Dershane Hocam

By S0gukyaz

2.4M 109K 63.2K

Yüce yaradan beni yaratırken bol keseden ego hamuruma katmışsa ben bir şey yapamam abicim. Ego doğuştan gelen... More

Ödev
Bittim
Özür Dilerim
Küçük?
Firariler
Görmüyorsun hiç
Demir Hoca
Kalp Ağrısı
Sıra Bende
Olmaz
Yüzbaşı
Bir Hafta
Aşıksın
Sevgilim
Yaş Pasta ve Biber Turşusu
Sarı Bebe
Basıldık
Misafir
Yitirilen İrade
Tekrar Kazandık Galiba
Yüzbaşının Kızı
Senden Uzakta
Evim
Kritik Mesele
Bir Adım Öteye
Reziliğin Böylesi
Maviş
Gönderi
Curcuna
Korku
Zamanı Değil
Racon
Bu Adam Benim Kocam
O Gece Bu Gece
İhtiras (I)
İhtiras (II)
İhtiras (III)
Prensim
Müptelam
Dilan
Uzun Süren Ayrılık
Kayıp
Son Bir Adım
Amerika
Evet
Bebemin Anası
Kadınım
Vermiyorum
(kesit)
Evleniyorum

Eda

69.1K 3.4K 1.4K
By S0gukyaz

....

Günlerden pazar ve ben şu an evde olmam gerekirken bilin bakalım neredeyim?Ha neredeyim?

"Ara veriyoruz."Allah'ım çıldıracağım!

Kerem Hocanın duyurusuyla ders çalışmayıp sürekli konuşan mallar anında ayaklanıp bağıra bağıra konuşurken başımı kapattığım biyoloji kitabının üzerine koyup gözlerimi kapadım.

Belimde elini gezdiren Açelyayla uykum artarken esnediğim sıra masamın üzerine bırakılan kahveye göz ucuyla baktım.

"Furkan gerçekten istemiyorum sağol"demiştim ki "Sen seversin"diyen gereksiz mahlukatla başımı kaldırdım.

Maviler gözlerime suçlu bir çocuk gibi baktığında göz devirdim.Sen misin lan beni tehdit edip sonra bana kendini affettirmek için elinden geleni yapan doğaya oksijen vermesi gerekirken kırmızı yapraklı olup insanlığa bir faydası dokunmayan ökaryodik canlı?

"Al şunu ve siktir git!"

Furkan bir küfür mırıldanırken Açelya sabır çekmişti.

"Melek bi konuşsak"dediğinde elleri önündeydi,efendi çocuk imajını yerler senin.

"Seninle konuşacak bir şeyimin olduğunu düşünmüyorum,şimdi siktirle."

Elimle git dediğimde derin bir nefes alıp verdikten sonra dizlerini kırıp ayakta kaldı ama boyu dizlerini kırdığından dolayı epey bir kısalmıştı.Sandalyede oturduğum için ona yukarıdan bakıyor gibiydim.

"Melek bak ben dün yanlış yaptım.Ben sana zarar vermem ki"gözlerimi kısıp yüzünü inceledim.Çok pişmandı,orası ayrı konu ama tamam affettim dersem yakamı hayatta bırakmazdı.

"Emre bak cidden sabrımı sınıyorsun .Eğer böyle yapmaya devam edersen şu ana kadar yapmadığım şeyi yaparım ve olacaklardan sorumlu olmayı geç sana olacaklardan bir gram bile vicdan azabı çekmem."

Dikkatle dinledi beni.Hafiften çatıldı kaşları.

"Ne yapacaksın ki?"masumca sorduğu soruya karşılık derin bir nefes alıp verdikten sonra cevapladım.

"Seni babama söylerim"

Evet hâlâ söylememiştim.Dün akşam söylemeyi planladığım konuyu bir nedenden ötürü sonraya bırakmıştım.Ve o bir neden benim bu gün ruhsuz olmamdaki en büyük faktördü.

Maviler deniz oldu,haşince dalgalandı.Dudaklarının kenarında ufak bir gülümseme vardı.

"Hayır söylemeyeceksin."

Kaşlarımı çattım.Ne demek söylemeyecektim.

"Bal gibi de söylerim,şimdi lütfen beni rahat bırak Emre.Bak seni bir dost olarak evet seviyorum ve bu sevginin nefrete dönüşmesi çok yakın.Yapma."

Dediğimde gözlerinde öyle bir umut parladı ki sertçe yutkundum.Zaten yorgundum bir de Emreyle uğraşmak beni ciddi anlamda çok yoruyordu.

"Sen beni dostun olarak seviyor olabilirsin ama benim sana karşı olan sevgim hiç bir zaman değişmeyecek tamam mı?"sessizce ve sakince konuşuyor gözlerinde bana beslediği sevgiyi göstermekten çekinmiyordu.

"Tamam hadi git."diyerek yerini gösterdiğimde başını sallamış kırdığı bacaklarının üzerinde yükselip "Kahveni iç ama, sevdiğinden aldım"diyerek geri geri adımlarken başımı salladım onayla.

Gülümsedi.Arkasında olan iri bedeni görmemle dişlerimi sıktım.Emre geri geri gidip birden önüne dönünce Demir hocayla çarpışmış sonraysa özür dileyerek yerine geçip oturmuştu.

Kahvelerin sahibi gözlerime çatık kaşlarla bakarken "Melek Arıcı birebire"dediğinde göz devirerek ayağa kalktım.

"Hangi ders?"dediğimde kesinlikle matematik olduğu aklımın ucundan bile geçmemişti canım.

"Matematik"dediğinde hafiften güldüm.Şaşırdık mı?Tabiki hayııır.

"Ben birebir almadım yanlışınız var hocam"diyerek çantamdan kimya kitabımı çıkardım.

"Melek derse kızım, hadi"

Başımı kaldırıp ona sinirlice baktım.Nereden senin kızın oluyorum lan?

"Ben"dediğimde işaret parmağımla kendimi gösterdim "birebir"dediğimde beni ciddiyetle dinliyordu,sadece o olsa iyi.Etüteki herkes bizi izliyordu."almadım hocam."

"Sakin olsana kuzum."Açelya sessizce konuştuğunda Ceyda atladı hemen.

"Hocam zaten bende matematik birebiri aldım.Ben geleyim, hemen derse girip çıkayım,olur mu?"diyerek heyecanla konuşmasına karşılık Demir hoca hâlâ bana bakarken ondan gözlerimi çekip çantama yöneldim tekrar.

İçinden notlarımın olduğu defteri de çıkardığımda yerime geçmek için sandalyeyi tuttuğumda "Tamam"demiş ve omuz üzerinden ona bakmıştım.

Ateş misali yanan kahveler yeşillerimi de yakacağını anladığım an arkamı dönüp yerime oturdum.

"Derslik beş mi hocam?"Ceyda sevinçle konuşurken Açelya yüz buruşturup sabır çekerek önüne döndü.

"İki"demiş "Etüt başlamıştır,şikayet gelmesin.Buyrun, başlayabilirsiniz."diyerek uyarısını da yapınca herkes ders başı yapmıştı.

"Asma suratını ya,seni böyle moralsiz gördükçe bende kendimi kötü hissediyorum."Furkan'a doğru hafiften dönüp özenle taramış olduğu saçlarını karıştırdım.Sesini bile çıkarmadı.

"İyiyim ben,sen kendine bak habeş maymunu.Şaftın kaymış yine"

Sırıttığımda bana ters ters bakmış ardından "tövbe estağfurullah"diyip gülmüştü.

"Dersine dön hadi"dediğimde "tamam,sende"diyerek yumruğunu bana uzatmış elimi yumruk yapıp eline hafiften vurmuştum.
Sonraysa başımızı kitaplara gömdük.

Herkes harıl harıl çalışıp soru çözerken ben elimi yanağıma koyup kalabalıklaşmaya başlayan çarşıyı seyre daldım.Canım hiç bir şey yapmak istemiyordu.

Kafamda dönüp duran cümle korkutuyordu beni.

Görmüyorsun hiç...

İki kelime olan bu cümle kafamı o kadar çok karıştırıyordu ki ne yapacağımı bile bilmiyorum.
Sahi ne demek istemişti?

Acaba yanından hızla kaçıp eve gelmek yerine neyden bahsettiğini sormalı mıydım?Evet bir aptallık yapıp o cümleden iki dakika sonra eşyalarımı alıp dershaneden firar etmiştim.

O kadar derinden ve saf bir duyguyla bakmıştı ki o bakış anında bana birinin bakışını hatırlatmıştı.Emre'nin bakışlarını..

Emre beni sevdiğini ne zaman söylese irisleri titrer,mavileri durgun bir denizi andırırdı ama koyulaşan göz bebekleri o denize geceyi getirirdi.Peki ya Demir hoca?

Kahvelerinin bana toprağı anımsattığı kahverengi irisleri koyulaşmış o buz gibi olan toprak birden sıcacık olmuş gibiydi.Bu sıcaklık bana etki ettiğindeyse terlemeye başlamıştım.

Bileğimi tutan parmaklarında ki soğukluğa zıt olan gözlerindeki sıcaklık bedenimde karmakarışık bir hisse ev sahipliği yapmıştı.Tuhaf olan şeyse, Emre'nin öyle derinden bakan bakışlarına karşı bedenimin hiç bir tepki vermeyip,bir çift kahvelerin karanlık ve aydınlıkta arafta kalan bakışlarına karşılık karnımın ağrıması ve sıcaklamamla tepki doğurmasıydı.

Eve nasıl gittiğimi bile bilmiyorum.İçeri girdiğimde babamın sinirli olan yüzü titremekte olan ellerimin daha fazla titremesine neden olurken sınavım hakkındaki yorumları beni oldukça etkilemişti.

Sesini yükselterek konuşup ayrıca olumsuz düşünceleriyle beni zehirlemesi akşamdan sabaha kadar uyumamam için bana verilen en büyük nedenlerdendi.Hem o iki kelimeden oluşan cümle hemde babamın sert sözleri kâbusum olup uyutmamıştı beni gece ve şu an uykusuzluktan ayakta zor duruyordum.

Sabah gün doğumunda mutfağa girdiğimde babamda askeri üniformasıyla mutfağa girmiş askeriyeden acil çağırdıkları için bir bardak su içtikten sonra hızla evden çıkmıştı.Tabiki çıkmadan önce bu gün pazar olup yine de dershaneye gitmem konusunda ciddi ve sert uyarısını yapmıştı.

Şu an ise son etütteydik.Bu gün gece etütüne kalmıyorduk.Pazar olması nedeniyle gece etütü sadece bu gün yoktu ve biraz da olsa rahattım.

Gözlerim saati buldu.Daha yeni beş dakika geçmişti.Ofladım sessizce ve elime kalemimi alıp gözlerimi kapatmamak için zorlayarak kimya kitabımı açtım.İlk soruyla kalemi kağıtla buluşturdum ve odaklanmaya çalıştım.

Olmuyordu!Odaklanmak bir yana dursun kalem parmaklarım arasında rahatça hareket etmiyordu ve bu sinirimi bozmuştu.Kurşun kaleme öfkeyle bakıp onu kenara bıraktım ve kalemlikten maalesef olarak onun kalemini çıkardım.

Hayır olmuyordu.İçine ettiğimin canı hiç bir şey yapmak istemiyordu.

"Lavaboya git,elini yüzünü yıka."kafımı salladım Açelyaya karşı.Sanırım haklıydı.

Kerem Hoca elleri arkasında bizim olduğumuz yere gelirken,öğrencileri dikkatle izliyordu.

Sandalyemi yerden sürüklemek yerine kaldırarak ayaklandım.Bakışları beni buldu.

Ona doğru bir kaç adım attım.Gözleri üzerimdeydi.

"Ne oldu Melek?"sesini olabildiğince sessiz çıkarmaya gayret edip sorduğu soruya karşılık onun gibi sessizce konuşup "lavaboya gitmem lazım hocam"dediğimde gözlerime baktı.

"Acil mi?"Off!Hayır Melek şu an göz devirmemen lazım,tut kendini kızım.

"Evet hocam"dediğimde başıyla kapıyı gösterip önümden çekildi.

"Hemen gel"

"Tamam hocam"diyerek hızla etüt salonundan çıkmak için kapıya yöneldim.Uykum o kadar çok geliyordu ki bu son etütü de ayık bir şekilde geçirirsem benden yiğidi yoktur.

Etüt katındaki kızlar ve erkekler lavabosundaki tamirat nedeniyle bir kat aşağı indim.Orada sadece erkek lavabosu varken diğer katın kızlar lavabosu olduğunu bilmem sabır çekip son basamaklarıda inmemle sonuçlandı.

Lavabo kapısının kulpunu tuttum.Demir hocanın sesi az da olsa duyuluyordu derslik ikiden.Soruyu anlattığı belliydi yoksa niye desin ''ben bir maymunum ve üç dakikada iki muz yiyorum'' manyak ve şizofreni değilse demez tabi.

Lavaboya girdim.Aynaya bakmamak adına özen göstererek ellerimi birleştirmeden hemen önce suyu açtım ve avucuma su doldurup yüzüme vurdum.

Soğuk su tenime değdiğinde önce bir irkilsemde hemen sonra alıştığımda yüzüme bir kere daha su vurup suyu kapadım.

Açığını söylemek gerekirse pek etki etmemişti.Uykum hâlâ varlığını koruyordu ve ben kararımı vermiştim.Etüte çıkıp başımı koyduğum gibi yatacaktım.Yok ben hayatta böyle bir soru bile çözemem.

Başımızda dolanan Kerem hocanın uyumama ne kadar izin vereceğini bilmiyordum ama kesinlikle beni uyutmayacak gibi bir his vardı içimde.

Peçeteleri alıp yüzümü kuruladım ve büyük bir cesaretle aynadan kendime baktım.

Euzubillahimineşeytaniracim,ben insanlıktan çıkmışım ya!
Kız bu ne?

Sarı saçlarım,Allahın belası Furkan'ın saçlarıma hafiften döktüğü su kurumuş özenle düşleştirdiğim sarı saçlar şimdi iğrenç buklelerle gözler önündeydi!Göz altlarım şiş ve mosmordu.Beyaz tenim sararmaya başlamıştı!

Peki ya Bayhan gibi bakmama ne demeli?
Sanırsın köşe başında eroin çekmişim,şu hale bak.

Kendime inanamıyormuşçasına bakarken lavaboya biri girince bakışlarımı ona çevirdim.

Simsiyah dalgalı uzun saçlar,yuvarlak yüz ve son derece bakımlı bu kız bana nereden tanıd-

Bu kız Demir hocayla yemek yiyen değil miydi ya? Aha harbi o la.

Maşallah analar neler doğuruyor bir de bana bak.Kızın düz burnu ilk dikkatimi çeken şeydi tabiki.Ya benimki!Hafif kavisli olan burnuma göz devirdim içimden.
Milletinki nasıl bir de benimki nasıl.

Omzuna taktığı çantadan kırmızı rujunu çıkarıp sürdüğünde hayran hayran ona bakıyordum.Kızlar bu bildiğin bez bebek.O dolgun dudaklar..Ama bir şey diyeyim mi botoks!Dinime imanıma botoks değilse bende Melek değilim.Ama çok güzel duruyordu onda.

"Şey-"diyerek garip sessizliği bozan oydu."Bir şey mi söyleyeceksin?"diyerek nahif nahif konuşunca "ha?"diyerek gerçek yaşama döndüm.
Kızdan ben bile etkilenmiştim,Demir hocayı düşünemiyorum bile.

"Aa kusura bakma,ben dalmışım."diyerek gözlerimi kaçırdım ve saç lastiğimi bileğimden alıp saçlarımı enseden gevşekçe bağladım.Ceketimin geniş kapüşonunu başıma geçirdiğimde kızın beni baştan aşağı süzdüğünü görüyordum.

"Sen iyi misin birazcık solgun görünüyorsun da."diyerek rujunun kapağını kapadı ve çantasına attı.

"Yok iyiyim.Mevsim değişikliği oluyor ya haliyle tenim solgunlaşıyor."at yalanını si-

"Hmm anladım."dedi ve saçlarını geriye doğru atıp "Demir Güngör'ü gördün mü?"demiş sırıtmamak için zor durmuştum.

"Evet,derslik iki de öğrencisine ders veriyor.Birebirde yani şu an."

"Teşekkür ederim,bu arada ben Eda"diyerek elini uzatıp tatlı bir şekilde gülümsediğinde zorlukla yüz kaslarımı gerip gülümsedim ve nemli elimi ceketime sürüp narin elini kavradım.

"Melek ben"diyerek tanıştığımız da ellerimizi çektik.

"Memnun oldum Melek"diyerek gülümsemesi genişlediğinde bakışlarımı kaçırdım,onlar nasıl güzel iri kehribar rengi gözler öyle.

"Bende"

"Şey Demirin yanına gitsem kızar mı?"dediğinde başımı kaldırdım yerden.

"Öğrencilere kızıyor ama size kızar mı bilmiyorum.Siz nesi oluyordunuz Demir hocanın?"çaktırmadan masumca sorduğum soruya karşılık utanarak gözlerini kaçırdı.

"Sevgilim kendisi"dediğinde içimden vaaay beeeh demiştim.

"Kız o meymenetsizin nesine vuruldun?"

Demek istesem de demedim tabiki.Yok canım iki gülüştük diye hemen her şeyi söyleyecek değilim tabiki.

"Yani bence kızmaz ama istersen bekle biraz.Yarım saat kırk dakikaya çıkarlar."dediğimde gözlerini irileştirdi.

"Kırk dakika mı?Ben o kadar bekleyemem ki." E ablam vallaha ben de zamanı ileri alma gibi bir özellik yok ki seni hemen sevdiceğine kavuşturayım.

"Yapacak bir şey yok,neyse-"diyerek kapıya yöneldim.Çok geç kalmıştım.

"Ben etüte gideyim.Görüşürüz."diyerek lavabodan çıktığımda o da benimle beraber çıktı.

"Şey benimle kalır mısın?"dediğinde adım atacağım zaman durdum.Sebep?

"Efendim?"

"Yani aşağıda kimse yok ve ben Demir'i tek başıma bekleyeceğim ya.Kırk dakika çok uzun bir süre,sen benimle birlikte kalır mısın?"şaka mısın bacım?

Ne diyeceğimi bilemeyerek ona döndüm."Iıı-"diye gevelerken kapüşonumu düzelttim.Yoklama alınmıştı ve ben yok yazılmamıştım ama Kerem Hoca beni bekliyor ve etütte olmam gerekiyordu.

"Benim etütte olmam lazım ama?"topuklu ayakkabılarla yanıma gelip kolumu tuttu.

"Ben Demirle konuşurum,sorun çıkarmaz.Aşağıda otursak seninle olmaz mı?Kimse yok ya korkuyorum."kimse mi yok?Bacım ŞU AYAK VE TER KOKUSU ETÜT SALONUNDAKİ SEKSEN DOKSAN KİŞİNİN KOKUSU! SENCE KİMSE YOK MU CİDDEN?

"Gerçekten sorun çıkmaz,söz veriyorum."dediğinde etüte gidip Kerem hocanın uyumama izin vermeyeceği ve ben sorularla boğuşarak stres olacağım gerçeğiyle istemeye istemeye "peki"dedim.Umarım dediği gibi bir sorun çıkmazdı.

Gülümsedi.Bembeyaz dişleri ortaya çıkarken "teşekkür ederim"demişti.

Bir şey demedim.Merdivenlere yöneldik.Sessiz olmaya özen göstererek topuklu ayakkabılarla merdivenden inerken konuştu.

"Acaba senin şarj makinan yanında mı?Ve yanındaysa kullanabilir miyim?"dediğinde omuz üzerinden ona baktım.Fırfırlı eteğinin kemerini düzeltiyordu.

Ya abicim insanlar ne güzel kendilerine bakıyor, tatlı tatlı giyinmeyi biliyor.Ben genelde hep yüzbaşımın gömleklerini giyerdim.Hepsi ayrı bir erkeksi duruyordu.Ama bana bir yakışıyor.Hele askeri gömleği.Ufff.

"Maalesef yanımda değil."dediğimde ofladı."Neyse sorun yok."

Konuşmadık aşağı inene kadar.Her ne kadar misafir odasında beklememiz gerektiğini söylesemde Demir hocanın odasına girip beni de peşi sıra arkasından sürüklemişti.

"Senin bölümün neydi?"diye soran kıza karşı "sayısal"dediğimde kaşları havalandı.

"Aslında sayısaldan çok eşit ağırlıkçı olarak duruyorsun.Aramızda kalsın-"diyerek sesini alçalttı.

"Matematik en sevmediğim ders"diyerek kırkırdadığında gülümsedim.

"Ben çok severim"dedim ciddiyetle.Allahım yalandan alma canımı kurbanın olayım.

"Yaa öyle mi?"dediğinde sandalyede geriye doğru yaslandı.Başımı masaya koyup "evet"dedim.

"Benim aklım hiç matematiğe yatmazdı o yüzden iğreniyorum."kaşlarımı öyle mi dercesine kaldırdım.

"Senin bölümün ne?"dediğimde aptallığıma eve gittikten sonra göz devireceğim.

Güldü."Ben edebiyat öğretmeniyim"dediğinde başımı masadan hızla kaldırdım.Ben bu kızı neden benimle yaşıt zannetmiştim.

"Yaa ne güzel"dediğimde utanmıştım azıcık.Bir öğretmenin yanında bu kadar rahat davranmamalıydım.

"Aa sorun yok.Belliki çok yorucu bir gündü senin için"dediğinde masadan başımı kaldırmama karşılık böyle dediğini biliyordum.

Kimse bana böyle sahip çıkmamıştı yaaahh.

"Sorun yok,böyle daha iyi."dediğimde "peki sen bilirsin."demişti.

Araya uzun sayılabilecek bir sessizlik girdi.Gözlerim duvardaki saate kayınca etütün bitmesine yirmi dakika kaldığını görmem derin bir nefes alıp vermeme neden oldu.Eve gidip sadece uyumak istiyordum.

"Demir çok yoruyor mu sizi?"dediğinde güleç tavrına karşı yorgunluğumu ve uykusuzluğumu bir kenara bırakıp gülümsedim.

"Ebemi sikiyor"

Keşke diyebilsem ama malum,hocanın sevgilisi sonuçta.

Ha normal biri olsa söyleyeceksin yani Melek?

"Aslında biraz yoruyor"dediğimde başını salladı.

"Bilirim,benim dershanemde de çalıştığı zaman öğrenciler illallah etmişti."kadının dershanesi mi vardı?

"Dershaneniz mi var?Ne güzel."bakın soru sorduğunuzda onaylama gibi bir ifade kullanırsanız karşı taraftan istediğiniz cevabı alabilirsiniz.

"Ha yok aslında şöyle,ikimizin ortak olduğu Ogün dershanesinde çalıştığı zamanı kastettim.Yoksa benim dershanem yok,ortağı olduğum dershane var."işte böyle.

"Anladım"dediğimde başımı salladım.Akşama bizimkilerle büyük bir dedikodu yapmamız lazım.Gelirsiniz değil mi ayol?

"Dersler sıkıyor mu?"dediğinde "Aşk olsun sıkmak ne demek sikiyor mu demek istedin herhalde?"dememek için zor tuttum kendimi.

"Yani biraz sıkıyor aslında"yalandan kim ölmüş dimi.

"Türkçede eksiğin varsa yardımcı olabilirim.Aynı zamanda Türkçe öğretmeniyim"dediğinde yüz tipimi sabit tutmaya özen gösterdim

Pelin hocam dururken sen kimsin hello kitty?Pelin hocamın üzerine hoca tanımam be.

Aaa ama en çok sevdiğin hoca kim derseniz kuşkusuz Firdevs hocacığım derim.

Ben sizin yerinizde olsam böyle mal gibi gece gündüz çalışır mıyım?Hem de karşılığında para almadan.Unutmayın pıtırcıklarım,her şey para para para.Kızların yerinde olsam kuaförde meslek öğrenirim,erkeklerin yerinde olsam sanayiye giderim.Bu ne ayol,sabahın köründe balon balığı suratınızla geliyorsunuz derse.Bir de güzel,yakışıklı olsanız.Aman bir de enerji olsa,hepiniz ölmüşsünüz üzerinize toprak atan yok be.

Kulağımda çınladı gür sesi.Yalnız kafa kadındır ha.

"Yok Türkçem iyi."dediğimde "harika."diyerek çantasını açtı.

İçinden küçük bir ayna çıkarıp dudaklarına baktı.Kırmızı rujunun taşmadığı ama ona göre taşmış olan yerleri serçe parmağı ile temizledi.

O sıra dershanede yankılanan sesle rahat bir nefes aldım.

SONUNDA ÖZGÜRLÜK!

"Oh sonunda"diyen Eda aynayı çantasına koyduğunda merdivenden sürü gibi inen eşekler hızla dershanenin kapısına doğru resmen koştular.

Bizim bu dershaneyle aramızdaki uyum,dönerin içine sıkılan çikolatalı sos kadardı.Anladınız mı şimdi bu veletlerin neden hızla dershaneyi terk etme çabalarını?
Yaa öyle işte.

"Teşekkür ederim sana,yanımda kaldığın için."dediğinde gözlerimi öğrencilerden çekip dünya güzeli kadına baktım.

"Sorun değil"dediğimde merdivenlerden inen Demir hoca gözlerini ovalıyordu.Yorgun görünüyordu.

"Ah geldi sonunda."hızla ayağa kalktığında ben de ayağa kalktım.Yukarıya çıkmış olan ceketimi düzelttiğimde altımdaki kumaş,mavi şortu kapadı ve dizlerimin bir kaç santim yukarısında kaldı.

Kapı açıldığında başımı kaldırdım. Demir hoca bir bana bir de Edaya anlamaz gözlerle bakarken Eda "sonunda sevgilim."diyerek Demir hocanın boynuna sarılmıştı.

Kahveleri kısılmış gözlerime bakıyordu.Kirli sakallarının altında çene kemiği kendini belli ederken gözlerimi kaçırdım.

Görmüyorsun hiç...

Kulaklarımda yankı yaptı yine dediği.Midem kasıldığında yine sıcaklamaya başladığımı hissediyordum.Buradaki oksijen mi azalmıştı ne?

"Senin burada ne işin var?"başımı kaldırdım.Gözleri hâlâ bendeydi.
Kolları iki yanında duruyor Eda'ya sarılmıyordu.Neden acaba?

Eda ondan ayrıldığında bir bana bir ona baktı.
Bana mı demişti Eda'ya mı?

"Bana geleceğini söylemedin?"diyerek aralarında bir kaç santim olan Eda'ya baktı.Rahatlamıştım.Bana dememişti.

"Sürpriz yapayım dedim"heyecanla konuştu Eda.Kendimi fazlalık gibi hissetmeye başladığımda "ben gideyim"demiştim ki o ses yankılandı dershanede.

"Melek,kızım sen hani lavaboya gidip geliyordun!Bir saattir yoksun etütte."

Kapı açık olduğu için odaya dolan Kerem hocanın sesiyle kahvelerin sahibi öyle bir baktı ki yüzüme sertçe yutkundum.

"Hocam ben-"

"Sen etütte değil miydin?"bana doğru bir adım attığında kaşlarını çattı Demir hoca.Korkma korkma...

"Ben-"

"Ya Melek sen hani lavaboya gidip geliyordun.Etütte seni bekle bekle artık aklımda senaryo üretmeye başladım.Neredesin kızım sen?"Açelya!

Kerem Hoca Açelya'ya Açelya Demir hocaya,Demir hoca ise bana bakarken ofladım.

"Ben bir açıklas-"

"Melek,seni etütte bulamadım.Nereye kayboldun öyle"Emre seni geberteceğim.

"Sen hayırdır?Lavabo izni alıp"başını sağa sola sallayıp göz kırptığında ima ettiği şeyle kaşlarım çatıldı

"Ne demeye çalışıyorsunuz hocam?"dediğimde üzerime doğru bir adım daha attı ama yerimde kımıldamadım.

"Niye etütte değiliz?"diyerek soruma soruyla yanıt verince gözlerim Eda'ya kaydı.Niye konuşmuyor bu mal.

"Ayrıca hocalarının sana karşı olan güvenini kullanıp kaytarıyor musun?"
He amına koduğum ondan.

"Kusura bakmayın Demir hocam Eda hocanın korkmaması için onun ricasıyla yanında durduğum için.Kendisi bizzat sizinle konuşacağını söylemişti ama neden şu an sustuğunu anlamış değilim"beni resmen satmıştı.Kadına bak ya!

"Ne alaka?"dediğinde Eda'ya döndü."Doğru mu?"dediğinde güldüm.

"Melek"dişleri arasında uyarırcasına konuşan Furkan'a karşılık gülmem artarken gözlerim doluyordu.

"Tövbe estağfurullah"diyerek kapıya yöneldim.O sıra Eda içine kaçan sesiyle konuşurken Furkan'ın elindeki çantamı aldım ve omzuma attım.

"Kusura bakmayın Kerem hocam,güveninizi suistimal etmek istemedim ki etmedim de zaten."

Dediğimde çatık kaşları düzeldiğinde bir şey söylemesine izin vermeden merdivenlere yöneldim bizimkilerle.

"Melek kalıyorsun"sikerim seni adam!

"Derhane bitti!"küfür eder gibi konuştuğumda dönüp bakmadım bile.Piç herif!

"Melek sakin olur musun?"diyen Açelya'ya dışarı çıktıktan sonra "olamam!"diye çıkıştım.

İyice sinirlenmiştim işte.

"Pekâlâ tamam,biz kaçar.Yarın görüşmek üzere.Seni aradığımda aç,seviliyorsun prenses çok öptüm ve bay bay ."diyen Furkan Açelya'nın kolundan tutup onu çekiştirdiğinde "Şey-"demişti Emre.

"Ben de mi şu an gitmeliyim?"dediğinde derince soludum.

"Mümkünse eğer."başını hızlı hızlı salladı.

"Tamam sen önden git ben arkandan gelirim."

"Emre ben durağa gelmiyorum,alacak eşyalarım var,görüşürüz sonra."diyerek arkamı döndüm ona.

"Ben de gelsem?"

"Bay bay Emre."

Hâlâ sinirliydim ve acilen kendime bir şeyler almam gerekiyordu.

Çantamın kulpunu sıkıca kavradığımda önüme çıkan ilk mağazaya girdim.Sinirimi ancak böyle atabilirdim.

"Ben kendim bakarım,sağolun"diyerek yanıma gelecek olan kıza karşı hızla konuştum.

Afalladı haliyle ama şu an kimseyi çekecek güçte değildim.Git başkalarına de yardımcı olayım diye.Benden uzak olun bi.

Askılıktan bir crop aldım elime.
"Neymiş efendim ben hocaların güvenini kullanıyormuşum!Hah,sen kimsin de bana karşı böyle bir ima yapıyorsun hadsiz."

Bir eşofman altını aldım elime."Kıza bak ya.Hem diyor ben konuşacağım hem de pısırık kedi gibi çekiliyor köşeye,izliyor!Aptallık ben de ama."kabine girdim.

"Ne diye tamam diyorsam.Hem sen okumuş,koskoca kadınsın,lan ne korkması amına koyayım!"

Üzerimdekileri hızla indirdim ve cropu başımdan geçirip giydim.

"Yok ben bunlardan birini ya boğarım ya da dershaneden giderim.Bu ne be böyle?Sürekli üzerime gelmeler.Stres topu değilim!"

Eşofmanımıda giydim ve ne ara elime aldığımı bilmediğim beyaz ceketi üzerine giyindim.

"Yemin ederim artık #Melekstrestopudeğildiryeto hasthagiyle hakkımı savunmaya çıkacağım yeter ya."

Kabinin kapısını açtım tek elle.Diper elimle cekete yapışan ipi almaya çalışıyordum.

"Bıktım herkesten.Hayır bir de konuşturmuyorlar ki!Amına koduğum bir izin ver konuşayım konuşayım.Yok anasını sat-"

"Öhüm öhüm"

Başımı hızla kaldırdım.

"Ayıp olmuyor mu biraz küçük?"

Elleri kumaş pantolonun ceplerinde omzunu kabin kapısına yaslamış olan adamı gördüğüm an dudaklarımı sıkıca birbirine bastırdım.

Kahveleri yeşillerime özür diler gibi bakarken sertçe yutkundum.Hadi konuş Melek,yaaa bak böyle susarsın işte.

"Melek-"diyerek omzunu yasladığı yerden ayırıp bana doğru bir adım attığında "kusura bakmayın ama konuşmak istemiyorum." Diyerek kabine tekrardan girdim ve kapıyı sertçe kapatıp kilitledim.

"Çıkana kadar buradayım, konuşacağız"he dalyaprak ondan!Nah çıkarım buradan.

~Bölüm Sonu~

Oy ve yorum?

Sen prensessin biliyorsun değil mi?

Continue Reading

You'll Also Like

2.1M 68.4K 54
İtalyan bir mafya... Başka açıklamaya gerek var mı? Ters köşelere doyamayacağınız. Her an şaşırarak sürükleneceğiniz bir kitap hayal edin.. Sonra oku...
163K 10.6K 46
Mahir, eski sevgilisiyle komşu olduğu için sinirli değildi. Sinirli olduğu nokta, adamın karısıyla birlikte karşı apartmanına taşınmasıydı.
386K 26.6K 36
Çilek Alança Yıldırım mı yoksa Çilek Alança Saruhan mı demeliyiz? 17 yaşında tam bir neşe patlaması olan Çilek, ailesinin gerçek olmadığını ve küçük...
631K 36.9K 33
Kuru öksürükleri durmadı bir süre. Boğazının acısını ben hissetmiş gibi yüzümü buruşturdum. Hastalığı benden kaptığı için kendimi iki kat kötü hissed...