6 PAT

By sinarya00

776 262 74

Hiç utanmadan üstümdekileri çıkardım. Ben sadece sütyenle ve külotla kalırken, Kunt da boxer ile kalınca, aya... More

Sevgili Okurlar
0.1
0.2
0.3
0.4
0.5
0.6
0.7
0.8
0.9
1.0
1.1
1.2
1.3
1.4
1.5
1.6
1.7
1.8
1.9

2.0

27 6 0
By sinarya00

Final bölümüdür.

Keyifli okumalar dilerim.

Kunt başıma gelmiş en kötü şey.

Hamza başıma gelmiş en garip şey.

Bu hiç mantıklı değil. Aşık olmak ve birine yakın olmak asla mantıklı değil.

Her şey gibi bununda sonu kırıcı olur mu?

''Seni böyle bulacağımı hiç düşünmezdim.'' dedim, mutluydum.

Hamza'nı aynı benim gibi çekik olan gözleri, bana değince gülümsedim.

Bu acı bir gülümsemeydi.

Demirhan kısa bir kahkaha attı. ''Sevgili Hilal, ikinci ismi söylemen lazım. Celal.''

''Siktir git orospu çocuğu!'' diye bağırdım.

Ne olacaksa olsun artık benden bu kadar Demirhan bu sefer Kunt'un arkasında durdu. Hayır. Benim bir isim söylemem gerekiyordu. Kafasına göre bir şey yapmamalıydı.

''Dur! Kurallar böyle değildi! Benim bir isim söylemem gerekiyordu!''

Namluyu Kunt'un başına dayadı. ''Artık kurallar değişti. Sonuçta oyunun yöneticisi benim değil mi?''

''Hilal,'' dedi, Kunt. '' Bunu daha fazla erteleyemeyiz.''

''Böyle olmak zorunda değil!'' İçli içli ağlıyordum.

''Evet, zorunda.'' Bana sırıttıktan sonra tık sesi duyuldu.

Kaldı dört.

Derin nefes al alıp veriyordum. y
Yapamıyordum. Burada öylece kalıp birinin ölmesini bekleyemem ama elimden hiçbir şey gelmiyor.

Ciğerlerim daralıyordu. Kapalı alandan dolayı mıydı, yoksa Kunt'un az önce ölümden kurtulduğu için miydi bilmiyordum.

Burada olmamalıydık.

Kunt hiçbir şey dememiş, hatta bir tepki bile vermemişti. Hala sırıtarak bana bakıyordu ama gözleri yaşlarla doluydu.

Mahir'in mırıldadığı küfür, Lami'nin Allah'a yalvarışı ve Ceyda'nın bağırmaları, o tık sesinden daha kuvvetli değildi.

''Ne istiyorsun bizden pislik herif?! Biz ne yaptık sana?! Senin sorunun Hilal ve Hamza'yla! Bizi rahat bırak! Polise bir şey demeyiz! Lütfen bırak bizi!''

''Kimleri koruduğunu görüyorsun değil mi Hilal? Onlar için gerçekten canını vermeye çalıştın. Buna aptallık mı, yoksa vicdan mı deniyor?'' Demirhan masadan bana doğru eğildi. ''Hadi sıra sende. Şimdi bana bir isim söyle. Yoksa ben kendim seçmeye devam edeceğim. Seçim senin.''

Ceyda yerinde dikleşti. '' Hilal Lütfen beni yanlış anlama. Ölmek istemiyorum. Beni anlıyorsun değil mi?'' Kaşları çatıldı ve sesi biraz yükseldi. ''Oyunu bize söyleyen Mahir'di. İntikam almak istiyorsan onu seç. Ben bir şey yapmadım.''

İsmini duyduğu anda Mahir, Ceyda'nın üstüne atlamaya çalıştı ama ipler engelliyordu. ''Orospunun önde gidenisin! Onu dinleme Hilal!  Evet, oyunu ben söyledim ama o da bana eşlik etti! Hatta çok eğlenceli bir fikir olduğunu söyledi!'' Yüzünde iğrenç bir sırıtma ortaya çıktı. ''Ayrıca Lami'de biliyordu.''

Bakışlarım sadece Kunt ve ikizim arasında gidiyordu. Bir sevdiğim, diğeri kardeşim.

Lami'nin sesi kulaklarıma yayıldı. ''Oyunu planlarken yanınızda değildim! Sustum çünkü diğer türlü mızıkçı olacaktım! Aranızda en iyi olan benim!'' Ağlarken zar zor konuşmuştu.

Bilip susmak mı, beni eğlence için kullanan mı, yoksa bunlara susup gülen mi?

''Beni seç.'' İkizimin sesi, konuşmaları bir makas gibi kesti. Yalvarır gibi bakıyordu.

Onu seçemem. Daha yeni bulmuşken kaybedemem. Başımı iki yana sallarken, kardeşim gülümsedi. Bu gülümseme için mi eritti. Yapamam, onu seçemem.

''Beni seç Hilal. Seçmezsen zarar verirsin bana. Bir gün odama girdiğinde, ağzımda köpüklerle cesedimi görmek mi istersin, yoksa her şeyin şimdi bitmesini mi?'' Bunları söylerken çok sakindi. Benimse içimde kıyametler kopuyordu. Evet, bir gün uyuşturucular yüzünden ölecekti ama şimdi onu seçersem, ölümü benim yüzümden olacaktı. '' Ben bir bağımlıyım. O ilaçları bulmadığımda, nasıl biri olduğumu asla görmeni istemem. Kurtar neni kardeşim. Beraber değilken, kutlayamadığımız doğum günlerimizin hediyesi olsun bu bana.''

Tekrar gözlerimi kapattım. Gözlerimin önünden, kardeşimle beraber geçirdiğimiz o çocukluk anılarımız geçti. Sadece anılardı. Şu an onu bu anılarla kurtaramazdım.

Bir uçurumda dikilmiş ve bir ırmağa doğru düşüyormuş gibiydim.

Neden?

Gözümden geçen anılar silikleşmeye başladı. Her bir parçam ağrıyordu.

Kardeşim bulmuşken şimdi kaybedecektim.

Gözlerimi açtım. ''İyileşeceksin. Beraber atlatacağız.''

''Anlamıyorsun. Ben onlara tutsamğım. Benim kurtuluşum bu:Ölüm. intihar etmeye hiçbir zaman cesaretim olmadı. Bırak gideyim,'' Acı gülümsemesine yaşları eşlik etti. Derin nefesler alırken, kalbim duracak gibiydi. ''Kardeş olduğumuzu bilmediğim zamanlarda bile benim bir parçamdın. O terasta Seni ilk gördüğüm an, kayıp yanım olduğunu düşündüm. O çekik gözlerin, küçük burnun, belirgin elmacıkların... Sanki aynaya bakıyormuş gibi hissettirdi bana. Ruhlarımız farklı ama yüzlerimiz aynıydı. Seni seviyorum kardeşim,'' Biraz sonra Demirhan sanki kafasına silah dayamayacakmış gibi konuşuyordu. Çok sakindi. ''Geç oldu ama iyi oldu. İyi ki ölmeden önce seni görebildim.''

Cümleleri içimi parçalıyordu. Ağlarken vücudum sarsılıyor, duygularımı, hislerimi kontrol edemiyordum.

Demirhan, kardeşimin arkasında durunca, içimdeki bağırmalar çıktı dışarıya. ''Hayır! Onu seçmedim! Derdin benimle! Benim canımı al! Benim canımı al ama onu bırak!''

''Derdim hepinizle Hilal. Beni rahat bırakmayan sizlersiniz. İş işten geçti güzelim. Hepiniz yanacaksınız. Yolun sonundasınız.''

Güçsüzdüm, güçsüzdük.

Omuzlarım düştü. Bitkindim. Kardeşimin usulca gözlerini yumduğunu gördüm ve pes ettiğini anladım. O gerçekten ölmek istiyordu.

İçimde sanki bir yangın vardı ve o yangını söndürebilecek şey dışarıdaydı. Ulaşılamazdı.

İçimde kalan cümleleri, canım çıkarcasına bağırarak söyledim. ''Demirhan ona zarar verme! Yalvarırım kardeşimi bırak! Öldürmek mi istiyorsun?! Beni al!''

Kardeşimi düşünmeye dayanamıyordum: Yllar önce kaybolan çocuğu.

Bu olanlar gerçek gibi gelmiyordu. Benim bildiğim kardeşim hayat dolu, cana yakın ve zeki bir çocuktu.

Şimdi ise karşımda ölmek için yalvarıyordu. Bir bağımlı olduğunu söylüyordu.

''Hilal o çeneni kapa! Eğer ölürsen, canlı canlı gömmüş olursun beni!'' Kunt'un bağırması daha çok titrememi sağlıyordu. Gözlerinin beyaz yerleri ağlamaktan kıpkırmızı olmuştu ve açık kahve renkte olan saçları terden ıslanmıştı. Başını Demirhan'a çevirdi. ''Beni öldür!''

Demirhan'ın kahkahası odada yankılandı.

Kunt'a bakmadım. Dediklerini duymamış gibi yaptım.

Ceyda'nın ağlaması daha çok çoğaldı.

Demirhan yanıma geldi ve yüzüme doğru eğildi. ''Bana bir isim söyle Hilal. Elinizi, kolunuzu sallayarak buradan çıkmanıza izin vermem.''

Ne oldu, nasıl oldu bilmiyorum ama polis arabalarının sesini duydum.

Demirhan'ın düşen yüzünü, sıktığı çenesini gayet iyi görüyordum.

Bu sefer Ceyda ağlamak yerine güldü. ''Kurtulacağımızı biliyordum!''

''Hatırlayın! Dağ evinde de bir kamera vardı! Şifreyi bulup kameradan izlemiş olmalılar!'' Mahir ne demek istiyordu anlamadım ama tek anladığım şey kurtulacak olmamız.

Kardeşim gözlerini açtı ve bana o parlak gözlerle baktı.

Gülümsedim, öyle bir gülümsedim kim ona 'kurtulacaksın' der gibiydim.

Demirhan geri çekildi ama hala arkamda bir yerlerdeydi.''En büyük hayal kırıklarını biliyor musun Hilal? Erken sevinmek.''

Bu sefer tık sesi yerine o korkunç ses yankılandı odada.

Başının arkasından vurulmuştu kardeşim. Dudaklarımdan tiz bir çığlık döküldü.

Kardeşimin gözleri açıktı ve yüzünde donuk bir gülümseme vardı.

Odaya eli silahlı polisler girdi.

Allah'a acılarımızdan kurtulmak için yalvarmıştım. Kardeşimin kurtuluşu buydu.

2 ay sonra...

Tek bir bedende, iki ruh taşıyorum. O silah sesi hislerimi sahır etti. Kardeşimin ölümü, benim suskunluğum oldu. Günler, haftalar, aylar önce iki kardeş öldü o bodrumda.

Artık uyuyabiliyorum. Çünkü kardeşimle rüyalarda buluşuyoruz. Her rüyamda motoru bulup bimmemi söylüyordu. Onun gibi özgür olmamı istiyordu.

Motorun üzerine serilmiş muşambayı kaldırdım ve kardeşim bilirdi bir anda.

''Celal?''

''Burdayım, seni yalnız bırakmam.''

''Seni özledim. Senin bencilliğin yüzünden bu haldeyim.''

Bana biraz yaklaştı ama dokunamıyordum. Dokunmak istiyordum ama hareket edemiyordum.

''Özür dilerim ama öbür türlü canım çok acıyacaktı,'' Gülümsedi. ''Hadi motora bin. Belki bu sefer rüyalarda değil, gerçekten buluşuruz.''

Dediğini yaptım. Anahtarı bulmam zor olmamıştı. Odasında, masasının üstünde duruyordu.

Motoru çalıştırdım ve gaza bastım. Yamuk sürüyordum hep ama tenime değen hava iyi geliyordu.

''Biraz daha gaza bas.''

Dediğini yaptım. Gözükmüyordu ama sesini gayet de iyi bir şekilde duyabiliyordum.

Kulağıma korna sesi geliyordu ama kardeşim ile buluşmak için bunları yapmam gerekiyordu.

Karşıdan gelen ışıktan gözlerim yandı. Gözlerime yumdum ve şiddetli bir çarpışma yaşandı.

Acıyordu. Canım çok acıyordu ama kardeşimle buluşacaktım. Hem onun canı, benden daha çok acımıştır.

Motor nereye gitti bilmiyorum ama ben özgürdüm. Başım, boynum ve sırtım dayanılmayacak kadar acıyordu. Nefes alıp verirken zorlanıyordum.

Bazen boğuk sesler çıkarıyordum ama yine de kardeşimi duyabiliyordum.

''Geçecek, bende de böyle olmuştu.''

''Çok acıyor.''

''Dayan kardeşim, buluşmamıza az kaldı.''

                                   ...

Kunt yavaş ve ağır adımlarla mezarlığa doğru ilerliyordu.

Üstünden 5 yıl geçmişti. Sevdiği kadını ve en yakın arkadaşını aynı yıl içinde kaybetmişti.

Kunt artık yurt dışında yaşıyordu. Üniversiteye bile orada okuyordu. Yılda bir kez Türkiye'ye gelir ve iki kardeşin mezarlığını ziyaret ederdi.

Hilal'in ve Celal'in mutlu olduğunu biliyordu. Çünkü yan yana uyuyorlardı.

Elindeki iki çiçek buketini, yan yana olan mezarlıkların üstüne koydu. O günkü gibi gözleri kıpkırmızı olana kadar ağladı.

Son bir kez mezarlığın taşında yazan isimlere baktı.

Hilal Ulu ve Celal Ulu.

Continue Reading

You'll Also Like

241K 4.3K 3
Derin Gökser, 17 yaşında babasının işleri nedeniyle doğup büyüdüğü ilçeden, evinden ve okulundan ayrılmak zorunda kalır. Duygusal sancıların içinde...
105K 6.3K 35
Odanın zemininde uyanık kalırsın Kapının altından gölgeler görüyorsun Kafanda dönüp duran aynı his Babacığın tekrar şehirden ayrılırken Ve tekrar...
96.2K 443 6
evet seni istiyorumm
1.3M 74.4K 63
#fantasy #1 09.05.2018 Fantastik #2 20.12.2017 Şimdi, kitabın kapağını kaldırıyorum. "Anne, bunun gerçek olduğuna inanmıyorsun değil mi?" Gülüm...