art deco | wolfstar

By transfemsirius

395 55 191

mezun olduğu üniversitede stajyerlik yapmaya başlayan sirius black ukala bir öğrenci ile tanışır. sirius blac... More

1
2
3

4

50 9 21
By transfemsirius

not: selaaam, yaklaşık 9 aydır falan bölüm atmamışım. aklımda da yoktu ama arkadaşlarımın ve bazılarınızın beni yeni bölüm atmam için taciz etmeye başladığını görünce yazayım dedim. 9 ay önce attığım için normal olarak kurguyu unutmuşsunuzdur şimdi minik bir özet geçeceğim sizin için. ama isterseniz yine gidip okuyabilirsiniz bölümleri, uzun değillermiş zaten o kadar.

sirius, andromeda'nın yardımıyla mezun olduğu üniversitede stajyerlik yapmaya başlıyor. öğrencilere resim tarihi vb. konuları öğretiyor ama daha eğlenceli bir şekilde, çoğunlukla mitolojiyi de katarak. neyse daha kimse sirius'un öğrenci olduğunu öğrenmeden önce remus'la karşılaşıyor ve remus bariz bir şekilde flörtleşiyor. sonra dersine girdiği zaman remus şok oluyor, sirius da bununla eğleniyor ve remus'un isminin geldiği mitolojiden bahsediyor falan. remus'un hoşuna gidiyor bu ve sirius'u gördüğü her yerde sıkıştırıp flörtleşiyor, temas ediyor. sirius'un da hoşuna gidiyor ama gitmemesi lazım. okuldan herhangi biriyle arasında böyle bir şey yaşanırsa ve ortaya çıkarsa okuldan atılabilir ve kariyeri yerle bir olabilir. sirius uzak durmaya çalıştıkça remus daha da yakınlaşıyor. sirius aynı zamanda dövmecide de stajyerlik gibi bir şey yapıyor. bir gün remus'un sirius'la birlikte gezme ısrarları sonucu dövmeciye gidiyorlar.  remus ve kingsley birbirini tanımıyor ama sirius arada garip bir durum seziyor. kingsley'nin yanından ayrılıp birlikte dolaşmaya başlıyorlar. şimdiki bölüm de bunların devamı.

uyarı: argo.
kelime sayısı: 1026

☆☆☆

"Peki, daha yeni mezun olduğun bir yerde stajyerlik yapmak nasıl hissettiriyor?" diye sordu Remus düşünceli bir şekilde.

Kingsley'nin dövmecisindeki işimiz erken bittiği için Remus ile birlikte rastgele bir parka gelmiştik. Bugün gelecek olan bir müşterimiz vardı ve büyük bir dövme yaptıracaktı, üstelik dövmesini de ben yapacaktım. Ama Kingsley'nin yanımızdan ayrıldığı zaman diliminde yaptığını söylediği bir telefon konuşmasına göre müşteri dövmeyi ertelemiş. Müşterinin geleceği o ana kadar kesindi, bir anda müşterinin ertelemek için araması bana tuhaf gelmişti. Kingsley'nin müşteriyi arayıp ertelettiğini düşünüyordum ama sebebini anlamıyordum, Remus'tan çekindiğini düşünemezdim çünkü Kingsley başkalarının yanında müşterileriyle ilgilenmemezlik yapan birisi değildi.

Bu konuyu daha sonra düşünmek üzere rafa kaldırıp, odağımı kaldırımın kenarına çıkıp dengesini kaybetmeden ilerlemeye çalışan Remus'a verdim.

"Yıllarca burada okuduğum için kendimi yabancı gibi hissetmiyorum o yüzden rahat hissettiriyor."

Remus tam ağzını açacakken benim telefonumun çalmasıyla durdu. Telefonumu arka cebimden çıkarıp aramaya baktıktan sonra arayanın Regulus olduğunu gördüm ve açtım.

"Efendim, Reggie."

"Mesaj atmıştım bir iki saat önce ama görmedin ben de arayayım dedim, bir şey oldu zannettim."

"Ha, bir arkadaşla beraberim de fark etmemişim pardon." diyerek göz ucuyla Remus'a baktım; o da kendi telefonuyla ilgileniyordu. 

"Neyse sıkıntı değil ya, şey diyecektim, benim planlar değişti. Uçağım sandığımdan daha erken inecekmiş o yüzden bu akşam sana geliyorum, sende kalacağım. Sorun olmaz umarım?"

"Ne sorunu manyak mısın, tabii ki kalabilirsin. Uçağın inmeye yakın bana haber ver seni hava alanından alayım, tamam mı?"

"Almana gerek yok-" devam etmesine izin vermeyerek sözünü kestim.

"Hayır, ben alacağım. Haber verirsin, hadi görüşürüz." son kelimenin sonunu neşeli bir şekilde uzatarak karşı çıkmasına fırsat bırakmadan suratına kapattım. Durmadan kendi işlerini kendi başına yapabileceğini gözüme sokma gibi bir çabası vardı, yapabiliyordu da aslında ama abisi olarak onu sinir etmek gibi çok önemli bir görevim vardı.

Remus'a döndüğümde o da telefonunu kapatıp cebine koydu, "Bir yere mi gidiyorsun?"

"Evet ama şimdi değil, daha birkaç saat var. Kardeşim erasmustan dönüyor da, hava alanından alacağım."

Remus anladığını belli edercesine başını salladıktan sonra konuşmaya başladı.

"Kardeşin demek...Bir kardeşin olduğunu bilmiyordum."

"Evet, bu aralar okula da uğrayacak o zaman görürsün. Bak görürsün diye kesin konuşuyorum çünkü götümün dibinden ayrılmıyorsun." ona dönüp kaşlarımı çattım.

Yapmacık bir şekilde incinmiş gibi konuştu, "Kırıcı oluyorsun ama...Beni yanında istemiyor musun yoksa?!" güldükten sonra rolden çıktı. "Hadi ama! Senin de hoşuna gidiyor etrafında dolanmam." yaklaşıp elimi tuttu, bu sefer elimi çekmedim.

"Sana bir şeyler hissettiriyorum ama bunu söyleyecek kadar cesur değilsin." dedi kısık sesle.

Boğazımı temizleyip ellerimi çektim, "Bunu bilemezsin." dedim. Sesim düşündüğümden daha boğuk çıkmıştı.

"Doğru. Bunu kendin bile bilmiyorken benim bilmem biraz garip olurdu." dedi ama verecek cevabım yoktu, evet bilmiyordum. Gözlerimi yere dikip, elimle ensemi kaşıdım.

Ona bakmıyordum ama gözlerini devirdiğini hissedebiliyordum. Elini çeneme koyup kafamı kaldırarak beni kendisine bakmaya zorladı.

"Bak, ben sadece eğleniyorum. Senin de eğlendiğini biliyorum. Güzel vakit geçiriyoruz, yalan mı?" sorusuna cevap beklemeden devam etti, "Ciddi bir şeylerden bahsetmiyorum, birbirimizi doğru düzgün tanımıyoruz bile. Benim merak ettiğim şey, neden direndiğin."

Şu an karşımda hiç olmadığı kadar ciddi bir Remus vardı ve benden bir cevap bekliyordu. Ben ise onun 'beni öp' diye bağıran dolgun dudaklarına bakakalmıştım.

Bir anda dudağına yapışsam en fazla n'olabilirdi ki?

O yeşil gözlerini devirirken ben de onu inceledim. Yüzü o kadar güzeldi ki, ve gökyüzündeki yıldızları andıran çilleri...Bu çocuktan hoşlanmaya başlamadan aramızda her ne dönüyorsa bitirmeliydim.

Telefonumdan mesaj gelmiş gibi yapıp telefonuma baktım. Yanından ayrılmak istemiyordum ama kendimi kaptırmadan uzaklaşmam gerekiyordu.

"Marlene'den mesaj gelmiş eve gitmem gerekiyor."

"Marlene?"

"Ev arkadaşım."

Başını salladı, "Bir ara Marlene'e de söyle benim de bir arkadaşım ile birlikte dördümüz bir bara falan gidelim. Double date'e de çıkabiliriz, bilirsin." göz kırptı.

"Ya Marlene'in sevgilisi varsa?"

"Ayrılsın o zaman, çünkü arkadaşımdan daha iyisini bulacağını sanmıyorum- tabii ben varım. Ama ben seni istiyorum."

"İstemeye devam et o zaman." gülümsedim ve gitmeye yeltendim ama kolumdan çekerek beni durdurdu.

"Görüşürüz öpücüğü vermeyecek misin?" yapmacık bir hüzünle sordu.

İç çekerek ona yaklaşıp yanağına minik bir öpücük kondurdum.

"Daha iyi bir şeyler ummuştum ama olsun bununla da yetineceğiz artık!"

"Görüşürüz, Lupin."

"Görüşürüz, öğretmenim! Bugün eğlenceli bir gün geçirdim." tebessüm edip arkasını döndü.

Ben de arkamı dönüp ilerlemeye başladım. Yüzümde aptal bir gülümseme oluşmuştu ve ben bu gülümsemeyi silemiyordum.

―☆―

Evde öylesine yatağımda yatıp telefonumla ilgilenirken bir anda içeriye pat diye Marlene'in girmesiyle telefonumu suratıma düşürdüm.

"Ah!" acıyla suratımı ovuşturdum ama Marlene pek umursamış görünmüyordu.

"Sirius bunu görmen lazım!" diyerek beni çekiştirdi.

"Dursana be! Tanrım..." suratımı ovuşturmayı bırakıp gözüme sokup durduğu telefonu elime aldım.

"Şu senin dövmeci değil mi?" dedi fotoğrafta Kingsley'i göstererek.

"Evet, Kingsley bu. Yanındaki de-" Gözlerimi fotoğrafta Kingsley'nin tam dibinde oturan kişiye çevirince bir anda "NE?!" diye bağırmamla Marlene yerinden sıçradı.

Yataktan kalkıp fotoğrafları tek tek kaydırmaya başladım. Hepsinde Remus ve Kingsley yan yanaydı ve oldukça samimi pozlar vermişlerdi.

Birinde yan yana dövmecideki koltukta oturarak poz vermişlerdi, Remus dilini çıkarmış Kingsley'nin yanağını yalıyormuş gibi yapıyordu, birinde Remus Kingsley'nin kucağında oturmuştu, birinde de öpüşüyorlardı.

"Lan!"

Kaydırmaya devam ettim.

"Hassiktir, hassiktir!"

Fotoğraflar bitince olduğum yerde donakalmıştım, Marlene kırmamam için telefonunu elimden zorla çekmek zorunda kalmıştı.

"Ben bugün Remus ile birlikte Kingsley'nin yanındaydım." dedim sinirle.

"NE?" diye bağırdı Marlene.

"Basbayağı! Ve ikisi de birbirini tanımıyormuş gibi davrandı. Remus, Kingsley'e tuvaletin yerini bile sordu..." dedim parmaklarımla şakaklarımı ovuşturarak. Yaptıklarının hiçbir mantığı yoktu.

"İnanamıyorum..." dedi Marlene derin bir nefes bırakarak, "Eee ne yapacaksın şimdi?"

"Bilmiyorum. Onlara gidip 'Hey, sizin eskiden sevgili olduğunuzu biliyorum!' mu diyeceğim? Ama hiçbir şey demesem daha kötü..." dedim ellerimle saçlarımı çekiştirirken.

"Bence bir şekilde ima et. Nasıl yaparsın bilemem ama ikisinden biriyle yalnız kaldığın bir an ima etmeye çalış."

Hiçbir şey söylemeden oflayıp puflayarak kendimi üstünde yıldız desenleri olan nevresim takımımın üstüne attım. Daha birkaç saat önce ikisi ile birlikte olmam ve kendileri hakkında tek kelime bile etmemiş olmaları beni çileden çıkarıyordu.

Normalde Marlene ile bunun sabaha kadar kritiğini yapardık ama yarın erken uyanmam gerektiği için onu odamdan yollarken fotoğrafları bana atmasını istedim ve yorgun bir şekilde yatağımın içine kıvrıldım. Kendi telefonumdan fotoğraflara tekrar bakarken ilk seferki gibi şok geçiriyordum.

Bir süre sonra kendimi, Remus'un o pozları verdiği kişinin Kingsley yerine ben olduğumu hayal ederken buldum, ve daha kötü olan tarafı bunun hoşuma gitmesiydi.

Hoşuma gitmesini istemiyordum. Remus'u düşünmek istemiyordum. Sadece kariyerime odaklanmak istiyordum ve bu şimdiden Remus yüzünden oldukça zorlaşmıştı.

Yarın Remus'u gördüğüm ilk an fotoğraflardan bahsedecektim ve bu sefer karşısındakine kaçacak yer bırakmayan kişi ben olacaktım.

☆☆☆

slmslmslm. bu bölümü yazalı bayağı olmuş, biraz düzeltmeye çalıştım ama yazım yanlışları, betimleme, dilbilgisi, kısacası anlam ve yazım bakımından yetersizlik varsa affola. önceki bölümler için de geçerli, 9 ayda insanin yazarlık becerisi de oldukça değişiyor malum.

neyse ben kurgu hakkındaki tüm planlarımı falan unutmuşum sanırım eeeeee ama olsun hallederiz hallederiz.

umarım 9 ayın sonunda hala okuyanlar vardır. umarım beğenirsiniz. sonraki bölümde görüşmek üzereeeee!!!

Continue Reading

You'll Also Like

24.3K 1.3K 8
güneşi ararken peşini bırakmaz ay * Eğer kaçırılan Alaz olsaydı ve Asi sokakta büyümeseydi. *Aslaz role reversal*
592K 68.5K 54
"eğer yapabilseydim kendimi senin ceplerine sığdırabilmek isterdim" texting + düzyazı 22.11.2022
31.4K 3.6K 20
"MİNHO EZ BENİ"
143K 12.9K 22
taehyung ve jungkook birbirlerinin yan komşularıydı. there is no other universe then, stay with me texting + instagram 03.02.24 This fiction is dedic...