Limited Possession [BL] ✓

By arielsbubble

26.2K 3.5K 431

[Tamamlandı] Soğuk ve mesafeli aktör Tu Yan, babasının borçlarını ödemek için zengin ve güçlü Gu ailesinin ik... More

1. BÖLÜM
2. BÖLÜM
3. BÖLÜM
4. BÖLÜM
5. BÖLÜM
6. BÖLÜM
7. BÖLÜM
8. BÖLÜM
9. BÖLÜM
10. BÖLÜM
11. BÖLÜM
12. BÖLÜM
13. BÖLÜM
14. BÖLÜM
15. BÖLÜM
16. BÖLÜM
17. BÖLÜM
18. BÖLÜM
19. BÖLÜM
20. BÖLÜM
21. BÖLÜM
22. BÖLÜM
23. BÖLÜM
24. BÖLÜM
25. BÖLÜM
26. BÖLÜM
27. BÖLÜM
28. BÖLÜM
29. BÖLÜM
30. BÖLÜM
31. BÖLÜM
32. BÖLÜM
33. BÖLÜM
34. BÖLÜM (FİNAL)
EKSTRA 1 (1/3)
EKSTRA 1 (2/3)
EKSTRA 1 (3/3)
EKSTRA 2 (1/2)
EKSTRA 2 (2/2)
EKSTRA 3 (1/2)
EKSTRA 3 (2/2)

EKSTRA 4 (1/1)

521 69 27
By arielsbubble

Xie Zhiyao, Gu Chaocheng’e çıkışından bu yana katıldığı en büyük şov olan Eğlenceli Şarkı Söyleme Şovu’na katılmak üzere olduğunu söyledi.

Gu Chaocheng ona gergin olup olmadığını sordu ve Xie Zhiyao uzun bir süre mırıldandı, sonra dürüstçe, "Gerginim Gu Chaochao, pek ünlü olmadığım için kimse iyi dans edemediğimi veya iyi şarkı söyleyemediğimi söylemiyor ama gelecekte daha fazla insan beni severse, o zaman benden nefret eden insan da daha fazla olacak."

"Senden nefret etmeye kim cüret edebilir?"

Xie Zhiyao güldü, "Neden? Mali destekçim olup tüm eğlence endüstrisini benim için döşemek mi istiyorsun?"

Gu Chaocheng, Xie Zhiyao'nun şaka yapıp yapmadığını anlayamadı. Xie Zhiyao'nun gerçekten gergin ve endişeli olduğunu düşünerek boğazını temizleyerek ona, "Mali destekçin olmamı ister misin?" diye sordu.

Xie Zhiyao kahkahayı patlattı ve ekrandaki büyük aptal köpeğin yüzünü dürttü, "Hm? Ne yapmayı planlıyorsun? Ben bir sanatçıyım, bedenimi satmıyorum."

"Bedenini satmanı istemiyorum," Gu Chaocheng yirmili yaşlarının sonlarında, uzun yıllar sektörde zorlu bir eğitimden geçmiş biriydi ve şimdi yirmili yaşlarının başındaki bir çocukla karşı karşıyayken direnmek için hiç gücü yoktu. "...Sana ne konuda yardım etmemi istiyorsun? Bana söyleyebilirsin."

Xie Zhiyao aniden gülmeyi kesti ve uzun süre konuşmadı. Tam Gu Chaocheng, Xie Zhiyao'nun uyuduğunu ve görüntülü aramayı kapatması gerektiğini düşündüğü sırada Xie Zhiyao'nun yüzü aniden tekrar kamera açısına girdi. Gu Chaocheng'e bakmadan kısık bir sesle konuştu, "Gu Chaochao, erkek arkadaşım yok."

Gu Chaocheng duraksadı, Xie Zhiyao'nun sözlerinin bir anlamı olduğunu düşündü ama çok fazla düşünüyor olabileceğinden endişelendi.

Xie Zhiyao, Gu Chaocheng'in konuşmadığını görünce hayal kırıklığıyla iç çekti. Böylece görüntülü görüşme sona erdi.

Birkaç gün sonra Xie Zhiyao ve grubu Eğlenceli Şarkı Söyleme Şovu’na çıktı. Ama Gu Chaocheng'i program yerinde görmeyi beklemiyordu. Gu Chaocheng ve yönetmen, fransız pencerenin önünde oturmuş kahve içiyorlardı. Gu Chaocheng, Xie Zhiyao ve grubunun kapıdan girdiğini gördüğünde başını çevirmeden önce bir an için ona baktı.

Xie Zhiyao, diğer grup üyeleri makyaj yaparken durumdan faydalanıp Gu Chaocheng'i ıssız merdiven boşluğuna çekmişti.

Gu Chaocheng, reklam hakkında tartışmak için geldiğini söyledi. Xie Zhiyao ona çatık kaşlarla baktı ve sordu: "Kültürsüz olduğum için beni bağışla ama reklam işi için başkanın bizzat gelmesi mi gerekiyor?"

Gu Chaocheng'in yüzü sertleşti ama yolculuğunun tek amacını açıklamaktan kaçındı. Xie Zhiyao'nun omzunu okşayarak onu, "İyi performans sergile. Diğer şeyler için endişelenme." diyerek teselli etti.

Xie Zhiyao'nun burnu sızladı. Kollarını uzattı ve Gu Chaocheng'e sarıldı, çabucak bırakmadan önce ona olan sevgisini gizlemek için bir şaka yaptı, "Vay be! Büyük bir başkan tarafından izlenmek çok iyi hissettiriyor!"

Gu Chaocheng ona baktı ve Xie Zhiyao'nun gözleri onunla buluşmadan önce başka tarafa döndü. Ama kendisi ne kadar donuk olsa da atmosferdeki belirsizliğin giderek güçlendiğini hissedebiliyordu.

Bir anda merdiven boşluğundaki kapı Wu Ke tarafından itilerek açıldı. Gu Chaocheng'i Xie Zhiyao'nun arkasında gördüğünde afalladı ama çabucak başını indirdi ve aceleyle uzaklaştı.

İnsan mutlu olduğunda zaman çok hızlı geçer.

Gu Chaocheng o gün eve geldiğinde Gu Chenbai'den bir mesaj aldı, "Ge, yarından sonraki gün doğum günün, eve gelmeyi unutma, birlikte kutlayacağız."

Gu Chaocheng şaşırmıştı. Yarından sonraki günün doğum günü olduğunu bile unutmuştu.

O gün işini bitirdikten sonra Hua Sheng'den çıkıp ailesinin evine gitti. Arabayı park ettikten sonra kapıya yürüdü ve çaldı. Kapıyı hizmetçinin açacağını düşünmüştü ama kapı açılır açılmaz hamile gömleği giyen Tu Yan’la karşılaştı.

İkisinin de dili tutulmuştu.

Birkaç saniye sonra Tu Yan aniden hafifçe şişmiş göbeğini kapattı ve "Ah, küçük tavşancık, korkma, gelen bir kurt değil, bu senin amcan." dedi.

"..."

Gu Chaocheng'in göz kapakları seğirdi ama bugünkü güzel buluşmayı boşa harcamamaya ve Tu Yan'la didişmemeye karar verdi.

Gu Chenbai mutfakta Gu Chaocheng'in en sevdiği yemekleri pişirmişti. Tu Yan zıplayarak koştu ve doğranmış bir salatalık çaldı, sonra Gu Chenbai'nin yanında kollarını birleştirerek durup merakla, "Gu Chaocheng'in bir sorunu var. Şaşırtıcı bir şekilde benimle hiç tartışmıyor!"

Gu Chenbai çaresizce, "Onunla tartışmayı bu kadar çok mu seviyorsun?" dedi.

"Hmh! Onun yenilmesini izlemek hoşuma gidiyor, nesi var? Beni tamamen görmezden geliyor."

Gu Chenbai elindeki bıçağı bıraktı, döndü ve dolaba yaslandı. Tu Yan'ın belini çekerek sırıttı, "Bilmek mi istiyorsun? Beni öpersen söyleyeceğim."

Tu Yan, Gu Chenbai'nin kollarını itti, "Rüyanda görürsün."

Gu Chenbai gülümsedi ve onu bıraktı ama Tu Yan bir süre sonra tekrar merakına yenik düştü, bu yüzden eğildi ve Gu Chenbai'nin yüzüne bir öpücük kondurdu, "Söyle."

Gu Chenbai eğilip Tu Yan'ın kulağına fısıldadı, "Sevdiği biri var, bu yüzden seninle tartışacak havasında değil."

Tu Yan şok oldu, "Lanetim başarısız oldu!"

Gu Chenbai onun kalçasını okşadı ve, "Tu Bao, Ge'm kolay kolay mutlu olmaz, o yüzden sorun çıkarma."

Tu Yan, aynı fikirde değilmiş gibi yaparak salatalığı sertçe ısırdı.

Gu ailesinin büyükleri de sonunda eve vardılar. Aile sohbet etmek ve gülmek için bir araya toplandı. Akşam saat dokuzda, büyükbaba Gu daha fazla dayanamadı, elini salladı ve uyumak istediğini söyledi. Gu Chaocheng yaşlı adamı geri götürmek için şoförü aramak üzere telefonunu koltuktan aldı fakat üç cevapsız arama ve yedi veya sekiz okunmamış mesaj olduğunu gördü.

Gu Chaocheng’in aklına hemen o geldi.

Mesajlar açıldıktan sonra beklediği gibi oldu; Xie Zhiyao'ydu.

O anda, Gu Chaocheng kalbinin bir kaos içinde olduğunu hissetti.

Yaşlı adama utançla baktı. Gu Chenbai geldi ve telefonuna bakarak, "Sorun ne?" diye sordu.

"Bir arkadaşım—"

Gu Chenbai gülümseyerek onu itti, "Çabuk git büyükbabayı ben götürürüm."

Gu Chaocheng rahatladı, paltosunu aldı ve gitti. Ebeveynleri şüpheyle onun arkasına bakarken "Sorun ne?" diye fısıldaştılar.

Gu Chaocheng hızla koşup Yu Feng yolunun sonuna geldiğinde Xie Zhiyao hâlâ tabelanın altına çömelmiş bir şekilde oturuyor ve acınası bir halde pasta kutusunun kurdelesiyle oynuyordu. Başını kaldırıp Gu Chaocheng'in çok da uzakta olmadığını gördüğünde mutsuz gözleri aniden parladı. Pastayı elinden bıraktı, ayağa kalktı ve doğruca Gu Chaocheng'e doğru koştu. Gu Chaocheng durdu ve kollarını açarak Xie Zhiyao’nun ona doğru koşmasını bekledi.

"Gu Chaochao, seni çok uzun zamandır bekliyorum," dedi Xie Zhiyao, haksızlığa uğramış hissederek. "Saçlarım dağılana ve dondurmalı pasta eriyene kadar bekledim."

Gu Chaocheng yavaşça elini uzattı, Xie Zhiyao'nun beline sarıldı ve onu kollarına aldı, "Özür dilerim."

"Aslında sana bir sürpriz yapmak istemiştim, o yüzden söylemedim. Bu öğleden sonra söylemek istiyordum ama pastane pastanın üzerine adını yanlış yazdı ve bütün öğleden sonra beklemek zorunda kaldım..."

Xie Zhiyao yüzünü Gu Chaocheng'in boynuna gömdü. "Seni aradım ama cevap vermedin, mesajlarıma da dönmedin. Artık benimle ilgilenmek istemediğini düşündüm."

Gu Chaocheng, Xie Zhiyao'nun yüzüne dokunduğunda gözyaşlarını hissetti.

Xie Zhiyao başını kaldırdı, "Seni her gün rahatsız ettiğim için benden hoşlanmadığını ve benden nefret ettiğini sanıyordum—"

Xie Zhiyao konuşmasını bitirmeden önce nazik bir öpücükle durduruldu.

Gu Chaocheng başını eğdi ve Xie Zhiyao'nun dudaklarını mühürledi. Hareketleri biraz tuhaftı ama yavaş ve dikkatliydi. Bir süre sonra Xie Zhiyao'nun dilinin kıvrılarak onunkine dokunduğunu hissetti.

Yoldayken Gu Chenbai'nin gönderdiği mesajı hatırladı.

——Ge, eğer kalpleriniz birbirine bağlıysa, ne söyleyeceğini kafana takmana gerek yok. Bazen bir öpücük, bin kelimeye bedeldir.

"Gu Chaochao, henüz sana itiraf etmedim!"

Öpüşmeyi bilmeyen Xie Zhiyao normal şekilde nefes almak için uğraşırken Gu Chaocheng'in kollarına yapıştı, çenesini göğsüne yaslayıp şikayet ederken ona baktı, "Planımı mahvettin."

"Asıl planın neydi?"

"Doğum gününden sonra sana itiraf etmek istiyordum. Kabul edersen, erkek arkadaşım olacaktın. Kabul etmezsen—"

"Kabul ediyorum!" Gu Chaocheng aceleyle söyledi.

Xie Zhiyao gülümseyerek gözlerini kıstı, "Aynı fikirde olmayacağını düşünmüştüm." Xie Zhiyao parmak uçlarında yükseldi ve Gu Chaocheng'in dudaklarını tekrar öptü, "Gu Chaochao, sen de benden hoşlanıyorsun, değil mi?"

Gu Chaocheng afalladı. Çok yakınında olan Xie Zhiyao’nun öpüşmekten kıpkırmızıya dönen dudaklarına ve ıslak gözlerine baktı. Xie Zhiyao bu yıl yirmi bir yaşındaydı, ama çoğu zaman hâlâ bir çocuk gibiydi; şımarıktı, başkalarına yapışmayı severdi ve her zaman enerjikti. Kendisinden yedi yaş büyük olan Gu Chaocheng, bu ilişkide baskın olan kişi olmalıydı. Ancak en başından beri Gu Chaocheng her adımda onu takip ederken, Xie Zhiyao ipi önce tutan ve adım atan taraftı.

Xie Zhiyao, Gu Chaocheng'in sessizliği yüzünden üzülmedi, hatta Gu Chaocheng'e bakarken gülümsemesi daha da derinleşti.

Xie Zhiyao onun asla yavaş, az konuşan, romantik olmayan ve duyarsız biri olduğunu düşünmemişti.

"Hoşlanıyorum." Gu Chaocheng ciddi bir şekilde itiraf etti.

Seni ilk gördüğüm gün, sahnede bana el salladığında sana çoktan aşık olmuştum. Sadece bu duygu benim için çok garip, bunun hakkında fazla düşünmeye cesaret edemedim ve hatta yanlış bir şey yaptığımı düşündüm.

Xie Zhiyao gülümsedi ve Gu Chaocheng'in boynuna sarıldı, "Neden bu kadar tatlısın Gu Chaochao?"

Xie Zhiyao, uzun zaman önce arkadaşlarıyla bir konu hakkında konuştukları sohbeti düşündü; Karşınızdaki kişiye sizi sevip sevmediğini sormak isteseniz, cevap vermeden önce düşünmeden mi yoksa biraz düşündükten sonra mı cevap vermesini istersiniz? Xie Zhiyao, ikincisini seçen tek kişiydi. Arkadaşları onun çok sıkıcı olduğunu söylemişti. Aşık olmak, hızla kalplerin atmasını ve dürtüsel davranmayı gerektiriyordu.

Xie Zhiyao o zaman bunu reddedememişti çünkü hiç aşık olmamıştı. Ama şimdi kalbinin daha hızlı atmasını sağlayan ve güvenle uykuya dalmasını sağlayan kişiyle tanıştığını gururla söyleyebilirdi.

"Peki şimdi bir omeganın kokusunu kabul edebilir misin?" Xie Zhiyao, Gu Chaocheng'e gözlerini kırpıştırarak bakarken derin bir imayla, "Kızışmam çok yakında." dedi.

Gu Chaocheng'in tepki vermesi uzun zaman aldı. Xie Zhiyao aklını tamamen allak bullak etmişti. Çaresizce onu kucakladı, sesini alçalttı ve "Xie Zhiyao, neden hiç utanman yok?" dedi.

Xie Zhiyao dil çıkardı ve düşündü: Sorun ne? Aklımdaki gelişmelere göre çocuklarımızın çoktan bir adı bile var, tamam mı?

Xie Zhiyao'nun utanç verici dileği zamanında gerçekleşmedi çünkü Gu Chaocheng flört etme süresinin çok hızlı olmaması gerektiğini düşünüyordu.

Yeni bir pasta aldı, Xie Zhiyao'yu eve götürdü, mumlara onunla birlikte üfledi ve sonra bir süre ağzındaki kremayla onu öptü, ama yine de gece yarısı onu bırakıp uyuması için odasına götürdü.

Xie Zhiyao yatakta yuvarlandı, Gu Chaocheng'in elbisesinin eteklerini çekiştirdi ve onunla sevişmesi için yalvardı.

Gu Chaocheng kabul etmedi ve Xie Zhiyao'ya bakmadı, tek kelime etmeden banyoya gitti.

Gu Chaocheng gün boyunca çok çalışmıştı ve gece ailesiyle birlikte iki bardak kırmızı şarap içmişti. Misafir odasındaki yatağa uzandığında kısa sürede uykulu hissetti, ama zihninde sürekli çekilip duran bir ip varmış gibiydi, bu da kendini çılgın hayallerine kaptırırken zihnini aktif hale getiriyordu.

Xie Zhiyao duştayken içeri girerse ne olacağını düşündü...

Uzun yıllardır kendini tutan bir bakir olan Gu Chaocheng, büyüleyici fantezisinden uyandı. Sessizce iç geçirdi ve tekrar banyoya gitmek için kalktı.

Dışarı çıktığında ana yatak odasının yanından geçti. Xie Zhiyao henüz uyumamıştı. Kapıya bakarken yan yatmıştı ve uzaktan Gu Chaocheng'e gülümsüyordu, "Gu Chaochao, neden uyumadın?"

Gu Chaocheng'in yüzü dondu ve cevap vermeden direkt misafir odasına gitti.

İlişkileri artık onaylanmıştı. Xie Zhiyao’da bunun oldukça garip olduğunu düşünüyordu ama dikkatlice düşündüğünde doğal olduğunu fark etti.

Bu dünyada aşkın bir formülü yoktu. Aşık olmadan önce birbirinizi tanımanız ve birbirinizle zaman geçirmeniz gerektiğini kim söylemişti ki?

Xie Zhiyao bugünkü programını bitirir bitirmez Gu Chaocheng'i aradı ve işini ne zaman bitireceğini sordu. Gu Chaocheng biraz meşgul olduğunu, bu yüzden şoförden Xie Zhiyao'yu alıp Hua Sheng'e götürmesini isteyeceğini söyledi.

Şoförün arabası şirket yurdunun alt katında durdu. Xie Zhiyao aşağı koştu ve içeri girdikten sonra aniden bir şey hatırladı, "Chen Ge, lütfen Yufeng caddesine git. O yolda iyi yemekleri olan bir restoran var. Başkan Gu içim yemek alacağım."

Sürücü onayladı ve kısa süre sonra Yufeng yoluna vardılar.

"Ah doğru Chen Ge, Başkan Gu’nun bu caddede sevdiği bir mağaza mı var? Her seferinde bu yoldan geçtiğini hatırlıyorum."

Şoför elini salladı, "Hayır, psikolojik bir travması var ve Yufeng caddesinden geçerken arabada oturamıyor."

Xie Zhiyao hayrete düştü. Kapıyı açmadı ve sürücüyü dinlemek için durdu.

"Gu ailesindeki ikinci genç efendiyi hiç gördün mü?"

"Evet."

"O zaman sol bacağında fiziksel bir engel olduğunu da biliyorsundur?"

"Biliyorum."

Şoför başını salladı ve devam etti, "Gu ailesindeki insanlardan, ikinci genç efendinin bacağındaki yaralanmanın Başkan Gu'nun dikkatsizliğinden kaynaklandığını duydum. Yufeng caddesinde on yıldan fazla bir süre önce gerçekleşen bir kazaydı, ancak başkan Gu hâlâ bu travmanın gölgesiyle yaşıyor. Bu yoldan ne zaman geçse arabadan inip yürür ve ortadaki yaya geçidinden geçemeyeceğini söyler. Her zaman suçlunun kendisi olduğunu hissetmiştir."

Bunu duyduktan sonra, Xie Zhiyao üzgün hissetti ve ne yapacağını bilemedi, hatta yüreğinde sert bir acı hissetti. Gerçekten hemen Gu Chaocheng'i görmek ve ona sıkıca sarılmak istiyordu.

Gu Chaocheng her zaman odaklanma yeteneğinin çok iyi olduğunu düşünmüştü ama son zamanlarda kendini sorguluyordu, çünkü Xie Zhiyao onun yanındayken düzgün bir çizgi bile çizemiyordu.

Xie Zhiyao'yu dinlenme odasına götürmekten ve kalan küçük işlerini çabucak halletmekten başka seçeneği yoktu.

Şoför arabayı yer altı otoparkına park etti. Xie Zhiyao arabaya bindi ve Gu Chaocheng'e Yufeng caddesinde Kanto yemekleri yemek istediğini söyledi.

Gu Chaocheng doğal olarak ona güveniyordu ama Yufeng caddesine yaklaştıklarında Xie Zhiyao artık yemek yemek istemediğini söyledi ve sürücüye hızla eve sürmesi için talimat verdi. Gu Chaocheng'in ifadesi aniden dondu. Kendini sakinleşmeye zorladı ve Xie Zhiyao'ya, "Zhiyao, hadi inip yürüyelim." dedi.

Bunu duyduktan sonra Xie Zhiyao'nun kalbi sızladı.

Başını salladı ve "İnmek istemiyorum, hemen eve gidelim," dedi.

Şoför arabayla Yufeng caddesinin başına ulaştı, dönerken sinyali açtı ve sürmeye devam etti. Gu Chaocheng'in tüm vücudu gerildi. Kapı kilidine dokunur dokunmaz Xie Zhiyao'nun keskin gözleri ve çevik elleri onu durdurdu. Kapı kilidine bastı ve sonra dönüp Gu Chaocheng'in kucağına oturdu.

Gu Chaocheng sinirliydi. Kaşlarını çattı ve Xie Zhiyao'yu üzerinden kaldırmak istedi ama Xie Zhiyao, Gu Chaocheng'e tutkal gibi yapışarak son derece sıkı bir şekilde sarıldı. Gu Chaocheng ne kadar mücadele ederse, o da onu o kadar sıkıca tuttu.

"Xie Zhiyao!"

"Beni zorlama. Bugün bütün gün dans ettim, kemiklerim parçalanacak."

Onun kımıldamamayı reddettiğini gören Gu Chaocheng, Xie Zhiyao'nun niyetini çabucak tahmin etti. Elini çekti, pes etti ve Xie Zhiyao'ya, "Böyle yapma. Düşündüğün kadar acınası değilim." Dedi.

"Bir an önce eve gitmek istiyorum. Sırtım ağrıyor." Xie Zhiyao duymuyormuş gibi yaparak Gu Chaocheng'e biraz daha yaslandı.

"Zhiyao, sen—"

Xie Zhiyao birdenbire Gu Chaocheng'in kafasına sarıldı, onu göğsüne bastırdı ve sonra hızlıca sürmesi için sürücüye işaret verdi.

Xie Zhiyao, Gu Chaocheng'in ensesini ovuşturup bir çocuğu avuturmuşçasına sırtına vurdu. "Gu Chaochao, buradayım. Geçmişte olanlar senin hatan değil ve o yaya geçidi de senin hatanın kanıtı değil. Sadece sıradan, dar bir yaya geçidi, bir çırpıda geçeceğiz."

"Gu Chaochao, gelecekte sana eşlik edeceğim. Sen benim kalbimdeki en önemli kişisin. Çok uzun süre birlikte olacağız."

"Benim için bu kadar küçük bir değişiklik yapmaya hazır mısın?"

Arabanın dışındaki gürültü kayboldu, tüm dünyada sadece Xie Zhiyao'nun küçük göğsündeki sabit ve güçlü kalp atışları duyuluyordu.

Güm, güm, güm...

Xie Zhiyao ne kadar süre sarıldıklarını bilmeden kollarını gevşetti ve onu serbest bıraktı. Gu Chaocheng'in alnını öperek, "Gu Chaochao, Yufeng caddesinden çıktık." dedi.

Gu Chaocheng, Xie Zhiyao'ya hafif bulanık gözlerle bakıyordu. Xie Zhiyao onun yüzüne dokundu ve gözlerinin kenarlarından akan yaşları sildi.

İkisi sessizce birbirlerine baktılar.

"Gelecekte her gün sana eşlik edeceğim. O yüzden korkma."

Eve geldiklerinde Gu Chaocheng, asansöre girip çıkarken Xie Zhiyao'nun elini tutmasına izin verdi. Kapıyı açtıktan sonra Xie Zhiyao tam da, "Hadi film izleyelim!" demek üzereydi.

Ama sonraki saniye Gu Chaocheng tarafından kaldırıldı ve duvara bastırıldı. Gu Chaocheng, Xie Zhiyao'ya ilk kez güçlü alfa aurasını göstererek dudaklarını bir öpücükle kapattı.

Sonra ona, "Sana dokunabilir miyim?" diye sordu.

Xie Zhiyao, feromonlar tarafından o kadar kışkırtılmıştı ki, ruhu neredeyse bedeninden ayrılmıştı. Kesilmek üzere doğrama tahtasına atılan bir balık gibiydi ama Gu Chaocheng'in dudaklarını ısırmak için öne atıldı. Ölümden korkmadan alay etti, "Gu Chaochao, bana karşı nazik ol."

Daha sonra oturma odasından iniltiler ve kaos dalgaları yükseldi; ayrıca her türlü şey söylendi.

Gu Chaocheng, Xie Zhiyao'nun kalçasını okşadı ve ona telaşlanmamasını söyledi.

Xie Zhiyao belini büktü ve telaşlanmıyorum diye yanıt verdi.

...

Xie Zhiyao cesur ve sıcak bir alev gibiydi. Gu Chaocheng’in yıllardır sahip olduğu çorak vahşi doğasındaki her şeyi yakıp yıkmış, taktığı maskeyi ve korkusunu küle çevirerek yeni bir hayata başlamasını sağlamıştı.

Başkalarına hiç söylemediği umut ve beklentilerin tüm cevaplarını onda bulmuştu.

İşleri bittiğinde Xie Zhiyao sersemlemiş bir halde uykuya daldı. Gu Chaocheng eğilip onu öptükten sonra fısıldadı, "Seni seviyorum."

"Aptal koca köpek." Xie Zhiyao mırıldandı.

Gu Chaocheng bunu duyduktan sonra sinirlenmedi, sadece onu kollarına aldı ve onayladı, "Gerçekten de aptalım."

Bu yüzden, ilk adımı atarak dünyama girdiğin için teşekkür ederim.

SON

Ekstralarla birlikte Limited Possession tamamen bitti! Okuduğunuz için teşekkürler, umarım ki hem Gu Chenbai ve Tu Yan'ı hem de Gu Chaocheng ve Xie Zhiyao'yu sevmişsinizdir 💕

Ayrıca başka danmeilerde çeviriyorum, bakmak isterseniz profilime bir göz atabilirsiniz 🥺

Hoşçakalın!

Continue Reading

You'll Also Like

60.9K 7.9K 103
Qiu Jin bir kez daha bir kitaba dönüştü. Geçen sefer, feromonlu bir omegaya göç etti ve bu da insanları çıldırtabilirdi. Bu sefer gökler merhametliyd...
22.1K 4.1K 105
TAMAMLANDI ✓ Zhao Yelan bir suçlu olarak doğdu ve Üçüncü Prens tarafından kurtarıldı. Onu tahta geçirmek için yıllar süren özenli çabalardan sonra Zh...
3K 324 10
(TAMAMLANDI) Xia Lin bir betaydı. Daha da önemlisi, onunla çıkan her alfanın mukadder omegasıyla karşılaşacağı mistik bir yeteneğe sahipti. Xia Lin...
55.9K 10.2K 97
‼️ Rahatsız edici ögeler içerir‼️ Kendi yazdığı novelin içerisine ışınlanan Qin Kaiyi, büyük bir yük ve sorumluluk altında kalır. Dahası bir komplo m...