Raunchy Alpha // larry

By bearschangedmylife

58.2K 5.2K 11.5K

Şımarık bir Alfanın neler yapabileceğini görmek istiyorsanız doğru yerdesiniz! Harry olgun omegayla mühürlene... More

a slice of the future
prolog
one
two
three
four
five
six
seven
eight
nine
ten
eleven
twelve
thirteen
fourteen
fiveteen
sixteen
seventeen
eighteen
nineteen
twenty
twenty-one
twenty-two
twenty-three
twenty-four
twenty-five
twenty-six
twenty-seven
twenty-eight
twenty-nine
thirty
thirty-one
thirty-two
thirty-three
thirty-five
thirty-six
thirty-seven
thirty-eight
thirty-nine
ONE-SHOT
fourty
fourty-one
fourty-two
fourty-three
fourty-four
fourty-five
fourty-six
fourty-seven
fourty-eight
fourty-nine
fifty
fifty-one
🎀fifty-two🎀
fifty-three
fifty-four
fifty-five
fifty-six
fifty-seven
fifty-eight
fifty-nine
sixty
sixty-one
sixty-two
sixty-three
sixty-four
sixty-five
sixty-six
sixty-seven
sixty-eight
sixty-nine
fınal
Special Chapter "🔄"
Special Chapter "24" 1/2
Special Chapter "24" 2/2
Special Chapter "Axel"
Special Chapter 2 "Axel"
Special Chapter 1/2 "Harry or Louis?"
Special Chapter 2/2 "Harry or Louis"
Spacial Chapter "New Groom" 1/2
Special Chapter "New Grooms" 2/2
Special Chapter "Alternative Jobs 1/3"
Speical Chapter "Alternative Jobs 2/3"
Speical Chapter "Alternative Jobs 3/3"
Special Chapter "Wedding Photo"
Special Chapter "Becoming an Alpha"
Special Chapter "Valeria's Alpha" 1/2

thirty-four

862 72 195
By bearschangedmylife

Hi!

Öncelikle bu bölüm o bölüm değil sevgili Her şey Lou Hakkında,

O bölüm geldiğinde seni etiketleyeceğim zaten, gelen her bölümde heyecanlanma jdjdmelef

Bir de unutmadan! Açıklanan sonuçlar hepiniz için en hayırlısıdır umarım!

İyi okumalar,

×××

Louis gözleri hafifçe araladığında günün daha yeni yeni aydını, odalarında loş bir ortam olmasından anladı.

Ancak güneşin yeni doğuyor olması, anlaşılan o ki, Harry'nin rahat durması için yeterli bir neden değilmiş.

"Hmm," Kaşlarını hafifçe çatarak bedeninde gezen eli tuttu. "..dur Harry."

Alfa kalınlaşan sesinin getirisi boğuk bir mırıldanma bırakıp Omeganın arkasından sarıldı. "Omegam..."

"Alfa, saat daha çok erken, bırak da uyuyayım... Sabah toplantıya gideceğim..."

"Çok güzel kokuyorsun..."

"Beni asla duymuyorsun..."

Louis gözlerini kapatıp sarılmanın ötesine geçen ellere sahip çıkmaya çalışsa da boynuna yaslanan dudaklar buna pek izin verecek gibi durmuyorlardı.

Bir el üzerindeki bol, Harry'nin tişörtünün içine girerken, diğer el beli ve yatak arasından geçmiş üzerinde sadece onun bulunduğu baksırdan beri erkekliğini okşuyordu.

Küçük bir inlemeyle başını geriye doğru atmış ve Harry'nin dudaklarına alan açmıştı. "Alfa..."

Harry dudaklarını aralayıp hafif ısırıklar bırakmaya başladığında daha çok sızlandı. Onu durduramayacağını farkedince kendisini salmıştı, çünkü geri uyuyamayacak gibi görünüyordu.

İki el de kıyafetlerinin altında, teninin üstünde gezinmeye başladığında penisindeki elin kolunu yakaladı. "Ah, yapma..."

Harry hırlarcasına bir ses çıkarıp kendisini onun kalçasına yasladığında geri dönüşü olmayan bir yola girdiklerini anlamıştı.

Çünkü birileri çoktan havalanmıştı.

Alfanın bir bacağını bacaklarının üzerine atarak ona sürtünmeye başlamasıyla sessiz inlemeleri artmıştı Louis'nin. Harry onu iyice kendisine çekip elini de hareket ettirmeye başladığında kaşla göz arasında gelmişti ikisi birden.

Harry duraksamadan Omeganın baksırını çıkarıp, kendi üzerindeki tek şeyden, baksırdan, kurtulmuştu. Hızla eline bulaşmış meniyi Louis'nin deliğine buladığında yutkunmuştu Omega. Ardından kendisine tekrar yaslandığını farkedip gözlerini yavaşça aralamıştı.

İçine yol alan penisle aynı anda ensesine geçen dişler onun bağırarak inlemesine neden olmuştu. Harry seslerini kimin duyacağını hiç umursamadan, tamamen kendi zevki için elini Louis'nin boynunun altından geçirip ağzına kapatmıştı.

Diğer eliyle de Omeganın üstteki bacağını yakalayıp kaldırdığında sert vuruşlarına başlayıp Louis'yi de kendisine çekmişti. Böylece onun da eline doğru doyasıya inlemesine yardımcı olmuş oldu.

Ağzını kapattığı elin yardımıyla başını kendi omzuna yaslayıp dudaklarını omzuna bastırdı. Louis'nin ise bir eli zorlukla yatağa tutunmuşken, diğer eli bacağını tutan Alfanın koluna götürmüş, ondan destek almıştı.

Pozisyonlarını hiç değiştirmeden sona geldiklerinde Louis ağzından çekilen elle rahat bir nefes almış, kendisini salarak sırtını Harry'nin göğsüne yaslamıştı.

Biraz dinlendikten sonra olduğu yerde dönünce Harry'nin dudaklarıyla karşılaşmıştı. Alfa onu öpmeye başlamadan önce ayaklarının ucuna kayan örtüyü üzerlerine örtmüştü. Yavaş öpücüklerinin ardından uykularına kaldıkları yerden devam etmişlerdi.

Ertesi sabah erkenden, Omeganın alarmıyla kalktıklarında, birkaç saat önce yaşadıkları kaçamaktan dolayı, hızlı bir duş alabilmek için banyoya girmiş ve hazırlanmışlardı. Louis okula gitmeye hazır, Harry ise Omegasıyla uyuyup, kaçamak yapıp, uyanmış bir şekilde, halinden olabildiğine memnun ve onu okula bırakmaya hazırdı.

"Daha ne kadar sırıtacaksın?"

"Muhtemelen hayatımın sonuna kadar."

Omega gülerek aynadan son kez kendine bakıp odadan çıkmak için yataktan oturan Harry'nin önünden geçti. Daha doğrusu geçmeye çalıştı.

Kendini bir anda Alfanın dizlerinde bulduğunda şaşkınlıkla kaşları çatılmıştı. "Hey, kıyafetlerimi kırıştıracaksın."

"Bir şey olmaz, az gitmeden yakından da izleyeyim."

Louis ona gülümseyerek baktı. "Buna daha çok fırsatın olacak. Okula geç kalmasak mı?"

"Ben de mi seninle toplantıya katılsam.."

"Ya? Katılıp ne yapacaksın?"

"Belki küçük kurtlar için tavsiyeler verebilirim..."

"Sen bana söyle, ben iletirim."

Harry gülerek Louis'nin beline kollarını doladı ve ona doğru kaldırdı başını. "Bol bol gezsinler ve eğlensinler. Hem de yarınları yokmuş gibi!"

"Bunu söylersem beni kadrodan çıkarabilirler Harry."

Alfa kıkırdayarak başını onun göğsüne yasladı. "Ne var sanki seninle gelsem? Dizinin dibinden ayrılmasam?"

Louis hoşuna giden tabirle gülümsedi. "Nereye gidersem peşimden geleceksin yani?"

"Evet, tek ihtiyacım sensin. Sen, ben ve..."

Louis devam etmesini beklerken gülümseyerek, "Ve?" diye mırıldanmıştı.

Harry başını kaldırıp burnunu burnuna değdirdi. "Sen, ben ve yatağımız."

Louis beklemediği cevapla karşılaşınca düz bir suratla baktı Alfaya. "Bir anlığına romantik bir cümle kuracağına inanmıştım. Bırak beni! Sana ve yatağına mutluluklar, okula kendim gidebilirim."

"Hayatta bırakmam!"

İkisi küçük bir mücadeleye giriştiklerinde sonuç kasıklarına yediği darbeden dolayı yatakta, poposu havada, yüzüstü uzanan bir Harry olmuştu.

Yine de Louis yeni ailesiyle kahvaltısını yapıp evden ayrılığında yemeğini yarım bırakması gerekse de peşinden koşmuştu.

Onu okula bırakıp ayrılmadan da öpücüğünü kazandıktan sonra eve geri dönmüştü. Louis okula girerken sessizliğe karşı kendisini buruk hissetti.

Hiçbir okul, içinde öğrencisi yoksa, bir anlamı da yoktu.

Öğretmenler odasına yaklaştıkça duyulan konuşma sesleriyle herkesin toplandığını anlamış oldu. içeri girdiğinde tek eksiğin Müdür Bey olduğunu gördü.

"Ooo, yeni damadımız de teşrif etti!" Diye başlayan Arthur saniyesinde aldığı en yakın arkadaşından gelen ölümcül bakışlarla sesszliğe büründü.

Yine de onunla uğraşmayı çok istemişti!

Küçük bir 'Günaydın,'la yerine geçip oturdu. Şimdi elips şeklindeki masadaki tek boş yer baş köşeydi.

"Günaydın Louis! Ay gerçekten evlendin! Çok mutlu oldum senin adına!"

"Teşekkürler Becky, sizi davet edemediğim için üzgünüm. Düğün organizasyonunu da davetlileri de Bayan Styles ayarladı."

"Hiç üzülme, kameralar bizi yeterince eğlendirdi ve senden de bütün ayrıntısını dinlemeye hazırım çünkü, Bay Styles."

Louis onun imalı cümlelerine gülümsemekle yetinirken masanın, onlara göre, diğer ucunda kalan Katy lafa karışmadan edememişti.

"Sizce ne kadar sürecek? Yani Harry'nin sıkılması? Uzaktan uzaktan alıp bırakmak kolay, eminim aynı evde bir aydan fazla dayanamaz. Onun için üzülüyorum." Diyerek yanındaki 'kuklası' bir öğretmene dönüp onunla birlikte gülmüşlerdi.

Louis onun hâlâ hangi cesaretle konuştuğuna anlam veremese de sadece gülümseyerek bakmakla yetindi. Ancak Arthur lafa giremeden yanındaki dişi kurt atıldı.

"Bunu neye dayanarak söylüyorsun ki? Louis'yi tanıyor musun? Eminim Harry onda kimsenin görmediğini gördü ve çok da mutlu olacaklar."

Louis dönüp Becky'ye gülümserken diğer taraftan alaylı bir gülüş geldi.

"Ah, üzgünüm. Ek iş olarak Louis'nin avukatlığı yaptığını bilmiyordum Becky."

"Öğrenmiş oldun o halde."

Gülerek cevap veren Becky'nin neden bu kadar zahmet ettiğini anlamasa da, sadece onun duyacağı teşekkürünü iletmekten gocunmadı Louis.

Kalan öğretmenlerin merakla izleyip, dinlediği küçük tartışmanın ardından sessizlik çökemeden içeriye Müdür girmiş ve toplantıya başlanılmıştı.

Toplantı için harcadıkları iki saatin ardından herkes dağılmaya başlamıştı. Louis, Arthur'la birlikte odadan çıktıktan sonra durdu ve Becky'yle arkdaşının çıkmasını bekledi. "Bayan Smith?"

Becky muzip bir gülüşle Omeganın yanına geldi. "Louis?"

"İçeride yaptığın için teşekkür ederim, bunu yapmana hiç gerek yoktu hâlbuki."

"Hiç sorun değil arkadaşım. Sen sessizlğinle büyüklüğünü gösterecektin belki ama sadece seni sinir etmiyor sonuçta?" Kaşlarını kaldırarak omzuyla Louis'yi dürttü. "Birinin onu susturması gerekiyordu."

Louis gülerek başını salladı. Bahçenin sonuna kadar birlikte yürüyüp vedalaştılar. Arthur ona yandan yandan bakınca Louis göz devirip döndü ona. "Ne?"

"Styles oldun!?"

İç çekere gözlerini kapattı. "Bunu her karşılaşmamızda söyleyecek misin?"

"Kendime yedirebildiğim zamana kadar evet. Çünkü Louis... Tanrım! Styles oldun!"

Louis oflayarak telefonunu çıkardı ve Harry'ye mesaj attı. "Kes şunu Arthur."

"Olmaz! Şimdi ben nasıl gelip evde seninle uğraşacağım? Bitti bütün o rüya gibi günlerimiz!"

"Bence sen de evlenirsen böyle bir derdin kalmaz diye düşünüyorum."

"Evet... 'Waterball VS Marshmallow' savaşını sona erdirebilirsek o günler de gelecek..."

Louis ona gülerek beklerken ilk yanlarına ulaşan Elish olmuştu. Ancak o da Arthur'u alıp gitmek yerine inip Louis'ye doğru koşmuştu.

"Louis! Harry sizinle tatile gelmemize izin vermiyor!"

Omega onun yakınmasını izledikten sonra gözlerini kendi arkadaşına çevirdi. "Sanırım neden istemediğini anlayabiliyorum."

"Ama neden böyle yapıyorsun!? Çok eğlenebilirdik!"

Louis ona, 'Gerçekten mi?' bakışı atarken Vosvos'un arkasına yanaşan Porsche dikkatleri üzerine çekmişti. Harry araçtan inmek için Elish'in orada olmasını yeterli bir bahane olarak görmüştü.

"Neler oluyor? Omegamın aklına mı girmeye çalışıyorsun?!"

"Ne alakası var be!?"

İkisi birbirine kısık gözlerle bakarlarken Louis Harry'nin koluna girmiş, ortamı dağıtmıştı. "Biz artık eve dönelim, sonra konuşuruz."

Elish de Arthur'un koluna girerken onlara baktı. "Nereye gittiğinizi öğreneceğim. Öğreneceğim ve peşinize düşeceğim!"

"Hadi oradan!" Diyerek kolundaki eli sıkı sıkı tutan Harry parlak gözlerini Omegaya çevirdi. "Nereye gidelim Omegam?"

"Eve?"

"Hangi eve?"

"Si-" 'Sizin eve' diyecekken Harry'nin bakışlarındaki isteği de göz önüne alarak düzeltti kendini. "Evimize, Harold."

Harry başını geriye atarak coşkuyla anlatmıştı nasıl tatmin olduğunu. "Bayılıyorum sana!"

"Aptal, bin de kendini daha fazla rezil etme okul kameralarına."

"Hehehehe~."

(YN: Haydi hep birlikte! Harry'nin şapşallığına katkıda bulunmak için! Harry'den sonra tekrar edin; Hehehehehe!)

Arabaya bindikten sonra Omegasından bir öpücük çalıp yola koyulmuştu.

"Ee, Omegam? Ne yapalım? Akşama Gem'lerle buluşacağız, o zamana kadar boşuz. Son kararı vermeden önce biraz daha tatil mekânı araştırabiliriz."

"Bilmiyorum-" derken çalan telefonuyla elini çantasına attı. "Efendim?"

"Abiciğim~! Bugün zamanınızı bize ayırır mısınız~!?"

"Aklından ne geçiyor Fizzy?"

"Şey, aslında bakarsan ikizler dönüşmek istiyoruz diye tutturdukları için onlarla baş edemiyoruz. Annemin de bugün hastaneye gitmesi gerek ve eğer siz olursanız Kurt Parkına gitmemize izin veriyor. Bence siz tatile gitmeden önce vakit geçirmek için harika bir yol piknik!"

Gözlerini aracı yavaş bir şekilde kullanan Harry'ye çevirdi. "Önce sormam gerekiyor."

"Sor sor! Ama eminim eniştemiz abimizle vakit geçirmemizi hepimizden çok isteyecktir!"

Louis gülümsemekle yetinirken telefonu kulağından çekmedi. "Harry, kızlar parkta piknik yapmak istiyorlar. Ne düşünüyorsun?"

"Olur! Hatta Gemma'yı da oraya çağırırız ve sonra birlikte geçeriz akşam yemeğine!"

"Eniştem yine harikalar yaratıyor!" Diyerek onu duyduğunu belli etti. "Tamam o zaman bize gelin hazırlanıp çıkalım!"

"Tamam geliyoruz."

Telefon kapandıktan sonra yönünü Omegasının evine çevirirken gülümsedi Alfa. "Seninle vakit geçirmek için bahaneler üretmeleri çok tatlı değil mi?"

"Bana daha çok beni son son kullanıyorlarmış gibi geldi?"

"Bakış açını değiştirmelisin Omegam."

Eve ulaştıklarında kızlar hazırlanmak üzereydi, Jay de onların yanına yiyebilecekleri şeyler vermek için piknik sepetini ayarlıyordu.

İçeri girdiklerinde Ernest ve Doris bahsi geçtiği gibi yerlerinde duramıyor olmalılar ki üzerlerine doğru koşuyorlardı. Birer taneden kucakladıklarında Louis kaşlarını kaldırarak sarıldı Ernest'e.

"Ne oldu size böyle? Yokluğumu fırsat bilip kudurmaya mı başladınız?"

Küçük alfa kıkırdayarak kendini geriye doğru attı Louis'nin kucağında. "Abi! Neden gittin? Alfayla burada yaşasanıza!"

"Ow küçük alfam." Louis sarı çocuğu kendisine çekip yanağını öptü. "Ne zaman istersen geleceğimi biliyorsun değil mi?"

"Evet abim!"

Onlar sarmaş dolaş mutfağa girerlerken Harry gözlerini Omegasından alıp saçlarıyla oynayan küçük kıza çeviremiyordu.

Bir kurda, bir Omegaya, bir eşe çocuk tutmak, çocukla ilgilenmek bu kadar mı yakışırdı...

Bu hevesle, koluna oturttuğu Doris'e sarılıp olduğu yerde sallandı. Küçük beta kolaylıkla üzerine alınıp kıkırtılarla birlikte Harry'nin onu iki yana sallamasına izin verdi.

"Annem,"

"Oğlum,"

İşini bırakıp Ernest'i yere bırakan oğluna sarıldı. "Sensiz ilk gecemi zor ettim."

Louis gülerek ona sıkıca sarılıp geri çekildi. "Gerçekten mi?" Dedi alayla.

"Elbette!" Gözlerini onun arkasındaki Harry'ye çevirdi. "Ama onu emin ellere teslim ettiğim için hiç gözüm arkada kalmıyor."

Harry hızla göğsünü kabartarak ellerini beline yerleştirince göz devirdi Louu. "Süper kahraman değilsin Harold, evinin Alfası olacaksın."

"Ama içinde senin olduğu evin Alfası Omegam!"

Jay onlara güldükten sonra işine geri dönmüştü. Harry kayınvalidesinin arkasını döndüğünü görünce evde koşturmaya devam eden küçükleri de fırsat bilip Louis'yi kendine çekti.

"Sanıyordum ki senin tek küçük Alfan benim...?"

Omega ona anlamamış bir şekilde bakarken kendini Alfaya yaslanırken buldu. "Ama anlaşılan tek değilim..."

"Ne diyorsun sen Alfa?"

"Diyorum ki, Ernest ne iş?"

Louis onu mutfağın dışına iterken dudaklarından küçük bir gülüş püskürttü. "Kendini kardeşimle bir tutuyor olamazsın?"

"Sen bir kediyi kıskanırken sıkıntı yok ama?"

İkisi salona geçemeden, holün ortasında durup birbirlerine kısık gözlerle meydan okuyucu bakışlar atmaya başladılar.

"Ooo aile var burada!"

"Gidin de kendinize oda bulun be!"

Louis hızla gözlerini çekip kızlara çevirdi. "Ve ben sizin gönlünüzü mü yapmaya çalışıyorum? Kapayın çenelerinizi."

"Anne! Abime bir şey söyle!"

Jay çocuklarının her zaman iyisiyle, kötüsüyle yan yana olmalarına olan hayranlığıyla birlikte piknik sepetini de alıp hole çıktı. Hepsi holde toplanmış birbirlerine sataşırlarken aralarına girdi.

"Alın bakalım. Kendinize dikkat edin tamam mı? Sakın hiçbir kurda bulaşmayın ve sınırınızı aşmayın."

Eğilip en küçüklerini tuttuğu gibi yan yana getirdi. "Abinizin ve Alfanın sözünden çıkmak yok, anlaşıldı mı?"

"Evet anne!"

"Alfa! Alfa!"

Ernest hızla Harry'nin sırtını hedef alıp tırmanmaya başlarken tezahürat yapıyordu kendince. Doris ikiz ablalarının ellerini tuttuğu gibi heyecanla çekiştirdi.

"Çıkıyoruz!"

Louis annesine çıkmadan bakıp gülümsedi ve onun yanına gelip sarılmasını bekledi. "Nasılsın bebeğim?"

Omega onun sarılmasına karşılık verdikten sonra geri çekilmeden yanağından öpmüş ve gülümseyerek cevap vermişti. "Mutlu."

Jay ona geri gülümsedikten sonra gidişlerini izleyerek yolcu etmişti. Harry Ernest'i sırtından indirebildiği gibi kızlara teslim etmişti. İkizleri kucakladıkları gibi arkayı dörtlemişlerdi. Louis, Harry'nin yanındaki yerini almıştı.

"Hazır mıyız kızlar!"

"Evet!"

"Harikasın Harry!"

"ALFA! ALFA!"

"Uçur bizi enişte!"

Son cümleyle özellikle dönüp Fizzy'ye bakan Louis ile geri yaslanmıştı genç beta. "Fazla gaza geldim galiba..."

"Sadece bizi şu parka götürür müsün?"

Harry ona bakarken arabayı çalıştırıp gülümsemişti. "Seni istediğin her yere götürürüm Omegam."

Kızlar bununla erirken Louis küçük bir tebessümle yetinmişti. Karfeşlerinin yanında olsa bile dili hiç rahat durmuyordu.

Parka geldiklerinde Harry örtünün de içinde bulunduğu piknik sepetini alırken iki ikizler de yer ve kabin kapmak için parkın içine koşmuşlardı. En sonunda ormanlık alana yakın bir kabin, kabine de yakın, uygun, gölgelik bir alan bulduklarında bir masa seçmektense düzlüğe serilmeyi uygun bulmuşlardı.

Harry arkada Louis ile yalnız kaldığında aracını kilitleyip kızların bulduğu yere gitmek için parka girdiler. Harry beklemeden boştaki eliyle Omeganın elini yakalamıştı. Göz göze geldiklerinde ise beklemeden gülümsedi.

"Çoktan bir aile olmadık mı? Sanki sabırsız çocukları söz dinlemeden koşturan, arkada kalan ebeveynler gibi değil miyiz?"

Louis onun hayran hayran konuşmasına gülerek elini bıraktı ve koluna girdi. "Eninde sonunda bu hale gelmeyecek miyiz zaten?"

Harry yola bakmamayı hiç umursamadan gözlerini ona dikerken tökezlemekten alamadı kendini. Omega gülerek girdiği kolu sayesinde onu ayakta tuttuğunda başarıyla ulaşmışlardı kızların yanına.

Ernest ve Doris hiçbir şeyi beklemeden kabine girdiklerinde Lottie de onlara yardıma gitmişti. Fizzy, abisi ve ikizlerle örtüyü serip sepeti boşaltırlarken Harry örtüde kendine bir yer bulup ayaktaki Louis'ye dikti gözlerini.

Acaba kucağına oturtsa...

"Ablanı aradın mı Alfa?"

Hayal aleminden çıktığı gibi gözleri irileşti. "Oh? Onu unuttum!"

Hızla telefonunu eline alırken Louis başını iki yana sallıyordu. Lottie tutamadığı küçük kurtları saldıktan sonra kabindeki kıyafetleri bir araya toplayıp astıktan sonra çıkmıştı.

İkizler önce birlikte çimenlerde yuvarlanıp Harry'nin yanına oturan abilerinin üzerine koşmuşlardı. Zor bela onları yakalayan Louis Harry'ye çarpmış ve o da onun tarafından yakalanmıştı.

Bir süre ikiliyi beraberce sevip gözlerinin önünden ayrılmamalarını tembihleyerek, ağızlarına birer taneden sandviç verip, bırakmışlardı.

"Oh," Harry kızlarla sohbet ettikleri birkaç dakikanın ardından parka giriş yapan ikiliyle elini kaldırıp salladı. "..geldiler."

Daisy ve Phoebe onları karşılayıp beraber örtünün üzerine yerleştikten sonra Harry diğer yanına oturan ablasına sarılmıştı. "Hoşgeldin! Sadece ikiniz misiniz? Oli-"

Cümlesine devam edemeden Louis'nin kısık gözleriyle karşılaşmış ve abartılı bir şekilde gülmüştü. "Ah, sizin şu kediyi getirmemeniz çok iyi olmuş! Her yer kurt falan! Haha..."

Ablasına doğru edilmişti. "Sakın bana kediniz hakkında konuşma, benim için sizin bir kediniz yok, tamam? Sonra olan bana oluyor."

Gemma pek bir şey anlamasa da gülerek başını sallamıştı. Ardından kızlarla derin bir sohbete dalarlarken Louis'nin bir gözü oradan oraya atlayan küçük kurtlardaydı.

"Size bayıldım doğrusu! Hepiniz birbirinizden güzelsiniz ve birbirinize çok benziyorsunuz! Mich sizin bir fotoğrafınızı çekmeli! Bu konuda çok yeteneklidir!"

"Oh! Harika olur!"

"Teşekkür ederiz Gem! Asıl siz harikasınız! Harry ile ikiz gibisiniz! Bence onunla birlikte modellik yapabilirmişsiniz!"

Harry ablasına gülerek baksa da Gemma için tatsız bir konuydu. "Teşekkürler, ama Harry bunu daha çok hak ediyor."

Louis de konu dikkatini çekince bakışlarını ona çevirirken devam etmişti Gemma. "Ailemiz için benden daha çok çabaladı ve çabalamaya da devam ediyor."

Harry onun elini yakaladığı gibi gülümsemişti. "Eminim yanımızda kalmış olsaydınız sen de aynısını yapardın Gem."

O sessizliğini koruyarak kardeşine gülümserken Louis gözden kaybolduğunu farkettiği ikizlerle ayaklandı. "Müsadenizle, ben bir ikizlere bakayım."

"Ben de-" diyen Harry'nin omzuna koydu elini.

"Ablanla otur, sadece onları alıp geleceğim. Uzun sürmez."

Harry kararsız kalsa da başını sallayınca Louis etrafına bakınarak ormana ilerlemişti. "Ben de geleyim mi?!" Diyen Lottie'ye eliyle oturmasını işaret edip ağaçların arasında kaybolmuştu.

"Ernest! Doris!" Ne kadar etrafına bakınsa da ne onlardan ne de başka bir kurttan iz yok gibiydi. "Size kaç kere uzaklaşmamanızı söyledim..."

Onları dönüşmeye ihtiyaç duymadan bulmayı umut ederek seslenmeye devam etti. Bir yandan yürüdüğü için kuru yaprakların ve dal parçalarının seslerinden başka ses duyamamıştı.

"Keşke kardeşlerin senin sözünü dinleselerdi değil mi Omega?"

Louis arkasından duyduğu sesle durup beklemeden arkasını dönmüştü. Karşısında siması oldukça tanıdık bir alfa duruyordu.

"Yine bir ormandayız ve yine tam karşımdasın..."

Koyu kahverengi gözleri kendisini baştan aşağı süzerken Louis'nin kaşları çatılmıştı. "Kardeşlerimin kaybolmasıyla bir bağlantın var mı?"

Kumral alfa alayla gülmekle yetinip başını iki yana salladı. Ardından aralarındaki mesafeyi kapatmadan Louis'nin etrafında çember çizmeye başladı.

"Benim senden başka bir kurtla derdim yok Omegam."

Louis başka bir sesten ve başka bir telafuzdan duymak istemediği hitap ile yüzünü buruşturdu. "Neden pes etmiyorsun bilmiyorum. Ama sana yeterli cevabı verdiğimi düşünüyorum."

Onun diğer tarafına geçtiğinde etrafında dönmeyi bırakıp üzerine yürümeye başladı. Cevap vermemeyi tercih ederken o, Louis aralarında belli bir mesafe kalması için aynı anda geri adımlıyordu.

"Her yerde peşinde olmama rağmen birden bire engellenmeye başladım."

O devam edemeden Louis'nin sırtı ağaca çarptığında aynı anda duyulan hızlı bir şekilde ezilen yaprak sesleriyle bekledi alfa da. Omega ona kaşlarını çatarak bakmayı bırakmadan, temkinli bir şekilde, onun arkasına yaklaşmış olan kurtlara baktı.

Ernest ve Doris hoşlanmadıkları bir enerji yayan alfa hırlayarak yaklaşırken hızla elini kaldırdı Louis. Eliyle arkasını, piknik alanının olduğu tarafı gösterdi.

"Hemen gidin buradan. Sakın denemeyin."

Karşısındaki alfa sadece kurt olarak değil, insan formunda da tehlikeli olabilecek biriydi. Onların tereddüt ettiğini farkedince, "Hemen." diye devam etmiş, böylece küçük kurtlar bu kez de bir an önce diğerlerinin yanına varabilmek için koşmaya başlamışlardı.

"Evet," diye mırıldandı alfa pis bir sırıtışla. "..bizi yalnız bıraksınlar."

Louis sessizliğini korurken alfa göstere göstere koklamıştı havayı. "Mühürlenmişsin..."

Omega dişlerini sıkarak koklanmayı ne kadar iğrenç bulduğunu düşünmeye başladı. Eğer arkasını dönerse ona yardımcı olmuş olacaktı, üzerine bir de koşup kaçmaya çalışırsa yakalayacak ve durum daha kötü bir hâl alacaktı.

Alfa üzerine yaklaşırken ona bırak itmeyi, vurmak için bile olsa dokunmak istemediğini biliyordu. Bu yüzden yumruklarını sıkmakla yetindi. Bir anda dibinde biterek yumruğunu başının üzerinden ağaca vuran alfaya en kötü bakışlarını atmaya devam etti.

"Mühürlendin... Mühürlendin! Ben senin için o kadar koşturmuşken, sen gidip başkasıyla mühürlendin, yetmedi bir de evlendin!"

Sessizliğini korurken aklından tek bir kelime geçirip, tek bir kişiye seslendi. Alfam.

"Ah, tabii ki gidip rahat bir yaşam seçecektin! Yanlış yaptın Omega... Biz harika olabilirdik, sana neler verirdim... Tek yapman gereken benim olmaktı."

Ardından alayla güldü. "Ama endişelenme, ne mühürlenmen, ne de evlenmen benim için önemli değil. Seni ben istiyorum Omega."

Louis rahatsız hisle yutkunduğunda aradaki farkı hızla hissetti. Direnmesine gerek kalmıyordu, ancak bir başka alfa sesi sadece rahatsızlık ve mide bulantısı veriyordu. Mühürlenmenin böyle faydaları da vardı.

"Ah? Demek etkilenmiyorsun ha? Güzellikle yaklaşmak istedim ama izin vermedin, anlaşılan biraz fiziksel bir yaklaşım gerekecek."

Louis'nin geri çekilmesine ve alfanın atak yapmasına kalmadan Omganın yaslandığı ağaç aldığı darbeyle sarsıldı. Hemen ardından da alfa suratından yakalanan el ile geriye fırlatıldı.

Louis, Harry'nin ağaca indirdiği darbeden hiç etkilenmemiş bir şekilde hızla Alfanın arkasına geçip bir kolunun yanından baktı yerden gülerek kalkan alfaya.

Harry'nin gövdesi derin nefeslerle kalkıp inse de ilk bakışta sakin görünüyordu.

"Oh? Bakın sahneye kimler çıkmış? Omegamı çalan hırsız. Ne diyorlardı sana? 'Prens' mi?"

Çirkin bir kahkahanın ardından devam etti. "Ne oluyorsun sen? Kurbağa Prens mi? Hahahaha! Kıçımın Prensi!"

Harry düz bir ifadeyle ona bakmayı bırakıp Louis ile birbirlerine baktıktan sonra geri dönerek ona, "Evet." dediğinde sinirlendirmeyi başaramadığını düşündüğünden hırlamaya başlamıştı alfa.

Harry tekrar Omegasına döndüğünde yüzünde ciddi bir ifade vardı. "Dön Omega."

Louis başını sessizce iki yana salladı. "Louis, git."

"Ama-"

"Sana geri dön, dedim!"

Harry sonunda içinde tutamadığı siniriyle ona bağırdığında bir adım geri atmıştı Louis. Alfanın öfkeli suratına son kez bakıp döndüğünde sadece birkaç metre gidebilmişti. Bir ağacın arkasından onları izlemeye başladığında alfanın Harry'nin üzerine gittiğini ve bir anda koşarak dönüştüğünü tedirgin bir şekilde izledi. Harry ise o üzerine atlayamadan sıyrılmış ve beklemeden dönüşmüştü.

Louis sadece yerinde kıpırdanabilip durduğunda alfalar çoktan karşı karşıya gelip ilk kimin atak yapacağını beklemeye başlamışlardı. Omega, Alfanın kabarmış kürkünü, hırlamak için kırışmış suratına bakarken onu daha önce hiç bu kadar sinirli görmediğini farketti.

Sonunda ikisi aynı anda birbirlerine atıldığında Louis refleksle ağaca tutunmuştu. Bu ne diğer çocuklarla şakalaşmalarına benziyordu, ne Arthur'la olan kavgalarına.

Birbirlerini parçalayacak gibi görünüyorlardı.

Louis hızlanan nefeslerine engel olamadan gözünü bir saniye ayırmadan onlara dikmişken alfalar bazen arka ayaklarının üzerinde doğrulup birbirlerine atılıyor, bazen sivri dişlerini kabarık kürklerinin altındaki derilerine geçirmeye çalışıyor, bazen de birbirlerini devirmeye çalışıyorlardı.

Farketmeden sıktığı ağacın gövdesiyle, Alfanın diğer kurdu doğrulup devirdiğini farketti. Hızla ve acımadan üzerine yüklenip pençelerini boğazına bastırırken Louis zihnine giren sesle duraksadı.

'Sana git demiştim, Omega.'

Bir anda kafasını çevirip göz göze gelmelerini sağlayan Alfasıyla irkildi Louis. Ağacı bırakıp geri çekilirken altında debelenen kurtu tutan Harry henüz gözlerini üzerinden çekmemişti. Sonunda arkasını dönüp yürümeye başladığında bildiği şey diğerlerinin yanına dönemeyeceğiydi. Ancak anlaşılan Harry orada bulunmasını veya olacakları görmesini istemiyordu.

Bu yüzden yarı yolu gidip sırtını bir ağaca yaslayarak gerginliğini atamamış bir şekilde beklemeye başladı. Zorlasa seslerini duyabilirdi belki, ancak içinden bir ses bunu yapmamasını söylüyordu.

Bu gergin bekleyiş tam olarak ne kadar sürdü emin değildi, ne kadar saatler geçmiş gibi hissetse de. Ancak arkasından duyduğu sert ama yavaş adım seslerinden önce gelen baskın feromonla dikelip beklemeye devam etti.

Alfa yaslandığı ağaca yaklaşıp ardından yanına geldiğinde ise gözlerini ona çevirmişti. İri cüssesi nefesleriyle kalkıp inerken dişlerini sıkar gibi bir hali vardı. Gözleri keskin bakışlar atıyor ve henüz dinmemişti öfkesi.

Louis ağaçtan ayrılıp elini kaldırarak ona yaklaşırken, "İyi misin?" diye mırıldandı. Alfa ise elini es geçip arkasına doğru dolanmış ve burunu mühür noktasına yaslayarak çektiği derin nefesle, Omeganın gözlerini kapatarak titremesine neden olmuştu.

Ardındansa sessizliğini koruyarak tamamen arkasına geçmiş, dönüp bakan Louis'ye kafasıyla yürümesini işaret etmişti. Omega başını hafifçe eğip aldığı komutu yerine getirirken Alfası hemen arka çaprazında, burnunu koluna yaslayabileceği bir mesafede yürüyordu.

Kendinde konuşacak gücü bulduğunda Alfaya, "Konuşmayacak mısın?" diye mırıldanabildi.

Karşılık olarak burundan verilen sert nefesi duydu. Sıcak nefesi kolunu yakıp geçmişti. "Bir şey yapmadım, yapamadım." Louis omzunun üstünden ona bakarken göz göze geldiklerinde devam etti. "Park güvenliği geldi."

Yani bu şu demek oluyordu; Eğer güvenlik gelmeseydi ondan geriye bir şey kalmayacaktı.

Louis kalan zamanda konuşmamaya karar vererek yürümeye devam etti. Alfası fazla baskındı. Kendisini her an bir emir gelecekmiş gibi hazırda beklemesi gerekiyor gibi hissediyordu.

Piknik alanına ulaştıklarında küçük kurtlar hızla Alfaya koşmuş kardeşleri ise merakla ikisine bakıyorlardı. Gemma endişeyle, "İyi misiniz?" diye sordu.

Michal'ı Harry'nin peşinden göndermeyi çok istemişti. Çünkü öyle bir anda kalkmasıyla aynı anda yalnız geri dönen küçük kurtlar bir sorun olduğunu anlatmaya yetiyordu. Ancak kurtlar bir türlü onun geçmesine izin vermişlerdi, sanki sadece Harry'nin gitmesini istiyorlardı. Şimdi ise ikisini sağlam buldukları için içi rahatlamıştı.

Louis ona başını sallamakla yetinince kız kardeşleri ondaki farklılığı sezip sessiz kalmışlardı. Küçük kurtlar ise gittikleri gibi geri dönmüşlerdi, Alfadan aldıkları auradan dolayı.

Harry bir adım daha atıp kafasını Louis'ye çevirince o da ona dönmüştü.

"Arabadaki yedek kıyafetlerden getir, Omega."

Louis başını salladıktan sonra eşyalarını bir araya bıraktıkları örtüye gidip Harry'nin telefonunun üzerindeki anahtarı alıp, Alfaya son bir bakış attıktan sonra da parkın dışındaki arabaya ilerlemişti. Kız kardeşleri onunla gitmeyi çok isteseler bile hemen yanlarındaki Alfadan dolayı bırakın ayağa kalkmayı, hareket bile edemiyorlardı.

Alfa biraz olsun kendine geldiğinde onlardaki sessizliği ve gerginliği hissedip, özür dilercesine kafasını eğmiş ve birkaç adım geri atmıştı.

İster istemez üzerlerindeki baskının azaldığını hissedince birer taneden tuttukları ikiz kurtları bırakmışlardı. Onlar tekrar hareketlenip elinde kıyafetlerin bulunduğu Louis'ye doğru koşmaya başladıklarında başını kaldırıp bakmıştı Harry.

Louis onlara şimdilik yüz vermeyip Alfasının karşısına dikildiğinde onun tekrar baş hareketiyle kabini göstermesi Louis'nin onun girebilmesi için diğer kapıyı açmasını sağlamıştı. Eşini gördükçe olanları hatırlayan ve ona dokunduklarını düşünen Harry'nin hırlayarak girmesinin ardından kimseye bakmadan kabine girip kapıyı kapatan Louis ile istemsizce ürkmüşlerdi kızlar.

Abisi için korkmalarına gerek yoktu değil mi?

"Ne oldu acaba...?"

"Çok sinirli görünüyordu." Diyen Gemma'ya döndüler. "Onu daha önce kurtken bile böyle gördüğümü hatırlamıyorum."

"Kötü bir şey olmuş olmalı."

"Harry'yi abime karşı böyle sert görmemiştim daha önce."

"Bence bunun nedeni Harry değil, Alfası."

"Doğru, sonuçta o sürünün varisi ve oldukça güçlü bir Alfa."

"Evet!"

"Muhtemelen," diye araya giren Michal ile hepsi ona dönmüştü. ".. Louis bir kurtla falan karşılaşmıştır, kurt da alfaysa kendi Alfasını çağırmış olabilir."

"Ay evet!"

"Düşününce Harry'nin kürkü biraz şeydi..."

"Abim için kavga mı ettiler?"

"Of ne heyecanlı!"

Gemma kızlara gülerek bakıp kocasına döndü. "Bu çok olası bir durum gibi görünüyor."

"Ya abimin sessizliği?"

"Nasıl da pusmuştu!"

"Yavru bir köpeğe dönmüş adeta!"

"İnanılmaz bir değişim!"

O sırada kabindeki çift sessizliklerini sürdürüyorlardı. Louis, Alfanın giyeceği kıyafetleri boş yere asmış ve ona dönmüştü. Dönüşmeye niyetli gibi olmayan kurda baktı. Onu bir süre izleyip ellerini kaldırmış ve kafasına uzanmıştı. Herhangi bir red almayanca uzanıp kurdunun yanaklarını tutmuştu. Onu yavaş yavaş sevdikten sonra biraz daha yaklaşıp boynuna sarılabilmek için Alfanın başını omzunun üstünden geçirmişti.

Ona sıkıca sarılıp severken kapattığı gözleriyle başını da kürküne yaslamıştı. "Alfam."

Harry gözlerini kapatıp Omeganın kollarında kendine gelmeyi bekledikten sonra geri çekilmiş ve karşı karşıya geldikleri Louis'nin üzerine yürüyerek onun sırtını kabin duvarına yaslamasını sağlamıştı.

"Sen..." Demişti yüzüne doğru solurken. "Sen benim Omegamsın."

Louis onu onaylamak ister gibi başını salladı.

"Kimse sana dokunamaz."

Omega tekrar başını sallarken gözlerini yeşillerden çekmemişti. "Evet, Alfa." diyerek onu tekrar onaylarken tek amacı söylediğini desteklemek değildi, onu sakinleştirmeyi de umuyordu.

"Omega." Dedi sert bir şekilde önce, ardından başını onun göğsüne yaslamış, sonra da kaldırıp Louis'nin çenesinin altına sürtüp daha yumuşak bir şekilde devam tekrarlamıştı. "Omegam..."

Sonrasında Louis'nin elini kaldırıp onu sevmesin fırsat vermeden hemen önünde dönüşmüştü. Saçları omzularına düşüp kafasını kaldırdığında Louis ile burun burunalardı.

"Anladın değil mi Omegam?"

"Evet Alfam, elbette."

"Güzel." Diye mırıldandıktan sonra insan formuyla da eğilip Omeganın mühür noktasına yaslamıştı burnunu.

Louis onun sakinleşmesini beklmenin ardından giyinmesi için kıyafetlerini vermişti sırayla.

Tamamen giyindikten sonra yaklaşıp üzerini düzeltti. Onun aklını nasıl dağıtacağını biliyordu. Bunu normalde yapmaz, tercih etmezdi. Ancak Harry'nin sakinleşmesi önceliğiydi.

Onun yanında dikilip bir elini omzuna koydu, diğerini ise göğsüne götürüp okşadı. "Orada beni korurken,"

Göz göze geldiler. "..ne kadar seksi göründüğünü biliyor muydun?"

Harry başta mimiklerini oynatmadan baktı. "Ateşle oynadığının farkında olmalısın Omega. Ya sinirimi senden çıkartırsam ne olacak?"

"Bilmem," Göğsünü okşamaya devam etti. "..belki hoşuma gider."

Harry tamamen ona dönüp belinden yakaladığı gibi kendisine çekti. "Tam şuanda, burada..."

"Burası olmaz," Gözleri muzip bir parıltıyla yeşillere dikti. "..yatağımızda."

Harry dişlerini alt dudağına geçirip gözlerini kapatmış ve başını geriye atıp inlemişti. Louis onun haline gülüp, "Aptal." demişti.

Alfa tekrar ona döndüğünde yüzünde her zaman sırıtışlarından vardı. Ancak ne bir şey söyleyip ne de kabindn çıkmaya yeltenen Louis'nin beklentili bakışlarıyla durmuştu. "Ne?"

Omega istediğini alana kadar bekleyecekti. "Şapşalsın."

Harry onun muzip tebessümüne bakıp, 'Oh!' diye düşündü.

"Hehehehe~."

Louis amacına ulaşınca gülümsedi. "Böyle daha iyi."

Dayanamayıp sarılan Harry'ye karşılık verip kollarını boynuna doladı. Kabinden çıkabildiklerinde ise kardeşlerinin yanına dönüp kaldıkları yerden devam etmişlerdi, geçirdikleri güzel vakte.

Kalan zamanda ellerini hiç ayırmadan.

×××

Hehe,

Bu bölüm Harry'nin de sinirlenebileceğini ve Louis'nin de yeri gelince Omega olduğunu hatırlayabileceğini anlatan bir bölümdü!

Sıradaki maceralarımız için telefonlarınızın başından ayrılmayın!

Umarım beğenmişsinizdir bu arada,

Çok değerlisiniz minik kurtlar,

-Arthur

Continue Reading

You'll Also Like

13.9K 1.5K 30
"İnatçılık yapmaya bayılıyorsun, değil mi omega?"
13.5K 1.4K 67
"Eskiden yakındık,insanlar dönüşebilir.Asıl acıtan ise tanıdıǧın insanların tanımadıǧın insanlara dönüşmesidir." -Hyunho /171122/
23.5K 1.7K 30
Dünya'ya sahip olmayı amaçlayan Kaptan Hydra gizli tuttuğu örgütü ile iş başındadır. Tarafına çektiği kişilerin içinde en son kazanması gereken kişi...
885K 70.8K 14
arkadaşlarıyla birlikte orduya katılan jungkook, ilk görüşte etkilendiği komutan kim taehyung'a cinsel içerikli mesajlar atmaya başlar. taekook, tex...