Dershane Hocam

By S0gukyaz

2.4M 109K 63.2K

Yüce yaradan beni yaratırken bol keseden ego hamuruma katmışsa ben bir şey yapamam abicim. Ego doğuştan gelen... More

Bittim
Özür Dilerim
Küçük?
Firariler
Görmüyorsun hiç
Eda
Demir Hoca
Kalp Ağrısı
Sıra Bende
Olmaz
Yüzbaşı
Bir Hafta
Aşıksın
Sevgilim
Yaş Pasta ve Biber Turşusu
Sarı Bebe
Basıldık
Misafir
Yitirilen İrade
Tekrar Kazandık Galiba
Yüzbaşının Kızı
Senden Uzakta
Evim
Kritik Mesele
Bir Adım Öteye
Reziliğin Böylesi
Maviş
Gönderi
Curcuna
Korku
Zamanı Değil
Racon
Bu Adam Benim Kocam
O Gece Bu Gece
İhtiras (I)
İhtiras (II)
İhtiras (III)
Prensim
Müptelam
Dilan
Uzun Süren Ayrılık
Kayıp
Son Bir Adım
Amerika
Evet
Bebemin Anası
Kadınım
Vermiyorum
(kesit)
Evleniyorum

Ödev

206K 3.6K 3.1K
By S0gukyaz

....

Elimdeki kitapları sıkı sıkıya tutarak koşarken bir yandan da elimdeki telefonu cebime koymaya çalışıyordum.

Dolmuştan iner inmez hemen koşmaya başlamış ders saatini çoktan geçen yelkovana küfürlerimi sıralamaktan asla ama asla geri kalmıyordum.Tek umudum o şahsa yakalanmadan derse girmek ya da etüt salonuna çıkıp ders çalışıyormuş gibi yapmaktı.
Yoksa ayvayı yerdim.

"Melek kızım yine mi geç kaldın."arkamdan bağıran Ahmet abiye "Evet Ahmet abi evet."dediğimde güldüğünü duymuştum.

"Bu gidişle olimpiyatlara katılırsın."arkamdan hâlâ bağırırken göz devirdim.
Ya Ahmet abi ben burada canımın derdindeyim sen ne diyorsun ya ama haklısın şimdi.Katılsam birinciliği kimseye vermem.Koşuyla değil bebeğim güzelliğimle.

Dershanenin önüne gelene kadar kan ter içinde kalan ben elimdeki kitaplarla dolu poşeti duvar dibine bırakıp biraz soluklandım.Nefes nefese kalmış ve terden sucuk gibi olmuştum ayol.

Alnımı elimin tersiyle sildim ve kol saatinden saate baktım.Tam tamıma on dakika gecikiyordum ve ne yapıp edip onun gözüne görünmeden üçüncü kata çıkmalıydım.

Allah'ım sen bana yardım et tamam mı?Bu sefer tonlarca ödevden kurtulamayacağım gibime geliyor çünkü.

Her zaman yaptığım şeyi-kendime dua etmeyi-sonlandırıp daha fazla vakit kaybetmeden benden ağır olan poşeti elime alıp dershanenin kapısını açtım.

Tam karşımdaki kameraya şu poşeti fırlatma fikri çık aklımdan! Varya şu an odasındaysa eğer kameradan görünürdüm de umuyorum ki etüt salonunda olsun.

Merdivenleri teker teker çıkarken nefeslerim hâlâ düzene girmiş değildi ve adım atacak halim kalmamıştı.

HANİ OKUMAK KOLAYDI BE.

YEMİN EDERİM EN ZOR MESLEK ZORLA 12-13 SENE ÖĞRENCİ OLMAK!

Yemin ederim gözüm kesmiyordu üçüncü kata çıkmaya.Ofladım.Sadece bu dershaneye bir asansör istiyorum o kadar!Çok şey mi istiyorum Allah aşkına.

Son basamağı da çıkıp odasının sol tarafta olan Demir hocayla ona yakalanmamak için tekrardan dualarımı esirgemezken başımı hafiften duvar arkasından çıkardım.

Camla kaplı odasında koltuğun boş olduğunu görünce içimden sevinç çığlıklarıma bir son verip artık derse gitmemin bilinciyle onun odasından gözlerimi çekmeden sağ tarafa doğru adımaldım.

İşte bu Melek be!Aferin kızıma!İnanç,azim,başarı!
Yalnız fazla kolay oldu sanki bu?

Etrafa iyice baktığımda onun varlığına dair bir şey bile yokken stresten kasılan bedenim gevşeyip yüzümde başarmamın verdiği bir gülümseme oluştu. Amaan kız boş ver kolaylığı falan.Yakalanmadık ya buna da şükür.

Sen beni yakalayabileceğini mi zanettin canım hocam?Nah derler yalnız.

Omuzlarını dikleştirip başımı önüme çevirirken attığım adımdan sonra bedenimin iri bir bedenle çarpışmasıyla içime derin bir nefes çekip geriledim.

Ben daha çok gencimmm...

"Bu saate kadar nerede kaldığınızı sorabilir miyim Melek Hanım."o nahif ses..

Başımı kaldırdım ve onun koyu kahve irisleriyle nefesimi tuttum.Gülümsüyordu ama bu gülümseme hiç hayra vesile değil gibiydi.

"Aa çok pardon efendim buyrun oturun,ayakta kalmayın lütfen.Hem neden bu kadar erken geldiniz,dersler bittikten sonra da gelebilirdiniz."

Şey ben sanırım naneyi yedim.

Kahve irisleri gülümsemesinden dolayı kısılmışken "şey,hocam."demiş ve gerginlikle gülümsemeye çalışmıştım.

Kısılan kahveleri çattığı biçimli kaşlarıyla ürkütücülüğe büründüğünde sertçe yutkundum.

Yanımdan geçip giderken bağırdı."Odama Melek Arıcı!"

Hayır ya,ben hiç böyle planlamamıştım!

Ağlamaklı sesler çıkarıp arkamı dönerek çoktan odasına geçmiş olan Demir hocanın odasına doğru adımladım.

Adımlarımın hızını tarif edecek olursam,kaplumbağa bile benden hızlıydı şu an diyeyim gerisini siz düşünün.

"Hızlı!"

Sesi bulunduğumuz katı usulca dolandığında elim ayağıma karıştığı zaman adımlarımı hızlandırıdım.
Dudakalarımı dişlerimin arasına alıp dişlerken odasının kapısını açıp girdim.

Başımı asla ama asla yerden kaldıramıyordum.Onun o sert çehresini görmek istemiyordum.Çünkü onun o bakışı beni korkutuyordu.Dershaneye geldiğim süre zarfında onunla herhangi bir yerde karşılaşmamak için oradan oraya kaçtığım evet doğrudur.

"Neden geç kalıyoruz?Hm?Umarım geçerli bir sebebin vardır."koltuğuna oturduğunda çantamdaki ve kucağımdaki ağırlıklardan dolayı belim ortadan ikiye kırılcakmış gibi hissediyordum ama dik durmaya devam ederek konuşmamı bekleyen Demir hocaya hitaben konuştum.

"Uyuyakaldım."yalan değildi,uyuyakalmıştım ama tek sorumlusu oydu.Bana o kadar çok ödev vermese bende gecemi gündüzüme katmazdım.

"Uyuyakaldın?"tasdik edercesine sorunca başımı salladım ve "uyuyakaldım."diyerek onayladım.

"Bu günlerde çok salmaya başladığını görüyorum Melek,sanada öyle gelmiyor mu?"

"Yok vallaha hiçtebilene.Ne salmasından bahsediyorsun sen lan.Ben uyumuyorum uyumuyorum.Bak şu halime zombi gibiyim be!"diyemedim.

"Sadece iki gün geç kalıyorum ama cidden elimdeki bir şey değil hocam.Bu seferlik affetseniz?"şeytandan merhamet bekler gibiydim şu an.Başımı en sonunda kaldırıp ona baktım.

Yüz ifadesi değişmemiş onun yerine daha sinirli ve katı bir hâl almıştı.İçimden tüm dualarımı okurken baştan aşağı kahve gözleriyle süzdü beni.

Yerimde rahatsızca kıpırdandım.Bu sessizlikten nefret ediyorum.Benim şu an can tehlikem var ama uf!

"Ödevlerini yaptın mı?"dediğinde elimdeki kitap dolu poşete kısa bir bakış attıktan sonra gözleri beni buldu.Sorumu yanıtlamadın gerizekalı.

"Sayenizde dün akşam uyumayarak ödevlerimi tamamladım.Her doğru yaptığım bir soruda size bir küfür ettiğimde doğrudur yanlış değildir.Dün akşam kulağınız çınlıyor muydu acaba?"diyerek gülüp "o bendim."dememek için kendimi zor tuttum.

"Yaptım hocam."dediğimde işaret ve orta parmağını birleştip gel manasında sallayınca hâlâ kapının ağzında duran ben onun masasına doğru adımladım.

"Bakalım o zaman."dediğinde "ama ders-"demiştim ki "Meral hoca bu gün izinli.Sizin sınıf etütte şu an ve bir an önce şu ödevlerine bakayımda yeni ödev vereyim."dediğinde kaşlarım havalandı.

"Ne diye o zaman heyecan yaratıyorsun lan dün akşam biyolojide öğrendiğim organelsiz bakteri!"elimdeki poşeti kafasına geçirmeden kendimi frenlemiştim çok şükür.

"Göstereyim mi?"dediğimde ödevlerini elimde tuttuğum poşete bakarak "zahmet olacak ama kusura bakmayın."demesi ile sinirlice gülümsedim.

Benimle sürekli böyle alayvarice konuşmasına kıl oluyorum.Herkesle ne güzel hiç alay etmeden konuşurken söz konusu ben olunca hem benimle alay ediyor hemde herkese karşı bana daha çok sert davranıyordu.Bazen diğer öğrencileri kıskanmıyor değildim.Kaderim,kaderim bu benim.

Yanak içimi ısıra ısıra elimdeki poşetten kitaplarımı çıkarmadan hemen önce tonlarca ağırlığındaymış hissiyatı yaşatan şu eşek ölüsü çantamı sandalyeye bırakmıştım.

"Umarım eksik yoktur."ya sabır ya.

"Yok hocam hepsi tam."poşetten çıkardığım kitapları masanın üzerine koydum.

En üstteki fizik kitabını alıp işaretlediği yeri "bir dakika hocam."diyerek ben açacakken "hatırlıyorum Melek nereyi ödev verdiğimi."dediğinde kitabi önüne alıp kendisi açtı.Aman sana da iyilik yaramıyor,haspam.

"Pardon hocam."

İşaretlediği yerden ödevime bakarken önceliği işlemlerimdi.Dikkatlice inceledi çivi yazısına rakip olacak olan yazımı.

Sayfayı çevirdi.Evet şu an yanımda on bir on iki tane kaynak var ve Demir hoca hepsine böyle bakacak.Bazen anlayamıyorum,diğer arkadaşlarımın ödevlerine neredeyse bakmadan bile tamam derken benim ödevlerimi incelemesi tam bir etüt saatini alıyordu.

"Boş soruların neden var Melek?"o görmeden göz devirdim.

"Hakan hoca rahatsız olduğu için derhaneye gelemiyor ve  bu nedenle sorularımı soramadım."yalan değildi.Tek bir fizikçimiz vardı ve o da bir haftadır hastaydı.

"Tamam bu gün yeni gelen hocayla sana bir birebir yazıyorum ve bu sorular sorulacak.Bu gün bu kitapta bir tane bile boş soru görmeyeceğim Melek anlaşıldı mı?"gel sen yap kolaysa aptal!

"Tamam hocam."

Fiziği masanın üzerine bırakırken sandalyelerden birine tam oturacaktım ki "ayakta kal."demesiyle neye uğradığımı şaşırdım.

Af buyur?

Başını kimya kitabımdan kaldırdığında sertliğe bürünmüş irisleri yüzümü inceledi.

"Geç gelmenin cezası."dediğinde dudağının kenarında oluşan ufak bir tebessümü görmemek için kör olmak yeterliydi.

"Ama çok yoruldum ve çantadan dolayı belim ağ-"

"Oturma dedim o kadar."dudaklarımı birbirine sıkıca bastırdım ve başımı salladım.Senden hiç haz etmediğimi söylemiş miydim Demir Güngör?

"İşlemlerini neden bu kadar uzatıyorsun anlamıyorum."sanane abicim,keyfimin kahyası mısın?Ha?

"Kısa yollarla doğru cevabı bulsam bile içinde sürekli bir şüphe kalıyor ve bende işimi sağlama alıyorum diyelim."dediğimde elimle ağrıyan belimi ovalıyordum ki bana doğru başını çeviren adamla ellerimi arkada birleştirip yerimde doğruldum.

"Ama zaman kaybediyorsun?"ya sen madem bu kadar çok bilmişsin neden branşın matematik olduğu hâlde rehberlik servisinde çalışıyorsun?Git sınava gir bir tıp mıp tutturda bir an önce bu dershaneden git ya.Nedir senden çektiğim ayol.

"Haklısınız."içimdeki gerçek Melek şu an şok.

Kimya kitabımı da kenara bıraktı ve matematik kitabını alıp açtı.
Ders matematik olunca ayrı bir üzerinde duruyordu.Şimdi işlemlerimi kitap okur gibi okuyordu.

"Problem çözerken sana not alarak çözmenin daha iyi olacağını söylemiştim ama gördüğüm kadarıyla dinlenmemişim."o senin yöntemin,bodozlama dalmak ise benim yöntemim.Sanane acaba sölenter?

"Unutuyorum hocam özür dilerim.Bir dahakine not alarak çözeceğim."

Kahveleri yüzümü turlarken bakışı ise hele bir dediğim gibi çözme bak sana neler yapıyorum bakışıydı.Sertçe yutkundum ve gözlerimi kaçırıdım.Pekala bu adamla aynı odada bu kadar kalmak bile yeter.

"Demir hocam.Ben etüt salonuna çıkabilir miyim?"dediğimde başını matematik kitabından kaldırmadı.Ne bir şey söyledi ne de bir tepki verdi.

"Boş soruların çok fazla,neden bu kadar biriktirdin?"sorgular sesine karşılık boğazımı temizledim konuşmadan önce.

"Soru çözümü sırasında bana sıra gelmiyor hocam.Hep onuncu sıralarda oluyorum ve etütler bittiğinde ancak sıra geliyor. hocalar da hemen gittiği için soramadım."başını ağır ağır salladı.

"Nimet hocaya söyle senin ismini ilk başa yazsın."matematik kitabımı da incelemeyi bitirip kenara bıraktı.

Biyoloji kitabımı alırken gözleri bendeydi."tamam mı?"dediğinde göz devirmemek in büyük bir uğraş içine girdim.

"Hıhım tamam."

Biyoloji kitabımı da detaylıca inceledi.Poşetten çıkardığım paragraf kitabımıda alıp inceledikten sonra dikkat hatası yaptığından bahsedip bu sefer çantamdan çıkardığım kitapları incelemeye koyuldu.

Dakikalar boyunca yaptığım ödevlere bakarak beni birinci etütten alıkoyan hocaya sevgi sözcüklerimi sıralayıp duruyordum.Umarım yok yazılmamışımdır!

Zil çaldığında birinci etüt bitmişti ama benim göstereceğim daha altı yedi kitap vardı ve ayaktaydım!Oturmamı istemeyen adamın tek derdinin gerçekten geç geldiğim olduğunada inanmıyorum.Bu adamın bana garezi var.

Kapı tıklandığında omuz üzerinden arkama baktım.Gelen Furkan'dı.Ellerindeki kitaplar ile ödev kontrolüne geldiği bariz bir şekilde ortadaydı.Kimse Demir hocanın yanına öylesine gelmiyordu ki.
Sadece ödev kontrolüne geliyorduk.

"Gel Furkan."dediğinde tekrar önüme döndüm.Elindeki kitabı kenara bıraktığı sıra kapıyı açan Furkan içeri girdi.

"Hocam ödevler için birinci etüt bitiminde gel dedinizde."dediğinde başını salladı hoca gözlerini benim kimya kitabımdan çekmeden.

Furkanla göz göze geldiğimizde "pese gidiyor muyuz öğle arası."dediğinde sessizce, tabi oğlum dercesine bakış atınca gülümsedi.

"Yemeğe bizimkilerle mi geliyorsun?"

"Evet ama çok güzel bir dönerci buldum oraya gidelim bu sefer."

Gözleri parladı çocuğun.Yedi yirmi dört döner yese hayır demeyecek olan Furkan, Demir hocanın sesiyle yerinde doğruldu,bende tabi.

"Geç otur şöyle."dediğinde şaşkınlıkla gözlerimi irileştirdim.Ya ben?

Son kitabımı da kapattı kenara koyduğunda eline ödev kağıdını alıp bana artı attıktan sonra önüne küçük bir kağıt çekip eline mavi tükenmez kalemi aldı.

"Ödevlerini çıkar Furkan, acele et.Sana gelince-"dediğinde gözleri beni buldu.

"Kitaplarındaki her boş soruyu bu gün hocalara götürüp soruyorsun.Etüt altıda bitiyor ve sen eve gitmeyeceksin.Direkt olarak yanıma gel ve kitaplara tekrar bakacağım.Bak uyarımı yapıyorum hanımefendi bir soru-"dediğinde işaret parmağını kaldırdı "bir soru boş göreyim seni gece etütüne bırakırım."gözlerim irice açıldı.Gece etütü olmaz!

"Tamam."dediğimde Furkan kitaplarını çıkarmıştı.

Where is the adalet?!
Ya sadece altı kitap ne?

Furkan matematik kitabını Demir hocanın masasına bıraktığında Demir hoca dik dik baktı.

"Oğlum açsana ödev yerini."dediğinde Furkan "pardon hocam ben siz açarsınız diye şey etmiştim."diyerek hızla ödev yerini açmaya koyuldu.

Peki o ne dedi?Bir beyin nöronu kullansanız tahmin edeceksiniz aslında.

"Onca kişinin ödevini nasıl aklımda tutabilirim?"benimkini tutuyorsun ama????

"Haklısınız."konuyu uzatmayan Furkan ödev yerini açarken bana hitaben konuştu ama önündeki küçük kağıda not aldı.

"Kimyada iki kitapta kalan yerlerin hepsini yapıyorsun."yok devenin nalı ama!
Ya ben daha dördüncü ünitelerdeyim dört!

"Matematikte konuyu sana bırakmakla beraber her kaynağından beş konu bitir."bunlarda geç geldiğim için cezaya dahil şeyler mi acaba?

"Fizikte ilerlemen gerekiyor.Üç kaynağından dört,yedi ve sekizinci üniteler bitecek."ben o üniteleri hiç yapamıyorum ki!

"Türkçede Ses bilgisi, Fiilimsiler,tamlamalar ve yazım noktalama."umarım iki haftalık ödevdir,yoksa benim helvam kavrulacak.

"Biyoloji iki kitap bitecek."tamam buna okeyim çünkü sadece iki ünitem kaldı.

"Paragraf ve problem her gün otuz soru olduğunu söylememe gerek yok zaten."dediğinde Furkan bana bittin bakışı atarken ağlamaklı yüz ifadesiyle onayladım onu.

"Al şunu ve eşylarını topla.Bir an önce matematik sorusu için adını başa yazdır."bana uzattığı kağıdı moralim bozuk bir şekilde elinden aldığımda başımı salladım.

Benim bu hafta cenazem var.Gelirsiniz değil mi?

Kağıdı cebime koyduğunda masa üzerinde kitaplardan oluşmuş janganın yanına gidip çantamı açtığım gibi sinirle kitapları yavaş olmaya özen göstererek yerleştirmeye başladım.

"Ha bu arada.Öğle arası Hakan hocayla sana birebir yazıyorum haberin olsun."dediğinde "ama-" diyerek itiraz edecektim ki bakışıyla susmak zorunda kaldım.

Listeye adımı yazdığında saati yanına düştü ve eliyle kapıyı gösterdi.

"Çıkabilirsin." Sanaysa okeyim.

Şu an varya ağzını yüzünü dağıtasım var Demir hoca.

Furkan bana bekle beni bakışı atınca gözlerimle onayladım onu ve kitaplarımı yerleştirmenin ardından geçen üç dakika sonrası kapıyı açıp sinirle çıktım.

Ben öğle arası o dönerceyi gidecektim ama.Banane ama ya ben saymam bu ne böyle.Hem ben aç olurum.Ya pes işide yandı gördün mü!?

Oflayıp merdivenlere yöneldim.Etüt salonu orta kattaydı ve ben sanırım Furkan'ın gelmesini bekleyeceğim.Gelsinde biraz bana bu kitapları taşısın.Çıkaramam yemin ederim bu kitapları.

Merdivenlerin basamaklarını çıkıp belime duvara dayadım ve onu bekledim.Aynı zamanda kara kara düşünmeye başladım.Ben bu hafta ne bok yiyecektim şimdi?

Oflayıp kafamı duvara vurdum. Sanırım babamla konuşup dershanemi değiştirecektim.Bu kervan böyle yürümez malesef.Ben çok yoruldum ve artık ödevlerimi yetiştirmekte güçlük çekiyorum.

Babam burayı seviyor ama benim bir lafımlada dediğimi yapardı ona şüphem yoktu ama artık burada bir düzenimin olmasıda burayı kolay kolay bırakamayacağımdaki en büyük etkenlerden biri haline gelmişti.

İki yıl...İki yıldır hayalimdeki mesleği tutturmak için sınavlara giriyordum ama elde var sıfır.Tamam belki istediğim bölümü bir kaç puanla kaçırıyor olabilirdim ama yinde bir türlü o bir iki puanı yakalayamıyordum.

Ne yapacağımı bilmiyorum.Kafamın içinde beni yiyip bitiren başarısızlık düşünceleriyla başa çıkmam haliyle yoruyor beni.Bir de üstüne üstlük tonlarca ödev olunca işim içinden çıkılmaz bir girifte dönüşüyordu.

"Bu hocadan nefret ediyorum!"sinirle yanımdan geçip giden Furkanla harekete geçtim.

"Ben bayılıyorum zaten."

Elinde ki ödev kağıdını gösterdi sadece üç cümlecik!Ya benimki?
Adam kağıtta boş yer bırakmadı be.

"Adam sana kıl ha.Verdiği ödevlere baksana.Ben ömrü hayatımda senin kadar ödev yapmadım."dediğinde elimdeki poşeti almasına itiraz etmedim.

"Sorma,sanırım en sonunda buradan giderim."dediğimde Furkanın sesine karışan bir ses aynı şeyi söyledi.

"Saçmalama!"

"Ya ne takıyorsunuz şu adamı ya.Sana belliki yine üç haftalık ödevi bir haftaya verdi ama sen yaparsın.Doğru tahmin ettim değil mi?"ne ara yanımıza geldiğini bilmediğim Açelya'ya "evet."dedim oflarken

"Adam beni öldürmeye ant içmiş."elini omzuma koyup sıktı."Allah yardımcın olsun."

"Eyvallah kardeşim eyvallah."bende onun omzunu patpatlarken etüt salonuna birlikte girdik.

Bizim salona girmemizle çalan zil ise ne kadar dakik olduğumuzu herkese sundu.Yok canım asla dikiş nakışına gelmedi.

"Gelin şöyle.Yer kaptım size."diyen Furkan'ın saçını karıştırıp helal demiştim ki koridordan gelen yüksek volümlü sesle resmen yerlerimize ışınlanmıştık.

"ZİL ÇALDI! ARAMIZDA SAĞIR OLANLAR VAR. DERSİ OLAN DERSE,OLMAYAN ETÜTE! YOKLAMA ALINACAK."

Çantamdan hemen bir kaç kitap ve kalemliğimi çıkarıp sandalyeyi çekerek küçük alanda kitaplarımı yerleştirip açtığım gibi elime kalemimi aldım.

Furkan yanıma Açelya diğer yanımda onlarda benim gibi acelece davranırlarken soru çözüyormuş gibi yapmaya başladık.

İçeriye giren tabiki Demir hocaydı.

Elindeki kağıt ve kalemle etüt salonuna şöyle bir göz attı.Hemen bakışlarımı kaçırdım.

"Meltem Yüksel?"

"Buradayım hocam."elini kaldıran Meltemi görür görmez yoklama kağıdında yanına kalemle artı attı.

Sırayla herkese artı attığında en son olarak ben,Açelya ve Furkan'a kısa bir bakış atıp yoklama kağıdında yok yazmadı.

İçeriye giren bir başka hoca Coğrafyacı Nimet hocaydı.

Demir hoca onu görür görmez hemen sessizce bir şey söylemiş ve coğrafyacı onu onayladıktan sonra Demir hoca gitmişti.Salon resmen rahatça bir nefes alıp vermişti.

Bu adamı buradan bir olursak gönderebiliriz kardeşlerim diye bağırmamak için kendimi zor tutuyorum.

"Bu hocayı buradan göderelim."Açelyanın dediğine Furkan mührü basarken Nimet hoca "Melek Arıcı."demiş elimi kaldırmıştım.

"Matematik kitaplarını al ve Demir hocanın yanına git.Birebiriniz varmış."ve etrafta havai fişekler patlayıp bir kamera çıkarak bu bir şakaydı denilecek değil mi?

Hem...hem ne birebiri ya.Ben sadece Fizikten bire bir almıştım oysa.

"Kızım hadisene."dediğinde hemen ayaklanıp matematik kitaplarımı silgi ve kalemimi aldım.

"Bol şanslar."diyen bizimkilere sağ elimi sol göğsünün üzerine koyup hafiften başımı eğdim.

"Sınıf beşe gideceksin."dediğinde "tamam."diyerek ikinci kattaki sınıf beşe doğru hızla ilerledim.

Demir hoca bana ne kadar bire bir vermiş olsada yanında gerildiğimden dolayı bir bok anlamıyordum.Adam konuşuyor ders veriyor ama boşa veriyordu.Anlamıyorum senden kardeş,anlamıyorum,nedir bu inadın ya.

Kapıyı çaldım ve içeri girdim.Elindeki telefondan bir şeylere bakan adam beni görür görmez telefonu kapatıp "gel bakalım."demişti.

Yanına geçip oturdum.Şimdiden gerilmiştim!

"Matematik sorularını bana sor hocalar bu gün biraz yoğun olacak"

Sıranın üzerine bıraktığım kitaplardan birini alıp açarken "peki."dedim.

Kendi kalemini sıranın üzerinden alıp yuvarlak içine aldığım boş olan soruyu okuyarak başladı.

"Bak burada sadece şunu yapacaksın."dediğinde kalem kağıtla buluştuğu an masa altından ellerime tırnaklarımı batırmayı bırakıp soruya odaklandım.

Anlatımı çok güzeldi.Sade,akıcı ve anlaşılır anlatıyordu ama sorun şuydu.Kolunun koluma temas ettiği adamdan biraz tırsıyor ve geriliyordum.

Sorulara odaklanmak yine benim için oldukça zor olmuştu.İnce uzun parmakları arasında dans eden kaleme bakmaktan soruya bakamıyor oluşum aramızda ufak bir sır olarak kalsın.

Soruya odaklanırken her zaman yaptığı şeyi yaptı.Kirli sakallarında elini gezdirdi, bakışları soruyu öldürecekmiş cinsten sertti.

Göz kapağına yakın olan biçimli kaşlar ne zaman çatılsa yüzü hemen ürkütücülük moduna geçiyordu.Kemikli bir yüze sahipti,elmacık kemikleri ve çene hattı fazlasıyla belirgindi.
Uzun ve gür kirpikleri vardı,hafif kavisli olan burnu ise yüz yapısıyla tamamen uyum içindeydi.Adam harbi yakışıklıydı ama işte uyuz bir tipti.

Mankenlere taş çıkarır olan adam evet matematik öğretmeniydi.En nefret ettiğim ders...

Uzun saçlarını geriye doğru taramış bir kaç tutamı alnına düşüyordu.Esmer teni saçlarının siyahlığıyla ahenk içindeydi.

Gözlerimi eline çevirdim tekrar.Damarları fazlaca belirgin olan iri elleriyle yutkundum.

Allah'ım kurban olduğum sen ne güzel yaratıyorsun be.

"Anladın mı?Bak bu kalıp soru tipidir."sorunun üzerine yıldız attığında tekrar sormuştu ve bu sefer başını bana çevirmiş soruya doğru eğildiğimden dolayı yüzlerimiz arasındaki mesafe kalp atışlarımı hızlandırmıştı.

Temiz nefesi yüzümü turladığı an gözlerimi gözlerinden çektim ve başımı salladım."evet ben şey yaptım.Yani anladım evet."

Rezil.

Bir şey söylemden sayfayı çevirdi ve diğer soruyu okudu sabırla.Ben terlemeye başlarken o tekrar soruyu anlatmaya başladı.

Ondan biraz uzaklaştım.Az önceki gibi bir vakanın tekrarını asla kaldıramazdım.

Soruyu anlatırken fonksiyon grafiğinde çok küçük bir yeri gösterdi ama uzaktım soruya.O hâlâ anlatmaya devam ederken kitabı bana doğru itip bu sefer o eğildi soruya doğru.E değişen bir şey olmamıştı ki!

Temiz nefesi tekrar yüzümü turladığı zaman nefesimi tuttum.Sanırım bu gün bu sınıftan çıkmak biraz zor olacaktı.

Yanımdaki adama odaklanmamaya çalışarak soruya dikkatimi verdim.Boncuk boncuk terlerken bir ayağımı sallamaya başladım.
Bir an önce bu şahsın yanından gitmek istiyordum.

~Bölüm sonu~

İkinci defa yayınlanmıştır!

Continue Reading

You'll Also Like

2.1M 127K 60
pabucumun bayboyu Ayşen: Ama senin gibi tiplerden hoşlanmam. Ayşen: Senin gibi tipler dediğim. Ayşen: Kötü çocuk gibi takılan. Ayşen: Zeki ve çalışk...
5.7M 188K 98
Karan Haznedaroğlu. 27 yıldır her istediğini elde eden, sadece adıyla bile bütün kapıları açabilecek bir adam. Şimdi her şeyden çok istediği bir şey...
300K 22.8K 41
0536****: "Merdüm-i dîdeme bilmem ne füsûn etti felek Giryemi kildi hûn eksimi füzûn etti felek Şîrler pençe-i kahrımdan olurken lerzân Beni bir gözl...
983K 13.2K 34
Aşık olduğu adamın evleneceğini öğrenen Mavi, çareyi en yakın kız arkadaşında bulur. Düğüne kısa bir süre kala acilen bir plan yapmaları gerekmektedi...