Üstün beceri ve plan yapma kabiliyetim sayesinde bu zor görevi kolay bir şekilde yerine getirebileceğimden emindim.
Gece olduğunda her şey hazırdı. Tütsüyü yaktım. Mikhael bana sorgulayarak bir bakış attı.
-Majesteleri o ne için?
-Sadece daha kolay uyumama yardım ediyor. Bilirsin savaştan sonra rahatlamam için bir yol.
Yalanlar. Önemli inanması. O kanepeye uzanınca bir kadeh aldım ve dinlenmek istiyormuş gibi balkona çıktım.
Bir süre geçtikten sonra onun uyuduğundan emin olmak için içeri girdim.
Heh uyuyor gibi görünüyor.
Zaman yaklaşıyor acele etmeliyim.
Balkondan yukarı doğru çıktım. Kara büyü çok yardımcı oluyor.
İçeri girdiğimde saatimi kontrol ettim. Tam iki de vardiya değişimi olacak.
Beş dört üç iki ve...bir.
Ayak sesleriyle birlikte hareketlendim ve odaya atladım. Sesler dinince hızla belirdiğim köşeye gittim.
Şimdi bir büyü çemberi yapmam gerekiyor.
Dediğim gibi planım mükemmel böylece...
Tam bu sırada bana doğru koşan adım seslerini gelmeye başladı.
-Sarayda izinsiz büyü kullanan biri var!
Ah doğru...bunu unuttum... Sarayın içinde gizlice büyü yapmamaı engelleyen büyü çemberleri olması çok normal.
Ama ondan önce...topuk!
Kim olduğumu bilmiyorlar bu yüzden uğraşmayacağım.
Hızla tüneli koruyan büyü çemberini yok ettim. Bunlar Caein'inkilerden çok daha zayıf.
Duvarı yıktım ve koşarak hazine odasına ilerledim. Yüzümü ve vücudumu pelerinle örüyorum.
Etrafta karanlık beni görmemiş olmalılar.
Adım sesleri hızla yaklaşırken hazine odasında kitabı aramaya başladım.
Şüpheli görünmemek için bir kaç değerli görünen şeyi de aldım. Ve odanın en köşesinde camın yanında!
İşte orada bir kitap var!
Adım sesleri odayı doldururken camdan aşağı atladım.
Üçüncü kattan aşağı kara büyü sayesinde rahatça indim. Ama aşağıda da şövalyeler vardı.
Çoktan oda kontrolü için görevlendirilen kişiler olmalı. Hızla odama dönmeliyim!
Benim odamın olduğu tarafa doğru karanlıkta gizlenerek koştum ve balkona doğru tırmanmaya başladım.
Buradan sonra kendimi balkondan içeri zor attım.
Ve o sırada kapı tıklandı.
-Rahatsız ettiğimiz için üzgünüz majestleri. Ama sarayda bir hırsız var, güvenliğiniz için odayı kontrol etmeliyiz.
Waah. Bunları saklamalıyım.
'tık tık tık'
Adam tekrar kapıyı çaldığında ben pelerinimi çıkarmış eşyaları onun içine koyup camdan sarkıtmıştım.
Ahh bir de şunu yaparsam...
Yeni uyanmış gibi gittim ve kapıyı açtım.
-Bir sorununuz mu var?
Askerler baskıcı tutumum karşısında daha uysal oldular.
-Biz...Rahatsız ettiğimiz için üzgünüz majestleri. Ama sarayda bir hırsız var, güvenliğiniz için odayı kontrol etmeliyiz. Bu imparatorumuzun direk emridir.
-Yani gece gece odamı kontrol edebileceğini savunuyorsun.
-Biz sadece emredileni yapıyoruz. Lütfen zorluk çıkarmayın majestleri.
Derin bir sırıtma ile kapıyı ardına kadar açtım.
-Peki bunu siz istediniz. Ama sessiz olun.
İçeri iki asker girdi.
Odada karşılaştıkları manzara ile kızardılar.
Eh Mikhael'i yatağa taşıyıp üstünü çıkarmak iyi bir fikirdi.
-Daha yeni uyudu yani ona biraz müsaade edin.
Askerler telaşlandı.
-Biz...biz çok üzgünüz majestleri. Sizi rahatsız etmek istememiştik. Şimdi gidiyoruz!
-Ama daha kontrol etmediniz.
-Majesteleri lütfen bizi bağışlayın. Buna gerek yok sizi rahatsız ettik.
-Heh. O zaman size iyi geceler.
Şimdii...bu çocukla ne yapmalı?
Hızla yatağa atıp üstünü yırttım. Bir kaç saniye içinde yapabileceğimin en iyisi buydu.
Neyse ben kanepede yatabilirim.
Camdan sakladığım şeyleri yukarı çektim.
Şüphe yaratmamak için tamamen saçma sapan şeyler aldım öyleki ne olduklarını bile hatırlamıyorum.
Kitap buradaydı. Hahh sonunda...
Ama diğer şeyler hakkında bir sorun var.
Bir altın kadeh almışım sonra bir tane mücevher ve bir tane garip bir yüzük.
Sorunlu kısmı şu...bu yüzükte imparatorluğun arması var! Bu veliahta ait bir şey olabilir...veya başka birine!
Ahh başıma bela aldım... Çok hızlı hareket ettim...
Her ihtimale karşı bunları sakladım ve kitabı açtım.
Günlük gibi yazılmıştı. Olup bitenler korkunçtu.
O benim kadar şanslı değildi. Kitabı okurken yanımda hissettiğim bir varlıkla irkildim.
Ahh!
-Sen...
-Haha. Demek kitabı almayı başardım.
-Neden seni çağırdığımda gelmedin?
-Ben meşgul bir cadıyım.
-...
-Ahh hadi ama her zaman böyle yapıyorsun. Bundan sonra şöyleyeceklerimi iyi dinle.
Ona döndüm ve diyeceklerini bekledim.
-Bu kitapta yapman gereken her şey yazılı. Bire bir takip et. Ama unutma patlamalar her an gelebilir. Son aşamaya ulaşmadan kitapta yazan herşeyi yapmış olmalısın.
-Yani hala ölme ihtimalim var.
-Beni dinle. Ben...bir süre etrafta olamayacağım. Pişman olmak istemiyorsan hızla ışınlanmayı öğren. Gücün giderek büyüyecek ve onu hızla kontrol etmelisin. Unutma ben burada olmayacağım.
-Ne? Nereye gidiyorsun?
-Bu önemli değil. Estelle kendine odaklan ve kurtul.
Annemle ilgili ona sormalıyım.
-Bir şey sormalıyım.
-Yeterli zaman yok.
-Sadece beş dakika...
-Estelle! Yeterli zaman kalmadı. Hızla güçlen, bundan sonra beni bulacak kişi sen olmalısın.
-Dur tam olarak neler oluyor?
-Şimdi gitmeliyim. Zamanı gelince her şeyi anlayacaksın.
-Dur!
-Güçlen Estelle.
Bu son sözlerden sonra cadı gözümün önünden yok oldu.
Bu da ne demek!? Güçlen? Ve beni bul?
Neyi anlamam gerekiyor ve neden bu kadar gizemli konuşuyor? Lanet cadı hiç değişmedi.
Zaten daha önce hiç açık konuşan bir cadı olduğunu okumadım.
Büyük şeyler olacak gibi geliyor.
Kitabı iki elimin arasında sıkıca tuttum. Yolumda her ne olursa olsun onu asacağım.
Bir kahraman veya başka bir şey olmaya çalıştığım için değil, yaşamak ve yaşamak için.
Olacaklara önceden hazır olacağım. Her ne olursa olsun.
Aldığım şeyler aklıma gelince bir plan yaptım. Hehe. Yarın eğlenceli olacak.
Sabah kahvaltı için erkenden uyandırıldım. Mikhael'in çığlığı ile...
-Ahh saat kaç? Neden bağırıyorsun!?
Kendini örtüyle kapatan Mikhael ilk kez sinsi bir yılandan fazlası olarak göründü. Heh aslında şirin olduğu söylenebilir.
-Ma... majesteleri ben neden!?
Ona bir bakış attım.
-Bazı şeyler oldu. Ama merak etme sana dokunmadım.
Bana garip gözlerle bakmaya devam etti.
-Öyle bir fantezim yok. İstersem yüzlerce kişi bulabilirim öyleyse neden sen uyurken böyle bir şey deneyeyim?
Mikhael homurdandı ve yorganın altına teptiğim yırtık üstüyle karşılaştı.
Bana bakan gözler tekrar gerip duygularla doluydu.
-Gerçekten öyle değil! Bu sadece...Ahh her neyse istediğin gibi düşün.
Üstümüzü giydikten sonra yemek odasına ilerledik.
Yine en son biz gitmiştik.
Yerime geçtim ve konuşmaya başladım.
-Dün gece olanlar beni kırdı doğrusu Majesteleri.
-Bu sadece gerekli olandı. İmparatoriçe dahil herkesin odası kontrol edildi.
-Öyle mi? Peki ya cariye Laria'nın odası?
Bu bahsettiğim imparatorun aşık olduğu cariye. Heh dün gece bir şeyler karıştırmış olabilirim.
İmparator sözlerim üzerine sinirlendi.
-Ne demek istiyorsunuz?
-Ah sadece benim odama bile girilirken cariyenizin odasına da girilip görülmediğini merak ettim.
-Bu ne cüret! Laria'm yapmaz öyle şey.
Laria da kendini savunmak için ayağı kalktı.
-Laria hiç bir şey çalmadı! İsterseniz Laria'nın odasına bakabilirsiniz!
Kendinden üçünü tekil şahısla bahsetmek...
Heh yakalandın.
-Demek odanız kontrol edilmedi. Sonuçta imparatorun kıymetlisinin ayrıcalıklı olması garip değil.
-Bu...bu...
Konuyu uzatmadım ama herkes bunun sorun yaratabikeceğinin farkında.
Şimdi bunu kullanacağım ve odasını kontrol ettireceğim.
-Majesteleri sizce de kontrol ettirmek adil olmaz mı?
İmparator elini salladı ve üç kişi odaya gitti.
Aldığım o üç eşyayı ve kitabın bir kopyasını oraya koydum.
Cadı sağolsun beş dakikada yap büyülerinden biriydi. Aynısı olmasa da benzer bir şey yaptım.
Farkedileceğini düşünmüyorum.
Açıkçası imparatorun sevdiği cariyenin odasına geceleyin asker sokmayacağı barizdi.
Bende bunu kullandım ve sabaha karşı her şeyi odasına sakladım.
Mikhael uyuyordu yani ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Ona döndüm tamamen iyi niyetle anlatmaya başladım.
-Ah sen uyuduğunu için bilmiyor olmalısın. Dün gece bir hırsız hazineye saldırdı. Sadece tek kişi olsada herkesi atlattı. Hatta gece odamıza bile girdiler kontrol için ama kimseyi bulamadılar.
Kısaca bir kişiyi bile yakalayamayacak kadar güçsüz bir güvenliğe sahipsiniz.
Bir süre sonra hızla askerler ellerinde eşyalarla döndüler.
-Ma... majesteleri bunları Cariye Laria'nın odasında bulduk.
İmparator şaşkın görünüyordu.
-Bu ne demek! Laria!?
-Ma... majestleri Laria hiç bir şeyi çalmadı...
Bu kadının masum görünüşüne kanmayın imparatoriçeyi bile bastırabilecek kadar kurnaz.
İmparator hayal kırıklığı ile emir verdi.
-Onu zindana götürün. Cezasına sonra karar verilecek.
-Emredersiniz!
-Majesteleri Laria suçsuz! Lütfen Laria'ya güvenin!
Şimdi bir kişi düştü. Sıra ikinci hedefimde.
Heh bu kadar sandınız değil mi? Daha değil.
Bu gün sarayın altını üstüne getireceğim. Hehehe.
O sırada Mikhael: 😶
________
Yazar:Villainesssss