Üst Komşu | Texting

By _Hera_-

1.2M 55.2K 18.5K

+0535**: Merhaba, kusura bakmayın rahatsız ediyorum. +0535**: Numaranızı annemden aldım. +0535**: Üst komşunu... More

1. bölüm
2. bölüm
3. bölüm
4. bölüm
5. bölüm
6. bölüm
7. bölüm
8. bölüm
9. bölüm
10. bölüm
11. bölüm
12. bölüm
13. bölüm
14. bölüm
15. bölüm
16. bölüm
17. bölüm
18. bölüm
19. bölüm
20. bölüm
22. bölüm
23. bölüm
24. bölüm
26. bölüm
27. bölüm
28. bölüm
29. bölüm
30. bölüm
31. bölüm
32. bölüm
33. bölüm
34. bölüm
35. bölüm
36. bölüm
37. bölüm
38. bölüm
39. bölüm
40. bölüm
41. bölüm
42. bölüm 🧕
43. bölüm
44. bölüm
45. bölüm
46. bölüm
47. bölüm
48. bölüm
49. bölüm
50. bölüm
51. bölüm
52. bölüm
53. bölüm
54. bölüm
55. bölüm (final)
56. bölüm (Özel 1)
57. bölüm (Özel 2)
58. bölüm (Özel 3)
59. bölüm (Özel 4)
60. bölüm (Özel 5)
1 milyon özel bölüm

25. bölüm

15.7K 760 269
By _Hera_-


S.A.

...

Aradan yaklaşık 10 gün geçmişti Pamir'le mesajlaşmamızın üzerinden. Bu süre zarfında bir tek Pamir aşağı gelip destek amaçlı sarıldığında görüşmüştük. O günden sonra ne Pamir'i görmüştüm ne de karşılaşmıştım.

Bu durum aslında beni fazlasıyla üzüyordu. Çünkü Pamir'e bu süre de çok alışmıştım. Bana yardımı dokunmuştu her konuda. Ve bir anda yok olması canımı sıkmıştı. Bilmiyorum belki de bir şey olmuştu? Başına bir şeyde gelmiş olabilirdi?

Odamda ki tek kişilik küçük yatağa uzanıp kendimce oyalanma şekli bulmuştum. Bu aralar pek aksiyon yoktu. Emir'le de görüşmüyorduk. Ne zaman buluşalım gibisinden bir yaklaşıma girsem işlerinin olduğunu falan söylüyordu. Annem ve babam da yanımda olmadığı için kendimi fazla yalnız hissediyordum bu zamanlarda.

Yatağımda ki küçük yastığa sımsıkı sarılmış, laptopumdan yeni bulduğum diziyi izliyordum. 10 günde sayamadığım kadar çok dizi izlemiştim. Evin halinden bahsetmiyorum bile. O kadar dağılmış durumdaydı ki kalkıp yerden bir yastık bile kaldırmak istemiyordu canım. Sıkıntıyla oflayıp diziye odaklanmaya çalıştım.

Bir bölümün daha sonuna geldiğimde bıkkınlıkla diğer bölüme geçtim. Jeneriğe giren diziyle kapı zilinin çalması bir oldu. Garip bir sevinç ve mutlulukla hızla kapıya bakmaya gittim. 10 gündür ilk defa kapım çalıyordu. Gülen yüzümle kapıyı sonuna kadar açtım. Karşılaştığım görüntü ise kapı pervazına yaslanmış elinde büyük bir poşet dolusu abur cubur ile Pamir olmuştu.

Nedensizce onun olması daha çok mutlu etmişti beni. Pamir, benim aksime oldukça üzgün ve bir o kadarda durgun bir yüz ifadesiyleydi. Onu öyle görünce istemsiz yüzüm düşmüştü. Neden böyle dağılmıştı acaba?

Pamir elini ensesine attı ve derin bir nefes vererek hiç olmazsa gülümsemeye çalıştı.

"Selam." dedi. Sesinde bariz bir yorgunluk vardı.

"Selam."

"Nasılsın? " İki yabancı gibi konuşmamız kötü hissettirmişti

"İyiyim, ama sen pek iyi görünmüyorsun. Bir sorun mu var? "

"İçeri geçince konuşsak olur mu? "

Başımı sallayıp Pamir'i içeri davet ettim.

"Bunlar sana. " diyerek elinde abur cubur dolu poşeti elime uzattı Pamir. Gülümseyerek elinde ki poşeti aldım ve hızla mutfağa bırakıp tekrar Pamir'in yanına gittim.

Neden bu kadar üzgün olduğunu merak ediyordum açıkçası. Beraber salonun ortasında ki bej rengi koltuğa oturduk. Pamir öylece durmuş eliyle çenesini sıvazlıyordu.

"Ee Pamir, ne anlatacaksın bana. "

"Bak, öncelikle 10 gündür olmadığım için çok özür dilerim. Ama çok kötü bir şey oldu. "

Anlam veremeyerek Pamir'in gergin hallerini izledim. Cidden bir şey olmuştu galiba.

"Önemi yokta, ne olduğunu anlatacak mısın artık? "

"Sana bunu nasıl anlatacağımı düşünüyorum. "

"Söyle direkt, alıştım artık kötü şeylerin olmasına. " dedim histerik bir şekilde gülerek.

"Bu pat diye söylenecek bir şey değil."

Her ne olduysa fazlasıyla kötü bir olaya benziyordu, çünkü Pamir elini saçlarına atmış ofluyordu. Bugün extra bir mutsuzdum belki de ön görmüştüm bir şey olduğunu.

"Sena, baban-"

"Ne olmuş babama Pamir? "

"Sena, baban öldü. "

"Dalga mı geçiyorsun? " diye sakince sordum.

"Bak sakin ol, çok ciddiyim. Sana herşeyi anlatacağım. Önce sakinleş."

Gözyaşlarım kendiliğinden akmaya başladı. Ne saçmaydı şu an olanlar? Öz babamın ölüm haberini 20 gündür tanıdığım üst komşumdan alıyordum.

Aklıma gelen şeyle hemen gözyaşlarımı sildim ve kafamı kaldırıp ağlamaklı sesimle Pamir'e doğru konuştum.

"Sen.. Sen nerden biliyorsun bu olanları? Neden ilk bana gelmiyor da sana geliyor bu haber? "

"Sena, anlatacağım. Ama şu an bunları kaldırabileceğine inanmıyorum. Biraz toparlan sakinleş. Yarın seninle Adana'ya gitmek zorundayız."

Adana? Ömrümde sadece ismini duyduğum şehire neden gidiyorduk? Hemde babamın cenazesi varken?

"Pamir ben hayatım boyunca Adana'ya gitmemiş insanım, ne işimiz var bizim orda? " sorarken bile halâ ağlıyordum.

"Off, Sena nasıl anlatacağım bilmiyorum. Şu an annen Adana'da ve babanın cenaze işleriyle uğraşıyorlar. Bak sorgulama bu olanları tamam mı? Gel buraya. "

Diyerek zaten yanında olan bedenimi kafamdan nazikçe tutup göğsüne yasladı. Diğer elini de belime attı ve bir süre öylece saçlarımı okşadı. Aklımdan bir sürü soru geçiyordu. Ama benim tek yaptığım şey ağlayarak Pamir'in göğsüne biraz daha sinmek oldu.

Bütün bu olanlar, hepsine babamın tedavisi için katlanmıştım ve ansızın ölüm haberini almak boğazımda bir yumru gibi oturmuştu. Biri beni boğazlıyormuş gibi hissediyordum. Nefes alamıyordum.

Pamir'in ellerini tekrar saçımda hissettim. Bana en zor zamanlarımda yardımcı olmuştu. İlk mesaj attığı gün bir basımdan bu eksik deyip bir sürü küfür etmiştim. Ama şimdi farkediyorum ki Pamir en güzel kelimeleri en güzel iltifatları hakediyordu. İyi ki o gün çamaşırını düşürmüş bile dedirtiyordu.

"Bak lütfen ağlama, kalbin için iyi değil. Oluşan deliğin büyümesini istemeyiz değil mi?" Bugün kaçıncı kere şaşırdığımı saymayı bir süre sonra bırakmıştım. Bu adam sandığımdan daha yakındı bana. Benimle alakalı her şeyi biliyordu.

Neyi sevip neyi sevmediğimi, kahvemi nasıl içtiğimi, babamın ölümünü ve şimdi de kalbimin delik olduğunu. Bunlar beni gereksiz korkutuyordu.

"Pamir, neler oluyor? Sen bütün bunları nerden biliyorsun? Neden bana hiçbir şey anlatmıyorsun? " Göğsünden başımı biraz kaldırıp sorduğum soruya derin bir nefes vererek cevap verdi.

"Sonra Sena, sonra. "

Pamir'in konuşması üzerine aramızda daha fazla diyalog geçmedi. Hayat cidden zordu, yorucuydu, sıkıcıydı. Ve beni mutlu eden sayılı insanlardan bir tanesinin ölüm haberi beni beter yapardı.

"Sena, yeter artık. Ağlama lütfen. Hadi gel elini yüzünü yıkayalım. Sonra da sana yardım edeyim birlikte kıyafetlerini toplayalım, olur mu? "

Bir şey demeden iç çekişlerime devam ederken Pamir ellerimden tutup bir kaç denemede ayağa kaldırdı. Sırtımdan destek vererek banyoya kadar götürdü. Suyu açtı ve bir avucuna biraz su alıp yüzümü yıkadı. Ben hiç sesimi çıkartmazken Pamir yüzüme yakışan saçlarımı arkaya doğru atıp düzeltti.

Yüzünde anlam veremediğim bir gülümseme vardı. Neden veya neye gülümsüyordu acaba?

"Hadi gel bakalım. " diyerek tekrar belimden destek verdi ve yatak odasına kadar gitmeme yardımcı oldu. Odanın hâlini görünce yüzümü buruşturdum. Oda baştan aşağı cips kokuyordu. Her yerde kirli tabak ve bardaklar vardı. Ve yatağın üzerinde de bir adet laptop.

Pamir elinden geldiğince yatağı düzenleyip yatağa uzandırdı beni. Her ne kadar uykum yok desem de üstüme pike serip ayağa kalktı.

"Benim bir telefon görüşmesi yapmam gerekiyor. Ben gelene kadar uyumuş ol, tamam mı? "

Sesimi çıkartmadan başımı salladım sadece. Aslında bir yandan da merak ediyordum kiminle konuşacağını. Bu cenaze işleriyle alakası olabilir diyeydi aslında. Yoksa beni ilgilendirmezdi sonuç olarak. Pamir odadan çıkınca bir kaç dakika sonra bende ayaklandı. Sessiz adımlarla Pamir'in telefonla konuştuğu odanın kapısını dinledimeye başladım.

"Ne var? Niye arayıp duruyorsun?" dedi önce. Merakım git gide artıyordu.

"Sakın öyle bir hata yapayım deme!" Kaşlarım git gide istemsiz çatıldı.

"Beni dellendirme Yankı! Bak zaten sinirim tepemde, hıncımı senden çıkartmayayım. " Sinirle güldüm. Bir türlü kurtulamamıştım şu lanet adamdan.

"Ne demek 1 saat sonra uçağım var? İptal et, umrumda değil." Dinledikçe işin içinden birşeyler çıkıyordu.

"Bak sikik beyinli, kız zaten fazlasıyla üzgün bir de Adana'da seni görürse üzüntüsüne sinir de eklenecek. Gelme diyorsam gelme"

Yankı'nın Adana'da ne işi vardı?

"Ben amcama uydururum birşeyler."

Bu konuşmalardan dolayı zaten karışık olan kafam daha da karışmıştı. Sohbet farklı bir boyut kazanmıştı.

"Başlarım şimdi adetine de amcana da, ne bokunuz varsa yiyin. Sadece Sena'dan uzak dur o bana yeter."

Sohbetin burda biteceğini anlasam da kapı önünde Pamir'i bekledim. Yüzleşme zamanı gelmiş hatta geçiyordu bile.

Sesler kesildi ve ayak sesleri duydum. Halâ olduğum yerde put gibi duruyordum. Belki de olanlar fazla ağır gelmişti. Aklım fazlasıyla doluydu ve babamın ölüm haberi de üstüne gelince ruhsal bir çöküntüye girmiştim.

Pamir kapıyı açınca beni gördü ve bir kaç saniye afalladı. İşte bunu beklemiyordu, yüz ifadesinden de belliydi.

"Sena sen niye ayaktasın, uyu demedim mi ben sana? Hadi odaya çabuk." Konuşmaları duymadığımı düşünüyordu sanırım.

"Anlat! " dedim tek düze bir sesle.

"Neyi anlatayım? "

"Gerçekleri."

...

Bölümü yazarken Pamir'e 173627292. kez aşık oldum tşkler.

Ay cidden bunlar niye böyle soft oldu ya. Moralimi bozuyorlar 🥺

Neyse gidiyorm bb.

Continue Reading

You'll Also Like

6.3K 814 15
☘Tamamlandı.☘️ Hazan: Sarhoşsun, Ömür: Biliyorum, Ömür: Ama hâlâ sana aşığım. ©2019, tombikbirbulut
18.7K 926 61
4 yıldır görmediği çocukluk aşkı Ateşle karşılaşan Duru 4 yılın neler değiştirdiğini öğrenecek.. Ve o değişiklikleri kabul edip başa çıkabilecek mi...
234K 13.7K 26
"Peki en sevdiğin renk ne Şervano?" Gökyüzüne bakıyordu bende ona. Onu izlemek gökyüzünü izlemekten daha cazip geliyordu bana. "Firuze. " " Efendim...
89.6K 8.7K 43
Altay yanlış bir numaraya mesaj atmıştı, bu kadar doğru hissettireceğini bilmeden. Hikaye argo, cinsellik, şiddet ve küfür içerebilir, rahatsız olaca...