Yasak - Miraculous

By blauesakura

44.5K 3.7K 4.4K

❦ Tamamlandı ❦ ↬Hayran Kurgu. Yıllar yıllar önce, bir rivayet bulunmuştu saklı dehlizin dibinde. "4 büyük va... More

1.Bölüm 🌙| Gizemli Yabancı
2.Bölüm🌙| Karar Anı
3.Bölüm🌙|"O Adam"
4.Bölüm🌙| Acılar ve Anılar
5.Bölüm🌙| Yeni Dostluklar
6.Bölüm🌙| Kütüphane
7.Bölüm🌙|"Farklı olduğunu biliyordum"
8.Bölüm🌙| Doğru Zaman
9.Bölüm🌙|"Eş kutbundan uzak dur"
10.Bölüm🌙|"Benim Yüzümden..."
11.Bölüm 🌙| "İçindeki ruhlar..."
12.Bölüm 🌙 | Kabus
13.Bölüm 🌙 | Şifre
14.bölüm🌙| Arşiv'in Küçük Sırrı.
15.Bölüm 🌙|Yin Yang
16.Bölüm 🌙 | "Aşk mı?"
17.Bölüm 🌙|"En Güzel Gün."
18.Bölüm 🌙| Görünmez Duvarlar
19.Bölüm 🌙 |Sarsılan Dengeler
20.Bölüm 🌙|Kristal Güç
21.Bölüm 🌙 |Zehir
22.Bölüm 🌙|"Dehliz, Biz Geliyoruz."
23.Bölüm | 🌙 Final-1: Aşk Panzehirdir. 🌙
25.Bölüm |🌙 Final-3: Aşk Paradokslardan İbarettir. 🌙

24.Bölüm | 🌙 Final-2: Aşk Zehirdir. 🌙

296 30 35
By blauesakura

Yazardan not: Arkadaşlar, imanlı bir bölüm başlangıcı oldu. Waaoow diyeceğiniz kadar değil ama eh işte, mini boy iman paket diyelim. Haberiniz olsun diye söylüyorum. Sonra beni taşlamayın ÖXŞZÖZŞZÖZŞZÖ

HAYDE BİSMİLLAH ALLAHU EKBER

Luka

"Chloe," Dedim nefes nefese. Bu işin sonu hiç hayra alemet gitmiyordu. "Güzelim, " Hadi Chloe, duy beni!

"Kes sesini." Dedi sert bir ses tonu ile gözlerini kısarak. Bu tam anlamıyla şok olmama neden olmuştu. Az önce kedi gibi olan kız şu an kükreyen bir aslana dönmüştü. Ben tepki veremeden tekrar ve tekrar dudaklarıma kapanmıştı.

Günah benden nasıl gidiyor, izle mucizeyi!

Bu sefer onu üstümden itmedim. Aksine öpüşüne karşılık verdim. Çok geçmeden öpüşümüz sertleşti. Bir zaman sonra öpüşmeye dillerimiz de eklenmişti.

Ne zaman oraya koyduğumu bilmediğim ellerimi yanaklarından çektim ve beline yerleştirdim. Baskı uygulamam ile ne istediğimi anlamış olacak ki tek hamlede kucağıma atladı. Onu hızla mağaranın duvarına yasladığımda ağzımın içine inlemişti.

Beni delirtiyordu, beni mutlu ediyordu, beni sinir ediyordu, beni yaşatıyordu.

Dudaklarımı dudaklarından ayırdım ve gözlerim hâlâ kapalıyken alnını alnıma yasladım. Nefeslerimiz birbirine karışıyordu.

"Bebeğim," Dedim alnımı çekip gözlerimi açarken. O da gözlerini açtığında dolu gözleri ile karşılaştım.

Ve koca bir iç çekiş.

"Neyin var, bebeğim? Niye böyle yapıyorsun? Kim, ne içirdi sana Tanrı aşkına? Ben mi yanlış yapıyorum yoksa?" Son sorumu sorarken içimin burkulduğunu hissediyordum. Öyle bir şey.. Beni bitirirdi.

Onu incitmek en çok korktuğum şeydi.

Hafifçe güldü. " Ben, sadece.."

"Ne?"

Dolu gözlerindeki yaşlar yanaklarına doğru bir yol çizdiğinde içimde bir şeylerin kırıldığını hissettim.

"Luka, sanki son öpüşmelerimiz gibi..."

Cümlenin ağırlığı altında ezildim.

"Sanki bu gecenin sabahı yok gibi..."

"Şş," Gözlerindeki yaşları sildim elimle. O böyle yaptıkça içim parçalanıyordu. "Çıkar bunu aklından. Hem, başka bir evrende tavşan olarak bile dünyaya gelsem yine bulurum ki ben seni."

Göz yaşlarının arasında gülümsediğinde cehennemin içinden cennete çıkan kapıyı bulmuş gibi hissettim.

O ses kulaklarımı doldurana kadar.

"Hava bilir, hava duyar, hava sezer. Hava geleceği görür, sevgili Luka."

Hızla başımı oraya çevirdiğimde döndüğümde gördüklerim ile şok oldum.

"Tamam, genç adam. Lütfen kızımı kucağından indirir misin?" Bu Chloe'nin annesi olmalıydı. Dediklerini başta anlamamıştım çünkü büyük bir şok geçiriyordum. Hiç beklemediğim bir anda, hiç beklemediğim kişiler tarafından basılmıştım.

Hey, o yanındaki benim annem miydi?

Yaz dizilerine yeni taktik. Ölen anneleri diriltip çiftlerin öpüşmesini engelleyin. Yemeyip yanında yatmalık fikir.

Chloe'yi yavaşça yere bırakırken kulağına eğildim. "Ben mi kafayı yedim yoksa sende görüyor musun?"

"Görüyorum.." Dedi şokla. En azından tek başıma kafayı yememiştim.

"Kafayı yemedin, oğlum. Ciddi bir konuda bile ciddi kalamamayı nasıl başarıyorsun acaba sen?"

"Tamam bu iş kötü bir hal alıyor." Dedim ellerimi polis görmüş gibi açıp yukarıya kaydırarak.

"Canım annelerimizin canım ruhları, bizden ne istediğinizi sorabilir miyim?"

"Ya da biz size onu soralım, genç adam." Chloe'nin annesi başındaki büyük şapka ile yanıma doğru yürdü.

Benim ruh elden gidiyor arkadaşlar.

"O ne demek?" Dedim gözlerimi kısarak.

"Buraya bizi aramaya gelen sizsiniz."

"Sizi, aramaya, biz?" Dedi Chloe. "Biz ne aradığımızı bilmiyoruz bile."

Chloe'nin annesi ufak bir kahkaha attı. "Aradığınız şeyi buldunuz çocuklar, çok kafaya takmayın. Sanırım bizde bilmemezlikten gelmeyi bıraksak iyi olacak."

"Dur," Dedim bir elimi saçlarıma götürüp kaşıyarak. "Neler olduğunu biliyor muydunuz?"

Adrien

" Hemde başından beri, evlat. " Babamın dedikleri ile sinir küpüne dönmüştüm. Ciddi miydi bu adam?

" Bizde işte olayları anlamaya çalışırken delirdiğimizi falan düşünmeye başlayacaktık. " Dedi Marinette. Sesinde net bir alınganlık hakimdi. Ona kesinlikle hak veriyordum. İnsan ruh güçleri ile yardıma gelirdi yahu!

"Bize yardım edebilirdiniz."

"Bir ruh insanların dünyasına karışamaz, sadece insanlar onları çağırabilir." Bu Marinette'in annesiydi. "Tek istisna ruhların kişinin rüyalara girmesidir. Hatırladın mı, bebeğim?"

Kabusları...

"E-Evet." Dedi Marinette kekeleyerek.

"Ne dediğimi hatırlıyor musun peki?"

"Aşkı seçmemi istemiştin." Marinette cevap için hiç düşünmemişti.

Bir bana, bir kızına baktı ruh. Yüzünden bilgili ifadesi ve tatlı gülümsemesi hiç eksik olmuyordu.

"Tamam, gençler. Fazla vaktimiz yok. Çok geçmeden şafak sökecek. Size her şeyi anlatmamız gerek."

"

Ne, anne? Neler oluyor?"

"Her varis aynı ruhu taşır, çocuklar. Sizin ruhlarınız, bedeniniz sağ iken bizimdi."

Marinette'in annesi, yavaşça babamın elini tuttu.

İçimden okkalı bir küfür savurdum.

"Ve o ruh, her zaman en imkansız kişiye anahtarını verdi."

Bu, babamın hiçbir zaman anneme aşık olmadığı anlamına gelirdi.

"Eğitmenleriniz, hepimizin kaderini değiştirdi." Dedi babam. "Onlar ruhlarınızın, ruhlarımızın ilk sahipleriydi."

Marinette'in annesi devam etti. "Tanrı, o dört ruhu eğitmenlerinize ilk başta dünyayı huzur içinde oluşturabilsin ve yaşanabilir bir yer haline getirsin diye verdi. Eğitmenlerinize güveni tamdı."

Sözü tekrar babam devraldı. "Ama onlara o ruhu verirken, ruha insan özellikleri de eklediğinden habersizdi."

Derin bir iç çekti. Sanki o anı yaşar gibiydi.

"Onlar aşık olup ilk günahlarını işlediler. Aşkları yüzünden insanların dünyasını aksattılar ve Tanrı buna çok sinirlendi."

"Ve Tanrı onlara bir ceza verdi. Sonsuz ömürleri boyunca çekecekleri bir ceza." Dedi Marinette'in annesi.

"Ne cezası?"

"Tanrı onları Paradoks olarak adlandırdığı bir evrene yolladı."

İşler iyice karmaşık bir hal alıyordu. Biz buraya karışıklığı çözmeye gelmiştik oysa.

"O evrende, iki çiftte aşklarını gömdükleri birer ağaç dikti. Ay ve Güneşin Eğitmenleri buna Hayat Ağacı dedi, Rüzgar ve Bulut ise Ölüm Ağacı. Çünkü Hayat Ağacı onların aşklarını devam ettirecekti, Ölüm Ağacı onların aşklarını öldürecekti.  Hatta öyle ki, bunu bir duvar halısı ile ölümsüzleştirdiler. Aşk, onlar için zehir olmuştu. "

Bizden sakladıkları halı.

"Eğitmenlerinizin kollarındaki zehri gördünüz mü?"

Başımızla onayladık. "O da bu ağaçlar dikildikten sonra oldu."

"Peki biz bu noktaya nasıl geldik?" Dedi Marinette. Babam hafifçe güldü.

"Tanrı'nın cezası bu kadar değildi. Onların ruhlarını kopyalayıp Varisler yarattı ve ruhu devredecek şekilde tasarladı. Onların devam eden cezası, sizin aşık olmanızı engellemekti."

Bu yüzden...

Onca şey..

"Bir dakika bir dakika bir dakika," Dedi Marinette. "Atladığınız çok önemli bir kısım var."

Derin bir nefes aldı. "O halde, buranın adı Gök Evren değil. Paradoks."

Haklıydı.

"Peki neden paradoks?"

"Bazı zamanlarda telefonlarınızın hiç çekmediğini, bazense çok güzel çektiğini gördünüz mü?" Ses Marinette'in annesinden yükselmişti.

Ne?

"Anne, sen ne saçmalıyorsun?"

"Bebeğim, odaklan."

"Marinette, o haklı." Dedim Marinette'e bakarak. Bunu fark etmiştim.

"Peki o asıl dünyanızdaki teknoloji, burada sihir olmasına rağmen neden yok?"

Sorular git gide tuhaflaşıyordu.

"Evet ama ne alakası var?"

"Gençler, biz şu an fiziksel bir evrende değiliz." Dedi babam. "Burası zamansal bir evren."

O da ne?

"Yani şu an insanların dünyasındaki gibi şeyleri tam olarak yapamıyoruz. İçinde bulunduğumuz evren canlı ve sürekli yer değiştiriyor. Yer değiştirmesi ise zamana bağlı. Yani, bir gün Dünya zamanına göre 2022'de, bir gün 1881'de, bir gün 3011'de. Telefonlar, arabalar.. Hepsi bu zamansal oynamalar yüzünden. "

" Bu yüzden Dünya'ya portal açarken hangi mekanda olmak istediğimizi söylememiz o kadar önemli, değil mi? Çünkü bir mekan farklı zaman dilimlerinde farklı adlanır, görüntüsü farklıdır.. " Marinette'in dedikleri ile bu evrene geldiğim ilk günü hatırladım.

Ve eğitmenimin portal açarken mutlaka zaman ve mekan belirt demesini.

" Aynen öyle. "

" Off, " Marinette yere çöküp ellerini başının arasına aldı.

" Yani burası normal bir evren değil, biz eğitmenlerimizin kuklasıyız ve sen babamı sevmedin bile." Dedi annesine bakarak.

"Üzgünüm ama eğer bunu durdurmazsan, kaderin benimki gibi olacak." Annesinin gözünden bir damla yaş aktı, toprağa düşmeden yok oldu. Sonuçta o bir ruhtu.

"O ne demek?"

"Eğitmenler bu zamana kadar hiçbir variste başarısız olmadılar. Burada gördüğünüz her bir ruh birbirine aşık ama hiçbiri kavuşamadı."

Bizde kavuşamayacağız...

"Ama siz, 1000. Varisler, siz özelsiniz."

"Aynı şeyi çok duydum," Dedi Marinette. "Açıkla. Neyim özel? Neyimiz özel?"

"Dediğim gibi, burası Paradoks. Burada bir gelecektesin, bir geçmişte."

"Eee?"

"Reddeden Kraliçe tablosunu unutman mümkün değil bebeğim."

Bir an için, Marinette için, sanırım dünya durmuş olmalıydı.

"Dehlizin şif-"

"Oraya onu senin yaşlarında buraya geleceğimi öğrendiğim gün ben koydum." Dedi Marinette'in annesi.

"O tablo, Paradoks'un geleceğe gittiği bir zaman diliminde bu evrene girdi. Arkasında dehlizin yeri ve geldiği günün tarihi vardı. Yani bugün."

"Yani.. O günü tekrar yaşıyoruz."

Ağır ağır başını salladı Marinette'in annesi. "Onun bir şifre olduğunu anlamam zaman aldı açıkçası. Anladığımda senin işin kolay olsun diye arkasına gizlice bir kasa yaptırıp şifreyi yazdım."

O çok düşünceli bir kadındı.

"Buraya ilk geldiğimde ise, duvarda koskoca harflerle yazılan bir uyarı ile karşılaştım."

"Ne uyarısı?"

"Yıllar yıllar önce, bir rivayet bulunmuştu saklı dehlizin dibinde.

"4 büyük varis gelecek,
Yasakları delecek,
Güneş, Ay, Rüzgar, Bulut,
İmkansızı unut..."

Büyük bilgeler uzun uğraşlar sonucu bu rivayeti çözdüler ama, onlara inanan olmadı.

Yalan söylemekle suçlanıp idam edildiler.

Peki bu idam, rivayeti engelleyecek miydi?"

İmkansızı unut..

"Bu rivayet Dünya'ya inmiş ve oradaki bilgiler tarafından çözülmüştü. Eğitmenleriniz sizin geleceğinizi onlar sayesinde öğrendi."

"Ve?"

"Ve.. Bilgelere göre Reddeden Kraliçe tablosundaki kadın 1000.varisti. Hatta öyle ki, 3 tane daha tablo olduğu söylenir ama kayıptır."

"Yani-"

İlahi Bakış Açısı

"Yanisi, kaderinde, kaderinizde reddetmek var çocuklar. Siz bu iğrenç kaderi, zıtlığı yıkan varislersiniz." Dedi eski ay varisi.

Diğer tarafta, Luka ve Chloe'nin tarafında benzer konuşmalar geçmişti.

"Siz o aşkı ölü bir ağaçtan geri alacak olan gençlersiniz. Aşkımızı gömdüğümüz gibi, geri getirip bizi bu ızdıraptan kurtaracak olan sizsiniz." Dedi eski bulut varisi. "Bizi birbirimizi itmeye zorlayanlara inat, yapacaksınız bunu."

"Ama eğer kaderinizi kabul edersiniz.. Yoksa her şey devam eder."

"Peki ya kıyamet? Birbirimize ne zaman yaklaşsak halkımız zarar görüyor."

Sorularda, cevaplarda iki taraf içinde aynıydı.

"Hiçbir evrende her şey paralel gitmez. Bir taraf iyileşirken, bir taraf  zarar görür."

"Siz söyleyin şimdi, Aşk zehir midir, panzehir mi?"






































Vay. Anasını. Sayın. Seyirciler.

Öncelikle bu her bir düğümün çözüldüğü bölümdü. Eğitmenlerin neden baskıcı olduğu, neden telefonların böyle olduğu, duvar halısı ve ağaç anlamları, en önemlisi ise reddeden kraliçe tablosunun gizeminin çözüldüğü bölüm oldu.

Bende insanım. Biliyorsunuz ki bir ara kitaba ara vermiştim. Atladığım bir şey olabilir. Eğer aklınıza takılan bir şey olursa bu satıra yazın. Mutlaka unutmuşumdur. Diğer bölüm finalin son partı. Aklınızda hiçbir soru işareti bırakmadan kitabı bitirmek istiyorum. Bu yüzden şayet soru işareriniz varsa yazmanız benim için önemli.

Peki, sizce aşk zehir midir panzehir mi?

Şu dördününde düşünmesi gereken tek bir soru var aslında. 

Halklarını seçip bu aşktan vaz mı geçecekler, aşkı panzehir yapıp kendilerini halklarına mı adayacaklar yoksa aşklarını seçip bu zehri paradoks evreninin her bir köşesine yayacaklar mı?

Peki sabine ve gabriel çifti.. Aga kitabın başından beri o kısım kafamda netti açık konuşayım. Yakıştırıyor musun diye sorun yoo, ama kurgu kapsamında böyle gelişti. Zıt kutuplar birbirini çektiği için.

İnş linç yemeyiz bu çiftten dolayı öxçxöxöd

Şimdilik benden bu kadar canımın içleri, daha yazacak çok şeyim var ama hepsini final bölümüne bırakmak istiyorum.

Finalde görüşürüz, öpüyorum hepinizi.

Muah!

-Lune' 💙

Continue Reading

You'll Also Like

162K 17K 53
Jungkook, erzağının bitmesiyle kendine yiyecek birşeyler ararken, Taehyung'un liderlik yaptığı bir küçük bir şehirle karşılaşır. Jungkook, açlığını d...
112K 8.7K 38
sadece erkeklerin olduğu bir üniversitede gay yönelimin odağı ve tüm dikkati üzerine çeken Jungkook, bu durumdan sıkılan ve onu bu rahatsızlıktan ko...
MAFYA By Su

ChickLit

3.2M 97K 55
Tanışmaları değişik olmuştu biraz.Adamın düşmanının kendisine yaptığı saldırı sonucunda,sıyrılan kurşunun biri denk gelmişti genç kıza. Yan komşuları...
505K 58K 34
alfa jungkook, en yakın arkadaşının kardeşi olan omega taehyung'a deliler gibi aşıktı.