luz de la luna || marvel

By oprexia

90.2K 6.9K 2.8K

daughter of stark başlangıç 12/06/2022 bitiş 10/02/2023 ❝ 𝘕𝘰 𝘥𝘦𝘫𝘦𝘴 𝘲𝘶𝘦 𝘦𝘭 𝘴𝘰𝘭 𝘯𝘰𝘴 𝘢𝘭𝘶𝘮... More

promotion
episode 1
episode 2
episode 3
episode 4
episode 5
episode 6
episode 7
episode 8
episode 9
episode 10
episone 11
episode 12
episode 13
episode 14
episode 15
episode 16
episode 17
episode 18
episode 19
episode 20
Episode 22
Episode 23
Episode 24
Episode 25
Episode 26
Episode 27
Episode 28
Episode 29
Episode 30
Episode 31
Episode 32
Episode 33
Episode 34
Episode 35
Episode 36
Episode 37
episode 38
teşekkür + duyuru
yeni hikaye <3

Episode 21

1.9K 148 56
By oprexia

Tony Stark görüntülendiği kişinin kızı olduğunu yalanladı, habercilerin çektiği görüntülere ulaşılamıyor.

"Hah, ne güzel!" Dedim hoşuma gitmediğini belli edercesine bir kahkaha atarken. Clint hafif korktuğunu belli eder bir bakışla bana baktığında Natasha omzumu sıvazladı.

"Bu onun için de kolay değil tatlım." Dedi beni teselli edercesine. Derin bir nefes aldım.

"Benim için de kolay değildi ama. Yaptığı o kadar kalbimi kırdı ki.." birbirimize bir şans vermişken ve bunu kanıtlamaya fırsatı varken elinin tersiyle itmişti. Bir daha böyle bir şansı nereden bulabilirdi bilmiyordum.

Steve daldığı duvardan gözlerini ayırmıştı. Ancak tam konuşacağı sırada babamın odaya girmesiyle, herkes susmak zorunda kaldı.

"Arkamdan plan mı kuruyorsunuz da ben gelince sustunuz?" Diyince, Natasha ve ben birbirimize bakmaktan başka bir şey yapamadık. Herhangi bir cevap alamayınca omuz silkip elindeki kupa ile karşıma oturdu.

"Yarın akşam hiçbirinizin işi olmasın." Konuştu kahvesinden bir yudum alırken. Sonra aklına gelmişçesine ekledi. "Thor'u bulma şansımız var mı?" Dediğinde, odadaki kimseden çıt çıkmayınca kafasını salladı.

"Yarın görev mi var?" Her ne kadar sabah yaptığı sinirimi bozsa da, hiç olmamış gibi aklımdaki soruyu ona yönelttiğimde olumsuz anlamda kafa salladı.

"Hayır, ayrıca sende burada olmalısın." Diye ekledi. Etrafa göz gezdirince ekipten  eksik kişilerin olduğunu fark etti.

"Wanda ve Vision nerede? Herneyse onlara da söylersiniz. Ayrıca hiçbiriniz paçavralarınızı giymiyorsunuz. Hepinizin odasına ayrı ayrı aşırı pahalı ve oldukça zevkli biri tarafından seçilmiş kıyafetler koyuldu." Konuşmanın arasına kendini katarken, göz devirmeden edemedim.

"Umarım şu Avengers partilerinden biri değildir." Diye sabır dileyen Clint dikkatimi çekince, omuz silktim.

"Beni de çağırdı," dedim babamın beni duyuyor olmasını umursamayarak. "Büyük ihtimalle gizli birşey." Geri çekilirken, babamla göz göze geldik. Ben işime döndüğümde ise hâlâ bakışları üzerimdeydi.

"Amaris, hazır mısın?" Usulca kapımı çalan Natasha ile gülümsedim. Son birkez aynaya baktığımda, bugünün cidden önemli olduğunu hissediyordum.

"Evet, girsene." Dedim elimden geldiğince sesli bir şekilde.

Vücuduma yapışmış, dizimin birkaç parmak üstünde biten lacivert straplez elbisenin ince askıları omzumu nazik bir şekilde es geçerken göğüs ve etek kısmı ortasında kalan bölüm, ince bir tülle çevriliydi. Tülün üstünde ise birkaç tane bronz ay şekli göze çarpıyordu. Boynumdan sarkan, üstünde ark reaktörünün olduğu kolyeyi takınca delik olmayan kulaklarım tamamen kamufle olmuştu. Dümdüz saçlarımın öndeki iki tutamini örmüş, salık bırakmıştım. Elimde üstümü son birkez düzelttiğim sırada Natasha içeriye girdi.

Gözleri elbiseme kaydığında yüzünde oluşan gülümsemeyle gülümsedim. Aynı şekilde ona baktığımda, ne diyeceğimi şaşırdım.

Üstüne giydiği düz siyah askısız elbiseyi o kadar güzel taşımıştı ki, hiçbir özelliği olmayan bu elbisenin detayları biran gözlerimin önünde belirmişti. Elbiseyi özel kılan kendisiydi.

"Çok güzel olmuşsun canım." Gelip hafifçe gülümsedi. Bense kafamı eğip durmaktan başka birşey yapamadım.

"Sende öyle," diyebildiğimde artık kapıyı çalan başka birisi vardı. Steve içeri girince bir an durakladı. Bakışları Natashada takılı kaldığında hafifçe kıkırdadım.

"Ben sizi yalnız bırakayım." Dedim ikisi de donup kalınca. Natasha beni cimciklemek için hamle yapacakken son anda sıyrıldım. Steve'nin yanından kayıp giderken hafifçe omzuna dokunup fısıldadı.

"Safy ay gibi gözüküyorsun, Amaris." Dediğinde, burukça gülümsedim.

Onları biraz yalnız bırakmak için hızlandığımda aşağı yaklaştıkça gelen endişe doku birbirine girmiş sesler, beni de telaşlandırmaya başlamıştı.

"Sam, oraya uçarak gitmiyorsun! Hep beraber gideceğiz budala.." Rhodey'in sesiyle gülerken duyulmamak için ağzımı kapattım.

"Vision buraya gel, kravat bu fiyonk değil!" Diye azarlayan Wanda'nın sesiyle hiç olmadığı kadar güçlü bir kahkaha patlattım. Artık beni duyup duymaları pek önemli değildi.

Merdivenlerden inip uzun koridorde yavaşça yürürken Clint'in odasından peşpeşe çıkan iki çocukla durakladım.

Arkalarında olduğum için onlar beni görmese de kim olduklarını hatırlamaya çalıştım ancak tanımadığım belliydi.

"Cooper ve Lila Barton. Gelmeyeceğinizi söylemiştim." Duyduğum yabancı kadın sesine gitgide yaklaşırken, kaşlarım çatıktı. Barton?

"Hadi ama anne, babam eğer Natasha Teyzenin bahsettiği kızla iyi anlaşırsak arkadaşları olarak gidebileceğimizi söyledi. Kimse fark etmez bile, lütfen!" Koridorun ucundayken tekrar durakladım, tam karşımdaki kanepede oturan kadın kucağındaki bebeği sakinleştirmeye çalışırken bıkmış gözüküyordu. Çocukları başından savmak istercesine kafa salladığında bir an olsun yüzlerini görebildim. İkisi de benim yaşlarımdaydı.

Salon yavaş yavaş dolarken boğazımı temizleyerek herkesin olduğu tarafa doğru yürümeye başladım. Beni ilk fark eden, her zamanki gibi Sam olmuştu. Eliyle ıslık çalınca egolu bir bakış atıp ellerimi iki tarafa doğru açtım.

Almış beklediğimi anlamış olacaklarki arkamdan gelen Steve ve Natasha da dahil, hepsi beni alkışladığı da gülümsedim.

"Bugün asfalt yıkılıyor desene." Clint koltuktaki kadının elindeki çocuğu alınca, gözlerim faltaşı gibi açıldı. Cevap veremedim. Oda bunu fark etmişçesine gülümseyip kafa salladı. Eliyle ayağa kalkan kadını ve yanındaki beni dikizleyen iki çocuğu işaret etti.

"Bu karım Laura. Cooper, Lila." İki çocuğu da gösterdikten sonra elindeki bebeği bana doğru uzattı. Almamı beklediğinde, telaşla ne yapacağımı bilemeyerek bebeğe sıkıca sarıldım.

"Bu da sonuncu, Nathaniel." Dediğinde, kafasını boynuma gömmüş çocuğun yüzünü görmek için cebellesmekle meşguldüm.

"İnanamıyorum sana." Dedim büyülenmiş bakışlarımı bebeğin yüzünden ayırmaya çalışarak. Kızgın olmaya çalışıyordum ama sesim adeta pamuk gibi çıkmıştı. "Bunca zamandır benden bunu nasıl saklarsın?" Diye zar zor tamamladığımda Natasha bana fırsat vermeden elimdeki bebeği aldı. Bakışlarım Clint'e kaydığında karısı Laura'ya hafifçe sarılmıştı.

"İnan bana, en çabuk öğrenen kişi sen oldun." Diye dalga geçerek konuştuğunda göz devirdim. Tam o sırada gözüm arkadaki iki çocuğa takıldı. Biri sert bakışlarıyla bizi izlerken, kız olan hafifçe gülümseyerek yanıma yanaştı.

"Lila Barton." Dedi kendini tanıtmak istercesine. Haddinden fazla gülümserken kafa salladım.

"Amaris Stark, tanıştığıma memnun oldum Lila." Stresten ısınmış elimle omzuna dokunduğumda arkada duran çocukla göz göze geldim. Suratimdaki gülümseme hafiften kaybolurken silkelendi.

"Üzgünüm, Bay Stark'ın bir kızı olduğu gerçeği ürkütücü geliyor." Dediğinde, hafifçe kıkırdadım. "Cooper."

Cooper'ın uzattığı eli sıkarken, artık yola çıkma vakti gelmişti.

"Tanrım, şükürler olsun!" Dedim sıkış tıkış arabadan inerken. Ayağımdaki stiletto yürümemi zorlaştırırken arabaya tutunmak zorunda kaldım.

"Hangi akla hizmet o kadar araba varken sadece iki arabaya sıkışıp geldik ki!?" Diyerek sesli isyanda bulunduğumda, diğer arabadan çıkan Wanda bilmişçe gülümsedi.

"Aslında bizde boş yer vardı, siz hepiniz aynı arabada olmak için fazla ısrarcıydınız." Derken Vision'un uzattığı kola girmesiyle önden yürümeye başladılar.

Herkes arabadan inince Steve'nin yanına geçerken Cooper ve Lila'nın omuzuna hafifçe dokundum.

"Biz ara ikinizden birinin üstüne oturmuş olabilirim. Üzgünüm çocuklar. Az sonra görüşürüz!" Birşey demelerine fırsat vermeden Steve'nin yanına geçtiğimde sağ koluna sarılıverdim. Diğer koluna giren de Natasha olmuştu.

Bütün Avengers art arda yürürken Gördüğüm manzarayla hafifçe kaşlarım çatıldı. Laura, Cooper ve Lila normal misafirlerin girmek için kullandığı kapıdan sıvışırken bizim için ayrı bir kapı olduğu üstünde Avengers yazan ve önünde muhabirler kaynayan kırmızı halıdan belliydi.

"Belki de bende Laura'lar ile gitmeliyim." Dedim tereddütle. Steve'in kolundan ayrilacakken beni bırakmadı. İtiraz da etmedim.

İçeri girecekken hafifçe kafamı eğdiğimde, sorulan soruları veya görmek istenilen yüzümü umursamadan Sam bir tarafımda, Steve bir tarafımda kapıdan hızlı bir şekilde geçtik.

Bununla birlikte derin bir nefes verirken, girdiğimiz alanın büyüklüğüyle bir an nutkum tutuldu.

Bir kilise havası veriyordu, ard arda dizilmiş konuk masalarının sonunda bir kürsü, kürsünün üstünde birbirleriyle konuşan Pepper, babam ve birkaç kişi vardı. Pepper benim geldiğimi fark eden ilk kişi olduğunda, biz de en arka sıralardan birine oturmuştuk.

Pepper hafifçe babamı dürttüğünde gözleriyle bebim olduğum tarafı işaret etti. Bu ana şahit olmamak için kafamı önüme eğdim. Tam o sırada, babamın sesi bütün salonda yankılandı.

"Nasılsınız millet? Partiyle ilgili düşünce faslını geçiyorum çünkü pff- bu bir Stark partisi, kötü olma ihtimali yok değil mi?' diyerek konuştuğunda, kafamı kaldırdım. Bu sürede kalabalık toplu bir şekilde gülünce bunun bitmesini bekledi.

"Evet artık Tony Stark değil, Stark Partisi. Çünkü artık soyadım bana Özel değil dostlar." Boğazını temizlediğinde, koca salonda nefes alma sesi bile çıkmıyordu. Flaşlar yüzüne doğru parlarken, gözleri beni buldu.

"Bugün buraya hayatınızda ilk ve son defa şahit olacağınız bir olaya tanıklık etmeye geldiniz. Tony Stark'ın ilk ve son hatasının sonuçlarını görmeye." Bu ana kadar kendini överken, dediği şeyle gülümserken durakladım. Kaşlarım çatıldığında, gözlerim salonda oturanlar uzerinde gidip geldi.

Şu an herkes oldukça meraklı bir şekilde ona bakarken, o ise koca kalabalığın arasında bir saniye bile gözlerini ayırmadan bana bakıyordu. Bunu fark eden misafirlerde doğrudan bana bakmaya başlamıştı.

"Burada size hatam sonucunda otobiyografimi baştan çıkarıp herkesi sıkmayacağım emin olun, sadece bugün bir teşekkürde bulunmak istiyorum." Elindeki kokteyl, havaya kalktı.

"Kızıma." Dediğinde, ipler koptu.

Bütün salon yaygara içinde yüksek seslerle konuşmaya başlarken ben ve Avangers sadece neler olacağını bekliyorduk. Kadehini indirmeden konuşmaya devam etti.

"Uzun bir zaman önce benim için değerli biri tarafından bana güvenilerek verilen bir mucizeye, daha ne olduğunu kavrayamadan yüz çevirmek zorunda kaldım.

Üzerinden çokça zaman geçti. Asla unutmadığım bu mucizeye ulaşmaya korkarken o bana geldi. Çok şey oldu, iyi veya kötüsüyle. Ama artık, bunu duyurmak için son derece uygun bir zaman olduğunu düşünüyorum. Dikkat edin millet, iki Stark gözlerinizi olduğumdan daha fazla kamaştırabilir. Ve şimdi bütün davetlilerin önünde, yanıma gelmeni istiyorum kızım."

Konuşmayı bitirip ümitle yüzüme baktığında, ne yapacağımı bilemedim. Bir süre öylece bakakaldığımda Natasha bama yardımcı olmak istercesine ayağa kaldırdı. Steve elini hafifçe sırtıma vurduğunda, sandalyeyi geriye çekebildim.

Odada tek ayakta olan benken, bütün kameralar artık babamın değilde benim üzerimdeydi. Beyaz flaşlar nefes almamı zorlaştırırken ne olursa olsun babamı zor duruma sokmak istemedim.

Ve ayrıca, bana hayatımda ilk defa kızım demişti.

Yüzüme tedirgin bir gülümseme yerleştirip koca salonu baştan sona yürürken geçen saniyeler bana asırlar gibi gelse de çaktırmadan derin bir nefes aldım. Sırtımdan akan terlerin her zerresini hissedebiliyordum.

Kürsüye yaklaştığımda Pepper çıkmam için elini uzattı. Reddetmeyio ekini tuttuğumda yardımı ile birlikte hızlıca medivnelerden çıktım.

Ve o an, gözlerimin içine bakan babamdaki samimiyete inandığını hissetmiştim.

Ağlamamaya çalışarak hafifçe gülümsediğimde, sadece omuz silkti. Yüzündeki çarpık gülümseme konuşmanın başından beri oradaydı. Bana mikrofonu işaret ettiğinde onu umursamadım. Hızlıca ellerimi boynuna dolarken kafamı öylece göğsüne bırakıverdim.

Bu sırada salonda kopan alkışlar aniden sönüvermiş, sadece babamin nefes alışverişlerini duyar olmuştum. Bir süre öylece kaldım, cesaret edip ayrıldığımda o hâlâ kolunu sırtımdan çekmedi. Beni daha çok kendine çekip mikrofonun önünde duruşumu izledi.

"Öncelikle herkese iyi eğlenceler." Dedim çatallaşmaya başlayan sesimi yok saymak için öksürerek. Koca kalabalığa göz gezdirirken telaşla gülümsedim.

"Acaba bana da bir içki verebilir misiniz? Kafayı bulup sakinleşmem gerekiyor." Dediğimde, bütün salon yıkıldı.

Ne söyleyeceğimi bilemeyip herkesin gülmesine sebep olan bu sözle elimi alnıma koyup utanmış bir ifade takıntım. Ancak babam o anda beni kurtarırcasına kafa salladı.

"Reşit olamadan içemezsin küçük hanım." Mikrofona yaklaşıp gülümseyerek konuştuğunda geri çekilirken umursamazca ekledi. "Kesinlikle bu kurala uymsk zorunda değilsin." Dediğinde salondaki birkaç kişi uğultu oluşturacak şekilde kıkırdadı.

"Hiç alkol içmedim, merak etme Bay Stark." Dedim büyük bir imâyla. Şaşırmış bir şekilde bana baktığında tekrar konuştu.

"Gördüğünüz gibi kusursuz bir Stark'ın kusursuz bir çocuğu oluyormuş. Merak etme tatlım, benim kokteylimde içki yok." Dedi elindekini bana uzatarak. Sonra kalabalığa döndü.

"Bugün seni iki gün sonraki sınavlarına çalıştırabilmek için ayık bir şekilde öğretmenlik yapabilmem gerekiyor. Bu yüzden, şu anlık ikimize de içki yok." Dediğinde daha fazla konuşmasına izin vermeden tekrar sarıldım. Kollarını bana sararken kalabalıktan yükselen alkış sesi burukça gülümsememe sebep oldu.

Heey, uzun bir bölüm. Vay canına.

Nasıldı, beğendiniz mi?

Artık motivasyonumu düşürmeyeceğim. Bir önceki bölüm 40 vote zor oldu ama sorun değilll.

Evet, size layık olmak için iyi yazmaya çalışıyorum. Hatalarım varsa affola. :)

Continue Reading

You'll Also Like

20.6K 1.1K 32
Peki Ya Biz? Sahte bi aşkla başlayıp gerçek bi aşka dönüşe bilir miyiz? Bizim hikayemizin sonu mutlu bitebilir mi? ~~~~~~~~~~~~~~~~♡
14.9K 1.7K 25
James Potter ve Olivia Snape Bütün hafızalardan Mrs Potter'ın -Harry'nin annesi- kim olduğu silinmişti. Dumbledore, birinin zamanda geriye gidip Mrs...
2.3K 865 27
Karavan'ının içinde hayatını kurmuş bir genç kız ve hayatını işine adamış genç bir oğlan. Tesadüflere dayalı tanışmaları, geçmişleri ile geleceğe yön...
93.9K 4K 21
Yabani dizisinden tanıdığımız Asi ve Alaz'ın muhtemelen hiç yazılmayacak anlarına dair tek veya birkaç bölümden oluşacak hikayelerdir.