Dershane Hocam

By S0gukyaz

2.4M 109K 63.2K

Yüce yaradan beni yaratırken bol keseden ego hamuruma katmışsa ben bir şey yapamam abicim. Ego doğuştan gelen... More

Ödev
Bittim
Özür Dilerim
Firariler
Görmüyorsun hiç
Eda
Demir Hoca
Kalp Ağrısı
Sıra Bende
Olmaz
Yüzbaşı
Bir Hafta
Aşıksın
Sevgilim
Yaş Pasta ve Biber Turşusu
Sarı Bebe
Basıldık
Misafir
Yitirilen İrade
Tekrar Kazandık Galiba
Yüzbaşının Kızı
Senden Uzakta
Evim
Kritik Mesele
Bir Adım Öteye
Reziliğin Böylesi
Maviş
Gönderi
Curcuna
Korku
Zamanı Değil
Racon
Bu Adam Benim Kocam
O Gece Bu Gece
İhtiras (I)
İhtiras (II)
İhtiras (III)
Prensim
Müptelam
Dilan
Uzun Süren Ayrılık
Kayıp
Son Bir Adım
Amerika
Evet
Bebemin Anası
Kadınım
Vermiyorum
(kesit)
Evleniyorum

Küçük?

80.8K 3.2K 1.9K
By S0gukyaz

...

Sağ tarafıma doğru baktım.Furkan dershaneye getirdiği çekirdeklerin tuzunu emcüklüyor arada bir çıkardığı sesler aç karnımda bulantıya yol açıyordu.

Sol tarafıma baktım.Açelya getirdiği yeni ojesini tırnaklarına sürüyordu ve oje kokusuyla yüz buruşturmaktan yüz felci geçirecektim artık!

"Melek şu soruya bi bakar mısın?"ha söylemedim değil mi,bir de hemen arkamda oturan angut vardı.

"Melek?"diye fısıltıyla konuşunca bıkkınca ona doğru çevirdim kafamı.

"Ne başımın belası ne?"yarım ağız sırıtarak bana kitabını uzattı.

"Yuvarlak içine aldığım soruya bakar mısın?Anlamadımda."

"Emre git hocalara sor,hadi cano."
Bıkkınca ofladığında göz devirerek önüme döndüm.

Sen mahallenin abaza çocuğu,yani sen dershaneye gerçekten ders çalışmak için mi geldin?Hah yalanını yesinler senin.

Gözlerim etüt salonundan içeri giren uzun boylu adama kaydı.Senden çok pis intikam alacağım cücük kafa.Sana sanırım Melek Arıcı'nın kim olduğunu göstermem lazım.Şu tipe bakar mısın Allahın meymenetsizi.

"Ara veriyoruz."
Dediğinde sandalyeler ardı ardına çekilip fayansta ses çıkarınca yüz buruşturdum.İnsan bi kaldırırdı ya.

"Bu koku ne böyle!?"elindeki kalem ve kağıdı önündeki masaya bıraktığında Açelya elini kaldırmış "Melek sence oldu mu bu tırnaklarıma?"diye sorunca ateş gibi yanan gözler anında Açelya'yı buldu.

"Açelye ojeyi kaldır! Etüt salonunu berbat kokutmuşsun.Açın sizde şu penceleri."diyerek pencerinin kenarında olan öğrencilere seslendi.

Tabi cam kenarında olduğum için sert bakan bakışları beni bulmuş çatık kaşlarını gevşetmişti.

Kesin bana pencereleri aç diyeceğini tahmin edip hızla önümdeki fizik kitabını alarak çantaya koyar gibi yaptım.Ama yer mi?I-ım yemez.

"Melek pencereleri aç kızım"

Molok poncoroloro kozom.Kız ben vallahi bunun ümüğünü sıkarım.

Dudaklarıma bir gülümseme yerleştirip omuz üzerinden, dudakları kıvrılmış yine o alaylı bakışlar atan Demir hocaya "açayım hocam" dediğimde başını olumluca salladı.

O sırada Açelya tırnaklarına üflemeyi bırakmış,elini indirip hızlıca mat mor rengi ojesinin kapağını kapamıştı.

Pencerelere yöneldim.Hemen önümde olan çocuğa "Şş Groubana yardım et be" dediğimde elini omzuma koyup "Bu ulvi göreve beni uygun gördüğünüz için teşekkür ederim lady.Hemen!" Dediğinde "Allah çarpsın duygulandım" dememle güldük.

Ben ve duygulanmak.Hassiktir ordan.

İkimiz pencerelere yöneldiğimizde arkadan gelen o sesle dişlerimi sıktım.

"Furkan! Oğlum git bana bir kahve al da gel hadi."

Bakın ben üç aydır bu adama katlanıyorum!Gördünüz ama değil mi?Allah bu mahlukatı sınavım olarak bana göndermiş sanki.

Furkan oflayıp bana bakarken kafamı git,sıkıntı yok dercesine salladığımda omuzlarını indirerek "Tamam hocam" demişti.

Demir'in hocanın yanına yavaş adımlarla ilerlerken etüt salonunda bulunan on pencereyi açmaya koyulmuştum.

Etüt salonu değil uçak iniş pisti mübarek.Siz düşünün artık kalabalıklığı.

O kadar gıcık biri ki,ben tüm pencereleri açana kadar beni bekledi.En sonunda yanından geçip giderken "teşekkür ederim küçük hanım" demesine "küçük hanım senin babandır"demedim canım.Hiç der miyim?

"Rica ederim hocam"

Sinirle kendi sandalyemi çekip oturdum.Enerji kaybetmiştim.Ben şimdi sorulara da odaklanamam!

O sıra Furkan elinde bir kupa bardakla etüt salonuna girmiş,yoklama kağıtlarını inceleyen Demir hocaya bardağı teslim ettikten sonra o da saniyeler sonra yerine geçip oturmuştu.

"Allah'ın belası.Hayır bir insan h mi sevecen olmaz." Onu onaylan bakışlar altında elime kalemimi aldım.

"Harbi bu manyak."diyen Açelyaya "ben size ne anlatmaya çalışıyorum iki aydır?"dediğimde arkamdan gelen sesle resmen oturup ağlayacaktım.

"Melek kantine gidiyorum bir şey ister misin?Kahve alayım mı sana,sen seversin?"

Elinin birini hemen oturduğum yerin üzerine diğerini ise sandalyemin üzerine koyan Emre üzerime doğru eğilince göz ucuyla bana bakan Furkan ağzının içinde bir şeyler gevelemişti.

"Yok Emre sağol."dediğimde "aç mısın? Bak istersen gidip yiyecek bir şeyler de alabilirim."dediğinde "Emrecim teşekkürler"dedim başımı kaldırdım ona bakmak için.
Kaldırmaz olaydım.

Bana bu kadar yakın olduğunu bilmediğim Emreyle neredeyse burnumuz birbirine değecek kadar yakınlaşmıştık birden.

Nefesimi tuttuğumda mavi irislerinin içinde dalgalanan denizden gözlerimi çekmeme neden olan şey etüt salonunu dolduran gür sesti.

"MELEK ARICI ODAMA!"

Bu adamı hayatımı kurtarırken hiç düşünmemiştim.Normalde olsa bu bağırışına karşılık kıçını bile parçalasa gitmezdim ama şu an içinde bulunduğum durumdan kurtulmak adına önüme dönüp sandalyemi geriye doğru ittim.

O sırada benden uzaklaşan Emre'ye içimden küfür senfoni orkestrasıyla bestelediğim mükemmel şarkıları dile getiriyordum.Bu çocuk elimde kalacak en sonunda.Ne laf anlamaz bir çocuk ya.

Demir hocanın buradan belli olan çene kemiğine gözlerim takıldı.Dudaklarını birbirine sıkıca kapatmıştı.Elindeki kalemin kapağıyla sertçe oynuyordu.Heey öpüşmedik bir şey yapmadık.Ne bu şiddet bu celal?

"Gazan mübarek olsun."Furkan'a eyvallah bakışı attığımda Emre "ne alaka?"diye sormuştu ki onu es geçip beni bekelyen adama doğru adımlayınca benden önce davranmış etüt salonundan çıkmıştı bile.

Merdivenlerden hızlı hızlı inen adama yetişmek için hiç uğraşmadım, kendimi yormaya değmezdi.

Yavaş yavaş indim arkasından,bir ara omuz üzerinden bana bakmış ve homurdanarak önüne dönmüştü.Yavaş in lan sende.Bir de utanmadan homurdanıyor mal.

Yavaşça ve hiç acele etmeden indiğim merdivenlerden sonra odasına geçip koltukta oturan adamın odasına girdim.

Çekmecesinden hızla bir kağıt çıkarırken aynı hızlada masaya koydu.

"İmzala şunu."diyerek resmen önüme fırlattığı kağıda kaşlarım çatık bakakaldım.Kendini bir şey sanan soğan cücüğü sinirliydi.

Aman ne güzel.Bu şimdi sinirini benden çıkarmazsa iyi.

Önündeki kalem kutusundan mavi kalemi alıp gece etütü için gerekli olan yeri istemeye istemeye imzaladım.Ah baba ah.Yaktın beni yakayacağım seni,bekle lan beni!

Kalemi tekrar yerine koyup kağıdı onun bana verdiği gibi önüne atarak "Al lan artist!"diyemedim.

"Buyrun hocam."

Kağıdı elimden aldığında "bu gün kalıyorsun etüte.Bu son etütünüz mola süreniz değişmedi,hemen sonra gece etütü başlayacak , iki etüt olmak üzere etütü bitireceğiz."

"Anladım."dediğimde gözlerimi kaçırıp ayaklarıma bakmaya başladım.

"Niyetim senin kötülüğünü istemem değil Melek."
Allahallah ben ikna oldum şahsen ya siz?

"İstediğin bölümü kazanmanı çok istiyorum.Öğrencilerimin başarılarına tanıklık etmek beni mutlu ediyor."banane bundan be.O zaman git biraz başka öğrencilerle ilgilen.

"Emin ol dediklerimi yaparsan bu sene kesinlikle kazanacaksın.Benim hakkımda olan düşüncelerini az çok biliyorum Melek."dediğinde başımı kaldırıp ona baktım.Sandalyede başını geriye atmış kahverengi irisleri yüzümde usul usul dolanıyordu.

"Ama düşündüğün gibi biri değilim."düşüncelerimi yıkmak için söyliyordu sanki.Ona inanmamı istermiş gibi.

"Babanla konuştum.Pazar günleri dinlenmeni istedim ve pazar günleri gelmene gerek yok."

Şaşkınlıkla baktım ona.Bunu gerçekten yapmış mıydı?

"Cidden mi?"dediğimde başını salladı.

"Cidden."

İyi hadi bir şeye yaradın amip.Bak yavaş yavaş sana olan buzlarım eriyor haberin olsun.

"Teşekkür ederim."dediğimde gözleriyle onayladı.

"Hadi etüte.Bir kaç dakika kaldı."dediğinde başımı salladım ve kapıya doğru yöneldim.

"Bu arada!"demesiyle durdum.

Ayağa kalktığında bir şeye sinirlenmiş gibi gözlerini kapatıp açtı derince soluduğunda.

"Derya'nın yanı boş oraya geçip otur."

Nolamaaazz!

"Hocam yerim gayet iyi ama benim."
Camın önü bizimkilerin arasındaydım daha ne olsun?Duvar tarafına geçmeye hiç niyetim yok canım hocam.

"Sorgulama Melek dediğimi yap."

Allah'ım çıldırmak üzereyim!Sen sabır ver lütfen.Şu kulunu bir gör artık ama ya.

"Duvar tarafına geçmek istemiyorum.Yerim gayet iyi."kaşlarını çatma işte.Gözlerine bakmaktan korkuyorum ben.

"İkiletme ve geç diyorsam geç!"yerinden kalkıp bana doğru adımladığında başımı kaldırıp "hayır."dedim.

Ölürüm de duvara bakarak ders çalışmam arkadaş.Cam kenarı diyorsam cam kenarı!

"Karşı mı çıkıyorsun?"
Evet başka soru?

Dibime giren Demir hocadan yayılan sigara kokusunu solumamak için nefesimi tuttum.Zorla bırakmıştım zaten.Bu adam beni tekrar teşvik ediyordu.

"Karşı çıkmıyorum."dediğimde başımı kaldırdığımdan dolayı ağrıyan enseme küfür edip kafamı ayaklarıma indirdim.Neyse bari böyle o meymenetsizin suratını görmüyoruz.

"E o zaman?"

"Hocam ben duvar dibini sevmiyorum banane ya."diye homurdandım.Yerimden, beni öldürsen yine kalkmazdım.

Benden uzun olan adamın sesli nefes alış verişi başımı kaldırmama neden oldu.
Sen niye üzerime eğildin hoca, hayırdır?

Dudaklarındaki ufak tebessümüne ağzım açık bakakaldım.Yemin ederim adam hasta.

"Dediğimi yap!"yerimde irkildiğimde kaşlar tekrar çatılmış dudaklarındaki gülümseme yok olmuştu.Gözlerimi dolgun dudaklardan çektim.
Senin gülümsemen buysa gülmen nasıldır acaba Demir hoca.

"Ne bağırıyorsun be!"sinirle konuştuğumda karşımda afallamış adamla dudaklarımı ısırdım.Hay ağzımın ayarına...

"Ne?"
Sesinde yine yirmi leş varsa ben bittim sanırım.

"Şey yani hocam bağırmayın sizin için diyorum ama ben.Hani ses telleriniz zedele-"

"Melek-"dişlerinin arasından konuştuğunda sertçe yutkundum.Üzerime tekrar eğildiğinde gözlerimi kapadım.Aferin Melek aferin.Dilini kopar bir yerine sok Melek.

"Etüte çık!"kulağımın dibinden gelen sesle tüylerim şaha kalktı.Allahım sana geliyorum.

Gözlerimi korkakça araladım.Gözlerimin ilk gördüğü şey Demir hocanın boynuydu.Kulağıma doğru eğilmiş ve gereksiz bir yakınlıktan dolayı ciğerlerim şu an onun kokusunu soluyordu.

Bu adamın boynundada mı dövme vardı?

Birden bir sıcaklık bedenimi kavurmaya başladığında alnımın terlemeye başladığını farkediyordum.

"Duvar tarafına geç.Gelip kontrol edeceğim Melek."geri çekildiğinde sarhoş sarhoş ona baktım.Kahverengi irisleri öyle bir bakıyordu ki boğazımı temizleyip gözlerimi kaçırdım.

"Hayır"dedim ve arkamı döndüm.Sen inatsan ben senden inadım Demir hoca.

"Gelip bakacağım."
E gel bak.

Kapıyı açıp çıktım.Sinirlenmiştim durduk yere gördünüz ama yaptığını ama değil mi?Sanki çocuğunu azarlıyor haspam.

Ben cam kenarına geçmek saat yedi buçukta dershanede oluyorum be.Tabi sen nereden bilirsin uykundan ödün verip bir cam kenarı için dersin başlamasına bir saat kala nazi kampına gelmeyi.Ha nereden bilirsin?

Merdivenleri hızlı hızlı çıktım.Hayır bir de bir form imzalamaya beni aşağı çağırıyordu!Beş kat aşağı inip çıkmak beni ne kadar yoruyor biliyor musun sen aptal!
Bak yine sinir bastı iyi mi?

Etüt salonuna girip camın karşısındaki yerime geçip oturdum.

"Yine sinirliyiz."diyen Furkan yarım ağız sırıtırken kafasına bir tane geçirdim.

"Sus,sinirimi senden çıkarmayayım."ensesini ovalarken ağzıma ökünmesine karşılık kitapla omzuna vurdum.

"Off didişmeyi kesin de bu son etüt ve biraz kafa dağıtmak için kola çekirdeğe ne deriz?"diyen Açelyaya göz devirdim.

"Harbi lan.Yapalım vallaha.Olur dimi Melek?"

Nah çekip elimi salladım."Ablanız gece etütüne kendi rızası dışında kaydoldu.Nah gelirim sizinle."

"Şaka!"

"Harbi mi?"

Başımı salladım ve su şişesini alıp kapağını açtım.Bir kaç yudum içtiğimde "Demir hocacım sağolsun,babmın aklına girdi de."

"Ya hayır ama bak bu olmadı."Açelya oflarken Furkan düşünüyordu.

"Sen şimdi bu etütten sonra iki etüte daha mı kalıyorsun?"dediğinde başımı evet anlamında sıkıntıyla salladım.

"Maalesef Furkan, maalesef."

"Ya en sonunda sikeceğim bu adamı o olacak ama ha."kalemini sinirle kitaplarının üzerine atıp ayağa kalktı.

"Ya ne yapıyorsun otursana salak."omuz silkip "Herkes yerlerine!Etüt başladı!"diye bağıran adamın yanına öfkeyle yürümeye başlayınca "Açelya tut!Hayır o daha çok genç"demiştim ki ikimizde ayaklandık.

"Herkes yerlerine dedim!"bize bakan koyu kahvelerle yutkundum.Furkanın kolunu koparırcasına tuttuğumda koyu kahveleri bir kaç saniye, Furkan'ın kolunu tuttuğum elime baktı.

"Hocam!"Furkan yavrum o nasıl ses,özür dile bakim abiden.

Kahveler Furkan'a döndüğünde yutkundum.Bu adamın sesindeki leşleri geç gözlerindeki leş daha fazlaydı.

"Yapma."dişlerinin arasından sessizce konuşan Açelya yüzündeki gülümsemeyi bozmadan Demir hocaya bakıyordu.

"Evet Furkan?"

Furkan çattığı kaşlarıyla bir kaç saniye Demir hocaya bakıp Açelyayı koltuğunun altına alıp gülümsedi."Hocam biz Açelyayla gece etütüne kalmak istiyoruz."

"NE?!"

"İşte feraset işte adam gibi adamlık.Furkan diye yazılır adamın dibi diye okunur be"sessizce fısıldadım.

Demir hoca gözlerini kısıp Furkan ve onun kolunun altında öfkelenmiş esmere baktı.

"Bu gece kalamazsınız."ne alaka yaprak!Ben niye kalıyorum o zaman.

"Yok hocam biz çok istekliyiz ama.Bize bir kıyak geç-"

"Yerlerinize!"bu sakin ama nahif ses,bu öldürücü bakışlar...

Furkan ve Açelyayı yakalarından tuttuğum gibi arkama aldım."geçiyoruz hocam,kusura bakmayın."

Hemen arkamı dönüp bizimkilere kaş göz işareti yaparken omuzlarından itekledim.Bu adam bizi yerdi.Hatta yemekle de kalmaz ayakta s-
neyse.

Sandalyelerimizi çekip kıçımı sandalyeye koyacakken "Melek eşyalarını topla."diyen o sinir bozucu sesle derin bir nefes alıp verdim.

Yerimde dönüp ona baktım.
Meydan okur tavrına göz devirirken kollarımı göğüsümde bağladım.Hayır dediysem hayır!

Eliyle gel yapınca kaşlarımı kaldırdım hayır manasında.
Öyle mi?Der gibi bakınca ağır ağır kafamı salladım.

Kahvelerini bir saniye bile gözlerimden çekmeden konuştu.

"Furkan,Emre ve Açelya eşyalarınızı toplayın."

HAYIR YAAAĞĞ! ŞEYTAAN.

Bana sırıtarak bakarken bizimkilerin kollarını tuttum."gitmeyin lan."dedim fısıltıyla.

"HADİ!SİZİ Mİ BEKLEYECEĞİZ!"oha! Sesin karşı mahalleden duyuldu karşı mahalleden.

Açelya ve Furkan ne ara ayaklanmış ne ara eşyalarını toplayıp "Bu bizi siker.Kusura bakma Melo."diyerek soluğu Demir hocanın yanında almışlardı bilmiyorum bile.Emre'de dahil tabi.

"Selin,Ceyda ve Buket eşyalarınızı alıp şuralara geçin."

Kavgalı olduğum kızlar mı?Cidden mi?

Seni affetmayacağım Demir!Affetmayacağım cağım! cağım!

"Hocam yerimiz iyiydi bizim."bana göz devirerek bakan Ceyda'ya buradan bir uçan tekme atardım da ortam müsait değil işte.

"Size fikrinizi mi sordum ben?Kalkın diyorsam kalkın."

Saniyeler içinde yerlerinden oflaya puflaya kalkan kızlar benim gardaşlarımın,can dostlarımın yerlerine geçince kalbime sanki bir hançer saplandı.Sabredin gardaşlar,kurtuluş yakındır!

Bizimkilerde kızların yerine geçip oturduğunda "çıt bile duymayacağım."diyen adama "Çıt" diyerek yerime oturdum.

Etüt salonunda bir kişi kısık kısık güldüğünde "Melek!" Diye uyarıcı sesine göz devirdim.

Önüme döndüm.O sıra bana tip tip bakan Ceyda'ya "hayırdır birader?"dediğimde bir kilo kırmızı ruj ve üzerine sürdüğü ikiyüz elli gram parlatıcıyla balon balığı dudaklarını öne çıkarıp ufladı.

Yanağına elimi koyup başını diğer tarafa çevirdim.

"Ne yapıyorsun sen be?"

"Şu dudaklarını çek.Saçım istemsizce yapıyor ya."dediğimde homurdandı.

"Sessizlik!"ya senin de ebeni edeceğim ama yeter ya!Pih lanet.

Önüme döndüm.Göt kadar yerde kitabımı açıp elime kalemi aldığımda bir buçuk saat olan etütü kompile matematiğe ayırdım.

Hayır ben anlamıyorum ki abicim.Ben bir işçi olacağım ve yanımdaki çırakla bir havuz başında oturup biz sence bu havuzu kaç saatte dolduruz diye hesap mı yapacağız?Hah beyinsiz değiliz çok şükür.
Alırım elime çayı 'aç oğlum musluğu'der doluncaya kadar yatarım anasını satayım daha ne düşünüp kendimi yoracağım be.

Bir buçuk saati yeri geldi monologlarla yeri geldi homurdanmalarla bitirdiğimde "Etüt bitmiştir."sözüne karşılık kalkıp Madagaskar filmindeki rakun gibi dans etmeyi,yanıma gelen amiple kafamdan attım.

"Hadi eşyalarını toplada gidelim Melek"hayırdır oğlum?

"Emo bak kanka tek bir şey söyleyeceğim anla artık."dediğimde çatallaşmış sesime karşılık yüz buruşturmayı başka bir zaman yapmak için rafa kaldırdım.

"Beni bir sal!"

"Şşş ne oluyor lan?"Furkan'a yok bir şey bakışı atarken Emre "Rüyanda görürsün."demesiyle sinirle güldüm.

"Manyak mısın oğlum sen?Ha?"herkes eve giderken ben etüte devam edeceğim diye sinirlenmiş şimdide Emre'nin uyarılarımı ciddiye almamasına karşılık sinirimi ondan çıkaracaktım.Ben seni uyardım kanki,dinleseydin.

Yerimden sertçe kalktığımda "Siktir git lan artık."dedim sessizce.Etüt salonu boşalmamıştı tam olarak.

Sinirle kolumu tuttu."Melek bak beni deli etme güzelim."

"Şşşş mesafeyi koru abicim."kolumu sıkan elini Furkan tuttuğunda elini hırsla geri çekti ve üzerime bir adım attı.Araya girmek isteyen Emre'yi durdum.

"Seni seviyorum Melek.Sen ister anla bunu ister anlama."sesi alçaldıkça alçaldı.

"Seni canımdan çok seviyorum."mavileri hafiften nemlendiğinde derin bir nefes alıp verdim.

"Emre senin sevgine karşılık veremem ben."anla artık şunu çocuk anla be.

"Denemiyorsun ki."dediğinde gözlerim etüt salonunu dolandı.Hala bir kaç kişi vardı.Demir hoca ise elinde yine kahve bardağı ile salondaydı

"Emre burası konuşmak için uygun değil."dediğimde hemen araladı hafif dolgun dudaklarını "tamam gel istediğin bir yere gidip konuşalım."

Senin bu çabalarına karşı benim karşılık vermeyişim git gide beni kötü etkiliyor Emre.Sevmiyorum dedim neden anlamıyor ve kalbinin kırılmasına müsade ediyorsun?

"Gece etütüne kalanlar ders başı yapsın!"yine o ses ve yine kurtarıcım.

Gözlerim sesin sahibini bulduğunda benimle göz göze geldiği an "HADİ!"Diye bağırışına karşılık yutkundum.

"Ben gece etütüne kalıyorum Emre gitsen iyi olacak.Siz de gidin hadi."Gözleriyle Emre'yi yiyen Furkan'a ve uykusuzluktan ayakta zor duran Açelya'ya hitaben konuştum.

"Konuşacağız Melek ve o zaman gör bak fikirlerin nasıl değişiyor."bir şey diyemedim.Boşuna çabalıyorsun diyemedim.

Etüt salonunda kalan beş altı kişiye ek ben yerlerimize geçtiğimizde ellerimle yüzümü ovdum.Emre kafamı çok karıştırıyordu.

"Başlayabilirsiniz."elime kalemimi aldım.Önümdeki paragraf kitabındaki yazılar gözlerim önünde hepsi birbirine karışırken kendime gelmek adına suyumdan büyük bir yudum alacaktım ki su şişesinin boş oluşuyla ofladım.Bir bu eksikti şimdi.

Oflayıp saçlarımı topuz yaptım.Derse başlamamak adına bahaneler üretirken en sonunda bir sayfa kadar olan paragrafı okurken buldum kendimi.
Aman ne güzel..

Baştan okudum paragrafı.Bir bacağımı sallamaya başlamış avuç içimi alnıma bastırıp paragrafın yarısındayken tekrar başa almıştım.

Anlamıyordum!Okuyordum ama anlamayı unutuyordum.Aklım Emre'yi kırmadan nasıl tamamen kendimden vazgeçirebilmekteydi.Fakat sürekli tek bir çıkış kapısı beliriyordu önümde.Yüzbaşıma söylemek.

Babama söylersem neler olacağını az çok biliyordum ve Emre'nin hçbu olaydan hasarsız çıkmasını istiyordum.Ne olurdu yani seni sevmiyorum dediğimde peşimi bıraksaydın?Bir seneni benimle heba etmene deydi mi hiç..

"İyi görünmüyorsun,neden?"
Önüme konan buz gibi olduğu herhalinden belli olan su şişesine baktım.

"Canın sıkkın gibi,hm?"ellerini sandalyemin bir yanına diğerini oturduğum yerin üzerine koyup bana sorgularcasına bakan adama "yok bir şey."demiş elimdeki kalemle paragrafın altını çizmeye başlamıştım.

Yanımdan gitmedi.Bacağımı sallamam şiddetlenirken kalemi tutan elimi saran uzun ve ince kemikli parmaklarla paragrafı boş boş karalayan elimi durdurdu.

"Emre seni rahatsız mı ediyor?" Hızla başımı kaldırdım.

"Yoo"dediğimde gözlerini kıstı."Yoo etmiyor" dememe karşılık biraz eğildi.Sıcak nefesi dudak ve burnum arasındaki sus çizgime çarparken "emin ol yalan söylemekte berbatsın"

Sertçe yutkundum.Oysa çok iyi olduğumu düşünürdüm?

"Şimdilik bu konuyu kapatıyorum."dedi.Kahveleri yumuşaklıkla yeşillerimi talan ederken gözlerinden gözlerimi hiç çekmeyi istemedim.

O sıra fark ettim kalp atışlarını,bedenimin sıcaklığını...

"Koy kafayı uyu biraz.Sonraki etüt çalışırsın."ağzım şaşkınlıkla aralandı.
İlk defa böyle bakıyordu.Şey gibi..anlayışla bakar gibi.

Getirdiği su şişesinin kapağını açıp bana uzattı."İç bir kaç yudum."hipnoz olmuşum gibi dediğini yaptım.Elinden su şişesini alıp bir kaç yudum içerken paragraf kitabımı kapadı.

Suyu içtikten sonra şişeyi elimden aldı."Uyu."dediğinde "devam edebilirim."demiştim.

Kafasını iki yana ağır ağır salladı."Edemezsin,uyudu uyuyacaksın.Dediğimi yap."fısıltıyla konuşmuş,topladığım saçlarımdan bir kaç tutam gözlerim önüne düşünce kahveleri etüt salonunda tur attıktan sonra yüzüme gelen saçı kulağımın arkasına koymuştu.Nefesimi tuttum.

"Hadi küçük."dudaklarındaki ufak bir tebessümle yerinde doğrulduğunda kollarımı katlayıp kitabın üzerine koydum.Başımı da kollarım üzerine koyduğumda ona baktım. Aferin demişti sessizce.

Gözlerimi kapadım.Neden bu adamı hipnoz olmuşum gibi dinleyip her dediğini yaptığımın eleştirisini sonraya bıraktım.Sanırım haklıydı,uyuma konusunda.Hatta o kadar haklıydı ki kısa süre içinde uykuya bile dalmıştım.

Kulaklarımda yankılanan ses rüyalar aleminde bile yankı yaptı.

Küçük..

~Bölüm Sonu~

BÖLÜMLER DÜZENLENMEKTEDİR.SİLİNEN BÖLÜM YOKTUR.

Continue Reading

You'll Also Like

345K 9K 49
alev:OĞUZ BEN ASIK OLDUM!!! oğuz:YİNE KİME AMK????!! alev:acar'a oğuz: siktir!
878K 55.6K 38
"Bana cehennemi yaşatmana rağmen, sen benim cennetimsin çünkü Meira." Fantastik değildir. DİKKAT! Bu kitapta cinayet, cinsel istismar, psikolojik ve...
1.4M 82.6K 53
Ulaş: Ev alma, komşu al demişler. Işık: Öyle mi demişler. Ulaş: Öyle demişler. Alacağım seni kendime. Mecburuz.
404K 32.3K 45
Yıllardır beni kardeşi yerine koymuş bir adamda takılı kalacak kadar aşıktım. NOT: Hikaye eşcinsel evliliklerin gerçekleşebildiği bir zaman diliminde...