedi ama adam kafasını kaldırıp bir kere bile ona bakmadı.

"Diyelim ki sen haklısın ve O buraya Adrian yüzünden gelmedi... Peki sen neden gözlerimin içine bakmıyorsun?"

Adam hâlâ ona bakmıyor ve cevapta vermiyordu.

Kutsal Kraliçe zaten kendini zor ayakta tutuyordu ve kafasında belirlediği süreye kadar anca dayanacağını iyi biliyordu. Konuyu anlayıp bu karmaşayı en kısa sürede düzeltmek zorundaydı yoksa hiç istemediği şeyler olabilirdi. Mesela; bayılıp elindeki ruh iplerinin çözülmesi gibi. Düşüncelerinin sonuçları tüylerini diken, diken etti.

Liyan önce gözlerini kısıp adama baktı ve ona doğru, "Korkuyorsun!" dedi.

Komutanlarına söylediği kelime yüzünden arka saflardan itibaren bütün megatonlular birbirine bakıp Liyan'a doğru itiraz eder gibi gürültülü sesler çıkardı. O bir savaşçıydı, korku nedir bilmezdi. Hangi hakla ona, dolaylı yoldan bir ulusa hakaret ederdi?

Artık kendilerinin ona isyana kalkmalarını haklı buluyorlardı.

Seslerini bastırmadan devam ettiğinde "Korkuyorsun ama bu bildiğimiz korkulardan değil, sen krallığına sadık bir komutansın." Liyan'ın hakaret edeceğini sanmış olan askerler az önce verdikleri tepkinin aksine susup onu diğer dört krallığın savaşçıları ve kurt adamlar gibi dinlemeye başladılar.

Megatonlu komutan başını kaldırıp Ruh Çapası'nın gözlerinin içine baktı. Orman yeşillerinin ta içine...

"Yaptıklarınızı göz ardı edemem ve size hiç bir şey için garanti veremem. Ancak bana biraz bile güveniyorsan halkının iyiliği için olanları anlat. Anlat ki bende bu işi en doğru şekilde sonlandırıp sizi bizi buraya kadar getiren, o kendini göstermeyecek kadar alçak olan düşmana haddini bildireyim!" kalpten söylediği herşey barizdi. Adamın aurasında hissettiklerini anlamış ve hatta sadece ona neler hissettiğini kendi aurasından hayali dalgalar halinde göndererek göstermişti.

Dev cüsseli adamın hayatında belki de ilk kez gözlerinden birkaç damla yaş akmıştı. Liya'nın neler hissettiğini aurasında gördüğünde çok şaşırmıştı. Karşısında bu kadar dik duran kadın aslında çok acı çekiyordu ama kimseye de belli etmiyordu. O çok güçlüydü. Şu an Kutsal Kraliçeye o kadar çok saygı duyuyordu ki, hayatı boyunca kimseye duymadığı kadar hem de!

"Majesteleri..." dedi ondan beklenmeyecek kadar titrekçe. Sesinin tonunda çok şey vardı. Başta yıllardır hiçbir tür kadına hissedemediği hayranlık duygusu da buna dahil.

Liyan'ın da gözleri dolmuş ama bunu diğerleri burnundan akan kanı durdurmak için kullandığı mendil yüzünden göremiyordu. Hâlâ yalancı cesaretine sığınıp görevini layıkıyla yapmaya devam etmeye niyetliydi. Dirayeti bile ondaki iradenin kuvvetini anlamaya yeterdi.

Hüküm sahipleri de her daim korkuyu iliklerinde hissederdi. Ama o korkudan çok gücünü yanlış, eksik kullanarak sorumluluğun da ki evreni tehlikeye atmamaya ve güç elindeyken aciz kalmamaya çalışıyordu. O bugün korkması gereken asıl şeyi çok iyi biliyordu. Jeff'e dönüp baktı.

Sonunda her şeyi anlatmaya ikna olan komutan, "Kraliçem şeref duydum." diyerek önce başını eğdi ardından, "İzninizle, size yalnız anlatmak isterim." dedi. Liyan ona kafasını olumlu şekilde salladı.

"Açılın!" diyerek çevresinde ki herkesi on metrelik alandan uzaklaştırdı.

Jeff ona gelmesi için işaret vermesini bekledi ama Liyan bir elindeki halkayı diğer eline aldı ardından boştaki kolunu yukarı kaldırıp başının üzerinde işaret parmağıyla havaya ortalama kırmızı bir daire çizdi. Megaton'lu askerin de hareketlerini kısıtlayan ruh sarmaşık iplerini çözdü.

Dustin'in serbest kaldığını gören Jeff, yanına gitmek istedi ama mühürlü eşi hayır dercesine başını bir Alfa'dan gelen diğer sürü alfalarına bir de ona çevirdi. İzin veremezdi Jeff'in yanına gelmesine çünkü; krallıktan kaçmıştı ve her ne kadar burada önemli işler yapsa da onların güvenini kırmış olduğu için bugün burada kendini bu savaşı bitirerek Alfa halkına kanıtlamalıydı.

Dominant yanı olduğunu haykırmalıydı...

Bir kurt kadın olmasada onlara layık olduğunu göstermeliydi. Bu güçler bu mevkiiler ona doğum hakkıyla gelmişti. Kazanması gereken güven ise; işte bu onun elindeydi. Bunu hak etmeliydi.

Liyan'ın başının üzerinde çizdiği daire şefaf bir kalkan gibi on metrelik alanı yavaşça kaplamış sadece onu ve megatonlu komutan Dustin'i içine almıştı.

Ariana hemen dışında endişeyle onları izlemeye başladı. Dudak okuyabildiği için bariyerin içine doğru iyice bakmaya çalıştı ama kuzeni ne kadar güçlü bir perde çekmişse, içeride sadece varlıklarını belli edercesine siluetleri görünüyordu. Liyan içeride yeni kavuştuğu uyanan güçleri sayesinde aklına aynı Gök Sarayı'ndaki yattığı yatak gibi oturabileceği kırmızı bir sis bulutlu taht yapmıştı.

Olivia Ariana'ın yanına geldi. "Sence anlaşma sağlanacak mı?" dedi merak içerisinde.

Ariana bilmiyorum dercesine başını salladı. Olivia ile pek arası yoktu, yine de yanına gelmiş olması onu şaşırtmamıştı da. Üzerindeki kanlı elbiseye göz ucuyla baktığında aklına Adrian gelmişti. Sormak istiyordu ama hangi sıfatla soracağını bilmiyordu.

Birden Olivia, "O iyi merak etme." dedi.

Ariana sakince, "Ben bir şey sormadım ki," dedi.

Olivia hafif bir tebessüm ederek, "Evet sormadın ama sormak istiyorsun." gözlerinin içine bakmak istercesine yandan başını ona çevirdi. "Onu önemsediğini ne zaman kabul edeceksin Ariana?"

Ariana iyi eğitilmiş bir koruyucuydu ama konu hislerine gelecek olursa annesinin insan genleri onu hep zorlamıştı. Koruyucular ister prens olsun ister prenses, bir kere Kanlı Ay koruyucusu oldunuz mu duygularınızın birçoğundan bilinçli olarak mahrum kalırdınız. Evlilikleri bile krallık tarafından belirlenir itiraz edemezlerdi. Ona da koruyucu olma seçimi bu yolla kalbini Kanlı Ay'ın saray surlarından aşağıya sallandırtmıştı. O bu katliamı aşkına yaparken hala nefes alarak can çekiştiğinden de haberdardı.

Ariana mimiksiz yüzünü hiç kıpırdatmadan karşıya bakarak, "Kabul edecek bir şey yok kraliçe Olivia." dedi.

Olivia buna inanmayarak, "Bu hayatta yapabildiğim tek iyi şey varsa o da aşıkları gözünden tanımak. Ariana sen Adrian'a aşıksın, o da sana. Ama kader sizi ayırdı." biraz durup, "Eski kraliçe Amaris ayırdı!" dedi sesinde gizli bir öfkeyle.

Ariana son sözüyle başını hızla ona çevirip sinirle baktı. Bakışlarında tam olarak "Bu ne cüret der!" gibiydi.

Sinirle soluyup belindeki hançere dokunurken, yanından ayrılıp kral Benjamin'in yanına doğru gitti. Bu kadın kraliçe olmasaydı merhum kraliçeyi böyle itham ettiği için onu parçalarına ayırması içten bile değildi.

Dört diyarın halkı dört bir yanı tutmuş, hükümdarlar bir tarafa toplanmış ve Liyan'ın o bariyerden Megaton'u temsil eden komutan Dustin ile uzlaşarak iyi bir haberle çıkmasını bekliyordu.

Cara çağrıyı alınca diğer sürü alfalarıyla birlikte gelmişti bu boyuta. Her biri birbirinden güçlü Alfa'nın cesur sürü alfalarıydı. İçlerinden biri de Cara'nın eşi, Mia ve Alvin'in de babası olan; Jeff'in betası Klaus idi.

Klaus'un kürkü de siyah gri karışımlı ve gözleri sarıydı. Liyan bariyere girdiğinden beri o da merakla bekliyordu. Jeff'le göz göze gelince yanına gitmişti.

('Burada kimleri görüyorum?') dedi Jeff telepati yoluyla.

('Betanı hiç özlemiş gibi görünmüyorsun ama!')

Birbirlerinin etrafında daire şeklinde dönerken, ('Özlemez olur muyum(?) Ama senin yerine minik prensesim Mia ve minik prensim Alvin gelse daha çok sevinirdim eminim ki.') dediğinde durup gülmeye başlamıştılar içlerinden.

('Nasılsın Jeff?') dedi Klaus Liyan'a bakarken.

('İyiyim... şimdilik. Ama o iyi değil.') o da Liyan'a bakıyordu. Bariyerde oturmuş olması ona biraz da olsa iyi gelmişti.

Alfa kurtu izleyen Klaus, ('Çok değil, bir süre önce senin gibi kimseyi dinlemeyen, her zaman kendi kararlarını veren, sert mizahlı biri olduğunu bilirdim. Ve asla onun gibi kutsal biriyle mühürlenebileceğine inanmazdım. Daha çok bir alt sınıf bir kurt veya diğer alfaların kız kardeşleriyle eşleşeceğini sanırdım. O kızgınlık dönemlerini bekleyip seni kafalamaya çalışan fino tipliler hani... Bir tek onlar sana katlanabilirdi çünkü.') devamında sinsice gülerek, ('Ama o seni muma çevirmiş dediler bana! Onun için gezmedik boyut, krallık bırakmamışsın. Sahi majesteleri, seni terk edip babasının sarayına gittiğin de şekil değiştiren büyü yapıp misafir gibi tek erkek kardeşinin düğününe gizlice katıldığın doğru mu? A, bir de yetmemiş gibi adamın sarayından kızıyla birlikte yine kaçmışsınız, öyle mi?')

Jeff başta dinlerken memnun olduğuna dair mırıltılar çıkarsa da sonunda Cara'ya doğru hırıltılar çıkarmıştı. Ablası da olsa onun alfasıydı Jeff. Cara kendisine sinirlendiğini anladığında tüyleri diken diken olmuş, başını yer seviyesine getirip, onun üstünlüğünü kabul ettiğini göstermişti.

('Cara sana krallığımı emanet ediyorum, sense gidip beta eşine benim hakkımda böyle şeyler mi söylüyorsun?!') hâlâ üzerine hırlıyordu.

Klaus yanında gülmeye devam ediyordu. ('Yapma Jeff, üzgün işte. Niye uzatıyorsun sanki?') deyip onu sakinleştirmek istese de Alfa kralının otokontrolünün de en az siniri kadar baskın olduğunu biliyordu. Alfa seçildiğinden itibaren kurtuyla dengesi mükemmeldi bu yüzden kolay kolay hata yapmazdı.

Jeff başını yana çevirip homurtulu bir hırlamayla, ('Sen hiç boşuna konuşma! Eşin bir cezayı hak ediyor bence. Damadımız olsan da bazı şeylerin hatırı sınırlı.') dediğinde Cara özür diler şekilde ona doğru mırıldadı. Kardeşi kurt formundayken kurtu üstünde epey baskındı. Jeff istese alfalık bağıyla onu mahvederdi.

Klaus konuyu başka yere çekmek istercesine, ('Kralım sizinle özel bir görüşme yapabilir miyiz?') dedi.

Jeff Klaus'un durduk yere resmi sıfatlar kullanmadığını biliyordu. Belli ki bir sorun vardı.

Önemli bir sorun!

('Tamam Klaus, benimle gel." derken tekrar Liyan ve içinde olduğu bariyerin etrafında duran savaşçı askerlere dikkatle baktı. İçinden "Kısa bir anlığına uzaklaşsam sorun olmaz sanırım. Liyan güçlü bir bariyerin içinde. Üstelik onu seven, korumak isteyen başkaları da var." dedi ve ardından ikisi de geride yalnız kalabilecekleri bir yere geçip konuşmaya başladılar.

('Anlat bakalım, ben yokken neler oldu?')

Klaus ('Jeff, Alfa bir kurt adam krallığı, ve gezegeninde normal hayvanlardan başka tür canlı bulunmaz.') diyerek konuya girdi.

Jeff yaydığı endişe kokusunu sevmemişti. ('Sadede gel Klaus, ne demeye getiriyorsun?')

('Beni gönderdiğin bölge denetleme görevinde güneydoğu araştırma ekibiyle karşılaştım ve bana çok eski kalıntılar bulduklarını söylediler.')

('Ne türden kalıntılar? Alfa binlerce yıldır kurtadamları barındırıyor. Eğer türümü-') derken normalde asla yapmaması gereken bir şekilde Klaus lafını kesti.

('Bizim türümüz değil Jeff, vampir kalıntıları!')

Jeff şoke olmuştu hemen yerinde dikleşti. Vampirler Alfa'ya bir kere bile girmeye cesaret edemediler çünkü; Alfa'daki bütün kurtlar kokusunu alır, onu avlamaya çıkardı. Ama şimdi onlara dair çok eski kalıntılar bulunmuş. Bu ne demekti?

('Ne kadar eski peki?')

('Çok eski Jeff, tahmin edemeyeceğin kadar hem de. Vampirler yaşlanmıyor bunu anlarım ancak arkalarında kalıntı bırakacak kadar Alfa'da nasıl yaşarlar? İşte bunu günlerdir araştırıyorum ama bir sonuca varamadık. Üzgünüm.') dedi. Üzgün olduğu çok beliydi her halinden. Buraya gelmeden en azından bir ipucu bulmak istemişti ama her şey çok ani olmuş ve Asterran'ın bulunduğu boyuta gelmek zorunda kalmıştılar.

('Üzülme Klaus,') dedi ve telepatiyle Cara'yı yanına çağırdı.

Cara yavaş adımlarla yürüyerek yanlarına geliyordu. İçinden kocası Klaus'a, onu ispiyonladığı için Alfa'ya gidince nasıl bir intikam alacağını düşünüyordu. Tabii Klaus bunları duyuyordu ve yutkunma hissi gelse de tükürüğü kurttunun geniş boğazından aşağıya inmedi.

Homurdanırcasına kayınbiraderine dönüp, ('Jeff beni pişman ettin. Ablan canımı okuyacak benim!') dediğinde Jeff sinsice yandan güldü. Dişleri kanla damlayan siyah tüylerinin arasında ışıldayan birer inci tanesi gibiydi.

İntikam eşler yoluyla soğuk yenen bir yemekmiş meğer.

('Bakıyorum da sende muma çevrilmişsin. Dünya da eşlerinden korkan erkekler için bir söz vardır Klaus; hanımcı erkek!')

Klaus ('Jeff ben asla bunu inkâr etmedim ama biz neden eşlerimizden korkuyoruz, anlamıyorum?')

('Seviyoruz Klaus. Sevdiğimiz için de kaybetmek istemiyoruz. Çünkü onlar gülünce güldüğümüzü biliyoruz. Tek gayemiz kollarımız da güvende olduklarını bilmek. Ve nefes almaya devam etmeleri için yaşamaya devam etme içgüdümüz.')

Klaus Jeff'e bakıp, ('Kraliçe Alya Liyan'ı gerçekten de sırf mühürlün diye değil, aşık olduğun için seviyorsun. Vay canına!') dedi. Ve eşi gelmeden yavaşça yönünü çevirip diğer kurtların yanına doğru çevik bir sıçrayışla gitti.

Cara onun gidişini gördüğünde minik bir sinir hırıltısı çıkardı.

Naif sesiyle içinden, ('Efendim kardeşim?') dedi ve karşısında tıpkı Jeff gibi oturma pozisyonuna geçti.

('Cara senden istediğim şu aşağılık vampirlerin elindeki koz hakkındaki araştırmaya ne oldu?')

('Araştırma devam ediyor. Ne saklıyorlarsa çok önemli bir şey olmalı. En son Zack kısa bir süreliğine Dünya'ya gitti ama onu geri çağırmak zorunda kaldım ve buraya geldim.')

('Canla başla ne saklıyorlarsa bu bizim için hiç de iyi bir şey olmamalı!') Jeff'in bedeni bu düşüncelerden kasılmıştı.

Cara ('Jeff Alfa'ya dönmelisin,') dediğinde gerince ayağa kalkmıştı. Jeff'te bunu hissederek onunla beraber kalktı.

('Neden? Bilmem gereken başka önemli bir sorun mu var?') merakla ablasına bakıyordu.

('Vampir kalıntıları mevzusu halkın içine şüphe ve endişe verdi. Oraya gelmeli ve bu huzursuzluğun yersiz yere olduğunu göstermelisin.') dedi.

('Kalıntılardan kim haberdar etti onları?!') dedi öfkeyle.

('Bilmiyorum Jeff. Ama bunu en başta ben, Zack, Klaus ve onu bulan sürü ekibi biliyorduk. Şimdi biri yaymış ve herkes biliyor.')

('O sürü ekibi nerede şimdi?')

('Suçlu bulunana kadar saray zindanlarının bulunduğu yeraltındalar. Olay kısa süre önce patlak verince kaçmalarını göze alamazdık. Şimdi sorgu için seni bekliyoruz.')

('Liyan ne karar verirse ona göre kararımı vermeliyim. Şimdilik bekleyelim ve o bariyerden sağ salim çıkınca bunu tekrar konuşuruz Cara.') deyip hırıltıyla gitmesi için işaret verdi.

Cara başını yavaşça eğip etrafında yarım dönerek geldiği yere gitti.

Jeff'te uzun zamandır görüşemediği sürü alfalarının yanına doğru gitti. Buraya her ne kadar Alfa kralına ve kraliçesine desteğe gelmiş olsalar da çok fazla soruları ve almak istedikleri cevapları vardı. Bunlardan biri de epey bir zamandır kaçak kraliçeyle birlikte gelmemeleriydi. Fakat ne soru sorulacak yerdelerdi ne de cevap verilecek zamandaydılar.

Jeff'in gelişini gören bütün sürü alfalar sıraya girmişti.

Aralarında koridor oluşturan kurtlar Alfa kralının asil yürüyüşünü izliyordu. Portaldan geçerek geldiklerinde krallarını görmüş olmaları ve hatta o Megatonlu askerin kafasını koparışını şahit olmaları Jeff'in hâlâ formdan düşmediğini göstermişti onlara.

Jeff'in hâlâ çenesinde apaçık bunun izleri kanlar mevcuttu.

En başa geçip yüzlerce kurttun onu göreceği şekilde durdu ve yüksek sesle telepati yoluyla konuşmaya başladı.

('Benim sadık alfalarım, gelişinizle beni çok mutlu ettiniz.') O sırada betası olarak Klaus sol tarafına ve danışmanı olarak Cara sağ tarafına geçerek arkasında durmuştu.

('Kraliçenizin çağrısına cevap vermiş olmanız ve hiç düşünmeden buraya gelmiş olmanızla sadakatinizi bir kere daha bize kanıtladınız!')

Bütün kurt halkı, Jeff kral olduğu için ona bağlıydı, hâliyle şu an ne hissettiklerini kokularından ve güçlü bağdan rahatça anlıyordu tıpkı sadece Liyan'ın auraları hissetmesi gibiydi ama Jeff bunu daha çok içgüdü ve fiziksel taraflarıyla duyularında algılıyordu.

Onları uyarır gibi, ('Bana söylemek istediğiniz şeyler var biliyorum. Ancak bunları konuşacak zaman değil! Topraklarımıza dönünce kraliçenizle birlikte herkesi dinleyeceğiz.') dedi ve arkasına döndü. Tam gidecekken aralarında batı sürüsü alfası bir adım öne çıkıp konuştu.

('Kral Jeff!')

Jeff ona seslenme cüretinde bulunan kurta baktı. Onun batı sürüsünün alfası olduğunu görünce pek şaşırmadı çünkü kendisinin verdiği her kararına karşı her zaman bir sorusu veya itirazı olan tek kişi oydu. Öldürebilirdi veya sürebilirdi. Fakat onun konsey ve krallık içinde güçlü bağlantıları olduğundan bir türlü gerekeni yapamamıştı. Ama bu ona istisnai fazladan sabır göstereceği anlamına da gelmiyordu.

İç çekerek biraz bekledi. Sonra sakince arkasına dönmeden başı dik sordu.

('Batı alfasının yine neye itirazı var?')

('Kraliçe Alfa'dan kaçtı ve şu an burada! Onun için değil sizin için geldik, bunu belirtmek isterim!') dediğinde Jeff daha lafını bitirmesine bile izin vermeden yanına sıçrayıp onu yere yatırdı ve üzerine hırlayıp yere kafasını daha da bastırdı. Batı alfası ona karşı koymadı çünkü Jeff alfaların alfasıydı. Ve onun tüylü kıçını kurtaracak hiçkimse şimdi burada değildi.

('Sakın eşim ve sizin kraliçeniz hakkında böyle konuşmaya bir daha yeltenme! Yoksa konuşacak bir çenen, düşünecek bir beynin olmaz! Beni anladın mı?!!') diyerek üzerine kükremiş ve onu altında boğacak kadar boynunu sıkmıştı çenesiyle.

Jeff'in öfkesini unutmuş gibilerdi ve onlara hatırlatmış olması iyiydi. Fikirlerine saygısı vardı ancak hiçbir kurtadam alfasını sorgulayamaz ve onun eşi hakkında böyle konuşamazdı. Söz konusu kişi basit biri değildi üstelik; Ruh Çapası Alya Liyan Anderson idi. Konu ilahları bile içine alırken onun asıl düşündüğü tek kişi çiçek kokulu bir çift açık orman yeşili genç kadındı.

Jeff yeterince ceza verdiğini düşünerek üstünden kalktı ve yüksek sesle uluyarak, ('Bana karşı gelecek olan biri varsa şimdi karşıma çıksın ya da bir ömür boyu itaat etsin! Bundan başka fırsatınız olmayacaktır bilin!') dedi aynı anda bütün kurtlar önünde başını yere değecek kadar eğmiş onun üzerlerine hırlaması yüzünden rakip olmadıkları belirtmek istemişti. Batı alfası da zorla nefes alarak kalkmak istemiş ama yere sarsaklayarak tekrar düşmüştü.

Jeff onlara kutsal kiraz ağacı geçidi hâlâ açık olduğu için, ('Götürün şunu gözümün önünden!') diye emretti ve kral Benjamin'in yanına doğru gitti. Klaus'ta ona eşlik ederken Cara iki kurta batı alfasını götürmelerini işaret etti.

Jeff sakin adımlarla Ariana ile konuşan müstakbel kayınpederi Benjamin'in yanına gitti. Normal de olsa, iki kral karşılıklı olarak rahattı. Ancak şimdi, Liyan ile sessiz sedasız Kanlı Ay 'dan ayrılmış olması adına elbette bir hesap sorulacaktı. Sonuçta onun sarayından gizlice nasıl çıktıklarını merak ettiğine emindi. Hangi kral veya kraliçe olsa bunu bilmek isterdi. Kızına elbette karışamazdı ama damadı olarak Kanlı Ay'ın dışarıdan izole, kendi halinde yaşamların da ki bir tabuyu mühürlenerek kıran biri en azından sorumluluk alabilirdi.

Jeff yanlarına gittiğinde kurt formunda olduğu için sadece kral Benjamin konuştu o da dinledi.

"Bana her şeyi anlatacaksın elbette ancak..." dedi ve Liyan'ın olduğu tarafa bakıp tekrar damadının yüzüne baktı.

"...şimdi olmaz! Liyan'ın sana ihtiyacı var Jeff. O farkında değil ama bu bir gerçek." dedi ve elini Jeff'in kürküne koydu.

"Sana güveniyorum. Ben Amaris'i korumak için elimden geleni yapsam da o şu an da burada değil. Ama Jeff... O şu an da burada," derken başıyla kızını işaret etti.

"Ve çok kısa bir süre içerisinde hayatı akla hayale sığamayacak kadar değişti. Beraberinde bizimkileri de değiştirdi. Bu ona ağır geliyor yalnız sadece farkında değil. O gün geldiğinde içindeki volkan patlayacak ve beraberinde ne varsa alıp kül edecek. Çapalar hassastır. 'Güç' onların kontrol etmek için bile zorlandığı yegâne tek sorundur. Göreve başladıkları andan sonuna kadar yaşamlarında çoğu kişi bilmese de inanılmaz darbeler alırlar. Sitem bile etmeye izinleri yokken isyan söz konusu dahi değildir."

Gözleri uzaklara dalmış, geçmişten geçen birkaç anıyı tetiklerken, "Sözlerimi unutmayacağını biliyorum kral Jeff." dedi ve onu dikkatle dinleyen damadına doğru acı bir tebessüm etti.

Onun sözleri üzerine Jeff'in içini kötü bir his kapladı. Eğer kral Benjamin haklı ise Liyan'a karşı daha dikkatli olup, ona gelecek olan her türlü zararı bütün canlılar adına izin vermemesi gerekiyordu. Gerekirse onu ondan belki de kendinden bile koruması gerekecekti ama asla ona bir şey olmasına izin veremezdi.

Liyan bütün canlıları temsil ederken Jeff ise onu korumalıydı. Ancak! Bu sanıldığından daha zordu. Öğrenmesi de bir o kadar sancılı olacaktı.

Jeff derin düşüncelere dalmışken bariyer yerden itibaren göğe doğru hafifçe silinerek kaybolmaya başladı. Az sonra içinden Liyan ve megatonlu komutan Dustin göründü. Yan yana bir adım önde durmuşken Liyan gülüyordu.

"Dört diyarın halkı! Ve Megaton'un güçlü savaşçıları!" diyerek onlara seslendi. Herkes pür dikkat ne diyeceğini bekliyordu.

"Megaton'u ziyaret etme vaktim geldi!" der demez yere hızla eğilip iki elini serçe toprağın içine gömdü ve bir anda bütün megatonlu askerlerin sarmaşık zincirleri çözüldü.

Bir anda hareket eden askerler yüzünden diğer dört diyarın askerleri şaşırmıştı. Buna herkes hazırlıksız yakalanmıştı.

Komutan Dustin o boğuk sesiyle konuştu.

"Megaton'un cesur ve güçlü askerleri, Kutsal Kraliçe Alya Liyan ile anlaşma sağlandı. Megaton'a yani evimize gidiyoruz, ancak kraliçemiz Clara'yla görüşmesi şartıyla!" dedi. Askerler komutanlarının sözleri ardından yumruklarını havaya kaldırıp, "Megaton! Megaton! Megaton!" diyerek tezahüratlar yaptılar.

Kurtlarda yüksek sesle ulumuştu. Tabii diğer halklardan da Liyan için tezahürat sesleri savaş meydanını doldurmuştu.

Bu durumdan memnun olmayan tek kişi Jeff'ti. Liyan'ın Megaton'a gitmesi demek; onun birçok çıkmaza girmesi demekti. Peki bütün bu sorunları nasıl çözecekti. Hem Alfa'ya hem de Megaton'a Liyan ile nasıl gidecekti ki? Onu fizikselden çok duygusal olarak nasıl koruyacaktı?

Jeff bunları düşünürken ani bir acı kalbine hücum etti. Fiziksel olarak bir şeyi yoktu. Bu demek oluyordu ki, Liyan hiç iyi durumda değildi. Eşine baktığında onun da kalbini tuttuğunu gördü. Liyan birden hızla nefes alıp vermeye başladı. Birkaç saat öncesinden daha kötü bir rengi vardı. Jeff'in kurt gözleri yaşadığı korkuyla kocaman olmuştu. Koşarak eşine doğru gitti. Bayılmasına saniyeler kala insan formuna dönmüş, onu havada tutmuştu.

Liyan'da bayılmasına son saniye kala Jeff'e dokunmuş onun çıplak vücuduna Alfa'ya ilk gidişlerinde giydiği deriden yapılma giysileri oluşturdu.

Gözlerini tamamen kapatmadan önce de içinden fısıldar gibi konuşmuştu.

"Bunlar sana çok yakışıyordu..." ve sonrası karanlık...

...

🤍⚔️🖤

balbadem94 hesabından ve ya profilimdeki linkten Instagram hesabıma ulaşabilirsiniz.
...

Ballarım bir düşünsenize; dünya size, sizse birine nefessiniz... Birileri dünyadan aldığınız nefesinizi kesiyor ama bu onun uğruna bile katlanılması güzel bir olay.

Ruh Çapası Alya Liyan bir kuyunun dibinde kaderinin olmayan umut ışığının parlamasını bekliyor. Kaderin cilvesi ise peşinden gelmek üzere...

Herşeye rağmen de Kral Jeff tüm bu baskıya ne kadar dayanacak hep birlikte göreceğiz.

Yeni bölüm de birçok sır açığa çıkıyor. Özellikle de kendini dışarı ırklardan izole eden Kanlı Ay diyarı hkkında. Aranızda Liyan'ın ırkının gerçekte ne olduğunu merak edeniniz olmadı mı hiç 💅

Öğrenmeye az kaldı...

C.GÖRGÜLÜ

Continue Reading

You'll Also Like

397K 26.9K 23
Ruh eşim vahşi bir alfaydı. omegaverse | mini fic
101K 5.1K 37
Bizimkilerin - Kaç! çığlıklarını duyuyor ama yerimden kıpırdayamıyordum. Sanki ayaklarıma beton dökülmüş gibiydi. Lanet olsun! Böyle anlarda hep donu...
276K 16.6K 54
Yaşadığı döneme göre sıradan genlere sahip olan bir melezin geyik avlarken Alfalar'ın Alfası ile mühürlendiğine inanır mısınız? Peki ya dönüştükten...
323K 18K 30
Asena,teyzesinin evindeki ormanda doğum yapan bir kurtla karşılaşır,kurta doğum esnasında yardımcı olur. Asena'nın yardım ettiği kurt sayesinde bazı...