Kuzgun

Bởi eflalhatun

72.8K 6.2K 1.6K

Yıllar önce yapılmış bir hata, kaç hayatın kararmasına sebep olabilirdi ki? Kaç gözyaşı dökülebilirdi bir ba... Xem Thêm

❝KUZGUN❞
0.1
0.2
0.3
0.5
0.6

0.4

10.9K 1K 295
Bởi eflalhatun

Medya: Dalya
Çok mutlu gxkzgxksgd

Yazar

"Yemeğini ye İzel!" Ateş kız kardeşinin önündeki yemekle oynamasına daha fazla dayanamadı. Yemekler masaya konulduğundan beri didikleyip duruyordu. "Sen, sus!" dedi Dalya çatalını havaya kaldırıp. "Adim Dalya! İzel yok!" zorla birkaç kelime konuşmayı başarırken, Ateşin kaşları havaya kalktı.

"Hayır, sen İzelsin. Burada olduğun sürece ismin hep İzel olacak." küçük kız kardeşiyle inatlaşmak oldukça hoşuna gitmişti. Bitirdiği yemeğine göz atarak, çatalını tabağın kenarına bıraktı. Ellerini göğsünde birleştirip geriye yaslandı rahatça.

"Govoryu tebe, menya zovut Dalya, ty idiot! Ty ne ponimayeshʹ?" (sana söylüyorum benim adım dalya, salak! Anlamıyor musun?) küçük kız çatalı tabağın içine sertçe bırakarak gözlerini kıstı. "Kesin kavgayı, Dalya çok ayıp! Abine bir daha hakaret etme! Sende kardeşinle uğraşma!" Ateş şaşkınca çatık kaşlarını babasına dikmiş kıza çevirdi. Ona hakaret mi etmişti?

Yandan bir gülüş savurup, babasına baktı. Acilen babası gibi Rusça öğrenmesi gerekiyordu. Kız kardeşiyle etkileşime girmek, onun ev sevdiği abisi olmak için can atıyordu resmen. "Baba." dedi Mazhar sıkıntılı bir nefes alarak. Dakikalar önce babasının yaptığı uyarıya birkaç şey eklemek istiyordu. "İzel için koruma sayısını arttırsak mı? Biliyorsun, Altemur tekin biri değil." Dağhan bey bakışlarını kızından çekip, oğluna çevirdi. "İyi hatırlattın, Ceyhuna söylerim." ardından tekrar kızına dönerek dudaklarının araladı.

"İzel, o kadın seni okula gönderiyor muydu?" küçük kızın önce kaşları düzeldi, ardından yüzü durgunlaştı. Eline tekrar aldığı çatalını tıpkı Ateş gibi tabağın kenarına koyarak derin bir nefes aldı. "Hayır, yok." dedi düzgün birkaç kelime seçmeye çalışarak. Durgun hali hepsinin dikkatini çekmişti şimdi. Biraz önceki hırçın kız, şimdi sessiz uslu bir çocuk olmuştu. "Nasıl ya, birinci sınıfının bitmiş olması gerekiyordu." Ekin sorgulayan bakışlarını kardeşine çevirdi. Dağhan bey sinirle öne doğru uzandı. "Okula gitmek ister misin peki?"

Birden bire gözleri parıldayan kız, duyduğu şeylerin gerçek olup olmadığının sorguladı bir süre. İçinde karman çorman olmuş duygularını kontrol edemiyordu. "Gerçek mi?" dedi bir kez daha. Adam başını sallayarak kızı onaylayınca kocaman gülümsedi Dalya. İlk kez okula gidecek, arkadaş edinecekti. O kadar mutlu olmuştu ki, nerede olduğunu bile unuttu bir kaç dakikalığına.

"Yapamadığın, yaşayamadığın ne varsa baban hepsini önüne serecek." dedi bıyık altından gülümseyerek. Acımasız adam, kızını buldu bulalı sürekli gülümsüyordu. "Baba çıkalım mı artık, masa bizi bekliyor." Ateş saatine bakarak babasını bekledi. Dağhan bey, oğlunu onaylayarak ayağa kalktı. Mutluluktan yemediği yemeği hızlı hızlı yiyen kızına yaklaşarak bir süre ayakta durup ne yapması gerektiğini düşündü. Ardından duygularını bir kenara atarak, eğilip kızının başına ufak bir öpücük bıraktı. "Koruma abileri üzmek yok, gidip gelene kadar kimseye zarar vermemeye çalış güzelim."

Geçen gün gördükleri ona yetmişti. Bu yüzden kendine dikkat et demek yanlış olurdu çünkü kızı kendisine oldukça dikkat ediyordu zaten. Fakat etrafındaki insanlar için ayını şeyi düşünmezdi. Kızı tıpkı kendisine benziyordu ve bu da yeni bir Aslanın gelmiş olması demekti.

Geri çekilerek kendisini hiç takmayan kızın saçını okşadı. Bir süre sonra geri çekilerek ceketini getiren görevliden alarak kapıya doğru yürümeye başladı. Onun ardından çıkmadan önce de Mazhar küçük kıza yaklaştı. Sandalyenin önünde diz çekerek kardeşini kendisine çevirdi. "Ne olursa olsun canın bile sıkılırsa şu ablaya git..." dedi parmağıyla yeni tuttukları dadıyı göstererek. "Telefonu iste ve beni ara, nerede olursam olayım telefonunu açarım." küçük kız kadına bakmadan soğuk bakışlarının abisine sabitledi. "Aramam, git!" dedi inatla. Mazhardan hoşlanmamıştı. Aslında sadece ondan değil Ateştende hoşlanmamıştı. Çok fazla korkunçlardı çünkü.

Mazhar tebessüm ederek ayağa kalkıp kardeşinin kafasını karnına yasladı. Sapsarı saçlarını uzun uzun severek kendisini ittiren kıza aldırış etmeden yanağından öptü uzun uzun. Sonra kendi isteğiyle ayrılıp, masada duran telefonunu cebine yerleştirip kapıya yöneldi. Sırada ki kişi Ateşti. Tam kıza uzanacağı sırada atlayarak masanın altına kaçan kıza kahkaha attı. Belli ki küçük cadının kendisine alışması çok hemde baya çok uzun sürecekti.

"Öyle olsun güzelim, ben eninde sonunda o öpücüğü alırım." sandalyesindeki ceketi alarak, kapıya yöneldi. Babası çok beklemişti ve her an katliam yaratabilirdi. "Serkay, bizim cadı sana emanet hadi sizde gelin artık" arkasına bile bakmadan çıktı kapıdan. Onun ardından Barın ve Ekinde çıkmıştı. Serkay çatık kaşlarını kaldırıp indirdi, ardından masanın altına doğru bakarak kız kardeşine seslendi. "Tamam abim çık, gittiler." Serkayın şefkatli sesini duyan Dalya, kambur oturuşunu bozarak sürünerek çıktı masanın altından.

Üstünü silkeleyerek konuşan adama doğru döndü. Sesindeki şefkat ve huzur resmen adamın gözlerine yansımıştı. Bir süre ikiside konuşmadı, ya da Serkay kızı zorlamak istemedi.

"Sen, abi?" dedi Dalya merakla. Kendine engel olamamış, böyle sert adamların içinde böyle nahif bir adamın nasıl yaşadığını sorgulamıştı. Serkay başını kaldırarak gülümsedi. Gülüşünde bile huzur vardı adamın.

"Evet Dalya, ben senin üçüncü abinim. İsmim Serkay." dedi kendini tanıtarak adam. Dalyaya mesafeliydi, sıkmak ve kendinden uzaklaştırmak istemiyordu. "Tamam, Ben Dalya. Yedi yaş." dedi tekrar sandalyesine oturarak. Hemen yanında oturan adamın tatlı şeker kokusu rahatlatmıştı Dalyayı. İlk kez birisiyle -gerçekten ilk kez- böyle samimi ve normal konuşuyor olmanın verdiği gevşemeyle, daha çok soru sorası geldi adama.

"Sen yaş?" dedi merakla. Önüne düşen saçlarını eliyle geriye itekleyerek Serkayın cevap vermesini bekledi. "Yirmi beş, senden on dokuz yaş büyüğüm." dedi burnundan gülerek. Küçük kızın yanında kendini baba gibi hissediyordu. Yaşına göre fazla küçük duran kız, içindeki şefkati an be an dahada arttırıp gözlerine taşırıyordu.

"Beni eve götür, lütfen." dedi Dalya ağlamaklı sesiyle birden bire. Belki bu adam ona yardım ederdi, onu evine geri götürürdü. Serkay umutsuzca kıza baktı bir süre. "Dalya, bu mümkün değil. Biliyorum orayı çok özledin ama orası sana zarar veriyor küçüğüm. O kadının evinde kalman büyüdükçe seni mahveder. Yemin ederim burada sana kimsenin dokunmasına izin vermem, seni korurum." dedi elini kızın saçlarına uzatarak. Yavaşça sevip geri çekti elini. Küçük kız hıçkırarak indi sandalyeden, tüm umudu yok olmuştu. O kadını sevmiyordu elbet ama oraya alışmıştı. Buradaki insanlar onu korkutuyordu.

Hızla sandalyede kendisine doğru dönmüş adama sardı kollarını. Birine sarılmaya, güvende hissetmeye ihtiyacı vardı. Ve Serkay bunu çok başarılı bir şekilde yerine getiriyordu şimdiden. Kızı kucaklayarak, ayağa kalktı. Dalya başını Serkayın omuzuna gömerek kısık kısık ağladı uzun süre. Bu esnada Serkay asla durması için bir şey söylememiş, sırtını sıvazlayarak içini boşaltmasına yardımcı olmuştu.

Aradan geçen on-on beş dakika sonra susan Dalyanın düzene giren nefesleriyle omuzunda uyuyakaldığını anlamıştı. Sarsmadan odasına çıkartıp yatağına yatırdı usulca. Alnına bir buse kondurup, gülümsedi.

Baba olası geliyordu baktıkça. Öyle güzeldi ki, peri masalından fırlayıp gelmişti sanki. Uzun uzun izledi yıllardır ayrı olduğu kardeşini, tam yanına uzanacaktı ki, telefonun titreşimini hisseti. İyi ki sessize almıştı, kız kardeşi uyanabilirdi çünkü.

"Efendim?" dedi sessizce, kardeşinden uzaklaşıp dışarıya çıktı. Veterinerde yardımcısı arıyordu. Söylenenleri büyük bir ilgiyle dinleyip en sonunda "Tamam" diyerek merdivenleri inmeye başladı. Gözü Dalya için özel tuttukları Rus bakıcıyı arıyordu. Kadını mutfakta görünce yanına yaklaşıp seslendi. "Ben çıkıyorum evde kimse kalmadı, Dalya yukarıda benim odamda uyuyor. Ona çok dikkat edin, en ufak bir sorunda beni arayın lütfen. Kendisinden herhangi bir şikayet duyarsam bu sizin için hiç iyi olmaz. Anladığınızı umuyorum." kadın kafasını sallayarak, onayladı Serkayı.

Genç ve oldukça güzel bir kadındı ama Serkayın dikkatini hiç çekmemişti. Bir kere bile gözü gözünden ayrılmamıştı ve bu kadını içten içe delirtmişti. Serkay son kontrolleride yaptıktan sonra hızla ayrıldı evden. Bir tek görevliler, bakıcı ve Dalya kalmıştı evde. Bir de kapıda bekleyen onlarca koruma.

Kadın bir süre bekleyerek ayaklandı. Serkayın gittiğinden iyice emin olması gerekiyordu yakalanırsa patronu canını okurdu. Merdivenleri usul usul çıkarken, evin en uzun süre görev yapan hizmetlerinden biri seslendi kadına. "Natalie? Nereye gidiyorsun?" kadın, aşırı yıkılmaz ve Dağhan kuzgun gibi deli bakıyordu. Zorla gülümseyerek nefesini bıraktı. "Dalyanın yanına. Uyanana kadar başında beklememi istedi Serkay bey."

Yarım yamalak Türkçesiyle anlaşılmış olduğunu umdu. Yaşlı kadın kafasını sallayarak Natalie'nin gitmesin izin vererek işine geri döndü. Kadın yakalanma korkusunu iliklerine kadar hissediyordu şimdi. Dağhan kuzgunun ve iki oğlunun nasıl bir canavar olduğunu biliyordu. Ama bu nefretini engelleyemedi. Ablası Mazhar Kuzguna aşıktı, aslında takıntılı demek daha doğruydu. Birçok kez dikkatini çekmeye çalışmış ama başarılı olamamıştı. Hatta sinirinden Ekini adam tutup dövdürtmüş, Barını tehdit etmeye kalkmıştı.

Fakat hiçbiri Mazharı kendisine getirmemişti. O da Mazharın Rusyaya geldiğini, sonra hiç durmadan gittiğini duyunca ardından yaka paça toplanmış peşine takılmıştı. Havaalanında adamı görünce gururunu ayakları altına alıp yanına gitmişti ama adam onu tanımamıştı bile. Bundan dolayı intihar etmeye kalmış, başarılı olamamıştı. Ablasının intikamını almak için buradaydı Natalie. Ablasının canını nasıl yaktıysa, Mazharla beraber tüm Kuzgunların canını yakacaktı. Bedelini kız kardeşleriyle ödeyeceklerdi.

Yavaşça, kötü bir izlenim vermemek için gülümseyerek Serkayın odasına çıktı. İçeriye girer girmez cebine sakladığı telefonu çıkarıp Altemur Tunanın en sadık adamının numarasına tıkladı. Birkaç dakika sonra açılan telefonda, adamın sesi doldu kulağına. "Hallettin mi, kız baygın mı şuan?" aslında baygın değildi ama bunu bilmesine gerek yoktu. "Evet baygın, eve girin." hiç uzatmadan telefon kapandı. Natalie yavaşça güzel kıza yaklaşarak iğrenç bir şeymiş gibi inceledi. Göğsüne sakladığı bezi ve cebine sıkıştırdığı eterin kapağının açarak beze döktü.

Çok yavaş hareket ediyor, kız uyanmasın diye kendinden beklemeyecek bir ustalıkla bezi yüzüne doğru yaklaştırıyordu. En sonunda, bez küçük kızın burnuna ve ağzına konulduğunda, Dalya hızla açtı gözlerini. Gözünün önünde gördüğü yüz çığlık çığlığa bağırıp ağlamasına sebep olurken, saniyeler içinde bayıldı.

Kızı kucaklayarak, kapıya doğru yürüdü. Aşağıda hiç ses yoktu ama emindiki patronu her şeyi halletmişti. Kapıyı alelacele açıp ittirerek merdivenlere yöneldi. Omuzuna aldığı kız ona fazlaca yük oluyordu. Sinirle Rusça birkaç küfür sallayıp merdivenleri inmeye başladı. Bir kaç basamakta, merdivenin ucunda duran ceset midesini bulanmasına sebep olurken, derin bir nefes aldı. Bunu yapabilirdi.

Elini trabzanlara yerleştirip inmeye devam etti. Biraz daha indikten sonra görüş açısına giren adam, hızla Natalie doğru gelerek kızı kucakladı. "Senin işin bu kadardı Natalie. İş birliğin için teşekkürler. Ve..." dedi adam gülümseyerek. Şeytani gülümsemesi kadını korkutarak geriye çekilmesine sebep oldu. Ne olacağını anlamıştı. Bu adamlar onu kandırmıştı. Kaçmaya bile fırsatı olmadan, göğsünün tam üstüne yediği kurşunla gözleri açık yere kapaklandı. Bedeninden sızan kan, beyaz parkenin üzerine desen verircesine yayıldı.

"Aptal! Sana ait olamayan bir intikam uğruna ölmene değdi mi!?" kafasını onaylamazcasına sallayarak onu belleyen adamlarla beraber çıktı kapıdan.

🛐

"Bu kız niye uyanmıyor!?" diye bağırdı Altemur Tuna. Tüm korumalar sesiyle titrerken, doktorun yakasına yapıştı. "E-efendim eter güçlü bir madde. Dediğinize göre uzun zaman önce almış, yani birazdan uyanır." doktor, ölüm korkusunu iliklerine kadar hissediyor, ölmemek için Allah'a yalvarıyordu. Altemur adamı sertçe bırakarak bir elini beline bir elini sakallarının üstüne attı.

Kız yanlarına geleli bir buçuk saat oluyordu ama hâlâ baygındı. "Tamam çıkın!" bağırarak hepsini bir bir kovdu odadan. Baygın kızla baş başa kalınca yavaşça yatağa yaklaştı. Yüzüne gelmiş saçları iteleyerek, ilk kez gördüğü melek gibi yüzle şaşkınca kala kaldı.

(aşık oldu vwkzgxkz)

İpek gibi saçları bir süre okşayarak, yüzünü izledi kızın. Üvey kardeşini ilk kez görüyordu. Aslında üvey kardeş olduklarını bilmiyor, Dağhan Kuzgunun kızı başka bir kadından yaptığını düşünüyordu ama sonra eline ulaşan bilgilerle annelerinin bir olduğunu öğrenmişti.

Kızı kaçırarak, Dağhan Kuzgunun aklınca canını yakacaktı. Fakat işler hiçte umduğu gibi gitmemişti. Öğrendiği gerçekler, onun daha çok canını yakmıştı. Mesela, annesinin nasıl bir insan olduğunu öğrenmişti yakın zamanda. Ölen babası annesinin ne kadar iyi biri olduğunu, onu çok sevdiğini anlatırdı hep. Yaren Kuzgun, yedi yaşına kadar hep oğlunun yanına gelip giderdi ama bir süre sonra gelmeyi kesmiş küçük çocuğu unutmuştu. Dağhan Kuzgunun izin vermediğini söylemişti kadın. Hiç geri gelmemişti.

Küçük bir çocuğu kolaylıkla kandırmayı başarmış, yalanlarla büyümesini sağlamıştı. Kinden gözü hiçbir şeyi görmüyor, Dağhanın anlattığı hiçbir şeye inanmıyordu. Düşmanına inanması saçmalık olurdu.

Dalmış olduğu düşüncelerden, elinin altında kıpırdayan şey sayesinde sıyrıldı. Elini hızla kendine doğru, geriye çekti. Küçük kız, yavaş yavaş gözlerini açıyor, acıyla inliyordu. Başı fazla ağırıyor, canını yakıyordu. "İyi misin ufaklık?" adamın sesini duyar duymaz çığlık atan kız boğazını yırtmak istercesine çığırıyordu. Bir hışımla çıktı pembe pikenin içinden. Ayağa kalkarak, karşısında hiç tanımadığı adama tekme atamaya çalıştı.

Altemur yaşadığı şeyin şaşkınlığıyla ayağa kalkıp küçük kızı izledi bir süre. Hırçın, asi ve kendini korumaya çalışan kardeşi gözüne o kadar masum gelmişti ki gülümsemeden edemedi. "Sakin ol İzel, korkma benden." kızın kollarından tutup sakinleştirmeye çalıştı. Çığlık çığlığa ağlayan kardeşine sarılarak bekledi.

En sonunda vücudu biraz gevşemiş, rahatlamıştı. Kızı kendinden ayırıp elini yaşla dolmuş yanaklarına uzattı. Usul usul severek sildi yaşları. "Korkma güzelim, ben senin abinim. Sana zarar vermem."

Ardından küçük kızın korku dolu gözlerine bakarak öptü alnını. O an içi gitti, Dağhandan önce bulsaydı ya kardeşini. Baba da olurdu küçük kıza anne de. Ölene kadar korurdu onu. Üvey olup olmaması umurunda bile değildi, canı yapardı kızı.

"Tamam mı? Sakın korkma. Burası senin evin, senin odan. İstediğin her şeyi gönül rahatlığıyla yapabilirsin. Buradaki herkes seni koruyacak." kızı rahatlatmak için birkaç cümle mırıldandı ama Dalyanın gözünün önüne gelen yüz bir türlü korkusunu dindirmiyordu. Kalbi çıkacak gibiydi, ölecek gibi hissediyordu.

"Serkay, onu istiyorum!" dedi tekrar ağlayarak. Duyduğu isim bedenini gerdi adamın. Serkayı severdi çünkü gerçekten iyi bir adam iyi bir abiydi. Ama bir Kuzgundu. Bu yüzden sinirine engel olamıyordu.

"Şimdi gelemez, onun işleri var küçüğüm. Hadi gel, yemek ye. Sabahtan beri açsın..." kızı kucağına alarak, kapıya doğru ilerledi. Küçük kız içindeki güven duygusundan mıdır bilinmez, çırpınmayı kesmiş, başını adamın omuzuna yaslamıştı. Fakat hala içli içli ağlıyordu.

Altemur daha fazla dayanamayarak, duraksayıp gözlerini sıkı sıkı yumdu. Nedensizce içi gidiyordu kızın ağlayışına. "Hıştt, ağlamaya devam edersen safiri göremezsin." hayvanları sevdiği için kızı böyle kandırmayı denedi. Dalya ağlamasını durdurup iç çeke çeke kafasını kaldırdı. "safir ne?" dedi burnunu elinin tersiyle silerek. Hâlâ üstünde pembe pijamaları vardı ve aşırı tatlı duruyordu. Küçük kızın kızarmış gözlerini öpüp yürümeye devam etti.

"Benim köpeğim. Seninle tanışmak için sabırsızlanıyor." gülümseyerek kendisine merakla bakan kıza baktı. "köpek mi! Lütfen yanına gidelim!" adam kızın hevesine kahkaha atıp, başını sağa sola salladı.

"Gerçi en büyük abinle tanıştın. Nasıl bir his olduğunu biliyorsundur ama olsun."

🛐

▪️Altemur ve Mazharın atışmalarını çok seviyorum yakında sizde okuyunca seveceksiniz eminim bxqlxgzkgd

▪️Yeni bir kurgum daha var biliyorsunuz elim ayağım rahat durmuyor. Ama bu sefer texting tarzında. Milena askıda olduğu için kaldırıp onu yayımlayacağım. Çünkü neden olmasın?

▪️Hadi bakayım parlatın yıldızı <3

Đọc tiếp

Bạn Cũng Sẽ Thích

2.5M 80K 59
İtalyan bir mafya... Başka açıklamaya gerek var mı? Ters köşelere doyamayacağınız. Her an şaşırarak sürükleneceğiniz bir kitap hayal edin.. Sonra oku...
192K 6.4K 44
"Oo küçük hanım iki gündür sizin peşinizdeyiz." "Siz de kimsiniz niye peşimdesiniz ne istiyorsunuz?" " sakin küçük kız" "Kimsiniz dedim" " babanın öd...
107K 5.6K 71
4 arkadaşın numara komşuları üzerine iddiaya girmeleriyle başlar her şey... Argo, küfür vs. içerir!!!
1.6M 53.1K 24
"Zorla evlendik farkındasın değil mi?" dedim dehşetle. Umursamadı ve gözlerimin en derine bakıp, belimde olan eli belimi okşamaya başladı. "Evet kar...